Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Aşılar Hakkındaki Gerçekler

elfida17 Çevrimdışı

elfida17

Üye
İslam-TR Üyesi
Zorunlu tutulan veya kullanılması için baskı oluşturulan aşılar hakkında;

Ağustos 2009´da İngiltere ve Fransa´da Domuz Gribi aşısı, hayvanlardan sonra az sayıda insan üzerinde, ABD´de ise 2 bin kişinin üzerinde denenmiştir. Ancak sonuçlar en fazla 2 aylık verilerle sınırlıdır.
Büyük ihtimalle, domuz gribi aşısı Türkiye’de aşıyı satan firmanın kendi personeli vasıtasıyla uygulanacaktır. Böylece Faz-1 deneyi Türkiye´de 28 milyon kişi üzerinde yapılmış olacaktır. Önceden hiçbir olumlu verisi olmayan, tehlikesi büyük olan bir aşının 6-36 aylık bebeklere, çocuklara, sağlık çalışanlarına ve savunma mensuplarına uygulanması bugüne kadar Türkiye´nin göreceği en büyük tehlike olabilir.


AŞILAR ZARARLI MI?
Grip aşıları dahil tüm aşıların, aşılanan kişiyi ömür boyu etkileyecek derin zararları vardır. Yeni üretilen bir aşının yan etkilerine yönelik araştırmalar kısa vadeli sonuçlar verir. Dolayısıyla yan etkilerinin 2-10 yıl sonra ortaya çıkabileceği gözardı edilmektedir. Çocuklarımıza yapılacak bir aşı eğer kısırlığa yol açıyorsa, bu, 15-20 yıl sonra çok acı bir şekilde anlaşılacaktır. AIDS virüsü çocuk felci aşılamasından 10-12 yıl sonra, otizm 2-4 yıl sonra, kas-kemik ve bağ dokusu hastalıkları 4-6 yıl sonra; sinir sistemi hastalıkları 2-10 yıl sonra ve Guillain-Barre sendromu hemen veya birkaç yıl sonra ortaya çıkmıştı. Aşının yan etkileri aşıdan hemen sonra ortaya çıkmayabilir. Aşının sebep olacağı bir hastalık 20-30 ve hatta 50 yıl sonra ortaya çıkabilmektedir.
Her ilacın kutusunda hangi maddeleri içerdiğine dair bir prospektüs bulundurma zorunluluğu vardır. Fakat uygulanan bir aşı partiler halinde gönderilmekte ve tek bir prospektüs taşımaktadır. Dolayısıyla hastanın prospektüsü inceleme imkanı yoktur.


GRİP AŞILARININ BİLİNEN İÇERİĞİ
1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, amonyum sülfat, amphotericin B
2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun böbreği.
3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton
4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Köpekbalığı karaciğeri yağı.
5-İnsan fetusu (Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad)
6-Maymun böbrek hücreleri
7-Yıkanmış Koyun kanı
8- Monosodyum Glukomat
9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller içerir. Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler yapmaktadır)
10- İnsan spermi
11- Etilen gliserol (antifriz)
12- Antibiyotikler
13- Skualen

Tüm aşılarda etki arttırıcı ve koruyucu olarak kullanılan maddeler bellidir ve hemen hemen aynıdır. Çoğunun özellikleri araştırılmamıştır ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu maddelerin deride kabarcıklar, beyin zarı iltihabı, kan yapısında bozulma, sinir iltihabı gibi rahatsızlıklara sebeb olduğu tesbit edilmiştir.
İmmünolojist Hugh Fudenburg´un ifade ettiğine göre son 10 yılda art arda 5 grip aşısı olan kişilerin alzheimer olma ihtimalleri 10 kat artıyor. Bunun sebebi ise kullanılan aluminyum ve civadır. (thimerosal)
Formaldehid kanserojen olma özelliğinden dolayı mobilya üretiminde bile yasaklanmıştır.
Thimoresal, çocuklarda konsantrasyon problemi, öğrenme zorluğu, konuşma bozukluğu, havale, epilepsi, hiperaktivite, sürekli ve yüksek sesle ağlama ve daha bilinmeyen bir çok probleme yol açmaktadır.
Alüminyum hidroksit kas ve kemik gelişimi bozuklukları ve felçlere sebep olabilir.
Skualen, Körfez Savaşı sırasında Amerikan askerlerine verilen şarbon ilaçlarında mevcuttu ve ALS gibi immün sistemi tahrib eden çok ağır hastalıklara yol açtığı tesbit edilmiştir.
Dr. J. f. Graetz aşının yanetkileri nedeniyle hastalananların hemen hemen hepsinde farklı derecede beyin tahribatı olduğunu tespit etmiştir.
Aşılar ve içerdiği katkılar sebebiyle ölümle sonlanabilen şiddetli alerji, tansiyonda ani düşme, ateş, havale, eklem iltihabı, kas ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, bütün vücut kıllarında dökülme, kapanmayan yaralar, hafıza kaybı, sara nöbetleri, felç, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi ve daha pek çok rahatsızlık ortaya çıkmaktadır.


AŞI DENEN ŞEY KORUR MU?
Dr. G. Buckwald´a göre: Herhangi bir aşının (domuz gribi aşısı da dahil) hastalıklara karşı koruyucu olduğunu ispat eden herhangi bir veri yoktur. Yani hiçbir aşı korumaz. Aksine her aşı bağışıklık sistemine karşı açılan bir savaş, büyük hastalıklara hatta ölüme açılan bir kapıdır.


PEKİ BU ISRARIN SEBEBİ NE?
Tüm bunlar karşısında neden aşılama üzerinde bu kadar ısrar edilmektedir sorusu akla geliyor.
Günümüzde bütün aşıların üretiminde genetik klonlama ve rekombinant DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Kullanılacak DNA parçası, maymun ve domuz da dahil olmak üzere herhangi bir organizmadan alınabilir. DNA parçasında genleri manipüle edilir ve bu şekilde rekombine edilmiş DNA parçası aşılarda kullanılır. Aşılardaki Rekombinant DNA insan DNA’sına ´sıçramakta’ ve kalıcı olarak yerleşmekte, özelliklerini değiştirmekte ve bozmaktadır.
Ayrıca aşı üretiminde, tavuk embriyosu, tavşan beyin hücresi, maymun böbrek hücresi, buzağı ve domuz doku hücresi kullanılmakta ve bu dokuların hücre ve proteinleri aşının içeriğinde kalmaktadır. Bu doku kalıntıları çeşitli virüsler ve kanser hücreleri taşıyabilir. Bu şekilde kanser ve benzeri ağır hastalıklar aşılar vasıtasıyla yayılabilir.


MAYMUNLAŞMAK VE DOMUZLAŞMAK!
Aşı, enjeksiyon, ağız, burun, vajina mukozası veya genetiği degiştirilmiş besinler yolu ile hücre çekirdeğine ulaşmakta, yumurta ve sperm hücreleri dahil hücre genomuna yerleşmektedir. Tavuk, buzağı, tavşan, maymun ve domuz DNA’sı aşı ile kalıcı olarak insan genomuna karışmaktadır. Bu demektir ki insan, tavuklaşacak, sığırlaşacak, tavşanlaşacak, maymunlaşacak veya domuzlaşacak ve gelecek nesilde bu hayvanların fiziksel ve ruhsal özellikleri gibi fenotipik değişiklikler görünür hale gelecektir.
Kur-an’ı Kerim’de Maide Suresi 60. ayette bu durum şu şekilde bildirilmiştir:

De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

Yakın zamanda domuz endometrimundan (rahim iç zarı) insanda kullanılabilecek özellikte kök hücre elde edildi. Bu, ilaç üreticileri için çok sevindirici bir buluştu. Çünkü ilaç üretimindeki zorluklar ve maliyetler bir anda ortadan kalkmış oluyordu. Domuz rahmini kürtaj ederek hemen hemen bedava, istendiği kadar kök hücre elde edilebilir.
Ancak kök hücrenin hedef hücrelere nasıl aktarılacağı araştırma konusuydu. Öyle görünüyor ki en kolay ve en etkili yol bulunmuştur: Domuz gribi aşısı burun mukozası yoluyla, yani hipofize giden en kısa yol ile verilmektedir. Hipofiz, bütün iç salgı bezlerini yöneten, bütün hormonların üretiminde ve hormonlar vasıtasıyla bütün süreçlerde rol alan en önemli salgı bezidir. Bu yolla fenotipik değişimler çok kısa zamanda gerçekleşmektedir.


GENETİK YAPIYI DEĞİŞTİRMEK… NE DEMEK?
Bu komplo teorisi gibi görünebilirdi. Ancak modern tıpta ve biyoteknolojide “Bugün hastalıkları ve belirtilerini ilaçlarla tedavi etmek yerine hastaların Genetik Yapısının Değiştirilmesi ya da eksik olan genin verilmesi tercih edilir” temel prensibine karşı her teori zayıf kalır.
Halbuki Kur’an-ı Kerim’de sadece aşılarda bulunan Genetik Müdahalelere değil genetik yapının değiştirilmesine dair her türlü müdahaleye karşı Nisa suresi 118 ve 119. ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:

“Allah o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür.”

HASTALIK ÜRETEN DE İLAÇ ÜRETEN DE AYNI
İlaç şirketleri, 20. yüzyılda keşfettikleri “Hasta olanlara zaten ilaç satılıyor. Yeni hedef kitlemiz hasta olmayanlar” prensibi ile ´koruyucu hekimlik´ adı altında sağlıklı bireylere aşı, biyolojik aktif maddeler ve vitaminler satıyor. İlginç olan şu ki, her ilaç firması sadece ilaç değil, GM tohumlar, tarım ilaçları, aromalar ve katkı maddeleri de üretiyor. Yani hastalık üreten maddeler de “tedavi” için sunulan maddeler de aynı şirketler tarafından üretiliyor. Ancak daha ilginci şu ki, milyarlarca insan şifa umuduyla hastalık üreticilerinden “ilaç” satın almaya devam ediyor.
İçeriğinde domuz hücrelerinin bulunması fıkhi olarak aşının durumunu ortaya koymaktadır. Fakat bazı din adamları ´zaruret´ halini ileri sürerek, henüz ortaya çıkmamış, hatta belki hiçbir zaman da oluşmayacak bir salgını ‘zaruret’ kabul etmektedir. Hatta bu zaruret halini belirlemede Dünya Sağlık Örgütü gibi İslam dışı otoritelerin, İslam kaynaklı olmayan görüşlerini temel almaktadır.


KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?
Prof. Dr. A. Rasim Küçükusta aşı hakkında şöyle diyor: “Domuz gribi ağır bir hastalık değildir. Belirtileri diğer grip türlerine göre daha hafiftir. Hastaların ateş düşene kadar evde istirahat etmeleri yeterlidir. Hastalık kendiliğinden geçer”
Ayrıca hastaların, iştahı gelene kadar yemek yememesi, bol miktarda limon suyu, greyfurt suyu içmesi, sarımsak ve soğan yemesi daha kısa zamanda iyileşmelerini sağlar.


AŞILARIN ETKİLİ OLMA İHTİMALİ VAR MI?
Bugüne kadar 863 tür grip virüsü belirlenmiştir. Bu 863 türden sadece 3 zincire karşı aşı geliştirilmiştir. İlaç şirketleri tarafından her yıl bu 863 türden biri için aşı geliştirildiği ve bu aşının da o türe karşı ortalama olarak %30 oranında koruma sağlayabileceği biliniyor. Ancak bu yıl 863 grip türünden hangisinin aktif olacağını doğal olarak kimse bilemiyor. Üstelik her sene başında tesadüfen(!) seçilen türün, aşı üretildikten sonra mutasyon geçirmiş olma olasılığı yüksektir. Dolayısıyla aşı büyük ihtimalle hiçbir olumlu etki göstermeyecektir. Çünkü bu durumda aşı tamamen başka bir virüse karşı üretilmiş olacaktır.
Bu durum çok komik olabilirdi, trajik olmasaydı. Öyle görünüyor ki birisi insanlarla açıkça alay ediyor.
Ünlü Amerikalı çocuk doktoru Henry Bieler’e göre “Aşıların hastalıklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur çünkü hastalıkların asıl sebebi mikroplar değildir. Hastalıkların sebebi toxemia (vücutta toksik madde toplanması) ve toxemia’nın hücre düzeyinde sebep olduğu bozulma ile mikropların çoğalması ve aktifleşmesine uygun ortam oluşmasıdır.” Toxemia’nın sebepleri arasında ise işlenmiş et ürünlerini, pastörize sütü, gıda katkı maddelerini, aşıları, ilaç ve deterjan tüketimini, tarım ilaçlarını sayabiliriz.
Dr. G. Buchwald 40 yılı aşan araştırmaları sonunda aşının bir faydası olmadığını ama pek çok zararı olduğunu tespit etmiştir. O şöyle diyor: “Aşı korumaz, Aşı yardım etmez, Aşı tahrib eder.


DÜNYA, AŞILARA KARŞI MESAFELİ
2 Kasım 2000’de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St. Louis’deki 57. toplantılarında çocuk aşılarının zorunlu olmasının kaldırılması için oy birliği ile karar aldı. Bu karara bir tane bile hayır diyen çıkmadı.
ABD Kongresi üyesi Dr. Ron Paul´un ifade ettiği üzere “1997´de geliştirilen Domuz Gribi aşısından ölenlerin sayısı 25, gripten ölenlerin sayısı sadece 1 idi.”
İngiltere’deki doktorlar şu anda ciddi bir korku içindeler. Tahminlerine göre bugün kullanılan grip aşısı Amerika’da 1976 yılında yaşanan grip salgınında kullanılan aşının analogudur (eşi).


AŞILAR BİRÇOK DERİN HASTALIĞA SEBEP OLUYOR
1976da Amerika’da kullanılan grip aşısının sonuçları:
Aşıdan ölenlerin sayısı gripten ölenlerin sayısından daha fazlaydı.
500 kişide Guillain-Barre sendromu tesbit edildi.
Guillain-Barre sendromuna yakalanma riski 8 kat arttı.
Grip aşısının Guillain-Barre sendromuna sebep oldugu ispat edildikten 10 gün sonra aşılama durduruldu.
Amerikan hükümeti tazminatlar için milyonlarca dolar ödemek zorunda kaldı.


