Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çocukları Ramazana Hazırlamanın Yolları

F Çevrimdışı

fe eyne tezhebun

Üye
İslam-TR Üyesi
ÇOCUKLARI RAMAZANA HAZIRLAMANIN 13 YOLU


Çocuk meraklıdır. Çocuk heveslidir. Çocuk saf, temiz, iyi niyetlidir. Davranışları, düşünceleri ön yargısızdır. İçinden geldiği gibi, düşündüğü gibi yapar. Hayal dünyası geniştir. Olmazların içinde hayaliyle gezinir ve onların güzelliği ile hep güler. Çiçekler solmayınca, çocuklar ağlamayınca güzeldirler. Onları ağlatmamak gerekir. Bombaların, enkazların, yoksulluğun, sadizmin, bencilliğin altında ezilmemeli çocuklar. Çocuk güzelin, iyinin, mutluluğun kahramanı olmalıdır.

Ramazan bir hoş, bir güzel aydır, aylar içinde. Oruç da o ayın gülü. O gülden koklamak, o gülü seyretmek güzeldir. Ramazan gibi has bir ayın, has gülü orucu Mü’minler doya doya koklarlar, onu tâ ciğerlerine kadar doldururlar. Mü’minlerin çocukları da o aydan büyük zevk alırlar.

Normal ibadetlerden biri olan oruçta, senede bir kere gelmesinden dolayı evlerde büyük bir değişim yaşanır. Evlerde gece hayatı başlar. Ramazan öncesi tatlı bir heyecan ve telaş kaplar evleri. Alınmayan müstesna yiyecekler o ayda borç harç alınır. O ayda, yemeklerin, tatlıların sayısı ve çeşidi çoğalır. Hele iftar öncesi evin hanımının memnun, edalı telaşı ve ezan dakikasında yemeğin sofrada olusu...

Aile fertleri uyuyor. Evin hanımı gece ikinci yarısında kalkmış, mutfakta uykulu gözlerle, ama mutlu, yemek yapıyor. Sofra hazırlığında. Derken, sofra kurulmaya hazır hale gelince, oruç tutma yükümlülüğü olanlar uyandırılır. Mahmur gözlerle, el yüz yıkamaya gidenlerin sallanışları da pek hoştur hani. Sofraya oturulur, besmele çekilir, mahmur bakışlarla yemek faslı başlar. O da ne? İçerden bazı sesler gelir. Bu, evin küçük çocuklarının sesleridir. Kaşık seslerini ve yanan ışığı merak ederler. Aksam demişti ya “Beni de sahura kaldırın, ben de oruç tutacağım.” Büyükler de “Sen küçüksün” demişlerdi. Ama merak öldürülür mü, merak uyutur mu? “Acaba ne yiyorlar?” Yorganın altında sağa-sola dönerek, uyanık olduğunu belli etmeler. Acaba biri “gel” der mi? Hele bir “gel” dese çocuk nasıl mutlu oturur sofraya. Böylece merakı gider, yorganın alında kıpır kıpır eden gözlerin sahibinin.

Oruç tutmak büyük zevk verir çocuklara. Açlığın zorluğunu, ailesine kendisini ispat etmenin mutluluğu yeter. O gün oruç tutar. Sonra iftar saati yaklaştıkça heyecan artar. Dakikalar geçmek bilmez. Bir elinde bir meyve, diğer elinde şeker gibi kırıntılar, akşam yemeğinin hoş kokuları arasında beklenen ses: Top sesi. Ha atıldı ha atılacak derken “gümm” sesiyle, mutluluğun doruğuna ulasan çocuklar. Hangisini önce yiyeceğini bilmeyen çocuklar. Sonra sofradaki, mutluluğun en küçük üyesi olmanın güzelliği. Çocuğun orucu güzeldir. Şeytanın belini kıran bir oruç, çocuk orucu.

Yemek sonrası, neler neler yemek ister. O gün büyümüştür. Öyleyse, babasının gittiği yere gitmelidir. Camiye, teravih namazına... Arka saflardaki çocukların kıkırdamalarını, ön saftaki çocuklar merak eder. Büyükler rükûya varınca hemen koşuşmaya, etrafı kolaçan etmeye başlayan çocuklar. Teravihin uzunluğundan usanıp yarıda bırakılması, büyüklerin sert uyarıları ve homurdanmaları sonucu gerçekleşebilir.

“Bak sakın orada koşturma, gülme, yaramazlık yapma.” gibi tembihlerle camiye götürülen çocukların, tüm masumiyeti camiye yansırken, vakit geçtikçe, çocuklara galebe çalar ve verdiği sözleri unuturlar. Kıkırdar, güler, oynar, koşar, elleri bağlı yürür, gözleriyle her yeri kolaçan eder ama yine de camide olduğunu unutmazlar.

Mevlid ve çocuk. Okutulan mevlidin arkasından dağıtılan simit, lokum, tatlı, çocuk için o kadar değerlidir ki. Onun için mevlidi usanma pahasına dinlemeye çalışır. Mevlid öncesi dağıtılırsa ne alâ, dinlemek, oturmak zorunda değil. Ama, sonra dağıtılırsa, o zaman iş kötü. Sahi, mevlid şekerlerini niçin önce büyüklere dağıtırlar? Ondan çocuklar daha sevinçli olmaz mı? Hele yetmeyiverirse şekerler. Çocuğun ümidi, hayal kırıklığı ne olacak? Bu sebeple, sevindirme önce çocuklardan başlamalıdır. Bir şekerlik mutluluğu çocuklardan esirgemeyelim. Mevlid maksadına ulaşsın.

İftarı, sahuru, teravihi, mevlidi ile çocuklar ramazanı severler. Onun, insanları mutlu edici havasını doya doya solurlar. İftar sofrasında, önünde mis gibi kokan ve insana gülen yemekleri, tatlıları iftar saatinde beklemenin anlık tadını, hiçbir diş baskı olmadan, açlığa rağmen sabretmenin büyüklüğünü, göremediğimiz ama bize her türlü güzellikleri bahseden Allah’ı öğrenir, yaşar çocuklar. İftarla beraber yemenin zevkiyle, yiyemeyenlerin acısını da hatırlar.

“Tekne orucu”yla başlayan ve ömrün sonuna kadar giden oruç yükselişi, ramazan maneviyatı, çocuklar için çok önemli, büyükler için özlenesi günlerdir.

Bu zevkten, bu mutluluktan çocukları mahrum etmeyiniz. Onların oruç isteklerine karşı çıkmayınız. Tutulan oruçlardan, kılınan namazlardan dolayı çocukları tebrik edelim, ödüllendirelim. Çünkü çocuk hafızası unutmaz. Cami, teravih, mevlid, iftar, sahur... Hepsini büyükler şu anda “Ahh eski ramazanlar!” diye hasretle anıyorsa, çocuklar da bu kavramları ve bu kavramlarla yaşamayı öğrenecek ve unutmayacaktır.
 
Üst Ana Sayfa Alt