Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Def Çalmanın Hükmü Nedir?

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Düğün ve sünnet esnasında mubah şarkı ve tef çalmak (Tef : Elek gibi bir tarafı yuvarlak olan çalgıdır. Her iki taraftan da daire şeklinde olanı hakkında ise Malikîlere göre caiz, yasak ve meşru olmak üzere üç görüş vardır.) caizdir. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur.
"Nikâhı ilân ediniz ve nikâh için tef çalınız. "
( İbni Mace, Hz. Aişe'den rivayet etmiştir. Neylu'l-Evtâr, VI, 187)


kardeş burda sadece nikah ve düğün için cevaz verilmiş fakat yinede ihtilaf var.

Bu konu hakkında (müzik aletleri) teknoloji çok gelişti insan sesini güzelleştirme efekt verme gibi imkanlar mevcut müziksizde bazı şeyler yapılabiliyor.
 
Ebukutub Çevrimdışı

Ebukutub

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
abi bir yerde'de tef caizdir ama zilsiz olması şartıyla diye bişi okumuştum forumda.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Def Çalmanın Hükmü

"Nikâhı ilân edin. Onu mescidlerde kıyın ve onun üzerine defler çalınız." (Tirmizî, Nikah, 6)
İbni Ömer (r.anh) bir davul sesi duydu da kulaklarını tıkadı ve bunu üç defa tekrarladıktan sonra "Rasulullah da böyle yapardı" dedi.


Def, kadın-kız veya kölelerin(cariye) çalacağı bir alettir.
Rasulullah (s.a.v.), Mekke'den Medine'ye hicret ederken, Medine'ye yaklaştığında, kendisini bekleyen Ensar ve Muhacirler arasında kadınlar ve kölelerin arasında bulunduğu def çalanların, meşhur 'Tala al Bedru aleyna' neşidesini sevinçle çalıp söylemişlerdir.



Peygamber (s.a.v.)'in Medine'de Karşılanışı

Cuma namazından sonra Rasulullah (s.a.v.) Medine'ye hareket etti. Medine, târihinin en önemli gününü yaşıyordu. Halk bayram sevinci içinde, Kuba'dan itibâren yolu iki taraflı doldurmuştu. Kadınlar şiirler söylüyor, çocuklar "Rasulullah geldi, Rasulullah geldi" diye bağrışıyor, küçük kızlar def çalarak şenlik yapıyorlardı. Medine halkı, Rasulullah (s.a.v.)'in gelişinden duyduğu sevinci, hiç bir şeyden duymamıştı.
Herkes Peygamber Efendimizi kendi evinde misâfir etmek istiyor, "Ey Allah'ın Rasûlu, bize buyurunuz... "diyerek deveyi durdurmak istiyorlardı. Rasulullah (s.a.v.) ise, kimseyi gücendirmemek için devesini serbest bırakmıştı.
- "Siz deveyi kendi hâline bırakınız. O memurdur, emrolunduğu yere gider," diyerek dâvet edenlerden izin istiyordu. Nihâyet deve, hâlen "Mescidu'n-Nebi"nin bulunduğu boş arsada çöktü, Rasulullah (s.a.v.) inmedi. Deve kalkarak bir kaç adım gittikten sonra geri dönüp ilk çöktüğü yere yeniden çöktü, bir daha kalkmadı.
Rasûlullah (s.a.v.) üzerinden inerek: - "
Akrabamızdan en yakın kimin evi?" diyerek etrâfındakilere sordu.
Zeyd oğlu Hâlid
(Ebû Eyyub el- Ensâri) - İşte evim, işte kapısı, buyurunuz Yâ Rasulallâh... diyerek Rasulullah (s.a.v.)'i dâvet etti.
Peygamber Efendimiz böylece Hâlid'in misâfiri oldu. Bu misâfirlik "Mescidu'n-Nebî"nin inşâatı tamamlanıncaya kadar 7 ay devam etti. (Siyer-i İbn Hişâm, 2/143)


Âişe (r.anha), Es'ad b. Zurâre (ö. 1/622)'nin yetim kalmış kızı Fâriga'yı, himayesine alıp büyütmüştü. Büyüdüğünde onu Ensar'dan Nebît b. Câbir ile evlendirdi.
Gelini, koca evine götürenler arasında bulunan Âişe (r.anha) şöyle der: "Döndüğümüzde Rasulullah (s.a.v.) bize şöyle dedi: Ya Âişe damad evine gidince neler konuştunuz?
Âişe dedi : Selam verdik ve evliliğin hayırlı olmasını diledik.
Allah Rasulu buyurdu: Ya Âişe, sizin çalgınız yok mu? Ensar, çalgıdan cidden hoşlanır."
Başka bir rivâyette:
"Def çalacak, şarkı söyleyecek bir câriye gönderdiniz mi?" buyurdu.
Âişe (r.anha), "Ey Allah'ın Rasulu, O ne söyleyecek?" dedi.
Peygamber (s.a.v.): "Size geldik, size geldik. Bize selâm verin, biz de size selam verelim" desin. " buyurdu. (et-Tâc, II, 275)


Rubeyye binti Muavviz'den şöyle dediği nakledilmiştir:
Düğünümüz olduğu sabah, Peygamber (s.a.v.) evimize teşrif etmişti. O sırada küçük kız çocukları deflerini çalıyorlar ve Bedir harbinde şehid düşen atalarımızı dile getiriyorlardı. Onlardan biri,
"Aramızda yarını bilen Peygamber vardır, susalım" deyince;
Allah Rasulu, ona şöyle buyurdu: "
Bu gibi sözler söyleme. Daha önce söylediklerine devam et."
(Tirmizi, Şerhi Tuhfetu'l-Ahvezî, Kahire 1967, IV, 211-212)

Diğer yandan bayram günü şarkı söyleyen câriyelere Peygamber (s.a.v.)'le birlikte bulunan Ebu Bekir (r.anh)'ın: Mescid-i Nebevî'de mızrak oyunu oynayan Habeşlilere de Ömer'in engel olmaya kalkışması üzerine, Peygamber (s.a.v.) buna gerek olmadığını bildirmiş ve kendisi de mesciddeki Habeşlileri seyretmiştir. (Tecrid-i Sarih Tercemesi, III, 203, 204)

Kız çocuklarının defle şarkı söylemesi, Kurban Bayramı günlerinde olmuş ve Allah Rasulu, Ebu Bekir'e: "Ey Ebu Bekir, her kavmin bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. Onları bırak" demiştir. (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, III, 151-157)


Zikredilen hadisler ve benzerleri, müslümanların sevinç günlerini, 'zilsiz Def' ile neşide tarzında, mustehcen olmadan (sözler, kaside vb) kutlayabileceklerini gösterir. Ancak erkek sahabelerin Def çalması değil, kılıç, mızrak çaldıkları bize ulaşmıştır.
 
Üst Ana Sayfa Alt