Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Alemin Yaratılışı

Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı
Mescidde, Resulullah (sav)'ın huzuruna girmiştim. (O sırada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara: "Ey Beni Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen: "Bize müjde verdin, öyle ise (beytül-malden) iki kere bağış yap!" diye talepde bulundular. Onların bu cevabı karşısında Resulullah (sav)'ın yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber (sav)'in huzuruna (Hayberin fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'ari) girmişti. Onlara: "Ey Yemenliler! Beni Temim 'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar: "Kabul ettik ey Allah'ın Resulü!" dediler ve arkadan ilave ettiler: "Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), mahlükatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı: "Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı."

Kaynak: Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'ul-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakıb, 3946


Ey Allah'ın Resulü, dedim, "mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" Bana şu cevabı verdi: "el-Amd'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı." (Ahmed İbnu Hanbel dedi ki: "Yezid şunu söyledi: "el-Ama, yani "Allah'a birlikte başka bir şey yoktu" demektir.")

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Hud (3108)


Ömer İbnu'l Hattab dedi ki: "(Birgün) Resulullah (sav) aramızdan doğrularak mahlukatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan ve gelecek olan bütün safhaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehenneme girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu."

Kaynak: Buhari, Bed'ul-Halk 1

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlukun en sevgilisi olana bindireceğim." [Rezin ilavesi]

Kaynak: Rezin

Resulullah (sav) bana: "Allah'ın meleklerinden olan Arş'ın taşıyıcılarından bir melek hakkında rivayette bulunmam için bana izin verildi" dedi ve ilave etti: "Onun kulak yumuşağı ile ensesi arasındaki uzaklık yedi yüz senelik mesafedir"

Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 19, (4727)

Batha nam mevkide, aralarında Resulullah (sav)'ın da bulunduğu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut geçti. Herkes ona baktı. Resulullah (sav): "Bunun ismi nedir bileniniz var mı ?" diye sordu. "Evet bu buluttur!" dediler. Resulullah (sav): "Buna müzn de denir" dedi. Oradakiler: "Evet müzn de denir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav): "Anan da denir" buyurdu. Ashab da: "Evet anan da denir" dediler. Sonra Hz. Peygamber (sav): "Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?" diye sordu. "Hayır, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladılar. "Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş üç senedir. Onun üstündeki sema(nın uzaklığı da) böyledir." Resulullah (sav) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilave etti: "Yedinci semanın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasında iki ema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keçi (süretinde melek) var. Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki sema arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisinde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var, Allah, bütün bunların fevkindedir"

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebu Davud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mace, Mukaddime 13, (193)

Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah yedi semayı yarattı. Her birinin kalınlığı beş yüz yıl yürüme mesafesidir."

Resulullah (sav)'a bir bedevi gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, (kuraklıktan) insanlar meşakkate düştüler. Aile efradı zayiata uğradı. Hayvanlarımız da helak oldular. Bizim için Allah'a dua et, su göndersin. Zira biz Allah'a karşı senin şefaatini, sana karşı da Allah'ın şefaatini taleb ediyoruz!" dedi. Resulullah (sav) adama şu mukabelede bulundu: "Yazık sana, söylediğin şeyin idrakinde misin? Sübhanallah!" Resulullah (sav) sübhanallahları o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'ın yüzünden okunmaya başladı. Sonra Resulullah (sav) sözüne şöyle devam etti: "Yazık sana, mahlukatından hiç kimseye karşı Allah şefaatçi kılınmaz. Allah'ın şanı böyle bir şey yapmaktan çok yücedir. Bak hele! Sen Allah'ın (azametinin) ne olduğunu biliyor musun? O'nun Arş'ı, semavatının şöyle üzerindedir. -Parmaklarıyla işaret ederek- tıpkı üzerinde bir kubbe gibi. Arş Zat-ı Zülcelal sebebiyle inleyip ses çıkarır, tıpkı süvarisi sebebiyle atın ses çıkarması gibi."

Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 19, (4726)

Resulullah (sav) bir gün elimden tuttu ve şu açıklamayı yaptı: "Allah toprağı cumartesi günü yarattı. Ondaki dağları pazar günü yarattı; ağaçları pazartesi günü yarattı. Mekruhları salı günü yarattı. Nuru çarşamba günü yarattı ve onda hayvanları perşembe günü yaydı. Hz. Adem (a.s)'i cuma günü ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasındaki gündüz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yarattı."

