Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çocuklarımız Ve Namaz

Ö Çevrimdışı

Özlem

Üye
İslam-TR Üyesi
ÇOCUKLARIMIZ VE NAMAZ


Ey Müslüman kardeş! Çocuklarını kulluk binası işinde namaz rüknü ile ilgili,yetiştirme konusunda örnek alacağın bazı tembihler bulacaksın.


1-Çocuklar,büyüklerinin her yaptığının doğru olduğuna inanır.Onlara göre babaları insanların en kamili ve en üstünüdür.Bu yüzden onları taklit eder ve onlara uyarlar.
Büyük yaşlarda ise önlerinde Salih bir örnek bulamadıkları zaman telkinlerden etkilenmezler.Bunun için baba namaza devam ederse çocuğun derinine işler.

2-Babanın,İbrahim(as)’ın yaptığı gibi Allah Azze ve Celle’ye dua ederek yardım istemesi gerekir;”Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle.”(İbrahim 40)

3-Baba,çocuğun alışması,daha sonra zorlanıpta terk etmeyi avantaj görmemesi için bedeni şartlarını öğrenmelidir.

4-Baba,çocuğa abdest almayı,tahareti açıklayarak öğretmeli sonra uygulayarak tekrar etmesini istemeli,onun önünde uygularken müsamahalı olmalı,hata yaparsa usandırmadan güzelce düzeltmelidir.Abdesti benimsemesi,onu bir şiar kabul etmesi sağlanmalıdır.

5-Ona abdestin faziletleri öğretilerek sevabını kazanması için teşvik edilmelidir.


6-Erken yaşlardan itibaren namazı öğreterek alıştırmalı,evde çocukların göreceği yerlerde nafile namaz kılarak çocuğun derinlerine etki etmesi sağlanmalıdır.Çocuk,Babasını Allah Azze ve Celle için yüzünü secdeye koyar halde,ayakta huşu içinde,Namaza konsantre olmuş,etrafından alakasını kesmiş halde gördüğü zaman nefislerine
Allah Subhanehu’nun azameti yerleşir.

7-Baba ,çocuğa temyiz çağı gelmeden önce namaz ve tesettürü emretme konusunda şiddetli olmamalı,onu kendi haline bırakıp örnek alacak büyüklerini taklit etmesini sağlamalıdır.Zira henüz sorumlu olmadığı o yaşta zorlarsa namazdan nefret ettirmiş olur.

8-Yedi yaşına geldiği zaman babanın ona namazı emretmesi gerekir.Çünkü Resulullah
(sav);”Yedi yaşına geldiklerinde çocuklarınıza namazı emredin”buyurmuştur.Aynı şekilde ona tesettür gibi şartlarda emredilir.

9-İş,yedinci yaşı tamamlayan tarihin gelip çatmasına bırakılmamalı,aksine öncesinden bu önemli işe hazırlanması sağlanmalıdır.Yedinci yaşına geldiği zaman ilk farzı kılmalı,Babası ona arkadaşlarını ve kardeşlerini toplayıp bu münasebetle sevindirmelidir.Mesela ona namazı vaktinde kıldığı için hediyeler almalıdır.

10-Namazı düzenli olarak kılmalı,ona bu hatırlatılmalı bıktırmadan namaz emri tekrar edilmelidir.İbn Mesud (ra)’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir;”Çocuklarınızı namaza devam etmek konusunda yetiştirin,hayra alıştırın.Zira şüphesiz hayır,alışkanlık yapar.”
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Namaz için çocukları dövmek


Namaz için çocuklara vurmak nasıl olur?




_______________________




Bütün övgüler Allah’adır.

Ebu Davud (495) ve Ahmed (6650) hadislerinde Amr bin Şuayb’dan o da babasından o da dedesinden rivayetle; belirtti: “Allah Resulü-sallallahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu: çocuklarını yedi yaşlarında iken namaz kılmalarını emredin, onlar on yaşlarına basınca da namaz için vurun, erkek-kız yataklarını da ayırın.” el-Elbani “el-İrva”da (247)de bunun sahih olduğunu belirtmiştir.


İbn-i Kudame –Allah rahmet etsin- “el-Muğni” nin (357/1) şöyle belirtir:

“Çocuk hakkında ki bu emir ve meşru edeplendirme namaza alıştırmak içindir. Ta ki ona alışsın ve sevsin ki akil-baliğ olduğunda onu asla bırakmasın.” Bitti.
es-Sebki ise şunu belirtir:

“Veliye düşen çocuğuna namazı yedi yaşında iken emretmesidir. On yaşında ise namaz için de vurmalıdır.”

Vacip olmayan bir konuda emretmenin vacip olmasını inkâr etmiyoruz. Biz hayvanları eğitmek adına vuruyoruz ve çocuklara nasıl vurmayız? Bu onun yararınadır ve ergenlik çağına girmeden namaz kılmaya alışsın.” Özetle bitti.

“Fetava es-Sebki” (379/1)


Çocuk ve cariye yedi yaşında iken namaz kılmaları emredilir ve on yaşına bastıklarında ise dövülür. Aynı şekilde ramazan orucunu tutmaları için de emredilir. Kur’an okumadan, sünnet namazları kılmalarından, hac ve umre yapmalarından, tesbihat getirmelerini, la ila illa Allah, Allahu Ekber, elhamdu lillah gibi durumları çoğaltmalarından tutun da her hayrı yapmaya teşvik edilmeli ve bütün günahlardan da yasaklanmalıdır.

Namaz için çocuğa vurmada acıtmayan, deriyi parçalamayan, dişi veya kemiği kırmayan ve hafif bir dövme şartı aranır. Bu bele veya omuza yâda buna benzer yerlere vurulmalıdır. Yüze vurmaktan sakınmalıdır çünkü ona vurmak haramdır, çünkü Peygamberimiz bunu yasaklamıştır.

Bu vurma on kırbacın üstünde olmamalı terbiye ve eğitim amaçlı olmalıdır. Bu sadece ihtiyaç anında ona yaptığını açıklayacak bir cezalandırma isteğinde ortaya çıkmalıdır ve çocukları nefret ettirecek ve namazlarını bırakacak çoğunlukta olmamalıdır.

Ebu Burdetul-Ensari(r.a.) Allah Peygamberinin –sallallahu aleyhi ve selem- şöyle dediğini işittim: “Hiç kimse Allah’ın hadlerinin birinin dışında on kırbaçtan fazla kırbaçlanamaz.” Buhari(6456) ve Müslim(3222) ile rivayet etmiştir.


İbn-i Kayyim –Allah ona rahmet etsin- şunu belirtir:

Sallallahu aleyhi ve selemin şu sözü: “Hiç kimse Allah’ın hadlerinin birinin dışında on kırbaçtan fazla kırbaçlanamaz.” Allah hakkında bir cinayeti kast etmektedir.

Eğer ona dense ki: Cinayet haddi murat idiyse on ve üzeri kırbaç nerede olur?

Denilir ki: erkeğin kadınını, çocuğunu, kölesini, reçberini eğitim vb. durumlar için vurabilir. On kırbaçtan fazlasını vurmak ise caiz değildir. Hadisin tahriçlerinden en güzel tahrici budur.” Bitti.

“İ’lamul-Muvakkıîn” (23/2)


Çocuğun şerefini kendisi ve başka arkadaşları önünde korumak için bu vurma eylemi de hiç kimsenin önünde yapılmamalıdır.

Babanın çocukları ile olan ilişkisinden onları eğitmek için vurduğu Allah’a itaat ve Resulüne-sallallahu aleyhi ve selem- itaat için vurduğu bilinmelidir. Bunun arkasında başka bir kasıt aranmadığını onun maslahatını tamamlamak ve meşru olan bir eğitimle özen gösterildiği ta ki çocuk şeriat emirlerine nefret ederek büyümesin, onu bıraktığı için de vurulduğunu bilsin.


Şeyh İbn-i Baz –Allah ona rahmet etsin- şunu belirtir:

Ev halkıyla ilgilen, onlardan habersiz olma ey Allah’ın kulu, onların ıslahı için çalışmalısın, kızlarına ve oğullarına yedi yaşlarında namaz kılmalarını emretmelisin, on yaşında ise onlara namaz için vurmalısın, Allah’a itaatte onlara yardımcı olacak hafif bir vurma olmalıdır. Onlara namazı vakitlerinde kılmalarına alıştırmalısın ki ta ki Allah’ın dininde istikamette bulunsunlar, İslam’ı bilsinler. Bu durum Allah Resulünün-sallallahu aleyhi ve selem- sahih hadislerinde de geçmektedir.”

“Mecmuu Fetava İbn-i Baz” (46/6)


Şeyh ibn-i Useymin –Allah ona rahmet etsin- şunu belirtir:

“Peygamber –sallallahu aleyhi ve selem- bizlere çocuklarımıza yedi yaşına bastıklarında namaz kılmalarını emretmemizi ve on yaşına bastıklarında ise onun için vurmamızı emretti. Oysa onlar dini teklif ile sorumlu değillerdir. Bu sadece onların itaate alışmaları ve onu sevmeleri içindir. Büyüdüklerinde ise bu onlara kolay gelsin ve yanlarında sevimli olsun. Aynı durum övülmeyen durumlar için de geçerlidir. Mükellef olmadıkları halde küçükken buna alışmaları gerekir. Böylece büyüdüklerinde ona alışmış olacaklar ve içlerine sindirmiş olacaklardır.”

“Fetava nurun ala’d-Derb” (386/11)


Şeyh aynı şekilde şunu belirtir:

Emir vaciptir ancak eğer vurma faydalı ise yapılmalıdır. Çünkü bazen çocuğu vurursun ama bu vurmanın faydası yoktur. Ancak bu onun bağırmasını ve ağlamasını çoğaltmaktadır. Fayda vermez. Burada vurmaktan kasıt acıtma olmayan vurmadır. Kolay vuruştan ıslah gerçekleşir ve zarar hâsıl olmaz.” Bitti.

“Açık Kapı Buluşması” (18/95)


–Allah ona rahmet etsin- şunu da belirtir:

Acıtacak tarzda vurulmaz ve örneğin yüzü de ve öldürücü yere de vurulmaz. Oysa bele veya omuza yâda ona benzer yerlere vurulur. Ölümüne sebeb olunacak bir vurma değildir. Yüze vurmanın tehlikesi vardır; çünkü yüz insanda en üsttedir ve insanın en şerefli yeridir. Eğer yüze vurulursa onu aşağılamış ve zelil kılmışsındır. Oysa bele vurmak böyle değildir. Bu nedenle yüze vurmak yasaklanmıştır.” Bitti.

“Fetava nurun ala’d-Derb” (2/13)


Şeyh el-Fevzan şunu belirtir:

Vurma terbiye yöntemlerinden bir yöntemdir. Muallim vurmalı ve müeddib vurmalıdır. Velayeti üstlenen anne-baba ahlak ve uyarma için vurmalıdır. Yatakta uzaklaşan kadına da kocası vurmalıdır.

Ancak bunun da bir sınırı vardır. Deriyi parçalayacak veya kemiği kıracak bir tarzda vurulmamalıdır. İhtiyaç gerektirdiğinde ölçülü vurulmalıdır.” Özetle bitti.

“İğasetul-Mustefid bişerh kitabut-Tevhid” (284-282)


Burada üzerinde durulması gereken bir nokta da çocuk sadece namazı terk ettiği için eğitim amaçlı vurmak gerekir. Oysa namazın şartlarını, rükünlerini, farzlarını yerine getirmede ihmalkâr davranıyorsa da yine vurulur. Belki çocuk namazı kılar ancak vakitler arası cem ediyorsa veya abdestsiz namaz kılıyorsa yada namazı güzelleştirmiyorsa ona namazın bütün durumlarını öğretmek gerekir. Namazın şartları, farzları ve rükünleri peliştirilmelidir. Eğer bir durumda aşırı giderse ona nasihat etmeye devam ederiz. Ardı ardına onu öğretiriz. Buna rağmen inat ederse namazı güzel kılması için eğitim amaçlı vurulur.


Allah en iyi bilendir.

