Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Garip Olarak Yaşadı Ve Garip Olarak Ayrıldı

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Somali’den Suriye’ye zalim Esed’e ve işbirlikçilerine karşı savaşmak için hicret eden Ebu Zübeyr Somalî’nin hikayesini sizler için çevirdik.

* * *

“Ebu Zübeyr Somali: Garip olarak yaşadı ve garip olarak ayrıldı”

Güney Halep kırsalında sıcak bir akşamdı ve Mücahitlerin tugaylarından Ceyş el-Nusra’nın üslerinden birindeydim. Kardeşlerin uyuyacağı ve gelecek savaşa -Hlasa savaşı- hazırlanacakları geçici bir üs olarak boş bir lüks villa almışlardı. Bahçe çok büyük ve güzeldi; her yerde kendilerini hazırlayan kardeşler vardı, bazıları ağaçların altında oturmuş Kuran okuyorlardı. Emir Komutan Ebû Taha mücahidlerin savaşta oruçlarını kırmalarını emretmişti çünkü böylesi yaz sıcağında oruç tutmak neredeyse imkansızdı.

Kardeşler arasında dolaşırken, Ebu Zübeyr Somali’yle karşılaştık. Harika bir kardeş, daha önce çeşitli vesilelerle tanışmıştım. Beni çok sıcak karşıladı ve kendisiyle birlikte çay içmeye çağırdı. Çay hazırladı ve balkonda sohbet ederek birlikte oturduk.

Abartma olmaksızın, hayatımda tanıştığım en iyi insanlardan biridir diyebilirim, onu tanıyan herkes onu sevmiştir. O, uzun boylu, koyu renkli bir kardeşti.

“Bu evin sahibi çok zengin olmalı” dedi Ebu Zübeyr. Devamında şöyle dedi: “Kendini Dünya’da çok rahatlığa alıştırmak problemlidir. Bunları sonra nasıl terk edeceksin?”

Ebu Zübeyr, ABD’de birkaç yıl yaşadığını ancak Dünya’yı kovalayan topraklarda yaşamanın faydasız olduğunu fark ettiğini söyledi. Cihad amaçlı ayrılmak için karar verdi. Kendi toprağı olan Somali’deki cihada katılmak için Amerika’dan ayrıldı. Her şey planlandığı gibi gitmedi, Somali’ye ulaşamadı ve Amerika’ya geri döndü. Ama bu cesur ruhun vazgeçmesi için yeterli değildi, dünyadaki baskı ve küfrün başkenti Amerika’da nasıl yaşanırdı ki?

Şimdi de güvenlik birimleri tarafından izleniyordu, ancak Ebu Zübeyr gibi bir kişi için “korkmak”, yaratılış özelliklerinden biri değildi.

Şam’daki durum hakkında pek bilgisi olmamasına rağmen, orada Cihad’ın gerçekleştiğini duyunca, kutsal Şam’a hicret etmeyi aklına koydu. O sırada Devle Grubu olan Haricilerin propagandası yüksekti ve Şam’ın dışındaki birçok Müslüman için hakikat bir yoldaymış gibi görünüyorlardı. Çok büyük bir risk alarak Cihad yolculuğuna başladı. Hareketleri güvenlik birimleri tarafından toparlandı ve sorgulanmak üzere durduruldu. Daha sonra Allah (swt) bunu kendisi için kolaylaştırdı ve Allah’ın düşmanlarına, Cihadla hiçbir ilgisi olmadığına ikna oluncaya kadar tüm sorulara sorunsuz cevap verdi. Serbest bırakıldı ve daha sonra Şam’a doğru yolculuğuna devam etti.

Ancak, bu kadar saf ve iman dolu bir ruh, Cihad ve Mücahidleri yok etmek için bir araç olan bir grup arasında nasıl yer alabilirdi? Gerçekten rehberlik isteyenlere Allah rehberlik eder. Harici saflarına katılmak yerine, diğer Muhacirîn kardeşleri ile Mücahitlerin bölgelerinde tanıştı ve onlarla birlikte Cephetun Nusra’ya katıldı. Şeriat dersini tamamlamasının ardından Şam’daki durumun hakikatını fehmetti.

Çok geçmeden Ebu Zübeyr, fırtınalarını düşman hatlarının arkasında bırakan İngimasi (fedai) tugayında bulunmaya karar verdi. Birbiri ardına savaşlardan sonra bu tugaya katıldı. Mücahidler arasındaki en öz tugay. Şu andaki cihaddaki en önemli savaşlardan biri El-Eis Muharebesiydi. Ebu Zübeyr düşman hattının çok ilerisinde olanlardan biriydi ve düşman birliklerinden oluşan bir bütün konvoyu imha etti. Bu, Allah’ın yardımıyla Mücahidlerin el-Eis’teki zaferinin ana nedenlerinden biriydi. Baskın üstüne baskın yaparak düşman ilerleyişini durdurduktan sonra Lazkiye dağlarında görevlendirildi.

Onunla Lazkiye’deki Mücahidlerin üslerinden birinde tanıştım. Oturup konuşurken kalbim ona hayranlıkla doldu. Onunla bir sonraki karşılaşmam Hlasa savaşından önce Halep’teydi. Daha önce de belirttiğim gibi, bu aynı zamanda onu son görüşümdü. Otururken bana çay ikram etti, gözlerim o konuşurken gözyaşları ile doldu. Sakin bir konuşma şekli vardı ve her zaman ahireti hatırlatanlardan biri oldu. Bir saat sonra onu yatağında uysal bir şekilde uyurken gördüm. Yanında silahı da vardı. Farklı birlikler üssün içine ve dışına taşınmaya başladı, savaş çok yaklaşmıştı ve her yer oldukça hareketliydi.

Birimimle beraber gece çökünce savaş alanına gittim. Mücahidler bütün güçleriyle Hlasa’ya saldırıyorlardı! Savaş meydanına girdik, mermiler ileriye doğru hareket ederken başımızda ıslık sesleri çıkarıyorlardı. Harçların ve tankların patlaması, ardından bir dizi bomba yağmuru! Sabahın erken saatleri geldiğinde, savaş alanı sessizleşti. Düşman kaçmıştı. Sadece Hlasa’dan değil, aynı zamanda Hlasa’yı ele geçirdiğimizde kuşatılmaktan korktukları son derece önemli iki kasabadan da ayrılmışlardı.

Ribatta neredeyse öğleden sonraya kadar kaldık, hepimiz bitkin düşmüştük, ancak zafere çok sevinmiştik. Arabayla giderken, komuta merkezi olarak kullanılan bir odaya hava saldırısı olduğunu fark ettim. Kardeşlerden birine “şehid var mı” diye sordum, ve Komutan Ebu Taha’nın şehid edildiğini öğrendim! Sevincimin yerini hüzün almıştı, bulunması nadir olağanüstü bir komutandı. “Başka kim şehid edildi?” diye sorunca, “Ebu Zübeyr Somali” yanıtını aldım. Dünyam acı ve kederle doldu. Allah en yakın kullarından bazılarını seçmiş ve düşmanı darmaduman ettikten sonra onlar için en iyi ayı belirlemişti. (Biz onları bu şekilde gözetmekteyiz ve sorumlulukları Allah (swt)’a aittir.)

Ebu Zübeyr muhtemelen öldürüleceğini hissediyordu, o günkü konuşmamızda bunu fark ettim. Ebu Zübeyr’i düşünürken aklıma “Kuşkusuz ki Şam, yeryüzünden Allah’ın en hayırlı yeridir. Kullarından en hayırlı olanları oraya seçer.” hadisi geliyor. Şam’ın şerlilerini dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak görebilirsiniz fakat Allah (swt)’ın hayırlı kulları Şam’a akın ediyor. Zaman geçtikçe yabancılar için bir ev olan Kutsal Şam toprakları, dünyaya yabancı olanların yaşadığı bir beldeye dönüşmüştür.

Yazan: Ebu Dûcane el-Afriki (Rahimehullah)

Mütercim: Reyyan

Küresel Analiz / Özel Haber
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeslerimiz taa nerelerden hicret edip geldiler. Kardeslerının yanına.Muslumanların namuslarını mallarını Öncelik olarak dini islami muhafaza için
Milyon kilometre asıp ne ezalara katlanıp geldıler SAM diyarına.

Vallahı bu cıhada fesat karıstıran fıtne cıkaran ve ınsanları dogru yoldan alıkoyan ALLAH a Hızmet yerıne tagutların sıstemlerı ıcın calısan kım varsa
Ya rabbı sahıt ol.

İki elimiz yakalarında olacaktır. Takı bu ısten vazgecıp Hak yoluna donmelerıne kadar.!
Hasbunallahı ve nımel vekıl.!
La havle vela quvvete illa billah
 
M Çevrimdışı

Meliksah Kayaaaa

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeslerimiz taa nerelerden hicret edip geldiler. Kardeslerının yanına.Muslumanların namuslarını mallarını Öncelik olarak dini islami muhafaza için
Milyon kilometre asıp ne ezalara katlanıp geldıler SAM diyarına.

Vallahı bu cıhada fesat karıstıran fıtne cıkaran ve ınsanları dogru yoldan alıkoyan ALLAH a Hızmet yerıne tagutların sıstemlerı ıcın calısan kım varsa
Ya rabbı sahıt ol.

İki elimiz yakalarında olacaktır. Takı bu ısten vazgecıp Hak yoluna donmelerıne kadar.!
Hasbunallahı ve nımel vekıl.!
La havle vela quvvete illa billah
FB_IMG_1480713829390.jpg
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt