Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

ALLAH (C.C.)'A DUA EDERKEN EĞER SEN DİLERSEN ŞARTI KOŞMAK

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH (C.C.)'A DUA EDERKEN EĞER SEN DİLERSEN ŞARTI KOŞMAK


Böyle bir şart koşarak dua etmenin yasak olduğuna dair hadis mevcut olduğundan, bu şekilde dua etmek caiz değildir.

Ebu Hureyre'den (r.a.), Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:

"Hiç kimse: "Allah'ım eğer dilersen beni affet, eğer dilersen bana merhamet et" şeklinde dua etmesin. Kişi istediğini kat'iyetle istesin; zira Allah'ı, dilemediği takdirde zorlayacak bir kuvvet yoktur." (Buhari, Tevhid: 31, Timizi, De'avat: 77, Muvatta, Kur'an: 28, Ahmed, 2/243, 318, 463-464)

Müslim'in rivayetinde de Rasulullah (s.a.v):

"Kişi istediğini büyük bir arzu ile istesin; zira Allah'tan daha yüce bir varlık yoktur." (Müslim, De'avat: 3) buyurmuştur.

Oysa kul böyle değildir. Kul, kimi zaman isteyenin dilediğini ya bir ihtiyacı sebebiyle, ya korkusundan veya bir şey beklediğinden dolayı istemeye istemeye yerine getirir. Mahlukattan isteyen için en uygun isteme şekli; isteğinin olmasını, istenilen kişinin dilemesine bağlı kılmasıdır. Bu, kendisinden istekte bulunulan kimsenin verirken istemeye istemeye vermesi endişesindendir. Oysa alemlerin Rabbi böyle değildir, O'nun (c.c.) için böyle bir şey layık olmaz. O, kamil bir varlık olduğundan, yaratıklarının hiçbirisine muhtaç değildir, cömertliği ve keremi de kamil ve sonsuzdur. Oysa bütün varlıklar Allah'a muhtaçtırlar. Öylesine bir şekilde muhtaçtırlar ki, göz açıp kapayıncaya dek bir zaman dilimi içerisinde bile O'na muhtaç olmadan yapamazlar. Allah'ın bağışı, vermesi, kelamıdır. Hadiste şöyle buyrulmuştur:

"Allah'ın eli (sağ eli) doludur. Hiçbir nafaka onu asla eksiltmez . O gece ve gündüz sürekli devam eder. Siz gökler ve yer yaratılalı infak edileni görüp duruyor değil minisiniz? O'nun sağ elindeki asla eksilmez. Öteki elinde de adalet vardır, kısar ve verir." (Buhari, Zekat: 8, Müslim, Zekat: 63, Muvatta, Sadakat: 1, Tirmizi, Zekat: 28, Nesai, Zekat: 48, İbn Mace, Zekat: 28)

Allah (c.c), hikmeti gereği verir ve yine hikmeti gereği meneder. Zira O, hikmet sahibidir ve her şeyden de haberdardır. Allah'tan bir şeyler isteyen kimseye düşen ve layık olan görev, istediğini kesin bir şekilde istemektir. Çünkü Allah kuluna bir şeyi istemeye istemeye vermez, zoraki vermez ve problemin büyüklüğü sebebiyle vermez. Bak şairin biri ne söyler:

Küçüğün gözünde küçük şeyler de büyür

Yücenin gözünde ise büyükler küçülür.

İşte bu, dünya erbabının durumuna göredir. Yoksa kul bazen verir, çoğu zaman ise meneder. Verdiğini istemeyerek verir. İnsanda cimrilik tarafı daha baskındır. İşte kulun bu durumu göz önünde tutulursa, onun verdiği şey büyük olamaz. Ancak Allah'ın kullarına vergisi süreklidir, daimdir. Henüz nutfe (sperm) ana rahmine düşer düşmez istenmeden verme, lütuf ile cömertlik başlar. Allah'ın nimetleri, henüz ana karnından itibaren akmaya başlar. Allah onu ana rahminden itibaren en güzel bir şekilde yetiştirir, eğitir. Anası çocuğu doğurunca, bu defa ona karşı ana ve baba şefkatini verir de, ikisi Allah'ın nimeti sayesinde yavrularını rüşt çağına erinceye dek eğitip yetiştirirler. Hayatı boyunca Allah'ın nimetlerinden yararlanır, buna göre hayatı değişir durur. Eğer yaşamını iman ve takva üzerinde sürdürürse, Allah'ın nimetleri artarak devam eder. Kul bunları kat kat olarak dünyada yeterince alır ki, bu nimetleri ona verip takdir etmede Allah'tan başka hiçbir kimse güç yetiremez. Çünkü Allah bunu takva sahibi mümin kulları için hazırlamıştır. Kulun dünyada elde ettiği nimetlerin bir kısmı başka yaratıkların, insanların eliyle olsa bile, bu yine, Allah'ın izni, iradesi ve ihsanı sayesinde kulunun eline geçmektedir. Bu bakımdan Allah bütün nimetler sebebiyle hamdolunandır. İşte bu Allah'ın kereminden, fazlından ve cömertliğinden dolayı dilediği, takdir ettiği ve yerine getirdiğidir. En güzel nimet, fazl, lütuf ve ihsan O'nundur.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Nimet olarak size sunulan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarırsınız." (Nahl: 16/53)

Allah (c.c.) bazen de kulu istediği halde hikmeti gereği vermez, onu bundan meneder. Bu, O'nun hikmeti ve ilmi gereğidir. Çünkü kulu için vermek veya menetmek durumlarının hangisinin daha iyi olduğunu O bilir. Bazen de kulu, bir istekte bulunur ama, bu Allah tarafından takdir olunan vakte dek geciktirilir. Ya ertelenir ya da istediğinden fazlasıyla verilir. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir, ne mübarektir.

Müslim'in rivayetinde de, Rasulullah (s.a.v.):

"Kişi istediğini büyük bir arzu ile istesin; zira Allah'tan daha yüce bir varlık yoktur." buyurmuştur.

Allah (c.c.) bazen bir ikram, cömertlik ve ihsan olarak kuluna istediğinden çok daha büyüğünü ve fazlasını verir. Allah verdiği bir şeyi büyütmez. Yani Allah katında hiçbir şey büyük değildir, verilen şey kul nazarında çok büyük de olsa Allah için değildir. İstekte bulunan mahluk ise, ancak verilmesi basit olan şeyi ister. Çünkü kul, kuldan böyle istekte bulunur. Oysa Allah böyle değildir. Allah'ın bağış ve lütfü kemaldir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir, o da hemen oluverir." (Yasin: 36/82)

Halkın kadrini takdir edemediği Rabb, herşeyden münezzehtir, O'ndan başka ibadete layık bir ilah ve O'nun dışında bir Rabb yoktur.



 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Allah'ın her şeye kadir olması bir şeyi dileyemeyeceği/isteyemeyeceği anlamına mı gelir?
"Allah'ım sen dilersen" demek tercihi Allah'a bırakmaktır. Bir insan kendisi için neyin doğru, neyin yanlış olduğuna bilemeyeceğine göre, Allah'a teslim olup her şeyi O'na bırakmak en doğrusu değil midir? Allah hakimlerin hakimi değil midir?

"Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz."
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kardeşim , bahsettiğin ayet (Bakara 217) cihad hakkındadır. Cihadın nefislere zor gelmesinden dolayı, nefsin/hevanın olumsuz hissetttiklerinin, Allah katında en büyük ibadetlerden olduğunu, faydalı, yararlı işlerden olabileceğini bildirerek, nefs istemese de, faydalı bir ibadet inancıyla amel edilmesi gerektiğini bildirmekte ki, zaten cihadın fazileti hakkında onlarca ayet ve hadisle zaten hukmu sabittir. Bu konu, duada "cihad hayırlıysa nasib et, hayırsızsa nasib etme" şekli küfürdür.


Ebu Hurayra'dan (r.anh), Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:

"Hiç kimse: "Allah'ım eğer dilersen beni affet, eğer dilersen bana merhamet et" şeklinde dua etmesin. Kişi istediğini kat'iyetle istesin; zira Allah'ı, dilemediği takdirde zorlayacak bir kuvvet yoktur."

(Buhari, Tevhid: 31, Timizi, De'avat: 77, Muvatta, Kur'an: 28, Ahmed, 2/243, 318, 463-464)


Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kişi istediğini büyük bir arzu ile istesin; zira Allah'tan daha yüce bir varlık yoktur."

(Muslim, De'avat: 3)
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim , bahsettiğin ayet (Bakara 217) cihad hakkındadır. Cihadın nefislere zor gelmesinden dolayı, nefsin/hevanın olumsuz hissetttiklerinin, Allah katında en büyük ibadetlerden olduğunu, faydalı, yararlı işlerden olabileceğini bildirerek, nefs istemese de, faydalı bir ibadet inancıyla amel edilmesi gerektiğini bildirmekte ki, zaten cihadın fazileti hakkında onlarca ayet ve hadisle zaten hukmu sabittir. Bu konu, duada "cihad hayırlıysa nasib et, hayırsızsa nasib etme" şekli küfürdür.


Ebu Hurayra'dan (r.anh), Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:

"Hiç kimse: "Allah'ım eğer dilersen beni affet, eğer dilersen bana merhamet et" şeklinde dua etmesin. Kişi istediğini kat'iyetle istesin; zira Allah'ı, dilemediği takdirde zorlayacak bir kuvvet yoktur."
(Buhari, Tevhid: 31, Timizi, De'avat: 77, Muvatta, Kur'an: 28, Ahmed, 2/243, 318, 463-464)


Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kişi istediğini büyük bir arzu ile istesin; zira Allah'tan daha yüce bir varlık yoktur."
(Muslim, De'avat: 3)

Allah, cihad durumları dışında hayırdaki şerri, şerdeki hayrı, insanların bilemeyeceğini bilmez mi yani? Hem cihadda da şer olabilir. Bu cihadı kötülemek anlamında değildir. Cihad iyidir ama cihada giderken ya da cihad esnasında çok kötü şeyler olabilir. Allah boşuna dememiş hayır gördüğünüzde şer olabilir diye. Bunu iyi düşünmek gerekir bence.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"İnşallah" kelimesi; gelecekte bir şey yapacağınız zaman söylenilecek bir kelimedir.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Hiçbir şey hakkında sakın “yarın şunu yapacağım” deme! Ancak, “Allah dilerse yapacağım” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de." (Kehf 23-24)

Eğer hakkınızda 'hayırlı mı, hayırsız mı' karar veremediğiniz durumlar olursa:

İstihare Duası

Allah-u Teâlâ’ya istihâre ile danışan, müminlerle de istişâre eden ve işini araştıran kimse pişman olmaz.

Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

وَشَاوِرْهُمْفِيالأَمْرِفَإِذَاعَزَمْتَفَتَوَكَّلْعَلَىاللَّهِإِنَّاللَّهَيُحِبُّالْمُتَوَكِّلِينَ

“İş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman, artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz ki Allah, tevekkül edenleri sever.”

Âl-i İmran 159

اَللَّهُمَّإِنِّيأَسْتَخِيرُكَبِعِلْمِكَ،وَأَسْتَقْدِرُكَبِقُدْرَتِكَ،وَأَسْأَلُكَمِنْفَضْلِكَالْعَظِيمِ،فَإِنَّكَتَقْدِرُوَلاَأَقْدِرُ،وَتَعْلَمُوَلاَأَعْلَمُ،وَأَنْتَعَلاَّمُالْغُيُوبِ،اَللَّهُمَّإِنْكُنْتَتَعْلَمُأَنَّهَذَاالأَمْرَخَيْرٌليِفيِدِينِيوَمَعَاشِيوَعَاقِبَةِأَمْرِيفَاقْدُرْهُليِوَيَسِّرْهُليِثُمَّبَارِكْليِفِيهِ،وَإِنْكُنْتَتَعْلَمُأَنَّهَذَاالأمْرَشَرٌّليِفيِدِينيِوَمَعَاشِيوَعَاقِبَةِأَمْرِيفَاصْرِفْهُعَنيِّوَاصْرِفْنيِعَنْهُوَاقْدُرْلِيَالْخَيْرَحَيْثُكَانَثُمَّأَرْضِنيِبِهِ

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize, Kur’an’dan bir sure öğretir gibi tüm işlerde istihâre etmeyi öğretir ve:

‘Sizden biriniz bir işi yapmayı içinden geçirirse, farz namazın dışında iki rekât namaz kılsın. (İkinci rekâtın secdesinde iken) şöyle dua etsin:

‘Allah’ım! İlmine başvurarak senden iyilik isterim. Kudretine dayanarak senden güç isterim. Senden, yüce ihsanını isterim. Sen güç yetirirsin, ben güç yetiremem. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen bilinmeyenleri en iyi bilensin. Allah’ım! Bu işi benim için dinimde, yaşantımda ve işimin sonunda iyi biliyorsan, onu bana takdir et, kolaylaştır ve sonra bereketli kıl. Bu işin benim için dinimde, yaşantımda ve işimin sonunda şerli olarak biliyorsan onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Ve benim için nerede olursa hayrı takdir et. Sonra, beni ondan razı kıl’ buyurdu.”

Buhari 7/162

Peygamberimizin (sav ) bahsettiğiniz gibi durumlara örnek olan bu duasında bile "inşallah" kelimesinin olmadığına dikkat çekerim.

Duada "inşallah" demeyi örneklendirecek olursak:

Zalim bir kafire beddua ederken; sana iyilikte bulunan müslüman kardeşine "Allah razı olsun"; bekar bir kardeşine "Allah sana hayırlı bir eş nasip etsin"; hasta biri "Allah'ım bana şifa ver" şeklinde dua ederken sonuna inşallah derse durum nasıl olur?:

"Allah'ım dilersen ver, dilemezsen verme.."

Samimi, içten olmayan bir duaya dönüşmez mi bu şekilde...

inseeAllah konusu onemli bir konu Allah s/b/w/a razi olsun....insanlar yep kullaniyor fakat ..... inseeeAllahi ben mutlaka yapacagim Allah bir engel cikarmaz mani olmazsa diye anlamak ve anlatmak gerekir....
 
Üst Ana Sayfa Alt