Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah Teâlâ, Kabirdeki Herhangi Bir Kimseyle Konuştu Mu?

A Çevrimdışı

Aylahakkani

Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH TEÂLÂ, KABİRDEKİ HERHANGİ BİR KİMSEYLE KONUŞTU MU?
SORU: Allah Teâlâ hicabın arkasından kabirde bulunan herhangi bir kimseyle konuştu mu, Allah tealanın sesini işiten odlu mu?

CEVAP

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müşriklerle savaşmak için Medine’den çıktı. Uhud Gazası gelip kapıya dayandığında, bir önceki gece babam Abdullah bin Amr bin Haram beni çağırıp şöyle dedi:

−Gördüğüm kadarı ile Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından ilk öldürülecek kimseler arasında olacağım ve ben benden sonra geriye Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in canı dışında benim için senden daha değerli hiçbir kimseyi geri bırakmıyorum. Benim üzerimde bir borç var, onu sen öde! Kız kardeşlerin için de elinden geldiği kadarıyla iyilik yapmaya çalış!

Ey oğlum! Sen sonumuzun nereye varacağını öğreninceye kadar Medine’de bekle! Çünkü Allah’a yemin ederim ki eğer benden sonra geriye kız çocuklarımı bırakmayacak olsaydım, önümde öldürülmeni arzu ederdim. Sabah olduğunda ilk öldürülen kişi babam oldu!

Babam Abdullah bin Amr bin Haram, Uhud Günü öldürüldüğünde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benimle karşılaştı ve bana şöyle dedi:

−“Ya Cabir! Neden seni kırgın görüyorum?” Bunun üzerine ben:Ya Rasulallah! Babam şehid oldu ve geride (dokuz kız çocuğunun) nafakasını ve borç bıraktı, dedim

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:“Ya Cabir! Allah Azze ve Celle’nin babana söylediği sözü sana haber verip müjdeleyeyim mi?”

Ben: Bilakis haber ver, ya Rasulallah! dedim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: “Allah, hicab (perde) ardından olmaksızın hiç kimse ile katiyen konuşmamıştır! Fakat Allah, babanı diriltti ve onunla yüz yüze konuştu ve babana şöyle buyurdu:“Ey kulum! Benden iste, sana vereyim.”

Baban:“Ya Rabb! Beni diriltirsin, ben de ikinci defa Senin uğrunda öldürülürüm, dedi.

Allah Tebâreke ve Teâlâ şöyle buyurdu:“Kuşkusuz ki insanların dünyaya hiç dönmeyecekleri hükmü Benim tarafımdan önceden verilmiştir.

Baban: Ya Rabb! O halde arkamda kalanlara ulaştır, dedi.Bunun üzerine Allah Azze ve Celle Âl-i İmran Suresi 169. ayetini indirdi.

“Allah’ın yolunda öldürülenleri ölüler sanma sakın! Bilakis, (onlar) diridirler. Rablerinin katında rızıklandırılıyorlar.”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: Babam, organları kesilmiş bir halde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e getirildi ve önüne konuldu. Ben, babamın yüzünün örtüsünü açmaya davrandım. Kavmim beni bundan nehyetti! Sonra tekrar ben, babamın yüzünün örtüsünü açmaya davrandım. Kavmim beni yine bundan nehyetti! Buna müteakiben o örtüyü ya Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ kaldırdı yahut da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emretti de örtü kaldırıldı.

Bu sırada Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) feryad eden bir kadın sesi işitti! Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“Bu kadın kimdir?”

Sahabeler şöyle dediler:Amr bin Haram’ın kız kardeşi Fatıma’dır. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“Ağlama! Siz onu kaldırıncaya kadar Melekler kanatlarıyla onu gölgelendirdiler.”(İbni Mace 2800, Tirmizi 3196, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/397, 398, Buhari 1181, 1220, 2662, Müslim 2471/129)

-Mesruk (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi: Biz, Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)’a Allah-u Teâlâ’nın Âl-i İmran Suresi 169, 170 ayetinin tefsirini sorduk:

“Allah’ın yolunda öldürülenleri ölüler sanma! Hayır, onlar bilakis diridirler! Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar. Allah’ın keremiyle kendilerine verdiklerinden mesrur olarak, arkalarında henüz (şehit olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığına, onların da üzüntüye uğramayacaklarına sevinirler.”

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:Biz de bunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sormuştuk da şöyle buyurmuştu:“Onların ruhları bir takım yeşil kuşların içindedirler. Onlar için Arşa asılmış kandiller vardır. Onlar cennette diledikleri her yere uçarlar sonra o kandillere girerler. Rab’leri onlara muttali olup:Herhangi bir şey arzu ediyor musunuz? buyurur.

Onlar: Ne arzu edelim ki? Biz cennette dilediğimiz her yere gidebiliyoruz derler. Rab’leri bunu onlara üç defa tekrarlar. Onlar kendilerine bu teklif edilmekten vazgeçilmeyeceğini görünce:

−Ey Rabbimiz! Bizim Senin yolunda tekrar öldürülmemiz için bizim ruhlarımızı cesetlerimize iade etmeni istiyoruz derler. Nihayet Rab’leri kendileri için bir şey istemediklerini görünce, onlar terk olunur.”(Müslim 1887/121, İbni Mace 2801, Tirmizi 1691, Darimi 5/236 )

Bu naslar delalet etmektedir ki: Allah Teâlâ şehitlerin ruhları cennette gezip dolaşırken onların ruhları ile konuşmaktadır.Cabir hadiside delalet etmiştir ki. Babası Abdullah bin Haram’ın cennette gezerken kendisi ilşe Allahtealanın konuşmasının yanında bir başka özellik daha vardır ki o da kendisine tekrar dirilmiş ve yüz yüze kendisi ile konuşmuştur. Bu özellik bir başka kimsede yoktur. Bu özellik sadace Cabir bin Abdullah’ın babasına ait bir özelliktir.

Bunun dışında diğer insanlarla Allah tealanın kabirde konuşmasına gelince: Bu haddi zatında mümkün olmakla birlikte bu hususta sabit olan hiçbir haber gelmemiştir.

Kabir ve berzah hayatı da gayb âlemine ait bilgilerdir yani ancak vahiy ile bu hususlarda haber verilebilir.

Bu nedenle nalsa sabit olmuştur ki şehitler Allah Teâlâ konuşur. Zira bu yönde naslar gelmiştir. Bizler bunun dışında asla çıkmayız ve biz başka bir söz söylemeyiz. Kuran ve sünnetin ispat ettiğini kabul eder ve ispat etmediklerini kabul etmeyiz.

Bunun dışında kalan konular için ise biz duraksarız, kesin bir söz ve bir söz söylemeyiz ve hükme varmayız.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Ana Sayfa Alt