Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ayete Dikkat: Ey Iman Edenler Iman Edin !

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Takva Kelime anlamı olarak Korkma, sakınma, ALLAH korkusuyla günahtan kaçınmakta, ALLAH'ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme. ALLAH'ın himâyesine girmek, emrini tutup azabından korunma anlamında Kur'anî bir terim.

Takva, sadece psikolojik anlamda bir korku(havf) olmayıp; ALLAH’a karşı derin bir şekilde saygı duymak, her türlü tutum ve davranışlarda ALLAH’ın rızasını herşeyin üstünde tutmak, irademizi O’nun iradesine dolayısıyla O’nun hükümlerine bağlı tutmak, O’nun razı olacağı salih amelleri/davranışları yapmaktır. Bu suretle ayet ve hadislere baktığımızda takva kavramı “korku” yerine “saygı” kelimesiyle ifade edilmesinin daha doğru ve yerinde olduğu görülür. Çünkü takva sahibi kimse, İslam’da sadece ideal bir mü’min değil aynı zamanda ideal bir “ahlakî kişilik”’tir.

Kur'an'da takva üç mertebede ifade buyurulmuştur:

1- Ebedî olarak Cehennem azabında kalmamak için, imân edip şirkten korunmak.

Bu hususla ilgili bir ayetin meâli şöyledir: "O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhilliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. ALLAH da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takvâ sözü üzerinde durdurdu. Zâten onlar buna pek lâyık kimselerdi. ALLAH her şeyi bilendir" (el-Fetih, 48/26).

2- Büyük günahlardan kaçınmak, küçük günahları tekrar tekrar işlemekten uzak durmak ve farzları edâ etmek.

Bu husustaki bir ayetin meâli de şöyledir: "O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve takva ile hareket edip (ALLAH'ın azabından) korunsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket (ve bolluk kapılarını) açardık. Fakat yalanladılar. Biz de kazanmakta oldukları kötülükler yüzünden onları yakalayıverdik" (el-A'raf, 7/96).

3- Bütün benliği ile ALLAH'a dönmek ve insanı ALLAH'tan alıkoyan her şeyden uzak durmak.

Hakiki takva budur ve Kur'an'da, inanan insanlardan bu takvaya sahip olmaları istenmektedir: "Ey imân edenler! ALLAH'tan, O'na yaraşır şekilden korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin" (Âli İmran, 3/102). Bu ayetin açıklaması mahiyetinde olan diğer bir ayetin meâli şöyledir: "O halde gücünüzün yettiği kadar ALLAH'tan korkun. Dinleyin, itâat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden kurtulursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir"

Takvanın bu üç mertebesi, Kur'an'ın diğer bir yerinde bir arada zikredilmiştir:

"İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) imân ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) imân ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde, (haram kılınmadan önce) yaptıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra imân ve iyi amelde sebattır). ALLAH iyi ve güzel yapanları sever" (el-Maide, 5/93).

Görüldüğü gibi bu ayette imân ve amelisalih iki kere ve takva üç mertebe olarak zikredilmiştir. İnsanın imân edip şirkten korunması mahiyetinde olan ilk mertebe kişinin kendi nefsi ve vicdanı arasında olan bir takvadır. İkincisi, insanın kendisi ile diğer insanlar arasındaki hususlarla ilgili olan takvadır ve üçüncüsü de, insanın kendisi ile ALLAH arasındaki takvası ve imânıdır. Bu ayette takvanın bu üçüncü derecesi, ihsan olarak zikredilmiştir.(Elmalılı Hamdi Yazır)



Kur’an’ı Kerim takva sahiplerinin mertebelerini ve haiz oldukları yüksek sıfatları,güzel ahlakı açıklar,ALLAH Azze ve Celle bir defasında muttakiler diye isimlendirirken diğer defasında muhsinler diye ,bir defasında da akıl sahipleri diye isimlendirir. Burada muttakilerin sıfatlarının bazılarından bahsedeceğiz.


1-ALLAH’a iman etmeleri
2-Meleklere iman etmeleri
3-Semavi kitaplara iman etmeleri
4-Bütün peygamberlere iman etmeleri
5-Ahiret günü’ne iman etmeleri
6-Gayba iman etmeleri
7-Namazı vaktinde ikame ederler
8-Zekatı tastamam verirler
9-Oruç tutarlar
10-Gücü yetenler Haccederler
11-İhtiyaç sahipleri için zekatlarına ekleyerek açıktan ve gizlice mallarından infak ederler.
12-Kur’an’a tabi olurlar ve onunla amel ederler.
13-Kinlerini yutarlar ve insanları affederler
14-ALLAH Azze ve Celle’ye yakınlık kazanmaları ve O’nu çokça zikretmeleri
15-Muamelelerinde adaletli olup,iyilikle davranmaları
16-Günahlarına istiğfarda bulunmaları,kasıt olmaksızın günah sadır olmuşşa onda ısrar etmemeleri
17-Sözlerinde dururlar,insanlara karşı kibirlenmezler
18-Kaza ve Kader’e rıza göstermeleri,zorluk,sıkıntı,şavaş anlarında sabırlı davranmaları
19-Ana-babaya iyilikte bulunurlar,ALLAH Azze ve Celle’nin hükümlerine hürmet ederler
20-Rablarının verdiklerini alırlar
21-Yalnız olduklarında da Rablarından korkarlar
22-Onlar Kıyamet saatinden de korkarlar
23-ALLAH ve Rasulüne itaat ederler
24-İşlerinde ve sözlerinde doğru olurlar
25-ALLAH Azze ve Celle’nin hükümlerini ta’zim ederler
26-ALLAH onların amellerini kabul eder
27-Günahlarda bile bile ısrar etmezler
28-Zorluk ve darlık anlarında sabrederler ve infak ederler
29-Peygamberlerin getirdiklerini tasdik ederler
30-Cehennem’den korkarlar
31-ALLAH’a itaat ederler
32-Günah işlediklerinde hemen ALLAH hatırlarına gelir ve tevbe ederler
33-Onlara Şeytan’dan bir gurup vesvese verdiğinde hemen ALLAH’ın cezasını hatırlarlar
34-Geceyi ihya ederler,teheccüt kılarlar

Kuranda bulabildiğim kadarıyla muttakilerin özellikleri bunlar.Daha kapsamlı bir araştırmayla bunların sayısı artabilir ama burada sayı artırmak önemli değil biz hayatımızın bütününde bizim bu maddelerin ne kadarına uyduğumuz.
Önce kendimize şu soruyu sormamız gerektiğine inanıyorum.
-Biz ne istiyoruz ?
-İstediklerimizi elde etmek için ne kadar bir çaba sarfediyoruz ?
-İstediklerimizle yaptıklarımız-konuştuklarımızla amellerimiz birbirleriyle uyuşuyor mu?
Biz önce neyi istediğimize bir karar verelim.Tamam cenneti istiyoruz.Peki bunu elde etmek için ne yapıyoruz.?
İlk On maddeye kadar ben iman ettim demiş bir insanla,ben ALLAH(cc)ın emirlerine uygun yaşayacağım diyen bir Müslüman arasında bir fark yok aslında.
Ama onuncu maddeden itibaren devreye nefis girmeye başlıyor.Şeytan hemen devreye girip nefse telkinlerde bulunmaya başlıyor.
-“Ya kardeşim sen buralara nasıl geldin,dişinle tırnağınla kazandın ve üstelik kimsede sana yardım etmedi.Sen niye infak edecekmişsin ki onlar sana ne verdiler,sende verme.”
-“Adamın sana karşı davranışına bir bak üstelik beş parası yok,-bilgisi yok-seviyesi senden aşağı; tutmuş birde seni eleştiriyor,güya nasihat ediyor.Kimsin sen kardeşim bana nasihat vereceksen önce kendine bak.”
-“ Ya aslında sabah namazına kalkmak lazım ama ne yapalım çok çalışıyorum abi iş-güç yoğun vALLAHi,eve de geç gidiyorum ekmek falan sonra güzel bi program var üstelik tartışma programı onu seyredeyim demişim geç yattım tabiki sabah bi kalktım saat 10 olmuş.Abi aslında sabah namazına kalkmak lazım.”
-“ Günümüzün ticareti böyle ne yapalım aç mı kalalım,sen mi bana bakacaksın,müslümanın zengin olması lazım.”
- “ Para lazım falancadan alıyım,adamda zaten para çok biraz geciktirsem no”lur ki,hatta adamın bana infak bile etmesi lazım, o zaten refah içinde, almasa no”lur,zaten sıkıntıda olduğumu biliyor.”
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün tabii ki,bunlar şeytanın insan nefsine verdirdiği vesveseler.Bunlar takvalı bir müslümanın yapmaması hatta düşünmemesi gereken şeyler.İşte takvalı bir Müslüman bu gibi durumlara düştüğü zamanda hemen ALLAH(cc)”ı hatırlamalı,tevbe etmeli istiğfarda bulunması lazımdır -ki tevbe kulluğun özüdür.
Bunların haricinde çok önemli bir madde var ki yirmibirinci madde; bu maddenin bir müslümanın takvalı yaşantısına direkt etki eden madde olduğunu düşünüyorum.
Yanında kimse yokken de günahlardan,haramlardan,masiyetlerden uzak kalabilmek, takvanın özünü bu oluşturuyor.İhlas işte bu.Sen ALLAH(cc)”ı görmesende O”nun seni gördüğünü hiçbir zaman aklından çıkarmamak.
Küçük günahları tekrar tekrar işlemek büyük günahtır demişlerdir İslam alimleri, biz bunu hayatımıza ne kadar uygulayabiliyoruz veya bize emredilmiş farzları yaparken ne kadar dikkatliyiz.
Hepimiz başımızı iki elimizin arasına alıp hayatımızı gözden geçirmesi gereken bir durum

Biz ne amaçla yaratıldık ?

Yüce rabbimizin bizden istedikleri-istemedikleri-neler ?

Hayatımızda Kuran”ın yeri ne kadar ?

Günlük ne kadar hadis okuyoruz ?

Son bir ayda kaç kitap okuduk ?

Yalan söylemediğimiz en son gün hangi gün (şaka da olsa) ?

En son ne zaman gıybet ettik ?

Son 10 Günde hiç namaz kaçırdık mı ?

Pazartesi-Perşembe oruç tutmayalı ne kadar zaman geçti ?

Bu soruları çoğaltmak mümkün

Tekrar diyorum ki; başımızı iki elimizin arasına alalım,düşünelim amacımız olan Rabbimizin rızasına kavuşmak için,O”nun bize vaad ettiği cenneti kazanmak için bugüne kadar yaptığımız masiyetlere tevbe edelim,kulluğumuzu yenileyelim.En kısa zamanda bizi Rabbimizden uzaklaştıran fiillerimiz terk edelim.
"YA EYYÜHELLEZİYNE ÂMENU, ÂMİNU BİLLAHİ....."
"EY iMAN EDENLER, İMAN EDİN.... ??????....."
 
A Çevrimdışı

asfiya

Üye
İslam-TR Üyesi
boyle yazılar ne kadar uzun olursa olsun hıc ınsanı sıkmıyor...
Rabbim razı olsun kardeşim...
Rabbim gerçekten hepimize razı olacağı bir iman versin...
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Birinizin elbisesi eskidiği gibi, göğsündeki imanı da eskir. Öyle ise, Allah’tan, kalbinizdeki imanın yenilenmesini isteyiniz.
Hadis-i Şerif (Taberani).inşallah okuyup imanımızı tazeleyenlerden oluruz.........selametle
 
A Çevrimdışı

asfiya

Üye
İslam-TR Üyesi
ruveyda. ' Alıntı:
Birinizin elbisesi eskidiği gibi, göğsündeki imanı da eskir. Öyle ise, ALLAH’tan, kalbinizdeki imanın yenilenmesini isteyiniz.
Hadis-i Şerif (Taberani).inşALLAH okuyup imanımızı tazeleyenlerden oluruz.........selametle
Rabbimin razı olacağı bir imanla, imanlarımızı yenilemek duasıyla...
 
K Çevrimdışı

kıtmir

Üye
İslam-TR Üyesi
ruveyda. ' Alıntı:
[size=14pt]Birinizin elbisesi eskidiği gibi, göğsündeki imanı da eskir. Öyle ise, ALLAH’tan, kalbinizdeki imanın yenilenmesini isteyiniz.
Hadis-i Şerif (Taberani).
allah razı olsun güzel çalışma olmuş
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ecmain kardeşlerim...........inşallah yaşantılarımızda güzel olur allahın rızasına uygun olur.......çok çalışmalıyız.....selametle
 
eylemzayi Çevrimdışı

eylemzayi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun
üzerine çokca düşünmemiz gereken bir ayet..
 
ebubeyza Çevrimdışı

ebubeyza

Üyeliği İptal Edildi
Banned
İMANLARINIZI YENİLEYİN…

Değerli kardeşlerim, arasıra imanlarınızı yenilemeniz gerekir… Bu yenileme, genel olarak bütün Müslümanlar, özel olarak da İslam için çalışan kimseler için zaruridir. Çünkü davet işleri, bu işleri düşünme, davetin ihtiyaçları ve davetin durumunu düşünme, Müslüman kardeşi meşgul eder. İslam için çalışmada organların ameli veya İslam şeriatının belirlediği bütün yöntemler ile düşmana karşı uğraşmak onun vaktini alır…
Bütün bu fiiller, onun kalbiyle ilgilenmesini ve kalbin ameline hak ettiği özeni göstermesini engeller. Müslüman, Allahu Teala’ya aslında organlarıyla değil, kalbiyle ulaşır. Kalbin doğruluğu ve hayır için uğraşması olmadığında, organların ameli hayra ulaşmaz. Bu ihmalkarlık; kalbin (Allahu Teala’ya ihlas gibi) batınî iman şubelerinden pay almasını eksiltir. Hatta kardeş, İslam’a bağlandığı ânın başlangıcındaki ihlasını kaybeder. Doğruluk, yakîn, zühd, tevekkül, korku, tevbe, teslimiyet ve sevgiden payı azalır. Bir süre sonra, kardeşleriyle birlikte İslam’a bağlandığı ilk dönemlerdeki haline dönmeyi ister. Bütün bunlar, kalbin amelini ihmal etmenin neticesinden doğmaktadır. Bir süre sonra kardeşin boş konuşmayı arttırdığını, gereksiz yemekler gibi mübahları ve fuzuli şeyleri arttırdığını, dinen faydası olmayan şeylere karıştığını, uykuyu ve tembelliği arttırdığını, zamanını ayarlamak için çalışmadığını, vaktini faydasız ya da şer’i bir faydası olmayan şeylerde harcadığını görürsün. Bu ihmalkarlığın nedeni; Rasul’ün Sallallahu Aleyhi ve Sellem emrini ihmal etmektir. O, her Müslümanı imanını yenilemeye davet etmektedir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur: “Dininizi yenileyin.”[183] Ve yine Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem yeminlerinin çoğu şöyledir: “Kalpleri çevirene yemin olsun ki..”[184]

