Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Bölünmede Benzeme

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Bölünmede Benzeme


Daha öncekiler gibi eğriliğe saplanma konusuna gelince Abdullah İbn-i Amr -Allah ondan razı olsun- anlattı. Buna göre, Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“İsrailoğullarının başına gelen her şey; adım adım, tıpkısı tıpkısına benim ümmetimin de başına gelecek, öyle ki, israiloğullarından biri eğer açıkça anasının üzerinden geçecek olursa, benim ümmetimden de bu işi yapan çıkacaktır. İsrailoğulları yetmiş iki guruba ayrılmış, benim ümmetim de yetmiş üç guruba ayrılacaktır. Bir tanesi dışında bu gurupların hepsi cehenneml iktir.”

Sahabiler den birinin “Bu tek gurup hangisidi r?” şeklindeki sorusuna Rasûlüllah:

“Bu gün benim ve sahabiler imin gittiği yolu benimseye nlerdir.” diye cevap vermiştir. Hadisi Ebu İsa El-Tirmizî rivayet etti ve bu hadis açıklanmış garip bir hadistir fakat bu hadisin bu yoldan başka bir yolla rivayetin i bilmiyoru z.

Peygamber imiz, ümmeti arasında bu şekilde ayrılık belireceğini, Ebu Hureyre, Saad, Muaviye, Amr b. Avf ve başka sahabiler tarafından rivayet edilen hadislerd e de belirtmiştir. Bizim burada öncelikle İbn Amr -Allah hepsinden razı olsun-tarafından rivayet edilen hadise öncelikle yer verişimizin sebebi bu hadiste yahudiler le müslümanlar arasında doğacak benzerliğin vurgulanmış olmasıdır.

Nitekim Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- tarafından Muhammed b. Amr'den, o da Ebî Seleme'den rivayet edildiğine göre Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki guruba bölündü. Hristiyan lar da öyle. Benim ümmetim de yetmiş üç guruba bölünecektir.”

Muaviye -Allah ondan razı olsun- tarafından rivayet edildiğine göre ise Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) aynı konuda şöyle buyuruyor:

“Kitab ehli dinleri konusunda yetmiş iki guruba bölündüler. Bu ümmet de yetmiş üç guruba bölünecektir. Biri dışında bu gurupların tümünün yeri cehennemd ir, (bu kurtulmuş gurub) cemaat gurubudur . Benim ümmetimden öyleleri çıkacaktır ki, kuduz hastalığı nasıl bir vücudu sararsa bu ayrılıkçı görüşler tarafından öyle sarılacaklar, bu hastalığın girmediği hiç bir damarları ve hiç bir eklemleri kalmayaca ktır.” (Hadisi Ahmed b. Hanbel Müsnedinde, c. 4, s. 102'de; Ebu Davud-Kısaca-Kitab El-Sünne-Sünnet'in Açıklanması babı, H. No: 4597, c. 5, s. 5-6'da kaydediyo r. İbn Ebî Asım, -Kitab El-Sünne- Kınanmış Tutkular babı, H. No: 1-2, c. 1, s. 7-8. Diğerlerinden farklı olarak hadisi, iki tarikten tahriç ediyor. “Vallahi Yâ Ma'şeral Arab...” ibaresini zikretmiy or. Aynı hadisi Hâkim, El-Müstedrek, c. 1, s. 128'de naklediyo r.)

Hadisi rivayet eden Muaviye sözlerini şöyle bağlıyor:

“Ey araplar, eğer siz Rasûlüllah'ın yolundan gitmeyece k, onun söylediklerine uymayacak olursanız, sizin dışınızdakiler haydi haydi bu yoldan uzak kalacak, onun buyruklarına yan çizeceklerdir.”

Görüldüğü gibi Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) bu hadislerd e yetmiş üç guruba bölüneceğini haber veriyor. Öte yandan şüphe yok ki, bu yetmiş üç gurubun yetmiş ikisi Kur'anın belirttiği “Daha öncekiler gibi eğriliğe saplananl ar” kategoris ine girmekted irler. Ayrıca bu bölünme ya sırf din konusunda hem din ve hem de dünya konusunda veya sırf dünya konusunda olur.

Oysa okuduğumuz hadislerd e haber verilen bu bölünme ve ayrılık aşağıdaki ayetlerde Allah (c.c.) tarafından kesinlikl e yasaklanmıştır:

“Sakın, kendileri ne açık deliller geldikten sonra bölünüp ayrılığa düşenler gibi olmayınız. İşte onları büyük bir azab bekliyor.”

“Dinlerind e ayrılığa düşüp gurup gurup bölünenlere senin hiç bir işin yoktur, onların işi Allah'a kalmıştır. İlerde Allah onlara yaptıklarını tek tek bildirece ktir.”

“İşte benim dosdoğru yolum budur, bu yola uyunuz. Başka yollara saparak dosdoğru yoldan ayrı düşmenize meydan vermeyini z.” (Âl-i İmran: 150; En'am: 159; Enam: 153.)

Bu ayetlerin anlamı Müslim'in (Müslim Asıl adı Müslim b. El-Haccac b. Müslim El-Kuşeyri El-Nisabûri'dir. H. 204'de doğdu. Bir görüşe göre, 206. Sayılı hadis hafızlarındandır. Ünlü Sahih'i Müslim isimli eserin sahibidir . Bu eser, Buhari'den sonra sahihlik bakımından Sünnet kitaplarının ikincisid ir. Bu büyük eserin dışında müellifin Hadis ve diğer ilimlerle ilgili daha bir çok eserleri vardır. -Allah ona rahmet etsin- Alim, takva, Ver'a ehli-olmak gibi bir çok üstün nitelikle ri kendisind e toplamıştı. 261 h.'de vefat etti. Bkz. El-Bidaye Ve El-Nihaye, c. 11, s. 33-34; Ayrıca Muhammed (Mehmet'de olabilir) Fuad Abdulbaki'nin yazdığı, El-Ter-cüme Fî Sahih-i Müslim, c. 5, s. 591.) Sahih'inde Amir bin Saad b. Ebu Vekkas'ın, (Asıl adı, Amir b. Sa'd b. Ebî Vakkas El-Leysî olan bu zat, hem taabiî'nin büyüklerinden hemde güvenilir en çok hadis rivayet edenlerin dendir. Bazı sahabiler den hadis dinledi. Ondan da Said b. El-Müseyyeb, Mücahid, El-Zührî Eş'as b. İshak ve başka hadis ravileri dinledi. Medine'de öldü. (H. 104). Bkz. fim, Sa'd Tabakat El-Kübrâ, c. 5, s. 167; El-Cerh Ve El-Ta'dil, c. 6, s. 167.) babasından -Allah her ikisinden de razı olsun- rivayet ettiği şu hadisle uyuşmaktadır. Saad'ın babası diyor ki:

Peygamber imiz bir defasında bir gurup sahabi ile birlikte Aliye'den yürüyüşe geçti. Beni Muaviye mescidini n önüne gelince içeri girdi, iki rekât namaz kıldı, biz de öyle yaptık. Namazdan sonra uzun bir dua yaptı. Arkasından bize doğru dönerek şunları söyledi:

“Rabbimden üç şey istedim, ikisini kabul ve birini reddetti.

- Rabbimden ümmetimi kıtlık ve kuraklıkla helak etmemesin i diledim, bu dileğimi kabul etti.

- Yine Rabbimden ümmetimi suda boğarak helak etmemesin i diledim onu da kabul etti.

- Fakat Rabbimden ümmetimin biribirle rine düşüp aralarında savaşmamalarını istedim, bu dileğimi reddetti.” (S. Müslim, Kitab El Fiten Ve Eşratı El-Sa'ah Ümmet'in Bir Kısmının Diğerini Yok Edeceği Babı, H. No: 2890, c. 4, s. 2216.)

