Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Kur'an-ı Kerim'in Kilitleri -3-

Bir Müslümanın Günlüğü Çevrimdışı

Bir Müslümanın Günlüğü

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Kur'an-ı Kerim'in Kilitleri -3-

20200506_011312-1.jpg


Es selamu aleykum

Bir önceki yazımızda (yazı için tıklayın) İlah'ın anlamının ne demek -olmadığını- öğrenmiştik. Bu yazımızda ise, İlah ne demektir onu öğreneceğiz inşaAllah. Maksadım en başta vakit darlığı, işi gücü, çocukları yüzünden vakit bulamayıp uzun yazıları okumaktan kaçınan kişiler için -özetin özeti olacak şekilde- konuları açıklamaktır. (Arzu eden verdiğim bilgilerin doğruluğunu teyit için derin araştırma yazılarını bulup inceleyebilir, nihayetinde bulacağı bilgiler aynı olacaktır.)

İlah:

Evvela en genel anlamda "Kendisine tapılan, ibadet edilen" demektir. Öz anlamı budur.

Ayrıntıda ise; ki insanların bilmediği ve kaçırılmaması gereken anlam bunlardır:

-Allah'ı sever gibi veya daha fazla, aşırı derecede sevilen her varlık için ilah kelimesi kullanılır.

-Kurtarıcılık makamında görülüp, kendisine sığınılan, imdad istenen her varlık için ilah kelimesi kullanılır.

-Kendisine kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz itaat, kulluk edilen her varlık için ilah kelimesi kullanılır.


Kısaca “ibadet” olarak bilinen herhangi bir amelin, -Allah'tan başka- (taştan, ağaçtan put, melek, insan, şeytan, cin, ideoloji, sistem vs her ne isim verirseniz verin) her hangi bir varlığa yöneltildiği her durumda, bu varlık kişinin ilahı olarak adlandırılır.

Rabbimiz burada andığımız (ve herkesçe bilindiği için burda adı geçmeyen namaz, oruç gibi) tüm ibadetleri -tek sahibi olarak- Kendisine has kılmıştır. Yani Müslümanlar olarak bizler -ibadet olarak bilinen tüm amelleri- sadece Allah'a sunarız, O'na ibadet ederiz; sadece O'na dua eder, O'na sığınır, O'ndan yardım dileriz; sadece O'nun emir ve yasaklarını kayıtsız şartsız uygular, sadece O'na kulluk ederiz; hayatımızın merkezi, yönlendiricisi, tüm amacı sadece O'dur, sevgimiz de bu yüzden en çok O'nadır, O'ndan daha çok veya eşit sevdiğimiz varlık asla yoktur.

İşte “Allah'tan başka ilah yoktur” derken, bizler tüm bu ibadet olan amelleri sadece Allah'a yapacağımızı, O'ndan başkasına ise bu amellerimizi asla yöneltmeyeceğimizi ilan ederiz. Bizler ilah olarak sadece Allah'ı biliriz. Ve kim bu amellerden her hangi birisini (hudutsuz sevgi, sığınma, kayıtsız şartsız itaat) bir başka varlığa yöneltirse -Allah’ı bırakıp veya Allah’la birlikte- o varlığı ilah edinmiş, yani Allah’a ortak koşmuş, yani Allah’a şirk koşmuş olur. Bu büyük afetten Rabbimize sığınır, cahillikle bu amelleri işleyenler için Rabbimizden hidayet dileriz. Amin…

Kavram olarak bunları açıkladıktan sonra, konuyu daha iyi anlamanız için ilgili konu başlıkları altında, verdiğim ayetleri tefekküre davet ediyorum:

1. Sevgide Şirk:

Yüce bir “Sevgi” ve o sevginin getirisi olan hayranlıkla birlikte dillerden dökülen Hamd’ın/Övgü’nün mutlak olarak sadece Rabbimize has olması gerektiğini ifade eden ayetler:

“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.” Fatiha: 2

“İnsanlardan bazısı Allah’tan başkasını Allah’a eşler ve benzerler edinir de onları, Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise daha çok Allah’ı severler.” Bakara: 165

“Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın.” Bakara: 200

“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve âcizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt.” İsra: 111

2. Duada Şirk:

Kendisinden başkasına sığınanları, el açıp dua ederek yalvaranları, imdad isteyenleri kınayan Rabbimiz, bu ayetleriyle sığınılıp yardım istenilecek tek mercinin Kendisi olduğunu bizlere anlatmaktadır. Her kim dua etme/el açıp göklerden, gayblerden yardım isteme amelini Allah’tan başkasına yöneltirse, “dua” ibadetinde Rabbimize ortak koşmuş ve açıkça şirk işlemiş olur:

“Allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek kimselere yalvarandan daha sapık kimdir? Çünkü, yalvardıkları kimseler onların yalvarışlarından habersizdirler.”
Ahkaf:5

“Allah'ın dışındaki yalvardıklarınız tıpkı sizin gibi birer kul, birer yaratıkdırlar. Eğer onlara ilişkin düşünceniz doğru ise, çağırın onları da, size karşılık versinler bakalım.”
Araf:194

“De ki: 'Ben sadece Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam.'”
Cin: 20

“Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!”
Neml:62

“Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O'na (olan) dır. Onların Allah'tan başka çağırdıkları ise, onlara hiç bir şeyle cevap vermezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. Küfre sapanların duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir.”
Rad:14

“Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!”
Şuara: 213

Rasulullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- dua ile ilgili hadislerinden de buraya aktarmak isterim, ki duanın bir ibadet olduğunu daha net bir şekilde anlayın:

“Dua ibadetin özüdür.” Tirmizî, Daavât 1

“Dua ibadettir.” Riyazü’s-Salihin, Hadis No:1438

3. İtaatte Şirk:

Allah'ın tek hüküm sahibi olduğu ve haliyle tek itaat edilecek varlık olduğu; O'ndan başkasına kayıtsız şartsız itaat edilemeyeceği ile ilgili bazı ayetler:

“Hüküm ancak Allah’ındır.”
Yusuf: 40

Ayet çok açık. Hüküm Allah’ın ise, “Allah’tan başka hüküm verenin hükmü” nedir?

Tefekküre devam edelim:

“Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer kesin yargı bulunmayacak olsaydı aralarında hemen hükmedilirdi. Doğrusu, zalimlere can yakıcı azap vardır.”
Şura:21

“Allah’tan başka hüküm verenin hükmü” ilahlık makamı ise, ona uyanın hükmü de “Bu şahsı ilah kabul etmiş olduğu” gerçeğidir. Allah’ı sözde tek ilah olarak kabul etse bile, “kayıtsız şartsız itaat, tek olan Allah’a boyun eğme” ibadetinde Allah’a ortak koşmuştur.

“Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a aittir; "İşte bu Allah, benim Rabbimdir. O'na güvenirim ve O'na yönelirim.” Şura: 10

Bu ayet gereği, ayrılığa düştüğümüz konularda Allah’ın hükmünü nerden bileceğiz peki? Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim bunun için olmasın sakın?

“Doğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap'ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf olma.” Nisa: 105

Ve bununla beraber:

“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”
Ahzab:36

Evet, Allah’ın Rasulünün -sallallahu aleyhi ve sellem- sünneti de hüküm kaynaklarından biridir. İtaat, boyun eğme sadece bunlaradır. Allah bizler için rehber olacak iki kaynak sunmuştur önümüze: Kitabı Kur’an ve Rasulünün sünneti; işte Allah’ın bizler için hükmü özetle bu ikisindedir. Peki bunların dışında hükümler icad edenler kimlerdir? Allah’ın yasakladıklarını caiz kılanlar, helallerini haram kılanlar? Bu kişilerin hükmü nedir? Ve bu kişilere itaat edenlerin hükmü nedir?

“De ki: ‘Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi rab edinmesin. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz Müslümanlarız.’” Al-i İmran: 64

“Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı'dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden münezzehtir.” Tevbe: 31

Bu ayetlerle ilgili bir hadisi dikkatinize sunarak konuyu sonlandırıyorum:

“…Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu Mesih’i Rabler edindiler.” (Tevbe: 9/31) Nebi (s.a.v.) bu ayeti kerimeyi okudu. Bunun üzerine Adiyy b. Hatem Rasulullah’a (s.a.v.) dedi ki:

“Muhakkak onlar, onlara ibadet etmiyorlar ki.” Rasulullah (s.a.v.):

“Onlar Allah’ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?” dedi.

Adiyy b. Hatim: “Evet” deyince, Rasulullah (s.a.v.):

“İşte böylece onlara ibadet ediyorlar” buyurdu.


(Tirmizî, Tefsir: 10; Taberi: 14/210 (61632-61634); Suyutî, Durru’l-Mensur, 3/230; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra.)

Son Söz:

Helali yasaklayıp, haramı serbest bırakanlara itaat etmek, eşittir o kişileri Rab edinmedir, ibadet etmedir. Akledenlere ne mutlu…

Her ne kadar şu ana kadar açıklamasını yaptığımız kavramlar Tevhid’i anlamada başlangıç için yeterli olsa da, kalan birkaç kavramı da özet de olsa sonraki yazıda aktaracağım. -İnşaAllah devam edecek-


Yazı Dizisinin Tamamı:



Bir Müslümanın Günlüğü
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt