Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kur'an-ı Kerim Ile Diriliş

M Çevrimdışı

menzilli

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
YENİDEN KUR'AN'LA DİRİLİŞ


Kur'an-ı Kerim'i okumayan mümin nelerden mahrum kaldığını bir anlamış olsaydı, boş geçen günleri için derin bir teessür duyacak, masiyetle bulanan ruhuna Kur'an'dan şifa arayacaktı. Çünkü O, ruhlara ışıtan bir aydınlık ve Hakk'ın yeryüzüne inmiş bir rahmetidir. Karanlık kalpler onunla ışığa kavuşur, hayat onunla mana kazanır, gönüller onun nuruyla billurlaşır.

Allah Rasulü s.a.v.'in haber verdiği üzere, fitnelerin karanlık geceler gibi dört bir tarafı sardığı, kişinin mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamladığı bu dehşetli devirde kalplerden imansızlık zulmetini silen, günah lekelerini temizleyen Kur'an-ı Kerim'e ne kadar da çok ihtiyacımız var.

Kur'an-ı Kerim, manası bilinmeden okunsa bile, mücerred lafzı imanlı sineleri haşyetle titretmeye, gözleri yaşla doldurmaya, derunî bir zevkle içleri ferahlatmaya ve Allah muhabbetiyle latifeleri yakıp kavurmaya yetmektedir. Böylece gönül dünyası nurlanan insan, karanlıklar içinde yarasalara arkadaşlık etmekten kurtulmaktadır.

Rahmet ve şifa kaynağımız

Batıl itikatlar günümüzde mikrop gibi yayılmıştır. Dünya kuruldu kurulalı vicdan ve düşünceler hiç bu kadar bulanmamıştır. Batı dünyasında ortaya çıkan her ahlâksızlık hiç parola sorulmadan bizde kabul görmektedir. Dolayısıyla günahlar sel gibi üzerimize gelmektedir. Ard arda işlenen büyük günahlar müminin manevi hayatını altüst etmektedir. Ortalıkta dolaşan yığınla bozuk akide ve inanışlardan dolayı iman tehlikededir. Ne yazık ki zamanımızda dindar insanlar dahi cehalet sebebiyle günde birkaç kere imandan çıkıp tekrar girebilmektedirler. Bir insan kâfir olduktan sonra tekrar iman edip nikah tazelese bile, önceki bütün sevapları yok olup gitmektedir. Bu yüzden manevi hayatımızı felç olmaktan kurtarmanın tek yolu, Kur'an ilimlerini öğrenip mucibince yaşamaktır. Allah Tealâ buyuruyor:

“Kuran'dan müminlere rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır” (İsra, 82)

Evet, Kur'an şifadır. Bilumum batıl itikat ve kötü ahlâkın ilacı Kur'an'dır. O yüzden zaruret miktarı da olsa, akaid ve fıkıhla ilgili ilimleri ve nefsin halleriyle ilgili tasavvufî bilgileri öğrenmek her mümine farzdır. Öğrenmeyenler haram işlemektedirler.

Ayrıca Kur'an-ı Kerim'i yüzünden okumasını bilmeyen, ondan doğru dürüst ezberi bulunmayan bir kimsenin, hayatı boyunca kılmış olduğu bütün namazları tehlikededir. Zira namazda aslına uygun bir şekilde telaffuz edilmeyen bir kelime, o namazı ifsad edebilir. Farkında olmadan yıllarca böyle namaz kılan şahıs ahirette -Allah korusun- namazdan hiçbir şey bulamayabilir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Allah Rasulü s.a.v.: “Sizin en hayırlınız Kur'an'ı (hakikatleriyle birlikte) öğrenen ve öğretendir” buyurmuştur.

Yukarıda geçen âyet-i kerîmede belirtildiği gibi, Kur'an-ı Kerim manevi hastalıkların yanı sıra maddi hastalıkların da şifasıdır. Bizzat Hz. Rasul-i Ekrem s.a.v. maddi hastalıkların tedavisinde Kur'an ile rukyede bulunmuş, Ashab-ı Güzin'i de bu hususta teşvik etmi ştir. Hatta Kur'an'dan şifa aramamayı eksiklik kabul ederek: “Kim Kur'an'la şifa talep etmezse Allah ona şifa vermez” buyurmuştur.

O halde müminler tıbbî tedaviyi terk etmemek kaydıyla hastalık ve şifa kudret elinde olan Allah Tealâ'ya Kur'an ile iltica etmelidirler.

Öyle bir taç ki...

Ne yazık ki günümüzde ailelerin önemli bir kısmı çocukları üniversiteyi kazanabilsinler diye varlarını yoklarını feda ettikleri halde, aynı hassasiyeti dinî terbiye verme hususunda göstermemektedirler. Daha doğrusu bu mevzuyu yeterince umursamamaktadırlar. Böylece kalbinde Allah korkusu kalmayan çocuklar, toplumun içine birer saatli bomba gibi salınmakta, dünyaları gibi ahiretleri de harap olmaktadır.

Dindar bir anne babanın en büyük ideali ise Allah'ın rızasını kazanmak ve Kur'an ehli salih evlat yetiştirmektir. Bu meseleyi önemsedikleri kadar hiçbir meseleyi önemsemezler. İşte böyle bir anne-baba için Hz. Rasulullah s.a.v. şu müjdeyi vermektedir:

“Kim Kur'an'ı okur ve onunla amel ederse, kıyamet günü babasına bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş bir eve girse, onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse Kur'an'la amel edenin ışığı nasıl olacak, düşünebilyor musunuz?” (Ebu Davud)

Böyle anne-babaların öldükten sonra amel defterleri de kapanmaz. Çocuklarının bütün ibadet ve taatlerinin bir misli de onların hesabına geçer.

Cennet ve şefaat ehli hafızlar

Kur'an-ı Kerîm'in haber verdiği hakîkatlere îman ettikten sonra, onu okuyup ezberleyen ve amel etmek için gayrette bulunan bir mümin, cennete girdiği gibi ailesine de şefaat eder. Hadîs-i Şerîfte şöyle buyrulmaktadır :

“Kim Kur'an okur, ezberler, helal kıldığı şeyi helal kabul eder, haram kıldığı şeyi haram kabul ederse, Allah o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem vacip olmuş ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır” (Tirmizî)

O yüzden ehlullahtan olan zatlar, göğsünde Kur'an taşıyan, ilmiyle amil hafız ve alimlerin bulunduğu odaya doğru ayaklarını uzatarak yatmamışlardır.

Hesapsız sevap vesilemiz

Günahları en çok eriten, müminin makamını yükselten amellerin başında Kur'an-ı Kerim tilaveti gelmektedir. Hadîs-i şerifte buyurulur ki:

“Kur'an-ı Kerim'den tek bir harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle (kayda geçer).” (Tirmizî)

Fakat alimlerin belirttiği üzere, Cuma akşamları gibi mübarek gün ve gecelerde okunan Kur'an'ın sevabı daha da fazladır. Üç aylarda ise katlanarak artmaktadır. Mesela: Recep ayında yüz, Şaban ayında üçyüz , Ramazan-ı Şerif'te bin, bu ayın Cuma gecelerinde binlercedir. Kadir gecesinde ise, Kur'an-ı Kerim'in her bir harfi için otuzbin hasene vardır. Hz. Ali r.a. da nafile namazın kıyamında okunan Kur'an'ın her harfine yüz sevap verileceğini belirtmektedir. (Gazalî, İhya)

Amr b. Âs r.a. Hazretleri'nden rivayet edildiğine göre, kişiye ezberlediği her ayet için cennette bir derece verilir. Ebu Davud, Tirmizî ve İbn-i Mace'nin rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır :

“Kur'an'ı okuyup ona sahip çıkan kimseye ahirette denir ki: Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel. Dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zira senin makamın okuduğun en son ayetin seviyesindedir.”

Burada “Okuduğun âyet sayısınca yüksel” denildiğine göre, Kur'an-ı Kerim'i tamamıyla okuyup hatmeden, ahirette en yüksek dereceyi ihraz eder. Bir parça okuyan da okuduğu ayetin sayısına uygun bir mertebeye kadar yükselir ve orada kalır. Şu halde sevabın en yüce mertebesi, hatm-i şerifle elde edilir.

Hiç bıktırmayan yolculuk

Dünyada bin kere okunduktan sonra binbirinci kere okunmaya iştiyak duyulan Kur'an'dan başka bir kitap yoktur.

Bir sahabi, “Ey Allah'ın Rasulü, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Rasulüllah s.a.v., “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan” cevabını verdi. Sahabi “Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?” diye sorunca şu cevabı verdi: “Kur'an'ı sonuna kadar okur, bitirdikçe yeniden başlar.” (Tirmizî)

O yüzden günlük olarak Kur'an okuyan ve ondan bazı sureleri ezberleyen kimsenin günahları dökülmekte, sevapları çoğalmakta ve makamı yükselmektedir. Günde bir cüz Kur'an okuyan şahsın milyonlarca günahı bağışlanabilir. Ya da bir o kadar sevap kazanabilir. Özellikle de lâtifeleri harekete gelen zikir ehlinin Arş-ı Alâ'ya doğru çıktığı ulvi yolculuğunda Kur'an tilâvetinin çok faydası vardır. Süratle mesafe kat etmesine yardımcı olur. Her ikisi de zikir olan vird ve Kur'an tilâveti birlikte yürütülmelidir. Hz. Rasulullah s.a.v.'in ve bütün Sâdât-ı Kiram'ın yolu budur.

En büyük şefaatçi

Taberanî'nin naklettiği bir hadis-i şerifte: “Allah katında Kur'an'dan daha üstün şefaatçi yoktur. Ne peygamber, ne melek, ve ne de başkaları” buyrulmaktadır. Diğer bir hadîs-i Şerifte de zikir ve duaların çıkardığı sesler şöyle tasvir edilir:

“Arş-ı Azam'ın etrafında daima arı sesi gibi sesler duyulur. Sizin tesbih, tehlil, tekbir ve tahmidleriniz, vızıltılar halinde Allah'ın Arşı'nın etrafında tıpkı oğul veren arı şeklinde vızıltılar çıkartır. Ve bunların tek dilekleri de sahiplerinin affedilmesidir. Rabbiniz'in yanında böyle şefaatçilerinizin bulunmasını istemez misiniz?” (Ahmed b. Hanbel)

Başka bir hadis-i şerifte de sırf Allah rızası için Kur'an okuyanların kıyamet günü siyah miskten bir tepe üzerinde oturacaklarını, onlar için korku ve hesap münakaşası olmayacağı belirtilmektedir.