Aşıların sebep olduğu belirtilen bazı rahatsızlıklar şöyledir:

Çocuk Felci Aşısı: AIDS’e
Tetanos: Beyin iltihabı’na
Hepatit B: Multiple Skleroz’a (MS)
Kızamık: Kalın bağırsak iltihabı, Beyin iltihabı’na
Kabakulak: Şeker hastalığı, Kramplı hastalıklar, Nörölöjik hastalıklar’a
Karma Aşılar: Ani çocuk ölümleri’ne
Grip Aşısı: Guillain-Barre sendrom’una, genetik ve fenotipik değişimlere sebep olmaktadır


DÜŞÜNÜN VE KARAR VERİN
Kendinize ve ailenize yaptırılacak her aşı için geniş bilgi toplayın. İçindekileri ve etkilerini öğrenin. Aşı olup olmamak konusunda SADECE SİZ karar verebilirsiniz. Unutmayın; aşıların sonuçları karşısından TEK SORUMLU SİZ OLACAKSINIZ.
Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmezler.
[Dr. Aidin Salih]

Sade Hayat Derneği
www.sadehayat.org
Not: Bu metin Dr. Aidin SALİH hanımın katkılarıyla hazırlanmıştır.



-------------------------------

ÇOCUKLARIMIZI AŞILATALIM MI? AŞILATMAYALIM MI?
Son zamanlarda birçok ailenin çocuklarının aşıları ile ilgli kafalarında oluşan kafa karışıklığından söz etmek isatiyoruz.

1940’lı yıllardan başlayan ve ilkokul çağındaki çocuklarımıza, karma aşı adıyla yapılan aşılar zaman içerisinde hem çeşidi, hem sayısı , hem de uygulama yaş aralığı çoğalan bir seyir içinde bugünlere gelindi. Ama artan tartışmaları ve şüpheleri de beraberinde getirdi . Vatandaş soruyor yeni doğan çocuğumuza, ya da okula başlayan çocuğumuza devlet sağlık kuruluşlarının zorladığı bu aşıları vurdurmak zorunda mıyız?

Aşı, bizatihi kendisi usulüne uygun yapıldığı zaman faydalı olduğu asırlardır kanıtlamış bir fenomendir. Problem, hazırlanan bu aşılarda kullanılan maddelerdedir, hazırlayan kurumlardadır. Yüz yıldır her konuda olduğu gibi batı kapitalizmi bu konuyu da tekeli altına almıştır. Bütün dünya ülkeleri bu tekelin kontrolu altındadır. Merkezi de ABD’dir.
Yıllar önce yayınladığımız bir makalede, alıntıladığımız bir notu tekrar hatırlatalım:

“Amerika’nın ‘eyvah, biz ne yaptık’ dediği aşı, Türkiye’de halen kullanılıyor

ABD, 1989-2003 arası çocuklara vurulan karma aşıların hiperaktivite ve otizm riskini 15 kat artırdığı iddiasıyla çalkalanıyor… Aynı aşı halen Türk çocuklarına vuruluyor!(17Ağus.2005.)

ABD’nin Georgia eyaletindeki Simpsonwood kasabasında 2000 yılının Haziran ayında gizli bir “sağlık zirvesi” yapıldı… Zirvede, Amerika’nın en büyük iki sağlık otoritesi FDA (Gıda ve İlaç Enstitüsü) ve CDC (Hastalıkları Önleme Merkezi) uzmanları ile Dünya Sağlık Örgütü’nün temsilcileri, GlaxoSmithKline, Aventis, Merck gibi en büyük ilaç firmalarıyla bir araya geldi.

Konu, CDC uzmanlarından Tom Verstraeten’in 100 bin çocuk arasında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarıydı. CDC tarafından organize edilen zirvede katılımcılara araştırmanın fotokopilerini çekemeyecekleri, toplantı boyunca aldıkları notları da burada bırakmaları gerektiği belirtildi.

Bu kadar büyük gizliliğin nedeni ise Verstraeten’in şimdiye kadar yapılan en büyük araştırma olarak gösterilen çalışmasında yeni doğan bebeklere ve ilkokul çağındaki çocuklara uygulanan “aşılar”ın çocuklarda kalıcı beyin hasarına yol açtığı şeklindeki bulgusuydu.

Aslında 1989 yılında çocuklara uygulanan “aşılar”a giren “thimerosal” (civa bazlı koruma) adlı maddenin öğrenim bozukluğu, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve en önemlisi otizm gibi hastalıklara neden olduğuna yönelik iddialar biliniyor; uzun süredir tartışılıyordu.

Ancak, Tom Verstraenten’in 100 bin çocuk arasında yaptığı bilimsel araştırma ilk kez bu iddiayı açıkça ortaya koyuyordu. Araştırmada, “thimerosal” maddesinin aşılarda yer aldığı 14 yıl içinde otizm hastalığına yakalanan çocukların sayısında 15 kat artış olduğu saptandı.”

