Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çocuk Eğitiminde Küçük Şeyler

awesome Çevrimdışı

awesome

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Yüzümdeki gülümsemem olun yalnızlığımda
Nedensiz sınırlar koymayın davranışlarıma
Tükendiğinde yaşama sevincim çaresiz kaldığımda
İçimdeki umudum olun yeniden hayata”
Attar

Çocuk yetiştirmek en kutsal, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Çünkü çocuk geleceğe bırakılan en büyük eser olacaktır. Bu nedenle çocukların sağlıklı bir yaşama adım atabilmeleri için psikososyal ve kişilik gelişimini doğru yönlendirmek anne-babaların en önemli görevleri arasına girmelidir.

Çocukların duygu ve davranışlarını tam olarak anlayabilmek için yaşama onların gözünden bakmak, onların ruh dünyalarına inmek gerekir. Her anne-baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup “Çocuğuma bu gün ne kadar vakit ayırdım?” diye sorduklarında çok azı tatmin edici cevap verir. Yapılan araştırmalar yoğun iş temposuna sahip bir babanın bir gün içinde çocuğuyla birlikte olduğu zamanın 8 saniye olduğunu ortaya koymuştur. Bu da çocuk eğitiminin temelinin sağlam atılmadığını gösterir.

Çoğu anne-baba için çocuk onların arzu ve isteklerini yerine getiren bir varlık olarak algılanır. İstenildiğinde kucaklardan indirilmeyen hatalı davranışlarında ise odalara kilitlenen bir varlık… Oysa çocuklar genetik aktarım dışında tamamıyla farklı özelliklerle dünyaya gelir. Zamanla çevreden onlara gelen geri dönüşlerle benlik algıları oluşmaya ve şekillenmeye başlar. Bu nedenle küçük yaştan itibaren anne ve baba çocuğun eğitimindeki rollerinin bilincinde olmalıdır. Çünkü çocuğun her düşünce, duygu ve davranışına anne-babanın tepkisi ve yorumu, çocuğun kişilik gelişiminin şekillenmesinde etkili olmaktadır. Ayrıca bu etkilere de çocuk olumlu veya olumsuz tepki verecektir. Yani çocuğa yanlış bir davranış yaptığında sessiz kalan bir anne-baba çocuğa dolaylı olarak “Ben bu davranışını destekliyorum” mesajı verir. Diğer taraftan çocuğun olumlu davranışlarını onaylamayan, pekiştirmeyen bir ebeveyn yine çocuğa “Bu davranışın benim için hiç önemli değil, olsa da olur olmasa da” mesajı verir. Böylece görmemezlikten gelinen hatalar giderek kalıcı davranış değişikliğine yol açarken olumlu davranışlar ise sönmeye başlar.

Çocukları her an kontrol etmek, her yaptıkları konusunda haberdar olmaya çalışmak çocuğu ruhsal gerilime itebileceği gibi, diğer yandan çocuğu kontrolsüz ve kendi halinde bırakmak da çocuğun önü alınmayan davranış problemleri geliştirmesine zemin hazırlayacaktır.

Dikkat ederseniz çocuk eğitiminde hep orta yolun başarıya ulaşacağı ifade edilmektedir. Yani bir dengeleme söz konusu olmalıdır. Çok küçük püf noktalarla çocuk eğitimi istenilen sonuçlar doğurmaktadır. O halde şimdi isterseniz çocuk eğitiminde bu küçük noktalara bir göz atalım;

KOŞULSUZ SEVGİ VE KABUL

Eminim çoğumuz insanları sevdiğimi söyleriz. Fakat en yakınımızdaki insanlara bunu söylemeyi sürekli olarak ihmal ederiz. Bizim sevdiğimiz insanlar ya Kanada’dadır ya da Nijerya’da! Oysa insanları sevmek önce kendi yakınımızdaki insanları sevmekten geçer. Eşimizi, çocuklarımızı, anne ve babamızı…

