Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Cihadda Şehid Olanın Eceli Öne mi Gelmiştir?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamünaleyküm
bir mücahidin cihad meydanında eceli(ölümü) öne alınması mümkün mü?

Mesela bir insanın yaptığı bir hata (ölümüne sebep olabilecek) yüzünden Allah onun ecelini erken getirebilir mi? ecel meselesi yoksa yazılmış,bitmiş bir meselemidir?

Bir insan cihad'ta şehid olduğu vakit evinde de olsaydı aynı vakitte ölüm onu bulurmuydu?

sorumu cevaplamak için bana vakit ayırdığınız için Allah c.c sizleri mükafatlandırsın.Allahumme amin.

Cevab sonraki mesajda gelecek inşeAllah
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetllah;

İslam inancında, cihad mucahidin ecelini öne getirmediği gibi, yerinde çakılı kalmakta ileriye götürmemektedir. Çünkü tüm canlıların doğum ve ölümleri / eceli tesbit ve takdir edilmiş, sahifeler dürülmüş, yazı kurumuştur, değişmeyecektir.
Fakat müslüman evinde yahud cihad alanında başına bazı yaralanmalar gelebilir. Bu da yine Kâder meselesi olup, bunun yaşanması, atlatılması ya da hafif geçmesi O kulun amellerine, duasına, sadaka ve sıla-ı rahim gibi hasletlerle âmel etmesi veya terk edilmesi durumuna göre değişebilir. Bu durum Allah'ın bir hikmeti ve imtihanı gereği de olabilir. Sonuç olarak bu gibi durumlarla yüzyüze gelmek cihada bağlı değildir.

"... Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: "Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik". Onlara şöyle söyle: "Eğer siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine muhakkak yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti. Allah (bunu) göğüslerinizin içindekini denemek ve yüreklerinizdekini temizlemek için yaptı. Allah göğüslerin içinde olanı bilir." (Âl-i mran 154)

Ey Muhammed, de ki: "Bütün işler Allaha aittir." Onlar, içlerinde sana açıklamadıkları şeyleri saklıyorlar. "Eğer bu işte bizim bir düşüncemiz olsaydı burada öldürülmezdik." diyorlar. De ki: "Evlerinizde bile olsanız, kendilerine öldürülmek takdir edilenler, düşüp ölecekleri yere varırlar. Allah bunları, içinizde gizlediklerinizi denemek ve kalblerinizdeki kötülükleri temizlemek için yaptı. Allah, kalblerin özünü çok iyi bilendir.
Sonra Allah, size gelen o üzüntünün arkasından, ihlaslı insanlara bir emniyet ve uyku gönderdi. Bu uyku, içinizde imanlı olan topluluğu buruyordu. Munafık olan diğer bir topluluk ise sadece canlarının derdine düşmüş ve gözlerinden uyku kaçmıştı. Onlar, Allah'ın emirlerinde şubhe ettikleri ve Peygamberini yalanladıkları için Allah hakkında haksız yere cahiliye topluluğunun zanlarında bulunuyorlar ve bu munafıklar şöyle diyorlardı: "Bu işte bizim bir düşüncemiz yok. Eğer bu hususta bizim fikrimiz sorulsaydı savaşa çıkmazdık."
Ey Muhammed, bu munafıklara de ki: "Bütün işler Allaha aittir. O, dilediği gibi tasarrufta bulunur. Onlar, içlerinde sana açıklamadıkları inkâr ve şubheyi gizliyorlar ve diyorlar ki: "Müşriklerle savaşma hususunda bizim de düşüncemiz alınsaydı onların karşısına çıkmazdık ve bu savaşta bizden herhangi bir kimse öldürülmemiş olurdu."
Ey Muhammed onlara de ki: "Şayet sizler, mûminlerle beraber savaşa çıkmayıp evlerinizde kalsaydıniz bile yine de kendilerine öldürülmek takdir edilen insanlar, düşüp ölecekleri yere varıp orada öldürüleceklerdi. Allah bunları, içinizde gizlediğiniz şubheyi denemek, munafıklığınızı mûminlere açıklamak ve kalblerinizdeki bozuk inançlarınızı açığa çıkarıp net bir şekilde göstermek için yaptı. Allah, yarattıklarının kalbinde bulunan hayın da şerri de, imanı da inkârı da çok iyi bilendir.

"Ey iman edenler, siz, inkâr eden ve yeryüzünde sefere çıkan ya da savaşa giden kardeşleri için "Eğer yanımızda olsalardı ölmez ve öldürülmezlcrdi." diyenler gibi olmayın. Onların bu sözleri, Allah'ın, kalblerinde bir üzüntü meydana getirmesi içindi. Dirilten de öldüren de Allah'dır. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir." (Âl-i mran 156)

Allah Teâlâ mûmin kullarına; bozuk inançlarda kâfirlere benzemeyi yasaklıyor. Onların, seferlerde ve harblerde ölen kardeşleri hakkında; eğer bunu bıraksalardı (sefere ve harbe çıkmasalardı) ölmezlerdi, demeleri onların bu bozuk inançlarına delâlet etmektedir.
Ey
imân edenler, siz, küfredip de yeryüzünde ticâret ya da benzeri gayelerle dolaşan veya gazada bulunan kardeşleri hakkında; onlar memlekette ve yanımızda olsalardı ölmezler veya harbde öldürülmezlerdi, diyen kâfirler gibi olmayın.
Allah, bu inancı onların kalblerine koydu ki, kendi ölümlerine ve öldürülmelerine hasretleri ve üzüntüleri artsın. Sonra Allah, onların yukardaki sözlerini red makamında olmak üzere şöyle buyuruyor:
Halbuki dirilten de öldüren de Allah'tır. Bütün yaratıklar O'nun elindedir. Bütün işler O'na döner. O'nun dilemesi olmadan kimse yaşamaz da ölmez de. Kimsenin ömrü O'nun kaza ve kaderi olmadan artmaz da eksilmez de. Ve Allah yaptıklarınızı bilir. O'nun ilmi ve görmesi bütün yaratıkları için geçerlidir. Hiç bir şey O'na gizli kalmaz.

Ey iman edenler, Abdullah b. Selul'un arkadaşları olan şu munafık kâfirler gibi olmayın. Onlar, ticaret maksadıyla bir yere gidip te orada ölen veya gaziler olarak sefere çıkıp ta orada öldürülen, inkarcılıkta beraber oldukları kardeşleri için şöyle demişlerdi:
"Eğer yanımızda olsalardı, yolculukta ölmez veya savaşta öldürülmezlerdi."
Böylece Allah, onların bu sözlerini kalblerinde bir üzüntü vesilesi olarak bıraktı. Dirilten de öldüren Allah'dır. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.

"Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse "Bu, Allah'tandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?" (Nisa 78)

"Allah'ın izni olmadan hiçbir nefsin ölmesi mümkün değildir. Bu yazılmış bir eceldir. Kim dünya menfaatini isterse ondan kendisine veririz. Şükredenleri mukâfaatlandıracağız." (Âl-i İmran 145)

Allah'ın takdir ettiği ecele ulaşmadan, Muhammed (s.a.v.) dahil, hiçbir nefsin ölmesi mümkün değildir. Bu, Allah tarafından yazılmış bir eceldir. Hiçbir kimse vadesi gelmeden ölmeyecektir. Kim, işlediği amellerle dünya mukâfaatını isterse, ona dünya hayatında kendisi için takdir edileni veririz. Artık onun, Allahm ikramlarından bir payı yoktur. Kim de yaptıklarıyla, Allahın, salih ameller işleyenler için hazırladığı âhirat mukâfaatını isterse biz onu, dünyada nzıklandırmakla birlikte ona âhiret mukâfaatları veririz. Evet şükredenleri bu bol mukâfaatlarla mukâfaatlandıracağız.

Âyet-i Kerimede, her canlı için bir ecel takdir edildiği beyan edilmektedir. Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır:

"Her ummetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman onu ne bir an geri bırakabilirler ne de ileri alabilirler." (Âraf 34)

"De ki: "Allah'ın dilediğinin dışında benim, kendime ne bir zarar ne de bir fayda sağlamaya gücüm yeter. Her ummetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an geciktirebilirler ne de öne alabilirler." (Yunus 49)

"Eğer Allah, insanları zulumleri yüzünden, hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onlan belli bir vakte kadar erteler. Vâdeleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ne de bir an öne alabilirler." (Nahl 61)

"Hiçbir ummet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir." (Hicr 5)
 
Üst Ana Sayfa Alt