Thimesoral maddesiyle ilgili en çarpıcı açıklamayı civa zehirlenmesi konusunda dünyanın sayılı otoritelerinden biri olarak kabul edilen Kentucky Üniversitesi Kimya Bölümü başkanı Boyd Haley yaptı: “Bu maddeyi bir hayvana enjekte ederseniz beyninde hasar oluşur. Canlı bir dokuya enjekte ederseniz hücreleri ölür. Tüm bunları bilip de minik bebeklere bu maddeyi enjekte etmek şok edici bir hatadır.”

Rusya 20 yıl önce yasakladı. Rusya’da 20 yıl önce yasaklanan “thimerosal” adlı maddeyi, geçen yıllarda Danimarka, Avusturya, Japonya, İngiltere ve İskandinav ülkeleri de aşılarından çıkardı. Ancak, Türkiye’de bebeğin doğumundan ilkokul 5’inci sınıfa kadar uygulanan tüm karma aşılarda (DBT, DT, Td, TT, Hepatit) thimerosal var. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye her yıl çocukları difteri, boğmaca, tetanos ve sarılıktan korumak için 40 milyon doz aşı ithal ediyor. Aşıların yüzde 60’i Bakanlık’ça getiriliyor.

Pediastrist Nörolog Prof. Dr. Sabiha Keskin: Thimerosal konusunda dünyada bir tartışma var. Ortadaki bu risk yüzünden ABD, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerde bu kullanılmamaya başlandı. Eğer gelişmiş ülkelerde bu madde kullanılmıyorsa Türkiye’de de kullanılmaması gerekir. Sağlık açısından maliyet düşünülmemeli. Çünkü bu madde vücuda girdikten sonra atılması çok güç. Kısa bir hesap yapmak gerekirse Türkiye’de bebekler için yılda ortalama 12 milyon “thimerosal”li aşı kullanılıyor. Bir bebek 1 yaşına gelmeden 3 defa Hepatit B, 3 defa karma 2 defa da kızamık aşısı oluyor. Bir çocuk 8 kez thimerosal maddesi alıyor. Bu da 369 mg demek.Türkiye’de yılda ortalama 1.5 milyon bebek doğuyor. Kaba bir hesapla bu da 12 milyon aşı demektir.

İşte bu iddialar “Doğaya Karşı Suçlar” adlı kitabıyla gündemi sarsan ABD eski Başkanı John F. Kennedy’nin yeğeni Robert Kernıedy’e ait, ABD’nin en ünlü avukatlarından biri olan Kennedy, “thimerosal” içeren aşıların kullanımından önce 2 bin 500’de 1 olan otizm oranının 15 kat artıp bugün 166’da 1’e çıktığını ileri sürerek ilaç firmalarını bir jenerasyonu zehirlemekle suçluyor.

2003 yılında hakkındaki şüpheler nedeniyle ABD’de çocuk aşılarından çıkarılan bu madde gelişmekte olan ülkelere yapılan aşı ihracatlarında halen maliyeti yarı yarıya azalttığı için kullanılıyor.

ABD’de 2010 yılında yayınlanan bir makalede Dr. Joseph Mercola;

“Bugün Amerika’da “DAHA BÜYÜK İYİLİK görüntüsü arkasında korku, yutturmaca ve entrikaların kutuplaştırdığı bir aşı tartışması var .” başlığı ile sürdürdüğü yayınlarında ezcümle şu iddiaları serdediyor;

“Soru şöyle sorulmalı: Son otuz yılda aşırı derecede artan aşılama sayısı çocukların daha sağlıklı olmasına mı, yoksa daha hasta olmasına mı yol açtı?

Giderek artan miktarda kanıt gösteriyor ki çocuklara yapılan ve sayısı aşırı derecede artan aşılar, aşı üreticilerini zengin ederken çocukları da sağlıksızlaştırıyor. İstatistikler çocukların giderek daha çok hastalandığını gösteriyor.

Son otuz yılda Amerikalı çocukların aldığı aşı miktarı üçe katlandı. Bu süre boyunca öğrenme güçlüğü çeken, otizm, astım ve şeker hastalığına yakalanan çocuk sayısı da üç misli arttı!
Çocuklara bugün verilen aşı miktarının yarısının verildiği 70’li yıllarla karşılaştırıldığında kronik beyin ve bağışıklık sistemi rahatsızlıkları bulunan çocukların sayısı ikiye katlanmış durumdadır.

Maalesef bugün Amerika’da;
Altı çocuktan birinde öğrenme özrü, Dokuz çocuktan birinde astım, Yüz on çocuktan birinde otizm, Dört yüz elli çocuktan birinde şeker hastalığı bulunmaktadır.
Artan miktarda aşılama çocuklarımızın yaygın sağlık problemlerini çözmüyor. Gerçek şu ki aşılama, problemin en büyük parçasını oluşturuyor.

