Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Iki Çeşit Aracı

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
İKİ ÇEŞİT ARACI


1: Allah ile Bizim Aramızdaki Aracı -Vasıta- ile; Allah'ın emirlerini Bize Tebliğ Eden -Ulaştıran- Kimseler Kast Ediliyorsa;
Bu Söz Haktır ve Doğrudur

2: Allah ile Bizim Aramızdaki Aracı -Vasıta- ile; Yararların Gelmesi ve Zararların Uzaklaştırılması Kast Ediliyorsa;

Bu, En Büyük Şirk Olub Allah Bununla Muşrikleri Kâfir Saymıştır


******************************

1: Allah ile Bizim Aramızdaki Aracı -Vasıta- ile; Allah'ın emirlerini Bize Tebliğ Eden -Ulaştıran- Kimseler Kast Ediliyorsa;
Bu Söz Haktır ve Doğrudur


Hamd, âlemlerin Rabbı Allah'adır.
Şayet bu sözüyle, Allah'ın emrinin bize ulaştırılması için bir aracının bulunması kaçınılmazdır, demek istiyorsa doğrudur.
Çünkü insanlar, Allah'ın sevip razı olduğu şeyleri; neleri emredip nelerden sakındırdığını, kereminden dostlarına neleri hazırladığını ve azaptan düşmanlarına neleri vadettiğini, yine Allah'ın hak ettiği güzel isimleri, akılların idrâk etmekten âciz kaldığı yüce sıfatlan ve benzeri şeyleri ancak kullarına gönderdiği peygamberleri aracılığıyla bilirler.
Hidâyete erenler peygamberlere inananlar, onlara tâbi olanlardır. Allah onları kendi katına yaklaştırır. Mertebelerini yükseltir. Dünya ve âhirette onlara ikramda bulunur.
Peygamberlere muhalefet edenlere gelince, işte onlar lanetlenmişlerdir. Rablerinden uzak ve mahrumdurlar.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:


"Ey Ademoğulları! İçinizden, ayetlerimi sizlere anlatan rasuller geldiğinde, kim sakınır ve kendisini düzeltirse, onlara hiç bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir."
"Ayetlerimizi yalanlayan ve onlara karşı büyüklük taslayan kimseler, işte onlar ateş ashabıdır ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar." (7 A'râf 35-36)

"Dedi ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz da olmaz."
"Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz."

"O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?"
"(Allah da) Der ki: "İşte böyle, sana ayetlerimiz gelmişti, fakat sen onları unuttun, bugün de sen işte böyle unutulmaktasın."(20 Tâhâ 123-126)

İbn Abbas diyor ki:

Allah, Kur'an'ı okuyup onunla amel edeni tekeffül etmiştir. Bu kimse dünyada sapıtmaz ve âhirette bedbaht olmaz.
Allah Teâlâ, ateş ehli hakkında da şöyle buyurmaktadır:


"Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı-korkutucu gelmedi mi?"
"Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı-korkutucu geldi. Fakat biz yalanladık ve: -Allah hiç bir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir şaşkınlık (ve sapıklık) içindesiniz, dedik." (67 Mülk 8-9)

"Küfredenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyarıp-korkutan peygamberler gelmedi mi size?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu."(39 Zumer 71)

"Biz gönderilen rasulleri ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderiyoruz. Kim iman eder ve düzelirse işte onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir."
"Ayetlerimizi yalanlayan o kimselere ise fısk işlemiş olmaları sebebiyle azab dokunacaktır." (6 En'âm 48-49)

"Muhakkak ki biz Nuh’a ve ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, Esbat’a, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da zebur verdik."
"Daha önce sana kendilerinden bahsettiğimiz rasuller ve bahsetmediğimiz rasuller vardır. Şüphesizki Allah Musa’ya konuştu."

"Rasuller; insanların rasullerden sonra Allah’a karşı bir delilleri olmaması için müjdeleyici ve korkutucu (olarak gönderilmiş) kimselerdir. Allah Aziz’dir, Hakim’dir." (4 Nisâ 163-165)

Kur'an'da benzeri âyetler pek çoktur.
İslâmiyet, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinlerin mensuplarının hepsi bu konuda birleşmişlerdir. Hepsi de, Allah ile kulları arasında aracılar kabul ederler ki bunlar, Allah'ın emir ve haberlerini O'ndan tebliğ eden peygamberlerdir.
Nitekim Allah Teâlâ:


"Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir."(22 Hacc 75), buyurmaktadır.

Bu aracıları inkâr eden, bütün din mensuplarının ittifakıyla kâfirdir.
Mekke'de indirilen En'âm ve A'râf sureleriyle Elif-lâm-râ, Hâ-mim, Tâ-sîn ve benzeri harflerle başlayan sûreler, Allah'a resullerine ve âhiret gününe îman gibi dinin esaslarını içerirler.
Allah, peygamberleri yalanlayan kâfirleri nasıl helak ettiğini ve peygamberleriyle iman edenlere nasıl yardım ettiğini anlatmaktadır :


"Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:"
"Hiç tartışmasız onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır."
"Ve hiç şüphesiz, bizim ordularımız; üstün gelecek olanlar da onlardır."(37 Sâffât 171-173)

"Hiç şubhesiz biz peygamberlerimize ve iman edenlere, dünya hayatında da, şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün de elbette yardım edeceğiz."(40 Mu'min 51)

İşte bu aracılara itaat edilir, tâbi olunur ve peşlerinden gidilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Biz her rasulu ancak Allah’ın izni ile kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan hemen bağışlanma dileseler, rasul de onlar için istiğfar etseydi Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı." (4 Nisa 64)

"Kim rasule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince seni onların başına bekçi göndermedik." (4 Nisa 80)

"(Ey Muhammed! Allah) Kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak, hak ile kitabı (Kur'an'ı) sana bölüm bölüm indirdi. Tevrat ve İncili (ise) toptan indirdi." (3 ÂI-İ İmrân 31)

"Onlar, Ummi peygamber (Rasûl) e uyanlardır. Yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılıdır ki O (peygamber) onlara marufu (iyiliği) emrediyor, munkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, sırtlarındaki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, saygı gösterip düşmanlarına karşı yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler, işte kurtuluşa erenler bunlardır."(7 A'râf 157)

"Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Rasulunde güzel bir örnek vardır."(33 Ahzâb 21).

******************************

2: Allah ile Bizim Aramızdaki Aracı -Vasıta- ile; Yararların Gelmesi ve Zararların Uzaklaştırılması Kast Ediliyorsa;

Bu, En Büyük Şirk Olub Allah Bununla Muşrikleri Kâfir Saymıştır



Ama aracı ile, yararların gelmesi ve zararların uzaklaştırılmasını kastediyorsa, meselâ kulların rızkı, yardım görmeleri, hidayete ermeleri konularında bir aracı kastediyorsa; kulların, bu konulardaki isteklerini bu aracıdan isteyeceklerini ve bu konularda kendisinden istekte bulunmayı söylüyorsa, bu, en büyük şirk olup Allah bununla müşrikleri kâfir saymıştır.
Çünkü onlar, Allah dışında dost ve şefaatçi edinmişlerdi; onlarla yarar celbedeceklerini ve zararlardan korunacaklarını sanıyorlardı.
Şefaat, Allah'ın izin verdiği kimsenindir. Hattâ Allah şöyle buyurmaktadır :


"Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra da arşa istiva etti. Sizin O'nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçi olanınız yoktur. Yine de öğüt alıb-düşünmeyecek misiniz?" (32 Secde 4)

"Rablerinin huzurunda toplanmaktan korkanları onun (Kur’an) la uyar. Onlar için O’ndan başka veli ve şefaatçi yoktur. Belki sakınırlar." (6 En'âm 51)

"Muşriklere de ki: "Allah dışında ilah olduklarını sandığınız putları imdada çağırınız bakalım. Onlar, başınızdaki belayı ne giderebilirler ve ne de başka birine aktarabilirler."
"İmdada çağrılan bu ilahların Allah'a en yakın olanları dahil olmak üzere hepsi Allah'a yaklaşmanın yolunu ararlar. O'nun rahmetini diler ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur." (17 İsrâ 56-57)

"Muşriklere de ki; "Allah dışında ilâh olduklarını sandığınız putları imdada çağırınız bakalım. Onlar ne göklerde ve ne de yeryüzünde zerre kadar bir şeye sahip değildirler. Gökler ile yeryüzü üzerinde hiçbir ortaklıkları olmadığı gibi onların hiçbiri Allah'ın yardımcın da değildir."
"Allah katında O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine "Rabb'iniz ne dedi?" diye sorarlar. Cevab verenler "O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür" derler." (34 Sebe' 22-23)


Seleften bir grub şöyle demektedir:
"Bazı kavimler Mesih'e, Uzeyr'e ve meleklere yakarıb dua ediyorlardı, îşte bunun üzerine Allah onlara, meleklerle peygamberlerin zararı üzerinden def'edemeyeceklerini ve onu değiştiremeyeceklerini, aslında kendilerinin de Allah'a yaklaşma çabası içerisinde olduklarını, rahmetini umduklarını ve azabından korktuklarım açıklamıştır."

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Allah'ın kendisine kitap, hüküm ve nübüvvet verdiği insanoğlunun: "Allah'ı bırakıp da bana kul olun" demesi düşünülemez. Fakat kitabı öğrettiğinize ve okuduğunuza göre: "Rabbaniler olun" der."
"(Hiçbir rasul) melekleri ve nebileri rabler edinmenizi size emretmez. Sizler müslüman olduktan sonra, kafir olmanızı mı emredecek(ler)?" (3 Âl-i İmrân 79-80)

Allah, melek ve peygamberlerin rab edinilmelerinin küfür olduğunu açıklamaktadır.
Her kim melek ve peygamberleri dua edilen aracılar kılar, onlara tevekkül ederse, menfaatlerin celbini ve zararların giderilmesini onlardan isterse, meselâ: Günahların bağışlanmasını, kalblerin hidayete ermesini, zorlukların giderilmesini ve ihtiyaçların yerine getirilmesini onlardan beklerse, müslümanların icmaıyla o kâfirdir.


Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Rahman (olan Allah) çocuk edindi" dediler. O, (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır.
"Onlar sözle (bile olsa) O'nun önüne geçmezler ve onlar O'nun emriyle yapıp-etmektedirler.
"O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilmektedir; onlar şefaat de etmezler; (kendisinden) hoşnut olunandan başka. Ve onlar, O'nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır.
"Onlardan her kim ki: "Gerçekten ben, O'nun dışında bir ilahım" diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz böyle cezalandırmaktayız." (21 Enbiyâ 26-29 )

"Mesih (İsa), Allah’a kul olmaktan asla çekinmez. Yakın melekler de... Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, (Allah) onların hepsini huzurunda toplayacaktır." (4 Nisa 172)

"Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp-göçüverecekti."
"Rahman adına çocuk öne sürdüklerinde (ötürü bunlar olacaktı)
"Rahman (olan Allah)'a çocuk edinmek yaraşmaz."
"Göklerde ve yerde olan (herkesin her şeyin) tümü. Rahman (olan Allah)'a, yalnızca kul olarak gelecektir."

"Andolsun, onların tümünü kuşatmış ve onları sayı olarak da saymış bulunmaktadır."
"Ve onların hepsi, kıyamet günü O'na, 'yapayalnız tek başlarına' geleceklerdir." (19 Meryem 88-95).

"Onlar Allah'ı bırakarak kendilerine ne zarar ve ne de yarar dokunduramayan putlara tapıyorlar ve "Bunlar Allah katında bizim aracılarımızdır" diyorlar. Onlara de ki; "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz? Allah onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir." (10 Yûnus 18)

"Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip radı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka." (53 Necm 26)

"O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir?" (2 Bakara, 255 )

"Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettir. O, bağışlayandır, esirgeyendir." (10 Yûnus 107)

"And olsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. Deki: "Gördünüz mü- haber verin; Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını onlar kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini onlar tutub önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler." (Zumer 38)

Kur'an'da benzeri âyetler pek çoktur.
Peygamberler dışında - ilim ve din büyüklerinin - peygamber ile ummeti arasında; ümmete tebliğ eden, onlara hocalık yapan, onları eğiten ve peşinden gidilen aracılar olduklarını söyleyen de bu sözünde isabet etmiştir.


Bu âlimler icmâ ettiklerinde, icmâları kesin huccettir. Onlar, sapıklık üzere icmâ etmezler. Bir mes'elede aralarında anlaşmazlık çıktığında onu Allah ve Rasulune havale ederler. Çünkü onlardan hiçbiri masum değildir. Aksine, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hariç, insanlardan herkesin sözleri içinde kabul ve reddedilecek olanları vardır.

Nitekim Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Alimler, peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler, ne dinar, ne de dirhem miras bırakırlar. Onlar ancak ilmi miras bırakırlar. Her kim ilmi alırsa, bol bir pay almıştır"
(Buhârî, İlm 10; Ebû Dâvud, İlm 1; İbn Mâce, Mukaddime 17)
İbn Teymiyye Kulliyat : 1. Cilt : İSTİĞASE -Yardım isteme-
 
Üst Ana Sayfa Alt