Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İmam kurtubi / kadere iman etmeyenler,kaderi yalanlayanlar

muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kadere İman Etmeyenler, Kaderi Yalanlayanlar

Ebuz-Zübeyr, Cabir b. Abdullah (r.a)'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki; "Bu ümmetin mecusileri yüce Allah'ın kaderlerini yalanlayan kimselerdir. Bunlar hastalanacak olursa onlara ziyarete gitmeyiniz, ölürlerse cenazelerinde bulunmayınız. Onlarla karşılaşacak olursanız, onlara selam vermeyiniz." Bu hadisi İbn Mace, Sünen'inde rivayet etmiştir.(34)
Yine İbn Mace, İbn Abbas ve Cabir'den şöyle dediklerini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Ümmetimden iki sınıf insan vardır ki onların İslam'dan herhangi bir payları yoktur. Bunlar mürcie ile kaderiyedir. "(35)en-Nehhas senedini kaydederek dedi ki: Bize İbrahim b. Şerik el-Kuft anlattı, dedi ki: Bize Ukbe b. Mukrem ed-üabbi anlattı, dedi ki: Bize Yunus b.Bukeyr, Said b. Meysere'den anlattı. O Enes'ten dedi ki: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Hayır da, şer de bizim elimizdedir, diyen kaderiyenin benim şefaatimden herhangi bir payları yoktur. Ben de onlardan değilim, onlar da benden değildir. "(36)Müslim'in Sahih 'indeki rivayete göre İbn Ömer kaderiye mensuplarıyla ilişkisinin olmadığını belirtmiştir. Kâfirden başkasından ise beri olunmaz. Daha sonra bu hususu şu sözleriyle pekiştirmiştin Abdullah b. Ömer'in adına yemin ettiği zat hakkı İçin, eğer onlardan herhangi birisinin Uhud dağı kadar altını bulunup da bunu infak edecek olursa, kadere iman etmediği sürece Allah ondan kabul etmeyecektir. "(37)Bu da yüce Allah'ın münafıklar hakkındaki şu buyruğuna benzemektedir: "Harcamalarının kendilerinden kabul edilmesini engelleyen sadece şudur: Onlar Allah'a ve Rasûlüne kâfir olmuşlardır..." (et-Tevbe, 9/54) Bu da açıkça anlaşılan bir husustur. (38)Ebu Hureyre dedi ki: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kadere iman üzüntü ve kederi giderir." (39)

50. Emrimiz ancak birdir ve bir göz kırpması gibidir.
51. Andolsun Biz, benzerlerinizi helak ettik. O halde var mı bir düşünen?
52. İşledikleri herşey de defterlerdedir.
53. Küçük, büyük herşey satır satır yazılıdır.
54. Muhakkak ki takva sahihleri cennetlerde ve ırmaklardadır.
55. Sıdk meclisinde, gayet muktedir bir melikin yanındadırlar.

"Emrimiz ancak birdir" bir defadır "ve bir göz kırpması gibidir." Yani Benim yarattıklarım hakkındaki kaza ve hükmüm göz değmesinden, kırpmasından daha hızlıdır." Göz kırpması (değmesi) acele ile bakmaktır. "Gözü şimşeğe değiverdi" denilir.es-Sıhah'ta şöyle denilmektedir: “Onu çabucak görüverdi" demektir. İsmi: , "Şimşek ve yıldız parladı" denilir."Andolsun Biz benzerlerinizi helak ettik." Geçmiş ümmetler arasından küfürleri itibariyle size benzeyenleri helak ettik. Size uyanları ve sîze yardımcı olanları helak ettik, diye de açıklanmıştır."O halde var mı bir düşünen?" Öğüt alan."İşledikleri herşey de defterlerdedir." Onlardan önceki bütün ümmetlerin hayır ve şer türünden işledikleri herşey aleyhlerine yazılmıştır. Bu da yüce Allah'ın: "Çünkü Biz herşeyl bir takdir ile yarattık" buyruğunu açıklamaktadır."Defterlerdedir." Levh-i Mahfuzdadır demektir. Hafaza meleklerinin yazdıkları defterlerdedir, diye açıklandığı gibi, Ummu'l-Kitap'ta (kitapların anasında)dır, diye de açıklanmıştır."Küçük büyük herşey satır satır yazılıdır." Küçük olsun, büyük olsun her-bir günah onu işleyecek olan kimse hakkında, onu işlemeden önce -onun karşılığını görmek üzere- yazılıdır. Onu işlediği vakit de yazılır."Yazdı, yazar" demektir. -anlam itibariyle- onun . gibidir.Yüce Allah, kâfirlerin durumunu anlattıktan sonra müminlerin durumunu da:"Muhakkak ki takva sahipleri cennetlerde ve ırmaklardadır" diye açıklamaktadır."Irmaklardadır." Su, şarap, bal ve sudan akan ırmakları kastetmektedir. Bu açıklamayı İbn Cüreyc yapmıştır."Irmak(lar)" lafzının âyet-i kerimede tekil olarak gelmesinin sebebi ise, âyet sonu oluşundandır. Diğer taraftan tekil bir lafız da bazan çoğul anlamını verebilir,"aydınlık ve bolluk içerisindedir" anlamına geldiği de söylenmiştir. Aydınlığı sebebiyle gündüze: denilmesi buradan geldiği gibi; "Yarayı açtım" tabiri de buradan gelmektedir. Şair de şöyle de*mektedir:"Elimi üzerine (darbeye) iyice yerleştirdim ve onan açıklığını daha da açtım, Onun önünde duran, arkasında ne var görebiliyordu."Ebu Miclez, Ebu Nehik, el-A'rec, Talha b. Musarrıf ve Katade bu lafzı iki ötreli olarak; diye okumuşlardır. Bu şekliyle "nehar: gündüz"ün çoğu*lu ve onların geceleri olmayacaktır, anlamını verir gibidir. Tıpkı: "Bulut" lafzının çoğulunun: diye gelmesi gibidir. el-Ferra şöyle demiştir; Araplardan birisi bana şu beyiti okumuştur:"Eğer sen gececi isen ben gündüzcü kimseyim, Sabahı ne zaman görürsem, hiçbir şeyi beklemem."Bir başka şair de şöyle demektedir:"Şayet iki tirid olmasaydı, zayıflayarak ölür giderdik. Gece tiridi ile gündüzleri gelen bir tirid.""Sıdk meclisinde" yani boş sözün, günaha sokacak ifadelerin yer alma*dığı hak meclisi olan cennetlerde "gayet muktedir" dilediği herşeye güç ye-tiren "bir melikin yanındadırlar." Buyruğundaki "Yanında" lafzı burada yakınlık, yakın mevki, mertebe, şeref ve üstünlük ve makam anlamı*nı veren bir yakınlıktır. (Cafer) es-Sadık dedi ki: Allah sıdk yerini övmüş bu*lunmaktadır. Orada sıdk ehli olanlardan başkası oturmayacaktır,Osman el-Betti: " Sıdk meclislerinde" diye çoğul olarak okumuştur. "Meclisler" ise insanların çarşı-pazarlarda ve başka yerlerde oturdukları yerler anlamına gelir.Abdullah b, Bureyde dedi ki: Cennet ehli her gün şanı yüce ve mübarek olan Cebbar'ın huzuruna girerler. Yüce Rabblerine Kur'ân okurlar, herkes de kendisine ait olan mecliste oturmuş olacaktır. Oturdukları yerler inci, yakut, zeberced ve altın ile gümüşten olup amellerine göre bu yerleri tesbit edilmiş olacaktır. Bundan dolayı gözleri aydın olduğu kadar hiçbir şeyle gözleri aydın olmayacaktır. Bundan daha büyük ve daha güzel hiçbir şey de işitmeye-ceklerdir. Sonra da ertesi gün aynı şekilde gözlerini aydınlatacak bu hale tek*rar gelinceye kadar konakladıkları yerlerine geri döneceklerdir.
Sevr b. Yezid de Halid b. Ma'dan'dan şöyle dediğini zikretmektedir: Bize ulaşttğma göre melekler kıyamet gününde müminlere gelerek: Ey Allah'ın dostları, haydi kalkınız derler. Onlar: Nereye, diye sorarlar. Melekler: Cen*nete diye cevab verirler. Bunun üzerine müminler şöyle derler: Siz bizleri bi*zi istediğimiz yerden başka yere götürüyorsunuz. Melekler: Gitmek istediği*niz yer neresidir? diye sorarlar, müminler şu cevabı verirler: Gayet muktedir bir melikin yanında sıdk meclisi, derler,Bu haber bu anlamı ite fakat özel bazı kimseler hakkında da şöylece rivayet edilmiştir: Yüce Allah'ı iyice akSetmiş bir kesimi melekler -diğer insanlar hesaplan görülmekte iken- cennete götürürler. Bunlar meleklere: Bizi nereye taşıyorsunuz? diye sorarlar. Melekler: Cennete diye cevap verirler. Bu kimseler; Sizler bizleri bizim asıl istediğimiz yerden başkasına götürüyorsunuz deyince, melekler: Sizin istediğiniz yer neresidir? diye sorarlar. Bu sefer: Haber verdiği şekilde: "Sıdk meclisinde gayet muktedir bir melikin yanındadırlar" buyruğunda olduğu gibi, o candan sevdiğimiz ile birlikte sıdk meclisidir, diye cevap verirler. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

(El-Camiu li-Ahkami'l-Kur'an - İmam Kurtubi)

34 -ibn Mace, I, 35; İbn Ömer'den benzer bir rivayet: Ebu Davudi, IV, 222.
35 -ibn Mace, I, 28; Tirmizi, IV, 454.
36 -Deylemi. Firdeus, III, 23S.
37 -Müslim, I, 37; Tirmiai, V, 6; Ebu Daoud, V, 223.
38 -İmam Kurtubi, el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 16/531-532
39 -İbn Hacer d-Askalani, Lisanu'l-Mizan, II, 12 de hu hadisin es-Seri b. Asım b. Sehf'in ortaya çıkarttığı "helalar'dan biri olduğunu söylemektedir.
 
Üst Ana Sayfa Alt