Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hanefi Mezhebine Göre Şarap (Üzüm) Dışında Alkollu İçecekler Mubah, Balık Dışındaki Deniz Canlılarının Yenmesi Haram mı?

3 Çevrimdışı

33abdullah

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum bir arkadaşla daha doğrusu bir mezheb taassubçusuyla konuşuyodum ona ebu hanıfenın bazı fetvalarından bahsettim içki meselesi üzüm dışındaki alkollu içeceklerden içmeye dair fetva verdiği ,,denizli kabuklularından midye istiridye gibi yiyeceklerin yenmeyeceğine dair fetva verdiği daha çok hadis eline geçmediği için içtihaD yaptığını anlattım ama bunların nerde yazdığını bana sordu inanmadı benden delil istedi bende nerde yazdığını bilemediğim için cevaplayamadım sizden ebu hanifenın daha buna benzer içtihad yapıpda hadis eline geçmeden verdiği fetvaları varmıdır bunların nerde yazdığını öğrenmek isterdim selam ve dua ile
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah;

Şarab (üzüm) Dışında Alkollu İçeceklerin Hükmü
İbn Ömer (r.anhuma)'dan Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
"Her sarhoşluk veren şaraptır ve her sarhoşluk veren haramdır. Şarab içmeye devam ederken ölen kimse âhiratte onu içemeyecektir."
(Ebu Davud, Eşribe, Hadis no: 3679; Muslim, eşribe73; Tirmizî, eşribe I; İbn Mâce, esri be 9; Ahmed b. Hanbel, il, 16, 29, 31, 105, 134, 137)

Hanefî imamlarından Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf'a göre, şarabın dışındaki içkilerin haram sayılabilmeleri için harhoşluk verecek kadar içilmeleri gerekir. Sarhoş etmeyecek kadar az bir miktarının içilmesi haram değildir. Fakat İmam Muhammed'e göre, sarhoşluk veren içkilerin azını içmek de çoğunu içmek gibi haramdır.
İmam Muhammed'in bu görüşü, "Çoğu sarhoşluk veren bir şeyin azı da haramdır"
(Ebu Davud, Eşribe, Hadis no: 3681; Tirmizî, eşribe 3; Nesaî, eşribe 25; îbn Mâce, eşribe 10; Darimî, eşribe 8; Ahmed b. Hanbel, II, 91, 167, 179, III, 343) mealindeki hadisin ruhuna uygun düştüğünden, Hanefîlerin muteahhirin uleması İmam Muhammed'in görüşünü tercih etmişlerdir. Hanefî mezhebinde fetva da İmam Muhammed'in bu görüşüne göredir. Diğer mezheb imamları da bu hususta İmam Muhammed gibi düşünmektedirler.


Hanefî hukukçulara göre, hamr Arab dilinde; “kaynatılmadan, çiğ olarak kendi kendine kabaran, fokurdayıb köpük atan yaş üzüm suyundan elde edilen içki”ye verilen addır.

(Mevsılî, Abdullah b. Mahmud b. Mevdud, el-İhtiyâr li Ta’lili’l-Muhtâr, Beyrut 1975, IV, 99;
Mergınânî, Burhanuddin Ali b. Ebî Bekr, el-Hidâye ġerhu Bidâyeti’l-Mubtedî, Beyrut 1995, IV, 394;
İbn Kemal Paşa, Şemsuddin ahmed b. Suleyman, Resâil-i İbn Kemal, İstanbul 1316, II, 378)


Diğer alkollü içkilerin haramlığı kıyas yoluyla sâbit olduğundan bunlar için hamr ifadesi mecâzi olarak kullanılmıştır.

(İbn Abidin, Muhammed Emin b. Ömer, Reddu’l-Muhtâr, İstanbul 1984, VI, 448;
Şevkâni, Muhammed b. Ali, Neylu’l-Evtâr, Şerhu Munteka’l-Ahbâr, Beyrut 1973, VII, 157)

Bu ayırım sonucunda İmam Muhammed dışındaki (İmam Ebu Hanife, Ebu Yusuf) Hanefî'lerle Nehaî, Sevrî, İbn Ebî Leylâ, Şureyk ve İbn Şubrume gibi hukukçular, naslarda zikredilen ve yalnızca çiğ üzüm suyundan yapıldığını ileri sürdükleri hamr’ın azı ve çoğunun haram olduğunu belirtmişler, diğer alkollü içkilerin sarhoş etmeyecek miktarda içilmesinin haram olmayacağını ileri sürmüşlerdir.
(İbn Ruşd, el-Hafid Ebu’l-Velid Muhammed b. Ahmed, Bidâyetu’l-Muctehid ve Nihâyetu’l-Muktesıd, İstanbul 1985, I, 382-383;
Kâsânî, Alauddin Ebû Bekr b. Mes’ud, Bedâiu’s-Sanâi’ fî Tertîbi’ş-şerâi’, Beyrut 1982, VII, 40;

İbn Abidin, Muhammed Emin b. Ömer, Reddu’l-Muhtâr, İstanbul 1984, VI, 455;
Âmir, Abdulaziz, et-Ta’zîr fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye, Daru’l-Fikr, ty., s. 26)
İslâm hukukçularının büyük çoğunluğu, böyle bir ayırıma gitmeden az olsun çok olsun alkollü olan bütün içkilerin haram olduğunu belirtmişlerdir.
(Şirazî, Ebû İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf el-Firuzabâdî, el-Muhezzeb, Mısır 1976, II, 366;
İbn Kudâme, Abdullah b. Ahmed, el-Muğnî, Beyrut 1983, X, 327)

Bu âlimlere göre; hamr, sadece üzüm suyundan elde edilen alkollü içecek değildir. Zira, bir şeyin her hangi bir adla anılması, onun dışındakilere o ismin verilemeyeceği anlamına gelmez. Bu sebeble hadisçilere göre, sarhoş etme vasfını haiz bütün içecekler hamr terimi kapsamındadır. Enes b. Mâlik’e, içki yasağı ile ilgili âyetin indiği sırada Arabların ne tür içki içtikleri sorulduğunda onun, söz konusu dönemde Medine’de hurma şarabından başka şarap içilmediğini belirtmesi (Muslim, Eşribe 4, 8, 10), Hanefî'lerin, hamr ifadesinin üzüm suyundan elde edilen içkiye has olduğu görüşünü geçersiz kılmaktadır. Zira böyle bir görüş Arabcaya, sahih sünnete ve sahabe anlayışına da aykırı bulunmuştur. Çünkü onlar, söz konusu âyet indiğinde, Arab dili ve Kur’an’ın ruhuna vâkıf olmaları sebebiyle, hamr ifadesinden sarhoşluk veren bütün içecekleri anlamışlar, her hangi bir ayırıma gitmeyerek ellerinde bulunan bütün alkollü içkileri telef etmişlerdir.
(Şevkâni, Muhammed b. Ali, Neylu’l-Evtâr, Şerhu Munteka’l-Ahbâr, Beyrut 1973, VII, 158)
Ayrıca Peygamber’in (s.a.v.), buğday, arpa hurma, kuru üzüm ve baldan yapılan alkollü içkileri hamr sözcüğü ile ifade etmesi (Buhârî, Eşribe 5; Muslim, Tefsir 32; Ebû Davud, Eşribe 4, Tirmizî, Eşribe 8; İbn Mâce, Eşribe 5) ve her sarhoş edici şey için aynı ifadeyi kullanması, cumhurun görüşünü desteklemektedir.

Hidâye yazarı Burhâneddin el-Merginanî de şöyle diyor:
"Eğer yaş üzüm şırası üçte ikisi buharlaşarak uçub gidinceye kadar kaynatılırsa, geriye kalan üçte biri hava ile teması neticesinde kendi kendine kabarmış olsa bile helâldir. İmam Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Yusuf'a göre böyledir. İmam Muhammed ile İmam Mâlik ile İmam Şafiî'ye göre ise, kalan bu üçte bir kısım haramdır. Fakat imamlar arasındaki bu ihtilâf, kaynatılmış olan bu şıranın bedene kuvvet vermesi niyetiyle içilmesi üzerindedir. Hoş vakit geçirme niyetiyle içilmesi halinde haram olduğunda ittifak vardır.
İmam Muhammed'in bu şırayı içmenin helâl olduğunu söylediğine dair bir rivayet bulunduğu gibi, mekruh gördüğüne ve bu mevzudaki farklı hadislere bakarak hüküm vermekten kaçındığına dair de rivayetler vardır.”

(Aynî, el-Binâye, IX, 540-541)
Bedâyiu's-Sanâyî yazarı Kâsanî'nin açıklamasına göre, "Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf'un bu mevzudaki delilleri; Tahavî'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği Peygamber'in nebiz içtiğine dair hadisle, Ömer'in nebiz içtiğine ve nebizin helâl olduğuna dair Ammar b. Yâsir'e mektub yazdığına dair hadisler ve Ali'nin (r.anh) misafirlerine nebiz ikram ettiğine dair haberlerdir.
İbn Abbas ile Abdullah b. Ömer'in de bu görüşte oldukları rivayet olunmuştur.
İşte ashab-ı kiramdan bu gibi kimselerin nebizi helâl saydıkları sabit olduğu için İmam Ebû Hanîfe de onu helâl saymıştır. Çünkü onun haram olduğunu iddia etmek sahabelerden onu mubah sayanlartn fasık olduğunu söylemek anlamına gelir ki bu da bid'attir.
Bu nedenle İmam Ebû Hanîfe, nebizi helâl görmeyi ehl-i sünnet ve'l cemaatten olmanın şartlarından saymıştır. Nebizin haram olduğuna dair rivayet edilen haberlere gelince; bu hadislerin hepsi de illetlidir. Sahih oldukları kabul edilse bile bedene kuvvet vermesi için değil de eğlence gayesiyle içilen nebizler hakkında gelmiş oldukları düşünülebilir."
(el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi, V, 116-117)


Balık Dışındaki Deniz Canlılarının Hükmü ?

Hanefi mezhebi haricinde (Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebi âlemlerine göre), deniz hayvanlarının hepsi, nerede bulunursa bulunsun, ister balık şeklinde olsun, isterse başka cins ve şekide bulunsun, isimlerinin farklı olması, diri veya ölü olması; yakalayanların Müslüman veya gayr-i muslim olması hükmü değiştirmez helâldir, yenebilir.

Mâlikî mezhebi hiçbir deniz hayvanını istisna kılmazken,
Hanbelî mezhebi yılan balığını habis saymakta;
Şâfiî mezhebi de kurbağa, yengeç ve timsah gibi hem denizde, hem de karada yaşayabilen hayvanların etinin yenilmesini haram olarak vasıflandırmaktadır.

Hanefî mezhebine göre ise, balık sûretinde olmayan deniz hayvanlarının etlerini yemek haramdır. Bu durumda, daima suda yaşayan, suda barınan hayvanlardan her çeşit balık eti yenebilir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bu kabildendir. Fakat, diğer su hayvanları caiz değildir. Midye, istiridye, istakoz ve yengeç gibi hayvanların yenilmesi helâl olarak kabul edilmemektedir, haram/mekruh sayılmaktadır.

(el-Fıku’l-İslamî, C. III, S. 678-688;
T. Diyanet İlmihali, C. II, S. 41;
el-Mezâhibu’l-Erbaa, C. II, S. 5)
 
Üst Ana Sayfa Alt