Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ilahiyat Fakültelerinde Yetişen Bel'amlar

S Çevrimdışı

simurg

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Cumhuriyet Laik Rejimi kurulduktan sonra tek parti CHP zihniyetinin hâkim olduğu devirde tam 25 yıl din eğitim ve öğretimine ara verilmişti.

Ve maalesef bu memleketin minarelerinden 18 yıl Ezan-ı Muhammedi okunmadı okutulmadı, asli ezanımızı okuyanlar hapse atıldı, hakarete uğradı. Köylerde cenazeleri kaldıracak kimse bulunamadı. Müslüman halkımız cenazesini kaldırtmak için köy-köy dolaşıp bilen birisini aradı.

Bu dönemde gazetelere gönderilen tamimlerde şöyle deniliyordu.

"Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temsillere rastlanmaktadır”.

Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makale ve fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi (sakınılması) ve başlanmış bu gibi tefrikaların en son on gün zarfında nihayetlendirilmesi. "

(T.C. Başvekâlet - Matbuat Umum Müdürlüğü, İç Matbuat Dairesi, 1945 )

"Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz. "

( T.C. Dâhiliye Vekâleti-Matbuat Umum Müdürlüğü Sayı:658 17.Mayıs.l942 ) (KAYNAK. Eşref EDİP-KARA KİTAP)

"HÜLASA: Hazreti Muhammed'e dair " ANKARA 17.05.1943

"Muhterem Efendim, Mektubunuzu aldım. Biz her ne şekil ve suretle olursa olsun memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz. Zatı âlilerinin herkesçe de müsellem olan ilim ve faziletinize hürmetkârız. Ancak günün bu kabil neşriyata tahammülü olmadığını siz de takdir edersiniz."

MATBUAT UMUM MÜDÜRÜ - Vedat NEDİM TÖR - (KAYNAK: Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL -DİN ve LAİKLİK s.16) Denilmektedir.

Bu tamimlerden tek parti CHP zihniyetinin dine bakışının nasıl olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Başka bir izaha da ihtiyaç yoktur.

Sonrada bu tamimleri yayınlayan Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim TÖR komünist partisini kurmak ve Rusya hesabına Türkiye'ye ihanet etmek suçundan muhakeme edilmiştir.

İşte bu 25 yıllık karanlık dönemden sonra nihayet tek parti CHP mebusları (milletvekilleri) 10. Kasım. 1948 tarihinde Meclis Guruplarına bir teklif vererek, İMAM-HATİP kurslarının açılmasını istediler.

Bu teklifte Laik Sisteme bağlı, O’nun denetim ve murakabesi altında Din görevlisi yetiştirilmek üzere , Diyanet İşlerine bağlı olmak şartıyla İmam-Hatip Kursları açılması isteniyordu.

Fakat CHP li Mebusların verdiği bu teklife, yine CHP'li olan Bingöl Mebusu TAHSİN BANGUOGLU (Hasan SAKA ve Şemseddin GÜNALTAY kabinelerinde iki dönem MİLLİ EGİTİM BAKANLIGI yapmıştır) ile Kocaeli Mebusu NİHAT ERİM,(ilerki senelerde yetişmesine sebep oldugu gençlik tarafından öldürülmüştür) bu teklife muhalefet şerhi koymuşlar ve açılacak İmam-Hatip Kurslarının Diyanet İşleri yerine MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlanmasını istemişler ve kanun onların istekleri doğrultusunda çıkmıştır.

BU MUHALEFET ŞERHİNDE ŞÖYLE DENİLMEKTEDİR:

"Atatürk inkılabının sağladığı zihniyet değişimini uzaktan, yakından bir tehlikeye maruz bırakmamak şartıyla ( Atatürk inkılabının hedefini ve asıl nüvesini teşkil eden şey, bu zihniyet değişikliğidir.) 25 yıl inkitaya uğramış bir din adamları neslinin bugünkü maddi ve manevi durumunu belirterek YENİ BAŞTAN MÜNEVVER BİR DİN ADAMLARI NESLİ YETİŞTİRMEK zarureti vardır. Milli felaketimizin başlıca amili olan bu ZİHNİYET SAVAŞINA nihayet vermek için biz bir halkı ZORLIYARAK bir takım değişiklikler yaptık. Ve milletimizi YENİ BİR DÜNYA GÖRÜŞÜNE KAVUŞTURDUK.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile sağlamak istediğimiz şey de İKİ TÜRLÜ MÜNEVVERİ ORTADAN KALDIRARAK bu kültür birliğini yaratmaktan ibaretti. Şimdi biz MEDRESE ZİHNİYETİNİN son mümessillerini DİYANET İŞLERİ REİSLİGİ çevresinde toplanmış görüyoruz. BUNLAR skolâstik(ortaçağ) kültürün tohumluklarıdır. Geçen inkılâp yıllarının bu zevatın zihniyetlerinde hiç bir değişiklik yapmamış olduğu ise, eserleri ile sabittir. Bu vatandaşlar eliyle açılacak tahsil müesseselerinin de her ne şekil ve nam altında olursa olsun ESKİ MEDRESEDEN başka bir şey olmayacağı muhakkaktır.

Yeniden kurulacak bu medreseler için yanlış bir temel seçmiş bulunuyoruz. Bu iş kolaylıkla Türkiye'de medreselerin yeniden açılması mana ve mahiyetini alabilecek ve skolâstik zihniyetin yeniden filizlenmesi neticesini doğurabilecektir. Belki kısa zamanda bu kökten aşılanmış genç Türk nesilleri tekrar köylere kadar yayılacak ve inkilabtan evvel olduğu gibi halk ile devlet arasında bir kast, kapalı bir sınıf teşkil edeceklerdir.

TANZİMATTAN BERİ ÇARPIŞMIŞ OLAN İKİ TÜRLÜ ZİHNİYET ve İKİ TÜRLÜ MÜNEVVER TEKRAR KARŞI KARŞIYA GELECEKTİR.

Buna mukabil bu öğretimin bizim modern mektep nizam ve havası içinde MİLLİ EGİTİM BAKANLIGI eliyle mahzursuzca başarılabileceği kanaatindeyiz.

HEDEF bu mekteplerin hocalarına kısa zamanda İLAHİYAT FAKÜLTESİNDEN YETİŞECEK genç din adamlarını getirmek olmalıdır.

BİZİ YENİDEN ŞERİATÇILIKLA UGRAŞMAKTAN ANCAK BUNLAR KURTARABİLECEKTİR. "

(Muhalefet Şerhini verenler: Bingöl Mebusu PROF. TAHSİN BANGUOGLU ve Kocaeli Mebusu Prof. NİHAT ERİM )(KAYNAK: Türkiye’de Din Kavgası. Yaz. Sadık ALBAYRAK. sy.269–286)

Demek ki, yetiştirecekleri yeni nesil din adamları kadrosu ile, şeriatçılıkla uğraşmaktan kurtulacaklar. Çünkü bu nesil din adamları camiası öyle yetiştirilecek. Gayelerinin bu olduğunu açıkça beyan ediyorlar. Niyetleri ve gayeleri neymiş anlaşıldı herhalde?

Ferit DEVELİOGLU-Osmanlıca/Türkçe Lügatinde, ŞERİAT: Allah’ın emri, Ayet, hadis ve icma-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri ) şeklinde mana verilmiş. Bunun korkulacak tarafı varmı ?

Dini orasından-burasından kırparak kuşa çevirip, tanınmaz hale getirmek, kime hizmettir. Bugünde Ankara'da merkezden hazırlanan hutbeler, Türkiye'nin her yerinde bütün camilerde okunmakta. Onursal Yargıtay Başkanı, Prof.Sami SELÇUK bu durumu ilk duyduğunda çok şaşırdığını söylüyor. Gerçek Laik yönetimlerde böyle şeylerin olamayacağını beyan ediyor.Tarafsız bir hukukçu gözüyle meseleyi böyle değerlendiriyor.

Bu hutbelerde, bugünkü laik nizamın istemediği bir satır olabilir mi. Oluyor mu. Elbette ki hayır. Dinin istinasız bütün hükümlerini hutbelerde okunabilirmi ? Bize mahsus, Laik sisteme bağlı, ondan emir ve talimat alan Diyanet Müessesesi. İster beğen, istersen beğenme, realite bu. Emekli Hâkim Nusret ÇİCEK'in Cumhuriyet bayramı haftası Habervaktim.Com.da da yayınlanan makalesi, durumu çok veciz bir şekilde gündeme getirmişti, mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Verilen teklif bu muhalefet şerhi doğrultusunda çıkarak İMAM-HATİP KURSLARI, Diyanet yerine MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlı olarak açılmıştır.

25 Yıllık hicran devri bir nebze olsun giderilmiş olarak İlkokul Programlarında ihtiyari olarak 1.ŞUBAT.1949 'da DİN DERSİ KONULMUŞ, yine bu yılbaşında ÜÇ YILLIK İMAM-HATİP KURSLARI açılmıştır.

OCAK–1949 'da da İLAHİYAT FAKÜLTESİ açılmıştır.

Fakat yukarıda bir kısmını zikrettiğim muhalefet şerhinden de anlaşılacağı üzere, GAYE, bu günde hala sıkıntısını çektiğimiz, müessis Laik Nizamın istediği, tornadan cıkmış gibi, onlar gibi düşünen onların istediği gibi inanan, tek tip nesil yetiştirmek. Bugün, köyde yaşayan veya bir hastanede hizmetli olan başörtülüye ses çıkarılmıyor da, aynı başörtülü Üniversiyete gittiği zaman niye olmaz deniliyor, hiç düşündünüz mü? Bunların gerçek demokratikleşme ve gerçek Laiklik hususunda daha alacakları çok mesafe var. Çok özendikleri batıda bunlar böylemi yorumlanıyor, böylemi uygulanıyor?

Tevhid-i Tedrisat bünyesine bağlı, Laik Rejimin korumasında ve denetiminde olan bütün okulların (bunlara elbette İMAM-HATİPLER ve İLAHİYAT FAKÜLTELERİ DE dahil) tek gayesi bu ; kendi istedikleri gibi tek tip insan yetiştirmek.

Muhalefet Şerhinde belirtildiği gibi, müessis Laik nizamın görüş ve düşüncesi hilafına yeni bir nesil yetişirse, OSMANLI DEVRİ Tanzimat’tan beri çarpışmış olan iki türlü zihniyet ve iki türlü münevver karşı karşıya gelecektir. Bunu önlemek için de, yetişmesinin istenmediği neslin önüne setler çekip, laik nizamın her türlü görüş ve inancına uygun yeni bir nesil yetiştirerek, Atatürk inkılâbının hedefini ve asıl nüvesini teşkil eden zihniyet değişikliğini sağlamak. 80 yıllık mücadelenin özeti bu değil mi?

Ve açılacak İMAM-HATİP KURSLARI’NI Laik Nizamın MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlayarak ve Laik İLAHİYAT FAKÜLTELERİ kurarak, müessis Laik Nizamın görüş ve düşünceleri doğrultusunda yeni din adamları kadrosu yetiştirmek.Ve arzularına ulaşan muhalefet şerhi sahipleri son cümle olarak şöyle demektedirler :

(Milli Eğitim’e bağlı İMAM-HATİP'LERDEN ve İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDEN yetişecek yeni nesil din adamları kadrosunu kastederek)

"BİZİ YENİDEN ŞERİATÇILIKLA UGRAŞMAKTAN ANCAK BUNLAR KURTARABİLECEKTİR ."

Şimdi bu durum karşısında, "Laik Rejimin İlahiyat Fakültelerinden gerçek din âliminin çıkmamasına değil çıkmasına hayret etmek lazımdır." denilirse mübalağa edilmiş olunurmu?

( Bugün Ehl-i Sünnet çerçevesi içinde İlahiyatçılar da, maalesef çok az olarak, var ise de bunlar özel gayret ile yetişmiş, ayrıca manevi kanallardan da istifade etmiş Allah'ın himayesi ile korunmuş şanslı kişilerdir.)

Bugün TV. Ekranlarının her gün dini tahrif ve tahrip ile meşgul ifsat ekibinin kahir ekseriyeti oryantalist duruşlu filozof ilahiyatçılar değilmi?

Çok acı ama maalesef din'e bugün en büyük zararı bu ifsat ekibi vermektedir. Doç. Prof. unvanları da taşıyan bu ifsat ekibi, bu asil milletin yüzlerce yıllık sahih inancıyla adeta alay eder gibi müçtehit edasıyla ( Ehl-i Sünnet itikadına aykırı)yeni yeni fetvalar vermekteler.

Bu dalalet ekibinin sapkın fikirleri birkaç kitap olur. Dini tahrif için görevlendirilmişler adeta. Allah ü Teâlâ Hz.leri ebediyyen razı olsun www.aldananlar.org. sitesi gibi sitelerde, bu ifsat ekibinin, sapık görüş ve fikirlerine yer verilerek bunlar deşifre edilmekde ve bu ümmete zarar vermeleri bir nebzede olsa önlenmektedir.

Zamanımızın çok değerli hukukçu ve münevverlerinden olan merhum Ord. Prof. Ali Fuat BAŞGİL "DİN ve LAİKLİK " isimli kitabında bu tip İlahiyatçılar hakkında şöyle demektedir:

" İlahiyatçı, din felsefesi, dinler tarihi ve din sosyolojisi öğrenmiş bir mütehassıs veya FİLOZOFTUR, fakat DİN ADAMI DEGİLDİR. (Yüksek Diyanet Mütehassısı) ise her şeyden evvel, zühtü takva sahibi bir dindardır; saniyen de muayyen bir dinde yüksek ilim ve kemal sahibi olmuş bir din adamıdır. Bunlardan biri hakkıyla inanmış, öbürü ise sadece iman üzerinde zeka oyunu oynamayı öğrenmiştir. Maarif Vekaletine bağlı ve onun murakabesi altında, yahut bugünÜNİVERSİTE CAMİASI İÇİNDE çalışan bir İLAHİYAT FAKÜLTESİNDE, itiraf ederim ki, yüksek ilahiyat felsefecisi ve sosyolog yetişebilir. Fakat ( yüksek diyanet mütehassısı ) DİN ADAMI VE ÂLİMİ ASLA YETİŞEMEZ. Çünkü, tekrar edelim ki ,( yüksek diyanet mütehassısı) her şeyden evvel halis bir dindardır, zahid ve muttakidir; sonra da inandığı ve içinin samimiyeti ile kani olduğu dinde yüksek ilim ve kemal sahibidir. Bu vasıflardaki insanın yetişmesi için nasıl bir hava ve muhitin mevcut olması lazım geldiğini okuyucumun taktirine bırakıyorum.

Şurası muhakkaktır ki, dünyanın hiç bir yerinde, laik üniversite çatısı altındaki İlahiyat Fakültelerinde din adamı ve âlimi yetişmemiştir. Üniversite gibi laa dini bir camia içinde din adamı ve alimi yetişmemiştir.

VE BUNUN YETİŞMEMESİNE DEGİL, YETİŞMESİNE HAYRET EDİLSE YERİDİR.

“KAYALIKTA PİRİNÇ BİTMEZ ."

(DİN ve LAİKLİK Kitabı sy.194–195) Mesele bundan ibaret.

Bizim görevimiz ise, bütün olumsuzluklara rağmen, Ehl-i Sünnet inancı çerçevesinde nesil yetiştirmek. Yetiştirenlere, bütün gücümüzle yardımcı olmak."Bu yolda yürümek, bu yola (ilim yoluna) yardım etmek ism-i azam okumak gibi her murada nail eder. "kelam-ı kibar'ı şiarımız olursa dünyamız da ahiretimiz de mamur olur İnşallah. Gerisi,gerisi laf ü güzaf.

Hasan SERDAROĞLU
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Uzun uzun yazacaktim da vazgectim
Simdi yorum yazarken ati alip uskudara gecmeyeyim yine.

Fakat bu donemden sonra musluman kitle siyasal koldan giriş yapmaya başladı.

Seyh Efendinin hayalindeki türkiye diye bir kitap
Var.
Enterasan, okusaniza,
Ey forumiler.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Aynen
Uzun uzun yazdım da sonra sıkıntı geliyor
Tr tarihini ve siyasetini pek sevmem ama tavsiyenize bakayım inşallah..
Aslinda pek siyasi sayilmaz.
O donemde seyhlerin durumunu anlatıyor.

Dönemi anlatan hatıratlar var mesela
Ali Ulvi Kurucun hayatini anlatan bir seri var
Cumhuriyet donemini anlatan.
Ve yahut Ali Emiri izinde, Serhan Taysi kitabi.
Yine donemsel hatiratlarla dolu.
 
Üst Ana Sayfa Alt