Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Fitne Hadisi ve Günümüzdeki Hükmü Nasıldır?

L Çevrimdışı

lookingforthetruth1

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu Aleyküm,

Benim iki tane sorum olacak inşeAllah,
1.Sorum aşağıdaki hadisin sahihlik yönünden durumu nedir?


Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre) Resulullah (asm.):

“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.” (Sahihu’l-Buhari VIII, 92; Tefriru’l-Kurani’l-Azim II, 43; Sunenu İbn-i Mace, II, 3961.)


2. Sorum: -eğer hadis sahih ise- günümüzde gerek Taliban/El-Kaide ve IŞİD birbirine neredeyse düşman olması ya da Suriyedeki bazı cihatçı örgütlerin gerek yapılan antlaşamalara uymak yönünden gerekse yardım aldığı diğer destekler yönünden birbirine "gerekirse savaşırız" diyecek kadar ileri gitmesi durumu yukarıdaki hadisin kapsamındaki fitneye dahil midir?
Yani şuanki bu durumda hakkın batıldan ayrılmasını beklemek birinin tarafında cihada katılmaktan daha mı hayırlıdır?


NOT: Bu söylediğim örgütler hakkindaki bilgileri gerek sözcülerin açıklamarından gerekse haber sitelerinden edinilen bilgilere dayanarak söylüyorum. Amacım asla bu yada şu haklı demek değil tabiki tüm bunların yaptığı açıklamalardaki planlar/politikalar nedir, gerçeği en iyi Allah bilir!

2. Soruyla alakalı olarak ise :

Ebû Ma’bed Mikdâd İbni Esved (radıyAllahu anh) şöyle demiştir:
– Ben, Rasûlullah (sallAllahu aleyhi ve sellem)’e dedim ki : Kâfirlerden bir adamla karşılaşsam ve onunla vuruşsak, o benim ellerimden birini kılıçla vurup koparsa, sonra da benim elimden kurtulmak için bir ağacın arkasına sığınsa ve: Ben, Allah için müslüman oldum, dese, onu böyle dedikten sonra öldürebilir miyim, yâ RasûlAllah! Ne dersin?
Rasûl-u Ekram (sallAllahu aleyhi ve sellem): “Sakın onu öldürme” buyurdu.
Ben : Ey Allah’ın Rasûlu! Adam benim iki elimden birini kopardı, ondan sonra bu sözü söyledi, dedim.
Bunun üzerine : “Sakın öldürme, eğer onu öldürürsen, o, senin kendisini öldürmezden önceki durumundadır. Sen ise, onun o sözü söylemeden önceki durumuna düşersin” buyurdu.
(Buhârî, Meğâzî, bab 12, Hadis no: 65)

Yukarıdaki hadisten anlaşıldığı gibi savaş esnasında müslüman olanı bile öldürmek onun önceki durumuna (kafirliğe) düşmeye sebep olurken. La İlahe İllallah diyerek (ve o bayrakla hareket ederek) savaşan -örneğin cihat eden iki örgütün (Taliban-ışid olabilir, Suriyedeki HTŞ- ÖSO olabilir isimlere birebir takılmadan söylüyorum) birbirini öldürmesinin hükmü ne olur?

NOT: Talibanın vb. diğer cihatçı örgütlerin direk ABD ile ya da ESAD gibi ideoloji ve rejimsel olarak kesin kafir olan birisiyle savaşmasını kasdetmiyorum.

Hep konuyu tekrar gündeme getirmek hem de bir başka soru eklemek için yazıyorum. Hakkınızı helal edin inşeAllah,

3.Soru: Küfür rejim ve ordularına karşı çok düşük imkanlar (askeri malzeme,silah, uçak, araç vb.) içinde savaşıp, Allah'ın bir lütfu/ikramı olmadan yenilmesi neredeyse imkansız görülen bir koşulda müslümanların savaşması caiz midir?
Örneğin: Gazzede elinde sadece taş ve sopalarla diyebileceğimiz kadar az imkan olan müslümanların güçlü israil ordusuna karşı savaştığında gerek havadan gerek karadan büyük bir uçurum şeklinde fark olmasına (az olması) rağmen yine de bu eylemleri sürdürmek doğru mudur?

Özellikle günümüzde küçük çaplı cihat örgütleri toplanıyor Allah razı olsun onlardan fakat bir operasyonla sırf yetersiz iletişim ve imkansızlıklardan yüzlerce şehit verip sonrasında kafir ordular tarafından kolaylıkla bu ateş sönebiliyor ve çoğu başarısız olmuş oluyor.

Tabiki burda suç müslüman olan tüm ülkelerin onlara sahip çıkmamasıdır ve veballeri devam etmektedir. Bu bambaşka bir konudur.Demek istediğim zülme boyun eğsinler demek değildir tabiki ama ilk müslümanlığın ortaya çıktığı zamanda müslümanlar Mekke müşrikleriyle savaşmak yerine başka bir müşrik Habeşistan adlı ülkeye sığınıp orada çoğalıp yeteri güce ulaşana kadar beklemelerini örnek almaktan bahsediyorum.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

Evvela hakkınızı helal edin , aşırı yoğunluğumdan dolayı sorulara düzenli bakamıyor, delilsiz de yazmak istemediğim için cevab da gecikiyor. Meseleye geçecek olursak önce konuyla ilgili rivâyetleri görelim ;


حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ مُوسَى اللَّيْثِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جُحَادَةَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ ثَرْوَانَ، عَنْ هُزَيْلِ بْنِ شُرَحْبِيلَ،
عَنْ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ‏ "‏ إِنَّ بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ فِتَنًا كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ فِيهَا مُؤْمِنًا وَيُمْسِي كَافِرًا وَيُمْسِي مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْقَائِمِ وَالْقَائِمُ فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْمَاشِي وَالْمَاشِي فِيهَا خَيْرٌ مِنَ السَّاعِي فَكَسِّرُوا قِسِيَّكُمْ وَقَطِّعُوا أَوْتَارَكُمْ وَاضْرِبُوا بِسُيُوفِكُمُ الْحِجَارَةَ فَإِنْ دُخِلَ عَلَى أَحَدٍ مِنْكُمْ فَلْيَكُنْ كَخَيْرِ ابْنَىْ آدَمَ ‏"‏ ‏.‏
"... Ebu Musa el-Eş'ari (Radıyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
-Kıyâmete yakın dönemde karanlık gecenin (zifri) karanlık bölümleri gibi (karanlık) müthiş fitneler olacaktır. O fitnelerde adam mûmin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlayacak ve mûmin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabahlayacaktır. O fitneler (dönemin)de (bir şeye karışmayıp) oturan kişi, ayakta durandan hayırlıdır. Fitnelerde ayakta duran da yürüyenden hayırlıdır ve fitnelerde yürüyen kişi de hızlı gidenden hayırlıdır. Bu itibarla (o döneme yetişirseniz) ok yaylarınızı kırınız, yay kirişlerinizi paramparça ediniz ve kılıçlarınızı taşa vurunuz (ki kırılısın veya körelsin). Eğer biriniz(in bulunduğu yer)e girilir (ve öldürülmek istenir) ise o, Adem (Aleyhisselam)'ın (Habil ve Kabil isimli) iki oğlunun hayırlısı (olan Habil) gibi olsun (yani kâtil değil de maktul olmayı tercih etsin)."
(İbn Mâce, Fiten, Bab 9, Hadis no: 3961; Ebu Dâvûd, Fiten, bab. 2, Hadis no: 4259, 4262; İmam Ahmed, Musned, IV, 408, 416)

Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyâmetten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mûmin olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mûmin olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)"
(Ebu Davud, Fiten, Bab 2, Hadis no: 4256, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)


Ebû Bekre (r.anh)'dan rivayet edildi ki;
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Yakında bir fitne çıkacaktır. O fitne zamanında (ona karışmayıp) uzanıp yatan, oturandan; oturan (ona karışmak üzere) ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyende (fitneye) koşandan daha hayırlı olacaktır."
Ebu Bekre: Yâ Rasûlullah, (O zaman) benim ne yapmamı emredersin? dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Devesi olan devesinin, koyunu olan koyunun, arazisi olan da arazisinin yanına gitsin" buyurdu.
Ebu Bekre: Bunlardan hiç bir şeyi bulunmayan ne yapsın?
Rasûlullah : "Kılıcına dayansın, onun ağzını taşa vursun, gücünün yettiği kadar o fitneden korunsun"
(Ebu Davud, Fiten, Bab 2, Hadis no : 4256; Muslim, Fiten, Bab 3, Hadis no: 13, 2887; Ahmed bin Hanbel, Musned, V, 39,40,48)


İzâhat:

Bu hadisin baş tarafına benzer ifâdeler, Buharı’ de Ebu Hurayra (r.anh)'dan rivayet edilmiştir. Muslim'in, Ebû Bekre'den rivayeti de, Ebû Davud'un rivayetinden hayli farklıdır. Muslim'in rivayetine göre;
Peygamber (s.a.v.) hadisi sonunda üç kere "Allah'ım tebliğ ettim mi?" demiştir. Sonra da bir adamın, "Ya Rasûlullah, Mecbur edilir de iki saftan veya iki gruptan (saftan) birisine götürülürsem ve bana birisi kılıcını vurur veya bir ok gelip beni öldürürse ne buyurursun?" dedi.
Peygamber'de "Hem kendi günahını hem de senin günahını yüklenir ve Cehennemliklerden olur." buyurdu.

Rasûlullah Efendimiz çok yakında müslümanlar arasında bir fitnenin zuhur edeceğini, o fitneden uzak duranların uzaklık ölçülerine göre başkalarından daha hayırlı olduğunu söylemiştir.

Alimler, Efendimizin haber verdiği bu fitnenin, Cemel ve Sıffın savaşları, Osman ve Huseyin'in öldürülmeleri olduğuna dair görüşler beyan etmişlerdir. Böyle fitneler, zuhur ettiğinde yatan uyuyandan daha hayırlı olacaktır. Çünkü oturmakta olan, uzanmakta olanın göremediklerini görür, duymadıklarını duyar. Dolayısıyla oturan, uzanana nisbetle bu fitnenin azabına daha yakındır. Oturan, ayakta durandan daha hayırlıdır. Çünkü ayakta duran da oturanın göremediklerini görür, duyamadıklarını duyar. Buradaki oturandan, maksadın yerinden ayrılmayan; ayakta olandan maksadın, savaşa iştirak için kalkan kişi olması muhtemeldir. Yürüyenden maksad, fitneye yürüyerek iştirak eden; koşandan maksad'da fitneye koşandır. Peygamber Efendimiz, fitne anında deve, koyun ve arazi gibi malları olan kişilerin, halktan ayrılıb mallarının başına geçmelerini tavsiye etmiştir.

Kılıca dayanıp ağzını taşa vurmaktan maksad, bazı alimlere göre hakiki mânasıdır. Bazılarına göre, harbi bırakmak mânâsına mecazdır.

İmam Nevevî'nin bildirdiğine göre ulema, fitne zamanında harbe katılmanın hükmünde ihtilâf etmişlerdir. Bir kısım âlimler, bunu asla caiz görmemişlerdir. Bu gruba göre fitneciler; birisinin evine girip onu öldürmek isteseler kendisini mudafaa etmesi câiz değildir.

Bu görüş Sahîh-i Muslim'deki rivayete uygundur. Hadisin râvîsi Ebu Bekre'de bu görüştedir. İbn Ömer ve İmran b. Husayn'a göre, kişinin fitneye iştiraki câiz olmamakla beraber, kendisini öldürmek isteyene karşı nefsini mudâfaa etmesi caizdir.

Ashâb, Tabiîn ve sonraki müslümanların çoğuna göre;
Müslüman, fitne esnasında hak sahibine yardım etmeli, onun yanında savaşa katılmalıdır. Nitekim Cenab-ı Hakk bagîlere karşı savaşmayı emretmiştir. Bu hadisteki fitneye karışmama emri, haklı olan tarafın belli olmaması ya da her iki grubun da zalim olmaları hâli ile tevil edilir. Çünkü eğer kişi, haklıya yardım etmez ise yeryüzünü fesad kaplar. Bu sebeble günümüzdeki sıcak bölgelerde ehl-i sunnet menheci uzerine olan cihad hareketlerine katılan mucahidlerin, başlarındaki emirlerinin ve istişare heyetleriyle siyasi ve cihadi hadiseleri değerlendirerek alacağı ve karar gereği isterse kendilerini İslama nisbet eden çeşitli grublar olsun, gerek Hariciler, gerek demokrat, komunist, ve bilumum Haçlı ve taşeronlarına karşı cihad etmeleri zarurattır, câizdir.
......

Seleme b. Nufeyl'den (r.anh) şöyle rivayet edilmiştir. Der ki:
Ben Rasulullah (s.a.v.) ile otururken bir adam girib şöyle dedi:
_ Ey Allah'ın Rasulu! Atlar salıverilmiş ve silah bırakılmış. Bazıları savaşın artık olmayacağını, savaşın bittiğini iddia ediyorlar."
Rasulullah (s.a.v.) dedi ki: Yalan söylüyorlar. İşte şimdi savaş zamanı geldi. Ummetim bir grup Allah yolunda cihad etmeye devam edecektir. Muhalif olanlar, onlara zarar vermez. Allah onlarla bir kavmin kalblerini kaydırır ki, onlarla onları rızıklandırsın. Kıyamet kopuncaya kadar savaşırlar. İyilik daha atların kaküllerine Kıyamet gününe, savaş bitinceye ve Yecuc ve Mecuc çıkıncaya dek bağlıdır.
(Nesai rivayet etmiş. Nesai benzerleriyle hasen bir isnad ile rivayet etmiş. Kitabu'l-Hayl (Atlar): 1, Ahmed: 4/104)

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Ummetimden bir taife, hak üzere cihaddadır. Kıyamete kadar gâlib olarak devam eder."
[İbni Asakir]

"Hakkın yardımı ummetimden bir taife üzerine Kıyamete kadar devam eder. Bunları terk edib ayrılanların bu taifeye bir zararı olmaz."
[İbni Mace]


Cihad kıyâmete kadar farz hukmu devam edecektir, bu fariza muslumanların dönem dönem zayıf , güçsüz olduğu dönemlere denk gelse de muslumanlar güçleri ve yetenekleri nisbetinde cihadi faaliyetlerde bulunurlar fakat hiç bir zaman çeşitli bahanelerle cihad terkedilme pozisyonuna düşemezler. Nitekim Afganistan'ın gücü ve Başta Rusya olmak üzere çeşitli kâfirlerin güçleri ortada olmasına rağmen Rusya'yı geri çekilme pozisyonuna düşürmüştür. Anlık ve taktiksel olarak mucahidler kendilerinin iki katı fazla savaşçı kâfir karşısında geri çekilmeye ruhsat verilmiştir fakat emredilmemiştir. Cihad da zafer Allah'tandır, Huneyn savaşındaki gibi çoklukta değildir.
 
Üst Ana Sayfa Alt