Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Elfâz-i Küfür

H Çevrimdışı

hasret_gülleri

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ELFÂZ-I KÜFÜR


Elfâz'ın tekili olan lafız; söz, kelime ve ifade demektir. Küfür ise "kefera" fiilinden mastar olup, sözlükte; bir şeyi örtmek anlamına gelir. Kalbindeki imanını örten kimseye de bu yüzden münkir veya kâfir denilmiştir. Bir terim olarak, kişiyi küfre düşüren ve dinden çıkmasına sebep olan sözlere "elfâz-ı küfür" adı verilir.
Bir mü'mini küfre düşüren sözler dörde ayrılır. Bunlar: İstihzâ, istihfaf, istihkar ve istinkârdır. İstihzâ, dinin esaslarından birini alaya almak; istihfâf, inanılması gereken ve zarûrât-ı diniyye denilen prensipleri küçümsemek, hafife almak; istihkar, dinle ilgili temel esasları ve dinin mukaddes saydıklarına hakaret etmek, çirkin sözler söyleyip sövmek; istinkâr ise bir İslâmî hükmü açıkça inkâr etmek veya dince mukaddes olan şeylere inanmayıp küfretmek.
Allah'ın zatı, sıfatları, fiilleri, isimleri, emirleri, yasakları hakkında şaka yollu da olsa alay ederek küçümseyici konuşmak ve Allah'a çirkin sözler söylemek kişiyi dinden çıkarır. "Allah ile, O'nun ayetleriyle, O'nun Rasulü ile alay mı ediyorsunuz? Boş yere özür dilemeye kalkışmayın. Siz imandan sonra küfre düştünüz." (Tevbe, 65)
Peygamberlik kurumunu ve peygamberlikle alay etmek, onlar hakkında küçük düşürücü sözler söylemek istihkar (hakaret ve sövme) sayılır. Bu yüzden herhangi bir peygamberi küçük gören, alay eden ve O'na ezâ veren dinden çıkar.


"Şüphe yok ki, Allah'a ve Rasülü'ne eziyet verenlere Allah dünyada ve âhirette lânet etmiştir. Onlara çok küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır." (Ahzab, 57)
"Münafıklardan öyleleri vardır ki, peygamberi incitiyorlar ve 'O her söyleneni dinleyen bir kulaktır' diyorlar. De ki, 'O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a da inanır, mü'minlere de. Iman edenleriniz için bir rahmettir. Allah'ın Rasulüne eziyet verenlere ise acıklı bir azab vardır." (Tevbe, 61)
Hz. Peygamber'e hakaret dinden çıkardığı gibi, mukaddes kitaplara ve kitaplara ve Kur'an-ı Kerim'e hakaret veya mukaddes kitapların aslını inkâr edici sözler söylemek küfürdür. Kur'an'la, bir suresi veya ayetiyle alay etmek, onu küçümsemek küfürdür. Meleklere hakaret etmek, alay etmek, ayıplamak, onları küçük görmek küfürdür. Cebrâil'in vahyi getirirken hata ettiğini, Hz. Ali yerine yanlışlıkla Hz. Muhammed'e vahyi verdiğini söylemek de kişiyi dinden çıkartır. Azrâil'e, ölüm meleği olduğu için hakaret etmek, meleklerin dişi olduğunu söylemek de küfürdür. Sahabeleri tekfir ederek, onların mü'min olmadığını söylemek de küfür kabul edilmiştir. Sahabeyi küçümsemek, alay etmek ve onlara buğz etmek ise bid'at ve sapıklıktır. (Bkz. Feth, 18; Tevbe, 100)
Söyleyeni dinden çıkaran küfür sözlerinin bu sonucu meydana getirmesi için hür bir irade ve ihtiyarla söylenmesi gerekir. Tehdit, zor ve baskı altında küfür sözlerini söyleyen kimse, ikrâh-ı mülcî yani tam zorlama ile, öldürme, kesme, bedene zarar verme ve şiddetli dövme gibi işkence veya bu tehditler varsa küfür sözü söyleyebilir.


"Kalbi imanl adolu olduğu halde, küfre zorlanan müstesna olmak üzere, kim iman ettikten sonra, küfre sine açarsa Allah'tan onlara bir azap vardır." (Nahl, 106)

Bu ayet, küfre zorlanan kimsenin dinden çıkmayacağını gösterir. Nitekim Mekke müşrikleri, Yâsir ile hanımı Sümeyye'yi İslâm'dan dönmeleri için zorlamış, işkence altında ikisini de öldürmüştür. Yâsir'in oğlu Ammâr'ı da bir kuyuya atarak işkence yapmışlar, Ammâr işkenceye dayanamayarak, kalbi imanla dolu olduğu halde, diliyle İslâm'dan döndüğünü söylemiş ve canını kurtarmıştır. Haber Hz. Peygamber'e ulaşınca, kendisiyle görüşmüş ve yine işkenceye mâruz kalırsa aynı sözleri söylemesine ruhsat vermiştir. Yukarıdaki ayet-i kerime bu olay üzerine inmiştir.
Günümüzde nice şarkılarda dinle ilgili kutsal esaslara hakaret taşıyan, kadere isyan eden, bir kadını putlaştırıp Allah'ı sever gibi sevme ifadeleri müslümanım diyen insanlar tarafından rahatlıkla söylenebilmektedir. Bir futbol takımı ekber, yani Allah'a ait olan "en büyük" ifadesiyle sloganlaştırılabilmekte, öğrencilere bir şahıs hakkında ilâhî özellikler verilerek antlar, şiirler söylettirilebilmektedir. Medyada, kahvelerde, sokaklarda nice elfâz-ı küfür rahatlıkla ağızlardan çıkabilmektedir. "İşimiz Allah'a kaldı", "Allah'lık" gibi ifadelerle Allah hakkında küçültücü ifadeler söylenebiliyor. Azrail'e kızılıp ileri geri sözler söylenebiliyor. Bir kıza "Melek" ismi verilebiliyor, felek ifadesiyle göklerin insan kaderi üzerinde etkisi kabullenilerek ona kader adına hakaretler edilebiliyor. Açıkça kadere de çatılabiliyor. Zamana sövülebiliyor. Cennet ve cehennemle ilgili fıkralar anlatılarak Allah'ın ödül ve cezası şaka konusu edilebiliyor. Dini küçük düşürücü Bektaşi fıkraları veya dinin kutsallarını küçük düşürecek uydurmalar anlatılabiliyor. Allah'ın sıfatları başkasına verilebiliyor. Allah'tan başkasına dua edilip medet ve yardım istenebiliyor. Allah'tan başkası adına yemin edilebiliyor. Ağzımızdan çıkan her sözün hesabının isteneceği unutularak küfür lafızları sakız gibi ağızlarda dolaşabiliyor. Bütün bunlar, elfâz-ı küfür, şirk, irtidat gibi konuların kapsamına girmektedir.


Ahmed KALKAN - Müslüman'ın Akaidi, İnanç Esaslarımız.
 
H Çevrimdışı

hasret_gülleri

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Seyfuddin El-Muvahhid - Buhari ve Müslim'den islam Davetçilerine Öğütler


İMANSIZ CİHAD, CİHADSIZ İMAN İMKANSIZDIR




Enes b. Malik (ra)’den gelen rivayete göre demiştir ki:


«Amcam Enes b. Nadr (r.a) Bedir harbinden uzakta bulunmuştu da:
«Ya Rasulallah! Müşriklerle savaş ettiğin ilk gazadan uzak bulundum. Eğer, Allah beni müşriklerle harb meydanında karşılaştırırsa oynayacağım oyunları Allah mutlaka gösterecektir» demişti. Uhud günü gelip de müslümanlar yenilgiye uğrayınca İbn-i Nadr:
«Ya Rabbi! Şunların (yani müslümanların) yaptıkları bozgunculuktan dolayı senden özür dilerim. Şunların da (yani müşriklerin) işledikleri cinayetten sana sığınırım» dedi. Sonra ilerledi. Bu sırada İbn-i Nadr’a Sa’d İbn-i Muaz rastgeldi. Ona:
«Ey Sa’d b. Muaz! Cennet istiyorum. Ve Nadr’ın Rabbine yemin ederim ki cennetin kokusunu Uhud’da buluyorum» dedi.


Sa’d b. Muaz, İbn-i Nadr’ın kahramanlıklarını özetleyerek Rasulullah’a:


«Ya Rasulallah! İbn Nadr düşmanlara karşı öyle cihad etti ki, benim onun gösterdiği harikaları anlatmaya gücüm yetmez» dedi.


Enes b. Malik, Sa’d b. Muaz’ı teyid ederek demiştir ki:


«Biz İbn-i Nadr’ı şehid olarak bulduğumuzda onun be deninde kılıç darbesi, mızrak vurması ve okun isabet etti ği seksen bu kadar yara bulduk. Müşrikler, bu mücahide burnunu, kulaklarını ve diğer organlarını birer birer kes mek suretiyle o kadar işkence etmişlerdi ki, bu şehidi hiç bir kimse tanıyamadı da yalnız kız kardeşi parmaklarının ucundan tanıyabildi.»


Enes b. Malik (r.a) demiştir ki: Zannedersem şu:


«Mü’minlerden bir kısım erler vardır ki onlar Allah’a verdikleri söze bağlı kaldılar. Onlardan kimi şe hid olarak sözünde durdu, kimi de bekliyor. Ve onlar sözlerini hiçbir surette değiştirmediler.» (Ahzab: 23) ayeti sonuna kadar Enes b. Nadr ile benzerleri hakkında nazıl olmuştur.


Yine Enes b. Malik demıştır ki:


«İbn-i Nadr’ın kız kardeşi —ki o Rübeyyi adıyla anılır— bir kadının ön dişlerini kırmıştı. Rasulullah (s.a.s) kısas ile emretmişti. Bunun üzerine Enes b. Nadr dedi ki:


«Ya Rasulallah! Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim, Rübeyyi’nin dişi kırılmaz.» Hakikaten davacılar en sonunda diyete razı olup kısası bıraktılar. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):


«AlIah’ın kullarından öyleleri vardır ki o, Allah’a yemin etse muhakkak Allah onun yeminini doğru çıkarır» buyurdu.» (Buhari-Müslim)


HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ


1 - Canını ve malını bu dinin yoluna koymuş, kendisini Rabbine teslim etmiş olan kul cihad ve şehadet konusunda ancak şu iki halden birisi üzeredir. Rabbe teslimiyeti tüm benliğiyle hissetmiş olan bu kul ya canıyla ve kanıyla bu davanın hakikatine şehadet ederek, bu dava uğruna şehid olmuş ya da kalbten gelen coşkun bir arzuyla cihadı, şehadeti, davası yolunda ölmeyi beklemektedir. Üçüncü bir hal mümkün değildir, mü’min kul için. Çünkü iman onun kalbine yerleşmiştir ve bu iman onu Allah için çalışmaya, Allah için yorulmaya, Allah için mücadeleye, Allah için Allah yolunda ölmeye mutlaka sevkedecektir. işte gerçek iman budur. «La ilahe illallah» diyerek nefsinde ve şahsi hayatında sahte ilah ve tağutlara karşı kıyam eden ve onları devirerek, uluhiyyetin ve rububiyyetin gerektirdiği her mevkiyi yalnız Allah’a veren kul, bu kıyama toplumların hayatında da gerçekleştirebilmek, toplumlar üzerinde ilahlaşanları devirmek, Allah’ın uluhiyyetini sosyal hayatın her kademesinde tesis etmek için yer kalbiyle, yeri geldiğinde dili ve kalemiyle, yeri geldiğinde malıyla yeri geldiğinde silahıyla ve kanıyla cihad etmek, en azından bunu kalbten arzulamak zorundadır. Bu zorunluluk sadece ecir kazandırıcı bir emir şeklinde tezahür etmez Allah’ın sisteminde. Bu zorunluluk, La ilahe illallah düsturundan kaynaklanan tevhid inancının mutlak bir sonucudur. Bu inanca sahip olduğunu iddia ettiği halde, dinin özür olarak gördüğü mazeretler dışında, Allah yolunda çalışmayı, mücadeleyi, malıyla ve canıyla cihadı terkeden, en azından buna dair hiçbir arzu ve istek bulamayan kimse bilmelidir ki kalbine yerleştiği ferdi, hemen harekete geçiren iman, henüz onun kalbine yerleşmemiştir. Çünkü mü’mim kul için iki halden başka üçüncü bir hal yoktur: Ya Allah yolunda mücadele vererek şehid olmak ya da bu şehadeti kalbten arzulayarak savaşını beklemek...


2 - Yukandaki hadisi incelerken Enes b. Nadr (r.a)nun:


«Rübeyyi’nin dişi kırılmaz» sözünün üzerinde durmamız faydalı olacaktır. Enes b. Nadr (r.a) bu sözüyle Rasulullah’ın hükmüne karşı çıkmayı kastetmemiştir şüphesiz. 0, bunu söylerken davacı tarafin sonunda fidyeyi kabul edip Allah’ın yardımayla kardeşini kısastan kurtaracağını kastetmektedir. Nitekim, gerçekten faziletli bir kul olan Enes b. Nadr (r.a)’ın bu sözünden sonra Allah (c.c) davacı tarafın fidyeyi kabul edip kısastan vazgeçmelerini sağlamıştır.
 
H Çevrimdışı

hasret_gülleri

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
sizdende ALLAH razı olsun RÜVEYDA kardeşim ben forum nerden hazırlıyacağımı bulamıyom
bir hazırladım sonra nasıl girdim diye aradım olmamış nasıl yardım edbilirsiniz tşkler allah emanet olun .
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yukarıda en üsteki bölümde nicinizi ve şifrEnizi giriyorsunuz girişe tıklıyorsunuz tekrar siteye gireblirsiniz........tam anlıyamadım aslında birazdaha açıklarsan sana daha iyi yardım edebilirim
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Günümüzde nice şarkılarda dinle ilgili kutsal esaslara hakaret taşıyan, kadere isyan eden, bir kadını putlaştırıp Allah'ı sever gibi sevme ifadeleri müslümanım diyen insanlar tarafından rahatlıkla söylenebilmektedir. Bir futbol takımı ekber, yani Allah'a ait olan "en büyük" ifadesiyle sloganlaştırılabilmekte, öğrencilere bir şahıs hakkında ilâhî özellikler verilerek antlar, şiirler söylettirilebilmektedir.

Medyada, kahvelerde, sokaklarda nice elfâz-ı küfür rahatlıkla ağızlardan çıkabilmektedir. "İşimiz Allah'a kaldı", "Allah'lık" gibi ifadelerle Allah hakkında küçültücü ifadeler söylenebiliyor. Azrail'e kızılıp ileri geri sözler söylenebiliyor. Bir kıza "Melek" ismi verilebiliyor, felek ifadesiyle göklerin insan kaderi üzerinde etkisi kabullenilerek ona kader adına hakaretler edilebiliyor.

Açıkça kadere de çatılabiliyor. Zamana sövülebiliyor. Cennet ve cehennemle ilgili fıkralar anlatılarak Allah'ın ödül ve cezası şaka konusu edilebiliyor. Dini küçük düşürücü Bektaşi fıkraları veya dinin kutsallarını küçük düşürecek uydurmalar anlatılabiliyor.

Allah'ın sıfatları başkasına verilebiliyor. Allah'tan başkasına dua edilip medet ve yardım istenebiliyor. Allah'tan başkası adına yemin edilebiliyor. Ağzımızdan çıkan her sözün hesabının isteneceği unutularak küfür lafızları sakız gibi ağızlarda dolaşabiliyor. Bütün bunlar, elfâz-ı küfür, şirk, irtidat gibi konuların kapsamına girmektedir.


Teşekkür Ederim kardeşim..
 
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
 
Üst Ana Sayfa Alt