Ö
Çevrimdışı
İslami Direnişin Büyük Zaferi: ABD İmparatorluğu Çöküyor
Adem Özköse (vuslat dergisi)
"ABD''nin başını çektiği Batılı Askeri güçlerle Müslüman Direnişçiler arasında Afganistan, Irak ve Somali''de 7 yıldır kıran kırana bir savaş yaşanıyor. ABD''yi çökmenin eşiğine getiren ekonomik krizin en büyük nedeni de işgal ettiği ülkelerde karşılaştığı bu şiddetli direniş dalgasıdır."
ABD Başkanı Bush, mali kriz nedeniyle yaptığı konuşmada Amerikan halkına seslenerek; "ABD Ekonomisi artık tehlikede. Çok geç kalırsak iş işten geçecek. Gerekli önlemleri zamanında almazsak borsa daha da düşecek, işyerleri kapanacak ve milyonlarca insan işsiz kalacak" dedi. El-Cezire Kanalı''nda Bush''u dinlerken aklıma ABD Başkanı''nın 11 Eylül Saldırıları sonrası yaptığı konuşmalarda söylediği sözler geldi. 11 Eylül saldırılarının ABD''nin yaşam biçimine yapılan bir saldırı olduğunu ifade eden Bush, bütün dünyayı dolaylı olarak tehdit ederek "Bu bir Haçlı Savaşıdır. Ya bizimle, ya da karşı safta olursunuz. Teröristlere karşı vereceğimiz savaşı mutlaka kazanacağız" demişti. Bush "Dünyayı kurtaracak olan Rambo" edasıyla yaptığı bu ateşli konuşmaların ardından Taliban yönetiminden Usame bin Laden''i ABD''ye teslim etmesini istedi. Taliban Lideri Molla Ömer reel politik davranmak yerine inancının gereğini yaparak ABD Yönetimi''ne "Bütün Afganistan''ı yerle bir etseniz yine de Usame bin Laden''e bizden alamazsınız. Çünkü Laden bize sığınan bir Müslüman''dır" cevabını verdi. Molla Ömer''in bu devrimci tavrı İslam Dünyası''nın yöneticilerinin son 70 yılda gösterdikleri en onurlu siyasi tavırdır.
VE HAÇLI SAVAŞI BAŞLADI…
ABD Ordusu ve müttefikleri 2001 yılında ilk olarak Afganistan''ı işgal ettiler. Böylece Bush''un sözünü ettiği Haçlı Savaşı''nın da startı verilmiş oldu. Afganistan dağ taş denmeden günlerce bombalandı. Binlerce Müslüman en vahşi yöntemlerle katledildi. Afganistan işgalinin ardından ABD ve Müttefiklerinin bu seferki rotaları Irak''tı.
Afganistan''ı işgal ederken Laden bahanesini kullanan Washington yönetimi, bu sefer de Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin''in olmayan kimyasal silahlarını gerekçe gösterdiler ve ABD Askerleri kısa bir süre içinde Bağdat kapılarına dayandı. Saddam Hüseyin''in Bağdat''taki heykelleri devrilirken zafer naraları atan Bush, işgalin ilerleyen günlerinde Müslüman direnişçiler tarafından örgütlenecek Irak halkının bu zaferi büyük bir hezimete dönüştüreceğini akılının ucundan bile geçirmiyordu herhalde.
Somali''ye huzur ve güven getiren "İslami Mahkemeler Yönetimini" devirme hedefini taşıyan ABD destekli Etiyopya Orduları da, Bush''un sözünü ettiği Haçlı Savaşının Afrika ayağını tamamlamak için harekete geçtiler.
DİRENİŞ KAPİTALİST SERMAYEYE SET OLDU
ABD''nin başını çektiği Batılı Askeri güçlerle direnişçiler arasında Afganistan, Irak ve Somali''de 7 yıldır kıran kırana bir savaş yaşanıyor. ABD''yi çöküşün eşiğine getiren ekonomik krizin en büyük nedeni de ABD''nin işgal ettiği ülkelerde karşılaştığı bu şiddetli direniş dalgasıdır. ABD, büyük askeri harcamalar yapmasına rağmen Müslüman savaşçılara karşı yürüttüğü savaşı bir türlü kazanamadı ve ABD''nin Irak, Afganistan ve Somali''deki askeri harcamaları her geçen gün daha da artıyor. Bu durum ABD ekonomisine büyük zararlar verirken, ABD''yi çökme noktasına getiren asıl neden ise çok uluslu şirketler tarafından planlanan ekonomik atılımların Silahlı İslamcı güçlerin direnişi nedeniyle bir türlü hayata geçirilememesidir.
Bugün ABD Ekonomisinin dünyaya dayattığı kapitalist sistemin en önemli saç ayağını "hep büyüme, sermayeyi arttırma" kuralı oluşturuyor. Bu nedenle ABD Yönetimini ve ABD''nin ekonomisini ellerinde bulunduran çok uluslu şirketler sürekli olarak kazanmak, sermayelerini daha da çoğaltmak zorundalar. Kapitalizm durağanlaşmayı, yerinde saymayı asla kabul etmez. Böyle bir durum beraberinde iflası, çökmeyi getirir. Daha fazla kazanmak için de kendinize yeni sömürge alanları ve bu sömürge alanlarından elde ettiğiniz malları satacak pazarlar oluşturmak zorundasınız. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı ve dünyayı yöneten çok uluslu şirketlerin elindeki sermaye, Müslüman halkların direnişi nedeniyle önce durağanlaştı, daha sonra da zarar etmeye başladı.
"ABD TIPKI ROMA İMPARATORLUĞU GİBİ ÇÖKÜYOR"
Yıllardır ABD''nin servetine servet katan sömürgeci politikalar artık Amerikan yüzyılının sonunu getiriyor. ABD ekonomisi şu an öyle zor durumdaki hiçbir ülke ABD ekonomisine kaynak aktarmaya yanaşmıyor. ABD''de her gün yeni bankalar batıyor, dev şirketler çöküyor. Borsalar günde 1 trilyon dolar kaybederken, ABD''nin dış borcu 10 trilyonu çoktan aştı. Amerika Birleşik Devletleri''nin 2007-2008 mali yılındaki bütçe açığı yaklaşık üç katına çıkarak 455 milyar dolara ulaştı. Uzmanlar, mali sistemin sorunlarını çözmeye yönelik Bush tarafından ortaya atılan kurtarma paketinin hayata geçirilmesi sonrası, ABD''nin bütçe açığının 700 milyar dolara ulaşabileceğini söylüyorlar.
ABD''nin içinde bulunduğu durumla ilgili en çarpıcı açıklama ise Sayıştay Başkanı David Walker''den geldi. ABD''nin içinde bulunduğu durumu, Roma İmparatorluğu''nun çöküş dönemine benzeten Walker; "ABD ekonomi, siyaset, sağlık, eğitim ve birçok alanda artık çöküşün eşiğinde. ABD, Roma İmparatorluğu gibi çökecek" dedi.
MÜSLÜMANLAR DÜNYAYI YÖNETEBİLECEK Mİ?
Boksta bir kural vardır. "Güçlü olan değil, dayanıklı olan kazanır" Irak''ta, Lübnan''da, Somali''de, Afganistan''da, Filistin''de ABD ve İsrail''e büyük hezimetler yaşatan İslami direnişçiler, güçlerini daha çok inançlarından ve dayanıklılıklarından alıyorlar. Sınırlı imkanlarla ABD ve İsrail''e karşı savaşan İslamcı güçler her türlü olumsuzluğa rağmen kendilerini yeniden üretebilecek bir dinamizme sahipler. Dünyadaki konjonktür artık değişiyor. Lübnan''da, Afganistan''da, Irak''ta, Somali''de büyük darbeler yiyen ABD, artık her alanda kaybediyor. ABD''nin dostları, sevenleri ve işbirlikçileri de O''nunla birlikte kaybedecekler, bundan hiç şüpheniz olmasın.
Amerika Birleşik Devleti bir anda çökmeyecek. Bütün imparatorluklar gibi ABD''nin çöküşü de uzun bir zamana yayılacak. Batı''daki akıllı entellektüellerin bir kısmı, daha şimdiden ABD sonrası dünya hakkında konuşmaya başladılar bile. Hepsinin hem fikir olduğu görüş ise; ABD sonrası dünyanın nasıl olacağı noktasında İslam Dünyasının son derece etkin olacağı.
Peki, Müslümanlar dünyayı yönetmeye hazırlar mı? Müslümanların çağa hitap edebilecek dünya çapında aydınları, âlimleri, siyasetçileri, sanatçıları, askeri dehaları, ekonomistleri var mı? İslam Âlemi, dünyaya yeniden şekil verecek, yeryüzünde adaleti tesis edebilecek ve bütün ezilenleri kuşatabilecek bir projeye, bir dile, bir anlayışa ve bir fikre sahip mi? Bence cevap aramamız gereken asıl can alıcı sorular da bunlar.