Çocuklar kendilerini sevdiğini hissettiği kimselerin güvenini yitirmemek için; onların hoşuna gidecek davranışlarda bulunurlar, kendilerini sürekli olarak yeniler ve o kişiyi örnek alırlar. Böylece model alarak öğrenme yoluyla yeni davranışlar kazanırlar. Bu davranışların çocuğun kişilik ve psikososyal gelişiminde olumlu izler bırakan davranışlar olması için çocuğun bu sevgi ihtiyacını aileden karşılaması gerekir. Aile bu ihtiyacı sağlayamadığında çocuk yanlış arkadaşlar edinebileceği gibi özsaygısı ve özgüveni yetersiz birey olacaktır.

Çocuğunuzla sağlam bir ilişkinin temeli Kayıtsız Şartsız Sevgidir. Ancak böylesi bir sevgi, çocuğunuzun tüm duygu, düşünce ve davranışlarını reddedilme korkusu olmadan ortaya koymasını sağlayacağı gibi, sizin de onun içinde bulunduğu ruh halini sevgisizlik veya güvensizlik gibi hislerini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Elbette ki çocuklar hata yapacaklardır. Onların mükemmel olmalarını beklemek çocukça bir istek olacaktır. Yaptıkları hatalardan dolayı çocuklarınızı sevgiden mahrum etmek onların kendilerini değersiz hissetmelerine ve bunu hissettiren sizlerden uzaklaşmalarına yol açacaktır. Bu onlarda koşullu sevgi kavramının doğmasına neden olur ki bir süre sonra onlar da sizinle “Sen şunu yaparsan ben de bunu yaparım” şeklinde pazarlık yapmaya başlayacaklarıdır.

Burada anne-babanın da birbirlerine olan sevgilerini çocuğa hissettirmeleri önemlidir. Genelde hepimiz severiz fakat bunu söylemekten hep çekiniriz. Eşimize dahi kim bilir en son ne zaman onu sevdiğimizi söylemişizdir. Oysa çocuğumuz için önemli olan bizim onu sevdiğimizi hissetmesidir. O halde Koşulsuz Sevgi ve Kabul duymanız ve bunu çocuğunuza hissettirmeniz arzu edilen bir çocuk eğitimine doğru atılan ilk adım olacaktır.

ETKİN DİNLEME

Etkin dinleme çocuğunuzun her söylediğine “Evet yavrum sen haklısın” demek ya da kafa sallamak değildir. Etkin dinleme becerisi çocuğun o an içinde bulunduğu ruh halini anlamak ve bunu anladığını hissettirmekle olur.
Çocuğunuz herhangi bir sebepten dolayı sizinle konuşmayı istediği zaman;
Anneler için; Lütfen yemeğinizin altını söndürün ve zamanınızı ona ayırın.
Babalar için; Lütfen televizyondaki maçı sizin için önemli de olsa bir süreliğine kapatın ve elinizden kumandayı bırakın. Çocuğunuz size heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken bir gözünüz gazete başlıklarında bir gözünüz çocuğunuzun üzerinde olmasın.
Çünkü etkin dinlemenin en önemli olduğu an çocuğunun ihtiyacı olduğu zamandır.
Çocuğunuz birisine âşık olmuş olabilir, arkadaşıyla sorun yaşıyor olabilir veya öğretmeninin ona haksız not verdiğini düşünüyor olabilir. Onu dinlerken kendinizden veya komşunuzun çocuğundan örnek vermeniz hiçbir olumlu sonuç yaratmayacaktır. Aksine özgüveni düşük bir çocuğun anne-babası olmanızı sağlamış olursunuz. Etkin dinleme kendi değer yargılarınızdan uzak olduğu sürece başarılı olur. Onu dinlerken yaşadığı veya yaptığı şeyin ona neler hissettirdiğine dikkat edin. Ve bunu ona yansıtın.
Örneğin;
Çocuk: Anne canım çok sıkılıyor

Anne: Canım sıkılacak ne var? Neden böyle kendini üzüyorsun? (Bu cevaptan sonra çocuğunuz sizin onu anlamadığınızı düşünecek ve iletişimi kesecektir. Oysa aşağıdaki gibi bir cevap verseniz iletişimi daha da açacak ve canının neden sıkkın olduğunu size söyleyecektir.)

Anne 2: Ben de seni sıkkın görüyordum bugün. Sanki içinde bir şeyler varmış gibi…

Çocuk: Evet anne. Okulda birden moralim bozuldu.

Anne 2: Hımm… Okulda senin moralini bozan bir şeyler oldu demek…

Çocuk: Evet; çünkü…

Böylece konuşmaya devam edecektir.

Yansıtma; çocuğunuzun duygularını anladığınızı ona hissettirir. Yani iletişim sırasında olaylardan çok o olayların onda yarattığı duyguları ifade etmenizi sağlar. Böylece anlaşıldığını hisseden çocuk konuşmaya ihtiyacı olduğunda ilk önce sizin yanınıza gelecektir.

Çocuğunuzun konuşmaya ihtiyacı varken hem onla ilgilenmek hem de başka bir işle meşgul olmak onda söylediklerinin ya da anlatacaklarının önemli olmadığı duygusu yaratır ve sizinle konuşur gibi yapar ama anlatmak istediklerini anlatmaz.

Çocuklar iletişim kurarken onların gözlerinin içine sevgiyle bakın. Onları anlamaya çalışın. Anladıklarınızı yansıtın. Asla kendi değerlerinizi empoze etmeye çalışmayın ve yaşadıklarını sizin değerlerinizle yorumlamayın. Unutmayın ki “Çocukların öğütten çok örneğe ihtiyacı vardır”

İLETİŞİMDE “BEN” DİLİ

İletişimde “Ben” Dili çocuğunuzla konuşurken kendinizi ona açmanızı sağlar. Böylece o davranışlarından sizin nasıl etkilendiğinizi anlar. Sosyal ilişkilerimizde de şu duruma çok sık rastlanır.

Çevremizdeki birinin, eşimizin ya da çocuğumuzun yaptığı bir davranıştan rahatsız oluruz ve bunu ya kendi içimizde kızarak ya da karşıdaki kişiye küserek çözmeye çalışırız. Ve büyük bir ihtimalle karşımızdaki kişi bizim neye kızdığımızın ya da kırıldığımızın farkında bile olmadan yaşamaya devam eder. Bu duruma daha da kızar birden onun şaşkın bakışları içinde bağırır çağırırız.

İşte “Ben” Dili iletişimdeki bu gibi sorunları ortadan kaldırır. Çocuğunuz sizi rahatsız eden bir davranışta mı bulundu? Bu durumda iki tepki verebilirsiniz.
1. Oğlum sen rahat durmaz mısın? Evi yeni toparladım ama… (Böyle bir cevapta çocuk şu düşünceyi geliştirir. “Annem evi yeni toparlamış. O yüzden şimdilik oturayım kızgınlığı geçsin biraz sonra ne de olsa dağıtırım” Oysa bunun yerine kendi hislerinizi açsanız çocuğunuz sizi anlamaya çalışacaktır.)

2.Canım ya ben evi toplarken biliyorsun ki çok yoruluyorum. Oysa şimdi görüyorum ki benim temizlerken saatlerimi verdiğim yeri bir dakikada kirletmişin. Bu durum beni gerçekten üzdü. ( bu cevaptan sonra sizi anlayacak ve dağıttığı yeri kendisi toparlamaya başlayacaktır. Tabi böyle bir durumda sorumluluğu mutlaka ona verin. Sizin gibi temizleyemese de bu yaptığı şeylerin sorumluluğunu alması gerektiğini öğrenecektir.)

