Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çocuklar Arasında Farklılık Gözetmek

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
images


Çocuğun ruhen sarsılıp sapmasına sebep olan etkenlerden biri de, ana-babanın kendi çocukları arasında sevgi ve ilgi hususunda farklılık göstermeleridir. Hatta çocuğun doğru yoldan sapmasına bunu en büyük etken olarak gösterenler var. İşte bu farklı ilgi ister bağışta ister muamelede, ister sevgide olsun fark etmez.

Ana-babanın çocukları hakkında bu tür farklılık gözetmeleri, çocukların iç ve dış yapılarında sapmalarını sağlayan en kötü sonuçlardan biridir. Çünkü bu gibi tutumlar, çocukta kıskançlık ve başkasından hoşlanmama duygusunu doğurur; onda korkuya utangaçlığa, büzülmeye ve ağlamaya sebep olur; düşmanca davranmaktan, sürtüşüp çekişmekten ve baş kaldırmaktan hoşlanmasını miras bırakır. Geceleyin bazı hayaller görüp korkuya kapılmasına, sinir sisteminin bozulmasına ve kendinde birtakım noksanlıklar hissetmesine neden olur.

İlk terbiyeci Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bütün bu hususları dikkate alarak, kendisinin sosyal alanda, toplumdan yana hakim ve terbiyeci olduğunu ortaya koyarak babalara şöyle buyurmuştur:

“Allah'tan korkun, çocuklarınıız arasında adaleti gözetiniz...” Diğer ilgili hadisler de şöyledir:

“Kendisine karşı saygılı davranıp iyilikte bulunması için çocuğuna yardımcı olan babaya Allah rahmet kapısını açsın...” [1]

“Yapacağınız bağışlarda çocuklarınız arasında eşitliğe riayet ediniz.” [2]

Ashab'dan Nu’ınan b. Beşir (r.a.) naklediyor:

Babam ben küçükken elimden tutup Resûlüllah (a.s.) Efendimize gittik ve:

“Ya Resulallah! Bu oğluma bağışta bulundum” dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz sordu:

“Diğer çocuklarına da buna yaptığın bağışın bir mislini yaptın mı?” Babam,

“Hayır...” diye cevap verince Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Allah'tan korkunuz, çocuklarınız arasında adaleti gözetiniz!” Babam da geri dönüp o sadakayı (yani bağışı) diğer çocuklara da verdi.

Diğer bir rivayette ise, Resûlüllah (a.s.) sordu:

“Ya Beşir! Bundan başka çocuğun var mı?”

“Evet...”

“Buna verdiğinin bir mislini onlara da bağışladın mı?”

“Hayır...”

O halde beni buna şahid tutma! Çünkü ben yapılan bir zulme şahid olmam. Bütün çocuklarının sana itaatkar, saygılı, iyi davran*masını ister misin?”

“Evet isterim.”

“O takdirde, hayır. (Yani bunu istemeye hakkın yoktur, çünkü birine bağışta bulunup diğerlerini mahrum bırakıyorsun).” [3]
Ashab'dan Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:

Bir adam Peygamber (a.s.) Efendimizin yanında otururken oğlu çıkageldi. O da çocuğunu öptü ve kucağına alıp oturttu. Az sonra küçük kızı çıkageldi. Onu da yanıbaşına oturttu. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) ona:

“Bu iki çocuğun arasında eşit davransaydın ya?” diyerek onu uyardı.

Tavus diyor ki: "Yanmış bir simitle da olsa çocuklar arasında eşitsizlik caiz değildir. "

Urve, Mücahid ve Îbnu'l-Mübarek gibi büyük alimlerden da aynı manada sözler nakledilmiştir.[4] Acaba yeryüzünde hangi eğitim sistemi çocuklar arasında bu ölçüde adalet ve eşitliğe dikkat edebilir? Bu, ancak nübüvvet nurunun aydınlattığı eğitim nizamında mümkündür.

Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in bu şerefli tevcihlerinden, çocuklar arasında adaleti gerçekleştirmenin başlangıç noktasını sevgi ve ilgide eşit davranmanın teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O takdirde çocuklar arasında farklı ilgi ve sevgi sünnet ve adalet değildir.

Evet, bazan çocuğu sevmemek, ona yardımcı olmamak birtakım zahiri sebeplere dayanır; örneğin:

Çocuk, cehaletin eseri olarak kendisine rağbet edilen cinsten değilse, mesela kız ise,

Veya çocuk güzellik ve zeka bakımlarından az nasip almışsa,

Veya birtakım musibetlerle bedeni sakatlıklar meydana gelmişse, bu gibi haller cahil ana-babada bazen çocuğuna karşı ilgiyi azaltır. Ama İslam şeriatı bu gibi doğuştan veya sonradan meydana gelen arazı, çocuktan hoşlanmamanın geçerli sebebi saymaz ve kabul etmez; aynı zamanda kardeşlerini ondan üstün tutmaya bir cevaz nedeni olarak görmez.

Ana-babalar bu yanlış yola saptıklarında ne kadar zalim ve haklara tecavüzkar olurlar; bu gibi katı muamelede bulununca ne kadar ölçüsüzlüğe düşerler?!

Kız olarak doğan çocuğun günahı ne?

Yüzü çirkin ise, yani böyle yaratılmışsa, çocuğun ceremesi ne? Üstün zekayla yaratılmamışsa, onun günahı ne?

Tabiatında çok hareket, kavgacılık, iticilik varsa, onun işlediği günah ne olabilir?

Küçük yaşta iken birtakım bedensel arızalara maruz kalması takdir edilmişse, çocuğun bu hususta sorumluluğu ne olabilir?

O halde terbiyeciler, çocuklarını nefsani bağlardan, noksanlık duyma birikimlerinden; kin, hased fesad gibi kalbi afetlerden esenliğe kavuşturmayı çok arzu ediyorlarsa, önlerinde, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin buyruklarını, tavsiyelerini yerine getirip uygulamaktan başka yol yoktur. O Peygamber ki, şöyle buyurmuştur: “Allahtan korkunuz, çocuklarınız arasında adaleti gözetiniz...”

Aynı zamanda terbiyeciler, ana-babalar, Allah'ın kendilerine ayırmış olduğu oğlanlara kızlara razı olup, hepsine de sevgi, kardeşlik hoşgörü ve eşitlik içinde davrandıklarını bildirme ve anlatma hususun*da ellerinden geldiği nisbette gayret göstermelidirler. Böylece çocuklarının hepsini bir ayırım yapmadan kapsamlı adalet, merhametli nazar, sadık şefkat, müsavi muamele gölgesi altında nimetlendirmiş olurlar.

Ne doğru buyurmuştur. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz:

“Kendisine karşı saygılı davranıp iyilikte bulunması için çocuğuna yardımcı olan babaya Allah rahmet eylesin (veya rahmet kapısı açsın.)”[5]

Hanbelî fukahasından İbn Kudâme[23] diyor ki: Fakirlik, yatalak/kronik hastalık, körlük, aile nüfusunun kalabalık olması, ilimle meşgul olmak gibi normal sebeplerle, çocuklardan birine özel muamele yapılarak ona fazla bağışta bulunmak caizdir. Aynı şekilde İslâm'ın amel ve ahlâkından uzak olan ve aldığını gayr-i meşru yollarda harcayacak olan bir çocuğa bağış konusunda ambargo uygulamak (kısıtlama getirmek) da sözkonusudur. Bütün bunların yapılabileceği hususunda, Ahmed b. Hanbel'den rivayetler bulunmaktadır. O, zaruri bir ihtiyaçtan dolayı bağışta farklı muamele yapılmasında bir sakınca görmediğini fakat böyle bir mazeret yokken ayırım yapılmasını kerih gördüğünü ifade etmektedir."[6]

-----------------------------
DİPNOTLAR :

[1] İbn Hibbân.

[2] Taberânî.

[3] Buharî-Müslim: Nu’ınân b. Beşir (r.a.)'dan.

[4] Abdulğanî en-Nablusî, a.g.e., s. 218.

[5] Prof. Dr. Abdullah Nasıh Ulvan, İslam’da Aile Eğitimi, Evlilik, Evlat Terbiyesi Ve Esasları- 1, Uysal Kitabevi, 10. Baskı, Konya, 1994: 295.298.

[6] Not : Yeşil Renk Ayrı Kitaptan Eklenmiştir.. Kaynak : Abdulğanî en-Nablusî, a.g.e., s. Muhammed Nûr Süveyd. Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi. Uysal Kitabevi: 323-326.
 
Üst Ana Sayfa Alt