Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İsa (a.s.) Gelecek mi?

B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kur’an-ı Kerim’e göre İsa aleyhisselam canlı değildir, Allah onun canını almıştır:

“Allah Teâlâ buyurmuştur ki: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Al-i İmran, 3/55 )

“ (İsa der ki: ) Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kuluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen herşeyi hakkıyla görensin.” (Maide, 5/117)

Başka bir ayette ise Allah, peygamberi İsa’yı yahudilerin elinden kurtardığını bildirmiştir. Çünkü onlar onu çarmıha germek istiyorlardı.

“ Ve Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük demeleri yüzünden ... Halbuki onlar onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir bilgileri yoktur, ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah onu kendi katına yükseltmiştir. Allah büyük izzet ve hüküm sahibidir.” (Nisa, 4/157-158)

İslam alimlerinin bir çoğu bu ayetteki “Allah onu kendi katına yükseltmiştir” ifadesine bakarak İsa aleyhisselamın ölmediğini ileri sürmüşlerdir. Onlara göre Allah, onu kudretiyle manevi semalardaki hususi mevkiine kaldırmış, kıyametten önce tekrar dünyaya gönderecektir. Halbuki yukarıda verilen ilk iki ayette Allah, İsa’nın öldüğünü açık bir şekilde bildirmiştir. Ayrıca ilk ayette de; “seni kendime yükselteceğim” ifadesi, "seni vefat ettireceğim" ifadesinden sonra geçmektedir: “ Seni vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim.”

Bu ayetten anlaşıldığı gibi Allah, eceli gelince İsa aleyhisselamı vefat ettirmiş ve onun ruhunu kendi katına almıştır.

İsa aleyhisselamın kıyametten önce tekrar dünyaya geleceğini bildiren hadisler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:

“Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryemin oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak,

İslamdan başka şeyi kabul etmeyecektir. Mal o kadar çok olacak ki, kimse dönüp de bakmayacaktır. Fakat bir secde, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olacaktır.” ( Buhari, Enbiya, 50; Müslim, İman, 71; Tirmizi, Fiten, 54)

Bu ve bunun gibi hadisler incelendiğinde hepsinin ana teması şudur: İsa ve Mehdi gelecek, sıkıntı ve buhran içinde bocalayan müslümanları kurtaracaktır. Hatta başka bir hadiste: “Su kabı su ile dolduğu gibi, yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır.” (İbni Mace, Fiten, 33) idafesi geçmektedir.

Dikkat edilirse, İsa aleyhisselamın dünyaya tekrar geldiğinde yapacağı söylenen domuzu öldürme, haçı kırma, gayri müslimlerden alınan cizyeyi kaldırma, herkesi müslüman yapma gibi şeylerin tek bir örneği dahi Kur’an’da yoktur. Ayrıca hiçbir peygamberin insanları zorla müslüman yapma görevi yoktur. Onların görevi sadece tebliğdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Peygamberlere düşen sadece tebliğdir." (Maide 5/99)

“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Sen, insanlara, inanıncaya kadar baskı mı yapacaksın?” (Yunus, 10/99)

“Dinde zorlama olmaz [1]. Doğru ile eğri birbirinden iyice ayrılmıştır. Her kim azgınları tanımaz [2], Allah'a inanırsa, en sağlam kulpa yapışmış olur. Onun kopması imkansızdır. Allah işitir, bilir." (Bakara, 2/256)

Birçok İslam alimi, bu hadislerin sadece Kütüb-i Sitte (meşhur altı hadis kitabı)’de yer almalarını yeterli görmüşlerdir. Bu eserlerin müelliflerinin (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İbn Mace) otoriteleri, bu rivayetlerin eleştirilmesinin önünde doğal bir engel oluşturmuştur.

Bu tür hadislerin senedleri sahih olsa bile, bu iddialar metin yönünden Kur’an ile uyuşmamaktadır. Çünkü Allah, Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin birer müjdeliyici ve uyarıcı olduklarını bildirmektedir:

“Sen sadece bir uyarıcısın. Biz seni müjdeliyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.” (Fatır, 35/23-24)

“Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen yalnız duyurmaktır.." (Şura, 42/48)

“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” (Yunus 10/99)

İsa aleyhisselamın kıyametten önce geleceğine inanmak, bir inanç konusu yapılmıştır. Halbuki bunu iddia eden alimler, ahad haberle inanç belirlenemeyeceğini söylerler. İsa’nın geleceğini bildiren hadisler ahad haberlerdir.
Sonuç olarak müslümanların “nasıl olsa İsa gelecek, dünyayı kurtaracak” şeklinde bir beklentiye son vermeleri ve var güçleri ile İslam için çalışmaları gerekmektedir. Çünkü, Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah, o topluma verdiğini değiştirmez.” (Ra’d 13/11)

“Bilinsin ki; insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 53/39)
________________________________________
[1]- Dinin özü imandır. İmanın temeli onu içten kabul etmek, yani kalp ile tasdiktir. Kalpteki tasdiki bir o kişi, bir de Allah bilir. Orası in¬sanın en hür olduğu yerdir. Bu sebeple hiç kimse bir inancı kabule veya inkara zorlanamaz. Zorla ibadet de olmaz. Çünkü ibadet için niyet şarttır. Niyetin yeri de kalptir; kalpten yapılmayan niyet geçersizdir. Kimseye zorla niyet ettirilemeyeceğinden ibadet de yaptırılamaz.

[2]- Yoldan çıkmışlara boyun eğmez.

Kaynak:http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/fetvalar/fetva.php?fetva_id=117


Sizin bu konudaki görüşleriniz ve delilleriniz nedir?
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
S.a Kardesim... Yazilarin icin tesekür ederim, Lakin öncelikle sunu belirtmedende gecemeyecegim, siz bizim görüslerimizi bilmek istiyorsunuz, Halbuki Burda Kimse Ibn Teymiyye, Ibn Kesir, Ibn Hacer, Imam Gazali ALLAH hepsinden razi olsun degildir... Kendi GÖrüslerimiz degil Islamin görüsü önemlidir !


Ikinci olarakta Birtarafi bildirirken, diger Taraftaki Alimlerin görüslerini bildirmemissiniz veyahut Umrunuzda olmamistir,, Örnegin Ibn Kesir Tefsirinde Hz. Isanin Yasadigina dair kendi kanitlarini getirmis ve tekrar DÜnyaya gelecegini bildirmistir.....
ALLAH alimlerimizden razi olsun...


Sonuc Olarak..
Peki Onun Sag olup olmamasinda Bizim icin ne büyük bir fayda var söylermisiniz ? veyahut ne gibi bir zarar var ? daha bu ne kadar tartisilacak ? Neden Ümmetin bu perisan hallini tartismiyorsunuz, neden Gasp edilen Topraklarin nasil tekrar geri alinacagini konusmuyorsunuz ?


Ha bide kadarim su süleymanvakfi vu Selefi düsmanligi yapan ve Konyada birsürü is cevirenlerin vakfi mi `?
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Bu süleymaniye vakfı - ABDULAZİZ Bayındır sitesi , tasavvufi görüşler hakkındaki yaptığı açıklama ve deliller haricinde, pek çok ehli sünnete aykırı itikatler savunmaktadır.
Bu yazıda da olduğu gibi Hz. isa a.s. geleceğini inkar ediyor . Tağuti kanunlar için Oy kullanılıp tağuta askere de yollayan bu sapkın kişi ve yazıları gözden geçirilip araştırılmadan itikad edinilmesin !!!
Buradaki yazısı batıldır !!




HZ. İSA a.s. GELECEKTİR



Yine Abdulziz Bayındır gibi bazı sakat görüşleri olmasına rağmen Hayreddin Karaman bu konuda şöyle diyor :

Soru 1:
Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar geleceğine inanıyor musunuz? İnanıyorsanız bunu hangi anlamda değerlendiriyorsunuz? İnanmıyorsanız neden?
Cevap:
Bu konuda tevatür derecesinde hadisler bulunduğu için inanıyorum. Keyfiyet ve detaylar hakkındaki hadisler tevatür derecesinde olmadığı ve itikad alanında böyle hadisler delil olamayacağı için keyfiyet ve detay konusundaki rivayetleri bilgi kaynağı olarak kabul etmiyorum. Bana göre Hz. İsa gelecektir, ama ne zaman, nasıl, niçin... kısmını Allah bilir. Ayrıca Hz. İsa yeni bir din ile gelemez, bir misyonu varsa bunu İslam dini çerçevesinde yapacaktır; aksine inanmak İslam'a aykırı olur.



Soru 2:
İsa neden bu kadar çok tartışılıyor? Bu tartışmaları siz nasıl karşılıyorsunuz? Mesela dünyanın evrensel anlamda bir barışa ihtiyacı olduğu ve bunu ancak İsa'nın başaracağı umudunu taşıyan insanların sayısı hiç de az değil. Sun'î mi, gerekliliği var mı, bu uzayıp giden konuşmaların?
Cevap:
İslam'ın talimatı uygulandığı zaman dünyada adil bir barış tesis edilebilir. Kusur uygulayıcı ve uygulama ile ilgilidir. Hz. İsa vb. iyi bir uygulayıcı olabilir, insanlara uygulama konusunda yardımcı olabilirler. Bunu biz de yapmakla yükümlüyüz. Tartışma daha ziyade bu konuyu istismar ederek İsalığa soyunan ve insanları sapıtan kimselerin çıkmasından veya bu ihtimalden kaynaklanıyor.

Soru 3:
İsa'nın geleceğine (en yoğun anlamda) inanan sünnet ve cemaat ehlinin tavrını nasıl karşılıyorsunuz? Bu klasik bir ehli sünnet tembelliğinin bir ürünü mü, yoksa necata kavuşacak tek fırkanın haklı ve de soylu bir iddiası mı?
Cevap:

Ehl-i sünnet, "İsa gelene kadar biz eli kolu bağlı oturalım veya ıslah ile yükümlü değiliz" demiyor ki, tembellik olsun! Ortada hadisler var onlar da bunlara bakarak bir inanç benimsemişler; hepsi bundan ibaret.

http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00012.htm



Evet Hz. İsa Hâlâ hayattadır, ölmemiştir.
Ahirzamanda ise yeryüzüne ineceğini pek çok sahih hadis bildirmiştir.


Sahih-i Muslim’de Cabir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadis-i şerifin meali şöyledir:

“Ümmetimden bir cemaat kıyamet gününe kadar hakka yardımcı ve hizmetçi olarak devam edecektir.
Nihayet Meryemoğlu İsa iner, müslümanların emiri (mehdi) O’na der:
Gel, bize namaz kıldır.” Hz isa der: “Hayır, Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer kısmı üzerine emirlersiniz.”
(Muslim, İman 247)







a) Elmalı Tefsiri, Âli İmran Sûresi 55. âyetin izahının yapıldığı satırlarda şu hadis-i şerife yer veriyor:
“İsa ölmedi; kıyamet gününden önce size dönecektir.”


b) Kurtubû Tefsiri’nde, Zuhruf Sûresi 61. âyetin izahı yapılırken, Hz. İsa’nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğine dair hadis-i şeriflere yer verilir.

c) Tefsir-i Kebir’de yine Zuhruf Sûresi’nin 61. âyetinin izah ve tefsiri sadedinde, Hz. İsa’nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğini beyan etmektedir.

d) 50 sene öncesine ait olan Fî Zilâli’l-Kur’an da bu gerçeği ifade ettiği gibi, eski eserlerden Taberî, Keşşaf ve İbn-i Kesir tefsirleri de Zuhruf Sûresi’nin 61. âyetinin tefsiri sadedinde Hz. İsa’nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğini yazıyor.

e) Sahih-i Buharî Tecrid-i Sarih Tercümesi, D.İ.B. tarafından 55 senedir basılan bir eser.
Bu eserdeki 1018 ve 1405 numaralı hadisler de Hz. İsa’nın kıyamete yakın ineceğiyle ilgili.


f) Prof. Dr. İbrahim Canan’ın tercüme ettiği Kutub-i Sitte Muhtasarı’nın son cildinde, Mefhumlar Fihristinde “İsa (a.s.)” maddesine bakarsanız, Hz. İsa’nın ineceğini haber veren birçok hadis-i şerife ulaşırsınız. Aynı sahifelerde, bu konuyla ilgili genişçe bilgi de vardır.
İbrahim Canan , “Hz. İsa’nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğine inanmanın İslâm inancı gereği” olduğunu da zikretmektedir.


g) Abdullah Feyzi Kocaer’in tercüme ettiği Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi’ndeki 1439 numaralı hadis şu manadadır:
“Meryem oğlu aranıza inip imamınız da sizden olduğu zaman, sizin haliniz nasıl olur bakalım.”
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
S.a Kardesim... Yazilarin icin tesekür ederim, Lakin öncelikle sunu belirtmedende gecemeyecegim, siz bizim görüslerimizi bilmek istiyorsunuz, Halbuki Burda Kimse Ibn Teymiyye, Ibn Kesir, Ibn Hacer, Imam Gazali ALLAH hepsinden razi olsun degildir... Kendi GÖrüslerimiz degil Islamin görüsü önemlidir !


Ikinci olarakta Birtarafi bildirirken, diger Taraftaki Alimlerin görüslerini bildirmemissiniz veyahut Umrunuzda olmamistir,, Örnegin Ibn Kesir Tefsirinde Hz. Isanin Yasadigina dair kendi kanitlarini getirmis ve tekrar DÜnyaya gelecegini bildirmistir.....
ALLAH alimlerimizden razi olsun...


Sonuc Olarak..
Peki Onun Sag olup olmamasinda Bizim icin ne büyük bir fayda var söylermisiniz ? veyahut ne gibi bir zarar var ? daha bu ne kadar tartisilacak ? Neden Ümmetin bu perisan hallini tartismiyorsunuz, neden Gasp edilen Topraklarin nasil tekrar geri alinacagini konusmuyorsunuz ?


Ha bide kadarim su süleymanvakfi vu Selefi düsmanligi yapan ve Konyada birsürü is cevirenlerin vakfi mi `?

Aleykumselam Islam kardes,

Bu konular tartisilmaz, konusulmaz, istisare edilmesse herkes yanlislar içinde bogulup gider. Bizim görevimiz Allah'in kitabini insanlara oldugu gibi okumaktir degil mi? Isa (a.s.) nuzulunu bazi insanlar akaid'e konu yapiyor, digerleri onun beklentisi için türlü türlü seyler uyduruyor, kitaplar yaziyor, siteler açiliyor. Bu site bidat ve hurafeye karsi açilmis bir site degil mi? Ozaman bu tur meselelerinde burada konusulmasi ve tartislmasi lazim ancak bunu ahlak ve edep sinirlarin disina çikmadan yapmamiz lazim. Din Allah'in dinidir, hiç bir hizip veya cemaat veya grup bu sekilde düsünüyor diye ona (o konuya) bir kilif uydurma çabasina girmeyelim.

Ben sizin görüslerinizi merak ettim, yani siz nasil düsünüyorsunuz bu konuda. Bununla gerçek/hakikat nedir diye bir sual etmedim. Gerçegi ancak Allah'in kitabindan ve sahih sünnetten ögrenirim. Hiç bir alimin görüsü veya içtihadi -kendisinden baska- herhangi bir müslümani baglamaz. Dolayisiyla sizin bu konudaki görüslerinizi ve delillerinizi merak etmistim çünkü sitenizde Kuran ve sahih sünnet'e agirlik verdiginizi gördüm ve falanca 'büyük' alim böyle diyor bu benim için yeter diyen kimselerden olmadiginizi düsünüyorum yani o 'taklitçi durusu' sergilemiyorsunuz. Alim ise de bir konuda görüs beyan ediyorsa mutlaka bir delile (veya bir baska degimle nass'a) dayanmasi lazim. Din Allah'in dinidir kimse bu dine ilave yapamaz, kendi görüsünü veya içtihadini dinden sayamaz. Eger Allah'in dininden birsey anlatiyorsak eger delillerimizi Kuran ve sahih sünnete dayandirmamiz lazim.

Ibn Teymiyye ve ibn Kesir gibi alimleri severim ve zaman zaman kitaplarini okurum ancak bunlarinda hatalari vardir. Ve bunlari sizlere delillerimle isbatlaya bilirim. Onun ne kadar büyük alim oldugu önemli degil, sonuçta o da bir insan ve hata yapabilir. Hatasini savunmak yerine hata'nin hata oldugunu kabul etmek hakikate bir haksizlik olmaz aksi olur..

Abdulhak kardes,
Kuran'a aykiri olan bir hadis nasil olurda "sahih" olur. Isterse Buhari ve Muslim'de yer alsin, bu kitaplarin 100% dogru oldugunu kimse söylemez. Allah Kuran-i Kerimi koruyacagini Kuranda bildirmistir. Ayrica Kuran'da hiç bir süphe olmadiginida bildirmistir. Ister Buhari ister Muslim olsun bunlar hadisleri kendi kriterlerine göre eliyor, kriterlerine göre seçiyor. Mesela Buhari'nin sahih dedigine talebesi "degildir" demistir ve tam terside vakidir. Burada yapilan senet tenkidi degil metin tenkidir. Çünku bu hadislerde Isa (a.s.) tekrar yeryüzüne nuzul edecegi söyleniyor halbuki Allah ayetlerinde açikça Isa (a.s.) kafirlerin eline birakmayip onu vefat ettirecegini ve onlardan kurtaracagini (temizleyecegini) söylüyor. Bazi insanlara ne oluyorda Allah'in ayetlerini -illede hadis baska birsey söylüyor diye- hasa görmezlikten geliyor veya ayetlerin manasini tahrif etmeye calisiyor. LÜTFEN DIKKATLI OLALIM!!!

Degil mi ki ibn Teymiyye "Kurani Kuranla tefsir etmenin gerekli oldugunu" söyleyen. Yukaridaki yazida bu yapilmistir ve isbatlanmistir. Fikih usulunde hadis'e mi yoksa Kuran'a mi ilk önce basvurulur? Elbetteki Kuran'a! Ama ne yazik birçok fukahanin uygulamasinda bu usulu uyulmadigi rahatlikla gözlemlenebiliyor. Ve bunun için çok yanlis içtihadlar yapilmistir örnegin 4 mezhebin ve diger fukahanin: talak meselesindeki içtihadlari.

Gelelim süleymaniyevakfi kurumuna bunu ortaya atmanin ve bunu burada tartismanin hiç bir anlami yoktur çünkü konumuz "Isa a.s. gelecek mi?" Eger illede süleymaniyevakfi elestirmek istiyorsaniz yeni bir konu açarsiniz ve orada delilleriniz ile birlikte elestirirsiniz ve Allah için adaletli olalim elistirirken.
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu süleymaniye vakfı - ABDULAZİZ Bayındır sitesi , tasavvufi görüşler hakkındaki yaptığı açıklama ve deliller haricinde, pek çok ehli sünnete aykırı itikatler savunmaktadır.

Burada bahsettmis oldugun "ehli sünnet" (**istersen "ehli bidat'tan (siiler)" bahsetmis ol) olayi, müstakil bir (olusturulmus) din olmasi lazim. Ehli sünnete aykiri itikat ne demek "islama aykiri itikat" mi demek? Islam'a aykiri olan itikat islamdan sayilmayacagi için kisiyi kafir yapar degil mi? Bizim imaninimiz ve islamimiz Allah'a dir. Ve onun elçisi olan Muhammed s.a.v. neye uymussa bize ona uyuyoruz. O Allah'in kitabini uymustur bizde ona uyuyoruz. O kendisine ehli sünnet adini takmamistir bizde takmiyoruz. O, Allah'in Kuranda buyurdugu gibi "müslüman" olarak adlandirdi bizde adlandiriyoruz. Ben müslüman'im ve Islam dinine "yani Allah'in kabul ettigi dine" mensubum elhamdullillah ve hiç bir hizip, cemaat, tarikat bilmem nesi mensubu degilim Allah'a sükür. Kendimi ehli sünnet velcemaatin bir uyesi olarakta tanimlamiyorum. Müslümanim, Kuran ve sahih sünnete göre haraket ediyorum. Islerini Kuran ve sahih sünnete göre yapan alimlerin görüslerindende istifade ediyorum.

Sunuda eklemem gerekir "ehli sünnete aykiri" veya "ehli sünnete göre" diye deyimlerin çogunun altinda sunni ulema ittifak etmistir sözü yatmaktadir... Açik olman lazim kardesim Islam'a aykiri ise Islam'a aykiridir demen gerekir ve delilini göstermen gerekir, falanca alim tefsirinde sunu söyledi, su yorumu yapti hiç bir sekilde dinde delil olarak gösterilemez. Eger böyle olsaydi Allah muhafaza sonumuz vahim olurdu..
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Bekir ,
süleymaniye vakfından alıntı yaptığını ilk mesajın altına koymuşsun. Bu onların görüşüdür Bende tamam dedim. Yine dediğim gibi buna benzer farklı görüşleri daha vardır.

Ehli sünnete aykırı derken , ehli sünnetin cumhurunun görüşüne aykırı demek istiyorum.
Yani bahsi geçen kişi ve vakfı hadislere itibar etmeyen , bundna dolayı da ayetleri kafasına göre tevil ve yorumlayarak ehli sünnete aykırı görüşler ortaya atmaktadır .

Oy kullanma fetvasını veren , Ramazanda laik T.c. nin takvimine uyarak oruc veya bayrama başlatan , kabir azabını inkar eden, nasih mensuhu inkar eden , Hz. İsa a.s. gelişini inkar eden vs görüşleri bunlardan bazılarıdır.
Hadislerle bir bağının olmadığını görüyoruz.

Hadisleri almazsan kuranı böyle kafana göre yorumlar , hz. İsayı vefat ettireceğiz ayetini ebedi ölmek anlamına alırsın. Enam suresinde unutma her insan gece uykusunda vefat etmektedir.
Hz. isa a.s. vefat etmesi , dünyaya gelip ölümü tatması içindir. 2. defa gelişinden sonradır.
Malum şahsiyetler ehli sünnetin alimlerini sollamış , hadisleri postalamıştır.
Şimdi geç olduğu için inşeallah bir ara devam edeceğim
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ABDULHAK;122764' Alıntı:
Bekir ,

Hadisleri almazsan kuranı böyle kafana göre yorumlar , hz. İsayı vefat ettireceğiz ayetini ebedi ölmek anlamına alırsın. Enam suresinde unutma her insan gece uykusunda vefat etmektedir.
Hz. isa a.s. vefat etmesi , dünyaya gelip ölümü tatması içindir. 2. defa gelişinden sonradır.
Malum şahsiyetler ehli sünnetin alimlerini sollamış , hadisleri postalamıştır.
Şimdi geç olduğu için inşeallah bir ara devam edeceğim

Abdulhak kardes,
Arapçan var mi bilmiyorum ama sana ayetler ile birlikte anlatmaya calisacagim.

اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا ۖ فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَىٰ عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْأُخْرَىٰ إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى ۚ إِنَّ فِي ذَ*ٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (Zumer 39/42)

Allah burada uyuyan insanlari vefat ettirdigini buyuruyor. يَتَوَفَّى fiilinden bu anlasiliyor. Bu ruhun bedenden ayrilmasindan dolayidir. Allah uyuyan insanin ruhunu alir. Ancak devaminda ölümüne hukmettiklerin ruhlarini tutar ve digerlerini belli bir süreye kadar birakir diyor.


مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلَّا مَا أَمَرْتَنِي بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ ۚ وَكُنتُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا مَّا دُمْتُ فِيهِمْ ۖ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنِي كُنتَ أَنتَ الرَّقِيبَ عَلَيْهِمْ ۚ وَأَنتَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

“ (İsa der ki: ) Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kuluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen herşeyi hakkıyla görensin.” (Maide, 5/117)

Bu ayetten Isa aleyhisselam'in tekrar gelmeyecegi kesin anlasiliyor. Çünkü ayetteki baglamdan bu anlasiliyor. Bu sorgu Kiyamet günü vuku bulacak. Ayete birkez daha dikkatli bir sekilde (meale bakmadan arapçan varsa bir bak)
116.
وَإِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ أَأَنْتَ قُلْتَ لِلنَّاسِ اتَّخِذُونِي وَأُمِّيَ إِلَهَيْنِ مِنْ دُونِ اللَّهِ قَالَ سُبْحَانَكَ مَا يَكُونُ لِي أَنْ أَقُولَ مَا لَيْسَ لِي بِحَقٍّ إِنْ كُنْتُ قُلْتُهُ فَقَدْ عَلِمْتَهُ تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي وَلا أَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِكَ إِنَّكَ أَنْتَ عَلامُ الْغُيُوبِ​
117.
مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلا مَا أَمَرْتَنِي بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ وَكُنْتُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا مَا دُمْتُ فِيهِمْ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنِي كُنْتَ أَنْتَ الرَّقِيبَ عَلَيْهِمْ وَأَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ​

وَكُنْتُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا مَا دُمْتُ فِيهِمْ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَنِي كُنْتَ أَنْتَ الرَّقِيبَ عَلَيْهِمْ ibaresinden Isa (a.s.) Allah onu vefat ettirdikten sonra gelmedigi kesinlikle çok net bir sekilde anlasiliyor.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Sizin hatanız sahih hadisleri ekarte ederek ayetlere düz mantıkla yanaşmaktır.
Oysa ehli sünnet ayetleri sahih hadisler ışığında tefsir eder. Böylece ikisini de kullanarak gerçek manayı vermiş olur.
Binlerce yıldır Arabca bilen sadece abdulaziz ve vakfı değildir. Abdulaziz bu konuda otorite de olmadığından (ki hakimiyeti tağuta verip kafire dua eden, darulharbe darul islam diyen faşistin tekidir) Ehli sünnetin sahih görüşü ve cumhuru ulemanın beyanları bizim için delildir.
Mutevatir hadisi reddedeni ben karşıma alıp itibar etmem.
Arabca bilen nice sapkın görüş sahipleri Miracı , recmi de inkar etmektedir !! (sen bilirsin)
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
anlamadığım bir konuı var sahih hadislerler ayetler çelişki içinde değildir...şimdi iyice kafam karıştı..bekirr ayetleri kendine göre yorumluyor mu? yoksa hadislerin sahihliğinde sorun mu var hangisi doğru ???
 
S Çevrimdışı

Süfyan

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Abdulaziz bayındır ölçü alabileceğimiz biri değildir.Bahsi geçtiği için aşağıya bir videosunu aktarmak istiyorum.Verdiği fetvalar saptırıcıdır

Seçimlerde oy kullanmak caiz mi?
[flash]http://content.longtailvideo.com/files/player.swf?file=http://video.vtunnel.com/asd/4fe904e9a8cfdd631050ec16406.flv&logo=http://img255.imageshack.us/img255/5830/logolqv.png&image=http://i2.ytimg.com/vi/-LrobkZl0PE/default.jpg&&fullscreen=true&flash width=500, height=350[/flash]
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Bekir ; Abdulaziz Bayındıra sorunuz :

1_ Deccal gelecek midir ?

2_ Deccal var (gelecek) ise onu kim öldürecektir?

3_ Mehdi Gelecek midir ?


Hz. İsa'nın tekrar dünyaya gelişi hakkında Peygamberimiz s.a.v.in bir çok hadis-i şerifi vardır .
İslam alimlerinden Şevkani, Hz. İsa a.s. ın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu , bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir.
(sunen-i İbn Mace, 10 /338)



Hz. İsa'nın tekrar dünyaya gelişi ve Deccalin ortaya çıkışı hakkında İmam-ı Azam Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber adlı eserinde şunları bildirmektedir:
Deccal'in, Yecuc ve Mec'uc'un çıkması , Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa'nın Gökten inmasi ve diğer kıyamet alametleri sahih haberlerde aktarıldığı üzere , haktır , olacaktır.
(Ebu Hanife , Numan B. Sabit (150/767), Fıkh-ı Ekber, Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982)


İmam Suyuti'de, El havi lil Fetava adlı kitabı ve El İ'lam bi Hukmi İsa adlı risalesinde , konuyla ilgili hadislere yer verdikten sonra bu hadislerin mutevatir olduklarını bildirmiştir:

Hadis ilmine vakıf olanlara gizli kalmayacağı üzere, bu hususta zikrettiğimiz bütün hadisler mutevatir derecesine ulaşmıştır. Dolayısıyla Mehdi Muntazar (beklenen Mehdi) hakkındaki hadis-i şerifler mutevatir olduğu gibi , Deccal hakkındaki hadis-i şerifler de tevatur derecesine ulaşmış olup, Hz. İsa'nın inişiyle ilgili hadis-i şerifler de mutevatirdir.
(suyuti , El Havi ; 2 / 227)
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned

Abdulhak kardesim, bu hadisin tevatür derecesine vardigini ilk sayfada zikir etmistin bende baktim mesela kettani'de mütevatir diyor ama bunu isbatlamak yerine, daha fazla bu görüsünü alimlerin "mütevatir" deyisine dayandiriyor.

Asil deginmek istedigim konu sudur madem ki mütevatir niçin "muttefekun aleyh"te (Sahihayn Buhari - Muslim) geçmiyor? çok ilginç degil mi sizce?
 
C Çevrimdışı

cüleybib

Üye
İslam-TR Üyesi
Abdulhak kardeşim bu konuyu da diğer mesajlarınızda olduğu gibi kuran ve sünnet kaynaklı olarak buradan iletirseniz bizde tam olarak durumu çözmüş oluruz... vallahi bu konuyu bende bilmiyorum ama bilmemek değil öğrenmemek ayıptır hatta bu durum benim için ayıbın ötesinde yüzkarasıdır desem yeridir. Süleymaniye vakfına 50 saat reddiye yollamanın da bence bir anlamı yoktur. Biz Kuran'a ve sünnete bakalım. Daha önce belki 100 defa kuran ve sünnet kaynaklı reddiyeler yayınladınız.herkes bildiğini okumaya devam ettiği gibi işittik iman ettik diyen de olmadı.. tabi bu sadece benim gördüğümdür. birilerine vesile olduysanızda Allah(cc) kabul etsin

Özetle, bu konu başlığı hakkında elinde veya toplayabileceğin kaynaklarını vakit buldukça buradan paylaşırsan şahsım adına konuşayım memnun olurum

selametle
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Abdulhak kardesim, bu hadisin tevatür derecesine vardigini ilk sayfada zikir etmistin bende baktim mesela kettani'de mütevatir diyor ama bunu isbatlamak yerine, daha fazla bu görüsünü alimlerin "mütevatir" deyisine dayandiriyor.

Asil deginmek istedigim konu sudur madem ki mütevatir niçin "muttefekun aleyh"te (Sahihayn Buhari - Muslim) geçmiyor? çok ilginç degil mi sizce?
Buhari ve muslımda olmayan binlerce sahih hadis var. Bunları da mı reddedeceğiz.
O zaman diğer muhaddislere ne gerek vardı .
Buhari ve muslimde olmayısının pek çok sebebi olabilir. Hepsinin hadis kriterlerinde almak için belli kıstaslar şartlar koşmuştur. Hele ki Buharinin muhteşem zorluğu var. Muslimde de farklı zorluk şartları var ki alsın. Bu yüzden bu iki hadis kitabı hepsinden önemli ve değerlidir.
Diğer hadis ktiapları-alimlerinin de sahih hadis veya sahihten zayıfa doğru sıralama verilerek sıhhat şartları belirledikleri ölçüleri vardır.
Bu kitaplarda da binlerce sahih hadis vardır.

Abdulaziz Bayındır Buhari ve Müslimde geçen hadislere rağmen recmi , miracı, nasih mnensuhu, ramazanda hilale uymak meselesine itibar etmezken İsa.nın gelişi hakkında diğer hadislerde olduğu gibi burada da olsa bireşy değişmezdi sizin için .


Yukarıdaki (üst mesajlarda ) sorularıma cevap vermeden başka bir şey yazma lütfen ki devam edebilelim.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
KUTUB-İ SİTTE
0 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: وَالّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَيُوشِكَنَّ أنْ يَنْزِلَ فيكُمُ ابْنُ مرْيَمَ حَكَماً مُقْسِطاً، فَيَكْسِرُ الصَّلِيبُ، وَيَقْتُلُ الْخِنْزِيرَ، وَيَضَعُ الْجِزْيَةَ، وَيَفِيضُ الْمَالُ حَتّى َ يَقْبَلَهُ أحَدٌ حَتّى تَكُونَ السَّجْدَةُ الْوَاحِدَةُ خَيْراً مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فيهَا. ثُمَّ يَقُولُ أبُو هُريْرَةَ: اِقْرَءُوا إنْ شِئْتُمْ: وَإنْ مِنْ أهْلِ الْكِتَابِ إَّ لَيُؤْمِنَنَّ بِِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ اŒية[. أخرجه الخمسة إ النسائي.»الْحَكَمُ« الذي يقضي بين الناس.و»المُقسِِطُ« العادل: ضد القاسط وهو الجائر.و»وضَعَ الْجِزْيَةِ« إسقاطها عن أهل الكتاب وإلزامهم ا“سم، و يقبل منهم غيره، فذلك معنى

4968 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Nefsim elinde olan Zât-ı Zulcelâl'e yemin ederim! Meryem oğlu İsâ'nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adâletli bir hâkim olarak ineceği, istavrozları kırıp, hınzırları öldüreceği, cizyeyi (Ehl-i Kitap'tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur."
Sonra Ebu Hureyre der ki:
"Dilerseniz şu ayeti okuyun. (Mealen): "Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce onun (İsa'nın) hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise İsâ onlar aleyhine şâhitlik edecektir" (Nisa 159).


Buhari, Buyû' 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Muslim, İman 242, (155); Ebu Dâvud, Melâhim 14, (4324); Tirmizi, Fiten 54, (2234).

AÇIKLAMA:

1- İnancımıza göre Hz. İsa ölmemiş, semaya çekilmiştir. Cesed-i dünyevîsi ile semada yaşamaktadır. Hadiste de görüldüğü üzere, kıyamete yakın, yeryüzüne inecek, müsbet icraatları gerçekleştirecek:
Deccal'in hasıl ettiği manevî tahribatı telafi edecektir. Onun gelmesiyle birlikte bolluğun, refahın artacağının ifade edilmesi, onun ıslahatı sadece manevî cihette olmayacak, maddî cihette de olacak, iktisadî düzelmeler, düzeltmeler de gerçekleştirecektir.

İstavrozların kırılması, Hıristiyanlığın iptal edilmesi, yeryüzünden kaldırılması demektir. Bugün insanlığın ızdırap kaynağı olan Batı'nın gerisinde kilisenin yer aldığı düşünülürse, kilisenin iptali, Batı'nın dize getirilmesi, egoizmden kurtarılması, gerçek insaniyete kavuşturulması demektir. Dünya siyaset ve ekonomisine hakim olan Batı'nın hakka gelmesi insanlığın sulh-u umumiye kavuşması demektir. Zira günümüzde, dünyanın neresinde olursa olsun, insanları huzursuz eden bütün içtimâî fitnelerin, kargaşaların gerisinde Batı'nın eli mevcuttur. Beşerî ızdırapların temelinde bu "Batılı el" yatmaktadır.
Haçın kırılmasının zımnında hınzır etinin tahrim edilmesi mevcuttur. Zira Hıristiyanlar hınzır yeme ruhsatını dinlerinden almaktadırlar. Din iptal edilince, diğer pek çok batıl inançları meyanında "domuz yeme" âdetleri de iptal olacak demektir. Dahası, bir rivayette "...adavetler, buğzlar, hasedler de mutlaka gidecektir" denmiş olması da dikkat çekicidir. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında, asırlar değil, çağlar boyu süregelmiş olan düşmanlıkların kalkacağı da ifade edilmiş olmaktadır. Bütün bunlarda kördüğüm kilise idi. Onun Hz. İsa tarafından iptali, çok şeyin birden değişeceğine bir işarettir.


2- Cizyenin terkedilmesi, Hıristiyanların Müslüman olması demektir. Çünkü Müslümandan cizye alınmaz, zekat alınır. Şu halde dünyada tek din kalır, cizye verecek kimse bulunmaz demektir.

Bu ibareden şu yoruma ulaşan da olmuştur:
"Mal öyle çoğalır ki, cizye yoluyla alınan malın sarfı için bundan istifade edecek fakir kalmaz. İstiğna sebebiyle, cizye sarfedilmeden terkedilir." İyaz der ki: "Cizyenin vaz'ı meselesinden murad, cizyenin kâfirlere takrir edilmesi de olabilir. Bütün kâfirlerden alınacak cizye ile de mezkur bolluk hasıl olabilir."

Nevevî, İyaz'ın yorumuna katılmaz ve: "Hz. İsa, İslam'dan başka hiçbirdini kabul etmeyecektir" der. Nitekim Ahmed İbnu Hanbel'in meseleyle ilgili bir tahricinde "Dava bir olur" buyrulmuştur.

Yine Nevevî, Hz. İsa'nın cizyeyi kaldırmasıyla ilgili olarak der ki:
"Bu şeriatte cizyenin meşruluğuna rağmen Hz. İsa'nın onu kaldırmasının manası, onun meşruiyeti Hz. İsa'nın inmesiyle kayıtlıdır" demektir. Sadedinde olduğumuz hadis buna delalet eder. Hz. İsa cizye hükmünü neshedici değildir. Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm), bu sözüyle neshi beyan etmiş olmaktadır.


İbnu Battal da: "Biz cizyeyi, mala olan ihtiyacımız sebebiyle Hz. İsa'nın inmesinden önce kabul ediyoruz, ama Hz. İsa'nın inmesinden sonra mala ihtiyacımız olmayacak. Çünkü onun zamanında mal pek bol olacak. O kadar ki, kimse mal kabul etmeyecek.

Şu da muhtemeldir: Cizyenin Yahudi ve Hıristiyanlardan kabul edilişinin meşru olması, onların elindeki kitabın vahiy olma şüphesini taşıması ve zanlarınca kadim şeriatla ilgisi sebebiyledir. Hz. İsa aleyhisselam inince, kendisini şahsen görme hasıl olunca, delillerinin inkıtaı ve durumlarının iyice ortaya çıkması sebebiyle mezkur şüphe izale olur ve onlar puta tapan diğer müşrikler durumuna düşerler ve böylece, onlarla muamele, cizyelerini kabul etmeme şeklinde olması münasib olur."


3- "Tek secdenin dünya ve içindekilerden hayırlı olması" o zaman, "sadakayı kimse kabul etmeyeceği için Allah'a en ziyade yaklaşma yolunun sadece ibadet ve namaz olacağı" şeklinde açıklanmıştır.
Bazı alimler: "İnsanlar dünyadan öylesine nefret ederler ki, tek bir secde onlara dünya ve içindekilerden daha mahbub olur" şeklinde yorum getirmiştir.

İbnu'l-Cevzî der ki: "Ebu Hureyre, rivayetin sonunda ayet okumakla, o ayetle "tek secde dünya ve içindekilerden hayırlı olacak" sözü arasında münasebet kurduğuna işaret etmek istemiştir. Zira Ebu Hureyre bu suretle insanların düzeleceklerine ve imanlarının kuvvetine ve hayırlı amellere yönelmelerine işaret etmektedir. Öylesine bir düzelme ve kuvvetli bir imana ulaşacaklar ki, onlar tek secdeyi dünya ve içindekilere tercih edecektir. Secdeden maksat rek'attir."

4- Ayet hususunda da değişik te'vil ve yorumlar yapılmıştır.
* Bu hadisten anlaşılacağı üzere, Ebu Hureyre (radıyallahu anh)'ye göre, "ona iman edecek" ibaresindeki zamirle, ölümünden önce ibaresindeki zamir Hz. İsa'ya bakar.
Yani mana şöyle olur. "Hz. İsa ölmezden önce, Ehl-i Kitaptan herkes Hz. İsa'ya inanacaktır."
İbnu Abbas da bu te'vilde cezmetmiştir. Ondan gelen bir rivayette:
"Hiçbir Yahudi ve Nasranî, İsa'ya iman etmeden ölmez.. Lakin ölüm anındaki imanın faydası yoktur" buyrulmuştur.


* Müfessirler de bu meselede farklı yorumlara gitmişlerdir. Bazısına göre, ona iman edeceklerdeki zamir Allah'a veya Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'e racidir. Ölümünden önceki zamir de kitabîye -ve hatta Hz. İsa'ya- racidir. Bu durumda, Ehl-i Kitab'ın gerçek İslam inancına ererek ölecekleri anlaşılır.
Yapılan bir te'vile göre: "Ne Yahudi, ne Hıristiyan, Hz. İsa'ya (doğru şekilde) iman etmeden ölmez."
Nevevî bu görüşü şöyle açıklar: "Buna göre ayetin manası şöyledir: "Ehl-i Kitaptan her ferd, ölüm gelip (ayet ve hadiste haber verilen) ruhun çıkmasından önce, sekerât anında hakikatları gözle gördükten sonra Hz. İsa'nın Allah'ın kulu, Allah'ın bir cariyesinin oğlu olduğuna inanacak. Ancak o halde bu iman, şu mealdeki ayette de ifade edildiği üzere ona fayda vermeyecektir: "Yoksa Allah katında makbul olan tevbe, ömürleri boyunca günahları işleyip de, nihayet herbiri ölüm gelip çattığında "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin veya kâfir olarak ölenlerin tevbesi değildir. Öyleleri için biz acı bir azab hazırladık." (Nisa 18) buyrulmuştur."


Nevevî bu te'vili daha mâkul bulur. "Çünkü der, önceki te'vilde "Ehl-i Kitapla sadece Hz.İsa'nın inme zamanına hazır olan ehl-i kitap kastedilmiş olmaktadır. Kur'an'ın zahiri ise bütün Ehl-i Kitab'a şamildir: Hz İsa'nın inme zamanındakiler olsun, daha önce yaşayanlar olsun farketmez."

* Bazı İslam alimleri: "Diğer peygamberler değil de Hz. İsa'nın inmesi, Yahudileri reddetme hikmetine dayanır. Çünkü onların iddiasına göre, Hz. İsa'yı öldürdüler. Allah ise onların yalanlarını beyan etti" demiştir.

*Şu da söylenmiştir: "Hz. İsa, Hz. Muhammed ve ümmetinin sıfatını görünce Allah'a dua edip, kendisini de bu ümmetten kılması talebinde bulunmuş, Allah da duasını kabul etmiştir. Böylece, onun hayatını, ahirzamanda bir müceddid olarak inme vaktine kadar ibka etmiştir. Günü gelince yeryüzüne inip, Deccal'ı öldürecektir. Onun inişi Deccal'ın zuhur zamanına tesadüf edecektir."
İbnu Hacer önceki görüşü daha mâkul bulur.

* Hz. İsa inince, yeryüzünde ne kadar kalacak, ihtilaflıdır:
** Bazı rivayetlerde yedi yıl kalacaktır.
** Bazı rivayetlerde, indikten sonra evleneceği ve 19 yıl daha yaşayacağı ifade edilmiştir.
** Bir başka rivayette ise 40 yıl kalacağı söylenmiştir.
* Hz. İsa ile ilgili bir rivayet de şöyledir: "Hz. İsa, üzerinde kızıl toprak renginde iki elbise olduğu halde iner; salibi kırar, hınzırı öldürür, cizyeyi kaldırır, insanları İslam'a çağırır. Allah onun zamanında, İslam hariç bütün dinleri ortadan kaldırır. Yeryüzüne emniyet gelir. Aslanlar develerle otlar. Çocuklar yılanlarla oynar."


* Hz. İsa'nın semaya çekilmesinden önce ölüp ölmediği hususunda da ihtilaf edilmiş ise de bu meselede esas olan, şu mealdeki ayettir:
"O vakit Allah buyurdu ki: "Ey İsa! Seni, ecelin geldiğinde öldürecek olan benim. Seni ben semaya yükselteceğim. Yahudilerin suikastinden tertemiz kurtaracağım... (Al-i İmran 55).

* Hz. İsa semaya çekildiği zaman kaç yaşında olduğu da ihtilaflıdır; 33 denmiştir, 120 denmiştir.
[ İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/271-274.]





ـ2ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أمَّتِي يُقَاتِلُونَ عَلى الْحقِّ ظَاهِرينَ الى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. فَيَنْزِلُ عِيسى ابْنُ مَرْيَمَ فَيَقُولُ أمِيرُهُمْ: تَعالَ صَلِّ لَنَا. فَيَقُولُ: َ. إنَّ بَعْضَكُمْ عَلى بَعْضٍ أُمَراءُ، تَكْرِمَةِ اللّهُ تَعالى لِهذِهِ ا‘مَّةِ[. أخرجه مسل
م .
4969 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye Kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu müslümanların reisi: "Gel bize namaz kıldır!" der. Fakat Hz. İsa aleyhisselam: "Hayır! der, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emirsiniz!"
Muslim, İman 247.


AÇIKLAMA:

1- Önceki hadisin açıklamasında Hz. İsa ile ilgili gerekli malumatı dercettik.
2- Hadis, kıyamete kadar, yeryüzünde İslam'ın devam edeceğini, hem de açıktan açığa mücadele edecek bir güç ve kuvvete sahip olarak devam edeceğini ifade eder. Bu ifade İslam'a karşı olan güçlerin devam edeceğini de ifade eder. Ancak, İslam'ın kesin bir mağlubiyetle her tarafta sindirilmiş, gizlilik içinde, gayr-ı müessir, mahdud ferdler arasında devamı suretinde değil, muzafferâne, açıktan açığa mücadelesini yapabilen bir haşmet içerisinde devam edeceğini ihbar etmektedir. Bu ihbar-ı nebevî, mü'minlerin gelecek hakkında ye'si atmaları için yeterli bir müjdedir. Tarih boyu Müslümanlar çeşitli işkence, hakaret, muhaceret, mağlubiyet vs. zilletleri tatmışlarsa da, hiçbir zaman kesin bir yenilgiyle yok edilememişlerdir. Aleyhissalâtu vesselâm, bu halin kıyamete kadar devam edeceğini, yeryüzünün bazı bölgelerinde sindirilmiş olsalar bile, diğer bir kısım bölgelerinde tevhid bayrağının dalgalanacağını haber vermektedir.
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/275




--------------------------------------------------------------

MUTEVATİR HADİSLER : KETTANİ


Ebu’l-Huseyin, bu ifadeyi; İbn Mâce’nin, Enes’ten rivayet ettiği

﴿ وَلاَ مَهْدِيّ إِلاَّ عِيسَى“Mehdi ancak İsa’dır”
[ İbn Mâce, Fiten 24 ] hadisini reddetme mahiyetinde söylemektedir.”
“Mağani’l-Vefâ bi Meânil-İktifâ”da geçtiğine göre; Şeyh Ebu’l-Huseyin el-İberî dedi ki:
Mehdi’nin çıkacağı, yedi yıl yeryüzünde hüküm süreceği, onun zamanında yeryüzünün adaletle dolacağı ile ilgili Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen haberler, ravilerinin çok olması sebebiyle müstefiz ve tevatürüdür.”

Şeyh Muhammed b. Ahmed es-Seffârînî el-Hanbelî “Şerhu Akîde”de konu ile ilgili olarak şöyle der:

“Mehdi’nin çıkması ile ilgili rivayetler, çoktur. Öyle ki bu konudaki rivayetler, manevi mütevatir derecesine ulaşmış ve bu husus, Ehl-i Sünnet alimleri arasında yaygınlık kazanmıştır. Hatta Ehl-i Sünnet alimleri, Mehdi’nin ortaya çıkışını, kendi inanç esasları içerisinde saymışlardır.”
Daha sonra da bu konuda bir grup sahabeden gelen bazı hadisleri nakletmiştir. (Devamla da) der ki:
“Bu tür çeşitli rivayetler, sahabeden ve tabiundan rivayet edilmiştir. Bu rivayetlerin toplamı, kesin bilgiyi ifade etmektedir. Dolayısıyla da Mehdi’nin ortaya çıkmasına iman, vaciptir. Nitekim Mehdi’nin ortaya çıkması konusu, ilim adamlarınca doğrulanmış ve Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akaidinde de yer almıştır.”
[İslam’ın ilk asırlarında yazılmış muteber Sünnî akaid ve kelam kitaplarında olumlu veya olumsuz yönüyle Mehdîlik, hiç ele alınmamıştır. İmam-ı A’zam’ın “Fıkh-ı Ekber”inde, Maturidî ve Eş’arî’nin eserlerinde bu konu ile ilgili bilgilere rastlanmaz. Yine onların çağdaşları büyük alimlerin kitaplarında da bu konuya temas edilmez. Bir bakıma bu doğaldır. Çünkü Mehdîlik, sonuç itibariyle “İmamet”le doğrudan doğruya ilgilidir ve imamet konusunun bir parçasıdır. İmamet ise, Ehl-i Sünnete göre; (asla değil de,) füru’a ait bir meseledir. Yalnız daha sonraları imamet konusunda insanlar arasında bozuk inançlar ortaya çıkınca…. (Sünnî) kelamcılar, imamet konusunu, kelam’ın konuları arasına almışlardır. Aynı sebepten dolayı sonraki akaid alimleri, eserlerinin son kısımlarına, imamet ve “Mehdilik” bahislerini de eklemişlerdir. (Doç. Dr. Avni İlhan, Mehdilik, s. 141-142, Beyan yay. 1993, İst.)]


İbn Haldûn (ö. 808/1406)’da “Mukaddime”de Mehdi’nin çıkması ile ilgili hadislerin geliş yollarını geniş bir şekilde getirip Mehdi olayını illet yönünden uygun bulmamıştır. Fakat bazı alimler, İbn Haldûn’a; ‘farklı rivayetlere rağmen bu konuda gelen hadislerin çok olduğu’ şeklinde cevap vermişlerdir. Çünkü Mehdi ile ilgili rivayetler, tevatür derecesine ulaşmıştır. Zira Mehdi’nin çıkması ile ilgili hadis; İmam Ahmed, Tirmizî, Ebu Dâvud, İbn Mâce, Hâkim, Taberânî, Ebu Ya’lâ el-Mevsilî, Bezzâr ve daha bir çok alimin; Sünen, Mu’cem ve Müsned gibi temel İslamî eserlerinde geçmektedir. Bunlar, bu rivayetleri, bir grup sahabeye dayandırmışlardır. Dolayısıyla da bu konudaki rivayetleri inkar etmek, kişiye, bir şey kazandırmaz. Çünkü bu hadislerin bir kısmı, diğer bir kısmını (destekleyip) güçlendirmektedir, şahidler ve mutabaât yoluyla takviye kazandırmaktadır…
[Ravisi rivayette tek başına kaldığından ferd olduğu sanılan bir hadis, başka yol veya yollardan rivayet edilip edilmediğini anlamak üzere çeşitli hadis kitaplarından araştırılır. İtibar adı verilen bu araştırma sonunda o hadisin bir başka ravi tarafından rivayetinde tek kalan ravinin şeyhi veya şeyhinin şeyhiden rivayet edildiği anlaşılırsa, mutabaat meydana gelmiş olur. ]
Mehdi hadislerinin bir kısmı; sahih, bir kısmı hasen ve bir kısmı da zayıftır… Mehdi’nin ortaya çıkması konusu, İslam ülkelerinde yaşayan tüm Müslümanlar arasında meşhur bir vaziyettedir. Çünkü ahir zamanda Ehl-i Beyt’ten bir adam ortaya çıkıp İslam Dini’ni yeniden güçlendirecek, adaleti yaygınlaştıracak, Müslümanlar ise bu adama tabi olacak ve İslam memleketlerini (tekrar) ele geçirecek işte bu adam, “Mehdi” diye isimlendirilecek… Bundan sonra da “Sahîh”te sabit Kıyamet Alametlerinden olan Deccâl ortaya çokacak… Bundan sonra da Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inip Deccâl’i öldürecek veya Mehdi, Hz. İsa (a.s) ile birlikte ortaya çıkıp Deccâl’i öldürmede Hz. İsa (a.s)’a yardım edecek, Mehdi, Hz. İsa (a.s)’a imam olup namaz kıldıracak… ve buna benzer daha bir çok hususlar.

Kadı Allâme Muhammed b. Ali eş-Şevkânî el-Yemenî (ö. 1250/1834)’nin “Tavdîh fi Tevâturi mâ câe fi’l-Mehdiyyi’l-Muntazar ve’d-Deccâl ve’l-Mesîh” adında bir irsalesi vardır. Şevkânî, bu risalesinde konu ile ilgili olarak şöyle der:

“Mehdi hakkında gelen hadislerin içerisinde, 50 kadar üzerinde durulmaya değer rivayet bulunmaktadır. Bu hadislerin içerisinde; sahih, hasen ve münceber zayıf olanı da vardır. Dolayısıyla da Mehdi’nin ortaya çıkması olayı, kesinlikle mütevatirdir. Hatta hakkında bundan daha az rivayet bulunan temel ilkelerle ilgili bazı terimler üzerinde bile tevatürün oluştuğu iddiaları doğrudur. Mehdi ile ilgili sahabeden gelen rivayetlere gelince; bu rivayetler, gayet çoktur. Bu sözlerin tümü, merfu hadis hükmündedir. Çünkü bu tür konularda icitahad da bulunulmasına imkan yoktur.
Bu konuda daha geniş bilgi için Şevkânî’nin bu kitabına bakabilirsiniz. Çünkü Şevkânî, bu kitabında, Mehdi ile ilgili hadisleri nakletmiş ve bu hadislere dair bazı bilgiler vermiştir.


İbn Hacer el-Heytemî (ö. 973/1051)’de “Savâik”da konu ile ilgili olarak şöyle der:

“Ebu’l-Hüseyin el-İberî dedi ki: ‘Mehdi’nin çıkacağı, onun Hz. Peygamber (s.a.v)’in Ehl-i beyt’inden geleceği, yeryüzünde yedi yıl hüküm süreceği ve onun zamanında yeryüzünün adaletle dolacağı, onun Hz. İsa (a.s.) ile birlikte ortaya çıkacağı, Filistin’deki …. Kapısında Deccâl’i öldürmede Hz. İsa (a.s)’a yardım edeceği, bu ümmete imam olacağı, Hz. İsa (a.s)’ın onun ardında namaz kılacağı ile ilgili Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen haberler, ravilerinin çok olması sebebiyle müstefiz ve tevatürdür.”


MUTEVATİR HADİSLER : (NAZMU’L-MUTENÂSİRE MİNE’L-HADÎSİ’L-MUTEVÂTİRE) KETTANİ

----------------------------------------------------------------------------------------

EBU DAVUD

4311... Huzeyfe b. Esîd el-Ğıfari demiştir ki; Rasûlullah'a ait bir çardağın gölgesinde oturmuş konuşuyorduk. Kıyameti söz konusu ettik, seslerimiz yükseldi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a):

Kıyamet kendisinden önce (şu) on alamet çıkıncaya kadar kopmaz - veya olmaz-:
Güneşin battığı yerden doğması, Dabbe'nin çıkması, Ye'cuc ve Me'cuc'un çıkmaları, Deccal, iSA b. Meryem, duman, biri doğudan biri batıdan, biri de Arap Yarımadasında olmak üzere üç yerin batması, bunların sonuncusu da Yemen'den; Aden'in en aşağısından bir ateşin çıkmasıdır. Bu, insanları mahşere sevk eder." buyurdu.
[Muslim, Fiten 39, 40; Tirmizi, fiten 21: İbn Mâce, fiten 25. 28.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/439-440]

AÇIKLAMA
5- İsa (a.s)'nm inmesi: Kıyamet kopmadan önce Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inecek ve Hz. Muhammed (s.a)'İn şeriatı ile hükmedecektir. Onun inmesi, son peygamberin Hz. Muhammed (s.a) olup, ondan sonra peygamber gelmeyeceği gerçeğine aykırı değildir. Çünkü Hz. İsa (a.s) yeni bir şeriat getirip, Hz. Muhammed'in şeriatini neshetmeyecek, adaletli bir hakem olarak inecek, bizim şeriatimizle hükmedecek, insanların terkettiği şer'î işleri ihya edecektir.
İsa (a.s)'in yeryüzüne indikten sonra Deccal ile kavga edip onu öldüreceği sahih hadislerle sabittir.
Hz. İsa'nın yeryüzünde ineceği yerin Şam'ın doğusundaki beyaz minareli bir cami, Kudüs'teki mescidi Aksa ve Ürdün olduğu tarzında rivayetler vardır. İbn mace'nin, Nevvas b. Sem'an el-Kilabî'den rivayet ettiği uzunca bir hadisin, Hz. İsa'nın inmesi ve faiiyetleri ile ilgili bölümünde şöyle denilmektedir: ".... Deccal ile halk bu durumda iken Allah, İsa (a.s)'yi gönderecek. İsa Dimeşk'ın doğusunda beyaz minarenin yanına boyalı bir ei-bise içinde, ellerini iki meleğin kanatlan üzerine koymuş olarak inecektir. İsa (a.s) başını eğdiği zaman terler damlayacak, kaldırdığı zaman iri inciler gibi gümüş taneciklerine benzeyen ter tanecikleri yuvarlanacaktır. Onun nefesi gözünün alabildiği yere kadar ulaşacak, nefesinin kokusunu duyan bütün kâfirler ölecektir. Hz. İsa gidip, Lud kapısı yanında Deccal'e yetişecek ve onu öldürecektir. Sonra Allah'ın Nebisi İsa, Allah'ın Deccal'den koruduğu bir kavmin yanma varacak, yüzlerini mesbedecek ve onlara cennetteki derecelerini anlatacaktır.
Onlar bu vaziyette iken Allah (c,c) Hz. İsa'ya "Ya İsa ! Ben öyle kullar yarattım ki onlarla savaşmaya kimsenin gücü yetmez. Sen, benim kullarımı Tur'a götür, koru" diye vahyedecek Ye'cuc ve Me'cuc'u gönderecektir. Bunlar, Allah'ın buyurduğu gibi her tepeden hızla ineceklerdir. Öncüleri Ta-beriye gölüne uğrayıp ondaki suyu içecektir. Arkadan gelenler de oraya varıp, burada su vardı, diyeceklerdir. Allah'ın nebisi Hz. İsa ve arkadaşları mahsur kalacak. Öyle ki onlardan birisine bir öküz başı, bu gün sizden birinize yüz dinardan daha değerli olacak. Daha sonra Hz, İsa ve arkadaşları Allah'a dua edecekler ve Allah (c.c) onların (Ye'cuc ve Me'cuc'un üzerine) boyunlarına Neğaf (kurtlar) gönderecek. Böylece Ye'cuc ve Me'cuc bir kişinin ölmesi gibi hepsi birden ölmüş olacaklar. Hz. İsa ve arkadaşları (Tur'dan) inecekler ve onların leşleri, pis kokuları ve kanlan ile dolmamış bir karış yer bulamayacaklar. Bunun üzerine (a.s) ve arkadaşları Allah'a dua edecekler. Allah da onların üzerine melez devenin boynu gibi uzun boyunlu kuşlar gönderecek. Bu kuşlar o leşleri alıp, Allah'ın dilediği yere atacaklar. Sonra Allah (c.c) onlar üzerine bir yağmur gönderecek, insanları o yağmurdan ne bir kerpiç ev, ne de bir çadır koruyamayacak. O yağmur her tarafı yıkayıp ayna gibi parlatacaktır. Sonra yere, "ürününü bitir, bereketini geri getir" denilecektir. İşte o gün herkes bir tek nardan yiyecek. Nar insanları doyuracak ve kabuğu altında gölgelenecekler. Allah süte de bereket verecek öyle ki yeni doğuran deve kalabalık bir cemaata, yeni buzağılamış inek bir kabileye, yeni kuzulamış bir koyun da sülâleye yetecek kadar süt verecektir. Sonra Allah (c.c) onlara güzel bir rüzgar gönderecek, o rüzgar onları koltuk altlarından yakalayarak, müslüman olan herkesin ruhunu alacaktır. Diğer insanlar eşeklerin alenen çiftleştiği gibi açıkta çiftleşip duracaklar. İşte onların üzerine kıyamet kopacaktır.
[İbn Mace, fiten 32. (Bu bölüm hadisin yarısından sonraki kısımdır. Daha önceki kısmı Deccal ile ilgilidir.)]

Görüldüğü gibi bu hadis Hz. İsa'nın inmesi ile ilgili hayli detaylı bilgi vermiştir. Aslında bunlara başka birşey eklemeye gerek yoktur. Ancak konu ile ilgili olarak Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri bir hadisin mealini de aktarmak istiyoruz:
Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki muhakkak yakında Meryem oğlu İsa , adil bir hakim olarak gökten inecektir. O, salibi kıracak, hınzırı öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Mal o kadar çoğalacak ki onu kimse kabul etmez olacaktır. Artık Allah (c.c)'a bir secde etmek, dünya ve dünyada olan herşeyden daha hayırlı olur."
[Buhari, enbiya 49: Müslim. İman 242.]

4324... Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Benimle onun -yani İsa (a.s)'in- arasında peygamber yoktur ve o mutlaka inecektir. Onu gördüğünüz zaman, tanıyınız;
o, orta boylu, kırmızıya çalan beyaz benizli, bir adamdır. Sarımtırak renkte iki elbise içerisinde olacaktır. Başına bir ıslaklık değ-mese de (sanki yıkanmış gibi) damlali olacaktır, (başından sular damla-yacaktır) İslam adına insanlarla savaşacak, Haç'i kıracak domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Onun zamanında Allah islamm dışındaki tüm dinleri ibtal eder. İsa (a.s) Mesih Deccal'i öldürecek ve yeryüzünde kırk sene kalacaktır. Sonra vefat edecek ve müslümanlar namazını kılacaklardır.
[Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/466.]

Açıklama

Hadisi şerif Deccal'den ziyâde Hz. İsa (a.s)'nın inmesi ile ilgilidir_ Dana önce de işaret edildiği gibi Hz. Isa yeryüzüne inecek, tüm insanları tek bir dinde birleştirecek ve Deccal'i öldürecektir. Bu, Hz. Muhammed (s.a)'in son peygamber oluşu kcyfiyLne ters Çünkü Hz. İsa bir peygamber olarak yeni bir şeriat getirmeyecek Hz. Muhammed'in şeriatını uygulayacak, onunla hükmedecektir. Yani Hz. Muhammed'e ümmet olacaktır. Nitekim Rasûlullah (s.a) bir hadisinde "Eğer Musa sağ olsaydı ancak benim tabilerimden olurdu" buyurmuştur.
Hz. İsa yeni bir şeriat getirmeyeceğine göre, İslam'ın teklifleri kalkmayacak devam edecektir.
Kurtubî'nin dediğine göre Hz. İsa indiği zaman, müslümanlar üzerinde ondan başka sultan, imam, hakim ve müftı olmayacaktır. Zaten Allah yeryüzünden ilmi çekip almış olacaktır. Hz. İsa, İslam-dininden ihtiyacı olan ilimleri, Allah'ın emri ile gökyüzünde öğrenmiş bir vaziyette inecektir. İsa bunu söyleyince insanîar onun etrafında toplanacaklar ve onu kendilerine hakem seçeceklerdir.
Suyûtî ise, yeryüzünde ilmin ve ulemânın kalmayacağı görüşüne karşı çıkar, devamlı olarak yeryüzünde İslâm ulemasının bulunacağını ancak kendisine baş vurulacak büyük imamın Hz. İsa olacağını söyler.
Hadiste, Hz. İsa'nın kolayca tanınması için bazı özellikleri anlatılmak-ta've yapacağı bazı şeyler sözkonusu edilmektedir. Buna göre, Hz. İsa orta boylu, kırmızıya çalar-beyaz benizli olacaktır. Üzerinde hafif sarıya çalan iki elbise bulunacaktır. Temiz ve parlak olduğu için başım ıslatmadığı halde sanki ıslatılmış gibi damlalar olacaktır.

Hz. İsa'nın yapacağı bazı şeyler de şunlardır:

1- Haç'ı kıracaktır: Şerhu's-sünne'de, bundan maksadın hristiyanlığı iptal edip, İslam dini ile hükmetmesi olduğunu söyler.

2- Domuzu öldürecektir. Yani domuz sahibi olmayı ve yemeyi yasaklayarak, öldürülmesini mubah görecektir.

3- Cizyeyi kaldıracaktır: Alimler bu konuyu üç ayrı yolla izah etmişlerdir:

a) Ehl-i kitabı İslama girmeye mecbur tutacak, onların cizye vererek dinlerinde kalınlarına izin vermeyecektir. Müslüman olmayanları da öldürecektir. Bu izah, Hattabi'ye aittir. Nevevi'nin görüşü de bu istikamettedir. Nevevi, cizyeyi kaldırmanın, bizim dinimizin kabul ettiği bir hükmün neshi olmadığını çünkü cizyenin meşruiyeti hükmünün Hz. İsa'nın nüzulüne kadar devam etmekle kayıtlı olduğunu söyler.

b) Kendisine cizye mükellefiyeti konulacak zımmî kalmayacaktır. Yani, müslümanlar zenginleşecek, ziinmîlerin cizye vermesine ihtiyaç duyulmayacaktır. Çünkü cizye müslümanlarm maslahatlarına,sarfedilmek için konulur. Buna ihtiyaç duyulmayınca, cizye de alınmaz. Bu görüş Nihaye sahibine aittir.

c) Kadı Iyaz'ın bildirdiğine göre, cizyenin vaz'mdan maksadın; cizyeyi kaldırmak değil, cizye koymak olması muhtemeldir. Yani bu görüşe göre Hz. İsa hiç bir taviz vermeden herkesten cizye alacak bu yüzden mal mülk çoğalacaktır.

4- Hz. İsa Deccal'i öldürecektir: Bu konu daha önce izah edilmişti. Daha sonra, hadiste, Hz. İsa'nın kırk sene yaşayacağı ve sonra vefat edeceği bildirilmektedir. Müslim'in Abdullah b. Amr'dan rivayetinde Hz. İsa'nın yedi sene kalacağı ifade edilmektedir.
Imadu'd-din b. Kesir bu iki rivayet arasında bir çelişki olduğunu söyledikten sonra bu çelişkiyi şöyle giderir:
"Bu yedi yıl, Hz. İsa'nın indikten sonraki ikâmetine hamledilir. Bu, daha semaya yükseltilmeden önce dünyada geçen otuz üç yıla ilave edilir ve toplam kırk yıl eder. Hz. İsa'nın semaya yükseltilmeden önceki yaşı meşhur görüşe göre otuz üçtür."
Üzerinde durduğumuz hadis Hz. İsa'nın ineceğine açıkça delâlet etmektedir. Ehl-i sünnete göre Hz. İsa sağ olarak ve kendi aslî unsuru ile inecektir. Bazı Mutezîlîlerle bazı Cehmiler Hz. İsa'nın inmeyeceğini söylerler ve görüşlerini Hz. Peygamberin Hatemü'l- Enbiya olduğunu bildiren ayet ile takviyeye çalışırlar. Ancak yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, Hz. İsa yeni bir peygamber olarak inmeyeceği için onun inmesi bu ayete zıt düşmez. Hz. Peygamberden, İsa'nın ineceğine işaret eden birçok hadis gelmiştir.
Şevkâni Hz. İsa , Deccal ve Mehdî konusunu incelediği et-Tevhidil tevaturi mâ câefi'l - ehadisfi'l-Mehdi ve'd-Deccal ve'l-Mesih adındaki risalesinde, Hz.İsa'nın ineceğini bildiren yirmi dokuz hadis nakleder ve bunların tevatür derecesinde olduğunu söyler.
[Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/466-468. ]

-------------------------------------------------------------------------------

CEM'UL FEVAİD : RUDANİ


9874- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: )
"Rumlar A'mâk'aya da Dâbik'a inmedikçe Kıyamet kopmaz. O zaman yeryüzünün en seçkinlerinden olan Medine'den bir ordu çıkacak. Karşılıklı saf haline gelip savaş vaziyeti aldıklarında Rumlar şöyle diyecek:
'Bırakın bizi de bizden esir alanlarla savaşalım.' Müslümanlar şöyle cevap verecekler: 'Hayır biz kardeşlerimizle savaşmanıza izin vermeyiz.' Bunun üzerine (Rumların) üçte biri yenilgiye uğrayacak ve Allah asla onların tevbelerinİ kabul etmiyecek. (Müslümanların) üçte biri de öldürülecek ki, Allah katında onlar şehitlerin en üstünüdürler. Üçte biri de feth edecek. Asla fitneye düşmeyecekler. Onlar Kostantiniyye'yi feth edecekler. Onlar kılıçlarını zeytin ağaçlarına asıp ganimetleri taksim ederlerken şeytan bağıracak: 'Ne duruyorsunuz, Mesîhu' d-Deccâl çıktı, ailelerinizi bastı.' Ortada bir şey yokken hemen çıkacaklar. Şam'a geldiklerinde, gerçekten çıkmış olacak. Onlar saflarını teşkil edip savaşa hazırlanırlarken namaza kamet getirilecek, derken gökten Meryemoğlu İsa inip onlara imamlık edecek. Allah'ın düşmanı (Deccal) onu görünce, suda tuzun eridiği gibi eriyecek. Onu o haliyle bıraksa tamamiyle eriyecek, fakat daha tam erimeden onu kendi eliyle öldürüp mızrağındaki kanını halka gösterecek."
[Rudani : 5. Cilt , 9874 ; Muslim]

9895- Huzeyfe bin Esîd el-gifârî radiyallahu anh'dan: (Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Kıyamet on alâmet görülmedikçe kopmaz:
Duman, deccâl, dabbedu'l-Arz, güneşin batıdan doğması, isa'nın yeryüzüne inmesi, ye'câc-me'cûc, doğuda bir, batıda bir ve Arap yarımadasında bir (yeryüzü) batışı olmak üzere üç batış. Bunların sonuncusu ise insanları mahşerlerine sürecek olan ateşin zuhurdur."
[Rudani : 5. Cilt , 9895]

9928- en-Nevvâs bin Sem'ân radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah Deccâl'den o kadar çok bahs etti ki, onun hurmalığın içinde olduğunu sandık. O'na doğru gittiğimizde bizim hâlimizin farkına varmış olacak ki bize sordu:
'Ne'niz vardır?' Dedik ki:
'Ey Allah'ın Rasulu, sabahleyin Deccâl'den o kadar çok bahsettin ki hatta biz onu hurmalığın içinde olduğunu sandık.'
'Benim hakkınızda korktuğum başka bir Deccâl'dır. Zira ben sağ iken Deccâl çıkarsa ona karşı ben sizi savunurum. Eğer çıktığında ben yoksam, o zaman herkes kendisini savunsun. Mamafih her bîr müslüman hakkında Allah ona karsı müdafaa etmekte vekilimdir. O (Deccâl) kısa kıvırcık saçlı bir gözü olan bir delikanlıdır, tıpkı Abdu'l-Uzzâ bin Katan'a benziyor. Kim ona erişirse ona karşı Kehf sûresinin ilk ayetlerini okusun. O Şam ile Irak arasından çıkacak; sağa sola saldırıp azgtnlaşacak. Ey Allah'ın kulları sebat ediniz!' buyurdu.
Dedik ki: 'Ey Allah'ın Rasulu! O yeryüzünde ne kadar kalacaktır?' Şöyle buyurdu:
'Kırk gün kalacak; ancak onun bir günü bir sene gibi, bir günü bir ay gibi, bir günü bir hafta gibi, diğer günleri ise sizin şimdiki günleriniz gibi olacaktır.'
Dedik ki: 'Ey Allah'ın Rasulu! Bir sene gibi olan günde bize bir günlük namaz yetecek mi?' Şöyle buyurdu:
'Hayır (yetmez), siz o uzun günde, normal günlerinizdeki her namaz vakti kadar namazı takdir ederek kılın!'
'Peki onun yeryüzündeki hızı nedir?'
'O, rüzgârın sürüklediği yağmur gibidir. Bir kavme gidecek, onları davet edecek, onlar da ona iman edip onun davetini kabul edecekler. Göğe emredecek, yağmur yağdıracak, yere söyliyecek bitki bitirecek. Hayvanları akşamleyin dönerken, memeleri süt dolu dönecek, karınları da doymuş olup bol süt verecekler. Sonra başka bir kavme varacak onları davet edecek, fakat onlar onu reddedecekler. Bunun üzerine onlardan ayrılacak. Sabahleyin o zümrede bir kıtlık başgösterecek. Ellerinde mallarından hiç bir şey kalmıyacak. Bir harabeye uğrayacak: 'Haydi hazinelerini çıkart!' diyecek. Oranın hazineleri arı kovanları gibi kendisini izleyecek. Sonra gençlik ve neşe dolu olan bir çocuğu çağıracak ve ona kılıçla bir darbe indirip onu ikiye bölecek. Sonra ona: 'Haydi kalk!' diye çağıracak. Büyük bir sevinç ve parlak yüzle dirilecek. O böyleyken Allah Meryem'in oğlu Mesih'i, gökten, iki boyalı elbise içinde Şam'ın doğusundaki Beyaz Mİnare'ye, elini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde indirecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci dâneleri gibi düşecek. Onun soluğunu duyan her kâfir hemen ölecek. Onun soluğu, kendi gözünün görebildiği yere kadar gidecek ve duyulacak. Ondan sonra Mesih onun peşine düşüp, ona Led kapısında yetişerek öldürecektir.
Sonra Isâ, Allah'ın onun şerrinden koruduğu bir kavmin yanına gelecek, yüzlerini okşayıp her birine cennetteki derecesine göre hitap edecektir.
Sonra Allah, İsa'ya: 'Ben bir takım kullarımı çıkardım ki, kimse onlarla savaşamaz. Haydi kullarımı Tûr dağına ilet!' diye vahye-decek. Ve her tepeden akın edip gelen Ye'cûc-Me'cûc'u gönderecek. Onların ilk bölümü Taberiye gölüne gelip oradaki suyun hepsini içecek. Sonradan gelen bölümü orada su bulamıyacak ve şöyle diyecekler: 'Hani bîr zaman burada su vardı, acaba şimdi ne oldu?' Isâ ile ashabı (Tûr dağında) muhasara altına alınacaklar. Hatta o gün onlardan biri için bir öküzün başı bugünkü birinizin yüz dinardan daha değerli olacak.
Bunun üzerine Isâ ve arkadaşları Allah'a yalvaracaklar. Allah Ye'cuc ve Me'cûc'un boyunlarına deve musallat kılacak ve hepsi birden tek kişinin ölümü gibi yere serilip ölecekler. Isâ ve arkadaşları epeden aşağıya indiklerinde onların leşleri ve pis kokularından başka bir şey ile karşılaşamayacaklar. Allah'dan onların oradan bir an önce kaldırılmasını dileyecekler. Allah da oraya deve boynu gibi büyük kuşlar gönderecek ve onları alıp Allah'ın dilediği yere götürüp atacaklar.
Sonra Allah bolca yağmur yağdıracak. Orasını ayna gibi tertemiz kılacak.
Sonra yere şöyle denilecek: 'Haydi meyvelerini bitir, bereketini ver!' Bunun üzerine yeryüzü bitkisini bitirecek. O günde cemaat nar yiyecekler ve onun kabuğu altında gölgelenecekler. Allah her şeye bereket ihsan edecek. Yeni doğurmuş bir devenin sütü bir kitle insana yetecek, yeni doğuran bir ineğin sütü bir kabileye yetecek, bir koyunun sütü bir güruha yetecek. Ondan sonra Allah güzel kokulu bir rüzgâr gönderecek hepsinin koltuk altlarından geçecek ve her müslüman ve mü'minin ruhunu kabzedecek, geride insanların kötüleri kalacak, eşekler gibi herc-u merc olacaklar ve Kıyamet işte onların üstüne kopacak.'"
Diğer rivayette "Hani bir zamanlar burada su vardı" kavlinden sonra şöyle geçmektedir: "Sonra yürüyüp Beytu'l-Makdis dağı olan Ağaçlı dağa varacaklar ve diyecekler ki 'Biz yeryüzünde öldürmedik kimse bırakmadık. Şimdi sıra göktekileri öldürmeye geldi.' Ondan sonra oklarını göğe doğrultup atacaklar. Allah onların oklarını kanlı olarak geri döndürecektir."
[Rudani : 5. Cilt , 9895; Muslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]

Şimdilik bu kadar yeter hadis-i şerif
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
KUTUB-İ SİTTE

4968 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Nefsim elinde olan Zât-ı Zulcelâl'e yemin ederim! Meryem oğlu İsâ'nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adâletli bir hâkim olarak ineceği, istavrozları kırıp, hınzırları öldüreceği, cizyeyi (Ehl-i Kitap'tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur."

Kardesim bu hadis çok acaip celiskili, hem bu seriatle hükm edecek hemde cizyeyi kaldiracak? Olur böyle birsey.

Evvela cizye Kurani bir emirdir, bu (Kurani) emri ancak Allah nesh edebilir. Yani nesh herzaman kitap ile sabit olmasi gerekir. Ve peygamberler Allah'in izni ile insanlara Allah'in mesajlarini teblig ediliyor ve diledigini kitapta veriyor Allahu Teala. Muhammed s.a.v.'den sonra peygamber gelmeyecegine göre Isa aleyhisselam peygamberlik görevi olmadigi için Allah'tan yani 'geleneksel' mantiga göre vahiy almadigi için Kurani bir emri KALDIRAMAZ. Çünkü ancak Allah'in emri ve izni ile olabilir.

Hadiste ikinci bir celiski ise domuzun öldürmesi. Domuz eger gerçekten kötü bir hayvan olsaydi Allah onu elbette yok ederdi ve hiç olmazdi böyle bir hayvan. Ancak Allah bizi bununla (yasaklarla) imtihan ediyor.

Üçüncüsü; haç kirmasi'da ne demek? Kardesim Allah Kuranda demiyor mu ki bir toplum kendinde olani degistirmedikçe Allah'da onlarda olani degistirmez diye (bakiniz: Rad suresi 13/11).

Sonra Ebu Hureyre der ki:
"Dilerseniz şu ayeti okuyun. (Mealen): "Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce onun (İsa'nın) hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise İsâ onlar aleyhine şâhitlik edecektir" (Nisa 159).

Bu ayet ehli kitaptan olan herkesin kendi ölümünden önce hz. Isa'ya inanacagini vurguluyor. Eger ki Isa a.s. geri dönecek ise ve ozaman ki ehli kitap inancaksa (ölmeden önce), ozaman onlardan önce ölmüs olan ehli kitap ne olacak? Bununla ilgili bir yazi vardir (onun için tiklayiniz: )http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/fetvalar/fetva.php?fetva_id=80

O böyleyken Allah Meryem'in oğlu Mesih'i, gökten, iki boyalı elbise içinde Şam'ın doğusundaki Beyaz Mİnare'ye, elini iki ...
[Rudani : 5. Cilt , 9895; Muslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]

Şimdilik bu kadar yeter hadis-i şerif

Peygamber efendimiz bu sözü söylerken daha henüz Sam müslümanlarin elinde degildi ki? Peygamber efendimiz zamaninda minare diye birseyde yoktu bildigin gibi, minare daha sonra ortaya çikmistir.

Simdi sormak lazim bu kadar çeliskili olan hadis nasil sahih olabilir diye düsünüyorum?
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Bekirr;122979' Alıntı:
Kardesim bu hadis çok acaip celiskili, hem bu seriatle hükm edecek hemde cizyeyi kaldiracak? Olur böyle birsey.

Evvela cizye Kurani bir emirdir, bu (Kurani) emri ancak Allah nesh edebilir. Yani nesh herzaman kitap ile sabit olmasi gerekir. Ve peygamberler Allah'in izni ile insanlara Allah'in mesajlarini teblig ediliyor ve diledigini kitapta veriyor Allahu Teala. Muhammed s.a.v.'den sonra peygamber gelmeyecegine göre Isa aleyhisselam peygamberlik görevi olmadigi için Allah'tan yani 'geleneksel' mantiga göre vahiy almadigi için Kurani bir emri KALDIRAMAZ. Çünkü ancak Allah'in emri ve izni ile olabilir.

Hadiste ikinci bir celiski ise domuzun öldürmesi. Domuz eger gerçekten kötü bir hayvan olsaydi Allah onu elbette yok ederdi ve hiç olmazdi böyle bir hayvan. Ancak Allah bizi bununla (yasaklarla) imtihan ediyor.

Üçüncüsü; haç kirmasi'da ne demek? Kardesim Allah Kuranda demiyor mu ki bir toplum kendinde olani degistirmedikçe Allah'da onlarda olani degistirmez diye (bakiniz: Rad suresi 13/11).
Bu ayet ehli kitaptan olan herkesin kendi ölümünden önce hz. Isa'ya inanacagini vurguluyor. Eger ki Isa a.s. geri dönecek ise ve ozaman ki ehli kitap inancaksa (ölmeden önce), ozaman onlardan önce ölmüs olan ehli kitap ne olacak? Bununla ilgili bir yazi vardir (onun için tiklayiniz: )http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/fetvalar/fetva.php?fetva_id=80

Peygamber efendimiz bu sözü söylerken daha henüz Sam müslümanlarin elinde degildi ki? Peygamber efendimiz zamaninda minare diye birseyde yoktu bildigin gibi, minare daha sonra ortaya çikmistir.

Simdi sormak lazim bu kadar çeliskili olan hadis nasil sahih olabilir diye düsünüyorum?

Güzel gelişme , ben sana başka sormuştum ama sen başka yerden başladın neyse onu tekrar hatırlatacağım sonunda. Şimdi evvela bu ilimsiz nefsi itirazlarına cevap vereyim :

Bir kere hadis manası aklına sığdıramıyorsun diye sahihliği düşmez. Bu hadise hangi muhaddis tenkit etmiştir , ne söylemiştir buraya yaz. Önce bul tabi . Sahih olan bir hadisi usulü bilmeden , reddetme.
Cizyenin kalkma meselesi ise kıyamete yakın olacak iştir.
Cizye zaten ehli kitap olmayanlardan alınmamaktadır . Laiklerden , budislerden , şamanlardan , hindulardan , vs cizye alınmaz ya müslüman olurlar ya da öldürülürler savaş yapıldıktan sonra.
Sadece Hırıstiyan ve yahudi ehli kitaba has bir özellik vermiştir Allahu teala.
Allah c.c. Kitabında onlara her ne kadar ehli kitap dese de müşrik ve kafir de demektedir.
Hz. İsa a.s. kıyamete yakın ikinci defa geldiği zaman da şirklerinde, haç putlarında ısrarla kalmaya devam edenler hakkında ya islama girmeleri dönmeleri veya savaşmaları o şekilde öldürülmelerini pratiğe koyacaktır. Onlara küfür ve şirkleri üzerinde kalmalarına , başıboş bırakmayacaktır.
Çünkü Kıyametin büyük alametlerinden mehdi vs İsa a.s. da gelmiş , artık onlar bu hal üzere kalamayacaklardır. Müminler tek din (islam) üzere olacaklardır.
Populist konuşmalarla mal bulmuş mağribi tavrına soyunma , cizyenin Allahın emri olduğu 1400 küsür senedir biliniyor fakat muvahhid hiç bir muhaddis bu hadisi bundan dolayı reddetmiyor inkar etmiyordu.
tabi laik düzenin belamları hariç !!! Onların yakınlarında fazla görünüyorsun.


Hadisin alt kısmına baksaydın orada açıklama yazılmış ve izah edilmişti :
Cizyenin terkedilmesi, Hıristiyanların Müslüman olması demektir. Çünkü Müslümandan cizye alınmaz, zekat alınır. Şu halde dünyada tek din kalır, cizye verecek kimse bulunmaz demektir. Bu ibareden şu yoruma ulaşan da olmuştur: "Mal öyle çoğalır ki, cizye yoluyla alınan malın sarfı için bundan istifade edecek fakir kalmaz. İstiğna sebebiyle, cizye sarfedilmeden terkedilir."
İyaz der ki: "Cizyenin vaz'ı meselesinden murad, cizyenin kâfirlere takrir edilmesi de olabilir. Bütün kâfirlerden alınacak cizye ile de mezkur bolluk hasıl olabilir."

Nevevî, İyaz'ın yorumuna katılmaz ve: "Hz. İsa, İslam'dan başka hiçbir dini kabul etmeyecektir" der.

Nitekim Ahmed İbnu Hanbel'in meseleyle ilgili bir tahricinde "Dava bir olur" buyrulmuştur.

Yine Nevevî, Hz. İsa'nın cizyeyi kaldırmasıyla ilgili olarak der ki:
"Bu şeriatte cizyenin meşruluğuna rağmen Hz. İsa'nın onu kaldırmasının manası, onun meşruiyeti Hz. İsa'nın inmesiyle kayıtlıdır" demektir. Sadedinde olduğumuz hadis buna delalet eder. Hz. İsa cizye hükmünü neshedici değildir. Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm), bu sözüyle neshi beyan etmiş olmaktadır.

İbnu Battal da: "Biz cizyeyi, mala olan ihtiyacımız sebebiyle Hz. İsa'nın inmesinden önce kabul ediyoruz, ama Hz. İsa'nın inmesinden sonra mala ihtiyacımız olmayacak. Çünkü onun zamanında mal pek bol olacak. O kadar ki, kimse mal kabul etmeyecek.

Şu da muhtemeldir: Cizyenin Yahudi ve Hıristiyanlardan kabul edilişinin meşru olması, onların elindeki kitabın vahiy olma şüphesini taşıması ve zanlarınca kadim şeriatla ilgisi sebebiyledir. Hz. İsa aleyhisselam inince, kendisini şahsen görme hasıl olunca, delillerinin inkıtaı ve durumlarının iyice ortaya çıkması sebebiyle mezkur şüphe izale olur ve onlar puta tapan diğer müşrikler durumuna düşerler ve böylece, onlarla muamele, cizyelerini kabul etmeme şeklinde olması münasib olur."

Bu yoruma bir kayd-ı ihtirazî koymak isteriz:
Burada Hz. İsa indiği zaman onu herkes İsa olarak bilecek, tanıyacak gibi bir mana mevcuttur. Halbuki ahirzaman eşhasını herkesin kesin bir şekilde bilmesi mevzubahis değildir. O şahısların yakınları, manevî mertebesi yüksek olan hal sahipleri bilse de, başkaları bilemez. Aksi durum imtihan sırrına aykırı olur.
Domuzun öldürülmesi ve haçın kırılması ise yine dinlerini tahrif eden muharref incil ehlinin sapıttığı ve kendilerine helal-caiz kıldıkları domuz etinin ve 3 ilah sembolü haçın (şirk koşulmasıdır ikisi de) reddiyesidir.
Bu konuda da Ehli sünnetin görüşleri açıklanmıştır :
Hz. İsa'nın yapacağı bazı şeyler de şunlardır:

1- Haç'ı kıracaktır: Şerhu's-sünne'de, bundan maksadın hristiyanlığı iptal edip, İslam dini ile hükmetmesi olduğunu söyler.

2- Domuzu öldürecektir. Yani domuz sahibi olmayı ve yemeyi yasaklayarak, öldürülmesini mubah görecektir.

3- Cizyeyi kaldıracaktır: Alimler bu konuyu üç ayrı yolla izah etmişlerdir:

a) Ehl-i kitabı İslama girmeye mecbur tutacak, onların cizye vererek dinlerinde kalınlarına izin vermeyecektir. Müslüman olmayanları da öldürecektir. Bu izah, Hattabi'ye aittir. Nevevi'nin görüşü de bu istikamettedir.
Nevevi, cizyeyi kaldırmanın, bizim dinimizin kabul ettiği bir hükmün neshi olmadığını çünkü cizyenin meşruiyeti hükmünün Hz. İsa'nın nüzulüne kadar devam etmekle kayıtlı olduğunu söyler.

b) Kendisine cizye mükellefiyeti konulacak zımmî kalmayacaktır. Yani, müslümanlar zenginleşecek, ziinmîlerin cizye vermesine ihtiyaç duyulmayacaktır. Çünkü cizye müslümanlarm maslahatlarına, sarfedilmek için konulur. Buna ihtiyaç duyulmayınca, cizye de alınmaz. Bu görüş Nihaye sahibine aittir.

c) Kadı Iyaz'ın bildirdiğine göre, cizyenin vaz'mdan maksadın; cizyeyi kaldırmak değil, cizye koymak olması muhtemeldir. Yani bu görüşe göre Hz. İsa hiç bir taviz vermeden herkesten cizye alacak bu yüzden mal mülk çoğalacaktır.

Aktardığım hadiste geçen "Şam" sözü için şöyle demişsin : "Peygamber efendimiz bu sözü söylerken daha henüz Sam müslümanlarin elinde degildi ki?"
Bak işte bir konuda yetersiz bilgi ile karşı çıktığını sana göstereyim.
Sen Şam (Dimeşk) deyince günümüzdeki Suriye devletinin başkenti Şam şehrini sanıyorsun. Evet hadiste geçen "Şam" sözüne Şam şehri dahildir ama bugünkü Şam şehri ile sınırlı değildir. Eskiden Şam dendiği zaman Ürdün , lübnan, Filistin ve Irak'a kadar uzanan bölgenin genel adıdır Şam.
Zamanla yeni ülkeler ve haritaların değişmesinden dolayı şam bugün sıradan bir şehir adı olarak anılınca, sizin gibilerinde sahih hadis kaynakları yerine akıl yürütme metoduna uyduklarından böyle inkar problemlerine rastlanılmaktadır.
Hz. İsa a.s. gelmeyeceğini savunan dalalet fırkalarından hiç biri hadiste geçen bu şam sözünü sizlerin anlayışıyla reddetmemişlerdir.

Suriyeharita.jpg


Minare lafzından (tercüme) bahsediyorsun. Bu minarenin Türkçedeki caminin yanındaki şerifeleri olan minare (fiziken aynı) olduğuna emin misin ?. Bunu da ispatla.
Şimdi geliyorum asıl mevzuuya :


Sen evvela sormuş olduğum soruma cevap ver :
Bekir ; senden aşağıdaki sorularımın cevabını hala beklemekteyim . İstersen Abdulaziz Bayındıra sorunuz :

1_ Deccal gelecek midir ?

2_ Deccal var (gelecek) ise onu kim öldürecektir?

3_ Mehdi Gelecek midir ?
Not :
Rasulullahın s.a.v. sahih hadislerini inkar edenlere :

Kur'an ; farzı, vâcibi tayin etme, helâli, haramı belirleme açısından Allah'ın hükmü ile, Rasûlunün hükmünü, iki temel esas kabul etmiştir.
"Allah ve Rasûlunün yoluna aralarında hüküm vermesi için davet olunduklarında, inananlar; "dinledik ve itaat ettik" diye cevaplar. İşte ancak bunlardır kurtulanlar" (Nûr 5).

Hz. Peygamber (s.a.s.), "size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin" buyurmuştur (Muslim, 412, İbn Mâce, Mukaddime, 1).
Sünnete bağlılık, dinî bir zorunluluktur.
Kur'an bize yeterlidir düşüncesiyle sünneti ihmal etmek tarih boyunca bütün bid'at fırkalarının ortak özelliği olan gizli bir hıyanet çeşididir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu durumun ileride ortaya Sıkacağını haber vererek, dinî hiçbir kaygısı olmayan bu insanlardan bizi sakındırmıştır.
"Tok karınlı, koltuğuna yaslanıp size "Kur'an yeterlidir; Kur'an neyi helâl kılmışsa onu helâl bilin, neyi haram kılmışsa onu haram bilin" diyen adamların çıkması yakındır. Haberiniz olsun, dikkatli olun: Bana Kur'an ile birlikte (hüküm bakımından) onun bir benzeri (sünnet) de verilmiştir"
(Ebû Dâvûd, Sunne, 6, Ahmed b. Hanbel, IV, 131).

Hz. Peygamber sünnetine uyulmasını emrettiği gibi, kendi ashabına da uyulmasını emir buyurmuştur. Ashâba uyulduğu takdirde, insanları doğru yola götüren gökteki yıldızlara benzetilmiştir.
"İçinizde benden sonra yaşayanlar birçok ayrılıklara şahit olacaktır. Size sünnetimi, hidâyete erdirilmiş, doğru yolu bulmuş halifelerinin sünnetini (yolunu) tavsiye ederim. Ona sımsıkı sarılın, âdeta dişlerinizle tutun, sonradan çıkacak şeylerden sarılın. Çünkü her uydurma, bid'at; her bid'at sapıklıktır"
(Ebû Dâvûd, Sunne, 5).

A'raf 157- Onlar ki, o ummî peygambere uyarlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları o peygambere uyup, onun izinden giderler ki, O, onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılar, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yükleri indirir, üzerlerindeki bağları ve zincirleri kırar atar, işte o vakit ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte asıl murada eren kurtulmuşlar onlardır.

SAHİH HADİSLER KAYNAĞIMIZDIR

(HADİS İNKARCILARINA -mealci-REDDİYE)

https://www.islam-tr.org/konu/hadis-sunnet.11790/


KABİR AZABI HAKTIR ,
HADİSLER MUTEVATİRDİR


https://www.islam-tr.org/konu/kabir-azabi-suali-daralmasi-haktir-hadisler-mutevatirdir.7803/
 
B Çevrimdışı

Bekirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Güzel gelişme , ben sana başka sormuştum ama sen başka yerden başladın neyse onu tekrar hatırlatacağım sınunda. Şimdi evvela bu ilimsiz nefsi itirazlarına cevap vereyim :

Bir kere hadis manası aklına sığdıramıyorsun diye sahihliği düşmez. Bu hadise hangi muhaddis tenkit etmiştir , ne söylemiştir buraya yaz. Önce bul tabi . Sahih olan bir hadisi usulü bilmeden , reddetme.


Abdulhak beyfendi ben rivayet tenkidi yapmiyorum, metin tenkidi yapiyorum. Isa a.s. gelecegini ifade eden hadisler Kurana tamamen taban tabana zit gidiyor. Muhaddislerin bu hadisi sahih demeleri onu sahih yapmaz. Bu konuya güzel bir söz gider: Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı toplanmış çıkaramamış. Ya bunu bir akilli yaparsa buna degil kirk akilli kim bilir kaç akilli gerekir. Dolayisiyla hadis konusunda çok titiz ve her daim Kuran'a bas vurmak gerekir. Din Allah'in dinidir. Peygamber efendimiz Allah'in dinini teblig etmistir ve bize gelen bütün sahih hadisler ve sünnetler mutlaka Kuranda var.


Cizyenin kalkma meselesi ise kıyamete yakın olacak iştir.
Cizye zaten ehli kitap olmayanlardan alınmamaktadır . Laiklerden , budislerden , şamanlardan , hindulardan , vs cizye alınmaz ya müslüman olurlar ya da öldürülürler savaş yapıldıktan sonra.


Ehli kitaptan olmayanlar ya müslüman olur ya da öldürülür savas yaptiktan sonra ne demek? Nerde din hürriyeti? Kardesim Allah Bakara suresinin 256. ayetinde “Dinde zorlama yoktur.." buyuruyor bir baska ayette Kehf suresinde 29. ayetinde “De ki: Hak Rabbinizden’dir. Artik bundan sonra dileyen inansin, dileyen inkâr etsin...”


Kaldi ki peygamber efendimiz mekkeyi feth ettiginde oradaki müsriklere en ufak bir zarar vermemistir! Hiç bir rivayette aksine rastladin mi?


Allah bizelere su kimselerle savas yapmayi mesru kiliyor:
Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir. (Mumtehine suresi 9. ayet)
(1) Bizimle din konusunda savasanlar
(2) Bizi yurtlarimizdan sürüp-çikaranlar
(3) Sürülüp-çikarilmamiza arka çikanlar

tabi laik düzenin belamları hariç !!! Onların yakınlarında fazla görünüyorsun.

Bu ne kötü bir suçlama böyle? Beni nasil 'laik düzenin yakinlarinda görünüyor' kabul ediyorsun. Hatta bunu kendi görüsün olarak degilde bir genel görüs gibi yansitiyorsun. Allahtan korkmayi sana tavsiye ederim. Herneyse konu benim sahsiyetimle ilgili degil dolayisiyla benim sahsiyetime yapacagin elestirileri baska bir kanaldan (özel mesaj mesela) almayi isterim.

Domuzun öldürülmesi ve haçın kırılması ise yine dinlerini tahrif eden muharref incil ehlinin sapıttığı ve kendilerine helal-caiz kıldıkları domuz etinin ve 3 ilah sembolü haçın (şirk koşulmasıdır ikisi de) reddiyesidir.
Bu konuda da Ehli sünnetin görüşleri açıklanmıştır :

Öldürülmesi birsey ifade etmez. Kisinin kendisi müslüman olmayi istemeli. Öyle bir konusuyorsunki hiristiyanlarin simdi müslüman olmasi mümkün degilmis gibi. Kuran elimizde, isteyen Allah'in dinini kabul eder isteyen etmez. Kuran ehli kitabi uyariyor, ehli kitaba hitap ediyor, Allah katinda kabul olan dinin Islam oldugunu Allah kitabinda beliritiyor. Herseyi Cenab-i Hakk kitabinda açikliyor daha niçin Isa a.s. gelipte domuz öldürsün ve 3 ilah sembolünü redd etsin? Bunu Kuran açikliyor bu yetmez mi? Hem Kuran'a inanmayan hiristiyan veya yahudi, Isa a.s. tekrar geldiginde niçin ona inansin ki?

Aktardığım hadiste geçen "Şam" sözü için şöyle demişsin : "Peygamber efendimiz bu sözü söylerken daha henüz Sam müslümanlarin elinde degildi ki?"
Bak işte bir konuda yetersiz bilgi ile karşı çıktığını sana göstereyim.
Sen Şam (Dimeşk) deyince günümüzdeki Suriye devletinin başkenti Şam şehrini sanıyorsun. Evet hadiste geçen "Şam" sözüne Şam şehri dahildir ama bugünkü Şam şehri ile sınırlı değildir. Eskiden Şam dendiği zaman Ürdün , lübnan, Filistin ve Irak'a kadar uzanan bölgenin genel adıdır Şam.

Sabit kaynaklar ne diyor bakalim?

Ürdün: Peygamber efendimizin vefatindan sonra feth edildi
Lübnan: aynen öyle
Filistin: Ömer r.a. feth etti peygamber efendimizin vefatindan sonra.
Irak: Peygamber efendimizin vefatindan hemen sonra feth edildi.

Peygamber efendimiz hayatta iken hangi sehirler feth edildi bunu biliyormusun?


Simdi: hadiste 'Sam' dendigi zaman nere kast ediliyor? Bu kelimeyi elastik gibi oraya buraya çekmenin bir anlami var mi? Delil daha kuvvetlidir!


Zamanla yeni ülkeler ve haritaların değişmesinden dolayı şam bugün sıradan bir şehir adı olarak anılınca, sizin gibilerinde sahih hadis kaynakları yerine akıl yürütme metoduna uyduklarından böyle inkar problemlerine rastlanılmaktadır.
Hz. İsa a.s. gelmeyeceğini savunan dalalet fırkalarından hiç biri hadiste geçen bu şam sözünü sizlerin anlayışıyla reddetmemişlerdir.


Kaynaklari iyi birsekilde gözden geçirip sonra konusmak bence daha iyidir. Isa a.s. gelmeyecegini savunan dalalet firka derken neye dayaniyorsun? Dalalet kelimesini ne kadar kolay kullaniyorsun. Bunu söylerken senin imanin mi, islamin mi, takvan mi, sevabin mi artiyor? Utanmiyormusun Allah yolunda, müslümanlara dalalet ehli demeye?


Minare lafzından (tercüme) bahsediyorsun. Bu minarenin Türkçedeki caminin yanındaki şerifeleri olan minare (fiziken aynı) olduğuna emin misin ?. Bunu da ispatla.
Şimdi geliyorum asıl mevzuuya :


Bu minare lafzi bu hadisin TAM BIR UYDURMA oldugunun kaniti. Sam'daki Emevi camiisinin bir minaresinin adi Beyaz Minare. Peygamber efendimiz yasarken ne sam feth edilmisti ne orada bir emevi camii vardi nede emevi camiinin yaninda bir Beyaz Minare vardi! Bu kadar açik delilleri gördükten sonra, muhaddisler sahih dedi bende diyorum demek ne akla ne mantiga uygundur!

Sen evvela sormuş olduğum soruma cevap ver :

Bekir ; senden aşağıdaki sorularımın cevabını hala beklemekteyim . İstersen Abdulaziz Bayındıra sorunuz :

1_ Deccal gelecek midir ?

2_ Deccal var (gelecek) ise onu kim öldürecektir?

3_ Mehdi Gelecek midir ?

Bu sorulara cevap veremeyecegim çünkü bu konuda fazla bilgim yoktur!

Not :
Rasulullahın s.a.v. sahih hadislerini inkar edenlere :

Rasulullah s.a.v. sahih hadislerini inkar edenlere bende karsiyim. Kabir azabi Peygamber efendimizin haber verdigi gibi Kuran'lada sabittir ve haktir.

 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Sahih hadis kuranla çelişmez! Hadis inkarcıların kıt beyinleri hadislerle çelişiyordur farkında değilsindir! Sahih-i Buhari'ye , muslim'e deli imasında bulunmak ZIR DELİliktir.
Demişsin ki:
Ehli kitaptan olmayanlar ya müslüman olur ya da öldürülür savas yaptiktan sonra ne demek? Nerde din hürriyeti? Kardesim Allah Bakara suresinin 256. ayetinde “Dinde zorlama yoktur.." buyuruyor bir baska ayette Kehf suresinde 29. ayetinde “De ki: Hak Rabbinizden’dir. Artik bundan sonra dileyen inansin, dileyen inkâr etsin...”
Kaldi ki peygamber efendimiz mekkeyi feth ettiginde oradaki müsriklere en ufak bir zarar vermemistir! Hiç bir rivayette aksine rastladin mi?
Sen ne yaptın ? Hadisi şeriflerden sonra Kuranı kerimi de mi saptırmaya başladın ?

Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Rasulunün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.

Kitap verilenler denilen ayete kitap verilmeyenleri de mi sokuyorsun? İşte hadislerle ayetleri ortak düşünmezsen böyle ortada kalırsın.
Rasulullah mekkeyi feth ederken ufak tefek direniş haricinde karşı çıkan olmamıştır. Rasulullah ayrıca bazı müşriklerin kabenin örtüsüne tutunmuş (sığınmış) olduklarını görseniz bile öldürün diye fetva da vermiştir.

İslam dininin yeni gelmiş olması , ve din tamamlanmamış olmasından dolayı direnmeyen sakinlerin İslama girmeleri umulduğundan Rasulullah onlara mühlet tanımış ve onlarda sonra müslüman olmuşlardır.
Rasulullahın vefatına yakın Kuranın son ayeti inmiş din tamamlanmış ve bir daha da değişmeyecekdir.


Maide 3: "... Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir."

Şimdi başka bir mesele daha çıkıyor sana. Kuran-ı kerimde
TEVBE 60- Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, muellefe-i kulûb (kalbleri İslâm'a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Bu ayette de farz kılndığı gibi zekat verilecek sınıflar sabit olmuştur. Hz. Ömer hilafeti döneminde İslamın güç bulması ve müslümanların çoğalması sebebiyle muellefe kuluba yani kafirlere zekat verilmesini yasaklamıştır.
Size soruyorum bu vakıayı da mı inkar ediyorsunuz?


Cizyenin ehli kitabtan olanlardan alınmaması hakkında delil zannederek getirdiğin ayetlerin konuyla alakası yoktur. Sahih Hadisleri inkar ediyorsun bari Kurandan delil aldığın ayetlerin en azından nuzuluna bak.
Sahih hadis Kuranla çelişmiyor , Kuranla harmanlayacak salim ve sahih itikat lazımdır. Bunca ehli sünnet alinmlerini ve delilleri hatalı görüp ilimsizce dalalet ehlinin fikirlerini savunmak batılın ta kendisidir.


Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki muhakkak yakında Meryem oğlu İsa , adil bir hakim olarak gökten inecektir. O, salibi kıracak, hınzırı öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Mal o kadar çoğalacak ki onu kimse kabul etmez olacaktır. Artık Allah (c.c)'a bir secde etmek, dünya ve dünyada olan herşeyden daha hayırlı olur."
[Buhari, enbiya 49: Muslim. İman 242.]


Benim önceki yazımda dediğim :
" tabi laik düzenin belamları hariç !!! Onların yakınlarında fazla görünüyorsun. "
sözüne alınmışsın. Alınmana veya yanlış anlamana gerek yok. A. Bayındırın yazısını aktararak İsa a.s. gelmeyecek diyerek sahih olduunu kabul etmene rapmen aklım almıyor , Kurana ters diyerek hadis inkarında onunla aynı fikirde olmana dedim . Yani bu şahısa yaklaşıyorsun dedim ülkesine değil.

Şam meselesine gelirsem , Rasulullahın buyrduğu hadisi şerifte :

9874- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: )
"Rumlar A'mâk'aya da Dâbik'a inmedikçe Kıyamet kopmaz. O zaman yeryüzünün en seçkinlerinden olan Medine'den bir ordu çıkacak. Karşılıklı saf haline gelip savaş vaziyeti aldıklarında Rumlar şöyle diyecek:

'Bırakın bizi de bizden esir alanlarla savaşalım.' Müslümanlar şöyle cevap verecekler: 'Hayır biz kardeşlerimizle savaşmanıza izin vermeyiz.' Bunun üzerine (Rumların) üçte biri yenilgiye uğrayacak ve Allah asla onların tevbelerinİ kabul etmiyecek. (Müslümanların) üçte biri de öldürülecek ki, Allah katında onlar şehitlerin en üstünüdürler. Üçte biri de feth edecek. Asla fitneye düşmeyecekler. Onlar Kostantiniyye'yi feth edecekler. Onlar kılıçlarını zeytin ağaçlarına asıp ganimetleri taksim ederlerken şeytan bağıracak: 'Ne duruyorsunuz, Mesîhu' d-Deccâl çıktı, ailelerinizi bastı.' Ortada bir şey yokken hemen çıkacaklar. Şam'a geldiklerinde, gerçekten çıkmış olacak. Onlar saflarını teşkil edip savaşa hazırlanırlarken namaza kamet getirilecek, derken gökten Meryemoğlu İsa inip onlara imamlık edecek. Allah'ın düşmanı (Deccal) onu görünce, suda tuzun eridiği gibi eriyecek. Onu o haliyle bıraksa tamamiyle eriyecek, fakat daha tam erimeden onu kendi eliyle öldürüp mızrağındaki kanını halka gösterecek."
[Rudani : 5. Cilt , 9874 ; Muslim]
Rasulullah şamı fethetmiş olmaması Şamdan bahseden hadisi şerif söyleyemez mi diyorsun ?
Rasulullah İstanbul ile ilgili de hadisleri mevcuttur daha başka benzer hadisleri de. Böyle mantıksızca karşı çıkışlar olmaz .


Gelelim asıl sorularıma :
Bekir ; senden aşağıdaki sorularımın cevabını hala beklemekteyim . İstersen Abdulaziz Bayındıra sorunuz :

1_ Deccal gelecek midir ?

2_ Deccal var (gelecek) ise onu kim öldürecektir?

3_ Mehdi Gelecek midir ?


Sen hala bu sorularıma cevap vermedin . Soruma verdiğin yanıt ise :
"Bu sorulara cevap veremeyecegim çünkü bu konuda fazla bilgim yoktur! "


Sen daha bu soruları sormamdaki niyeti anlamamışsın ki hala cevap yazmaya çalışıyorsun. Önce bu soruların cevabını bul ki görüşünün batıllığını anlayasın.
Bu sorulara cevap aramadan hatanı görmen zor olacaktır. Samimiysen araştır bekliyorum (hala)


Kabir azabını kabul ettiğini söylüyorsun . Güzel .
Peki inkar eden A. Bayındır hakkında ne dersin ?
 
H Çevrimdışı

Halil_ibrahim

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
s.a , bekir nickli arkadasin yazdigi , cizye hakkindaki bikac söze hitaben biseyler söylemek isterim ...

Evvela taguti sistemlerin halkin önüne sundugu , belamlarin söyledikleri sözlere aldanmamali ve her zaman onlarin söylediklerine süpheyle bakmaliyiz ... MAntiga ters gibi söylemlerde bulunmus arkadas , birincisi dinde mantik ararsan , o zaman isin zor ... illa ki din mantiklidir ... fakat bi yerde mantik biter , itaat etmen gerekir ... eger sana ulasan sey sahihse , mantigini ayaklar altina alman gerekir ki , teslim olmus manasina gelen , musluman adini tasiyabilesin ...

Sahih hadislerin ayetlerle celistigi filan yoktur ... Islam ilmi almadigin icin , ve belamlari takip ettigin icin , böyle düsünmene sasmamak lazim ... Tavsiyem dikkat et onlara ...

Alimlerin sahih demesi o hadisi sahih yapmaz demissin ... Biraz haddimizi bilelim bence , alimlere karsi ... Allah ayette onlara basvurmamiz gerektigini ifade ediyor ... Nahl 43... Tespitin yanlis birader , asil mantigin hadisi sahih kabul etmesiyle hadis sahih olmaz ... Cünkü sana mantikli gelen sey baskasina mantiksiz gelebilir ... O alimlerin hadislere sahih sifatini koyarlarken nasil titiz davrandiklarini , arastirmani tavsiye ederim ...

Son olarak cizye hakkinda alimler söyle demektedirler :

Cizye Kimden Alınır:





29. Kendilerine kitap verilmiş olanlardan Allah'a ve âhiret günü*ne İman etmeyen, Allah'ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini din olarak kabul etmeyenlerle kendi elleriyle küçülmüşler olarak cizye verinceye kadar savaşınız.


İlim adamlan cizyenin kimden alınacağı hususunda farklı görüşlere sahip*tir. Şafiî -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- der kî: Cizye bu âyet-i kerime(tevbe29) do*layısıyla ister Arap olsunlar ister olmasınlar özel olarak ancak kitap ehlinden kabul edilir, başkalarından kabul edilmez. Çünkü, özellikle anılanlar onlar*dır. Dolayısıyla hüküm onlardan başkalarına değil de yalnızca onlara yöne*liktir.' Zira yüce AUah: 'Artık o müşrikleri nerede bulursanız Öldürün" (et-Tevbe, 9/5) diye buyurmakta ve kitap ehli hakkında dediği gibi "cizyeyi ve*rinceye kadar" diye buyurmamaktadır. Yine Şafiî der ki: Sünnetteki delil ge*reği cizye mecusîlerden de kabul edilir. Ahmed ve Ebu Sevr de bu görüştedir. es-Sevrî, Ebu Hanife ve arkadaşlarının görüşü de budur.
el-Evzaî de der ki: Cizye puta tapan, ateşe tapan yahut inkâr eden veya yalanlayan herkesten alınır. Malik'in mezhebi de budur. O, İster Arap olsun ister olmasın, ister Tağlibli, ister Kureyşli olsun mürted müstesna, kim olur*sa olsun bütün şirk ve inkâr türlerine mensup herkesten cizye alınacağı görüşünde idi.
İbnü'l-Kasım, Eslıeb ve Suhnûn şöyle derler: Cizye, Arap mecusilerinden ve bütün milletlerden alınır, Araplardan olup puta tapanlara gelince, Allah onlar hakkında cizye hükmünü koymamıştır. Yeryüzünde onlardan kim*senin kalmaması hükmü vardır. Onların Önünde ya savaşmak veya İslâm'a girmekten başka yol yoktur. İbnü'l-Kasım'ın, -Malik'in dediği gibi- onlardan cizye alınır diye bir görüşü de bulunmaktadır. Bu görüş, İbnü'l-Cellâb'ın "et-Tefrfinde yer almaktadır ki, böyle bir hüküm ihtimalidir. Nass (yani İbnü'l-Kasım'ın açıkça ifade ettiği bir görüş) değildir.
İbn Vehb der ki: Cizye, Arap mecusîlerinden kabul edilmez ama, Arapların dışındaki mecusîlerden kabul edilir. Çünkü Araplar arasında mecusî kalmamış*tır. Hepsi İslâm'a girmiştir. Onlardan müslüman olmayan bir kimse bulunacak olursa o mürteddir. İslâm'a girmeyecek olursa, her halükârda öldürülür ve onlardan cizye kabul edilmez.
İbnü'1-Cehm de der ki: İslâm dışında hangi dine bağlı olursa olsun her*kesten cizye kabul edilir. Ancak, icma ile kabul edildiği üzere Kureyş kâfir*leri müstesnadır. Bunun gerekçesi ile ilgili olarak şunu nakletmektedir; Bu, onların zillet ve küçülmüşlükten korunmaları için bir ikramdır. Buna sebep de Rasûlullah (sav)'a olan yakınlıklarıdır. Başkası da şöyle demektedir: Hayır, bunun sebebi, bütün Kureyşlilerin Mekke'nin fethedildiği gün İslâm'a girmiş olmalarıdır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır
 
Üst Ana Sayfa Alt