Kaynak: Müslim, Sıfatu'l-Kıyame 27, (2789)

Güneş batarken Resulullah (sav) ile birlikte mescidde idim. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş nereye gidiyor?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilirler!" dedim. "Arşın altına secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: "Geldiğin yere dön!" denir. Böylece battığı yerden doğar. Bu durumu Cenab-ı Hakk'ın şu sözü haber vermektedir. (Mealen): "Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir. Bu aziz ve alim olan Allah'ın takdiridir" (Yasin 38).

Kaynak: Buhari, Tefsir, Ya-sin 1, Bed'u'l-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İman 250, (159); Tirmizi, Tefsir

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Güneş ve Ay kıyamet günü sarılırlar."

Kaynak: Buhari, Bed'ül-Halk 4

Yahudiler, gök gürültüsünün ne olduğunu Hz. Peygamber (sav)'den sordular: "Bulutlara müvekkel olan melektir. Beraberinde ateşten kamçılar var. Bununla bulutları Allah'ın dilediği yere sevkeder" diye cevap verdi. Onlar tekrar sordular: "Ya şu işitilen ses, o nedir?" "Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir sevkdir" dedi. Yahudiler: "Doğru söyledin. Şimdi de İsrail'in [Yakub (aleyhisselam)] kendisine haram kıldığı şey nedir onu söyle?" dediler. Resulullah (sav) "Hz. Yakub (ırku'n-nesa denen) uyluk mafsalından başlayıp dize, topuğa kadar inen bir ağrıdan muzdarib idi. Deve eti ve sütü dışında kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne içecek) münasip bir şey yoktu. Bu sebeple o da bunları haram etti" dedi. Yahudiler: "Doğru söyledin" dediler.

Kaynak: Tirmizi, Tefsir Ra'd, (3116)

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine şikayet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kısmım diğer kısmımı yiyor." Bunun üzerine ona iki nefese izin verdi: Bir nefes, kışta, bir nefes de yazda, işte bu (yaz nefesi), en şiddetli şekilde hissettiğiniz hararettir. Öbürü de (kışta) en şiddetli bulduğunuz soğuktur."

Kaynak: Buhari, Bed'ül-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbnu Mace,

Bu yıldızlar üç maksatla yaratıldı: 1- Allah onları semaya zinet (ve süs) kıldı. 2- Şeytanlara atılacak taş kıldı. 3- Geceleri istikamet tayin etmede işaretler kıldı. Kim yıldızlar hakkında bunlar dışmda bir te'vil ileri sürerse (kendi ilave ettiği) hissesinde hataya düşer, nasibini kaybeder, manasız bir yükün altına girer ve hakkında bilgisi olmayan, peygamberler ve meleklerin bile bilmekte aciz kaldıkları bir şeye burnunu sokmuş olur. Allah'a yeminle söylüyorum: Allah hiç kimsenin ne hayatını, ne rızkını, ne de ölümünü herhangi bir yıldızla irtibatlı kılmamıştır. (Aksini iddia edenler) Allah hakkında yalan söyleyerek iftira ediyorlar..." [Rezin ilavesidir. Ancak, ("hakkında bilgisi olmayan") ibaresine kadar olan kısmı, Buhari, Bed'ül-Halk'da (3. bab) senetsiz olarak kaydetmiştir.]

Kaynak: Rezin

Resulullah (sav)'ı dinledim, şunu söyledi: "Allah Teala hazretleri, Adem'i, yeryüzünün bütün (cüzler)inden almış olduğu bir avuç topraktan yarattı. Adem'in oğulları da arzın kısımlanna göre vücuda geldi. Bir kısmı beyazdır, bir kısmı kızıldır, bir kısmı siyahdır. Bunlar arasında orta (renkliler) de var. Ayrıca bir kısmı uysaldır, bir kısmı haşindir, bir kısmı habis (kötü kalbli), bir kısmı iyi kalblidir."

Kaynak: Ebu Davud, Sünnet 17; Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2948)

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala, Hz. Adem (a.s)'i yarattığı ve ruh üflediği zaman, Adem hapşırdı ve elhamdülillah diyerek, izni ile Teala'ya hamdetti, Rabbi de ona: "Ey Adem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden şu oturan gruba git ve "Esselamu aleyküm" de!" dedi. (Hz. Adem öyle yaptı. Hitab ettiği melekler): "Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekatuhu!" diye karşılık verdiler. Sonra Adem (a.s) Rabbine döndü. Rabbi ona: "Bu cümle senin ve evladlarının aralarındaki selamlaşmadır" dedi. Allah Teala hazretleri, elleri kapalı olduğu halde Adem'e: "Dilediğini seç" dedi. Hz. Adem: "Rabbimin sağ elini seçtim! Rabbimin iki eli de sağdır, mübarektir" dedi. Sonra Allahu Teala hazretleri sağ elini açtı. İçinde Hz. Adem ve onun zürriyeti(nin emsalleri) vardı. Hz. Adem (a.s): "Ay Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teala: "Bunlar senin zürriyetindir" dedi. Her insanın iki gözünün arasında ömrü yazılıydı. Aralarında biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Adem: "Ey Rabbim! Bu kimdir?" dedi. Rabb Teala hazretleri: "Bu senin oğlun Davud'dur. Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim" dedi. Adem aleyhisselam: "Ey Rabbim onun ömrünü uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teala: "Bu ona takdir edilmiş olandır!" deyince. Adem: "Ey Rabbim, ben ona kendi ömrümden altmış senesini verdim" diye ısrar etti. Bunun üzerine Rabb Teala: "Sen ve bu (talebin berabersiniz)." buyurdu. Sonra Adem cennete yerleştirildi. Allah'ın dilediği kadar orada kaldı. Sonra cennetten (arza) indirildi. Adem burada kendi ecelini yıl be-yıl sayıp hesaplıyordu. Derken ölüm meleği geldi. Hz. Adem (a.s) ona: "Acele ettin, erken geldin. Bana bin yıl ömür takdir edilmiştir" dedi. Melek: "İyi ama sen oğlun Davud'a altmış senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkar etti, zürriyeti de inkar etti; o unuttu, zürriyeti de unuttu." Resulullah (sav) ilave etti: "O günden itibaren yazma ve şahidlik emredildi."

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn (3365)

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Melekler nurdan yaratıldılar, cinler dumanlı bir alevden yaratıldılar. Adem de size vasfı yapılandan yaratıldı."

Kaynak: Müslim, Zühd 60, (2996)

Hayır, Allah'a kasem olsun Resulullah (sav), Hz. İsa'nın kızıl çehreli olduğunu söylemedi. Ancak şunu söyledi: "Ben bir keresinde uyumuştum. Rüyamda Beytullah'ı tavaf ediyordum. O sırada düz saçlı, kumral benizli, başından su akar vaziyette iki kişiye dayanıp ortalarında gitmekte olan birisini gördüm. "Bu kim?" dedim. "Meryem'in oğlu!" dediler. Bunun üzerine daha yakından görmek için ilerledim. Kızıl, iri, kıvırcık saçlı, sağ gözü kor, gözü üzüm gibi pörtlek bir adam daha vardı. "Bu kim?" dedim. "Bu Deccal'dir dediler. İnsanlardan en çok ona benzeyeni İbnu Katan'dı." Zühri der ki: "İbnu Katan, cahiliye devrinde vefat eden Huzaalı bir kimseydi."

Kaynak: Buhari, Ta'bi 33, 11, Enbiya, 42, Libas 68, Fiten 26; Müslim, İmam 275, (169); Muvatta,

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bana geçmiş peygamberler (a.s) arzedildiler. Hz. Musa zayıfça bir erkekti. Sanki Şenue kabilesinden (uzun boylu) birine benziyordu. Hz. İsa (a.s)'ı da gördüm, gördüklerim içinde ona en çok benzeyen Urve İbnu Mes'ud idi. Hz. İbrahim (a.s)'i de gördüm, gördüklerim arasında ona en çok benzeyen, arkadaşınızdı -yani kendisini kastediyor- Hz. Cebrail (a.s)'i de gördüm. Gördüklerimden ona en ziyade benzeyen Dihye İbnu Halife idi."

Kaynak: Müslim, İmam 271, (167), Menakıb 27, (3651)

Resulullah (sav) buyurdu ki: "Sam, Arapların babasıdır. Yafes, Rumların babasıdır. Ham Habeşilerin babasıdır."

Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3229), Menakıb, (3927)

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Zekeriyya (a.s) marangoz idi."

Kaynak: Müslim, Fedail 169, (2379)
 
hayalet Çevrimdışı

hayalet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ve sozun bittigi yer Allah CC razi olsun insaAllah Pulcet kardesim........
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم حدثنا أحمد بن منيع حدثنا يزيد بن هارون أخبرنا حماد بن سلمة عن يعلى بن عطاء عن وكيع بن حدس عن عمه أبي رزين قال قلت : يا رسول الله أين كان ربنا قبل أن يخلق خلقه قال كان في عماء ما تحته هواء وما فوقه هواء وخلق عرشه على الماء قال أحمد بن منيع قال يزيد بن هارون العماء أي ليس معه شيء قال أبو عيسى هكذا روى حماد بن سلمة وكيع بن حدس ويقول شعبة وأبو عوانة وهشيم وكيع بن عدس وهو أصح وأبو رزين اسمه لقيط بن عامر قال وهذا حديث حسن


قال الشيخ الألباني : ضعيف
(1)-Ebu Rezin (r.a)’den rivayete göre şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasülü dedim.Allah mahlukatı yaratmadan önce nerede idi Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Altında ve üstünde hava bulunmayan bizce meçhul ve karanlık bir yerdeydi.Arşını su üzerinde yaratmıştı.Ahmed b.Meni diyor ki Yezid b.Harun şöyle demiştir Ama kendisiyle beraber hiçbir varlık yok demektir.(İbn Mace Mukaddime:19)

Tirmizi: Aynı şekilde Hammad b.Seleme Vaki’b.Hades’den demiştir Şu’be Ebu Avane Hüşeym Veki.b.Ades demektir Sahih olan budur Ebu Rezin’in ismi Lekit b.Amr’dır Tirmizi:Bu hadis hasen sahihtir.

Şeyh Elbani rahımullah dedi ki: Bu zayıftır.İbn Kuteybe rahımullah’ta Tevilu Muhtelifi’l-hadis adlı eserinde.s.343 te şöyle der: Biz deriz ki Ebu Rezin (r.a) bu hadisi hakkında ihtilaf edilmiştir Hadis bu senedden başka bir senedle de aynı şekilde çirkin bir ifade ile varid olmuştur Hadisi nakledenler de bedevilerdir kendisinden Hammad.b.Seleme’nin hadisi rivayet edilen Vaki.b.Hudus da meçhuldür.bk.Tehzib:11/131)

(2)-Allah aklı yarattığı zaman gel dedi geldi git dedi gitti Sonra ona dedi ki İzzet ve celalime yemin olsun ki senden daha şerefli bir varlık yaratmadım Seninle alır seninle veririm.(Bu uydurmadır)

Ukayli (v.322/934) bu metinle sabit olan hiçbirşey yoktur demiştir (1) İbn Hibban’da bu babta makbul hiçbir rivayetin olmadığını söylemiştir Makdisi bu hadis zayıftır demektedir(2) İbnü’l-Cevzi bu hadisi Mevzuat’ınd zikretmiştir.İbn Teymiyye bu hadis için Rasülullah üzerine uydurulmuş bir hadistir yalandır uydurmadır ve Davud b.Muharreb gibi uydurmacılardan başka bunu hiç kimse rivayet etmemiştir der İbnü’d-Deyba da ittifakla uydurma ve yalan olduğunu İbn Teymiye’nin de aynı görüşte olduğunu söylemiştir (3) Sehavi ilk yaratılan varlık hususunda kalem hadisinin akıl hadisinden çok daha sağlam olduğunu belirtmektedir (4) İbn Arrak bu hadisin bütün tariklerini herbirinin illetini zikretmek süretiyle sahih olmadığını söylemiştir Şevkani Zehebi’nin bu haber için batıldır dediğini nakletmektedir (5) Hut ise bu hadis ittifakla mevzudur bunu süfiyye akıl kelimesiyle peygamberimizi kastederek çokça rivayet etmiştir demiştir (6)

(1)-İbn Hacer Lisanü’l-Mizan Iv,314
(2)Makdisi-a.g.e.IV.1972
(3)-İbnü’d-Deyba.a.g.e.s.49
(4)-Sehavi el-Mekasıdü’l-hasene,s,198
(5)-Şevkani el-Fevaidü’l-mecmüa,478
(6)-Hüt Esna’l-Metalib,s.80

İbn Teymiyye rahımullah’ın bahsettiği Davud b.Muharreb Tam adı Davud b.Muhabber b.Kahzem b.Süleyman b.Zekvan’dır Künyesi Ebü Süleyman olup et-Tai diye nitelenir.

Ahmed b.Hanbel onun hakkında o hadiste hiçbir değeri olmayan biridir hadis nedir bilmez Buhari münkerü’l-hadistir hadiste hiçbir değeri yoktur hadis nedir bilmez İbn Adiy aslı itibariyle doğru sözlü gözükmektedir Kitabül-akl dışında salih hadisleri vardır ancak Kitabü’l-akl’da rivayet ettiği hadislerin tamamı veya tamamına yakın asla kabul edilmeyecek rivayetlerdir İbnü’l-Medini onun hadisleri kabul edilmez reddedilir Cüzecani o herkesten rivayette bulunur muzdariptir Ebü Zür’a hadisleri zayıftır Ebü Hatim hadisleri reddedilir sika değildir Ebu Davud ve Nesai zayıftır Darakutni metruktur demişlerdir.(Zehebi Mizanü’l-i’tidal III,33 İbn Adiy a.g.e.III,99)
Hakim Davud b.Muharreb hakkında şöyle der: Bağdat’ta sika kişilerden mevzu rivayetler naklederdi Haris b.Ebi Üsame’nin kendisinden naklettiği Kitabü’l-akl’daki hadislerin tamamına yakını Rasülullah üzerine uydurulmuş hadislerdir dedikten sonra Ahmed b.Hanbel de o yalancının biridir derdi şeklinde nakletmiş ve İbn Hibban’ın O sika kişiler üzerine hadis uydurur ve meçhul ravilerden maklub rivayetler naklederdi sözüne yer vermiştir.Yahya b.Ma’in Diyor ki O hadisle bilinen hadis yazan birisiydi ancak hadisi terketti ve Mutezileden bir gurupla dost oldu sika birisi iken onu ifsad ettiler demiştir.(Ukayli Duafa II,35 İbn Adi a.g.e.III.98.99.100)

بسم الله الرحمن الرحيم حدثنا عبد بن حميد حدثنا عبد الرحمن بن سعد عن عمرو بن أبي قيس عن سماك بن حرب عن عبد الله بن عميرة عن الأحنف بن قيس عن العباس بن عبد المطلب قال زعم أنه : كان جالسا في البطحاء في عصابة ورسول الله صلى الله عليه وسلم جالس فيهم إذ مرت عليهم سحابة فنظروا إليها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم هل تدرون ما أسم هذه قالوا نعم هذا السحاب فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم والمزن قالوا والمزن قال رسول الله صلى الله عليه وسلم والعنان قالوا والعنان ثم قال لهم رسول الله صلى الله عليه وسلم هل تدرون كم بعد ما بين السماء والأرض فقالوا لا والله ما ندري قال فإن بعد ما بينهما إما واحدة وإما اثنتان أو ثلاث وسبعون سنة والسماء التي فوقها كذلك حتى عدهن سبع سماوات كذلك ثم قال فوق السماء السابعة بحر بين أعلاه وأسفله كما بين السماء إلى السماء وفوق ذلك ثمانية أوعال بين أظلافهن وركبهن ما بين سماء إلى سماء وفوق ظهورهن العرش بين أسفله وأعلاه ما بين سماء إلى سماء والله فوق ذلك قال عبد بن حميد سمعت يحيى بن معين يقول ألا يريد عبد الرحمن بن سعد أن يحج حتى نسمع منه هذا الحديث قال أبو عيسى هذا حديث حسن غريب وروى الوليد بن أبي ثور عن سماك نحوه ورفعه وروى شريك عن سماك بعض هذا الحديث وأوقفه ولم يرفعه وعبد الرحمن هو بن عبد الله بن سعد الرازي

قال الترمذي : حسن غريب

قال الشيخ الألباني : ضعيف
(3)-Abbâs b. Abdulmuttalib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Batha’da bir kısım insanlar oturuyordu. Derken üzerlerinden bir bulut geçti onlarda ona baktılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bu bulutun adı nedir biliyor musunuz? diye sordu: “Evet bu buluttur” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Bu müzündür” dedi. Onlar da “müzün” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “O anândır” dedi. Onlar da: “Anândır” dediler. Sonra Rasûlullah (s.a.v.): “Gök ile yer yüzü arasındaki mesafe ne kadardır, biliyor musunuz?” diye sordu. “Hayır vallahi bilmiyoruz” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Aralarındaki uzaklık ya yetmiş bir ya yetmiş iki veya yetmiş üç senelik yoldur. Onun üzerindeki gök de böyledir.” Rasûlullah (s.a.v.) böylece yedi göğe kadar saydı sonra şöyle buyurdu: “Yedinci göğün üstünde bir deniz bulunmaktadır, bu denizin altı ile üstü arası iki gök arası kadardır bunun da üzerinde koco koca dağlar vardır ki tepesi ile en alt tarafı bir semâdan diğer semâya kadardır ki mesafe kadardır. Sonra bunların da tepesinde arş vardır. Arşın altı ile üstünün arası bir semâdan bir semâya kadar olan uzaklık kadardır. Allah’ta bunun üstündedir.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 17; İbn Mâce, Mukaddime: 27)

Abd b. Humeyd dedi ki: Yahya b. Main’den şöyle dediğini işittim: Abdurrahman b. Saîd, hac yapmalı ki bu hadis kendisinden işitilmiş olsun.

Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Velid b. ebû Sevr bu hadisin bir benzerini Simak’den merfu olarak rivâyet etmiştir. Şerik ise bu hadisin bir kısmını merfu olmaksızın mevkuf olarak rivâyet etmektedir. Abdurrahman, İbn Abdullah b. Sa’d er Razî’nin oğludur.

Şeyh Elbani rahımullah dedi ki: Bu zayıftır

حدثنا عبد الأعلى بن حماد ومحمد بن المثنى ومحمد بن بشار وأحمد بن سعيد الرباطي قالوا ثنا وهب بن جرير قال أحمد كتبناه من نسخته وهذا لفظه قال ثنا أبي قال : سمعت محمد بن إسحاق يحدث عن يعقوب بن عتبة عن جبير بن محمد بن جبير بن مطعم عن أبيه عن جده قال أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم أعرابي فقال يا رسول الله جهدت الأنفس وضاعت العيال ونهكت الأموال وهلكت الأنعام فاستسق الله لنا فإنا نستشفع بك على الله ونستشفع بالله عليك قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ويحك أتدري ما تقول وسبح رسول الله صلى الله عليه وسلم فما زال يسبح حتى عرف ذلك في وجوه أصحابه ثم قال ويحك إنه لا يستشفع بالله على أحد من خلقه شأن الله أعظم من ذلك ويحك أتدري ما الله إن عرشه على سماواته لهكذا وقال بأصابعه مثل القبة عليه وإنه ليئط به أطيط الرحل بالراكب قال بن بشار في حديثه إن الله فوق عرشه وعرشه فوق سماواته وساق الحديث وقال عبد الأعلى وبن المثنى وبن بشار عن يعقوب بن عتبة وجبير بن محمد بن جبير عن أبيه عن جده والحديث بإسناد أحمد بن سعيد هو الصحيح وافقه عليه جماعة منهم يحيى بن معين وعلي بن المديني ورواه جماعة عن بن إسحاق كما قال أحمد أيضا وكان سماع عبد الأعلى وبن المثنى وبن بشار من نسخة واحدة فيما بلغني

قال الشيخ الألباني : ضعيف

(4)-(Cübeyr İbn Muhammed İbn Cübeyr İbn Mut'im'in) dedesinden (Cübeyr İbn Mut'im'den) rivayet edilmiştir, dedi ki: Hz. Peygamberin huzuruna bir çöl arabı gelip: "Ey Allah'ın Rasulü, canlar son derece sıkıntıya girdi, çocuklar can verdi, mallar azaldı, hayvanlar helak oldu. Bizim için Allah'dan yağmur iste. Biz (yağmurumuzun yağdırılması için) seni Allah'a şefaatçi kılıyoruz. Allah'ı da sana şefaatçi kılıyoruz" dedi. Rasûlullah (s.a.) de! "Vay, yazık sana! Sen ne dediğini biliyor mu*sun?" buyurdu. Sonra: "Sübhanallah" dedi ve "sübhanallah" demeye devam etti. Nihayet (Hz. Peygamberin öfkesinin, gazab-ı ilahinin nüzulüne sebep olabileceğinden endişe edildiği için) bu (öfkeden duyulan endişenin izleri orada bulunan) sahabilerinin yüzünde de belirmeye başladı. Sonra (tekrar): "vay sana!: (şunu iyi bil ki) Allah yarattıklarından hiçbirisi için aracı kılınamaz. Allah'ın şanı bundan yücedir. Vay sana! Sen Allah kimdir biliyor musun? Onun Arşı semâvâtı üzerinde şu şekildedir" buyurdu ve parmak (larıyla) la (el boşluğu) üzerinde kubbe gibi bir şekil yaptı ve: "Muhakkak ki Arş Allah'(in azametin) den (dolayı) semerin süvarifnin ağırhğın)dan (dolayı) gıcırdadığı gibi gıcırdar" buyurdu.

İbn Beşşar bu hadisi "Allah Arşının üstündedir Arşı da göklerinin üstündedir"diye rivayet etti (ve sonra hadisin geri kalan kısmını) nakletti. Abdulla'Iâ, İbnu'l Müsennâ ve İbn Beşşâr; "Ya'kub b. Utbe ile Cubeyr b. Muhammed b. Cûbeyr'den, o babasından, o dedesinden" diyerek aynı hadisi naklettiler.

(Ebû Dâvûd dedi ki): Hadisin Ahmed b. Said'in isnadı (ile gelen rivayeti) sahih olandır. Aralarında Yahya b. Main ile Ali b. el-Medînin de bulunduğu bir topluluk, bu hususta ona muvafakat etmişlerdir. Ayrıca bir başka topluluk, bunu, -yine Ahmed'in dediği şekilde- "İbn İshak'tan" (diyerek) rivayet etmişlerdir. Bana ulaştığına göre, Abdula'lâ, İbnu 'l-Müsennâ ile İbn Beşşar’ın hadis dinlemeleri aynı nüshadan kaynaklanmıştır.

Şeyh Elbani rahımullah dedi ki: Bu zayıftır Bunu Ebu Davud (No:4726) Darimi er-Redd ala Bişri’l-Merisi (sh.105) er-Red ale’l-Cehmiyye (sh.24) İbn Ebi Asım es-Sünne (No:575-576) Ebu Cafer b.Ebi Şeybe el-Arşu ve Ma Verede Fih (k105/b) İbn Huzeyme et-Tevhid (sh.103-104) Acurri eş-Şeria (sh.293) Taberani el-Kebir (2/No:1547) İbn Mende et-Tevhid (sh.188 No:643) Ebu’ş-Şeyh Kitabu’l-Azame (No:198) Darakutni es-Sıfat (sh.50-51 No:38) el-Lalekai (No:656) Beyhaki el-Esma ve’s-Sıfat (sh.417-418) Beğavi Şerhus-Sünne (1/175-176 No:92) Zehebi el-Uluvv (sh.37-39) ve diğerleri:

Cübeyr b.Muhammed>>>Muhammed b.Cübeyr b.Mutim yoluyla merfu olarak Rasülullah (s.a.v)’den rivayet etmişlerdir Hadisin isnadı Muhammed b.İshak b.Yesar ve Cübeyr b.Muhammed nedeniyle zayıftır.Muhammed b.İshak müdellistir.Bu isnadda olduğu gibi tahdis sigasını tasrih etmediği sürece kendisiyle ihticac edilmez Hakkında İbn Hacer şöyle der: Saduk olup tedlis yapar Teşeyyü ve kadercilikle suçlanmıştır.(Takribu’t-Tehzib (sh.8259) Cübeyr b.Muhammed ise İbn Hacer’in dediğine göre makbüldür (Takribu’t-Tehzib (sh.195) İbn Hacer’in makbül sözü Cübeyr b.Muhammed’e mütabaat edildiği zaman makbul anlamındadır burada ise ona mütabaat edilmemiştir.sonuç olarak hadis zayıftır.Elbani rahımullah Arş’ın gıcırdaması hakkında Rasülullah (s.av)’den merfu bir hadisin sahih olmadığını söylüyor (bk:Silsiletü’l-Ehadisi’d-Daife (2/307) Bir başka yerde Arş’ın gıcırdaması hakkında sahih bir hadisin olmadığını söyler (bk: Mişkatü’l-Mesabih Tahkiki (3/1596 5 nolu dipnot) Bir başka yerde ise Arş’ın gıcırdaması hakkında sabit bir nassın gelmediğini söyler (bk: Silsiletü’l-Ehadisi’d-Daife (2/257)

(5)- Bana Süreye b. Yûnus ile Hânın b. Abdillah rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Haccac b. Muhammed rivayet etti. (Dedi ki) : İbnti Cüreyc şunu söyledi: Bana İsmail b.-Ümeyye, Eyyûb b. Hâlid'den, o da Ümnıü Seleme'nin azatlısı Abdullah b. Râfi'den, o da Ebû Hürey-re'den naklen haber verdi. (Demiş ki) : Resûlüllah (SalîaHahü Aleyhi ve Seîîem) etimden tutarak şöyle buyurdular :

«Allah (Azze veCelle) yeri cumartesi günü yaratmış, o toprakta dağları pazar günü, ağaçlan pazartesi günü, sevilen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yaratmış. Yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır. Adem (Aleyhisselâmı da cuma günü ikindiden sonra mahlûkatın en sonunda ve cum'a saatlerinin nihâyetinde, ikindi ile akşam arasında yaratmıştır.

İbnrahim dedi ki: Bize Bistami (Hüseyn bin İyad) Sehl İbn Ammar Hafs kızının oğlu İbrahim ve bunlardan başkaları da yine Hacac İbn Muhammed’den bu isnadla rivayet ettiler.(Sahıhu Müslim.s.314 No.2789)

Bu hadisi Müslim’in Sahih adlı eserinde geçmektedir Yanlışlık merfu olarak rivayet edilişinden ortaya çıkmaktadır Bu ancak Ka’bul-Ahbar’ın sözüdür Hadisçilerin imamı Muhammed bin İsmail el-Buhari Tarihu’l-Kebir’de bu şekilde belirtmiştir.Yine Müslüman alimlerden bir çoğu da bunu söylemişlerdir.Allame Münavi Feyzu’l-Kadir 3/488’de konu ile ilgili olarak şöyle der:

Zerkeşi Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.Fakat bu hadis Müslim’in rivayet ettiği garib hadislerdendir.İbnü’l-Medini Buhari ile daha bir çok hadis hafızı bu hadis hakkında (bazı şeyler) söyleyip bunun Kabu’l-Ahbar’ın sözü olduğunu ve Ebu Hüreyre’nin de bunu ancak Kabu’l-Ahbar’dan işittiğini belirtmişlerdir.Fakat bazı raviler bu konuda işin içerisinden çıkamadıkları için bu hadisi merfu kabul etmişlerdir dedi Beyahki el-Esma ve’s-Sıfat,s, 383,384’de bu hadisle ilgili meseleyi irdelemiştir İbn Kesir’de Tefsüru’l-Kur’ani’l-Azim adlı tefsirinde bunu zikretmiştir Bazı kimseler Bu hadisin metninde şiddetli bir gariplik var dediler Hadisin içerisinde Gökleri yaratma ifadesi ile Yeri ve içindekileri yedi günde yaratma ifadesinin olması bundan dolayıdır.Bu Kur’an’ın aksini ifade eden bir durumdur Çünkü yeryüzü dört günde gökler ise iki günde yaratılmıştır.Bunun merfu bir hadis değil de Kabu’l-Ahbar’ın sözü olduğu meselesi onların dedikleri gibidir Çünkü Allah gökleri yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı günde yarattığını haber vermektedir.

Hafız İbn kesir Tefsüru’l-Kur’ani’l-Azim 1/220’deki A’raf: 7/54 3/457 deki Secde 32/4,4/94 dedi Fussilet 41/9-12 ile ilgili ayetlerde özellikle şöyle demektedir:

Ebu Hüreyre’nin naklettiği hadise gelince….. bu hadisi Müslim ile Nesai İbn Cübeyr yolundan rivayet etmiştir Bu hadis Sahih’te geçen garip hadislerdendir Çünkü bu hadisin içerisinde yedi günü belirten ifadedem dolayı bir yanlışlık yer almaktadır Çünkü Yüce Allah Kur’an’da altı günde ifadesini buyurmuştur İşte bundan dolayıdır ki Buhari ile birçok hadis hafızı kimse bu hadis hakkında bazı şeyler söylemişlerdir ve bu hadis merfu değil de Ebu hüreyre yoluyla Ka’bul-Ahbar’dan geldiğini kaydetmişlerdir Buhari et-Tarihu’l-Kebir 1/413’de bu hadisi illetli kabul edip daha sonra da: Bazıları bu hadisi Ebu hüreyre yoluyla Kabul-Ahbar dan rivayet etmiş olup en doğrusu da budur demiştir Şeyh Abdurrahman b.Yahya el-Yemani (rh.a) el-Envaru’l-Kaşife.s.188-193’de bu hadis hakkında ve Ebu Hüreyre’nin bu rivayetinin mahiyeti hususunda uzunca sözler söylemiştir Konuyla ilgili daha geniş birgi için oraya bakabilirsiniz

حدثنا بشر بن معاذ العقدي حدثنا يزيد بن زريع عن سعيد بن أبي عروبة عن قتادة عن الحسن عن سمرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : سام أبو العرب وحام أبو الحبش ويافث أبو الروم

قال الشيخ الألباني : ضعيف
Samure (r.a)’den rivayete göre Peygamber s.a.v) şöyle buyurdu Sam Arabların babası Ham Habeşlilerin babası Yafis ise Rumların babasıdır (Tirmizi rivayet etmiştir.s.149 No: 3231)

Şeyh Elbani rahımullah dedi ki: Bu zayıftır
 
Üst Ana Sayfa Alt