Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kadının Kocasından İzin Almadan Dışarı Çıkması Helal midir?

K Çevrimdışı

Kuşçu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
S.a Abdulmuizz abi

Kocası kısıtlama yapmışsa ya da yapmamışsa her iki durumda da:

Kadının kocasından izin almadan komşuya vb. gitmesinde bir sakınca var mıdır?
Kadının kocasından izin almadan çarşıya vb. günlük ihtiyacını karşılaması için gitmesinde bir sakınca var mıdır?
Kadının kocasından izin almadan hastane vb. sağlık gibi yaşamsal konularda gitmesinde bir sakınca var mıdır?

Cezakumullahu hayran
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
S.a Abdulmuizz abi

Kocası kısıtlama yapmışsa ya da yapmamışsa her iki durumda da:

Kadının kocasından izin almadan komşuya vb. gitmesinde bir sakınca var mıdır?
Kadının kocasından izin almadan çarşıya vb. günlük ihtiyacını karşılaması için gitmesinde bir sakınca var mıdır?
Kadının kocasından izin almadan hastane vb. sağlık gibi yaşamsal konularda gitmesinde bir sakınca var mıdır?

Cezakumullahu hayran
Âleykum selam we rahmetullah kardeşim;

Koca, hanımına belli (meşrû) yerlere gidilmemesi hakkında sınırlama koymuşsa ve kadın da buna riâyet etmiyorsa, günahkâr olduğu gibi ayrıca Nisa suresi 34. âyeti kerimesi gereğince tedib için sırasıyla aşamalara mâruz kalabilir.

"Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür." (Nisa 34)


Koca, hanımına böyle bir yasak koyacak sebeb olmamışsa veya bir yasak belirtmemişse;
Akıllı, uyanık sâliha kadın bu gibi yerlere gitmeden önce kocasını haberdar etmeli, oraya mahsus (komşu, arkadaş akraba vs.) veya bu tür (meşrû) yerler için genel izin almalıdır ki sorun yaşanmasın. Her ne kadar genel izin almış olsa da, gideceği gün ve saatler için de kocasını haberdar etmesi (fitneye sebebiyet vermemesi adına) güzel olur.
Hanımının daha önceden beri bu tür yerlere gittiğini bilen koca, yasaklamamışsa veya uyarmamışsa izin vermiş sayılır.

Koca; musait olması durumunda alışveriş, çarşı gibi işleri kendisi halletmeli, en azından hanımın yanında bulunmaya yada mahremi olan biriyle birlikte olmasına özen göstermelidir. Tüm bu şartların olmaması durumunda, zarurat durumlarında kadın iffet ve tesetturlu olarak en kısa şekilde işini halledib gelecek şekilde gidib gelmelidir. (Umarım zarûrat terimi istismâr edilmez!)

Aslen, kadının bu tür yerlere (ilk) gidişinde, önceden kocasını bilgi sahibi yapması, kocanın, hanımının bilmediği bazı sebeblerden dolayı uyarabileceği, veya razı olmayacağı veya yapılmasını isteyeceği bazı talimatları olabilir. Aslen evlilik karşılıklı haklara itibar ve anlayış göstermekle mutlu ve huzurlu şekilde sürer, aksi taktirde karşılıklı güvensiz ve endişelerle bir ömür boyu hayat çekilmez olacaktır. Kadın, kocasının kendisinden neler istediğini iyi analiz etmeli, hoşlanmayacağı, razı olmayacağı şeylerde ısrar etmemelidir.

----

Kadının Yeri Evidir ve Kocasının Yasaklamasına Rağmen Dışarı Çıkamaz!

Allahu Teala kadınların evlerinde oturmalarını şöyle emretmiştir:
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الأولَى وَأَقِمْنَ الصَّلاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ
Evlerinizde vakarla oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve Rasulune itaat edin..” (Âhzab 33)

Bu ayeti kerimenin tefsirinde büyük tefsir ve fıkıh imamlarımızdan Kurtubi (Rahmetullahi Aleyh), El-Cami’u li Ahkâmi’l Qur’ân isimli kitabında şöyle demektedir:
“ Bu ayetin manası, sürekli evde kalmayı emretmektedir. Hitab her ne kadar Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hanımlarına yönelik ise de, mana itibariyle diğer hanımlar da bu hitabın kapsamına girmektedir. Bütün hanımları tahsis eden / ayrı tutan bir delilin vârid olmaması halinde bu böyle olmakla birlikte, esasen Şeriat hanımların evlerinde kalmalarını emreden ve zaruret olmadıkça dışarı çıkmaktan kaçınmayı belirten hükümlerle dolup taşmaktadır. Bundan önce bir kaç yerde belirtildiği gibi...”


Muhaddis, tarihçi, mufessir büyük alim İbn Kesir (Rahmetullahi Aleyh) Tefsîru’l Qur’âni’l Kerîm isimli kitabında şöyle demektedir:
«Evlerinizde oturun...» İhtiyâcınız olmadığı takdirde evinizin dışına çıkmayın. Şer'î ihtiyâçlar arasında şartına uyarak camide namaz kılmak da yer alır. Nitekim Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de şöyle buyurmuştur:

لا تمنعوا إِماء الله مساجد الله، وليخرجن وهن تفلات
Allah'ın kadın kullarını Allah'ın mescidlerinden alıkoymayın. Ancak onlar camilere koku sürünmeden çıksınlar.”
Ancak bir başka rivayette ise,
وبيوتهن خير لهن “onların evleri kendileri için daha hayırlıdır”, buyurmuştur.

Ebu Bekr el-Bezzâr der ki: Bize Humeyd İbn Mes'ade... Enes'ten nakleder ki; o şöyle demiş:
Kadınlar Rasulullah’a gelerek ey Allah'ın Rasûlu, erkekler bizden ayrı olarak cihâd ediyor biz ise cihâd edemiyoruz. Bizim için Allah yolunda cihâd edenlerin ameline ulaşabilmemizi sağlayacak bir amel yok mu?
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem buyurdu ki:

من قعدت ــــ أو كلمة نحوها ــــ منكن في بيتها، فإِنها تدرك عمل المجاهدين في سبيل الله تعالى
Sizlerden her kim evinde oturursa; o Allah yolunda cihâd edenlerin amelinin derecesine ulaşır”. Veya buna benzer bir kelime kullandı.” ...

Bezzâr aynı şekilde dedi ki: Bize Muhammed İbn Musennâ... Abdullah kanalıyla Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem’den şöyle dediğini rivayet etti:
إِن المرأة عورة، فإِذا خرجت، استشرفها الشيطان، وأقرب ما تكون بروحة ربها، وهي في قعر بيتها
Kadın avrettir. Evinden çıktığı zaman ona Şeytan eşlik eder. Kadın için Rabbına en yakın olduğu an evinin içidir.”

Tirmizî, Bundâr kanalıyla Arar İbn Âsım'dan bu hadîsi bu şekilde rivayet eder.
Yine Bezzâr yukardaki isnâdıyla, Ebu Dâvûd da aynı isnâdla Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem’den şöyle dediğini rivayet etti:

صلاة المرأة في مخدعها أفضل من صلاتها في بيتها، وصلاتها في بيتها أفضل من صلاته في حجرتها
Kadının evinin içindeki odasında namaz kılması, evinde namaz kılmasından daha efdaldır. Evinde namaz kılması ise evinin avlusunda namaz kılmasından efdaldır.
Bu hadîsin isnadı sağlamdır.”


İmam Suyuti (Rahmetullahi Aleyh) Ed-Derru’l-Mensûr fi’ttefsir bil-Me’sûr isimli kitabında şöyle demektedir:

“İbn Ebi Hatim, Umm Naile Radıyallahu Anha’dan şöyle dediğini aktardı: “Ebu Berza eve geldiğinde çocuğunun annesini evde bulamayınca ona annesinin mescide gittiğini söylediler. Kadın mescidden geldiğinde Ebu Berza ona öfke ile bağırarak; “Allah kadınların evden dışarı çıkmalarını yasakladı ve onlara evlerinde kalmalarını, cenazenin arkasından gitmemelerini, mescide gelmemelerini, Cumua namazına katılmamalarını emretti.” ...

İbn Ebi Şeybe de İbn Mes’ûd Radıyallahu Anhu’dan şöyle dediğini aktardı: “Kadınları evlere hapsedin. Zira kadınlar avrettir. Kadın evden çıktığında ona şeytan eşlik edip derki; ‘yanından geçtiğin her erkek senden hoşlanmaktadır.’”
Yine İbn Ebi Şeybe, Ömer Radıyallahu Anhu’nun kadınları dışarı çıkmaya özendirecek giyisi ve zinet çokluğunun sakıncasına dikkat çektiğini aktarmıştır.”


İmam Semerkandi (Rahmetullahi Aleyh) Bahru’l ‘Ulûm isimli kitabında şöyle demektedir:
Vakar ve haşmetinizle evlerinizde oturun” Bu emir de Peygamber'in hanımlarının şahsında bütün mu'min kadınlaradır.”
“Vakar içinde evlerinde oturup Allah ve Rasulunun emirlerine itaat edib yasaklarından sakınan kadınlara ne mutlu. Onlar için Allah katında büyük mukâfat ve ecir vardır. Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.”


Çağımızda yaşamış büyük mutefekkir mufessirlerden şehid Seyyid Kutub (Rahmetullahi Aleyh) Fî Zılâli’l Qur’ân isimli kitabında şöyle demektedir:

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ ... "Evlerinizde oturun..." Ayette geçen وَقَرْنَ (Vaqarne) kelimesi وقر fiilinden türemiş ve “ağırlaşmak, oturmak” anlamına gelir. Fakat bu kesinlikle sürekli evlerde oturacakları ve hiçbir zaman dışarı çıkmayacakları anlamına gelmez. Bu, hayatlarında aslolanın evler olduğuna ilişkin latif bir işarettir. Onların yeri evlerdir, onların dışındakiler içinde ağırlaşmadıkları, sürekli kalmadıkları geçici şeylerdir. O tür yerlerde ihtiyaç duydukları kadar kalır sonra da asıl yerlerine dönerler.

Ev kadının sığınağıdır. Orada yüce Allah'ın dilediği şekliyle asıl kişiliğini bulur: Bu sayede çirkinleşmeden, sapmadan, lekelenmeden, yüce Allah'ın fıtratına uygun olarak hazırladığı görevinin dışındaki alanlarda boşuna çırpınıp yorulmadan tertemiz bir hayat sürdürür.

"İslam, aile için gerekli olan atmosferi hazırlamak, orada doğan yavruların güvenli bir ortamda gelişmelerini sağlamak için evin geçimini erkeğe yüklemiştir. Annenin zavallı yavrucağıza gönül huzuru içinde vakit ayırabilmesi, gerekli emeği sarf edebilmesi, annenin yuvaya gerekli olan sevgi, şefkat ve huzurlu bir düzen verebilmesi için ailenin maddi geçimini erkeğe farz kılmıştır. Çünkü iş ve kazanç peşinde koşan, bunun sonucu bitkin düşen, hareketleri iş saatleri ile sınırlı bulunan, tüm gücünü ve enerjisini işi için harcamak zorunda olan bir annenin eve gerekli olan kokuyu, havayı vermesi mümkün değildir. Ev içindeki küçüklerin hakkı olan bakım ve gözetimi gereği gibi yapması imkansızdır. Memur ve işçi kadınların evlerindeki atmosfer otel ve hanlarınkinden farksızdır.Oralarda ev havası bulunmaz Çünkü gerçek bir evi ancak kadın oluşturabilir. Bir yerde kadın olursa ev kokusu yayılabilir. Evin o huzur veren sıcaklığını ancak anne sağlayabilir. Vaktini, emeğini ve ruhsal enerjisini işine harcayan bir kadın, veya bir eş ya da bir anne evin havasına sadece bitkinlik, yorgunluk ve bezginlik katar.

"Kadının çalışmak için evin dışına çıkması ev için bir felakettir. Ne var ki zorunlu durumlarda bu gerekebilir. Fakat böyle bir şeye gerek duymadan geçimlerini sağlamak mümkünken insanların isteyerek böyle bir yola başvurmaları kötülüğün kol gezdiği, dejenere olmuş sapık çağlarda ruhlara, vicdanlara ve akıllara isabet eden bir lanettir."

Kadının iş haricinde evin dışına çıkması. Erkeklerle iç içe eğlencelere dalmak için sokağa çıkması. Kadınlı erkekli balolara, parti ve toplantılara katılması ise, insanlığı hayvanların düzeyine indiren bir bataklığa yuvarlamaktır.

Kuşkusuz Peygamber efendimiz döneminde kadınlar yasal bir engelleme söz konusu olmaksızın Peygamberimizin mescidinde namaz kılmak için evlerinden dışarı çıkarlardı. Ama o zaman iffet vardı, kalblerde Allah korkusu yer etmişti. Ayrıca kadınlar namaz için evlerinden dışarı çıktıkları zaman örtülerine bürünürlerdi. Hiç kimse onları tanımazdı. Vücutlarının baştan çıkarıcı yerlerini göstermezlerdi. Bununla beraber Aişe Radıyallahu Anha Peygamber efendimizin vefatından sonra kadınların namaz için evlerinden dışarı çıkmalarını hoş karşılamamıştır.

Buhari ve Muslim'de Aişe Radıyallahu Anha'dan aktarılan şöyle bir söz vardır: "Mu'minlerin kadınları, Peygamber efendimizle birlikte sabah namazını kılar sonra da evlerine dönerlerdi. Fakat örtülerine bürünürlerdi ve hiç kimse sabahın alaca karanlığında onları tanımazdı."

Yine Buhari ve Muslim'de Aişe Radıyallahu Anha‘nın şöyle dediği anlatılır: “Eğer Rasulullah kadınların şimdi yaptıklarını görseydi, İsrailoğullarının kadınlarının mescidlerinden alıkonuldukları gibi onları da mescidlere gelmekten alıkordu."

Aişe Radıyallahu Anha’nın sağlığında kadınlar ne yapıyorlardı acaba?.. Peygamberimizin onları mescide gelmekten alıkoyacağını düşünmesine neden olacak ne gibi bir davranış sergilemişlerdi?.. Ya bugünlerde gördüklerimiz karşılaştırıldığında onların yaptıklarının bir önemi kalır mı acaba?!..

Çağımızın büyük mütefekkir alimlerinden Mevdudi (Rahmetullahi Aleyh) ise Tefhimu’l Qur’ân isimli tefsir kitabında şöyle demektedir:

Metindeki وَقَرْنَ "qarne" kelimesi bazı dilbilimcilere göre قرار “qarâr” dan, bazılarına göre ise وقار “vaqâr” dan türemiştir. Birinciyi kabul edersek "oturun, sebat edib durun", ikinciyi kabul edersek "Huzur içinde olun, vekarla oturun" anlamına gelir. Her iki durumda da ayet, kadının faaliyet alanının ev olduğu anlamına gelir.
Kadın faaliyetlerini bu çerçeve dahilinde huzur içinde sürdürmeli ve ancak zarurî bir ihtiyaç olduğunda evinden dışarı çıkmalıdır. Bu anlam, ayetin ifadesinden ortaya çıkmaktadır ve bunu daha şiddetle vurgulayan hadisler de vardır.


Hafız Ebu Bekir Bezzar, Enes'den Radıyallahu Anh, kadınların Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem’e şöyle bir şikayette bulunduklarını rivayet eder: "Bütün sevabları erkekler kazanıyor: Cihad ediyorlar ve Allah yolunda büyük ameller işliyorlar. Cihad edenlerin sevabını kazanmak için bizim ne yapmamız lazım? "
Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem şu cevabı verdi: "Sizin aranızda evinde oturan, cihad eden kadar sevab kazanır."

Peygamber'in Sallallahu Aleyhi Vesellem anlatmak istediği nokta şuydu:
Cihad eden kimse, ancak, evinde herşeyin yolunda olduğundan, karısının eve ve çocuklara baktığından ve karısının, yokluğunda kendisini aldatmasının imkansız olduğundan emin olursa huzur içinde cihad edebilir. Cihad eden kocasına bu emniyet ve huzuru veren kadın, evde oturduğu halde cihadda kocasına ortak olmuş gibidir.


Bezzar ve Tirmizi'nin Abdullah bin Mes'ud'dan rivayet ettikleri başka bir hadise göre Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
"Kadın avrattir / tesettürlü ve peçeli olmalıdır. O evinden çıktığında şeytan ona gözünü diker. Kadın evinde olduğu zaman Allah'ın rahmetine daha yakındır." (Nur Suresi: 49 tefsirinde detaylı açıklamalar bulabilirsiniz.)


Kur'an'ın bu açık ve kesin emri ışığında; Müslüman kadınların meclis ve parlamentolara üye olmasına, evin dışında sosyal faaliyetlere katılmalarına, devlet dairelerinde erkerlerle yanyana çalışmalarına, kolejlerde erkeklerle beraber eğitim yapmalarına, hastahanelerin erkek kısmında hemşire olarak çalışmalarına, uçaklarda hosteslik yapmalarına veya eğitim için yurt dışına gönderilmelerine asla musaade edilemez...

Kadınların ev dışı faaliyetine izin verildiğini savunanların en kuvvetli delili, Aişe Radıyallahu Anha’nın Cemel savaşında rol almış olmasıdır. Fakat bu delili öne sürenler herhalde Aişe Radıyallahu Anha’nın bu konudaki görüşünü bilmiyorlar. Abdullan bin Ahmed bin Hanbel Zevaid'uz-Zuhd'unde, İbn Munzir, İbn Ebi Şeybe ve İbn Sa'd da kitablarında Mesruk'tan şöyle bir hadis rivayet ediyorlar:
“Aişe Radıyallahu Anha Kur'an okurken
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ ... ayetine geldiğinde elinde olmadan ağlamaya başlardı, öyle ki başörtüsü gözyaşlarından ıslanırdı. Çünkü bu ayet, ona Cemel Savaşı sırasında işlediği hatayı hatırlatırdı.”

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ ...“Evlerinizde vakarla oturun (evlerinizi karargah edinin)..” ayeti kerimesinden başka kadının evinden dışarı çıkmasını kocasının iznine tabi kılmıştır. Zira erkeğin karısı üzerindeki hakkının ne olduğunun sorulması üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
إِنْ خَرَجَتْ مِنْ بَيْتِهِ مِنْ غَيْرِ إِذْنِهِ لَمْ يَزَلِ اللَّهُ يَلْعَنُهَا وَالْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ الْأَمِينُ وَخَزَنَةُ دَارِ الرَّحْمَةِ، وَخَزَنَةُ دَارِ الْعَذَابِ حَتَّى تَرْجِعَ إِلَى بَيْتِه
Kadın, kocasının izni olmaksızın evinden dışarı çıkarsa evine dönesiye kadar Allah, melekler, Ruhu’l-emin, rahmet dağıtıcılar ve azab dağıtıcılar lanet ederler.” (Ebu Yusuf, El-Âsâr)

Bir başka rivayette ise;
وَأَنْ لا تَخْرُجَ مِنْ بَيْتِهِ إِلا بِإِذْنِهِ فَإِنْ فَعَلَتْ لَعَنَتْهَا الْمَلائِكَةُ ملائِكَةُ الْغَضَبِ وَمَلائِكَةُ الرَّحْمَةِ حَتَّى تَتُوبَ أَوْ تُرَاجَعَ
Kadın, kocasının izni olmaksızın evinden dışarı çıkmaması. Eğer bunu yaparsa melekler, rahmet melekleri, âzab melekleri tevbe edinceye yada geri dönünceye kadar o kadına lânet ederler.” (Ebu Davud, Musned)

Bir başka rivayette de;

لا تَمْنَعُهُ نَفْسَهَا وَإِنْ كَانَتْ عَلَى ظَهْرِ قَتَبٍ، وَلا تُعْطِي مِنْ بَيْتِهِ شَيْئًا إِلا بِإِذْنِهِ فَإِنْ فَعَلَتْ ذَلِكَ كَانَ لَهُ الأَجْرُ وَعَلَيْهَا الْوِزْرُ، وَلا تَصُومُ يَوْمًا تَطَوُّعًا إِلا بِإِذْنِهِ فَإِنْ فَعَلَتْ ذَلِكَ أَثِمَتْ وَلَمْ تُؤْجَرْ وَلا تَخْرُجُ مِنْ بَيْتِهِ إِلا بِإِذْنِهِ فَإِنْ فَعَلَتْ لَعَنَتْهَا الْمَلائِكَةُ مَلائِكَةُ الْغَضَبِ وَمَلائِكَةُ الرَّحْمَةِ حَتَّى تَتُوبَ أَوْ تُرَاجِعَ " قِيلَ: فَإِنْ كَانَ ظَالِمًا؟ قَالَ: " وَإِنْ كَانَ ظَالِمًا "
(Kocanın eşi üzerindeki hakkı şudur): Kadın deve üzerinde iken kocası onun cinselliğinden yararlanma talebinde bulunursa, kadın kendisini ondan engellememesidir. -İzni olmadan evinden bir şeyi başkasına (sadaka da olsa) vermemesidir. Eğer bunu yaparsa ecri kocasına ve vebali ise kendisine olur.
-İzni olmadan nâfile oruç tutmamasıdır. Eğer bunu yaparsa ecir değil günah almış olur. - Kocasının izni olmadan evinden dışarı çıkmamasıdır. Eğer bunu yaparsa melekler, rahmet melekleri, gadab melekleri tövbe edinceye yada evine dönünceye kadar ona lanet eder”.
Denildi ki; (o koca) zalim olsa da mı?
Dedi ki; “zalim olsa da.” (Beyhaki, Sunenu’l-Kubra)



Bu hadislere ilaveten şu hadisi şerif de kocasının izni olmadıkca kadının evinden dışarı çıkmamasının önemine vurgu yapmaktadır:

“Enes Radıyallahu Anhu’dan şöyle dediği rivayet edildi: “Bir adam sefere çıktı ve karısının evden dışarı çıkmasını yasakladı. Derken kadının babası hasta oldu. Bunun üzerine babasını ziyaret etmek için Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den izin isteyince kadına dedi ki:
اتَّقِ اللَّهَ ولا تُخَالِفِي زَوْجَكِAllah’tan kork ve kocana muhalefet etme.” Sonra babası öldü.
Bunun üzerine babasının cenazesinde bulunmak için evden çıkma izni istediğinde de Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem o kadına;
اتَّقِ اللَّهَ وَلا تُخَالِفِي زَوْجَكAllah’tan kork ve kocana muhalefet etme.
Allahu Teala, Nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kocasına itaatından dolayı o kadını afettiğini vahyetti.” (İbn-u Kudame, el-Muğni’de zikretti)


Kadınların ibadet maksadıyla dahi olsa camilere yada mescidlere gitmeleri için evlerinden dışarı çıkmaları teşvik edilmeksizin.kocalarının iznine tabi kılınmıştır Bilakis evlerinde ibadet etmeleri camilerde ibadet etmekten efdal kılınmıştır. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’den şu rivayet edilmiştir:

Ummu Seleme Radıyallahu Anha’nın azadlısı Sâ’ib, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’ın kadınlarla ilgili şöyle dediğini nakletmiş:
خَيْرُ مَسَاجِدِ النِّسَاءِ قَعْرُ بُيُوتِهِنَّKadınlar için en hayırlı mescid evlerinin içidir.
(Ahmed, Musned VI/197, 30; İbn Huzeyme, Sahîh, III/92; el-Munzirî, Et-Tarğîb ve't-Terhîb, I/188)

صلاة المرأة في مخدعها أفضل من صلاتها في بيتها، وصلاتها في بيتها أفضل من صلاتها في حجرتها
Kadının evinin içindeki odasında namaz kılması, evinde namaz kılmasından daha efdaldır. Evinde namaz kılması ise evinin avlusunda namaz kılmasından efdaldır.(Tirmizi)

İbn Mes’ûd Radıyallahu Anhu , Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
الْمَرْأَةُ عَوْرَةٌ، وَإِنَّهَا إِذَا خَرَجَتِ اسْتَشْرَفَهَا الشَّيْطَانُ، وَإِنَّهَا أَقْرَبُ مَا يَكُونُ إِلَى اللهِ وَهِيَ فِي قَعْرِ بَيْتِهَا
Kadın; avrettir, (evinden) dışarıya çıktığında şeytan ona eşlik eder. Kadının Allah’a en yakın olduğu husus (zaman ve mekan) evinin içinde bulunmasıdır.” (Taberani, Mu’cemu’l Kebir)

Nâfile oruçta olduğu gibi kadın, eşinin izni olmadan mescide bile gidemez. Meselâ bu konuda İbn Ömer Radıyallahu Anhuma, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle dediğini nakletmiştir;
إِذَا اسْتَأْذَنَتِ امْرَأَةُ أَحَدِكُمْ إِلَى المَسْجِدِ فَلاَ يَمْنَعْهَا
Sizden biriniz, eşi mescide gitmek için izin istediğinde, onu engellemesin.” (Buhari, 5238; Muslim, 666; Ahmed b. Hanbel, 4328; Dârimî, 443)
Yâni; Kadın ibadet etmek için mescide gitmek istediğinde dahi kocasının iznine bağımlıdır; o izin vermedikçe değil başka bir yere, normal ibadet etmek için mescide dahi gidemez.!.
 
Üst Ana Sayfa Alt