Melekler seni dinliyor

Güzel sesiyle tanınan Ensar'dan Üseyd ibnu Hudayr r.a. geceleyin hurma harmanında iken Bakara Suresi'ni okuyordu. Hemen yakınında da atı bağlı idi. Birden bire atı şahlandı. Bunun üzerine okumayı bıraktı. At da sakinleşti. Üseyd her okumaya başlayışında at şahlanıyordu. Oğlu Yahya ata yakındı. Ona bir zarar vermesin diye uzaklaştırmak için yanına gitti. Bir ara başını göğe kaldırınca bir de ne görsün! Gökte şemsiye gibi bir şey ve içerisinde kandilimsi nesneler var.

Sabah olunca koşup gördüklerini Rasulullah s.a.v. Efendimiz'e anlattı. Hz. Peygamber s.a.v., “O gördüklerin neydi biliyor musun?” diye sordu. Hayır, cevabı üzerine şöyle buyurdu:

“Onlar meleklerdi. Senin sesine gelmişlerdi. Sen okumaya devam etseydin, seni sabaha kadar dinleyeceklerdi. Öyle ki, sabahleyin herkes onları seyredebilecekti. Çünkü gizlenmeyeceklerdi.” (Buharî)

Ebu Hüreyre r.a.'dan rivayet edildiğine göre: “Hangi evde Kur'an-ı Kerim okunursa, orada bolluk bereket çoğalır, şeytanlar uzaklaşır ve melekler oraya hücum eder. Hangi evde Kur'an okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk baş gösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istila eder.” (Gazalî, İhyâ)

Okuyanını koruyan sureler

Kur'an-ı Kerim'den okunan muhtelif sureler, muhtelif şekillerde temessül edebilir. Bir hadis-i şerifte Bakara ve Âl-i İmran Surelerini okumak tavsiye edilmiş ve şöyle buyurulmuştur :

“Onlar sanki iki bulut veya aralarında nur ve aydınlık olan iki siyah gölgelik veya sahiplerini savunma vaziyeti almış saflar halinde iki kuş sürüsü gibidirler.” (Müslim, Tirmizî, Darimî)

Bu sureler iki bulut ve gölgelik, ya da kuş sürüsü şeklinde temessül ederek mümini korumaktadırlar. Kur'an'ın kıyamet günü insan şeklinde geleceğini rivayet eden hadisler de vardır.

Dünyada iken de surelerin muhtelif şekillerde temessül etmesiyle alakalı bazı kerametlerin vuku bulduğuna dair haberlere rastlanmaktadır. Muhyiddin-i Arabî k.s. Hazretleri çocukken hastalanmış ve rüyada Yasin Suresi'ni güzel kokulu ve kuvvetli bir adam şeklinde görmüştü. Kendisini koruyordu. “Sen kimsin?” diye sorduğunda: “Ben Yasin Suresiyim. Seni koruyorum” demişti. Kendine geldiğinde, babasının başında ağlayarak Yasin Suresi'ni okuyup bitirdiğini anlamıştı.

Yine İbnü'l-Arabî Hazretleri'nin anlattığına göre, evliyaullah'tan Fatıma isminde ihtiyar bir kadın vardı. Bu kadın Fatiha Suresi'ni okudu ve bu sureden zavallı, kimsesiz bir kadının uzak beldede bulunan kocasını getirmesini rica etti. Çok geçmeden Allah'ın izniyle adam geldi.

Gönülden gözlere inen rahmet

Kur'an-ı Kerim'i güzel ve hüzünlü bir sesle okuyup kalbiyle ya da gözüyle ağlamak müstehaptır . Bu kalbin huşuunu artırır. Ayet-i kerimede: “Ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. (Kur'an okumak) onların huşularını artırır” (İsra, 109) buyrulmaktadır. Hadis-i Şerifte ise: “Kur'an okurken ağlayın, eğer ağlayamazsanız ağlar gibi yapın” (İbn-i Mace) buyrulmaktadır.

Netice itibariyle Kur'an'ın girmediği kalp mezardan karanlık ve ruhsuz, onsuz duygular bataklık, düşünceler zehir, hayat derbeder, mantık sefil, haller perişan. Kısacası onsuz hayat hayat değil. Dünyanın mevcudiyeti ona bağlı. Çünkü Kur'an dünyanın aklı hükmünde.

Evet, yeryüzünde Kitabullah okunmaz hale gelir, Kur'anî değerler ortadan kalkarsa, dünyanın aklı gider, deli divane olur. Sonunda akılsız başıyla çırpına çırpına kıyametine yuvarlanır.
 
Üst Ana Sayfa Alt