Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ahzâb Sûresi 59. Âyet-i Kerîme Tefsirli Meâli

ser-a Çevrimdışı

ser-a

Üye
İslam-TR Üyesi
Ey Nebî(yy-i Zî Şân)! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle ki; cilbâblarından (bir kısmına dolanıp, diğer) bir kısmını (da uzuvlarının şeklini belli etmeyecek vaziyette) üzerlerine sarkıtsınlar. İşte sana! Bu (örtünmeleri), onların(, câriyelerden ve İslâm'ın yasakladığı bazı aşağılık işleri yapan kadınlardan seçilip) tanınmalarına ve (kötü insanlar tarafından) eziyet olunmamalarına daha yakın (bir davranış)dır. Allâh dâima (çokça bağışlayan bir) Ğafûr ve (kullarına çokça acıyan bir) Rahîm olmuştur.


(Bu yüzden evvelce hicâb âyeti indiği halde, bu hususta dikkatli davranmayarak işlemiş olduğumuz günahlarımızı bağışlar ve bundan sonra emir tuttutğumuz için mükâfatınızı veririz.)


------------------------------------------------


Bu Âyet-i Kerîme'de geçen "Celâlib" kelimesinin müfredi olan "Cilbâb" kelimesine sahâbe ve tabi'în (Radıyallâhu anhüm) birkaç manâ vermiştir..:


a) İbni Abbas'tan(Radıyallâhu anhümâ) rivayet edildiğine göre; baştan aşağı örten dış elbisedir.

b) İbni Cübeyr ve bazı ulemâ'ya göre; "Milhafe" ve "Mikne'a" dır. Bu da yüzle birlikte bütün bedeni örten peçe ve çarşaf anlamındadır.


Diyânet eski reislerinden Ömer Nasûhî Bilmen; Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Konyalı Mehmet Vehbî Efendi ve İzmirli İsmâil Hakkı (Rahimehullah) gibi son devrin en büyük müfessirleri cilbâb kelimesine önce "ÇARŞAF" sonra da "Ferace" manâsını vermişlerdir. Dolayısıyla burada örf de nazâr-ı itibara alınacak olursa, şehir kıyâfeti olarak, özellikle de Osmanlı kültürümüzde çarşaf öne çıkmaktadır. Nitekim Elmalılı merhûmun: "Bizler yetiştiğimiz zaman memleketlerimizde vâlidelerimizin tesettür tarzı çarşaftı. Bin üçyüz onda İstanbul'a geldiğim zaman, İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartı ile tesettür tarzları da bu idi!" şeklindeki beyanları bu örfü bize anlatmakta yeterlidir. Ancak Âcem yurdunda ferace ve çarşaf kullanıldığı gibi, Anadolu'da atkı-şalvar, Erzurum yöresinde ihram ve Karadeniz bölgesinde peştamal-dolaylık isti'mal edilmiştir. Şu kadar var ki; bu örflerin her birinin İSLÂM'da kabul görmesi şu şartlara bağlıdır..:


a) Tepeden tırnağa tüm bedeni örtmesi,
b) Hiçbir uvzun şeklini belli etmeyecek derecede bol olması ki; bu iki şart dikkatle düşünülecek olursa; günümüzde gelenek olarak bilinçsizce giyilen atkı-şalvar ve peştamal-dolaylığın bu şartlara hâiz olmadığı ortadadır. Hatta bazı yörelerin uyguladığı dize doğru çekilmiş çarşaflarda uygun değildir.

Dolayısıyla isim takıntısından ziyâde, burada zikredilen şartların aranma zorunluluğu vardır. Ama şu demek değildir ki; "Örtün de, nasıl örtünürsen örtün!", zira burada "Örtünsünler!" buyurulmamış, bilâkis "Cilbâblarını üzerlerine çeksinler!" buyurularak, cilbâb namında bir isim belirtilmiştir. Demek ki; Allâh-u Te'âlâ'nın kadınlara emri, bu şartları barındıran çarşaflara bürünmeleridir.


c) İçindeki şahsı süslü ve cazip göstermemesi,
d) İçini gösterecek şekilde şeffaf olmaması,
e) Yüz avret değilse de, zamanımızın fitnesi göz önünde bulundurularak çene altından değil de burun altından bağlanması,
f) Allı-pullu ve gösterişli renk ve şekillere sahip olmayıp, erkeklerin nazarlarını bertaraf edecek bir özellikte olması ki; bu yüzden siyah renk kullanılmalıdır. Nitekim Ümmü Seleme (r.anha) Vâlidemiz'in:" 'Üzerlerine çarşaflarını çeksinler!' âyet-i kerîmesi inince Ensâr Hanımları dışarı çıkarken sanki başları üzerinde kargalar varmış gibi siyah kisvelere büründüler."
(Abdürrezzak, el-Musannef: 2/123; Ebû Dâvûd, Libâs: 32, No: 4101,2/459; İbn Ebî Hâtîm, No: 17784,10/3154; İbni Kesîr: 6/471; Suyûtî, ed-Dürru'l-mensûr; 12/141; Âlûsî: 22/89) şeklindeki beyânı, bu hususta yeterli bir delildir.

Bu şartlar göz önünde bulundurulduğu takdirde; günümüz MÜSLÜMAN Kadınlarının giydikleri; abâye, manto, etek-bluz, pardösü gibi kıyâfetlerin İSLÂM'la uzaktan yakından alâkası olmadığı açıkça ortaya çıkar. Zirâ bu tür kıyafetler ve üzerlerine atılan süslü-püslü başörtüler, tepeden tırnağa tüm bedeni örtmemekte, örtse de şekli belli etmekte, şekli belli etmese de giyeni cazip göstererek dikkatleri üzerine çekmektedir. Halbûki İSLÂM'ın istediği tesettür şekli; giyenin genç mi yaşlı mı, güzel mi çirkin mi olduğunu belli etmeyecek bir örtünmedir.
__________________
Ayrıca cariyelerden mümin olanların da örtünmesi gerektiğini belirten bir ayettir.
 
ummuyusuf Çevrimdışı

ummuyusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun kardeşim konu çok güzel maaşaallah.
Alimler ittifak ettiği halde maalesef amel etmiyorlar. Said Nursi'yi kendine önder edinmiş ve defalarca risaleleri
hatim etmeye çalışan bir arkadaşıma, örtünme ayetinin risalelerde nasıl geçtiğini sordum. Açıp inceledi ve şaşırdı çünkü ÜSTADLARI
tefsirde açıkça çarşaftan bahsediyordu....!

Ama nedense ogünden sonra bile giyiminde bir değişiklik olmadı işte bu yüzden de cemaatlerinde çarşaflı olanları % 10'u geçmez
 
N Çevrimdışı

neverland

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
iyide yüz mahrem değil ki.Hem illada çarşaf giymeleri mi gerekiyor tesettürlü bayanların?
 
ummuyusuf Çevrimdışı

ummuyusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yüz kesin olarak haram diyemeyiz yalnız giyilen pardesü oturtmalı değil de dümdüz aşağıya doğru iniyorsa ve baş örtüsü omuzlardan aşağıya sarkıtılmışsa testtür emri yerine getirilmiş olur inşaallah Ama sizde biliyorsunuzki böyle giyinenler neredeyse hiç yok hatta piyasada böyle pardesü bile yok talep yok çünkü.

Ama düşünüyorum da Aişe annemizin Allah ondan razı olsun sağ gözünü kapatıpta '' Eğer önümü görseydim sol gözümüde kapatırdım'' dediği için hanımlar onu örnek almak istemezler mi?

Üyeliğiniz size hayr getirsin inşaallah daha fazla bilgilenmek istiyorsan forumdaki testtürle ilgili diğer konulara bakmanızı tavsiye ederim
 
Üst Ana Sayfa Alt