Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ibadet

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
İBADET

8585705009_cc97e1f67d_z.jpg


Selamun aleykum kardeşlerim,
Bu yazımda da sizinle “ibadet“, yani kulluk kavramını ele alalım istedim. Madem ki tüm varlıklar ve insan
ibadet için yaratılmış, o zaman bu kavram üzerinde derinlemesine düşünelim ve irdeleyelim.

İbadet nedir?

Toplumumuzda yaygın olarak anlaşıldığı gibi sadece belli başlı (namaz, oruc, hac, zekat v.s. gibi) ibadetlerin
adı mıdır? Yoksa uğruna tüm varlıklar ve insanın yaratıldığı “ibadet“, çok daha geniş anlamlar içeren, tüm varlıkları
kapsayan, insan hayatının da her anını içine alan bir kavram mıdır?
Kardeşlerim, ufkumuzu alabildiğince genişleterek ibadet, yani kulluğun ne olduğunu kavramak için bir düşünce
yolculuğuna çıkalım hep beraber…

İbadet Kelimesi Ne Anlama Gelmektedir?
Kardeşlerim, ibadet kelimesi arapça bir kelimedir. Bu kelimenin türkçede karşılığı kulluktur. Fakat kulluk kelimesi
arapçadaki ibadet kelimesinin tam anlamı değil, sadece türkçe karşılığıdır.

Tüm Kainat Yaratıcısına Kulluk İçerisindedir:
Değerli kardeşlerim, kulluk yaratılan tüm varlikları kapsayan, icine alan bir kavramdır dedik. Bu yönüyle yaratılmiış olan
her varlık, yaratıcısının tasarladığı programa boyun eğmiş, kulluğunu yerine getirmiş ve getirmeyede devam etmektedir.

Allah subhanehu ve tealanın “Ol!” emriyle meydana gelen her şey O’na teslim olmuş, itaat etmiştir. Yaratılış ‘itaat’le, yani
kullukla başlamıştır. Asil olarak her şeyin temelinde boyun eğme, yani kulluk vardır.

Kainattaki bu baş döndüren , kusursuz ve mucizevi düzen, ancak bu boyun eğme ve kullukla sağlanmıştır. Canlı ya da cansız
her şeyin yaratıcısına boyun eğip, itaat ettiğini Rabbimiz birçok ayetinde bizlere haber vermektedir:

“Bilmiyor musun, göklerde ve yerde olan her şey, gökte kanat çırpan her kuş, Allah’ı tesbih ederler. Hepsi de duasını ve
tesbihini bilir. Allah, onların ne yaptıklarını bilir.” (Nur suresu,41.ayet)
“Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” İkisi
de: “İsteyerek (İtaat ederek) geldik” dediler.” (Fussilet Suresi,11.ayet)

“Yoksa Allah’ın dinînden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez O’na teslim olmuştur. Ve
O’na döndürüleceklerdir.“ (Al-i İmran suresi,83.ayet)
“Göklerde ve yerdekiler de, gölgeleri de sabah akşam ister istemez Allah’a secde ederler.» (Ra’d suresi,15.ayet)

İnsanda Bu Mecburi Kulluk Programına Dahildir. İstese De İstemese De Kuldur.
Kardeşlerim, insan olarak hepimiz Rabbimizin fıtratımıza koymuş olduğu özelliklerle, diğer varlıklar gibi zaten farkında
olmadan yaratıcımıza karşı bir kulluk içerisindeyiz.

Bizde yaratıcımızın bizim icin belirlemis oldugu bu programa mecburen uyuyoruz. Yemek yemeden, uyumadan, oksijen
teneffüs etmeden duramıyor, sevme, korkma, üzülme gibi duygulardan kendimizi soyutlayamıyoruz. Bu yönümüzle zaten
bir kulluk icerisindeyiz.

Rabbimiz bu durumumuzu ne güzel açıklıyor: “Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa-
Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).“ (Ra’d Suresi, 15)
Kardeşlerim, Rabbimiz bu ayeti kerimesinde insanın kendi özgür iradesi ile yaratıcısına boyun eğmeyerek secde etmesede,
O’nun koyduğu programa tabi olarak gölgelerinin bile ona secde ettiğini haber vermektedir. Insan Rabbine karsi ibadet
etmede bu kadar umursamaz davranırken, O’nun koyduğu programa uymakta ne kadar aciz olduğunu bir düşünebilse!..

Halbuki Rabbimizin bizden istediği ve onun katında bize değer kazandıracak olan kulluk, kendi irademizle ve tercihimizle
yaptığımız kulluktur.

İnsandan İstenilen Kendi İradesi İle Yaratıcısına Kulluk Etmesidir
Kardeşlerim, buraya kadar tüm varlıkların belirlenmiş bir program üzere yaratıldıklarını, bu programın dışına
çıkamadıklarını ve zaten her şekilde kul olduklarını öğrendik. Diğer varlıklar icin yeterli olan bu aşamadaki kulluk, insan için
yeterli değildir.

Çünkü Rabbimiz insana diğer varlıklardan ayrıcalıklı olarak akıl ve irade vermiş, vermiş olduğu bu özellikler sebebi ile
onu bazı şeylerle sorumlu tutmuştur. Insan diğer varlıklardan ayrıcalıklı olarak sahip olduğu bu özellikler sayesinde iyiyi
kötüden ayırt etme ve tercih etme serbestliğine sahip olmuştur.

İşte insanın imtihanıda bu noktada başlamış, yaratıcısına mı, yoksa yaratıcısı dışındakilere mi kulluk yapacağı kendi
tercihine bırakılmıştır.

Rabbimiz bu konuda da yol gösterici beyani ile bize şöyle haber vermektedir:

“Ey insanlar! Sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet ediniz; belki böylece korunmuş olursunuz.” (Bakara Suresi, 21. ayet)
Ayeti kerimeye dikkat edersek kardeşlerim, çağrı tüm insanlığa yapılmaktadır. Irk, renk, soy ve dil ayrmamaktadır.
Yaratıcımız tüm insanlığı sadece kendisine kulluğa davet etmektedir. Aynı zamanda ibadete layık olanın, yaratma gücüne
sahip bir ilah olması gerektiğine de dikkatlerimizi çekmektedir.

Kulluk İnsanın Düşünceleri, Sözleri, Niyet ve Hareketleri İle Yerine Getirdiği Tüm Eylemlerin Adıdır:

Kardeşlerim, içinde yaşadıgımız toplumda ibadet kavramı malesef çok dar bir çerçevede algılanmaktadır. Ibadet kelimesine
sadece belli başlı amelleri ( namaz, oruç, zekat, hac gibi ) anlam olarak yüklemiş, bunların dışında doğal olarak, tabiatımız
geregi yaptığımız şeyleri ibadet kavramının dışında tutmuşuz. Ibadeti günlük hayatımız içerisinde sadece namaz kılmaktan
ibaret görüp, yirmi dört saatimizin bir saatini namaza ayırıp, kalan yirmi üç saatimize Rabbimizin karışmadığını düşünerek,
bu zamanda istediğimiz gibi hareket edebileceğimizi zannetmişiz.

Hatta bazılarımız buna dahi gerek görmeden kulluğun insan ile Rabbi arasında sadece kalpte hissedilen bir duygu
olduğunu düşünüp, ibadeti sadece kalplere mahkum etmiştir. Ne büyük bir yanılgı…

Halbuki ibadet hayatımızın her anını içine alan bir kavram olması gerekirken, bu yanlış anlaşılmadan dolayı sadece belli
zamanlarda, belli yerlerde, belli şekillerde yapıp yerine getirdiğimiz ameller olduğu fikri bizde iyice yerleşmiştir.

En doğru bilgi kaynagımız olan Kur’an ve Sünnete baktığımızda ise ibadet, yani kulluğun hayatımızın her anını kapsadığını
görüyor, yaptığımız her hareketimizle ya mükafatı, ya da cezayı hak ettiğimizi öğreniyoruz.

İyi düşünmenin bir ibadet olduğunu, iyi şeylere niyet etmenin, niyetimizi gerçekleştirmesek dahi bize sevap kazandırdığını,
bir sözümüzle cehenneme gidebileceğimiz gibi, cennetide kazanabileceğimizi, temel ihtiyaçlarımızı yerine getirirken dahi
bunları sevaba veya günaha çevirebileceğimizi, ayet ve hadislerden öğreniyoruz.

Öyle ki komşumuzla ilişkimiz, bir kardeşimize tebessümümüz, bir yetimin başını okşayışımız, söylemiş oldugumuz güzel bir sözümüz dahi ibadet kavramının icinde olunca ibadetin dışında ne kalıyor kardeşlerim?

Burada saydıgımız ve sayamadıgımız tüm fiillerimiz, sözlerimiz, düşüncelerimiz ve niyetlerimiz bizim tercihlerimizle ya
yaraticımıza, ya da yaratıcımızın dışındakilere sunulan bir kulluk eylemi oluyor.

Tabi ki biz Allah’a iman etmiş, iman ettigimizi iddia eden kimseler olarak tüm hal ve hareketlerimizde Rabbimizin bizim için
belirlediği kurallara uymak ve tercihlerimizi bu istikamette yapmak durumundayız.

Ne zamana kadar? Ölüm bize gelip Rabbimize kavuşuncaya kadar. Rabbimiz de öyle buyuruyor: “Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadet et.“ (Hicr suresi,99.ayet)

Rabbim her hareketimizi ibadet şuuru ile yapabilmemizi bize nasip etsin.

Hepiniz Allah’a emanet olun..

Saliha Yıldız
 
Üst Ana Sayfa Alt