Yine Sevban (Peygamber imizin (salât ve selâm üzerine olsun) dostu olan bu zatın asıl adı, Sevban b. Cühder'dir. Denildiğine göre B. Cühder yemenlidi r. Cahiliye döneminde esir satıcılarının eline düştü. Rasûlüllah onu satın aldı ve azad etti. (özgürlüğüne kavuşturdu) Böylelikle onu, milletini n en hayırlısı durumuna getirdi. Peygamber in yanında kaldı. Rasûlüllah'ın yakını oldu. Yolculukt a veya ikamet ettiği yerde ondan bir daha ayrılmadı. RasûlüHan'dan sonra Mısır'ın fethine katıldı. Daha sonra Humusa gitti ve orada bir ev yaptı. Ölünceye kadar orada oturdu. Mısır'da öldüğü de söyleniyor. Ölüm yılı, h. 53 -Allah ondan razı olsun.- Bkz. El-Bidaye Ve El-Nihaye, c. 5, s. 314.) -Allah ondan razı olsun- tarafından rivayet edilen ve Müslim'de yer aldığına göre Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Allah yeryüzünü dümdüz yapıp gözlerimin önüne serdi, böylece doğusunu da batısını da görebildim. Dünyanın benim önüme serilen kesimini ümmetim egemenliği altına alacaktır. Ayrıca bana kırmızı ve beyaz mücevherlerin (altın ve gümüş) her ikiside verildi. Bu arada Rabbimden ümmetimi kuraklıkla kıtlıkla helak etmemesin i ve başlarına kendileri nden başka bir düşman musallat etmemesin i diledim. Allah bu dilekleri me karşılık bana buyurdu ki:

“Ey Muhammed, ben bir şeye hükmedince artık onun önüne geçilemez. Ben ümmetimi kuraklık ve kıtlıkla helak etmememe ve onların üzerine kendileri nden başka hiç bir düşman musallat etmeme konularında dilekleri ni kabul ettim. Fakat aralarında belirecek düşmanlık sonunda birbirler ini öldürecekler ve yek diğerlerini esir edecekler dir.” (Müslim, Kitab El-Fiten, Ve Eşrati El-Sa'ah, Ümmetin Bir Kısmı Diğerini Öldüreceği Babı, H. No: 2889, c. 4, s. 2215.)

Yukardaki hadisi aynen rivayet eden Bürkanî (El-Bürkani: El-Hafız, Ebu Bekir, Ahmed, b. Muhammed b. Ahmed Galib El-Bürkani'dir. 333 h'de doğdu. İlim elde etmek için seyahatle re çıktı. Kütüphane biriktird i. Hadisi, Fıkhı, Kur'an'ı ve Gramer'i iyi bilen biriydi. Hadis konusunda güzel eserleri vardır. 425 h'de vefat etti. -Allah ona rahmet etsin- Bkz. El-Bidaye ve El-Nihaye, c. 12, s. 36; El-Lübab Fi Tehzib El-Ensab, c. 1, s. 140.) bu noktadan itibaren Peygamber imizin sözlerini şöyle bağladığını söylüyor:

“.. Bir kere aralarına kılıç girince artık Kıyamet gününe kadar kalkmayac aktır. Ümmetimin bir kısmı müşriklere katılmadıkça ve diğer bir kısmı da putlara tapmadıkça Kıyamet kopmayaca ktır. Bu arada ümmetim arasında otuz yalancı ortaya çıkıp Peygamber olduklarını ileri süreceklerdir. Oysa Ben peygamber lerin sonuncusu yum, Ben'den sonra peygamber yoktur.

Fakat ümmetimin bir gurubu her zaman hak yolda başarıyla yürüyecek, kendileri ni desteksiz ve yüzüstü bırakanlar, Allah'ın son emri (Kıyamet günü) gelinceye kadar, onlara zararlı olamayaca klardır.” (Müellifin burada anlattığı fazlalığıyla birlikte Sevban'ın rivayet ettiği bu hadisin tamamını Ebû Davud Suneni'nde, Kitab El-Fiten Ve El-Melahim, Fitneleri Ve Kanıtlarını (delilleri ni) Anlatma Babı, H. No: 4252, c. 4, s. 450-451-452'de kaydediyo r. Tirmizî, Kitab El-Fiten H. No: 22O2'de rivayet ediyor. Aynı hadisi isim vermediği bir bab altında 2219'da; Yine aynı hadisi, c. 4, s. 490,499'da, Yalancılar ortaya çıkıncaya kadar (sanırım yalancı peygamber ler kasdedili yor) Kıyamet Kopmayaca k” adını verdiği babda kaydediyo r. Her iki hadisin de “Hasen” ve “Sahih” olduğunu söylüyor. İbn Mâce ise -sözel dizgede bazı değişikliklerle- Kitab El-Fiten, H. No: 3952, c. 2, s. 1304'de rivayet ediyor.)

Bu anlamda değişik kanallard an rivayet edilen çok sayıda hadis vardır. Peygamber imiz bu hadisleri n tümünde bu ümmetin kesinlikl e ayrılığa ve bölünmeye uğrayacağına işaret etmekte ve Allah'ın ayrılık hastalığından uzak kalacakla rını takdir ettiği kesimi bu tehlike karşısında uyarmakta dır.

Nitekim Nezzal b. Sebure'nin (Tabiin'nin büyük ve erdemlile rinden olan bu zatın asıl adı, Nezzal b. Sebûre, El-Hilalî, El-Âmirî'dir. Peygamber'i gördüğü de söylenir. Hz. Ali, Abdullah İbn Mes'ud ve diğer sahabiler den hadis rivayet etmiştir. Şa”bî, El-Dahhak gibi bir takım hadisçiler de ondan hadis rivayet etmişlerdir. Yahya b. Muin ve diğer hadis tenkitçileri, güvenilir olduğunu söylüyorlar. Bkz. Kitab El-Cerh ve El-Ta'dil, c. 7, s. 498, biyografi No: 2279; Esed El-Ğâbe, c. 5, s. 45.) anlattığına göre sahabiler den Abdullah b. Mesud -Allah ondan razı olsun- şöyle diyor:

Bir defasında bir arkadaşımızın Kur'anın bir ayetini Peygamber imizden duymuş olduğumdan değişik bir şekilde okuduğunu görünce, hemen elinden tutup kendisini Rasûlüllah'ın yanına götürdüm ve meseleyi O'na anlattım, fakat yüzünde memnuniye tsiz bir ifadenin belirdiğini gördüm. Bu arada şöyle buyurdu:

“Her ikinizin de okuduğu doğrudur. Sakın ihtilafa düşmeyiniz, çünkü sizden önceki ümmetler ihtilafa düştükleri için helak oldular.” (Hadise Müslim'de rastlıyamadım. Ancak Buhari ve Ahmed'in Müsnedinde gördüm. Bkz. S. El-Buhâri, Kitab El-Husumat, Kişiler (Yahudi ve Müslümanlar) Arasındaki Düşmanlığı Anlatan Bab: Feth El-Bâri, H. No: 2410, c. 5, s. 70, Buhari hadisi, birden çok konuda tahriç ediyor. H. No: 3476-5062, Feth El-Bâri; Müsned'i Ahmed, c. 1, s. 412-456.)

Görüldüğü gibi Peygamber imiz bu olayda çatışan taraflard an her ikisinin karşı taraftaki haklılık payını reddeden şekli ile ihtilafa düşmeyi, ayrılığa kapılmayı yasaklıyor. Çünkü her iki sahabi de ayeti doğru okumuştur. Peygamber imiz bu ihtilâfı yasaklark en daha önceki ümmetlerin ihtilafa düşdükleri için helak olduklarını gerekçe olarak göstermiştir. Nitekim daha sonraları Şam ve Irak halkının Kur'anın bazı ayetlerin i farklı harflerle okuduklarını gören Huzeyfe b. Yemanî, halife Osman'a şöyle demiştir.

“Bu ümmetin imdadına yetiş de, daha önceki ümmetlerin başlarına geldiği gibi kitablan konusunda ayrılığa düşmesinler.” (Hadisi, Buhari rivayet ediyor. Şu sözcüklerle “Edirk Hazihi el ümme, kable en yahtelifu ihtilafe el yahûd ve el nesara” (Yahudi ve Hıristiyanların çelişkilerine düşmeden bu ümmetin imdadına yetiş). Bkz. Buhari, Kitab El-Fedail El-Kur'an, Kur'an'ın Toplanması (Bir araya getirilme si) babı: H. No: 4987, Feth El-Bari, c. 9, s. 11.)

Bu hadisten iki sonuç çıkıyor. Biri bu tip konularda ihtilafa düşmenin haram olduğu ve öbürü de bizden önceki ümmetlerin başlarına gelenlerd en ders alarak onlara benzemekt en kaçınmamız gerektiğidir.
 
Üst Ana Sayfa Alt