İLETİŞİMDE TEK HECELİLİK

İletişimde tek heceli olmak anlatılmak istenenleri bir kelimeyle anlatmaya çalışmaktır. Bu hem olumlu durumlar için olsun hem de olumsuz durumlar için istenmeyen kırgınlıklar ve tatsızlıklar doğurur. Önemli olan karşımızdakine söylemek istediğimiz şeyi nedenleriyle ve tüm çerçevesiyle açıklamaya çalışmaktır. Böylece hem kopukluk olmaz hem de iletmek istediğimiz mesaj sağlıklı bir şekilde yerine ulaşır.

Çocuklarımıza verdiğimiz tepkilerde de durum böyledir. Örneğin “sen titizsin” çocuğun buna sevineceğini düşünebiliriz ama o bunu neye dayanarak söylediğimizi bilmezse kendince yanlış şeyler düşünecek ve karamsarlığa kapılacaktır.

Oysa “sen titizsin; çünkü…” ya da “seni şu davranışlarından dolayı titiz buluyorum canım” şeklinde bir cümleyle açıklama yapılırsa çocuk kendisine söylenen ve benlik algısının oluşmasında etkili olan bu dönüşleri doğru algılar.

Bu olumsuz durumlar için de geçerlidir. Çocuğun yaptığı bir hatanın genellenerek çocuğa “sen kötü bir çocuksun” denmesi kendine ilişkin olumsuz tutum geliştirmesine yol açar. Oysa “Bu gün yaptığın ..… davranışı hiç takdir etmedim. Bu davranışınla beni bir hayli üzdün” Şeklinde açıklama yapılırsa çocuk ortada kendinden değil de o an yaptığı bir davranıştan kaynaklanan sorun olduğunu anlayacak ve olumsuz tutum içerisine girmeyecektir.

KARARLARA KATILIMDA VE HATALARI KABULDE BİRLİKTELİK

Aile olmak sınırları belli bir alanda özgür olmak gibidir. Bazı çocuklar bu özgürlüğü kısıtlama olarak alırken bazıları ise bunu sorumluluklarının farkında olma olarak algılayabilir. Aile parçalardan oluşan bütün bir sistemdir. Elbette ki çeşitli konularda kararlar alınacaktır. Burada anne-babaların düştüğü hata çocuklar hakkında kendileri kararlar alır bu kararların nedenlerini bile açıklamadan onlara emirler yağdırmaktır. Emirlere itaat etmeyi öğrenen çocuk büyüdükçe arkadaş çevresinin kendisine teklif ettiği zararlı alışkanlıkları da koşulsuz kabul etmeyi öğrenir. Sonra aile çocuk bir çeteye üye olduğunda veya alkol kullanmaya başladığında kaygılanmaya başlar ve suçu dışarıda ararlar. Oysa emirler yağdıran bir anne-baba çocuğun “hayır” diyebilme becerisine ket vurmuş olur.

Emir ve yönlendirme çocuğa duygularının ve ihtiyaçlarının önemli olmadığını anlatır. O haliyle kabullenilmeyeceğini iletir. Bu ise çocuğu kırar, kızdırır ve düşmanca davranışlar sergilemesine neden olur. Gözdağı vermek çocuğu korkak yapar, kızdırır ve küstürür. Yerli yersiz emirler yağdırmak, çocuğun yerine getiremeyeceği kararlar almak çocuğu sorumluklarına karşı duyarsız hale getirir ve suçluluk duygusunun gelişmesine neden olur.

Alınan kararlarda anne-baba olarak sizlerin de tutarlı olması gerekir. Babanın istemediği bir davranışı sergileyen çocuğa annenin gülmesi çocukta karışıklığa yol açar. Böylece çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemez.

Çocuklara yerine getirmelerini istediğiniz davranışların (yani alınan kararların) nedenlerini mutlaka açıklayınız. Böylece neden yapmaları gerektiğini de bileceklerdir. Tüm bunlar ve çocuğun kendisiyle ilgili kararlara katılması, alınan kararları sahiplenmesine ve bunları gerçekleştirmek için çabalamasına sebep olur.

ÇOCUKLARINIZI GÖZLEYİN

Araştırmalar anne ve babaların çocukları sigara ya da alkol kullanmaya başladıktan 2 yıl sonra bu durumdan haberdar olduklarını ortaya koymuştur. Düşünün şimdi; sizin çocuğunuz, aynı evde yaşıyorsunuz, aynı sofrada yemek yiyorsunuz yeri geliyor aynı yatakta uyuyorsunuz ama bu insandan haberiniz yok…

Sevgili anne ve babalar; çocuklarınızın yaşamından haberdar olun. Neler yaşadıklarına neler düşündüklerine o an neler hissettiklerine dikkat edin. Kimlerle arkadaşlık kuruyor, harçlıklarını nerelere harcıyor, nelerden hoşlanıyor, nelerden nefret ediyor bunları gözlemleyin. Bunu yaparken onun yaşam alanına müdahale etmeyin. Öyle ki çoğu anne-baba çocukları tarafından “günlükleri” okunurken yakalanmıştır. Bir anne-babanın çocuğuyla ilgili bilgileri onun günlüğünden alması hiç hoş olmayan bir durumdur.

Sevgili Anne-Babalar Unutmayın ki; Eğer bir çocuk;
Kavga ve gürültü içinde yaşarsa kavgacılığı öğrenir.
Korku içinde yaşarsa korkmayı öğrenir.
Daima ona acıyan insanlarla birlikte yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.
Kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.
Cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
Övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, sevmeyi öğrenir.
Kendisini değer veren bir çevrede yaşarsa, bir gayesi olduğunu öğrenir.
Dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir.
Sözlerine güvenilir insanlar içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.
Açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa,
Dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.


Çocuklarınıza koşulsuz saygı ve sevgi gösterin ve bunu ona hissettirin. Yapamayacağı kurallar koyup yapamadığında haksız cezalar vermeyin. Onları dinleyin ama yargılamayın. Hatalı olduklarında gülüp alay etmeyin ve kimselerle kıyaslamayın. Ve onlardan gelişimlerinin üstünde davranışlar beklemeyin. Bu onların yanlış benlik algısı geliştirmelerine yola açabileceği gibi sizi de hayal kırıklığına uğratacaktır.

Az biraz sevgi katın eğitiminize, birazcık sabır da ekleyin. Vakti geldiğinde içine az biraz sorumluluk ve anlayış katın. Ve tebessümünüzle süsleyerek çocuklarınıza hediye edin…

Alaaddin DEBGİCİ
Psikolojik Danışman
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
teyzeeeeeeeee, sizin psikoloji konularınıza belki aynı türden cevap veriyorum, özür,
ama ben de bi tarafından tutmak istiyorum konu'nun. :bye


bi tüccar, her zaman alırım diye,evde çok acil ihtiyaç olan eşyayı almayabilir.. (finansmanın kötü olma zamanları)....
bi memur, bütçesi uygunsa eksiğini hemen giderebilir.
memur; parayı kullanma hesabı yapmayabilir.


abilerimiz, ablalarımız, akraba, komşularımız vardır. çocukları vardır.
çocuk göre göre; kendi çocuğumuz olduğu zaman da;
müjde tebriklerini kâbul eden zamana kadar; ana-baba olduğumuzu çok iyi anlarız.
ama, bu çocuk topluma faydalı, dindar velhâsıl "iyi" büyümesi lazım.

"yarın başlarız sıkı disipline veya yarın başlarız eğitime" dediğimiz an, durumlar iyi gitmez.
bebek doğar doğmaz, eğitim yetiştirme takımlarımızı :ahaboleoldum hemen elimize almamız lazım.
diye düşünüyor, çocuk eğitiminde "ilerde bakarız" lafını kullanmamamız lazım diyorum.

araştırmacı yazılarınız çok güzel sağ'olasınız
 
hifa Çevrimdışı

hifa

Üye
İslam-TR Üyesi
Valla ben sizler gibi yorum hayatta yapamam,ikinizdende Rahman razi olsun...harikasiniz :ahim
 
Üst Ana Sayfa Alt