Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Emire İtaatın Sınırı Nedir?

A Çevrimdışı

Abu Jafar

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Hükümdara veya Imam'a itaat ne zaman vacib'dir ve nezaman vacib degildir?

Bazilari hükümdara itaatlik vacib oldugunu bügünün Hükümlarlara kulaniyorlar. Bir kac Hadis'ler delil olarak veriyorlar. Buna karsi reddiye sormak isdemisdim, in shaa Allah.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"Halıka isyanda mahlukata itaat yoktur"

"Allah'a isyanın söz konusu olduğu yerde kula itaat yoktur. İtaat ancak iyiliktedir."
(Muslim, K. İmara, bab: 39, Hadis no: 1840 ; Ebu Davud, K.el-Cıhad, bab: 87 Hadis No 2625)


"Sana bey'at edenler, ancak Allah'a bey'at etmiş olur. Allah'ın eli onların (Bey'at edenlerin) elleri üstündedir. Şu halde kim (bu bey'at bağını, ahdini) çözerse, kendi aleyhine çözmüş olur. Kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa ederse (Allah) ona büyük bir ecir verecektir" (Feth, 10)

" Ey iman edenler!.. Allah'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiblerine (Ulû'l-emr'e) de (itaat edin).. " (Nisa, 59) emri verilmiştir.

İslâm'ın temel hedeflerini gerçekleştirebilecek ve bu uğurda her türlü engeli aşabilecek vasıftaki insanın tesbiti önemli bir hâdisedir. Bu sebeble fukahâ bey'at edilecek kimsede aranan vasıflar hususunda titizlik göstermiştir. Şurası muhakkak ki, halîfe (ulu'l-emr), mûminlerin irade beyanı ve rızaları sonucu ortaya çıkabilir. Zorbalıkla ve kılıç zoruyla (ikrahla) alınan bey'at geçerli değildir.
Zira Ömer (r.anh): "Bir kimse müslümanlara danışmadan ister kendisi başkan olmak, isterse de başkasını başkanlığa geçirmeye kalkışırsa (vazgeçmediği tadirde) onu öldürmelisiniz" demiştir.
(Muhammed Ravvas Ka'l-aci, Mevsûatu fıkh Ömer b. el-Hattâb, 1401/1981, 103).

İslam devletinde boynu vurulmaya mustehak olan tiplerin "meşru bir ulu'lemr" olarak değerlendirilebilmesi imkânsızdır, cehâlettir. Fûkahâ'dan bazıları "Zaruret" halinde, zorbalıkla (kuvvet kullanarak) başa geçen, fakat İslâmî hükümleri tatbik eden kimselere itaat edilebileceğini zikretmişlerdir. Nitekim İbn Âbidin "Reddu'l Muhtar" da: "Zaruretten dolayı zorbanın sultanlığı sahihdir" demektedir. Ancak İmam'da bulunması gereken vasıflar kendisinde mevcud olmalıdır. Hilâfete tayinde asıl olan, mûminlerin seçmesidir. İmamlık akdi ya halîfenin kendi yerine birini seçmesiyle olur -nitekim Ebû Bekir (r.anh) böyle yapmıştır- yahud ulemâdan ve söz sahiblerinden bir cemaatin bey'atiyle olur.
İmam Eş'arî'ye göre şahidler huzurunda olmak şartı ile söz sahiblerinden meşhur bir âlimin bey'atı yeterlidir. Şâhidler huzurunda olması, şayet inkâr vâki olursa, onu defetmek içindir.
Mûtezile ise, beş kişinin bey'atını, Hanefilerden bazıları da, bir cemaatın bey'atını şart koşmuş, belli bir sayıya itibar etmemişlerdir. Zarûretten maksad fitneyi önlemektir.
Bir de Peygamber (s.a.v.): "Size burnu kesik Habeşli bir köle bile hükümdar olsa dinleyin ve itaat edin!.. " buyurmuştur. (Buhârî, Ahkam, 4) diyerek konunun mahiyetini izah eder.

İleriyi görebilen İslâm âlimleri, "Zarûret" mefhumunun sınırlarının bir hayli nâzik olduğunu bilir. Zalimlerin, fâsıkların, delilerin ve çocukların halîfeliğine; "fitne çıkmasın" gerekçesiyle radı olmanın faturasını ummet çok ağır ödemiştir. İslâm topraklarındaki tağutî iktidarların oluşmasında, farz olan "emaneti ehline verme" fiilinin terk edilmesinin büyük payı vardır.
Rasul-u Ekram (s.a.v.)'in:
"İş, ehil olmayanın eline geçti mi, kıyameti gözetleyiniz" (Buhârî, İlim, 2) mealindeki tesbiti üzerinde iyi düşünülmelidir. Kaldı ki sadece müminlerin emirinin (Halife'nin) muttakî olması kâfi değildir. Bu muttakî olan halîfe'nin her sahada, müminlerin en ehliyetli olanına görev vermesi zarûrîdir. Nitekim bir hadîs-i şerifte:
"İdaresi altında bulunan müslümanlardan daha ehliyetlisi bulunduğu halde, bir başkasına vazife veren hakikaten Allah'a, O'nun Rasulune ve İslâm milletine ihanet (hâinlik) etmiş olur" (İbn Humâm, Fethu'l-Kadîr, V, 457) hükmü beyan buyurulmuştur.

İbn Cerîr et- Taberi der ki: Bana Ali İbn Muslim et-Tûsî'nin... Ebu Hurayra'den naklettiğine göre; Peygamber şöyle buyurmuşlardır :
Benden sonra size bir takım kişiler vali olacaklardır. İyi olanlar iyilikleriyle sizi idare edecek, günahkar olanları günahkârlıklarıyla sizi idare edecektir. Onların hakka uyan her bir işinde onları dinleyip itaat edin ve arkalarından gidin. Eğer iyilik yaparlarsa; hem onlara hem size sevâb vardır. Eğer kötülük yaparlarsa size sevâb, onlara ceza vardır.

Ebu Hurayra'den rivayete göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır : İsrâiloğullarını peygamberler idare etmiştir. Bir peygamber öldüğünde peşinden bir peygamber gelmiştir. Benden sonra ise peygamber gelmeyecek bir çok halîfe gelecektir.
(Ashâb) Ey Allah'ın Rasulu, (bu konuda) bize ne emredersiniz? diye sordular.
En öncekilere bîat ediniz. Sonra ondan sonrakilere. Onlara haklarını veriniz.. Muhakkak ki Allah Teâlâ onların güdümüne verdiklerinden kendilerini sorguya çekecektir, buyurdular.
(Hadîsi, Buhârî ve Muslim tahrîc etmişlerdir.)
"Ey îmân edenler, Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan emîr sahiblerine itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz Allah'a ve âhiret gününe inanmışsanız onun hallini Allah'a ve rasûlune bırakın. Bu; hem hayırlı hem de netice itibariyle daha güzeldir." (Nisa 59)

Muttefekun (Buhari, Muslim) aleyh olan ve Ebu Hurayra'den rivayet edilen sahîh bir hadîste, Allah Rasulu şöyle buyurmuşlardır:
"Bana itaat eden Allah'a itaat etmiştir. Bana karşı gelip isyan eden de Allah'a isyan etmiştir. Benim emîrime itaat eden bana itaat etmiştir. Benim emirime isyan eden de bana isyan etmiştir."

Bunlar, âlimlere ve emirlere itaati içeren emirlerdir. Bunun için Allah Teâlâ : «Allah'a itaat edin.» buyuruyor ki; bundan maksad O'nun kitabına uymaktır. «Peygambere itaat edin.» buyuruyor ki; bundan maksad, O'nun sunnetine sarılmaktır. «Sizden olan emir sahiblerine de itaat edin.» buyuruyor ki; emirlerin Allah'a itaat olan konularındaki emirlerine itaat edilecek; değilse Allah'a isyan olan konulardaki emirlerine itaat edilmeyecektir.

Daha önce geçen sahîh bir hadîste :
"İtaat ancak İyiliktedir, buyurulduğu üzre Allah'a isyan olan konularda yaratıklara itaat yoktur."

İmâm Ahmed der ki: Bize Abdurrahmân'ın... İmrân İbn Husayn'dan, onun da Peygamber'den naklettiğine göre; Rasulullah (s.a.v.) : "Allah'a isyan olan konuda itaat yoktur" buyuruyor.


Müslüman bir amîr memuruna masum bir insanı öldürme gibi hakkında ruhsat olmayan herhangi bir emri verirse, cebre başvursa dahi böyle bir emre itaat edilemez. Aksi taktirde İtaat eden kişi günahkardır. Hatta bazı alimlere göre, daha sonra izah edileceği gibi, kısasa mahkum edilir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) idarecinin günah olan bir şeyi emretmesi halinde ona itaat edilemeyeceğini beyan ederek şöyle buyuruyor:
"Müslüman kişinin sevdiği hususlarda da hoşuna gitmeyen hallerde de kendine verilen emri dinleyip gereğini yapması gerekir. Ancak Allah'a karşı gelmekle emredilme durumu mustesnadır. Şayet Allah'a isyanla emredilirse artık dinleme ve itaat etme yoktur."
(Buhâri, Kit. Ahkam, bab: 1; Muslim, Kit. İmare, bab: 38, hadis no: 1839 -metin Muslim'e aittir-; Nesei, Kit. Bey'a, bab: 34, İm. 4210; İbn Mâce, Kit. Cihad, bab: 40, hadis no: 2864; Tirmizi, Kit. Cihad, bab: 29, Hadis no: 1707; Musned, İmam Ahmed, c. II, Sf: 17, 142)

Bu hadis-i şerifin diğer rivayetleri şöyledir:
"Kişinin verilen emri dinleyip ona itaat etmesi, Allah'a karşı gelmekle emredilmediği sürece vâcibdir. Şayet kul, Allah'a isyanla emredilirse artık dinleme ve itaat etme diye bir şey yoktur."
(Buhârî, Kit. Cihad, bab: 108)

"Benden sonra idari işlerinizi; sünneti söndüren (terk eden) bid'atlerle amel eden ve namazı vaktinden erteleyen bir kısım insanlar üzerlerine alacaklardır."
Abdullah bin Mes'ud diyor ki: Ey Allah'ın Rasulu! Şayet bu insanlara kavuşursam nasıl davranayım? diye sordum.
Rasulullah: "Ey kulun annesinin oğlu! Bana nasıl davranacağını mı soruyorsun? Allah'a isyan edene itaat yoktur" buyurdu.
(İbn Mâce, Kil. Cihad. bab: 40, hn. 2865; -Metin İbn Mâce'ye aittir-; Musned, İmam Ahmed, c. I, sh. 400, 409, c. V, sh. 325. 429)

Yine bu hadisin diğer rivayetleri
"Allah'a isyanda hiçbir beşere itaat yoktur"
(Musned, İmam Ahmed, c. I, sh. 129. c. 4, sh. 426, 427. 432, 436)

"Allah'a isyanda hiçbir mahluka itaat yoktur"
(Musned, imam Ahmed, c. I, sh. 131, c. V, sh. 66)

"Allah'a isyanda hiçbir kimseye itaat yoktur
(Musned, İmam Ahmed, c. V. sh. 67)


Ali (r.anh) buyuruyor ki:
"Bir zaman Rasulullah (s.a.v.) bir yere mufreze gönderdi. Mufrezenin başına bir adamı emir tayin etti. Emir askerlere kızarak odun toplatıp ateş yaktırdı. Sonra onlara: "Girin bu ateşe" diye emir verdi. Bazı askerler ateşe girmek istediler.
Diğerleri: "'Biz bu ateşten kaçarak iman ettik" dediler.
Hadise Rasulullah'a (s.a.v.) anlatıldı.
Rasulullah (s.a.v.) ateşe girmek isteyenlere: "Şayet ona girseydiniz, kıyamete kadar o ateşte kalacaktınız" buyurdu.

Ateşe girmek istemeyenlere ise güzel sözler söyledi ve sonra şöyle buyurdu: "Allah'a isyanda itaat yoktur. İtaat ancak iyiliğin emredilmesindedir.
(Muslim, Kit. İmare, bab: 39, hn. 1840 -Metin Muslim'e aittir-; Ebû Dâvûd, Kit. Ci*had, bab: 87, hn. 2665; Nesei, Kit. Bey'a, bab: 34, hn. 4210; Musned, İmam Ahmed, c. V, sh. 70)


Birinci Akabe Biatinin Şartları

Ubade b. Samit şöyle demiştir:
- "Ben, birinci Akabe'de hazır bulunanlar içindeydim. Biz on iki kişi idik. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kadınların biati gibi biat ettik. Bu bize harbin farz kılınmasından önce idi. Şunun üzerine biat ettik:

"Allah-u Teâlâ'ya hiç bir şeyi ortak koşmayalım hırsızlık etmeyelim, zina yapmayalım, çocuklarımızı öldürmeyelim, ellerimizle bir iftira düzüp getirmeyelim, herhangi bir iyilik hususunda Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e itaatsizlik yapmayalım."

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki:
- "Eğer ahdinizde durursanız sizin için cennet vardır. Eğer onlardan bir şeyi örtbas ederseniz sizin işiniz Allah-u Teâlâ'ya aittir. Dilerse azab eder, dilerse afeder." (Buhari-Siyeri İbn-i Hişam)


İkinci Akabe Biatinin Şartları


Harb bey'ati; Allah-u Teâlâ'nın, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e savaşmaya izin verdiği zaman, birinci Akabe'de olanların üzerine kıldığı şartlardan ayrı birtakım maddeler idi.

Birinci Akebe bey'ati kadınların bey'ati gibi idi. Çünkü henüz o zaman Allah Teâlâ, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e, harbe izin vermemişti. Allah ona izin verdiği ve Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) son Akabe'de siyah ve beyaz herkesle harb etme üzerine beyatlaşınca, kendisi Rabbi için söz alıp şart kıldı. Buna vefa göstermelerine karşı cenneti vaadetti.

Bu nakiblerden birisi olan Ubade b. Samit (Radıyallahu Anhu) şöyle demiştir:

Birinci Akabe'de kadınların bey'ati ile beyatlaşan ve on iki kişiden biri olan Ubade, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile:

"Darda ve ferahta, sevinçte ve kederde dinleme ve itaat etme üzerine, başkalarını kendimize tercih etme üzerine ve idarenin ehline verilmesinde birbirimizle çekişmemeye ve nerede olursak olalım hakkı söylemeye, Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamaya, harb bey'atiyle bey'at ettik."

Akabe'de hazır bulunan ve orada Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beyatlaşan Evs ve Hazrec'den olanların sayısı yetmiş üç erkek ve iki de kadın idi. (Siyeri İbn-i Hişam)

Günümüzde "bir kimseye, bey'atın farz olabilmesi için İslâmî bir yönetimin (devletin) bulunması şarttır" tezini ileri süren anlayışlar vardır. Halbuki Rasul-u Ekram (s.a.v.) ile mûminlerin yaptığı ilk bey'at, Akabe'de gerçekleşmiştir. Bu tevâtur derecesindeki haber bütün sahîh kaynaklarda mevcuttur. Aksini iddia eden hiç kimsenin varlığından söz edilemez. Bu bey'at'ın Mekke tebliğ döneminin sonlarına rastladığı da bilinmektedir. Mekke dönemi'yle ilgili olarak İmam Serahsî: "O dönemde Mekke İslâm ahkâmının tatbik olunmadığı bir daru'ş şirkti" (İmam Serahsî, el-Mebsut, XIV, 57) tesbitini gündeme getirmektedir.

İbn Abbâs (r.anhuma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîf'te, Medine'nin de aynı dönemde "daru'ş-şirk" özelliği taşıdığı kaydedilmektedir. (Nesâî, el-Bey'a, 13).

Dolayısıyla ilk bey'atın gerçekleştiği dönemde, İslâmî bir devlet mevcut değildi. O şartlar altında, Rasul-u Ekram (s.a.v.)'in bey'at alması, mûminlerin her halukârda, kendi içlerinden bir emir seçmelerinin zaruretini ortaya koymaktadır.

Günümüzde emperyalist kâfirlerin istilâsı altında yaşayan milyonlarca müslüman vardır. Bu müslümanlardan bazıları kendi içlerinden bir cihad emirine bey'at ederek istilâyı ortadan kaldırma hususunda gayret sarf ederken, bazıları kâfirlerin kültürlerine boyun eğmiş ve tağûtî iktidarları kabullenerek zilleti seçmiştir. Halbuki mûminlerin kime ve hangi şartlarda itaat edecekleri kat'i naslarla sabittir. Kâfirlerin kültürlerine boyun eğerek ve tâğûtî iktidarları kabullenerek yaşamayı esas alanların, "Cahiliye ölümüyle ölmeleri" kaçınılmalıdır.
Rasul-u Ekram (s.a.v.)'in: "Her kim ulu'l-emr'e itaatten bir karış kadar ayrılırsa kıyamet gününde Allah'a ameli hususunda, lehinde hiç bir hucceti olmaksızın kavuşacaktır. Her kim de (Ulû'l-emr'e) bey'at sorumluluğu olmadan ölürse, cahiliye ölümüyle ölür" (Buhârî, Ahkâm, 4; Muslim, el-İmâre, 58,1851) buyurmuştur.

Mûminler için iki yol vardır: Eğer meşrû bir ulu'l-emr mevcud ise, O'na bey'at etmeleri ve meşru emirlerine itaat hususunda gayretli olmaları esastır. Yok eğer tağutî bir yönetimin istilâsı altında iseler; kendi içlerinden bir ulu'l-emr (emir) seçmek ve istilâyı ortadan kaldırmak için, dilleriyle, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeye şartları hazırlamalıdır.

Konuyla İlgili Link :


'Canını Malını İsteyen Emire İtaat Edin' Sözü Hadis midir?
Çözüldü - Canını Malını İsteyen Emire İtaat Edin Sözü Hadis midir?
 
Son düzenleme:
A Çevrimdışı

Abu Jafar

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bir hadis vardi, onlardan biri bana göndermisdi, emirlere itaat üzeri. Bir zaman gelecegi ve emirler Peygamberin Sünnetini takip etmeyeceklermis ama onlara itaat yapilacakmis diye. Tam olarak emin degilim.

Siz belki taniyorsunuzdur.

In shaa Allah bulursam buraya aciklarim.

Sorum, o Hadisi alimler nasil anladi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Buhari Abdullah'dan şunu rivayet eder; Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:"Benden sonra başkalarının size tercih edildiği, hoşlanmadığınız birtakım işler göreceksiniz.”
Orada bulunanlar:Bize ne emredersin ey Allah'ın Rasulu?” deyine, Allah'ın Rasulu:
Onların hakkını onlara veriniz. Kendi hakkınızı da Allah'tan isteyiniz.”
(Buhari, 6529)


Ebu Reca İbni Abbas'tan şu hadisi rivayet eder: Allah'ın Rasulu (s.a.v) şöyle dedi:"Kim emirinden hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Zira kim cemaattan bir karış kadar bile olsa ayrılırsa cahiliyye ölümü ile ölmüş olur.”
(Buhari, 6531; Muslim, 3438)



Bu hadis-i şerifler her ne yaparsa yapsın yöneticiye itaatın vucubu hususunda açıktır. Peygamber (s.a.v) dikkati çekecek şekilde itaat hususunu oldukça sıkı tutmuştur.
Nafi'den onun da Abdullah b. Ömer'den rivayetine göre Abdullah b. Ömer şöyle demiştir
:
Ben, Rasulullah (s.a.v)'ı şöyle buyururken dinledim:
"Her kim emire itaattan el çekecek olursa kıyamet gününde elinde hiçbir delili bulunmaksızın Allah'ın huzuruna çıkacaktır. Her kim de boynunda bir biat bulunmaksızın ölürse cahiliye ölümü ile ölür.”
(Muslim 3441)



Ummu Seleme'den, Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:
"Sizin başınıza öyle kimseler emir olacak ki, bazı davranışlarını güzel bulup memnun kalacaksınız. Bazı davranışlarını da çirkin bulacaksınız." Onların iyi davranışlarını bilen kimse (onların munkerinden) uzak olur. Her kim (munkerlerine) karşı çıkarsa kurtuluşa erer. Radı olup tabi olan ise.
Orada bulunanların: Onlarla savaşmayalım mı? diye sormaları üzerine,
Allah'ın Rasulu: Namazı kıldıkları sürece hayır.” buyurdu.”
(Muslim, 3445)


Muslim'in rivayet ettiği Avf b. Malik yoluyla gelen hadiste de, şöyle denilmektedir:
"...Ey Allah'ın Rasulu! Kılıçla bunlara karşı çarpışmayalım mı?" denilince, Peygamber (s.a.v): Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır.” diye cevab verdi...” (Muslim, 3445)


Ubade b. es-Samit yoluyla gelen biata dair hadis-i şerifte de şu ifadeler yer almaktadır:
"... ve yönetim hususunda yöneticiler ile çekişmemek üzere (biat ettik) Ancak yöneticilerin açık küfür içerisinde bulunduklarına dair Allah'tan elimizde kesin bir apaçık bir küfür görmemiz mustesna.” (Muslim)



Yöneticiye itaatin vâcib olduğu alanlardan tek bir şey istisna edilmiştir ki o da masiyetle emretme halidir. Yönetici (Halife) eğer masiyeti gerektiren bir emir verecek olursa bu hususta ona itaat söz konusu değildir. Çünkü bu, nass ile istisna edilmiştir.

Nafi'den, onun da İbn Ömer'den riayetine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman kişi masiyet ile emrolunmadığı sürece sevdiği hususlarda da hoşlanmadığı hususlarda da dinleyip itaat etmelidir. Kendisine masiyet ile emrolunduğu taktirde ise dinleyip itaat etmek söz konusu değildir.” (Muslim, 3423; Nesei, 4135)


Buradaki kasıt ise sana mâsiyet olan bir şeyi yapmanı emretmesidir. Yoksa bizzat kendisinin günah işlemesi değildir.

Kendisi senin önünde mâsiyet işleyecek ve sana bunu işlemeyi emretmeyecek olursa ona itaat icab eder.

Avf b. Malik El-Eşcai'den şöyle dediği rivayet edilmektedir:
Rasulullah (s.a.v)'i şöyle buyururken dinledim:"Sizin imamlarınızın hayırlıları kendilerini sevdiğiniz ve kendileri tarafından sevildiğiniz, kendilerine dua ettiğiniz ve kendileri tarafından size dua edilenlerdir. Kötü yöneticileriniz ise kendilerine buğzettiğiniz ve kendileri tarafından buğzedildiğiniz, kendilerine lânet okuduğunuz ve kendileri tarafından size lanet edilenlerdir.”
Bunun üzerine biz: “Ey Allah'ın Rasulu! Bu durumda onlara karşı koyalım mı? dedik.
Allah'ın Rasulu: “Aranızda namazı kıldıkları sürece hayır” dedi ve ardından: Dikkat edin! Kimin başına bir vali görevlendirilir ve onun Allah'ın mâsiyet kabul ettiği işlerden birini işlediğini görürse, yaptığını hoş karşılamasın. Ancak ona itaattan da elini çekmesin.”
(Muslim, 3448; Daremi, 2697)



İşte bu, "mâsiyetle emir"den kastın bizzat Halife tarafından onun işlenmesi olmadığı, aksine mâsiyetin işlenmesini emretmesi olduğunu göstermektedir. Şayet sen onun mâsiyet işlediğini görecek olursan, ona itaat etmemek sana helal olmaz. Sana, Allah'a isyan etmeni emredecek olursa o taktirde ona itaat etme. Çünkü yaratıcıya isyan hususunda hiçbir yaratılmışa itaat söz konusu değildir. İtaattan istisna kılınan tek hal Allah'a karşı isyan emridir.
Bu tek hal ise mâsiyetin emredilmesidir. Ancak, mâsiyet olarak kabul edilen emrin faizin alınması veya verilmesi gibi, mâsiyet olduğunda şubhe olmaması şarttır. Şayet kendisinin helal gördüğü senin de haram gördüğün bir şeyi sana emredecek olur ise ona itaat sana vâcibdir. Bu, mâsiyet ile emretmek olarak değerlendirilmez. Aksine bu, helal olan bir işi yapma emridir. Mesela senin görüşüne göre resim çektirmek haram iken, onun görüşüne göre helal ise bundan dolayı da resmi işlemler için bir fotoğraf çektirmeyi emredecek olursa ona isyan helal olmaz. Çünkü onun görüşüne göre İbn Abbas'ın rivayet ettiği Hadis-i şerifte yasaklanan resim, el ile yapılan resimdir. Fotoğraf makinesi ile çekilen resimler ise hadisin kapsamına girmemektedir. Bu ise Halifenin bir delilidir ya da delil olma ihtimalini ortaya koyan bir husustur. Bundan dolayı resmi işlemler için fotoğrafın çektirilmesine dair vereceği bir emir, masiyet sayılmaz. Bu nedenle böyle bir hususta ona itaat vâcib, isyan ise haramdır.
 
CAHİLUS Çevrimdışı

CAHİLUS

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim Abdulmuiz fida ilk msjda Allah'ın eli yazacaktın ama yanlış olmuş, özelden msj atacaktım ama atamadım hakkını helal et
 
Üst Ana Sayfa Alt