Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

ebu hanife’nin “vahhabi”likleri(!),ehli sünnet’e(!) duyurulur

Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleyküm,

(başlık ciddi değildir.ebu hanifeye vahhabi demiyorum,ya da ehli sünnet ile alay etmiyorum.)

özellikle türkiye’de çoğu hocadan duyulabilecek-duyulan bir laf haline geldi bu “vahhabi”lik.ne bu vahhabilik diyenlere bir açıklama:

muhammed bin abdulvahhab 1703′te necd bölgesinde doğmuştur.döneminde yaygınlaşan şirk ve bidat karşısında mücadele etmiş;ingiliz ajanlığı,haricilik,ümmete zulmetme gibi iftiralara maruz kalmıştır.selef akidesini öğretmiş ve yaymış,bu uğurda mücadele vermiştir.allah ona rahmet etsin,rasulü ve onun ashabıyla cennette buluşmayı nasip etsin.

şimdi bu vahhabilik lafını kullanan kişiler genelde selef akidesine karşı çıkacakları zaman “vahhabilik,vahhabi yolu” gibi sözleri kullanmaktan çekinmezler.ve ülkemizde de malum müslüman nüfusun çoğunluğu hanefi mezhebindedir.yani nedirler,”ebu hanife’nin yolunu takip ederler”.

dolayısıyla “vahhabiler,vahhabi mezhebi,vahhabi yolu” gibi laflar ile selef akidesine karşı çıkanların da büyük çoğunluğu ebu hanife’nin yolundan gidiyor.peki ebu hanife’nin yolu nedir?bunu kitaplarından örneklerle,ve de “anti-vahhabi el hanefi”lerin karşı çıktıkları yönleriyle birlikte açıklayacağız inşallah:

1)

-anti-vahhabi sofi dedi ki(şirkin ve bidatin tevhid ve sünnet diye anıldığı site dinimizislam.com’dan alınmıştır):

“… yehovacılar da selefiyeciler de, allah gökte derler…”

-ebu hanife dedi ki:

“ben rabbimin gökte mi yoksa yerde mi olduğunu bilemiyor um diyen bir kimse kâfir olur. aynı şekilde o arşın üzerindedir amma arş gökte midir yoksa yerde midir bilemiyor um diyen kimse de böyledir.”

(el-fıkhu’l-ebsat, s. 46 buna benzer ifadeleri şeyhu’l-islam ibn teymiye, mecmûu’l-fetâvâ (v, 48)da, ibnu’l-kayyim, ictimau’l-cuyuşi’l-islâmiyye (s. 139)da zehebî, el-uluvv (s. 101-102)de, ibn kudame, el-uluvv (s. 116)de, ibn ebi’l-lzz, şerhu’t-tahâviyye, (s. 301 )de nakletmişlerdir.)

2)

-anti-vahhabi dedi ki(yine aynı siteden):”resulullah veya evliya zatlarla, allahü teâlâya tevessül etmek, yani bunların hürmeti için, dilekte bulunmak caizdir. tevessül etmek, şefaatini istemek demektir. ehl-i sünnet âlimleri, bunun caiz olduğunu bildirdi. tevessül edenin duasının kabul olması, tevessül olunanın kerameti olur. yani, öldükten sonra keramet göstermesi olur. “(diyor ki ehli sünnet alimleri caiz gördüler bunu.yaratılan ile yaradan’a tevessülü ehli sünnet caiz görmemiştir.)

-ebu hanîfe dedi ki:

“bir kimsenin yüce allah’a ancak onu vesile kılarak ve ancak yüce allah’ın şu buyruğundan anlaşıldığı üzere emrolunmuş ve izin verilmiş surette dua etmesi gerekir:

“en güzel isimler allah’ındır. o halde o’na bunlarla dua edin. onun isimlerinde eğriliğe sapanları terkedin. onlar yapmakta olduklarının cezasını çekecektir.” (el-a’raf, 7/180) (ed-durru’l-muhtar maa haşiyeti reddi’ı-muhtar (vı, 396-397)

ebû hanîfe dedi ki:

“dua eden kimsenin filânın hakkı için yahut peygamberlerinin ve rasûllerinin hakkı için beyt-i haram’ın ve meş’ar-i haram’ın hakkı için senden dilekte bulunuyorum demesi mekruhtur.” (şerhu’l-akîdeti’t-tahâviyye, s. 234; ithafu’s-saâdeti’l-muttakîn, ıı, 285; aliyyu’l-kârî, şerhû’l-fıkhi’l ekber, s. 198)

ebû hanîfe dedi ki:

“herhangi bir kimsenin allah’a ancak onu vesile ederek dua etmesi gerekir. bir kimsenin senin arşının izzet noktaları hakkı için yahutta mahlukatının hakkı için demesini mekruh görüyorum.” (et-tevessulu ve’l-vesile, s. 82; ayrıca bk. şerhu’l-fıkhi’l-ekber, s. 198)

(imam ebû hanîfe ile muhammed b. el-hasen dua eden bir kimsenin:

“allah’ım senin arşının izzet noktaları hakkı için senden diliyorum” demesini mekruh görmüşlerdir. çünkü böyle bir duaya izin verildiğine dair bir nass bulunmamaktadır. ebû yûsuf ise sünnette bu konuda bir nassa vâkıf olduğundan ötürü böyle bir duaya cevaz vermektedir. vâkıf olduğu bu nassa göre peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şu duayı yaparmış:

“allah’ım senden arşının izzet noktalan ve kitabının rahmetinin son sınırlan hakkı için… diliyorum”… el-binaye, ıx, 382′de ve nasbu’r-raye, ıv, 272′de belirtildiği gibi beyhaki, kitabu’d-daavat el-kebire’de rivayet etmiştir. ancak bu hadisin senedinde tenkid edilmiş üç nokta vardır:

1. davud b. ebî asım’ın ibn mes’ud’dan hadis dinlememiş olduğu,

2. abdu’l-melik b. cureyc hem tedlis yapan, hem mürsel rivayetler nakleden birisidir.

3. ömer b. harun yalancılıkla itham edilmiş birisidir. bundan dolayı ibnu’l-cevzî, el-binaye, ıx, 382′de belirtildiği üzere: “bu hadis hiç şüphesiz uydurmadır, senedi de gördüğün gibi boştur” demiştir. bk. tehzibu’t-tehzib, ııı, 189, vı, 405, vıı, 501 takribu’t-tehzib, ı, 520)

yani sonuç nedir,tevessül caiz değildir.allah’a allah’ın isimleriyle dua etmek varken,onun kapısına onun yoluyla gitmek varken vesilenin faydası değil zararı olur.



şimdi anti-vahhabi el hanefilere(hakaret amaçlı değildir,hatta bu kişilerin kendilerini tanımlamalarına da en iyi bu isim yakışır) şunu diyeceğim:

-lütfen hala selef akidesine sövmekte ve “vahhabilik” çığırışını sürdürmekte devam edecekseniz kendinize ehli sünnet veya hanefi demeyin.sofi deyin,kelamcı deyin ama hanefi demeyin.hem vahhabi(!) düşüncelere sahip olduğunu görüyorsun,hem “vahhabiliğe”(!) sövüyorsun,hem de onun yolundan gittiğin iddiasındasın.

ehli sünnet kendisini hanefi mezhebinde olarak tanımlamaz ancak sizden daha hanefi olduğumuz açıktır.

selametle.

ebu hanife’nin “vahhabi”likleri(!),ehli sünnet’e(!) duyurulur | Kara Damlalar
 
Üst Ana Sayfa Alt