Islam Q&A
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
güzel konu ALLAH razı olsun kardeş
 
ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
çocuk eğitiminde resulullahın sünnetini baz almayan ebeveyn hataya düşmüştür ve bunu neticelerine katlanacaktır.....esselamualykum
 
halit bin velit Çevrimdışı

halit bin velit

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ebu Davud (495) ve Ahmed (6650) hadislerinde Amr bin Şuayb’dan o da babasından o da dedesinden rivayetle; belirtti: “Allah Resulü-sallallahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu: çocuklarını yedi yaşlarında iken namaz kılmalarını emredin, onlar on yaşlarına basınca da namaz için vurun, erkek-kız yataklarını da ayırın.” el-Elbani “el-İrva”da (247)de bunun sahih olduğunu belirtmiştir
Allah razi olsun ahi

Erkek ve kiz cocuklari.yedi yaslarina geldiklerinde namaz kilmalari ve on yasina geldiklerinde de hala namaz kilmiyorlarsa hafifce dövülmeleri emrediliyorsa,yetiskin kimseye sürekli olarak nasihat edip namaz kilmasini emretmek ve namazini kilmaktan geri kaldigi taktirde DÖVMEK, daha önce gelir


 
leylinur Çevrimdışı

leylinur

Üye
İslam-TR Üyesi
gözlemlediğim kadarı ile çocuklar hertülü yaramazlık için meselakaza ile bir şey kırdığında-halbuki kaza elinde olan bi şey değil,kaza ve kader ALLAHtandır malumunuz-dövülüyor yada bi şeyi bilmeden döktüğünde bi ton azar işitiyor ve dövülüyor,iş namaza gelince dinden soğur diye düşünülüyor sanki rasul ve Allah bilmiyor ??!!!islam hayat veren din yeterki uygulansın evlerde ve evrende :),hatırlatma için ALLAH razı olsun ama ben yedi yaşında dövülür biliyordum bidaha bir bakayım :) :) :) ictihatlara....
 
on_dokuz Çevrimdışı

on_dokuz

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ÇOCUK DÖVMEK NE PEYAGMBER SAA' DE NEDE EHLİBEYTTE GÖRÜLMÜŞ BİR ŞEY DEĞİLDİR TAM AKSİNE SAKINILMIŞTIR.

Peygamber Çiçeği Hz . Fatıma-ı Zehra Sıddıka-i Kübra'nın Özel Eğitim Yöntemleri

Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin yılda milyonla varan harcamalara rağmen halâ halledemedikleri en önemli konuların başında eğitim ve eğitim yöntemleri gelmektedir.

Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır?

Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir?

Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır?

Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?

İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (a.s.s.) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt'ine -s- öğretmiştir.

Her insanın karakteristlik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaşken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitime adapte olacak bir yapı arzettiğini hatırlatmak istemektediler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.

Annenin güçlü elleri mucizemsi bir yetenekle çocuğu istediği biçime sokar; bir hammaddeden istediği heykeli yontan bir heykeltraştır anne. Gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlık yoluna yönelten unsur annedir, her insanın bir "anne"nin öğrencisi olduğu asla unutulmamalıdır.

Anne, çocuğu kemale yükseltebileceği gibi bedbahtlık uçurumuna da yuvarlayabilir.

Fatıma-ı Zehra -s- babası Resulullah-saa-den aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.

Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki, rahmetli İmam Humeyni'nin de tabiriyle "varlığının nuru toprak aleminden göklerin ötesine, mülk aleminden melekut-i âlâ'nın ötesine yansımakta"dır.

Evet, Zehra-ı Merziyye selamullah aleyha'nın yetiştirdiği evlatlar insanlık tarihinin nadide çiçekleri, emsalsiz güzideleridirler; yiğit, dürüst, korkusuz ve kelimenin tam anlamıyla "mükemmel insan"lardırlar.

İslamın bu büyük kadınının çocuk yetiştirme hususunda kullandığı yöntemler bugün en ciddi eğitim merkezlerinde, muhtelif din ve görüşlere mensup pedagof ve eğitim uzmanlarınca incelenmekte olup en sağlıklı yöntemler olarak tavsiye edilmektedir.

Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metodlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

Ünlü sahabe Selman-ı Farsî hazretleri "Birgün hz. Fâtıma'nın eldeğirmeninde un öğüttüğünü gördüm, bu sırada küçük Hüseyin'in ağlama sesi duyuldu. "Hz. Resulullah -saa- size yardım edenleri sevdiğini buyurdu" dedim, çocuğu mu sakinleştirmemi istersiniz, yoksa eldeğirmenini almamı mı?" Hazret "Evladımla benim ilgilenmem daha iyidir, zahmet olmazsa siz şu unu öğütebilirsiniz!"

Resulullah -saa'ın kızı Fatımâ -s- ölümünden sonra bile çocuklarını düşünmekten kendisini alamamış ve ölüm döşeğinde hz. Ali'ye -s- "Çocuklarımı annesiz bırakma, benden sonra kızkardeşimin kızıyla evlen, o benim çocuklarıma karşı tıpkı benim gibi şefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için fevkalâde bir basiret ve ilerigörüşlülük örneği sergilemiştir.

Keza, hz. Resulullah'ın -saa- vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları hz. Fâtıma'yı -s- pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?" dediği bilinmektedir.

Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.


Hz . Fâtıma -s- Çocukları Dövmezdi

Teşvik ve ödüllendirme yönteminin, ceza ve dayaktan çok daha olumlu sonuçlar verdiği ve dayağın olumsuz neticeler getirdiği gerçeği, günümüz dünyasında yeterince netleşmiş bulunmaktadır.

Hz . Fatıma'nın -s- çocuklarını dövdüğü veya onlara sert fiziki cezalar uyguladığına dair bir tek vak'a yoktur tarihte.
Dahası, Ehl-i Beyt imamlarından ulaşan rivayetlerde bu yöntem açıkça menedilmiştir.

Çocuğunun elinden gına gelen bir baba, hz. İmam Rıza'ya -s- durumu açtığında "Onu dövme" buyurur, "mecbur kalırsan ona küsülü ve dargın davranabilirsin, ama bu da uzun sürmemelidir!"


Çocuklara İbadetin Önemini Aşılamak

Resulullah -saa'ın kızı Fatıma'nın -s- eğitim yöntemleri arasında en dikkat çekici olanı, çocuklara küçük yaşlardan itibaren Allah sevgisini aşılamak, onlara namaz ve orucu öğretmek ve ibadete önem vermelerini sağlamaktır.

Mesela Kadir Gecelerinde çocuklarını bütün gece uyanık kalmaya ve sabaha kadar ibadetle meşgul olmaya hazırlamak için onları gündüz yatırır, uyku basmaması için hafif yemekler yedirirdi. Kadir Gecelerine fevkalade önem verdiği ve bu gecelerde evde kimsenin uyumasına izin vermediğini "Kadir Gecesinin bereketlerinden kendisini mahrum bırakan biri gerçek anlamda bir mahrumdur" buyurduğu kaydedilmiştir.

Hz . Fâtıma'nın -s- bu konudaki yaptırım ve eğitim yöntemi unutulmamalı ve Kadir Gecelerinde uyumasına izin verilmeyen Hasaneyn'in henüz on yaşına bile basmamış birer çocuk oldukları hatırlanmalıdır.

Çocukların Kişiliğine Değer Vermek

Hiçkimse kendisini bir hiç olarak görmek ve bir hiç olarak görülmek istemez, bu kural çocuklarda da böyledir.
Hz . Fatımâ'nın -s- evinde çocuklara saygı gösterilir, onların görüşleri alınarak kişiliklerinin sağlamlaşması sağlandı. Ehl-i Beyt -s- rivayetlerinde geçen şu hadise gerçekten öğreticidir:

Hz . Resulullah -saa- sevgili kızı hz. Fâtıma'nın -s- evine gelmişti. Evde, babasına ikram edebilecek hiçbirşeyi olmayan hz. Fâtıma'nın -s- bu duruma pek üzülmesi ve mahçup olması üzerine hz. Resulullah -saa- mübarek ellerini semaya açıp

Rabbinden cennet rızığı istedi. Bu sırada hz. Cebrail -s- inerek "Ya Resulullah!" dedi, "Rabbimin sana özel selamı var; siz, Ali, Fâtıma ve çocuklar cennetten istediğiniz herşeyi hemen hazır etmemi buyurdu, ne istersiniz?" Hz . Peygamber-i Ekrem -saa- bunu Ehl-i Beyt'ine bildirdi, kimseden ses çıkmadı, bu sırada hz. İmam Hüseyin -s- "Benim seçmemi ister misiniz?" diye sordu, "elbette!" dediler, "Sen neyi seçersen kabulümüzdür, haydi siparişini ver bakalım!"

İslami metinlerde geçen bu vak'a; onca ulvî ve melekutî anlarda bile çocukların görüşlerine önem verip onların kişiliğine saygı duymanın Ehl-i Beyt -s- okulunun eğitim sisteminde ne denli önem taşıdığını vurgulaması açısından bir hayli ilginçtir.

Çocuklarla oynamak

Çocuklarla oynayıp onlara oyun arkadaşlığı yapmanın fiziki ve psikolojik faydaları yanısıra, çocukların yaratıcılık gücünü de artırması açısından fevkalâde önemli olduğu unutulmamalıdır.

Hz . Fatıma'nın -s- yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz . Hasan'la -s- oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır: "Hasan'ım! Baban gibi ol sen de/ Büyü de, babana benze/. Hakkı kurtar boynundaki urgandan/ Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman/. O'dur bize bütün nimetleri bağışlayan/ Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"/

Çocuklar Arasında Adaletle Davranma

Çocuklar arasında ayrım gözetilmemeli, hepsine adaletle davranmalı, sevgi ve şefkati eşit olarak paylaşmalıdır onlara. Birine daha fazla sevgi duyulsa bile bunu belli etmemek gerekir.
Hz . Fatıma'nın -s- hayatında bu tutumun da bir örneği vardır. İslami metinlerde şöyle bir hadise anlatılır:
"Küçük yaşta olan hz. Hasan'la -s- hz. Hüseyin -s- güreşiyor, hz. Resulullah -saa- bu güreşte hz. Hasan'ın -s- tarafını tutarak sürekli onu teşvik ediyordu. Bunu gören hz. Fâtıma -s- hz. Resulullah'a -saa- neden Hasan'ın -s- tarafını tuttuğunu, sorduğunda çocuklar arasında ayrım yapmayışıyla ünlü olan Allah Resulü -saa- "Sen, dostum Cebrail'in Hüseyn'in tarafını tuttuğunu ve sürekli Hüseyn'i teşvik ettiğini görmüyor musun?" buyurdular, "Bu durumda bana da Hasan'ın tarafını tutmak düşer değil mi?!"
İlim ve terbiyeyi Yüceler Yücesi Hak Teala hazretlerinden alan bu vahy ailesinin çocuklar arasında ayırım gözetilmemesi gerektiği konusunda bütün bir beşeriyete verdiği anlamlı bir derstir bu.

Hürriyetini Zedelemeden Çocukları Kontrol Etmek

Çocukların eğitim ve terbiyesinde en önemli etkenlerden biri de, onların davranış ve yaşamlarını dolaylı olarak kontrol etmek, onlara karşı kayıtsız kalmamaktır. Bunun, hürriyeti zedelemek olmadığı, bilakis, bu yolla insanî hürriyetin de garanti altına alınmış olacağının bilinmesi gerekir.
Ebeveyn, çocukların eve geliş-gidiş saatlerini, kimlerle arkadaşlık kurduklarını dikkatle kontrol etmek durumundadır, bu hususta yapılacak bir ihmalkarlığın pahalıya mal olması mümkündür.
Çocuğuna bu dikkati göstermeyen ve onun tedirginliğini duymayan bir annenin ne kadar tehlikeli bir sorumsuzluğu üstlendiği apaçık ortadadır.
"Hz . Fatıma'nın -s- tedirgin bir şekilde kapı-ardında beklediğini gören hz. Resulullah -saa- bunun nedenini sorar, hazret-i Fâtıma -s- "Çocuklar çıkalı epey oldu, halâ dönmediler" diyerek cevap verir ve tedirginliğini gizleyemez. Bunun üzerine hz. Resulullah -saa- hemen çocukları aramaya koyulur ve çok geçmeden onların Cebel Mağarası yakınlarında oynamakla meşgul olduklarını farkeder, ikisini de şefkatle okşayıp annelerine getirir"...
İslami metinlerden seçtiğimiz bu örnekler, din-i mübin-i islamın büyük kadını Zehra-yı Ether hz. Fatıma'nın -s- annelik hasletleri deryasından alınan bir testi misali naçizdir, ama tefekkür ehli için eğitim sahasında bunların birer kilometre taşı olacağına da hiç kuşku yok.
Bu uçsuz bucaksız deryadan testisini doldurabilen müminlerin saadet ehli olduğu bilinmelidir; müminlerin duası ve Rabb'ul Âlemin'in mağfiret ve rahmetine mazhar olmak umuduyla...


Yarışma ve Sağlıklı Rekabet

Sağlıklı rekabet ve dürüstçe yarışma, çocuklarda kendine güven duygusunu geliştirip onlara sorunlardan kaçmama ve zorluklarla pençeleşme ruhunu aşılar. Kendisine güven duyan ve zorluklardan korkmayan bir insan, hayatın çeşitli merhalelerinde karşılaşabilmesi mümkün zorluklarla yüz yüze geldiğinde teslim olmaz, sorunlarına sırt çevirmez, batıla eğilmez, zilleti kabullenmez ve başı dik olarak bütün zorluklarla boğuşmayı, lekeli olarak rahat yaşamaya tercih eder.
Resulullah -saa'in kızı- Fatıma'nın -s- eğitim yöntemlerinden biri de budur.
Hz . Hasan'la hz. Hüseyin -s- küçük yaşlardayken bir elyazı yarışması tertipler ve kimin yazısının daha güzel olduğunu sorarlar annelerine. Çocuklardan hiçbirinin kırılmasını istemeyen hz. Fâtıma -s- onları babalarına gönderir, babaları kendisine uzatılan yazılara şöyle bir göz attıktan sonra ikisinin de güzel olduğunu, kendisinin bu yazılardan birini tercih edemeyeceğini, hatta eğer isterlerse dedelerinden de bunu sorabileceklerini söyler. Çocuklar hz. Resulullah'a -sav- giderler. Hz . Resulullah -saa- bu çetin hakemliği hz. Cebrail'e, o da hz. İsraf il'e havale eder ve nihayet Allah Tealâ'nın emriyle hz. İsrafil, bizzat hz. Fatıma'nın -s- hakemlik etmesi gerektiğini söyler.
Hz . Fâtımâ -s- ilahi bir ilhamla, taneleri tek rakamlı olan gerdanlığındaki boncukları yere dökerek en fazla taneyi getirenin bu yarışmayı kazanacağını açıklar.
Çocuklar yine eşit sayılarda boncuk taneleri ve birer yarım boncuk getirirler.
Cebrail -s- Allah'ın -cc- emriyle boncuklardan birini ikiye ayırmış ve bu yarışmada taraflardan hiçbirinin "kaybeden taraf" olmaması sağlanmıştır.
Aynı çatı altında yaşayan kardeşler arasında birlik sağlamak ve çocuklar arasında ayırım gözetmemek gerektiği konusunda fevkalade öğretici bir vak'adır bu.


İSLAMİYET EN KÜÇÜK BİR OLGUNUN BİLE MÜKEMMEL YAŞANDIĞI BİR DİNDİR. DAYAK İSE BU OLGUNUN DIŞINDADIR.
BUNU YANLIŞ UYGULAYIP YAŞAYANLAR BU DİNİN YANLIŞ TANINMASINA SEBEP OLMAKTADIR. BÖYLE OLMAMASI İÇİN HZ MUHAMMED SAA VE EHLİBEYTİN AHLAĞINI TAKİP ETMEK GEREKİR
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
“Allah Resulü-sallallahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu: çocuklarını yedi yaşlarında iken namaz kılmalarını emredin, onlar on yaşlarına basınca da namaz için vurun, erkek-kız yataklarını da ayırın.” el-Elbani “el-İrva”da (247)de
 
S Çevrimdışı

sworden

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bana göre ebeveynler çocuklarına gerekli eğitimi vermeli, onları Allah'ın razı olacağı işlere özendirmelidir.Çocuk olgunlaşıp kendi kararlarını verebilecek çağa geldiğinde ibadet konusunda kesinlikle baskı yapılmamalıdır.Dinde zorlama yoktur.İyi kötü bellidir.Seçimi kişi kendi yapmalıdır.Baskı ile ibadet yaptırmak büyük vebaldir.Ramazan ayı geliyor. Oruç tutmayan kişilere "neden oruç tutmuyorsun" dememeli hatta gözümüzle bu anlama gelicek şekilde manalı manalı dahi bakmamalıyız.İbadet hür iradeyle yapıldığında bir anlam taşır.Allah dilese herkesi buna mazhar kılardı ama bir teste tabi tutuluyoruz. O yüzden herkes özgürce kendi seçimini yapmalıdır.

Sorumluluklar hatırlatılır ,güzel olan özendirilir ,kötü olandan sakındırılır ama ibadet konusunda baskı yapmak büyük vebaldir.
 
B Çevrimdışı

bedirhan47

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah celle celalehu razı olsun payalsımınız için rabım hayırlı evlata yetıştırmek nasıp etsın
 
K Çevrimdışı

kelime-i şehadet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bu diğer yakınlarımız için de geçerli midir? Namaz kılmayan kan bağından kardeşlerimize, anne-babalarımıza ya da diğer kan bağından yakınlarımıza karşı tavrımız nasıl olmalıdır? Bunların yaptıkları günahlardan sorumlu muyuz? selamun aleykum.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
evde dört kişi var ise üçü namazları eda ediyorsa beş vakit eda etmeyenin düşeceği yanlızlık ona her türlü nashatten daha iyidir .halid komutan bu konularda nasıl dvranmamız gerektiği ile ilgili sağlıklı sunumlar yapabilir okursa konuyu yazar sanırım ...
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Her türlü metoda başvurmakta fayda var. Benim annem ve babam "ya namaz kıl ya da evi terk et" dediler. Tercihimi namazdan yana kullandım. İyi ki bu tehdite maruz kalmışım. Fiemanillah.
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Her türlü metoda başvurmakta fayda var.
eğer öyle olsa öyle derlerdi herşeye başvurun derlerdi. demekki her metoda başvurmayacaksın. efendimizin sav hayatından çok rahat çıkarımlar yapabilirsiniz. o ne yaptıysa o.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Dövülecek o kadar adam var ki :)
 
Z Çevrimdışı

zümra..

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleyküm.. verdiğiniz bilgiler okadar güzelki ALLAH hepinizden razı olsun..
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
müthiş model anne babayız ya
o kadar ki evimiz cennet bahçesi
hayırda yarışan eşleriz
bi ibadet hayatımız var aynı sünnete göre
hala kılmıyo bizim çocuk !!
varmı yaşayan hakiki müslümanlığı da çocuğu garip olan ??
 
Enfal.571 Çevrimdışı

Enfal.571

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yapilan En büyük yanlis; cocugu cocukken kendi haline birakip sonra büyüyünce ondan 5 vakit namazini kilmasini istemek... agac yas iken eyilir sözü direk aklima geliyor.... kücükken tohumlari ekmek lazim....
bildigim tanidigim bircok ailenin sorunlaridir bu... anne ve baba 5 vakit namaz kilar ama cocuk serserinin tekidir.... sonra sikayetci oluyor aileler... bu cocuk namaz kilmiyor. oruc tutmuyor vs...
daha ufakkene alistirmazsak eger büyüyünce zor yaptiririz...

birde su var... müslüman oldugumuz halde yedigimize ictigimize dikkat etmiyoruz,,, eve gelen yemek helal yollarlami kazanilmis hic umursanilmiyor...
eee cocuga yedirlien haram, iciirilen haram , gydirirlen haram olunca böylede cocukalrimiz oluyor....

Allah(c.c.) bizlere bilinclenmeyi nasip etsin(amin)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt