Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

***HUTBELER***

ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
HUTBE -1



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيم
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَإِنَّ كُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ

Muhterem Müslümanlar!

İslâm dini, Allah katında en son ve en mükemmel dindir. İslâm'a inanıp teslim olan, Yüce Yaratıcısının emirlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan Müslüman ibadet ve itikadında aynı derecede mükemmel olmaya çalışmalıdır. Müslüman, Allah ve Resûlüne inanmış, dünyada yaptıklarından dolayı sorumlu olduğunu bilen, bu inanç içinde tutum ve davranışlarını bir disiplin altına almış, inanç ve ameli bir bütünlük arz eden kimsedir.

Ancak, Kur'an ve Sünnet'in önerdiği mü'min olmak için gerekli olan bu vasıflar, her zaman Hz. Muhammed (s.a.v) döneminin tazeliğinde olamamıştır. Zaman içinde İslâm coğrafyasının genişlemesi sonucu, Müslümanların sahip oldukları saf, tertemiz inanç ve amel dünyaları, çeşitli inanç ve uygulamalarla farklı şekillerde tezahür etmeye başlamıştır. İslam’ın ruhuna ters düşen bu farklılaşmalara genel olarak Bidat ismi verilir.

Aziz Mü’minler!

Bid'at; İslam'a sonradan sokulan, İslam'da yeri olmayan ve İslam'a ters düşen dini mahiyet ve amaçlı adetlerdir. Hurafe; uğurlu ya da uğursuzluğu olduğuna inanılan, akla ve gerçeğe aykırı düşen batıl inanışlardır. Cenab-ı Allah şu ayet-i kerime ile bu tür inanışları kesin olarak yasaklamıştır;

“Ey iman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”(1)

Toplumumuzda maalesef zaman zaman bidat ve hurafelere rastlanmaktadır. Örneğin; Kutsal sanılan yerlere bir dilek için çaput bağlamak, türbelerde mum yakmak, nazara karşı kurşun dökmek, iki bayram arasında nikah yapmamak, baykuş ötmesini uğursuz saymak, türbelere adak adamak gibi dine, akla ve bilime ters düşen bidat ve hurafelere inanılmaktadır.

Halbuki İslam’a göre; içi-dışı temiz, inancı, ameli, hurafelerden uzak, dinine bid'at ve hurafeleri karıştırmamış bir kul olmak gerekir. Bunun için de hurafe ve batıl inançlardan uzak durulmalıdır. Geçmişten günümüze kadar gelen, akla ve fenne karşı olan bu tür inanışları “din”le eşdeğer tutmayalım. İslam anlayışına zarar verdiğini asla unutmayalım. Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılalım.

Hutbemize bir hadis-i şerif meali ile son verelim:

“İrbâz İbnu Sâriye (radıyallahu anh) dedi ki: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize namaz kıldırdı. Sonra yüzünü cemaate çevirerek çok beliğ, çok mânidar bir vaazda bulundu. Öyle ki dinleyenlerin gözleri yaşla, kalpleri de heyecanla doldu. Cemaatten biri: "Ey Allah'ın Resûlü, sanki bu, bir veda konuşmasıdır, bize ne tavsiye ediyorsunuz?" dedi. "Size, buyurdu, Allah'a karşı takvada bulunmanızı, başınızda Habeşli bir köle olsa bile emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Zira, sizden hayatta kalanlar benden sonra nice ihtilaflar görecek. Öyle ise size sünnetimi ve hidayet üzere olan Hülefâ-i Râşidîn'in sünnetini hatırlatırım, bunlara uyun ve dört elle sarılın. Sonradan çıkarılan şeylere karşı da son derece dikkatli ve uyanık olun. Zira (sünnette bulunana zıt olarak) her yeni çıkarılan şey bir bid'attır, her bid'at de dalalettir, sapıklıktır."(2)

------------------
1- Maide 5/90
2- Müslim, Cuma, Bab; 13 , Hd: 867


cuma günü yayınlamak isterdim bu güne nasipmiş...bundan sonra vakit buldukca fırsat oldukca cuma günleri burdan hutbe yayını yapmak isterim...akhilerin de katkıları olursa memnun olurum beğendiğim hutbeleri arşiv yapıyorum...
 
Abdulafuv Çevrimdışı

Abdulafuv

Hak Ehli Susarsa Batıl Ehli Kendini Hak Zanneder
İslam-TR Üyesi
Allah c.c ecrinizi artırsın güzel bir çalışma
bizim mahallenin imamına vereceğim bakalım d(h)iyanetin kuralı dışına çıkabilecek mi !
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu hayra vesile olursam sevinirim Allah razı olsun bu vesile ile Rabbim sizinde sağ tarafınızdan yazılan ameller arasına yazsın inş....
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mü'minlerin Onurlu Duruşları

Bir mü'min için galip gelmek veya mağlup olmak, hizmet hayatında onurlu bir belgedir. Yeter ki mü'min, korkak olmasın, pısırık olmasın. Yeter ki mü’min Allah yolunda ve Allah’ın rızasına uygun şekilde mücadelesine devam etsin. Allah’a pazarlıksız iman etsin ve imanının gereklerini yerine getirsin. Allah’la pazarlığın bir istisnasına, Tevbe Suresi 111. ayetine değinmeden geçemeyeceğim:

“Muhakkak ki Allâh, mü'minlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allâh yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allâh'ın, Tevrât'ta, İncil'de ve Kur'ân'da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah'tan daha çok sözünde durabilir? O halde O'nunla yaptığınız bu alışverişinizden ötürü sevinin. İşte o büyük kurtuluş budur.”

Aslında burada da sözkonusu olan bir pazarlık değil, şartlarını Allah’ın belirlediği bir kutlu, bir karlı, en karlı alış-veriştir.

Mü'min kullar olarak verdiğimiz kulluk mücadelemizde, Rabbimize, dolayısıyla O'nun hüküm ve ölçülerine ters düşmemek için hassas düşünmeli, hassas hareket etmeliyiz.

Mü'minler olarak Rabbimize verdiğimiz sözü, “yalnız sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz” sözünü hiçbir zaman geri almayacağız. Verdiğimiz o sözün içinde namaz da var, zekât da. Tesettür de var, anne ve babaya iyilik de. Zalimin zulmune engel olmak da var, mazlumun hakkını zalimden almak da. Dua ile Allah’a iltica etmek de var, maddi-manevi, iktisadi-askeri, sosyal-ferdi, kısacası her türlü donanım ile ve teyakkuz halinde olmak da. Verdiğimiz bu sözün içinde sabır, sebat, direniş de var, koşullar uygun olduğu zaman hak edenlere karşı güç kullanmak da var. Bu ince ve hassas noktayı biraz daha iyi anlayabilmemiz için aşağıdaki İlahi Mesajları hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum:

"Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. sabredenleri sever." (Âl-i İmran Sûresi/146)

Yani, nice peygamberlerle birlikte birçok dostları savaştılar. yolunda, İslâm hayatı yaşarlarken, başlarına gelenlerden dolayı yılgınlık göstermediler. Zaafa düşmediler. Boyun eğmediler. , sabrederek mücadeleye devam edenleri sever.