Günümüzde en yaygın çocuk hastalığı griptir. Bu aşılar da istenen sonucu sağlayamadı.

Sağlık yetkilileri ısrar ediyorlar aşı bireylerin ve halkın sağlığını korumak için en iyi yoldur. Sonuç olarak, çocukluk aşı takviminde yer alan aşıların doz sayısı son 30 yılda üç kat arttı. Çocuk hastalıkları da üç kat arttı. Ayrıca kronik hastalığı ve engelli çocukların sayısında da önemli bir artış gözlenmektedir.

1 Eylül 2010 15 Eylül 2011 tarihleri arasında HPV aşısı aldıktan sonra. Bu süre içinde bildirilen diğer ciddi yan etkileri çerçevesinde, konuşma problemleri, hafıza kaybı, körlük, pankreatit, yumurtalık kistleri ve Guillain-Barre sendromu felç dahil hastalıklar da arttı.

Amerika’da dünyanın tüm ülkelerinden daha fazla aşı uygulanıyor. CDC (Centers for Disease Control and Prevention – Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri), altı yaşına kadar on dört aşıdan kırk sekiz doz, on sekiz yaşına kadarsa on altı aşıdan altmış dokuz doz aşı tavsiye ediyor. CDC ayrıca altı aylıktan ölünceye kadar her yıl grip aşısı yaptırılmasını da tavsiye ediyor.

Çocuklarımıza ve yetişkinlerimize önerilen aşıların sayısındaki bu dramatik artış nereden kaynaklanıyor?”diye soruyor.

“Hacettepe Ü. Tıp Fak. Sosyal Pediatri AD Prof Dr. Kadriye Yurdakök ve Uzm.; Başkent Ü. Tıp Fak. Pediatri AD uzmanı Dr. Gonca Yılmaz’ın birlikte hazırladıkları “Thimerosal ve Çocukluk Çağı Aşıları” başlıklı araştırmalarında ise;

Amerikan Pediatri Akademisi ve halk sağlığı komitesi, aşı üreticilerinin thimerosalı koruyucu olarak kullanmasını olabilecek en yakın zamanda durdurmasını istemektedir. Aşıların thimerosal içeriklerine ilişkin yeni güvenirlik çalışmalarının yapılması, bu koruyucu maddenin yararlılığının iyice araştırılması önerilmektedir.

HBsAg pozitif ya da HBsAg durumu bilinmeyen annelerden doğan bebeklerin hepatit proflaksisi önceden önerildiği biçimde yapılmalıdır. Ancak halen FDA lisansını almış, doğumda uygulanabilecek; thimerosal içermeyen bir sarılık aşısı yoktur. Bununla birlikte HBsAg negatif anneden bebekler için perinatal ve erken çocukluk döneminde hepatit B enfeksiyonunun arttığına ilişkin bulgular olmadığı için, Amerikan Pediatri Akademisi; eğer thimerosalsiz aşı bulunabilmişse bu bebeklerin ikinci ayda aşılanmasını; eğer bulunamamışsa bu aşının altıncı aya kadar ertelenebileceğini bildirmektedir. Böylece bebek sinir sisteminin geliştiği erken dönemde civa ile karşılaşmayacaktır.

HBsAg negatif anneden doğan düşük doğum ağırlıklı ve prematür bebeklerin aşılanması için 2,5 kilogramı geçmeleri ya da term gestasyonel yaşa gelmeleri beklenilmelidir.
Annenin HBsAg durumu bilinmeden tüm yenidoğan bebeklerin aşılandığı hastaneler için, her gebe kadının HBsAg durumun belirlenmesi, HBsAg pozitif annelerin bebekleri için doğumdan 12 saat içinde uygun pasif ve aktif immünizasyonun yapılması önerilmektedir. HBsAg durumu bilinmeyen anne doğum yapmışsa 12 saat içinde kan testleri yapılıp, pozitifse bebeğin aşılanması yapılmalıdır.

Bu konuda DSÖ de çalışmalar yapmaktadır. Thimerosal alternatifi yan etkileri az olabilecek bir koruyucu madde aranmakta, aşıların kombine edilip kullanılmasıyla alınan toplam koruyucu madde dozu azaltılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda üzerinde çalışılan bir çok kimyasal madde vardır (örneğin, iki penoksietanol). Ancak henüz hiçbiri bakteriyel kontaminasyonu engellemekte thimerosal kadar başarılı değildir. Thimerosal’in değiştirilmesi, yeni bir ürünün piyasaya konulması anlamına geldiğinden, lisans alması oldukça uzun bir süreç olacaktır. Bununla birlikte 12 aya kadar uygulanan üç dozluk DBT, Hepatit B, ve Hemofilus influenza aşısı içindeki civa miktarı DSÖ tarafından önerilen toksik sınırı geçmemektedir.

Daha tam olarak bilinmeyen bir yan etkinin halkı paniğe düşürmesi, üreticilerin gereksinim olan alternatif aşıların üretememesine, bu ise aşılama oranlarının daha da düşmesine yol açacaktır.

Ülkemizde, aşılarda bu konuda çalışma yapılmamıştır. Civaya maruz kalmanın yaratacağı etkileri inceleyen geniş kapsamlı ve uzun süreli çalışmalara gereksinim vardır.”

Avrupa ülkelerinde çocuk aşılarında ortaya çıkan bir başka durum ise müslümanların sabrını taşıran son damla oldu.

“İngiltere Leicestershire şehrindeki okullarda bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik pilot uygulama sebebiyle, 4-10 yaş arasındaki 70 bin öğrenciye grip aşısı yapılıyor. Bazı aileler yapılan aşıların bileşeninde domuz jelatini bulunduğuna dikkat çekerek, bunun Müslümanlar için dinen uygun olmadığı şikayetinde bulundu. Sağlık uzmanları da et ürünlerine alerjisi olan kişiler için bu durumun büyük tehlike arz ettiği uyarısında bulunuyor.

Toplum Sağlık Kurumu aşı bölümü başkanı Dr. Mary Ramsay, Cihan’a yaptığı açıklamada, 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün 100’ün üzerinde İslam alimine danıştığını ve bu alimlerin aşılarda kullanılan domuz jelatininin ‘helal’ olduğu yönünde hüküm verdiklerini ifade etti.(hem suçlu hem güçlü!)

Şikayette bulunan Müslüman öğrencilerin velileri ise kendilerine daha önce hiçbir açıklama yapılmadığını belirterek bu durumun etik olmadığını savunuyor. İngiltere Müslüman Organizasyonları Federasyonu Leicestershire sorumlusu Luman Ali BBC’ye yaptığı açıklamada, ‘Domuz eti veya ürünlerinin tüketilmesi tamamen yasaktır. Aşının içerisinde dahi olsa bu durum Müslümanları huzursuz eder.’ diye konuştu.
Vejetaryen Derneği sözcüsü Liz O’Neill Cihan’a yaptığı açıklamada, çocukları vejetaryen diyeti yapan bazı ailelerin, aşıların içeriğinin kendilerine daha önce bildirilmemesi sebebiyle büyük şok yaşadığını belirtiyor. O’Neill, “Vejetaryen Derneği olarak, herkesin tükettiği ürünlerin içerisinde ne olduğunu bilme hakkı olduğunu düşünüyoruz. Vejetaryenlar ve inançları sebebiyle bazı ürünleri yemekten kaçınan kişiler için ‘vejetaryen aşılar’ üretilmeli.” yorumunda bulunuyor.

Buraya kadar çocuk aşıları konusunda farklı görüşleri ortaya koymaya çalıştık ki hepsinde de itiraf edilen çocuk aşılarında koruyucu olarak kullanılan thimerosal bariz yan etkileri olan bir madde olarak bulunuyor. Ayrıca son olarak alıntıladığımız haber ise, olaya tuz biber ekecek niteliktedir.

Anne babalara, çocuklarına sayısı kafa karıştıracak çokluktaki bu riskli ve şüpheli aşıları vurdurma zorunluluğunu getirmeden önce resmi makamlar bu aşıların sağlık ve inanç bakımlarından güvencesini laf olarak değil bilimsel belgelerle açıklamak zorundadırlar. Bütün dünyada etrafında bu kadar şaibe bulunduran bir konuda müslüman anneler babalar zorunlu tutulamazlar. Bu en kutsal ve temel tüketici hakkımıza devlet kurumları öncelikle saygı göstermelidir.


Gimdes
http://www.gimdes.org/cocuklarimizi-asilatalim-mi-asilatmayalim-mi.html
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Aşıların Bilinen İçeriği
1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, amonyum sülfat, amphotericin B
2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun böbreği.
3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton
4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Köpekbalığı karaciğeri yağı.
5-İnsan fetusu ( Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad)
6-Maymun böbrek hücreleri
7-Yıkanmış Koyun kanı
8- Monosodyum Glukomat
9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller içerir. Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler yapmaktadır)
10- İnsan spermi
11- Etilen gliserol (antifriz)
12- Antibiyotikler
13- Skualen


ne ararsan var içinde :)
 
elfida17 Çevrimdışı

elfida17

Üye
İslam-TR Üyesi
aşılarla ilgili çok fazla bilgim yok (bu mail dışında) ama yan etkilerini hastalıkların/engelli sayısının yeni nesilde çoğalmasından anlamak da zor olmasa gerek
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
hastanelerden nefret ederim

ilaçlardan nefret ederim
(diş için 1 g'lık ağrı kesiciler hariç...yoksa kafayı duvarlara vurmak icap ediyor :))
 
P Çevrimdışı

PhiloSophiaLoren

Guest
Şu son zaman aşılarından olmadım da , ama küçükken olduk bi sürü aşı.))

hastalıklardan korunmak için aşı olduk , büyüdük bütün hastalıkları birden geçiririk olduk:) Gel de şizofren olma.))
 
Muaz ibni Cebel Çevrimdışı

Muaz ibni Cebel

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Simdi bu yaziyi okuyupta gelen nesillerdeki evlatlarimiza gereken asilari yaptirmayacakmiyiz.......bilemiyorum.......
Kullandigimiz gunluk ilaclarin agri kesicilerin bile yan etkileri var bile bile kullaniyoruz ama sonucta domuz gribinden olmektense ileri bi yasta >asilarin yan etkisi nedeni ile< herhangi bi hastaliktan olmek daha mantikli geliyor......
Allahu Teala hepimize hayirli olumler nasip etsin.....
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mavf ettıler cocuklarımızı asagılık embesıl kafır surusu
Bırde bunlar zararsız dıyen ahmaklar yokmu ALLAH onları bırbırlerıyle yok etsın bırde dava acıyorlar adama

Evlat benım degılmı sıze ne kardesım...

Ama ılla bırseylık cıkarıyorlar tagutların canı cehenneme
 
Nurettin Zengi Çevrimdışı

Nurettin Zengi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Çocuklara vurulan aşıların hükmü nedir? İnternette, içeriğinde domuz dokusu, insan spermi gibi maddelerin olduğundan bahsediliyor. Müslüman çocukların zekalarını geliştirmemek, soylarının devam etmemesini sağlamak için yapılıyormuş. Bunlar ne kadar doğru bilmiyorum ama şimdi bu aşıları yaptırmak zorunlu! Bu konudaki görüşünüz nedir?

Selamünaleyküm. Sözünü ettiğiniz şayia bizim de kulağımıza geldi. Elimizde net ve kati bir bilgi ise yoktur. Zanla ve şayia ile hüküm verilemez. Hüküm için bilgi gerekir. Evet, bu hususta mütereddidiz, endişe duyuyoruz ama çocuklarımızın sıhhati ile alakalı endişelerimizin daha ağır bastığını tekit ediyoruz. Çocuklarımızın aşıları yapılsın. İdarecilerimizi de direkt ve dolaylı olarak ikaz edelim. Bu durumun mesuliyetine Allah’ın huzurunda katlanacaklarını bilsinler. Bize gerekli aydınlatmaları yapsınlar.(Fetva Meclisi)
 
ebuyusuf Çevrimdışı

ebuyusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Çocuklara vurulan aşıların hükmü nedir? İnternette, içeriğinde domuz dokusu, insan spermi gibi maddelerin olduğundan bahsediliyor. Müslüman çocukların zekalarını geliştirmemek, soylarının devam etmemesini sağlamak için yapılıyormuş. Bunlar ne kadar doğru bilmiyorum ama şimdi bu aşıları yaptırmak zorunlu! Bu konudaki görüşünüz nedir?

Selamünaleyküm. Sözünü ettiğiniz şayia bizim de kulağımıza geldi. Elimizde net ve kati bir bilgi ise yoktur. Zanla ve şayia ile hüküm verilemez. Hüküm için bilgi gerekir. Evet, bu hususta mütereddidiz, endişe duyuyoruz ama çocuklarımızın sıhhati ile alakalı endişelerimizin daha ağır bastığını tekit ediyoruz. Çocuklarımızın aşıları yapılsın. İdarecilerimizi de direkt ve dolaylı olarak ikaz edelim. Bu durumun mesuliyetine Allah’ın huzurunda katlanacaklarını bilsinler. Bize gerekli aydınlatmaları yapsınlar.(Fetva Meclisi)

maalesef idarecilerin umrunda değil , bu hususta itibar edilebilecek tıbbi bilgiye sahip doktorlarında yetersiz olmasından sebeb ve yapılan aşıların genelının yurtdışı menşeli olması içerisinde ciddi şüphelerin ihtiva edilmesi aşıların vurdurulmamasına sebebebiyet vermektedir

Rabbimize hamdolsun büyük kızım 10 yaşında aşılarının yarısını vurdurmadım şu an sağlığı iyi , küçük kızım 3,5 yaşında hiçbir aşıyı vurdurmadım onunda sıhhati gayet iyi olurda Rabbimiz sağlıkla imtihan ederse sabredenlerden olmayı dilerim , ayrıca birleşik kafirler nesli bozmak adına herşeyi meşru görmekteler onlara bu konu daha doğrusu her konuda güvenmek onlardan gelenı kabul etmek için hiçbir sebeb bulunmamaktadır

Rabbimiz bizleri doğru olana sevk etsin


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında(haram veya helal olduğu) şubheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez.
Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şubheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır.”

[ Buhari, Muslim ]
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Gimdes bununla ilgili bir yazi yayinlamamis miydi?
 
Üst Ana Sayfa Alt