İslam için çalışan bazı kimselerin birçok tökezlemeyle karşılaştığını, bazılarının heva ve şüpheler karanlığına düştüklerini görürsün. Bunun temeli ve nedeni, imanını yenileme konusundaki gevşekliktir. Bu, gerek ferd olsun ve gerekse Müslüman topluluğun önderi olsun bütün Müslümanlar için ortak bir sorumluluktur…

İslam’a bağlanan ve onunla amel eden birçok insanın güzel derecelere ulaştıklarını görüyoruz. Hayatlarında değeri olmayan hedefleri bırakıyorlar… Ancak daha sonradan imanlarını yenileme görevini ihmal etmeleri sebebiyle gerisin geriye döndüklerini görmekteyiz. Bütün bunlar ancak, kalbin amelindeki ihmalkarlığın kesin sonucundan kaynaklanmaktadır. Kişi, kalbî yürüyüşü bıraktığı, yolda oyalandığı, başkasından temin edemediği erzağını tükettiği zaman, Allahu Teala’ya nasıl ulaşabilir ki?!

Kişi kalbindeki erzak ile bir süre devam eder ve Allahu Teala’ya olan yolculuk aşamalarından birini tamamlar. Kul, bu erzağı daima yenilemediği zaman tüketir ve böylece heva alçaklığından, sapıklıklar ve şüphelerden meydana gelen ölümcül çöllerde helak olur. İslam için çalışan bazı kimselerin yolun ortasında iken başlarına gelen felaketler; dünya sevgisinden, kardeşini kendisine tercih eder bir haldeyken sonradan bencilliğin galip gelmesinden, zühd ve verâdan sonra hırs ve tamahın meydana gelmesinden, Müslümanlara şefkat ve merhamet gösterirken sonradan onlara yabancılaşma ve öfke duymaktan, kendisine sadece mü’minleri dost edindiği halde sonradan zalimler ile dostluk kurmaktan ve tevazudan sonra gurura ve kibire kapılmaktan kaynaklanmaktadır. Bazılarının daha yolun ortasında iken başlarına gelen bu felaket sebeplerinin çoğu; kalbin amelinin azalmasından ve kalbin onsuz yaşayamayacağı iman manalarından aldığı payın eksilmesinden dolayı meydana gelmektedir. Bütün bunlar imanların yenilenmesi meselesine yeterince önem vermemenin acı sonuçlarıdır.

Değerli bir alimin; “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaplara iman ediniz”[185] ayetine yaptığı tefsir çok hoşuma gitmişti… Kardeşlere yönelik yaptığı derslerinden birinde şöyle demişti: “Mü’min olduğunuz halde, Kur’an sizden nasıl iman etmenizi ister? Hatta ayetteki hitap şöyledir. “Ey iman edenler!” Burada sizden istenen imanın anlamı nedir? Ayet, mü’minlerden daima imanlarını yenilemelerini istemektedir. Bunun nedeni; imanın arasıra yenilenmeye ihtiyaç duymasıdır.”[186]
Süleyman Davud
 
W Çevrimdışı

wattff

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” (Âl-i İmrân, 139)


Maide 44.ayet
Şüphesiz Tevrat'ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim olmuş nebiler onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.

Maide 45 .ayet

Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir

- Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır. - Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? (Maide 49 - 50)


CÂSİYE 18. Sonra da seni(Muhammed) din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma

Ayetlerin tefsirlerine gerek yok sanırım; Zikire uyan kalpleri Allah diyen kardeşlerim muazzam şekilde Hidayet bulabilir... Muhammed'in ümmetine Selam Olsun

Yasin suresi ayetler

7,Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

8,Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.

9,Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.

10,Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

11,Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.







Saygılarımla
 
Üst Ana Sayfa Alt