"Allah, sağlam sözle (kelime-i tevhid) iman edenleri; hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar. Zâlimleri ise sapıtır. dilediğini yapar." (İbrahim Sûresi/27)

Yani, , gönüllere yerleşen Kelime-i Şehadetle, benliklerini oluşturan sağlam temelleri olan, Kur'an ile iman edenleri, dünya hayatında cesur, güçlü, itibarlı ve devletli hale getirerek ayaklarını yere sağlam bastırır.

Kabirdeki sorgu sırasında, mahşerde, ahiret hayatında ise, korkudan emin olmalarını sağlar, itibarlarını yüceltir, makamlarını, mevkilerini ebedileştirir.

İnkârda, isyanda ısrar eden, baskı, zulüm ve işkenceyle hak ve hürriyetleri, yolunu, yolundaki faaliyetleri engelleyen zalimlerin de hak yoldan uzaklaşıp dalaleti tercihlerine özgürlük tanır. Onların bu tutum ve tercihlerinin cezasının dilerse bir kısmını dünyada iken verir. ahrette görecekleri ceza ise daha feci ve daha acıdır. "Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz" (Âl-i İmran Sûresi/139)

Yani, düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü'minler olduğunuz sürece, sonunda galip geleceksiniz.

"Ey Musa! Korkma; çünkü Benim huzurumda peygamberler korkmaz. Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki Ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim." (Neml Sûresi/10)

Yani, ey Musa, korkma, Ben varım. Özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen peygamberler Benim huzurumda korkmazlar.
Ancak haksızlık edenler, zulmedenler, dinimin yükselişinin, dindar kullarımın ilerlemesinin önünü kesme planları yapıp uygulayanlar korkar.
Zulümden, haksızlıktan sonra, kötülüğün peşinden, onun yerine iyilik yapıp tövbe etmiş olan da bilsin ki, Ben çok bağışlıyıcı, engin merhamet sahibiyim.
Hayatı, inanmak ve inancının gereğini yaşamak olarak geçen bütün mü'minlere selâm olsun.


Haftanın hutbesi.....Rabbim Cumamızı ümmete mubarek kılsın ........
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
amin kardeşim hayırlı cumalar
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Ey Musa! Korkma; çünkü Benim huzurumda peygamberler korkmaz. Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki Ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim." (Neml Sûresi/10)
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Allah, sağlam sözle (kelime-i tevhid) iman edenleri; hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar. Zâlimleri ise sapıtır. dilediğini yapar." (İbrahim Sûresi/27)
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Hasan'ın İyilikle İlgili Hutbesi

Hz. Hasan (ra) bir hutbesinde halka şöyle hitap etti.

“Ey insanlar! Güzelliklerde yarışın; hayır işlerine koşuşun; acele etmediğiniz hayrı hayır sanmayın; iyi işler yaparak insanların övgüsünü kazanın; iyi işler de tembellik ederek insanların sizi kınamalarına izin vermeyin.

Eğer birine iyilik yapılır da, o da bu iyiliğe karşı ona teşekkür etmezse, Allah onun mükâfatını verecektir. Şüphesiz Allah kerimdir; O’nun vereceği mükâfat, insanların vereceği mükâfattan daha büyük ve daha değerlidir.

Ey insanlar! İyi Bilin ki, insanların size olan ihtiyaçları, Allah’ın size verdiği nimetlerdendir. Öyleyse o nimetlerin değerini bilin ve şükür ile onu artırmaya bakın. Allah’ın nimetlerine değer vermeyerek ve hor görerek veya bıkkınlık göstererek onları hakkınızda belâ ve nıkmete çevirmeyin. Biliniz ki, iyilik övgü kazandırır, ardından mükâfat getirir.

Eğer iyiliği bir insan şeklinde görecek olabilseydiniz, onu görenleri sevindiren ve hoşnut eden güzel yüzlü biri olarak görürdünüz. Eğer çirkinlikleri de görebilecek olsaydınız, onu kalplerin nefret ettiği gözlerin görmek istemediği çirkin yüzlü biri olarak görürdünüz.

Ey insanlar! İnsanlara ikramda bulunan yücelir, cimrilik eden ise alçalır. İnsanların en cömerdi, beklentisi olmayana yardımda bulunan kimsedir. İnsanların en affedeni, güçlü olmasıyla birlikte affeden kimsedir. En çok sıla-ı rahim yapan sıla-i rahimi kesenle ilişki kuran kimsedir. Çünkü ağacın gövdesi, dal ve yapraklarına su ulaştırarak gelişir ve büyür.

Din kardeşine iyilik etmek için koşan kimse, kıyamet günü ona vardığında onu bulacaktır.

Kim Allah rızası için din kardeşine iyilikte bulunursa, Allah-u Teala, muhtaç olduğu zamanda onu mükâfatlandırır ve yapmış olduğu iyilikten daha fazla dünya belalarını ve üzüntülerini ondan uzaklaştırır.

Kim bir mümin insanın üzüntü ve sorununu giderirse Allah da onun dünya ve ahiret üzüntülerini giderir, kim de iyilik ederse Allah da ona iyilik eder. “Allah iyilikte bulunanları sever.” (Âl-i İmran, 3:148)

Ey İnsanlar! Biliniz ki İslam başkalarını aşağılamayı ve hor görmeyi kaldırmıştır. İslama göre Müslüman günahtan başka hiçbir şeyle kınanmaz. Kınamanız cahiliye kınamasıdır. Malınızdan dolayı da hiç kimsenin kalbini kırmayınız. Allah malı sizin insanca yaşamanız ve şerefinizi korumanız için sizlere ihsan etmiştir. Bu nedenle en güzel mal, en hayırlı kazanç kendisiyle haysiyet ve şerefinizi koruduğunuz mallarınızdır

Haftanın hutbesi.... Rabbim Cumamızı ümmete mubarek(bereketli kılsın) kılsın... Mazlumlar için ve islam ümmeti için ettiğimiz dualarımızı kabul olan dualardan eylesin ..
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُبِينِ

O halde sen Allah’a güvenip dayan çünkü sen apaçık hakikat üzerinesin.(Neml 79)

Kıymetli kardeşlerim

Sura üfürüldüğü gün göklerde ve yerde bulananların hepsi şiddetli bir dehşete kapılırlar. Onlar için artık heva günleri bitmiştir. Yaptıkları haksızlıklardan dolayı azaba uğrayacaklarını bildiren o söz gerçekleşmiştir. Kandırmaca günleri oyun ve eğlence günleri sona ermiştir. Artık onlar konuşamazlar. Dünyada Allah’ın kullarına tahkir ederek bakanlar, Allah’ın arzını hoyratça kullananlar, hakka ve hakikate kulaklarını tıkayanlar; korkudan ürkmüş, ezik ve sinmiş bir halde, gözlerinde hakka tabii olmama zilletinin ağırlığını taşıyarak, çaresiz bakışlarla boyunları bükük bir şekilde Huzurullah’a toplanırlar.

Allah’ın kitabi ve kevni ayetlerini görüp hesaba katmayanlar, yerleri ve gökleri yaratanı sonra yaratmayı tekrar edeni ve insanlığı rızıklandıranı, yokmuş gibi farzederek hayatlarına devam edip Allah’ın nimetlerine hamd etmeyenler, bununla da yetinmeyip Allahtan kendisine bir ilim verilmediği halde, delilsiz mesnetsiz bir şekilde kendi vehminden ürettiklerini esas kabul edip hevasına tabii olanlar veya bunlara körü körüne tabii olanlar hesap yerine toplanırlar.

O gün her topluluk dünyadayken itaat ettikleri, yanlış olduğunu, zalim olduğunu, hevasına göre hükmettiğini bilseler de; - aman başıma bir şey gelmesin diyerek karşı çıkmaktan itiraz etmekten çekindikleri, Allah’ın ayetlerini hiçe sayan liderleriyle beraber toplu olarak boyunları bükük bir halde hesap yerine sevkedilirler.

Ve rabbimiz dünyada mühlet verdiklerine o gün bütün azametiyle sorar :

كَذَّبْتُم بِآيَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا….

Siz benim ayetlerimi ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? (neml 84 )

أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

—Değilse yaptıklarınız neydi. (neml 84)

Değilse yaptıklarınız neydi. Değilse neden Allah’ın hükümleriyle hükmetmediniz. Neden Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyenlere sessiz kaldınız. Neden ifsat ortamlarını içselleştirdiniz. Neden hevanıza veya heva sahiplerinin ideolojilerine uydunuz. Heva sahiplerinin bütün hevalarının peşine takındınız.

Değilse neden mutlak galip olan Allah’ın hakikat yolunun fedaisi olup insanları hakka çağırmak varken; mutlak mağlupların, tağutların ahkâmına uyarak onları meşrulaştırdınız

Değilse neden her şeyi bilen Allah’ın hidayet rehberi ve rahmet olan kitabına sarılıp insanlara apaçık hakikati anlatmaktan geri durdunuz. Eğer gerçekten inandıklarınız o zalimler değildiyse rabbimiz soruyor.

أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

—Değilse yaptıklarınız neydi?
Değilse yaptıklarımız nedir?

Kardeşlerim

Bizler din gününün sahibi mutlak galip olana teslim olanlarız ve bizi biz yapan hevaya ve zanna uymak değil, her şeyi bilen rabbimizden aldığımız kesin delillere hakka hakikate dayanmamızdır. İlkelerimize ve kimliğimize sahip çıkmamızdır. Biz kesin olarak biliyoruz ki insanlar husrandadır. Biz biliyoruz ki sur’a üfürülecek ve bugün kibirlerinden yanına yaklaşılamayan herkes o gün dehşet ve korku içinde boyunları bükük olarak Allah’ın huzurunda toplanacaktır.

O gün bir kısım insanlarda bu eziklerin zilletinden uzak tutulacak, aydınlık yüzlerle gülümseyecek, ezilmeden bükülmeden alınları açık bir şekilde rablerinin huzurunda toplanacaklardır. Onlar apaçık hakikate inanıp bu inancını amellerine yansıtanlardır. Gücünü ifsadcılardan değil, yalnız hakikate tabii olmaktan alanlardır. Güvenip dayandıkları sadece ve sadece Allah olanlardır.



فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُبِينِ

O halde sen Allaha güvenip dayan çünkü sen apaçık hakikat üzerinesin

Rabbimiz bizleri apacık hakikat üzerinde yaşayanlardan amellerini apaçık hakikate göre işleyenlerden kılsın

Rabbim bizlere hakikate tabii olmanın izzetini ve idrakini nasip etsin

Yalnızca Allaha güvenip dayanan kullarından kılsın.


Amin


Bu hafta biraz geç ve güç oldu ama oldu hamdolsun...haftanın hutbesini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum....fiemenillah....es-selamu aleykum .w.r.w.b.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

—Değilse yaptıklarınız neydi?
Değilse yaptıklarımız nedir?
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Peygamberimizin Cennet ve Cehennemle İlgili Hutbesi

Kim ki ateşten uzaklaşmayı, cennete girmeyi istiyor ve seviyorsa Allah’a ve son güne iman ettiği halde ölsün ve halktan beklediklerini, kendisi halka yapsın. Yarım hurma ile dahi olsa sadaka verip ateşten kendinizi koruyunuz. Çünkü o yarım hurma açlıktan iki büklüm olanı doğrultur. İnsanı ölüm tehlikesinden kurtarır. Bu açları doyurmuş gibi değerlendirilir.

Cennet ve cehennem bana gösterildi. Ben bugünkü gibi hayr ve şer görmedim. Eğer bildiklerimi siz bilmiş olsaydınız kesinlikle az güler, çok ağlardınız. (Bunu işitir işitmez, ashab yüzlerini kapadılar, hıçkıra hıçkıra ağladılar.)

Kim Rabbine suçlu olarak gelirse, onun için cehennem vardır; orada ne ölür ne de yaşar” (Taha: 20:74) ayetini okuduktan sonra “Cehennemin esas halkı orada ne ölür, ne de yaşarlar. Fakat cehennemin esas halkı olmadığı halde orada bulunanlara ateş dokunur. Fakat şefaat sahipleri şefaat ederek onları kurtarır. Böylece cehennemden çıkarılıp “Hayat” veya “Hayalen” denilen bir nehre götürülürler. Orada nehir kenarında biten otlar gibi yeniden taze bir vücuda sahip olurlar.

Ey insanlar! Siz, cennetliklerle Cehennemlikleri, veya hayırlılarınızla şerlilerinizi birbirinden ayırt edebilirsiniz” dedi. Bu esnada bir kişi “Ey Allah’ın Rasûlü! Neyle bunu ayırd edeceğiz?” dedi. Hz. Peygamber “Birbiriniz hakkında söylediğiniz iyi ve kötü sözlerden. Çünkü siz birbirinizin şahitlerisiniz”

Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi hakkında ümitvar olun. Çünkü Allah Teâlâ; kulunun zannı üzeredir.

“Kesinlikle rabbim bana emretti ki, size bana bugün öğretilenlerden bilmediklerinizi öğreteyim. Rabbim şöyle buyuruyor: Kullarıma verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın tamamını batıldan hakka gelecek şekilde yarattım. Şeytanlar onları sonradan dinlerinden saptırdılar. Onlara helal kıldıklarımı onlara haram kıldılar. Şeytan onlara benim herhangi bir delil, indirmediğim şeyleri bana ortak koşmayı emretti! Allah yeryüzündeki insanlara bakıp -Arap ve Arap olmayanlara- ehl-i kitap kalıntılarından başka herkese gazap etmiş, bana da “Ben seni denemek, başkalarını da seninle denemek için gönderdim. Sana su ile silinmeyen, uykuda ve uyanıkken hafızanda olan bir kitap verdim” buyurdu. Allah bu kitabı bana indirdikten sonra, Kureyşlileri yakmamı emretti. Ben “Ey Rabbim! Eğer böyle bir şey yaparsam, başımı ezer, ekmek parçası gibi yaparlar” dedim. Allah Teâlâ “Onlar seni nasıl yurdundan çıkardılarsa, sen de onları çıkar. Onlara savaş aç, biz sana yardım edelim. O yolda harca, masrafını karşılayayım. Onlara asker gönder, biz onun beş katını göndeririz, Sana isyan edenlere karşı, sana itaat edenleri kullanarak onları sindir.

Cennetlikler, adil, muvaffak kılınmış ve muhtaçlardan yardımını esirgemeyenler olmak üzere üç gruptur.

Cehennemlikler ise beş gruptur:

1- Kendisini uygun olmayan davranışlardan alıkoyacak akla sahip olmayanlar.
2- Çocuk ve mal istemeyen aranızdaki taklitçiler.
3- Her şeye heveslenen ve en küçük bir şeye göz dikenler.
4- Malınıza ve ailenize sabah akşam hile düşünenler.
5- Kötü ahlaklı, cimri ve yalancılar.”


Haftanın hutbesi.....Rabbim Cumamızı ümmete mubarek kılsın ........
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Doğruluk ve Yalancılık [Hutbe]
________________________________________
فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
(Hûd/112)

Muhterem Müslümanlar!
Doğru olma hâli, dürüstlük, sıdk, sadâkat, istikamet, hak, birr, hidâyet anlamına gelen itikadî ve ahlâkî bir kavramdır.

Doğruluk vasfı, Doğru Yol'un anlaşılmasıyla gerçeklik kazanır. Düşünce ve eylem birliği doğruluğun esasıdır. Düşüncede ve inançta tam manasıyla İslâm'a yönelinmedikçe ve İslâmî hükümlere teslim olunmadıkça davranışların doğru olması mümkün değildir. Doğru olan ahlâk Hz. Peygamber'in ahlâkıdır; bunun dışında doğru bir yol yoktur. Zira Rasûlullah (s.a.s.) "dosdoğru ol" mesajı ile "Hûd sûresi beni kocattı" diye buyurarak doğruluğun önemini ve insana yüklediği sorumluluğu ifade etmiştir.

İnsanlar her geçen gün doğru yoldan uzaklaşmaya, âhiret yurdunu aramaktansa materyalist dünyanın hevâ ve heveslerine uymaya başlamışlardır. cahilî bir toplumda Müslümanlar da gayr-i İslâmî günlük hayata ayak uydurmuş gözüktükleri ve tanınamadıkları için, İslâm'ı tanıtmak ve yaşatmak mümkün olmamaktadır. Bizzat Müslümanların doğruluk düsturuna uymamaları bir toplumun helâk olması için yeterlidir. Çünkü hakkı tavsiye eden olmazsa o toplum çökmüş demektir. Bir sahabi Hz. Peygamber'e "Ya Rasûlullah bana İslâm'ı öyle tanıt ki, senden başka birine sorma ihtiyacını duymayayım" deyince, Rasûlullah şöyle buyurmuştur: "ALLAH'a inandım de, sonra da dosdoğru ol." (Müslim, İman, 62; Ahmed b. Hanbel, III, 413). Başka bir hadis-i şerifte de "Doğru olunuz, kurtuluşa erersiniz" (İbn Mâce, Tahâre, 4, Dârimî, Vudu', 2) buyurulmuştur.

Anglikan kilisenin Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye'ye sorduğu "İslâm, fikre ve hayata ne vermiştir?" sorusuna bir İslâm âlimi tek cümle ile "Fikre tevhid, hayata istikamet(doğruluk) vermiştir." şeklinde cevaplamıştı. Doğruluk ilkesini bırakan ve bezginliğe yönelenlere ALLAH şöyle buyurur: "... Benim âyetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının. " (el-Bakara, 2/41)

Değerli Kardeşlerim!
Doğruluğun karşısında yalancılık, bâtıl, dalâlet gibi özellikler bulunmaktadır. Muttakiler asla yalan söylemezler. Hz. Peygamber, "el-Emîn" olarak tanınmıştı. Yalancılık, dar anlamıyla insanın günlük hayatta söz ve davranışlarında doğruluktan uzaklaşması anlamına gelir. Geniş anlamda ALLAH'ın emir ve yasakları ile alay etmek, ALLAH'a iftirada bulunmaktır. Bu da müşriklerin sıfatıdır. ALLAH yalancı kâfirleri doğru yola iletmeyeceğini Kur'ân'da birçok âyette açıklamış, onları lânetlemiş ve büyük bir azaba uğrayacaklarını bildirmiştir. ALLAH mü'minlere şöyle buyurur: "Yalan sözden kaçının. " (el-Hacc, 22/30). Bir diğer yalancı grup, münâfıklardır. Bunların özelliği yalan yere yemin etmeleridir. Bunlar, sahtekâr kimseler olup küfürlerini gizlemişlerdir. Bir mümin şeytana uyup, hata ile yalan söylemiş olsa bile bundan dolayı utanç duymalı, yüzü kızarmalı ve hemen tevbe ederek ALLAH'ın kendisini bağışlamasını dilemelidir.

Değerli Kardeşlerim!
Hutbemi, Hz. Ebubekir(ra)’in, halife seçildiğinde verdiği hutbedeki veciz cümleleriyle bitiriyorum:
"Ey İnsanlar! Size, doğruluğu tavsiye ederim, doğruluktan ayrılmayınız. Çünkü, doğruluk, iyilikle bir aradadır.
İkisi de, Cennettedir. Yalandan sakınınız! Çünkü, yalan, kötülükle bir aradadır. İkisi de, Cehennemdedir.
ALLAH'dan af ve afiyet dileyiniz. Çünkü, hiç kimseye, Yakin'den sonra, af ve afiyetten daha hayırlısı verilmemiştir.
Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinize düşmanlık etmeyiniz. Birbirinizle ilişiğinizi kesmeyiniz.
Ey insanlar! Ben, ancak, Resulullahın izinde giden biriyim. Dinde, kendiliğimden bir şeyler ortaya çıkaracak değilim.
Eğer, ben, vazifemi iyi yaparsam, bana yardım ediniz! Eğer, kötülüğe saparsam, beni doğrultunuz! Doğruluk, emanettir. Yalancılık da, hıyanettir.
Ey insanlar! İyi biliniz ki: ALLAH'dan zillete müstahak kıldığı kavimden başka hiçbir kavim, ALLAH yolunda cihadı bırakmaz!
Hiçbir kavmin kötülükleri yaygın hale gelmedikçe de, ALLAH, o kavmin bela ve musibetini yaygın hale getirmez.
Zalimler için ne yakın bir dost vardır, ne de, dinlenebilecek bir kayırıcı vardır! (Mü'min: 18)" (Tehzîbu Sîreti îbn Hişâm)

Haftanın hutbesi.....Rabbim Cumamızı ümmete mubarek kılsın ........
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
akhiler hutbelerı okuyun gerçekten özenle seçilmiş rastgele konulmuş hutbeler değil...
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tevhidi Bozan Durumlar
Tüm esasların ve kavramların büyük bir cehalet karanlığı içerisinde gerçek anlamlarını tamamen yitirmeleri ister istemez saf tevhid inancının da zihinlerde ilk günkü berraklığını kaybetmesine neden olmuştur. Öyle ki inanç dünyasında ve pratik hayatta la ilahe illALLAH tevhid kelimesi hiçbir anlam ifade etmez hale gelmiştir. Artık la ilahe illALLAH, sadece dille tekrar edilen bir kelimeden öteye geçmemektedir. Dilleri ile defalarca la ilahe illALLAH diyen ama bu söylemleri ile neleri reddetmeleri gerektiğini ve neleri kabul etmeleri gerektiğini bilmeyen insan toplulukları meydana gelmiş, diğer taraftan da bu bilgisizliği ve cehaleti mazeret kabul eden, insanları bu konuda bilinçlendirmekten imtina eden sözde alimler ve hoca efendiler türemiştir. Bu cehaletin doğal bir sonucu olarak da bir taraftan ALLAH'tan başka ilah olmadığını devamlı surette tekrar etmelerine karşın, günlük yaşamda ALLAH'tan başka her şeyi ilah edinen kitleler zuhur etmiştir.
Geçen hafta bunca tekrar ve ikrar edeni olduğu halde, maalesef manasından onu söyleyenlerin bile çoğunlukla bihaber kaldıkları/bırakıldıkları, Cennetin anahtarı olan Tevhid Kelimesinin manası üzerinde durmuştuk. Bu hutbemizde ise ana hatlarıyla Tevhidi bozan durumları ele alacağız. İbadetlerin geçerli ve makbul olabilmesi için onları iptal eden hallerden uzak durulması gerektiği gibi, tevhidinde geçerli olabilmesi için onu bozan hallerden uzak durmak gerekir. Nasıl ki abdest, namazı ve orucu bozan haller varsa tevhid kelimesi La ilahe illALLAH'ı da bozan bir takım haller vardır. İbadetler onları bozan hallerin mevcudiyetiyle iptal olup geçersiz sayıldıkları gibi, La İlahe İllALLAH sözü de onu bozan söz, inanç, amel ve tutumlar işlendiğinde geçersiz hale gelir ve sahibini cennete ulaştırmaz. Zira diğer ibadetleri bozan bir şey işlendiğinde sadece o amel boşa gider, kaza veya kefaretle telafi edilebilir. Lakin Tevhid Kelimesini bozan bir şey işleniyorsa bütün ameller boşa gider, geçersiz sayılır. Bunu telafisi ise ancak işlenilen hatanın farkına varıp, tevhidi bozan o durumdan tevbe etmekle, yani bu suretle yeniden iman etmekle mümkündür.
1-ALLAH'a Ortak Koşmak
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:"ALLAH kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar." (Nisa 116)
"Kim ALLAH'a ortak koşarsa muhakkak ki ALLAH ona cenneti haram eder. Varacağı yer ateştir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Maide 72)
2- Teşride Bulunmak
ALLAH'u Teala şöyle buyuruyor:"O kendi hükmünde kimseyi ortak kabul etmez." (Kehf 26)
"Yoksa onların, ALLAH'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azab vardır." (Şura 21)
3- ALLAH'ın İndirdiği Hükümlerle Hükmetmemek
ALLAH'u Teala şöyle buyuruyor:"ALLAH'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." (Maide 44)
4- Tağuta Muhakeme Olmak
ALLAH'u Teala şöyle buyurmaktadır:"Şunları görmüyormusun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor." (Nisa 60)
5- Müşriklere İtaat Etmek
ALLAH'u Teala şöyle buyuruyor:"Üzerlerine ALLAH'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çıkmaktır. Şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki, ALLAH'a ortak koşanlardan olursunuz." (En'am 121)
6- Kafir ve Müşrikleri Dost Edinmek
ALLAH'u Teala şöyle buyurmaktadır:"Ey iman edenler, Yahudileri de Hıristiyanları da veliler edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden kim onları veli edinirse, muhakkak o da onlardandır. Şüphesiz ALLAH zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." (Maide 51)
7- Dinin Hükümlerini Hafife Almak
ALLAH'u Teala şöyle buyurmaktadır:"Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine açıkça haber verecek bir surenin tepelerine indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: "Siz alay edin bakalım! Şüphesiz ALLAH çekindiğinizi açığa çıkarandır. Andolsun onlara soracak olsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Biz sadece şakalaşıp eğleniyorduk." De ki: "ALLAH ile, O'nun ayetleri ile ve Resulü ile mi alay ediyordunuz? Özür dilemeyin. Siz iman ettikten sonra gerçekten kafir oldunuz. İçinizden bir grubu affetsek bile, günahkar kimseler oldukları için diğer grubu azablandıracağız." (Tevbe 64-66)
Bu ayetler, ALLAH ile, ayetleri ile ve Resulü ile alay eden kimsenin, bunu oyun, eğlence ve şaka maksadıyla yapsa dahi küfre düştüğü hususunda açık bir nasstır.ümmet arasında küfür olan bir söz veya amel ile eğlenilmesinin küfür olduğu konusunda ihtilaf yoktur.
8- Söylediklerini Reddetmeksizin ve Yanlarından Uzaklaşmaksızın Din ile Alay Edenlerle Birlikte Oturmak
ALLAH'u Teala şöyle buyurmaktadır:"O size kitapta şunu indirdi: ALLAH'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz vakit onlar başka bir söze dalıncaya kadar yanlarında oturmayın. Çünkü o zaman sizde onlar gibi olursunuz. Doğrusu ALLAH münafıkları da kafirleri de cehennemde bir araya toplayacaktır." (Nisa 140)
9- Kişinin ALLAH ile Arasına Aracılar Koyması, Onlara Dua Etmesi, Onlardan Medet ve Yardım Beklemesi
ALLAH'u Teala şöyle buyuruyor: "Bizi ALLAH'a daha çok yaklaştırsınlar diye onlara ibadet ediyoruz" derler. Doğrusu ALLAH ayrılığa düştüğü şeylerde aralarında hüküm verecektir. ALLAH şüphesiz yalancı ve kafir olan kimseyi doğru yola eriştirmez." (Zümer 3)
"Onlar ALLAH'tan başka kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere taparlar ve: "Bunlar ALLAH katında şefaatçilerimizdir" derler. Ey Muhammed! De ki: "Göklerde ve yerde ALLAH'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" ALLAH onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir." (Yunus 18)
Beğavi şöyle der: "Katade der ki: "Onlara: Rabbiniz kim, sizi kim yarattı, yeri ve göğü kim yarattı? Diye sorulduğunda "ALLAH" diye cevap verirler. Yine onlara: O halde putlara ibadet etmenizin sebebi nedir, diye sorulduğunda "Bizi ALLAH'a yaklaştırmaları için" diye cevap verirler."
Bilinmelidir ki La ilahe illALLAHı bozan haller sadece bu saydıklarımızla sınırlı değildir. Ancak biz burada kısaca bu hallerin bu gün insanlar arasında yayılmış olanlarına dikkat çekmek istedik. Rabbim bizleri Tevhidi bilen, Tevhidi ve gerektirdiklerini bilerek ve severek yerine getirenlerden, ve bu kelimenin hakimiyeti uğrunda mücadele edenlerden eylesin. Amin.

Haftanın hutbesi.....Rabbim Cumamızı ümmete mubarek kılsın ........

bu haftaki hutbemiz biraz uzun oldu ama sıkılmadan okursanız faydalanacağınızı ve feyz alacağınızı umuyorum es-selamualykum we rahmetullahi we berajetuh
 
ser-a Çevrimdışı

ser-a

Üye
İslam-TR Üyesi
Bir müslüman ilk önce kendini,sonra çevresindeki olup bitenleri Kuran ve sünnet ışığında sorgulamalı ve akletmelidir.Bunu yaparken eğer nefsini aşıp şeytanı da mağlup ediyor ve düşünüyorsa bazı gerçeklere ulaşması mümkündür.Eğer bunlara takılıyorsa düşünmesine zaten gerek kalmamıştır.
İlk önce şunu düşünmek gerekmez mi?
Dünyadaki bunca savaş neden veriliyor?
1-Dünyadaki liderliği ele geçirme,dolayısıyla dünya düzenini kendi hükümlerine göre yönetme savaşı.
2-Allahın hükümlerini dünyaya hakim kılma savaşı.

İşte bütün savaş iki nedene dayanır.Çünkü hükmeden hakim olur.Hakim olan istediği şekilde yönetir.Batılla hakim olmanın da yol ve yöntemleri,münafıklıktan geçer.Yani,Allahın hükmüne karşı savaşın kazanılabilmesi için,hep kalplerde asıl maksat gizlenir,ameller Allahın hükmüne göre görünür,ama hüküm Allahın hükmüne karşı savaşanlara bırakılır.

İslama göre burada küfrün tek millet olduğu açıkça belirtilmiştir.Ya birinci şarta tabisin yada ikinci şarta tabisin.Bu durumda Hem Allahın hükmünü batıla teslim edeceksin,hem de bunun haricindeki bütün islamın ve imanın şartlarına tabi olduğunu söyleyeceksin ve namaz oruç hac gibi gerekli amellerini yaparak kurtulmuş olacaksın.Peki şunu sormak gerektir.Kuranda Allahın tek hüküm sahibi olduğu konusunda bir çok ayet vardır ve müslümanlar hep uyarılmaktadır.Bunların bir tanesinde,Enam Suresi 57 ayetinde,"De ki: «Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm ancak Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır».
Bir müslüman hem Allaha inadığını söyler,hem de hükmünü batıla teslim ederse ortaya iki ilah çıkmaz mı?Birisi hükmeden batıl,diğeri ibadet edilen Allah.Burada Allahı birlememe durumu ortaya çıkmıştır.Bunun içinde uyarılmaktayız. Senden önce hiçbir Peygamber göndermedik ki ona “ benden başka ilah yoktur ; bu itibarla bana ibadet edin ” diye vahyetmiş olmayalım (Enbiya 25)”
Oysa hayatına hükmedene ibadet edebilirsin.Hüküm sahibi ibadet edilmeye mahsustur.Batıl bir hüküm verdiğinde ona uymak zorunda kalırsın.Ceza ve mükafat hakkı hüküm sahibine geçtiği için batıl ilah konumuna geçmektedir.Hakimiyetin sağlanması için,ceza ve mükafat verme hakkının hakimiyet sahibinde olması gerektir.İlah olan hüküm sahibi olması için,hükmüne muhalif olanlara ceza vererek,hükme uyanlara veya hükmünü herkesin uymasını sağlayanlara da mükafat verir.İnsanlar ceza korkusu nedeniyle hükme karşı gelemez.Hüküm sahibinden korkarlar.BAKARA : 278 “ Allah buyurmuştur ki ; iki ilah edinmeyin. O sadece tek bir ilahtır. Bu itibarla sadece benden korkun. “
Bütün bunlar gösteriyor ki,hayatımız boyunca,
Allaha teslimiyet göstererek hayatımızın düzenine onun hükmü ile hakim olmasını,
Yalnızca ondan korkmamız gerektiğini,
Onun hükmünü kabul etmeden yaptığımız amellerde Allaha şirk koşmaktan dolayı amellerimizin boşa gitmesi gibi bir durumla karşılaşabileceğimizi,
Asla gözardı etmemeliyiz.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
S
Tarih: Cmt Ksm 01, 2008 12:27 pm
________________________________________
HUTBE ISLAMDA GAYRET VE MÜCADELE
Mü'minlerin onurlu duruşları

Bir mü'min için galip gelmek veya mağlup olmak, hizmet hayatında onurlu bir belgedir. Yeter ki mü'min, korkak olmasın, pısırık olmasın. Öteden beri göğsümüzü gere gere söylediğimiz bir söz vardır: Yenmek ve yenilmek yiğidin şanındandır.

Mü'min kullar olarak verdiğimiz kulluk mücadelemizde, Rabbimize, dolayısıyla O'nun hüküm ve ölçülerine ters düşmemek için hassas düşünür, hassas hareket ederiz. Bu onurlu duruşumuzun, birilerinin gözünde ve kıt anlayışında pasiflik veya korkaklık olarak anlaşılması bizleri üzer.

Her aklına geleni söyleyerek, mü'min insanları üzen zihniyete şu hatırlatmayı yapalım ki; mü'minler olarak Rabbimize verdiğimiz sözü, hiçbir zaman geri almayacağız. Verdiğimiz o sözün içinde namaz da var, zekât da. Başörtüsü de var, anne ve babaya iyilik de. Bu ince ve hassas noktayı anlamak istemeyen bazı geri zekâlı zihniyete, aşağıdaki Rabbani-ilâhî haberleri, mesajları vermekle yetiniyor, karıncanın bile kanadına basmak istemeyen temiz yürekli mü'minlere karşı daha hassas, daha duyarlı, daha nezaketli olunmasını umuyoruz.
"Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever." (Âl-i İmran Sûresi/146)
Yani, nice peygamberlerle birlikte birçok Allah dostları savaştılar. Allah yolunda, İslâm hayatı yaşarlarken, başlarına gelenlerden dolayı yılgınlık göstermediler. Zaafa düşmediler. Boyun eğmediler. Allah, sabrederek mücadeleye devam edenleri sever.
"Allah, sağlam sözle (kelime-i tevhid) iman edenleri; hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar. Zâlimleri ise sapıtır. Allah dilediğini yapar." (İbrahim Sûresi/27)

Yani, Allah, gönüllere yerleşen Kelime-i Şehadetle, benliklerini oluşturan sağlam temelleri olan, Kur'an ile iman edenleri, dünya hayatında cesur, güçlü, itibarlı ve devletli hale getirerek ayaklarını yere sağlam bastırır.

Kabirdeki sorgu sırasında, mahşerde, ahiret hayatında ise, korkudan emin olmalarını sağlar, itibarlarını yüceltir, makamlarını, mevkilerini ebedileştirir.

Allah, inkârda, isyanda ısrar eden, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zalimlerin de hak yoldan uzaklaşıp dalaleti tercihlerine özgürlük tanır.

"Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz" (Âl-i İmran Sûresi/139)

Yani, düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü'minler olduğunuz sürece, sonunda galip geleceksiniz.

"Ey Musa! Korkma; çünkü Benim huzurumda peygamberler korkmaz. Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki Ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim." (Neml Sûresi/10)

Yani, ey Musa, korkma, Ben varım. Özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen peygamberler Benim huzurumda korkmazlar.

Ancak haksızlık edenler, zulmedenler, dinimin yükselişinin, dindar kullarımın ilerlemesinin önünü kesme planları yapıp uygulayanlar korkar.

Zulümden, haksızlıktan sonra, kötülüğün peşinden, onun yerine iyilik yapıp tövbe etmiş olan da bilsin ki, Ben çok bağışlıyıcı, engin merhamet sahibiyim.

Hayatı, inanmak ve inancının gereğini yaşamak olarak geçen bütün mü'minlere selâmlar ve saygılar

Haftanın hutbesi.....Rabbim Cumamızı ümmete mubarek kılsın ........

Kardeşler bizi bir cumaya daha kavuşturan Rabbimize hamd olsun....kardeşinize dua edin
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi


[TD="class: ecxbod, bgcolor: #ffffff"]CUMA HUTBESİ


[TD="class: ecxbod, bgcolor: #ffffff"]30/06/2011


[TD="class: ecxbod, align: right"]


[TD="class: ecxbod"]بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah'a Mahsustur...
Salat ve Selâm olsun Rasullullah'a, Âline, Ashabına ve Kıyamete kadar O'nun izinden giden muvahhid mü'minlere...

Ben, şahadet ederim ki, Allah'dan başka hiç bir ilâh, rab, ve kanun koyucu melik yoktur ve yine şahadet ederim ki, Muhammed (s.a.s.) Allah'ın kulu ve Rasulü, muvahhid mü'minlerin yegâne Önderi ve örneğidir...

Müstekbir tağutların egemen oldukları ve cahiliyyenin hükmüyle hükmettikleri, dünya sevgisiyle heva ve hevesine kapıldığı modern çağ, her şeyi ile şirkin koktuğu cahiliyye ve küfür çağıdır.

Asr-ı Saadet öncesi cahiliyyenin tüm özellikleri, geliş*miş ve fazlalaşmış haliyle bu çağa hükmetmiş ve yaşanmaktadır... İslâm'ın tüm özellikleriyle,akidetüttevhid ve amelî tüm boyutlarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla, bilinmesine rağ*men, egemen tağutlar ve ehli küffar uşakları, cahiliyyenin hükmü ile hükmediyor, Allah'ın hükümlerini istemedikleri gibi, onunla savaşıp onları hapishane ve siccinhanelere atıp türlü türlü işkencelere maruz bırakıyor...

"Onlar, hala cahiliyye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Yakîn (ile iman) eden bir kavim için Allah'dan daha güzel hüküm veren kim olabilir?.MAİDE.50.

"O zaman inkâr edenler, kalblerine taassubu, cahiliyye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da Rasulü'ne ve mü'min-lere sükunet ve güveni indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar, buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah, her şeyi bilendir.FETİH.26.

O günkü cahiliyye ne ise, bugünkü cahiliyye de aynı*dır... Küfür cephesinde yeni bir şey olmadığı gibi, her zamanda ve her mekânda küfür, tek millet olup değişmez bir karaktere sahihtir...



Kalblerine Keiime-i Tevhid, yani Lailahe illallah keli*mesi yerleşen ve İliklerine kadar nüfuz edilen mü'min müslümanlar, hayatlarının en küçük biriminde bile bu kelimenin gereğini yerine getirirler... Böylece cahiliyyenin tüm özel*liklerinden sıyrılır, İslâm'ın özelliklerine bürünürler... Cahiliyyenin hükmünü reddeder, "Hükmün, hakimiyetin yalnız ve yalnız Allah'a aid olduğuna inanır ve bu uğurda canları pahasınada olsa cihadı kendisine şiar bilip şeriat yolunda şehadet yarışına kendisini hazırlar ve allahın kılıcını küffara karşı yer yüzünde arındırılmış bir kalple,cennet kılıçların gölgesi altındadır,dusturunu menhec bilip şeytanın yandaşları olan tağutlara karşı sallar. Bu da onun için izzet ve şereftir...Ne mutlu o şerefli erlere,;

Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Doğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler. Yûsuf 40 ve 67, En'âm 57

"Mülk elinde bulunan (Allah) ne yücedir. O, her şeye ;güç yetirendir. Mülk 1

"De ki: 'Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü 'erirsin ve dilediğinde mülkü çekip alırsın, dilediğini aziz

kılar, dilediğini alçaltirsın. Hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin.Âi-i İmrân 26

"Haberiniz olsun, şübhesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Oniar, yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar, ancak zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler. Yûnus 66

Muvahhid mü'min müslümanlar, bu hakikate iman et*miş ve imanına zulmü karıştırmamış, yani şirki, küfrü, bid'at ve hurafeyi karıştırmadan katıksız ve emredilen gibi iman etmişlerdir...ÇÜNKÜ ONLAR ALLAHIN DİNİNE BİR BÜTÜN OLARAK giren kimselerdir.

Yaratma ve emrin yalnız ve yalnız Alemlerin yegâne Rabbi Allah'a aid olduğunu bilip imân ettikleri için Al-lah'dan başka hiç bir kimsenin emrine, hükmüne ve isteğine tabi olmaz, itaat etmezler...

Haberiniz olsun, yaratmak da emir de (yalnız)

O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. A'râf54

Rabbimiz Allah (c.c.) tarafından yeryüzünün varisleri olarak tayin edilen salih mü'minler, miraslarına sahib çıkmalı ve onu, zalim tağutlara kaptırmamalıdırlar..:

"Andolsun Biz, Zikir'den sonra Zebur'da da: 'Hiç şübhesiz, Arz'a salih kullarım varis olacaktır' diye yazdık. Enbiya105

Muvahhid mü'minler, hangi ırktan, hangi dilden, hangi renkten ve hangi bölgeden olurlarsa olsunlar, şübhesiz ki birbirilerinin kardeşleridirler... "Mü'minler, ancak kardeş*tirler. Hucurât 10

Mü'min kardeşler bir araya gelecek, takva üzere kalbler ve bedenler birbirilerine kenetlenecek, İslâm toprak*larını işgal eden müstekbir egemen tağutların zalim pen*çesinden miras haklarını kurtaracaklardır... Özgürlük ve bağımsizhğın başka bir yolunun olmadığı şübhesizdir... Yol, katıksız iman ve salih amel ile EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT ilkesi üzere birleşmek, Kitab ve Sün-net'in emirlerince hareket etmektir!..

"Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe (Silm'e/İslâm'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.Bakara 208

İslâm topraklarını yüz yıla yakın bir zamandır işgal e-den müstekbir egemen tağutlar, muvahhid mü'min müslümanların miras hakkını gasbettikleri gibi, Âlemlerin Rabbi Allah'ın da egemenlik hakkını gasbetmİş, Allah'ın hükümle*rini bir yana bırakmış, İslâm'ı devre dışına çıkarmış ve heva-u heveslerinden kaynaklanan kanunları yürürlüğe koymuş*lardır... Bu müşrik ve kâfir sömürücü tağutlardan gasbettik*leri Allah'ın yeryüzündeki egemenlik hakkını ve muvahhid mü'minlerin mirasını tekrar geri almak ve sahiplerine iade etmek vazgeçilmez bir vazifedir...

Egemen tağutların işgal ettikleri toprakları yer altı ve yer üstü servetleriyle sömürmeye devam ederken, mü'min müslümanları mahkum etmiş ve kanlarının son damlasına kadar sömürmüşlerdir... Maddî ve manevî sömü*rünün devam ettiği bu topraklarda yaşamaya mahkum edilmiş mü'min müslümanlar, din, can,akıl, nesil ve mal emniyetle*rini yitirmişlerdir... Diğer bir anlatımla müstekbir egemen tağutlar, mü'min müslümanların emniyetlerini gasbetmişlerdir...


Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırları*nı çiğnerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmiş demektir.Talak 1

"Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Rasulü'ne itaat ederse onu, altından ırmaklar akan, içinde ebedî kala*cakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Nisa 13

EBU ESLEM ELESERİ




]Haftanın hutbesi.....Rabbim] Cumamızı ümmete mubarek eylesin ........
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
hicreti-anlamak-cuma-hutbesi-1.jpg
Peygamberimizin İlk Cuma Hutbesi

Ey insanlar!
Kendinizi kurtaracak amelleri takdim etmeye bakın. Gerçek olarak bilin ki sizden her biriniz yere yıkılacak ve sürüsünü çobansız bırakacaktır. Sonra kıyamette Rabbi kendisine tercümansız, arada bir engel olmaksızın şöyle diyecek:
“Benim Rasülüm sana gelip tebliğ etmedi mi? Ben mal verip ihsanda bulunmadım mı? Kendin için neler yaptın?”
Bunun üzerine o kul sağa bakacak bir şey göremeyecek, soluna bakacak bir şey bulamayacak. O halde gücü yeteniniz bir hurmanın yarısı olsun vermek sureti ile de olsa kendisini ateşten korumaya çalışsın. Çünkü orada iyiliklere on misli ile karşılık verilir, ta yediyi misline kadar...
“Bilmiş olun ki, içinde bulunduğunuz bu yılın, bu ayın bu gününde ve burada kıyamete kadar Allah size Cuma namazını farz kılmıştır. Ben hayatta iken ve benden sonra başınızda adil ve zalim de olsa bir devlet başkanı varken kim Cuma namazını küçümseyerek ve farziyetini inkar ederek terk ederse Allah onun işini düzene koymasın ve işinde ona bereket vermesin.
Yine bilmiş olun ki tövbe etmedikçe böyle birisinin ne namazı, ne de hiçbir hayrı kabul edilmez. Kim tövbe ederse Allah tövbesini kabul eder.”
(İbn-i Mace, İkame, 78)

]Haftanın hutbesi.....Rabbim] Cumamızı ümmete mubarek eylesin ........
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
es-selamualykum akhiler hutbenin sonundaki cumadan bahsedilen kısım sahihmidir bilgisi olan paylaşsın bir hayra vesile olalım derken şerre vesile olmayalım inş.....
 
Üst Ana Sayfa Alt