Hayal dünyasında “Ben Hür üm diyen her insan, gerçek dünyada tercih ettiği bir kulluğu yaşamaktadır.
Bütün İnsanların hür, doğduğu bir gerçektir, ancak herkes bir mütalaa nın esareti altında, yaşamını sürdürür.
İşte bu yaşamın, damarlarında zaman zaman bocalar insan, tereddütler, acabalar, kararsızlıklar merhalesinde bir seçim yapar.
Yaptığı seçim, onun hayrına menfaatine olmazsa bile fasıla vermeden erkânına devam eder. (Hayal dünyasında ) Hür dür. Canının (nefsinin) istediği şekilde, hareket etiğini dizginlerin, kendi ellerinde olduğunu zannederek büyük bir yanlışın içinde yer alır.
Kendi selameti içinde olsa reel de HÜR olmaktan vazgeçip, ne selameti, ne hürriyeti, nede izzetli bir yaşamı hak etmemiştir. Hürriyetini, mal, meta, şan, şöhret, karşılığında satanlar, ömür billâh, inşirahı yakalayamazlar. Sıhhatli yaşamak ister, hastalığa mahkumdur. Mala sahip olmak ister, terketmeye mahkumdur. Doğru düşünmek ister, yanlışa mahkumdur. Yaşamak ister, ölüme mahkumdur. Ve bunca mahkumluk arasında özgürlük ister, adresini bulur ama yanaşmaz...
“Kimdir bu Hürriyetini geçici hevesler uğruna satanlar” derseniz, sizlere, hürriyet Mevsiminde düş, pazarlayan Ahmet Hakan’ları, Ayşe Arman’ları, Fatih Altay’lıları, Emin Çölaşan’ları’ işaret edebilirim. Gerisini siz getirirsiniz. Arif’e tarif gerekmiyor.
Kendilerinin de içinde rahat etmedikleri bir yaşamı, halka pazarlama misyonundaki ucuz kalemşorlar, her fırsatta inceden de olsa Mukkades değerlere saldırmaktan çekinmiyorlar.
Son, iki üç gündür Ayşe Arman ın Evdeki kıyafet dışarda ofsayt , Zulmün adı haşema adlı başlıklarla, Başörtüsü ve Türban aleyhindeki okuyucularına duyurduğu, yazıları Ahmet Hakan’ın da temcit pilavı gibi ısıtıp, takdim etmesi düşündürücüdür. Müslüman kadının kutsal sancağı hükmündeki Başörtüsünü, dillerine pelesenk etmeleri, bana Hürriyeti elinden alınmış, zavallıları hatırlattı.
Düşündüklerini değil, baskı altındaki (kendisinin bile kabul etmediği) görüşleri kişiliğine yansıtması hür olmadıklarının kanıtıdır. Bugün, Ülke genelinde Münkeratın, fuhşiyatın, hayâ ve edebin herkes tarafından sorgulanır hale gelmesinde bu tür sözde yazar, özde bozar (nifakçıların) rolü var.
Zina yapmak, Cehenneme girme nedeni değildir. Zinayı, Normal göstermek cehenneme girme nedenidir. Peygamber Efendimiz zamanında, Maiz isimli bir sahabe Resullullah’a gelerek:
— Ya Resullullah ben battım der. Resullullah ne yaptığını sorar. Maiz
— Ya Resullullah, zina yaptım der.
Şeriattaki hüküm uygulanır Recm edilir… Bir süre sonra Resullullah, “cenazesini hazırladınız mı” der... Başta Ömer (r.a) olmak üzere, bazı sahabeler bu durumu yadırgamaya başlar. Ömer:
— Ya Resullullah, yanı başımızda zina suçu işlemiş kişinin cenaze namazı mı kılınır? Diye sorunca, Resullullah : -
— O hür olarak Rabbine kavuştu. Maiz in yeri cenneti al adır. O Allahtan başka kimsenin görmediği bir kötü bir suçu işleyip, üstünü kapatmadı. Öylesine bir tevbe etti ki Onun tevbesi dağıtılacak olsa, Medine koyunlarının kılı âdetince insanı kurtuluşa götürmeye yeterlidir. Diye buyurdu.
ALLAH’tır, bizlere hem hayat, hem de hürriyet veren...
Hürriyetlerin en büyüğüdüşünce, inanç, vicdan hürriyetleridir. Hayal dünyasında hürmüş gibi yürüyen kölemenler, zilleti izzete tercih edenler kitlesine, hayâsızlığı enjekte etmeye çalışanlar, bir kez daha hürriyet libasından mahrum olup olmadıklarını irdelesinler.
Hürriyet adına ne cinayetler işleniyor, usulca.
Ağzı olan herkesin konuştuğu bir dünyada “bozuk saatin bile, günde 2 defa doğruyu göstermesi” gibi, sizde doğruları konuşun. Bir saatlik ömrü olan idam mahkumunun, hücrede volta atarak ve ellerini havaya kaldırarak "Ben Özgürüm" demesi ne kadar saçma ise, herhangi bir insanın veya devlet başkanının yaşam karşısındaki acizliğini ve çaresizliğini unutarak “Ben Özgürüm” demesi de, o kadar saçmadır. Çünkü yaşama şartlarıve yaşama süreleri ne kadar farklı olursa olsun, temelde aynı şeylere muhtaç ve neticede aynı akibete mahkumdurlar. .. Tereddütte kalmak, ortalarda gezmek, insan fıtratına ve ahlakına terstir.
Ne kendinizi ne başkalarını hürüm diye kandırmaya çalışmayın. Hür olmak: İstediğini, düşündüğünü baskı altında kalmadan söylemektir...
Hür olmak, Allaha İman etmektir[
Bütün İnsanların hür, doğduğu bir gerçektir, ancak herkes bir mütalaa nın esareti altında, yaşamını sürdürür.
İşte bu yaşamın, damarlarında zaman zaman bocalar insan, tereddütler, acabalar, kararsızlıklar merhalesinde bir seçim yapar.
Yaptığı seçim, onun hayrına menfaatine olmazsa bile fasıla vermeden erkânına devam eder. (Hayal dünyasında ) Hür dür. Canının (nefsinin) istediği şekilde, hareket etiğini dizginlerin, kendi ellerinde olduğunu zannederek büyük bir yanlışın içinde yer alır.
Kendi selameti içinde olsa reel de HÜR olmaktan vazgeçip, ne selameti, ne hürriyeti, nede izzetli bir yaşamı hak etmemiştir. Hürriyetini, mal, meta, şan, şöhret, karşılığında satanlar, ömür billâh, inşirahı yakalayamazlar. Sıhhatli yaşamak ister, hastalığa mahkumdur. Mala sahip olmak ister, terketmeye mahkumdur. Doğru düşünmek ister, yanlışa mahkumdur. Yaşamak ister, ölüme mahkumdur. Ve bunca mahkumluk arasında özgürlük ister, adresini bulur ama yanaşmaz...
“Kimdir bu Hürriyetini geçici hevesler uğruna satanlar” derseniz, sizlere, hürriyet Mevsiminde düş, pazarlayan Ahmet Hakan’ları, Ayşe Arman’ları, Fatih Altay’lıları, Emin Çölaşan’ları’ işaret edebilirim. Gerisini siz getirirsiniz. Arif’e tarif gerekmiyor.
Kendilerinin de içinde rahat etmedikleri bir yaşamı, halka pazarlama misyonundaki ucuz kalemşorlar, her fırsatta inceden de olsa Mukkades değerlere saldırmaktan çekinmiyorlar.
Son, iki üç gündür Ayşe Arman ın Evdeki kıyafet dışarda ofsayt , Zulmün adı haşema adlı başlıklarla, Başörtüsü ve Türban aleyhindeki okuyucularına duyurduğu, yazıları Ahmet Hakan’ın da temcit pilavı gibi ısıtıp, takdim etmesi düşündürücüdür. Müslüman kadının kutsal sancağı hükmündeki Başörtüsünü, dillerine pelesenk etmeleri, bana Hürriyeti elinden alınmış, zavallıları hatırlattı.
Düşündüklerini değil, baskı altındaki (kendisinin bile kabul etmediği) görüşleri kişiliğine yansıtması hür olmadıklarının kanıtıdır. Bugün, Ülke genelinde Münkeratın, fuhşiyatın, hayâ ve edebin herkes tarafından sorgulanır hale gelmesinde bu tür sözde yazar, özde bozar (nifakçıların) rolü var.
Zina yapmak, Cehenneme girme nedeni değildir. Zinayı, Normal göstermek cehenneme girme nedenidir. Peygamber Efendimiz zamanında, Maiz isimli bir sahabe Resullullah’a gelerek:
— Ya Resullullah ben battım der. Resullullah ne yaptığını sorar. Maiz
— Ya Resullullah, zina yaptım der.
Şeriattaki hüküm uygulanır Recm edilir… Bir süre sonra Resullullah, “cenazesini hazırladınız mı” der... Başta Ömer (r.a) olmak üzere, bazı sahabeler bu durumu yadırgamaya başlar. Ömer:
— Ya Resullullah, yanı başımızda zina suçu işlemiş kişinin cenaze namazı mı kılınır? Diye sorunca, Resullullah : -
— O hür olarak Rabbine kavuştu. Maiz in yeri cenneti al adır. O Allahtan başka kimsenin görmediği bir kötü bir suçu işleyip, üstünü kapatmadı. Öylesine bir tevbe etti ki Onun tevbesi dağıtılacak olsa, Medine koyunlarının kılı âdetince insanı kurtuluşa götürmeye yeterlidir. Diye buyurdu.
ALLAH’tır, bizlere hem hayat, hem de hürriyet veren...
Hürriyetlerin en büyüğüdüşünce, inanç, vicdan hürriyetleridir. Hayal dünyasında hürmüş gibi yürüyen kölemenler, zilleti izzete tercih edenler kitlesine, hayâsızlığı enjekte etmeye çalışanlar, bir kez daha hürriyet libasından mahrum olup olmadıklarını irdelesinler.
Hürriyet adına ne cinayetler işleniyor, usulca.
Ağzı olan herkesin konuştuğu bir dünyada “bozuk saatin bile, günde 2 defa doğruyu göstermesi” gibi, sizde doğruları konuşun. Bir saatlik ömrü olan idam mahkumunun, hücrede volta atarak ve ellerini havaya kaldırarak "Ben Özgürüm" demesi ne kadar saçma ise, herhangi bir insanın veya devlet başkanının yaşam karşısındaki acizliğini ve çaresizliğini unutarak “Ben Özgürüm” demesi de, o kadar saçmadır. Çünkü yaşama şartlarıve yaşama süreleri ne kadar farklı olursa olsun, temelde aynı şeylere muhtaç ve neticede aynı akibete mahkumdurlar. .. Tereddütte kalmak, ortalarda gezmek, insan fıtratına ve ahlakına terstir.
Ne kendinizi ne başkalarını hürüm diye kandırmaya çalışmayın. Hür olmak: İstediğini, düşündüğünü baskı altında kalmadan söylemektir...
Hür olmak, Allaha İman etmektir[