Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Filistin Islâmi Direniş Hareketi'nın Resmi Sözcüsü Ibrahim Goşe Söyleşi

Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı
HAMAS'ın tüzüğünde bu hareketin Filistin'deki Müslüman Kardeşler cemaatinin askeri kolu olduğu ifade edilmektedir. HAMAS'ın özellikle Batı Yaka ve Gazze'deki siyasi hareketlerin en güçlülerinden biri durumuna geldikten sonra ana hareket konumundaki Müslüman Kardeşler cemaati ile bağlantısı ve ilişkileri ne durumdadır?

Filistin'de İslâmi Hareket'in 1948'den buyana Müslüman Kardeşler adıyla varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Bazı zamanlarda güçlü bazı zamanlarda zayıf bir şekilde de olsa bu varlık söz konusu tarihten buyana sürekli devam etmiştir. Çalışmalar şartlara göre bazen açıktan bazen gizli yürütülmüştür. HAMAS da Filistin'deki Müslüman Kardeşler cemaatinin içinden çıkmıştır. Bu hareketin kurucularının ve komutanlarının çoğu da eski İhvan mensuplarıdır. Ancak şu hususun göz önünde bulundurulması gerekir ki; Aralık 1987'de başlayan intifada ile Filistin'deki İslâmi hareket bir davet, eğitim ve teşkilat çalışmasından geniş çaplı bir kitle hareketine dönüşmüştür. Dolayısıyla belirtilen tarihten sonra siyonist işgal yönetimine karşı yürütülen bir cihadi direniş hareketi bünyesinde büyük güçleri seferber etmeğe başlamıştır. Bu noktada HAMAS cihadını ve çalışmalarını düzenleme konusunda genelde bütün İslâmi hareketle özelde ise Müslüman Kardeşler cemaati ile işbirliği içindedir.

Bazı basın kaynaklarında HAMAS'ın İran, Sudan ve daha başka ülkelerle işbirliği içinde olduğu ve buralardan maddi destek gördüğü ileri sürülmektedir. Bu iddiaların ve HAMAS mensubu bazı kişilerin Filistin toprakları dışında askeri eğitim gördükleri yolundaki iddiaların doğruluk derecesi nedir?

HAMAS, Filistin meselesinin Filistinlilerin ve Arapların olduğu kadar bütün Müslümanların meselesi yani İslâmi bir mesele olduğuna inanmaktadır. Dolayısıyla Filistin davasına destek sağlamak ve İslâm dünyasındaki güçleri bu yönde seferber etmek amacıyla çeşitli İslâm ülkeleriyle bağlantılar, ilişkiler kurmaya çalışmaktadır. Bu ülkeler İran ve Sudan gibi İslâmi ölçüleri esas alan ülkeler olunca ilişkilerin ve bağlantıların daha da güçlü olması tabiidir. Çünkü bunların Filistin davası ile ilgili görüşleri bizimkine yakındır. Ancak metot yönünden bu ülkelerle olan ilişkilerle diğer İslâm ülkeleriyle olan ilişkiler arasında bir farklılık söz konusu değildir. HAMAS'ın Tahran'da ve Hartum'da birer maslahatgüzarlığı olduğu gibi Suriye'de, Lübnan'da, Ürdün'de, Yemen'de, Suudi Arabistan'da ve daha başka bazı ülkelerde de maslahatgüzarlığı mevcuttur. Ancak HAMAS'ın ne İran'da ne de Sudan'da bir eğitim çalışması mevcuttur. Bunun sebebi ise gayet basittir. Çünkü HAMAS'ın bazı tanınmış ileri gelenleri dışında bütün mensupları işgal altındaki Filistin topraklarında yaşamaktadırlar. Yayın organlarının ileri sürdükleri gibi bu topraklardan yüzlerce veya binlerce insanı başka yerlerde eğitim görmeleri üzere çıkarma imkânı yoktur. HAMAS'a maddi destek ise Müslüman halklardan gelmektedir. Müslümanlardan bazıları Filistin davasına destek için zekatlarını, sadakalarını ve bağışlarını HAMAS'a veriyorlar. Özellikle Körfez ülkelerinde, Suudi Arabistan'da, Ürdün'de, Yemen'de, İran'da, Pakistan'da, Türkiye'de ve daha başka bazı ülkelerde yaşayan Müslümanlardan maddi destekler oluyor. Ancak üzülerek söyleyeyim ki, HAMAS aleyhine çıkan bu tür haberleri özellikle FKÖ, HAMAS'ı terörle ve aşırılıkla suçlamak amacıyla etrafa yaymaya çalışmaktadır. Ayrıca siyonist güçler ve haçlı güçleri tarafından da bu tür haberler üretilerek etrafa yayılmaktadır.

HAMAS'ın davası ve mücadelesi ile İslâmi Cihad Örgütü'nün davası ve mücadelesi arasında önemli bir fark göremiyoruz. Şu an bu iki hareketin ayrılığının sebepleri nelerdir ve ileride birleşerek tek bir İslâmi hareket ortaya çıkarmak mümkün müdür?

İslâmi davet ve cihad yolunun bir olduğunda şüphe yoktur. Çünkü İslâm hem bir inanç sistemidir hem de cihaddır. Gerçekte İslâmi hareket de bu iki temele göre hareket etmektedir. Bölgesel veya dış güçlerin baskılarını artırmalarından kaynaklanan zor şartlarda bile bu iki temele göre hareket eder. İslâmi Cihad Örgütü'nün de HAMAS'ın da ana İslâmi hareketten doğduğu bir gerçektir. Sahneye çıkmalarının değişik zamanlarda olması ise mücadeleyi başlatma konusundaki değerlendirmelerinin farklılığından ileri gelmektedir. İslâmi Cihad Örgütü yapılması gereken işler sıralamasında fiili cihadı birinci sıraya koyuyordu. HAMAS ise eğitim, hazırlık ve uygun şartları gözetmenin fiili cihaddan önce geldiği kanaatini taşıyordu. Bu konuda farklılık söz konusu olsa da bugün her iki hareket de aynı merhalenin içerisindedir. Bu iki hareketin birleştirilmesi için uzun süreden beri ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Birkaç merhaleden sonra organizeli çalışma başlatılacak sonra ortak cephe hareketine geçilecek sonra Allah'ın izniyle tam bir birleşme sağlanacaktır.

Birkaç yıldan buyana Batı Yaka ve Gazze'de bir Filistin devletinin kurulmasından söz edilmektedir. Şu günlerde de İsrail'in Gazze bölgesinden çekilmesi konusu gündemde. HAMAS'ın, bu gelişmeler karşısında ve özellikle geniş halk desteğine sahip olduğu Gazze'de, FKÖ'ye bir yönetim kurma hakkı verilmesi karşısındaki tutumu ne olacaktır? Böyle bir gelişme karşısında sizin beklentiniz nedir? Gerçek anlamda bir demokrasinin uygulanacağından ve İslâmi harekete de temsil hakkı tanınacağından ümitli misiniz?

HAMAS Filistin topraklarının tümü işgalden kurtarılıncaya kadar mücadeleyi stratejik bir prensip olarak kabul etmektedir ve prensibinden dönmesi söz konusu değildir. Ancak verilen mücadele siyonist yönetimi bir karşılık vermeye zorlar da siyonist yönetim işgal ettiği toprakların bir kısmından çekilmeyi kabul ederse HAMAS'ın bunu değerlendirmemesi ve en azından 1948'de işgal edilmiş toprakların bağımsızlığına kavuşturulması fırsatını kullanmaması akla yatkın bir şey olmaz. HAMAS bu toprakları Filistin'in kalan kısmının kurtarılması için verilecek mücadelede bir hareket noktası ve karargâh olarak değerlendirecektir. Bunun gerçekleşmesi ise FKÖ de dahil Filistin'deki bütün grupları bir araya getirecek bir ortak sistem üzerinde anlaşma sağlanmasıyla mümkün olabilecektir. Filistinliler arasında her hangi bir iç çatışmaya sebep olunmaması için bu sistemin halka açık ve demokratik olması gerekir. Bununla birlikte HAMAS siyonist yönetimi hiç bir şekilde tanımayacak ve Filistin toprağının bir karışından bile taviz vermeyecektir. HAMAS, Filistin halkı içinde kökleri derinlere giden geniş bir İslâmi desteğe sahip olduğundan, siyonist yönetimin geri çekilmesi durumunda bunun gözden uzak tutulması mümkün değildir. Filistinlilerin Tunus'taki örgütlerinin liderlerinin de bu gerçeğin farkında oldukları kanaatini taşıyoruz. Dolayısıyla bunlar aklın gereğini yerine getirecek ve Filistin sahasında gerçek etkinliğe sahip olan güçlerle ilişki içinde olacaklardır.

HAMAS'ın barış anlaşmasına karşı olanların başında geldiği bilinmektedir. Sadece ideolojik bir prensip dolayısıyla mı böyle bir muhalefet yapılıyor yoksa aynı zamanda barış görüşmelerinin başarıya ulaşmayacağı beklentisi veya birtakım siyasi hesaplar dolayısıyla mı? İleride dahili bir yönetimin kurulması durumunda temsilciler seçiminde ve yönetimin oluşturulmasında HAMAS'a birtakım haklar tanınırsa bu tutumun değişmesi söz konusu mudur?

HAMAS, Filistin toprağını haksız yere gasp eden işgalci ile barış masasına oturulmasına temelden karşı çıkmakta ve bunu bir inanç meselesi, siyasi bir prensip ve milli bir dava olarak değerlendirmektedir. Mevcut barış görüşmeleri konusuna gelince; HAMAS, bazı stratejik meseleler dolayısıyla bu görüşmelerin başarıya ulaşmayacağını kesin bir şekilde anlamıştır. Siyonizm - ABD ilişkilerindeki bazı şartlar ve oldukça önemli birtakım gelişmeler dolayısıyla bunun böyle olacağı belliydi. Bizzat Arafat, yapılan görüşmelerin sonucunun sıfır olduğunu kendisi itiraf etmiştir. Her hal ü kârda siyonizmin baskı ve zulmünün gölgesinde devam eden bu görüşmeler son nefeslerini vermektedir. Zulüm ve baskı, siyonist düşüncenin ayrılmaz bir parçasıdır. Filistin halkının sürdürdüğü intifada ve cihad eylemlerinin karşısında da bu görüşmeler geçerliliğini kaybetmiştir. Buna ek olarak HAMAS işgal altında demokrasinin hiç bir şekilde hayat sürdüremeyeceğine inanmaktadır. FKÖ kaynaklarında HAMAS'ın kendine özel bir halk tabanına sahip olmadığı FKÖ'nün halk tabanını değerlendirdiği ve FKÖ'nün kısmen sahneden çekilmesi dolayısıyla bir alternatif güç rolü oynadığı ileri sürülüyor. Sizin bu iddia karşısındaki görüşünüz nedir? Sizce HAMAS'ın halk tabanındaki desteği böyle alternatif rolü oynama gibi bir durumdan daha derinlere mi dayanıyor? Bize göre bu düşünce genelde de özelde de yanlıştır. Çünkü HAMAS FKÖ'nün bir alternatifi değildir. HAMAS demokratik bir çerçeve içinde FKÖ'nün içine girmeyi istiyor. Ama FKÖ'yü hâkimiyetlerine alanlar buna engel oluyorlar. HAMAS'ın halk desteğine gelince: HAMAS zaten önceden kendine özel bir kitle tabanına sahipti. Bu taban İslâmi uyanış hareketiyle birlikte daha da genişledi. Bununla birlikte FKÖ'den bir grup da, FKÖ'nün başlangıçta kabul etmiş olduğu milli çizgisinden uzaklaşması dolayısıyla HAMAS'ın tekliflerine yanaşmıştır. Mesela Fetih hareketinden bir grup bu sebepten dolayı HAMAS'a katılmıştır. Bunun yanı sıra önceden kavmiyetçi ve marksist düşünceleri benimseyenlerden bazıları söz konusu düşüncelerin tamamen ölmesi sebebiyle İslâmi anlayışı benimseyerek HAMAS'a katılmıştır.

HAMAS'ın bir İslâmi Hareket olarak bütün Müslümanların kendisini desteklemesini istediği bilinmektedir. Ancak HAMAS'ın şu anda sahip olduğu destek nedir? Mesela Filistin halkını zenginler ve fakirler diye kaba bir sınıflandırmaya tabi tutsak, hangi gruplar içinde HAMAS'ın destekçilerinin oranı daha çok olur? Yani HAMAS'a destek veren kitle tabanı hakkında bazı istatistik bilgiler verebilir misiniz?

Bu konuda sağlam ilmi bilgiler verilebilmesi için araştırmalar ve istatistik çalışmalar yapılması gerekir. HAMAS'ın maddi imkânları ise bunun için yeterli değildir. Bunun yanı sıra siyonist yönetimin sürekli devam eden baskı uygulamaları da bu konuda kesin bilgilere ulaşılmasını önlemektedir. Ancak HAMAS'ın halk arasındaki desteğinin İslâmi uyanış hareketinin yayılışı ile çok yakın bir bağlantısının olduğunu söyleyebiliriz. Bu hareket zenginler arasında da fakirler arasında da, erkekler arasında da kadınlar arasında da kısaca toplumun bütün tabakaları arasında yayılmaktadır. Bununla birlikte HAMAS'ın gençler ve özellikle üniversite çevresinde diğerlerine oranla daha geniş bir desteğe sahip olduğu görülmektedir. Bundan sonra sırasıyla kültürlü kesim, meslek sahipleri, işçiler, kamplarda oturanlar, köylüler, şehirliler vs. gelmektedir.

HAMAS'ın Arap ülkelerindeki yönetimler karşısında objektif hatta bazen destekleyici bir tavır takındığını görüyoruz. Mesela sürgüne gönderilen Filistinlilerin Suriye devlet başkanına bir teşekkür mektubu göndermesi buna örnektir. HAMAS'ın bu ülkelerdeki yönetimlere karşı mücadele eden İslâmi hareketlere gösterdiği yakınlık ile bu tutum bir tezat oluşturmuyor mu?

Doğrudur. HAMAS özelde Arap ve genelde İslâm ülkelerinin Filistin davasına olan desteklerini artırmalarının mümkün olduğuna inanmakta ve bu desteğin artacağından ümidini kesmemektedir. Çünkü bu dava hepsinin sorumluluk dairesine girmektedir. Dolayısıyla bu ülkelerin içişlerine karışmadan ilişkilerini sürdürmek için çalışmaktadır. Suriye'deki rejimin rengini göz önüne almazsak bu ülkenin siyonist düşmana karşı verilen savaşta Arap tarafında bir ağırlığının olduğunu görürüz. Suriye yönetimi ile İslâmi hareket arasındaki sert ilişkilerin tarihine bakarak bu ülkenin Filistin davasının akışındaki etkisini gözden uzak tutmamız doğru olmaz. Bunun yanı sıra bu ülkedeki yönetim ile İslâmi hareket arasındaki uzlaşmazlığın sona erdirilmesi için her iki tarafın da katkısıyla on yıldan beri sürdürülen çabalar henüz devam etmektedir. Sürgüne gönderilen Filistinlilerin mektuplarında, Arap güçlerin seferber edilmesi, 1916'da gerçekleştirilen Sykos-Picot oyunu ile parçalanan Şam beldelerinin birliğinin sağlanması ve sürgün edilenlerin ve genelde Filistinlilerin davalarında Suriye kuvvetlerinden yararlanılması için hatırlatmada bulunulmuştur. Bunun yanı sıra daha başka Arap ve İslâm ülkelerine de aynı hususları vurgulayan mektuplar yazılmıştır.

HAMAS fikir ve inançtaki ayrılık dolayısıyla, Filistin'deki sol örgütlerin sürekli karşısında yer almıştır. Bununla birlikte zaman zaman bazı siyasi meselelerde ortak görüşleri paylaştığında ortak beyanatlarda bulunmaktan da çekinmemektedir. Mesela barış görüşmelerine karşı HAMAS ile iki sol cephenin böyle ortak bir tavır sergilediği gözlendi. Bu tutumu neye dayandırıyorsunuz? Bu tutum, milli veya siyasi çıkarlardan yahut aktüel bir meseleden kaynaklanan zorunlulukların farklı anlayışlara ve inançlara sahip kitleleri bir araya getirebileceğini mi gösteriyor?

HAMAS, gerek Filistin'deki, gerek Arap dünyasındaki, gerek İslâm dünyasındaki güçlerle ve gerekse uluslararası örgütlerle diyalog içinde bulunmanın yarar sağlayacağına inanmaktadır. Bu cümleden olarak Batı ile de diyaloga girmeyi kabul eder. Çünkü İslâm bir diyalog dinidir. HAMAS, oldukça farklı anlayışlara sahip olmalarına rağmen Halk Cephesi, Demokratik Cephe, Fetih Örgütü ve on ileri gelen örgütle diyalog kapısını açmıştır. İslâmcılar, insanın fıtratı, normal hayat şartları ve varlıklar alemi ile tamamen uyumlu bir anlayışa sahip olduklarına göre bütün meselelere getirecekleri çözümler bulunacaktır. Dolayısıyla diyalogdan kaçmaz ve bu konuda tarihteki pratik ve canlı teorik tecrübelerine dayanırlar. Dünyanın her yerinde İslâmi anlayış sahiplerinin konumu bu olduğuna göre Filistin'de dışa açılmaya daha çok ihtiyaçları vardır. Çünkü burada, düşünce ve anlayış ayrımı yapmaksızın bütün herkese karşı savaşan ırkçı bir güç mevcuttur. Ne yazık ki, FKÖ'deki bazı kişiler maksatlı olarak HAMAS'ın sol örgütlere kapalı olduğunu ve bu örgütler karşısında diyalog kabul etmez katı bir tutum içine girdiğini ileri sürüyorlardı. Bu iddialarını belki bazı kişisel tutumlara veya bazı cami hatiplerinin yaptıkları konuşmalara dayandırıyorlardı. Ancak İslâmcıların yayınlarını, edebiyatlarını dikkatlice incelemiş değillerdi. Bu yüzden Fetih Örgütü, HAMAS'ın marksist bir anlayışa sahip iki örgüt durumundaki Halk Cephesi ve Demokratik Cephe ile diyalog içine girmesi karşısında hayrete düştü. Bu olay onun, geçmişte gericiler diye nitelediği İslâmcılarla diyalog içine girmek için yüksek kalesinden inmesini sağlayan bir gelişme oldu. Ancak şunu anlamamız gerekir ki, HAMAS ile söz konusu iki cephe ve diğer on grup ile yaptığı işbirliği bazı siyasi meselelerde ortak tavır sergilemekten öte değildir. Bu ortak tavırlar da, özerkliğe karşı çıkma, (bazı sebepler dolayısıyla) bölgesel görüşmelere karşı çıkma, intifadayı daha da şiddetlendirme konularındadır. İdeolojik alandaki, anlayış konusundaki ve siyasi çizgideki ayrılıklar ise aynen devam etmektedir.

HAMAS'ın teşkilat yapısı ile ilgili olarak uluslararası basın yayın organlarına yansıyan bilgiler genellikle İsrail kaynaklıdır. Bu konuda sizden bazı bilgiler alabilir miyiz?

İşgal altındaki Batı Yaka ve Gazze'de HAMAS'ın bir teşkilat ağı bulunmaktadır. Ancak siyonist rejimin baskı uygulamaları dolayısıyla bu teşkilat ağı hakkında açıklamada bulunulmamaktadır. Filistin dışında da, HAMAS hakkında yayın kuruluşlarına bilgi vermekle, mali işlerle, siyasi işlerle, halkla ilişkilerle ve uluslararası kuruluşlar ve ülkelerle ilişkilerle ilgilenen çeşitli organlar bulunmaktadır.

Son dönemde FKÖ'nün halk desteğinin büyük ölçüde HAMAS'a kaymasına rağmen bu örgüt eğitim kurumlarının ve daha başka kurumların çoğu üzerinde saltanatını sürdürüyor. HAMAS'ın bu gibi kuruluşlarda daha geniş çaplı temsil edilmesi için sahip olduğu halk desteğini ispat edeceği bir takım vesileler ve yollar yok mudur?

HAMAS, FKÖ'nün kurumlar üzerindeki, siyasi ve diplomatik alandaki imkânlarını, mali imkânlarını ve dünyadaki ilişkiler ağını iyi bilmektedir. HAMAS, gerekli düzenlemeyi yaptıktan ve bürokratik engelleri kaldırdıktan sonra İslâmi kimliğini koruyarak Filistin'in milli meselelerindeki rolünü yerine getirebilmek amacıyla demokratik bir şekilde bu kuruluşlarda temsil edilmek istemektedir. Mevcut bürokratik yapı bu konuda önemli bir engel teşkil etmektedir.

Bununla birlikte HAMAS hareketinin Filistin'deki pek çok eğitim kuruluşunda, hayır kuruluşunda, meslek kuruluşunda ve benzer kuruluşlarda etkin bir konumda olduğu bilinmelidir. Ancak yakın veya uzak gelecekte bütün bu kuruluşların Filistin halkının mutluluk ve refahı için çalışan bütüncül ve merkezi bir yapıya kavuşturulması yolunda çaba harcanması da gerekiyor.

Filistin İslâmi Direniş Hareketi'nın Resmi Sözcüsü İbrahim Goşe
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt