Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

DİNİN ASLI NEDİR?

B Çevrimdışı

BüyükBarbaros

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Dinin aslı nedir?

Dinin aslı Allahı ikrar etmek, sadece ona ibadet etmek, onun dışındaki ilahlara ibadet etmeyi terk etmek ve ona şirk koşan kimselerden beri olmaktır. İşte bu dört şey dinin aslıdır.

İbni Teymiyye şöyle der: İbrahim ve Musa (as) dinin aslını ikamet etmiştir ki, bu, Allah'ı ikrar etmek, sadece ona ibadet etmek ve Allah'ı inkar edenlere düşmanlık göstermektir. (Fetava:16/203).
Allah'a şirk koşan kimseden beri olmak lafzını İbni Teymiyye bu sözüyle tabir etmiştir: Allah'ı inkar edenlere düşmanlık göstermek. İki cümlenin -yani müşriklere düşmanlık beslemek ve onlardan beri olmak- manası aynıdır.
İbni Teymiyye başka bir yerde şöyle der: Dinin aslı: sevginin, nefretin, dostluğun, düşmanlığın ve ibadetin Allah için olmasıdır. (Minhacus- Sunne: 5/255)
Tüm bunlara binaen şöyle deriz: Şayet bir kimse dinin aslından olan üç şeyi gerçekleştirir dördüncüsünü gerçekleştirmez ise -Allah dışında ibadet edilenlerin terki veya Allah'a şirk koşanlardan beri olmak gibi- o zaman bu kimsenin İslam'ı sahih olur mu?
Cevab: Hayır.
Peki böyle biri nasıl isimlendirilir? Müşrik kafir olarak isimlendirilir.
İşte bu dinin aslının mertebesidir. Bu mertebeye ulaşmayan teklife muhatap bir kimse cahil dahi olsa bu onun için özür değildir. İster bu kimseye hüccet ulaşsın, ulaşmasın veya başka bir tabirle ona rasül gelsin veya gelmesin durum değişmez.

Müfessirlerin imamı ibni Cerir et-Taberani (Allah ona rahmet etsin) dinin aslı hakkında bazı şeyler dedikten sonra şöyle der: Teklifle mükellef olan bir kimsenin bu konuda cehaleti özür değildir. Bu, kendisine Allahu tealadan kendisine rasul gelsin veya gelmesin kendisinden başka birini görsün veya görmesin aynıdır. (Tefsir fi mealimu-d din: 126-132). Kendisinden başkasını görmesin lafzının manası: Yani kendisinden başka bir insanı görmeyen manasındadır. Tıpkı uzak bir adada olup kendisinden başka insan görmeyen kimse durumu gibi.
Bizde deriz ki:’’ Ona bir rasul geldiğinde o zaman rasule ve onun getirdiklerine mücmel manada iman etmek dinin aslına girer. O zaman bisetinden bugüne Muhammed'e (s.a) ve onun getirdiklerine mücmel manada iman etmek dinin aslına girer. Çünkü dinin aslı iki şehadettir (la ilahe illallah muhammeden rasulullah).
***
Şeyhu-l İslam İbni Teymiyye şöyle der: Dinin aslı; Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve rasulü olduğuna şehadet getirmektir. (Fetava: 1/10)
Güzel... Peki Allah'ı ikrar etmek sözünün manası nedir?
Allah'ın varlığına iman, onun kemal sıfatlarla sıfatlandığına, noksan ve ayıplardan münezzeh olduğuna ve yaratma ve emirde tek olduğuna iman etmektir. Allahu teala şöyle buyuruyor: Haberiniz olsun yaratma ve emretme yanlızca onundur (Araf:54).
Emir; ya kevni dir, yani Allahu teala bir şeye ol der o da oluverir. Ya da şer’i emirdir ki bununla kastedilen Allah'ın helal ve haram kılmada tek oluşudur. Şeyhul İslam İbni Teymiyye şöyle der: Şüphesiz dinin aslı sadece Allah'ın haram kıldıkları ve Allah'ın şeriat kıldığı dindir. Muhakkak ki Allah Enam ve Araf surelerinde Allah'ın haram kıldıklarını haram kılmayan ve Allah'ın izin vermediği şeyleri dinden kendilerine bir şeriat kılan müşrikleri ayıplamıştır.
***
Ve bir daha ... Dinin aslı nedir?
Dinin aslı Allahı ikrar etmek, yalnız ona ibadet etmek, onun dışındaki ma’budları terketmek ve Allah'a şirk koşanlardan beri olmaktır.

Yukarıda Allah'ı ikrar etmenin ne manaya geldiğini şerh ettik. Güzel... Peki sadece Allah'a ibadet etmek, Allah'dan başka mabudları terketmek ve şirk ehlinden beri olmak ne manaya gelir? Bunun manası: Allah'ı birlemek, tevhidi sevmek, onu güzelleştirmek ve muvahhidlerle dost olmak, bununla beraber şirkden iğrenmek, ondan ictinab etmek ve müşriklere düşmanlık beslemektir.
İbni Kayyım şöyle der: Bil ki eğer fıtratta yerleşik olduğu halde tevhidin güzelliği ve şirkin çirkinliği akıl için malum olmasaydı o zaman akılla hiçbir mesele idrak edilemezdi. Çünkü bu mesele ispata gerek duyulmayacak kadar açık bir meseledir. Üstelik Allah bunu akla ve fıtrata yerleştirmiştir.
Tevhid ehline dost olmak, müminlere dostluk beslemek manasındadır. Şirk ehline hasım olmak ise müşriklerden beri olmak manasındadır.
Bu durumda dostluk ve düşmanlığın dinin aslına dahil olduğu ortaya çıkmış olur. Fakat burada açıklanması gereken bir mevzu var o da kafirlere düşmanlık beslemek ile düşmanlığı izhar (açığa vurmak) etmek arasındaki farktır. İlki -yani düşmanlığın var oluşu- dinin aslındandır. İkincisi ise -yani düşmanlığı izhar etmek- dinin vaciplerindendir, aslından değil.
Şeyh Abdu-l Latif ibni Abdu-r Rahman Ali şeyh şöyle demiştir: Düşmanlığı izhar etme meselesi düşmanlığın var oluşu meselesi dışındadır. İlkinde kişi korku ve acziyetten dolayı mazur olur. Allahu teala şöyle buyuruyor: "Ancak onlardan korkmanız müstesna". İkincisine gelince bunun olması zorunludur. Çünkü bu, tağutu inkar etmeye girer. Bunun ile Allah ve Rasulünü sevmek arasında kulli bir bağ söz konusudur. Müminin bu bağı çözmesi mümkün değildir.’’
Daha önce dediğimiz gibi dinin aslında hiç kimse cehaletinden dolayı özür olmaz. Dinin aslına sahip olmayan kimsenin İslam'ı da sahih olmaz. Ve küfür ismi ondan kalkmaz.
Dinin aslına mükellef olan, akıl sahibi erkek ve kadınlar için neden cehalet özür olmaz?
Çünkü dinin aslı misak ile sabit olmuş ve akıl ve fıtratın gereğidir.

Şeyhul İslam ibni Teymiyye şöyle demiştir: Dinin aslı Allah'a ibadet ve Allah'ın dışındaki ilahlardan yüz çevirmektir. İşte bu insanların üzerine yaratılmış oldukları fıtrattır.
İbni kayyım şöyle der: Eğer şirkin çirkinliği biliniyorsa ve akıl için de bu malum olan birşeyse ve rasuller de şirkin kötülüğünü kavimlerine haber verdikleri halde akıl hala şirkin kötülüğünü bilemiyorsa o zaman akıl için hangi şey sahih olur?
Buradan anlıyoruz ki dinin aslında -dinin aslını getirmeyen kimsenin küfrüne hükmetmek için- hüccetin ikamesi şart değildir. Yani dinin aslını gerçekleştirmeyen kimsenin küfrüne hükmederiz. İster bu kimseye hüccet ikame edilsin ister edilmesin durum değişmez.
Tekrar vurgulayarak diyoruz ki: Dinin aslına taalluk eden meselelerde hiç kimsenin cehaleti özür sayılmaz. Çünkü bu fıtrat ve akıllarda malum olan bir şeydir. Buna rağmen kimin dinin aslında eksikliği varsa o müşriktir. Fakat böyle biri için dünya ve ahiret azabı ancak hüccetin ulaşmasından sonradır.
İbni Kayyım şöyle der: Cehalet küfrüne gelince, kendisine hüccetin ikame edilmediği ve hüccete ulaşabilmesi mümkün olmayan bir kimseye Allahu teala ancak hüccetin ona ulaşmasından sonra azap eder.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt