Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günümüz Dünya Düzeni-Şeyh İmran Hosein-

A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Günümüz Dünya Düzeni

Kendini önce uygun bir şekilde hristiyanlık giysisi ile perdeleyen ve daha sonra gizemli bir şekilde bu giysiyi modern çağda materyalizm icin çıkaran, temelinde tanrısız ortaçağ Avrupası, garip bir şekilde dayanılması ve yokedilmesi mümkün değilmiş gibi görünen bir bilimsel ve teknolojik yapı ile silahlandırılmış durumdadır. İşte Avrupa elindeki bu gücü , Müslüman dünyasının politik ve askeri kontrolü ve İslami Halifenin yokedilmesi için kullandı.Daha sonra Müslümanların kendi bölgelerini özgürleştirmek ve dünya üzerinde yeniden otantik (aslı gibi) bir İslamın kurulmasını imkansız kılmak için yeni adımlar attı.Yaklaşık 1000 yıldır , hiç kesilmeden devam eden ve 1924 yılında Halifeliğin yıkılmasına tanıklık edecek şekilde İslami hayat biçimine yapılan merhametsiz ve acımasız Avrupalı bu saldırı, son olarak da Müslümanların Avrupanın politik kontrolüne boyun eğmesi ile sonuçlanmıştır.Bu kontrol Avrupa ile başlamış ve daha sonra yeni Avrupa ve Amerika ile devam etmiştir.İslami medeniyet sadece total olarak politik ve kültürel bir karışıklık içerisinde değil fakat aynı zamanda “Kapitalizm” olarak kılık değiştirmiş bir haldeki Avrupa Faiz sistemi vasıtası ile bütün bir ekonomik sisteminin köleleştirilmesine doğru ilerlemektedir.
Bu saldırıların bir sonucu olarak Müslümanların büyük bir çoğunluğu İslamı bırakmış ve Avrupanın yarattığı işte bu seküler dünyanın bir parçası olmuştur.Bu tabii ki Müslüman dünyasının devletlerindeki hükümetlerin kıyaslaması ile empatik bir şekilde düşünülmektedir.Bu tür Müslümanlar günümüz tanrısız dünyasının içerisinde yer alabilecek yeni bir İslam (mesela modernist islam) yaratmakla meşguller.Son zamanların göze çarpan İslam Alimlerinden Mevlana Dr. Muhammed Fadlur Rahman Ensari İslami modernizmin geçersizliğini ilan ederek Müslümanları dinamik Ortodoks Müslümanlığa dönmeye ve modern dünyanın açıklanması ve ona karşı nasıl cevap verileceğinin öğrenilmesi için Kuranı temel almaya acil bir şekilde davet etmektedir. Tüm bu şeylerin ortasında Avrupa, Müslüman kontrolu altındaki “Vadedilmiş Toprakları” özgürleştirmekte başarılı oldu. Bu özgürleştirmeden sonra İsrailli Yahudiler bu Kutsal Topraklara tarihin tanık olduğu en garip ve en gizemli şekilde geri getirildi.Aslında Israilli Yahudilerin Kutsal topraklara dönüşü, tanrısız Avrupanın tüm dünyada kontrolünün olduğunu açık bir şekilde göstermiştir. Israilli Yahudilerin Kudüs’e geri giden bu yolu kabul etmeleri ve bu durumu beklenen Mesih’in ve dolayisi ile altın çag’ın gelişi ile ilgili tanrısal kehanetlerden birinin gerçekleşmesi olarak yorumlamaları, onların ruhi körlüklerinin bir göstergesidir.Aslında Deccal, Yalancı Mesih ( Anti Christ) onları aldatmıştır.
Peki Müslüman hala devam eden bu drama nasıl cevap vermelidir?Kendilerini nasıl bulundukları bu zor durumdan kurtarmalıdır?
Bunun cevabı bugünün bu garip dünyasını ve onun tehlikelerini muhtemelen Kuran ve Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem) sünneti dışında hiçbir şey açıklayamaz şeklindedir.İnsanın kurtuluşu Müslüman toplumunun mümkün olduğu kadar otantik bir sekilde yeniden inşa edilmesine dayanmaktadır. Otantik olmak ise Kuran’a ve onu ögretmek ve onun rehberliğini somut bir şekilde ortaya koymak için gonderilen Peygamberine sadakat ile olur. Müslümanlar için şu anda görünen odur ki , dünya üzerinde bir bölgenin kontrolünü ele almak ve İslami halk düzenini (Darul İslamı) orada ortaya koymak şu anda mümkün degildir.Bu şeyin gerçeklestirilmesi için yapılacak herhangi bir girişim tüm tanrı tanımaz dünyanin bu bölge üzerinde İslamı kontrolün ortaya çıkmasını önlemek için harekete geçmesi ile sonuçlanacaktır.Bunu farkedemeyen Müslümanlar şu anda dünyayi kontrol eden Yecüc ve Mecüc Dünya Düzenini anlamayanlardır. Bu duruma tek istisna Fırat bölgesinin doğusundaki Horasan bölgesi olarak gözükmektedir. Tanrı tanımaz Avrupanın bu bölgenin kalbini feth edemeyişi oldukça önemlidir. İngilizler Afganistani işgal etmeye çaliştılar ama başaramadılar.Daha sonra Ruslar denedi ve başaramadı.Şu andaki Amerikan denemesi bu bölgenin Avrupa toplumu tarafindan kontrolu icin sarfedilmiş en kapsamlı ve derin çalışmadır.Fakat bu çaba da İslam kendini yavaşça doğrulayacağından başarısızlığa mahkumdur.
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (salallahu aleyhi ve sellem) Müslüman bir ordunun Horasandan , Kudüs’e kadar tüm bölgede ilerleyeceğini ve bu bölgeyi özgürleştireceğini ve İslamın tam olarak dünyanın bu parçasındaki bölgeden yeniden belireceğini kehanet etmiştir. (sadaka Rasulullah) Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Peygamber Efendimiz (salallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki; Siyah bayraklar Horasandan çıkacak ve onları Kudüs’e girinceye kadar hiç bir güç durduramayacaktır. (Süneni-Tirmizi) Bu olayın gerçekleşmesi için dünya çok da fazla beklemek zorunda olmayabilir.Peki Müslümanlar yakın gelecekteki Müslüman topluma ve İslama artan bir şekilde yapılan acımasız saldırılara nasıl karşılık vermelidir ? Eğer hiçbir ülkenin kontrolünü ellerine alamadıklarından dolayı makro islamı hiçbir yerde ortaya koyamıyorlarsa (özgürlük ve zafer öncesi) kalan bu zaman periyodunda nasıl yaşayacaklar? Bu sorunun cevabını modern seküler bir ülkenin seçim politikalarında Müslümanlar için bir alternative arayışını tartışırken cevaplamaya çalışacağız. Günümüz dünyası o kadar gariptir ki . bazıları binlerce yıldır var olan ve Avrupai olmayan büyük toplumlar icerir ve bu toplumlarin hiçbiri yaşadıkları bölge üzerinde kontrole sahip değillerdir. Dünya üzerindeki her bir bölge Avrupa toplumunun kurallarına tabiidir.Dünya üzerindeki her yer Avrupa tipi seküler bir ülke modeli ile hapisteymişcesine kısıtlanmıştır.İşte bu Avrupa tipi seküler ülke modelinin politik olarak globalleştirilmesi insanlık tarihinde kesinlikle çok yeni bir şeydir.Ayrıca gizemli ve uğursuzdur da. Avrupa tipi seküler ülke sistemi en sonunda baslangıçta “Milletler Ligi” ve daha sonra da “Birleşmiş Milletler” olarak yeniden isimlendirilen ve yeniden diriltilen apayrı bir politik ve uluslararası oluşum üretti.İsmin kendisi bile “Birleşmiş Milletler” Avrupa tarafından yaratılan Yeni Dünya düzeni’nin amacı olarak kutsallaştırıldı. Bu amaç tüm dünyayı Avrupalı politik etki altında birleştirmek ve kontrol etmek idi ki böylece Avrupa en sonunda dünyayı tıpkı bir tek dünya devleti gibi yönetebilsin. Bu makale yazılırken Avrupa (beyaz dünya düzeni) bu politik amacını başarılı bir şekilde tamamlamanın tam da en son esiğindedir. Dünyada Avrupalı olmayan tüm milletler kendilerini seküler Avrupalı hakimiyetten kurtarmak ve özgürleştirmek için aciz görünmektedirler. Arnold Toynbee, tanınmış İngiliz tarihçi, işte bu benzersiz olaya tüm önceki toplumların onların ya “ölü” ya da “can çekişen” olduğunu söyleyerek cevap vermiştir ve bu da bütün önceki toplumların kaderine benzer şekilde batı medeniyetinin kaçınılmaz bir şekilde aynı kaderi yaşayacağının göstergesidir. (Toynbee: Civilization on Trial, Ox. Univ. Press, London, 1957: p.38).
Avrupanın amacı oldukça açık, gizemli ve uğursuzdu.Avrupanın amacı Avrupa yasasını tüm dünyada geçer hale getirmekti.Ama hepsi bu kadar da değildi.Avrupanın dünya hakimiyetini dünya üzerinde muhtemelen değiştirecek hiçbir şey olmadığı için işte bu Avrupa hakimiyeti “Tarihin Sonu” olarak işaretlenmişti. Toynbee ünlü kitabında “Uygarlıklar Mahkemede” inanılmaz içten bir beyanda bulunmuştur.Batı medeniyeti tüm insanlığın tek ve büyük bir toplum haline getirilmesini havada, yerde, denizde ne varsa kontrolünü ,amaçlamaktan başka birşey değildir.Nihai Avrupa amacı, her nasılsa, Yahudilerin vadedilmiş topraklar dönüşünü mümkün kılmak dolayısı ile dünya kontrolünü yahudilere vermek ve böylece onların tüm dünyayi Kudüsten yönetmelerinin önünü açabilmekti.Geçenlerde yayınladığım Kuran’da Kudüs kitabı Toynbee’nin bile anlamadığı açıklanması güç bu olayın bir izahını yapmaktadır. Yüce Allah’ın vadedilmiş toprakları yokederek Yahudileri sürmesinden 2000 yıl sonra onların tekrar vadedilmiş topraklara dönüşü ve İsraili ortaya koymaları, tarih sahnesinde olabilecek belkide en garip olaydir.Bunuda sadece Kur’an açıklamıştır.Dolayısı ile sadece Kuran Yahudileri ve Kudüsü bekleyen kaderi tanımlayabilir.Kur’an Enbiya suresinde açık bir şekilde belirtmektedir ki Yecüc ve Mecüc , Yüce Allah’ın izni ile dünyaya salıverildiğinde onlar, her yerden alçalarak gelecekler veya her yere yayılacaklardır.
Kur’an ayrıca bunun bir sonucu olarak demektedir ki , Yüce Allah’ın yokettiği bir kasabadan uzaklaştırılan ve geri dönmeleri yasaklanan bir takım insanlar bu kasabaya geri döneceklerdir.Kitabım bu kasabanın Kudüs olduğunu öne sürmektedir.Fakat ne zamanki Yecüc ve Mecüc her yerden inerek veya her yere yayılarak insanlara gelir , işte bu ilahi açıklamalardan dolayı insanliğin kalan kısmından hiçkimse için onlara direnmek mümkün olmayacaktır. Kendi hizmetkarlarım arasından öyle insanlar getirdim ki (örneğin: Yecüc ve Mecüc) hiçkimse onlarla dövüşebilemeyecektir.(Sahih Muslim) Yukarıdaki açıklamalardan da açıkça anlaşılabileceği gibi Avrupa medeniyeti Yecüc ve Mecüc medeniyetidir.Açıklamalarda belirtilen modern dünyanın temelinde tanrı tanımaz, zalim, hilekar, bozulmuş, merhametsiz fakat mağlup edilemeyen gücü işte Yecuc ve Mecüc’dür.Yecüc ve Mecüc aynı zamanda modern dünyanın globalizasyon fenomenini de açıklamaktadır.Kitabım “Kur’an’da Kudüs“ Deccal, Sahte Mesih fenomenini de incelemektedir.Deccal konusu, ahir zamanın Yecüc ve Mecüc ile birlikte en büyük işaretlerinden birini meydana getirmektedir.Deccal’ın görevi Kudüst’en dünyayı yönetecek olan Mesih’i kişi olarak taklit etmek olduğundan onun da dünyayı Kudüsten yönetmesi gerekmektedir.Kitabım aynı zamanda Sahih Muslim’in ünlü Tamim Ed-Dari hadisini de açıklamaktadır.Bu hadis sayesinde , Deccalın görevine baslayacağı , başlangıç mevkisini saptamak mümkündür ve bu da Ingiltere adasıdır.Yöneten ülke olan İngiltereden sonra ikinci yöneten ülke Amerikaya geçmistir ve yakında İsrail’e gitmek üzere tekrar yer değiştirecektir.


İşte bu an’dan sonra Yahudi ülkesi Amerika’nın yerine dünyanın yöneten devleti olarak karşımıza çıkacaktır. Bu olayın yakın bir gelecekte gercekleşeceğini tahmin ediyoruz. Böylece Avrupa’nın nihai hedefinin sadece Yahudileri dünyayı yönetmeleri için vadedilmis topraklara geri döndürmek değil , fakat aynı zamanda onların Kudüsten dünyayı yönetmelerine de yol açmak olduğu ortaya çıkmıştır.Okuyucu şunu iyi anlamalıdır ki oluşan modern seküler devlet Avrupa’nın tüm dünyayı politik olarak yönetmesi için ortaya konulmuş büyük bir stratejinin temel parçalarından biridir. Diğer bir ifade ile, modern seküler devlet tam olarak beyaz dünya düzeninin tüm dünyayı yönetmesi için işleyen politik globalizasyon enstrumanının bir fonksiyonu olarak dizayn edilmiştir.İşte bu politik globalizasyon Avrupa-Yahudi yapısının dünya üzerinde yöneten devlet haline gelmesine diğer bir deyişle bağlıdır.

Kaynak: http://imranhosein.eu/?p=269
 
Üst Ana Sayfa Alt