Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kim karışıyor ki ibadetimize.?

E Çevrimdışı

Ebu Nejmüddin

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Gecenin karanlığı sokağı aydınlatan lambaların aydınlığını bastırıyordu ama yinede önünü görebiliyordu ya, yinede yoluna devam edebiliyordu ya. Aklına insanları kandıran, sözde aydınların bu sokak lambaları gibi dağıttıkları suni aydınlığın etkisinde kalıp , mahşerde karanlıkta kalacakların durumları geldi.

"Onların misali kendisinde karanlıklar , gök gürültüsü ve Şimşek bulunan bir yağmura tutulan kimselerin hali gibidir. Ne zaman onlara aydınlık verilse onun ışığında yürürler. Karanlık çöktüğünde ise oldukları yerlerde kala kalırlar. " ( Bakara.19-20)

Tam sokağın sonuna yaklaşmıştı ki arkasından ayak seslerini fark etti. Nasıl da farkına varmamıştı. Köşeyi dönerken çaktırmadan arkasını yokladı. Evet biri onu takip ediyordu, adımlarını sıklaştırmış ve hızlandırmıştı. Çoğu zaman geç saatlere kadar çalıştığı için dolmuş bulamadığından bu sokakları tek başına yürümesi gerekiyordu. Birden arkasındaki ayak seslerinin kendisine doğru yaklaştığını ve ilave olarak nefes alışverişininde eklendiğini fark etti ki tam o sırada bir el kolundan kavrayıverdi.

- Hamza abi ! Hamza abi !
Sağ tarafina döndüğünde arkasından gelen kişinin mesai arkadaşı olduğunu fark etti.
-Ohh Sinan sen miydin ?
-Abi hiç sorma son dolmuşu da kaçırdım.
- İyi o zaman bu gece bizdesin.
-Hay yaşa abim , adamsın adam! Ben demeden sen benden evvel davrandın.
- "Gecenin bu vaktinde "dolmuş bulamadım" diyen adama en güzel cevap bu olsa gerek" dedi Hamza .

Beraber yürüdüler ; ta ki Hamza'nın mütevazı, sade ve mescid kokan evinin kapısına kadar. Pencerenin altındaki perdeden evin oturma odasının lambasının ışığı süzüyordu, belli ki eşine kendisini beklememesini tembihlemesine rağmen, o yinede bekliyordu.

-"Ah sevgili" dedi içinden.
Hamza gecenin bu ilerleyen vaktinde kapı çalmanın uygun olmayacağını düşünerek ilk önce kendisi önden girecek şekilde anahtarı kapının deliğine koydu ve usulca çevirip kapıyı açtı . Tamda tahmin ettiği gibi eşi onu beklerken uyuya kalmıştı . Sinan'a hitapla ;

-"Seni az bekleteceğim " diyebildi. Sinan ;
-"Anladım abi sorun yok" dedi.

Sinan her ne kadar genç olmasına rağmen bir çocuk gibi görünse de yol ve yordam biliyordu. Hamza hemen koltukta uyuya kalan eşinin yanına girerek elindeki minik Kur'an'ı alıp koltuğun başına koydu. Çay bardağını ayak altından kaldırdı ve usulca eşinin belinden ve ayaklarından kavrayıp yatağına bırakmak istediği tam o sırada gözlerini gözlerinden sakındıgı eşi gözlerini açtı ve birkaç saniye göz göze geldiler. Eşi kendisine tatlı bir tebessümle biraz da uyku sersemliğiyle tam ; "Hayatım" derken Hamza eşinin ağzını avcuyla kapattı ve ;

"Şşşş misafirimiz var seni yatağına yatırayım sabah konuşuruz "
diyerek onu kaptığı gibi yatağına götürdü, üstünü başını örttü ve alnına buse kondurup odasının kapısını kapattı ve hemen geriye dönerek misafirini içeri buyur etti ;

"Kusura bakma Sinan biraz beklettim"
" Estağfurullah abi ne münasebet"

Hamza hemen misafirine yumurta kırdı, kahvaltılık birşeyler hazırladı, eşinin demlediği çay hâlâ tazeydi, birşeyler yiyip muhabbete daldılar. Bir ara Sinan misafir olduğu evin Kitaplığında bulunan kitapların içinde daha önceden bir derneğin düzenlediği etkinlik içerisindeki gösteride hazırlanmış video slayt'da gördüğü bir isme gözü takıldı.
(Seyyid Kutub) evet bu Seyyid Kutub'du.

"Abi" dedi."Yanılmıyor isem bu şahıs asılarak idam edilmiş doğrumu?"Başını öne eğerek buruk ve hüzünlü bir ses tonuyla "Evet" diyebildi sadece Hamza.
Sinan Hamza abisinin yüzünün değiştiğini ve moralinin bozulduğunu çok iyi görebiliyordu.

"Abi yanlış birsey dedi isem özür dilerim"
"Estagfirullah"dedi Hamza. "Yanlış olan o kadar çok şey var ki"
Sinan bu sözü dogrularcasına başını salladı "ama neden" dedi"ne gerek var" dedi böyle şeylere.

"Kim bize ibadeti yasakliyorki? Bak her adım başı bir cami minaresi yükseliyor gökyüzüne" Hamza; "sende haklısın kim karışıyor ki ibadetimize" Sinan;" Abi neden kinayeli konuşuyorsun haksızmıyım? "
Bu söz üzerine Hamza şu ayetleri hatırlatmak istedi, belkide Sinan'ın ömründe duymadığı ve dinlemediği veya dinlemiş olsa bile bu asırda anlam ve mahiyetinin yitirildiği şu ayetleri;

" Sana indirilene ve senden önce indirilenlere gerçekten iman ettiklerini iddia edenleri görmedin mi? Tağut'a muhakeme olmak isterler, halbuki onu açıkça inkar etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları uzak bir dalaletle saptırmak ister. " Nisa-61

"Artık kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridir. " Maide-44

"Hahamlarını rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'dan başka rabler edindiler. Hâlbuki tek bir ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı" Tevbe-31

"Hüküm yalnız Allah'ındır. O' size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte doğru din budur. Fakat insanlardan çoğu bilmezler. "Yusuf-40

Sinan yüzündeki şaşkın ifadeyi saklayamıyordu belli ki kafası karışmıştı. "Abi anlamadım Tağut ne demek, Hahamlarını rahiblerini rabler edindiler ne demek.? Allah'ın indirdiği şeyler ne gibi şeyler? Namaz,oruç, hac, zekât ve Kelime i Tevhid'i ikrar edip kalp ile tasdik etmek dışında başka neler var. ? Abi bak bu milletin yüzde doksanı müslüman, idarecilerimiz her işine besmeleyle başlıyor, çoğunun alnı secdeli dili Kuran'lı. Büyük babam derdi ki; 'eskiden iki kişi biraraya geldiğimizde hemen tutup mahpusa atarlardı. Ezanı zamanında türkçe yaptılar, camilerin kapısına kilitler vuruldu. Kuran'ı gizli gizli samanlıklarda okurduk.'daha neler neler..."

Hamza; "Evet " dedi. "Doğrusu şimdide iki müslüman bir araya geldiklerinde hapse konuluyor, hatta seni hiç tanımadığın Müslümanlarla aynı dosyaya koyup örgüt kurmak, örgüt üyesi olmak şüphesinden aylarca hatta senelerce mağdur ediyorlar, sadece seni değil seninle birlikte ailen ve çevrendekilerde mağdur ediliyor ve dolaylı yoldan cezalandırılıyorlar. Belki eskiden bir ayet uğrunda yüzlercesi idam olma pahasına Tağut'a karşı koyuyorlar ve onların hükümlerinden yüz çevirip canları pahasına dinleri uğrunda meşakkat çekiyorlardı. Şimdi ise müslümanlar senelerce mahpushanelerde alıkonuluyor ve daha fazla imtihana tabi tutuluyorlar, sırf bu imtihan yüzünden dinlerinden dönenler, ailesi yuvası dağılanlar, aklını yitirenlermi dersin neler neler oluyor. Her ne kadar mahpusluk müslüman için eğitim yeri, hesapların planların yapıldığı hayallerin kurulduğu, nefislerin terbiye edildiği yerler olsada bunlar olabiliyor". Sonra Hamza derin bir iç çekti ve susdu. Odayı derin bir sessizlik kaplamışken Sinan;

"Abi sen hapse girmiştin değilmi? diyerek bu sessizliği bozdu. Ama Hamza yine başını önüne eğerek sukut etti,bir ara gözlerini eşinin yattığı odaya dikti, hafif bir tebessüm etti ve sonra yine başını önüne eğdi ve tek kelime dahi etmedi. Sinan daha fazla üstelemedi, belli ki çok sıkıntı çekmişti Hamza abisi. Sonra birden Hamza oturduğu yerden doğrularak Sinan'a hitaben:

"Tağut nedir? ibadet nedir?birden fazla ilahların olması ne demek tir. Allah'ın indirdikleri ile hükmetmek ne demektir ve çok daha fazlası var öğrenmen gereken" dedi.

Sinan başını önüne "Evet" dercesine eğerek;
"Bütün bunları bu kısa zaman zarfında nasıl öğreneceğim" dedi.

Hamza ise;
"Şu ismini sorduğun Seyyid Kutub varya işte onun hayatını araştırarak öğrenimine buradan başlayabilirsin. Sen altyapısı olan bir çocuk sun, günümüz zamanına en iyi örnek şahsiyetlerden biri olduğu için Seyyid Kutub dedim. Yok hayır! hayır! sen dedin.Hatta evet! evet! tevafuk oldu.Allah subhanehu ve teâlâ kitaplıkdaki ismi sana fark ettirerek belkide oradan başlamanı diledi".

Aynı anda ikisi birden tebessüm ettiler...

28-29 Temmuz 2018
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt