Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

KURANI KERİMDE Kİ İMAM HZ ALİ (A.S) DIR

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
اِنَّا نَحْنُ نُحْيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْ وَكُلَّ شَیْءٍ اَحْصَيْنَاهُ فٖى اِمَامٍ مُبٖينٍ
Okunuş İnna nahnu nuhyil mevta ve nektubu ma kaddemu ve asarahum, ve kulle şey'in ahsaynahu fi imamim mubîn.
Diyanet Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.
Elmalılı Orj. Hakıkat biz. Biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şeyi açık bir kütükte bir «İmam-ı Mübîn» de ihsa etmişizdir
Ö.N. Bilmen Şüphe yok ki, Biz ölüleri diriltiriz ve onların önden göndermiş olduklarını ve eserlerini yazarız. Ve zâten herşeyi pek apaçık bildiren bir Levh-i Mahfuz'da zabtetmişizdir.
C. Yıldırım Şüphesiz biz, evet biz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri (koydukları izleri) yazarız. Ve her şeyi açık ve açıklayıcı bir Ana Kitap'ta sayıp tesbit etmişizdir.
A.F. Yavuz Gerçekten biz, ölüleri diriltiriz; (ölümlerinden önce iyi ve kötü) ileri gönderdikleri amelleri ve (öldükten sonra) geri bıraktıkları (iyi ve kötü) eserleri yazarız. Biz her şeyi İmam-ı Mübîn’de= Levh-i Mahfûz’da yazıp saymışızdır.
H.B. Çantay Hakıykat, ölüleri biz diriltiriz biz. Önden gönderdikleri şeyleri ve (bırakdıkları) eserleri de biz yazarız. (Zâten) biz her şey'i apaçık bir kitabda (yazıb) saymışızdır.
M. Esed Gerçek şu ki Biz, ölüyü yeniden hayata döndüreceğiz ve onların gelecek için yaptıkları her türlü (eylemi) ve geride bıraktıkları bütün (iyi ve kötü) izleri kayda geçireceğiz. Zira biz, her şeyin apaçık kaydını tutarız.
A. Bulaç Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini biz yazarız. Biz her şeyi, apaçık bir kitapta tesbit edip korumuşuz.
Y.N. Öztürk Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderdiklerini de eserlerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.
Diyanet Vakfı Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) sayıp yazmışızdır.
Elmalılı S1 Gerçekten Biz. Biziz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdiklerini ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz. Zaten herşeyi açık bir kütükte «İmam-ı Mübin» de de ihsa (sayıp tesbit) etmişizdir.
Elmalılı S2 Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir «imam-ı mübin»de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.
TefhimulKuran Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini de biz yazarız. Biz her şeyi, apaçık olan bir kitapta tesbit edip korumuşuz.
F. Kuran Biziz, biz ki, ölüleri diriltiriz ve öne sürdükleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Biz; her şeyi, apaçık bir Kitab'a yazmışızdır.
A. Gölpınarlı Şüphe yok ki biz, ölüyü diriltiriz ve yazarız önceden, dünyâda yaptıklarını ve sonradan bıraktıkları izleri ve her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazdık, takdîr ettik.
S. Ateş Biziz, biz ki, ölüleri diriltiriz ve öne sürdükleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Zaten biz, her şeyi apaçık bir kütüğe ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.
S. Yıldırım Ölüleri diriltecek Biz’iz. Yaptıkları her şeyi ve bütün izlerini bir bir kaydeden Biz’iz. Velhasıl her bir şeyi, apaçık bir kitap’ta sayıp döken Biz’iz.
A. Uğur Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) sayıp yazmışızdır.
G. Onan Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini biz yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta / Levh-i Mahfuz'da tesbit edip korumuşuz.
Ş. Piriş Şüphesiz biz, ölüleri diriltiriz ve onların yaptıkları her işi ve bıraktıkları izleri yazarız. Her şeyi açık bir kumanda altında toplamışızdır!
A.Y. Ali Verily We shall give life to the dead, and We record that which they send before and that which they leave behind, and of all things have We taken account in a clear Book (of evidence).
M.M. Pickthall Lo! We it is Who bring the dead to life. We record that which they send before (them), and their footprints. And all things We have kept in a clear register.
M.H. Şakir Surely We give life to the dead, and We write down whatthey have sent before and their footprints, and We haverecorded everything in a clear writing.

8 — Doğrusu Biz; onların boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkaları geçirdik. Bunun için artık başlan yukarı kalkıktır.

9 — Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed çe>kmişizdir. Gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık göremezler.

10 — Onları ister korkut, ister korkutma; onlar' için birdir, îmân etmezler.

11 — Sen, ancak zikre ittibâ eden ve görmeden Rah-mân'dan korkanı uyarırsın. Artık ona mağfiret ve yüce mükâfatı müjdele.

12 — Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz. İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitabta saymışızdır.

Boyunlarına Demir Halkalar Vurulanlar
Allah Teâlâ buyuruyor ki: Aleyhlerinde şakâvetin kesinkes yazılmış olduğu bu kişilerin hidâyete ulaşmaları; eli çenesinin altından birleştirilerek zincire vurulmuş ve başı yukarıya doğru dikili kalmış kimselerin kurtuluşundan farksızdır. ( öj*uJL» ) kelimesi; başı kalkık olan demektir.
(...)
Avfî, İbn Abbâs'tan naklen «Doğrusu Biz; onların boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirdik.» kavli hakkında" şöyle demiştir: Bu âyet Allah Teâlâ'nın «Elini de boynuna yapışık tutma» (İsrâ, 29) kavli gibidir. Yani onlann elleri boyunlarına bağlanmış ve artık onun iyilikle açmaya güçleri yetmez, demektir. Mücâhid ise ( öj>*-+Â* (%-^i ) ifâdesinin şu anlama geldiğini bildirir: Onların başları kalkıktır. Elleri ağızlarının üzerine düşmüştür ve her türlü hayırdan alıkonulmuşlardır.
«Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed çekmişizdir.» Mücâhid; hakkı önleyen bir engel, demiştir. Onlar önlerinden ve arkalarından engellendikleri için haktan tereddüt ederler. Katâde ise bu sed-lerin, sapıklıklar olduğunu bildirir.
((Gözlerini perdelemişizdir.» Gözlerini hakka karşı Örtmüşüzdür. «Bu yüzden artık göremezler.» Hayırdan faydalanıp da hakka doğru yol bulamazlar. İbn Cerîr Taberî, İbn Abbâs'tan nakleder ki; o, bu âyeti ( ıvaI^iaIi ) şeklinde ayn ile okur ve; gece karanlığına tutulmuş gözler giDi kıldık, anlamını verirmiş. Abdurrahmân ibn Zeyd İbn Eşlem de der ki: Allah onlarla İslâm ve îmân arasına bu şeddi germiştir. Dolayısıyla onlar İslâm'a teslim olamazlar. Sonra Abdurrahmân İbn Zeyd İbn Eşlem şu âyeti okumuştur: «Doğrusu üzerlerine Rabbmm sözü hak olanlar inanmazlar. Onlara her türlü âyet gelse bile Elem verici azabı görünceye kadar.» ( Yûnus, 96-97) Sonra devamla şöyle demiş: Allah'ın alıkoyduğunu doğru yola getirecek kimse yoktur.
İkrime der ki: Ebu Cehil; Muhammed'i görürsem mutlaka şöyle ve şöyle yaparım, dedi. Bunun üzerine «Doğrusu Biz; onların boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirdik. Bunun için artık başları yukarı kalkıktır. Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed çek-mişizdir. Gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık göremezler.» âyeti nazil oldu. İkrime der ki: Ebu Cehil'e; işte şu Muhammed'dir, diyorlardı da o, nerede o? Nerede o? diyor ve göremiyordu. Bu rivayeti İbn Cerîr Taberî nakleder.
Muhammed İbn îshâk der ki: Bize Yezîd İbn Ziyâd Muhammed ibn Kâ'b'ın şöyle dediğini nakletti: Halkın oturduğu bir sırada Ebu Cehil dedi ki: Siz kendisine uyduğunuz takdirde Muhammed sizin krallar olacağınızı iddia ediyor. Öldüğünüz zaman tekrar dirileceğinizi öne sürüyor. Ürdün bahçelerinden daha güzel bahçelerinizin olacağım söylüyor. Ona muhalefet ettiğiniz zaman da bütün bunlardan alıkonaca-ğınızı, öldükten sonra dirilip cehennemde azâb göreceğinizi haber veriyor. Bu sırada Hz. Peygamber çıkageldi elinde bir avuç toprak vardı. Allah Teâlâ onların gözlerini kapadı, Rasûlullah (s.a.) o toprağı başlarının üzerinden serpiyor ve Yâsîn sûresinin baştarafmı okuyordu: «Yâ-Sîn, Kur'ân-ı Hakîm'e andolsun ki...» nihayet «Önlerinden bir sed ve arkalanndan da bir sed çekmişizdir. Gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık göremezler.» âyetine gelince; Rasûlullah (s.a.) ihtiyâcını gidermek için çıkıp gitti. Onlar Hz. Peygamberin gireceği kapıdan girmesini hâlâ bekleyeduruyorlardı. Sonra evden bir başkası dışarı çıktı ve; rie bekliyorsunuz? dedi. Onlar; Muhammed'i bekliyoruz, dediler, O da; Muhammed buradan çıktı, dedi. Hepinizin başına toprak serpti, sonra da ihtiyâcını gidermek için çıktı gitti, dedi. Onlardan her biri başındaki toprağı silkelemeye koyuldu. İkrime der ki: Hz. Peygambere Ebu Cehil'in sözü ulaştırıldığında buyurdu ki: Evet, ben de bunu söylüyorum. Ben onları keseceğim. Ebu Cehil de bunlardan birisidir.
«Onları ister korkut, ister korkutma; onlar için birdir, îmân etmezler.» Allah Teâlâ onların aleyhinde sapıklık mührünü basmıştır. Uyarman onlara hiç fayda sağlamaz ve bundan etkilenmezler. Bu âyetin benzeri Bakara sûresinde: «Şüphesiz ki o küfretmiş olanları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.» (Bakara, 6) ve Yûnus sûresinde: «Doğrusu, üzerlerine Rabbmm sözü hak olanlar inanmazlar. Onlara her türlü âyet gelse bile. Elem verici azabı görünceye kadar.» (Yûnus, 96-97) geçmişti.
«Sen, ancak zikre ittibâ eden ve göremeden Rahmân'dan korkanı uyarırsın.» Senin uyarın ancak Kur'ân-ı Azîm'e uyan mü'minlere fayda sağlar. Onlar Allah'tan başka kimsenin görmediği yerde Allah'tan korkarlar ve Allah'ın kendilerini gözlediğini ve yaptıklarını bildiğini kabul ederler. «Artık ona bir mağfiret ve yüce bir mükâfatı müjdele.» Günâhlarının bağışlanmasını, güzel ve büyük bir mükâfatı müjdele. Nitekim Allah Teâlâ Mülk sûresinde de şöyle buyurur: «Muhakkak ki görmeden Rablarından korkanlar için, bir mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.» (Mülk, 12).
Sonra Allah Teâlâ buyuruyor ki: «Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz.» Kıyamet gününde. Bu âyette aynı zamanda Allah Teâlâ'nm kalbleri dalâletle sönmüş bulunan kâfirlerden dilediğini dirilterek hakka, hidâyet edeceğine işaret vardır. Nitekim kalblerin kararmasından söz eden âyet-i kerîme'nin devamında da şöyle buyurmaktadır: «Bilin-ki; muhakkak Allah, ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Doğrusu Biz, size akledesiniz diye âyetleri açıkladık.» (Hadîd, 17).
«İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız.» İşledikleri amelleri Biz yazarız. «Geride bıraktıkları» kavli üzerinde iki ayrı görüş vardır: Birincisi, onların bizzat kendilerinin yaptıkları amelleri Biz yazarız ve öldükten sonra bıraktıkları izleri de kaydeder ve buna göre onları- mükâfatlandırırız. Eğer bıraktıkları eserler hayır ise; hayır ile, şer ise, şer ile onlan cezalandırırız. Nitekim Rasûlullah (s.a.) buyurur ki: Kim İslâm'da güzel bir sünnet koyarsa, onun mükâfatı ve kendisinden sonra onunla amel edenin mükâfatı onların ecirlerinden hiç bir şey eksiltilmeksizin ona yazılır. Kim de islâm'da kötü bir yol açarsa, onun günâhı ve ondan sonra onunla amel edenlerin günâhı onlarınkinden hiç bir şey eksiltmeksizin onun üzerine yazılır. Bu hadîsi Müslim, Şu'be kanalıyla... Cerîr İbn Abdullah el-Becelî'den nakleder. İbn Ebu Hatim de aynı hadîsi babası kanalıyla... Cerîr İbn Abdullah'tan nakleder ve uzun olarak kaydettikten sonra da bu âyet-i kerî-me'yi zikreder. Müslim de aynı hadîsi Ebu Avâne kanalıyla... Cerîr'den nakleder. Bir başka hadîs te Müslim'in Sahîh'inde Ebu Hüreyre'den nakledilen şu hadîstir ki; Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurur:
tnsan öldüğü zaman; onun ameli kesilir. Ancak üç şey müstesnadır: Carî olan bir sadaka, yararlanılan bir ilim ve kişiye dua eden sâlih bir evlâd.
Süfyân es-Sevrî Ebu Saîd'den nakleder ki: o, Mücâhidin «Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz...» âyeti konusunda şöyle dediğini bildirir: Onların sapıklıktan geriye bıraktıkları şeyleri de biz yazarız. İbn Ebu Lehîa, Atâ İbn Dînâr kanalıyla... Saîd İbn Cübeyr'in «İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız.» kavli konusunda şöyle dediğini nakleder: Geriye bıraktıkları; ortaya koydukları kaide ve kurallardır. Kendileri öldükten sonra tabileri o kaidelere göre hareket ederler. Eğer bu kaideler hayırlı ise, o kişi için de bu kaideleri uygulayanların ecirleri kadar ecir yazılır. Ve yaptıklarının mükâfatından hiç bir şey eksiltilmez. Şayet kötü ise, onların günâhı kadar onun üzerine günâh yazılır ve yaptıklarının günâhlarından hiç bir şey eksiltilmez. Bu görüşleri İbn Ebu Hatim de zikreder ki Beğavî'nin tercih ettiği görüş de budur.
İkinci görüşe gelince; «Geride bıraktıklarını Biz yazarız.» kavlinden maksad, itaat veya isyan konusundaki te'sîrlerini biz yazarız, demektir. İbn Ebu Necîh ve başkaları, Mücâhid'den naklen derler ki: İşledikleri amelleri ve geride bıraktığı adımlarım Biz yazarız. Hasan ve Katâde de geride bıraktıklarının, adımları anlamına geldiğini söylerler. Hattâ Katâde der ki: Ey Âdemoğlu, Allah Teâlâ senin işlediklerinden herhangi bir şeyi görmeyecek olsaydı, şu adımlardan rüzgârın alıp götürdüğünü görmezdi. Fakat O, Âdemoğlunun bütün adımlarını ve amellerini saymış, Miatta bu adımlarının Allah'a itaat yolunda mı, yoksa isyan yolunda mı atıldıklarını kaydetmiştir. Sizden biriniz Allah yolunda eser bırakmak isterse onu yapsın.
Bu anlamda birçok hadîs-i şerîf vârid olmuştur:
1 — İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Abdüssamed... Câbir İbn Abdullah'ın şöyle dediğini nakletti: Mescidin etrafındaki yerler boş kalmıştı. Seleme oğulları mescidin yakınında bir yere taşınmak istediler. Rasûlullah (s.a.)a bu durum bildirilince buyurdu ki: Bana ulaştığına göre siz, mescide yakın bir yere taşınmak istiyormuşsunuz? Onlar; evet ey Allah'ın Rasûlü, biz bunu istiyoruz, dediler. Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki: Ey Seleme oğullan, sizin yurdunuz sizin eserlerinizi yazar, sizin yurdunuz sizin adımlarınızı kaydeder. Bu rivayeti Müslim, Saîd kanalıyla... Câbir'den nakleder.
2 — İbn Ebu Hatim der ki: Bize Muhammed İbn Yezîd... Ebu Saîd el-Hudrî'den nakletti ki; Seleme oğulları Medine'nin dış kısmında bir yerde imişler. Mescide yakın bir yere taşınmak istediklerinde «Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz. İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız.» âyeti nazil olmuş. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlara demiş ki: Sizin geride bıraktığınız adımlar yazılıyor. Bunun üzerine onlar yerlerini değiştirmekten vazgeçmişler. Bu âyet-i kerîme'nin tefsirinde bu hadîsi Tirmizî, Muhammed İbn Vezîr kanalıyla Ebu Saîd el-Hudrî'den nakletmekte münferid kalmıştır. Ve hadîsin arkasından da; bu hadîsin Sevrî'den nakli hasendir, garîbtir, diye ilâve etmiştir. Hadîsi İbn Cerîr Taberî de Süleyman İbn Ömer İbn Hâlid kanalıyla... Ebu Saîd el-Hudrî'den nakletmiştir.
Bu hadîs Sevrî'nin dışında başka yollarla da rivayet edilmiştir. Nitekim Hafız Ebu Bekr el-Bezzâr der ki: Bize Abbâd İbn Ziyâd... Ebu Saîd'in şöyle dediğini nakletti: Seleme oğulları Hz. Peygambere evlerinin mescide uzak olduğunu bildirerek dertlendiler. Bunun üzerine «İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız.» âyeti nazil oldu da, onlar yerlerinde ikâmet edip kaldılar. Yine Ebu Bekr el-Bezzâr der ki: Bize İbn el-Müsennâ... Ebu Saîd el-Hudrî'den yukarıdaki hadîsi rivayet etti. Bu âyetin nüzulü konusunda bu rivayetin zikredilmesinde ga-rîblik vardır. Çünkü sûre bütünüyle Mekke'de nazil olmuştur. Allah en iyisini bilendir.
3 — İbn Cerîr Taberî der ki: Biz Nasr İbn Ali... İbn Abbâs'tan nakletti ki; o şöyle demiş: Ansâr'ın yurdu mescidden uzaklarda idi. Onlar mescide yakın bir yere taşınmak istediklerinde bu âyet nazil cl-du. Bunun üzerine onlar; yerimizde oturur kalırız, dediler. İbn Cerîr bu rivayeti naklederse de onda merfû' hiç bir şey yoktur. Taberânî ve Abdullah İbn Muhammed İbn Saîd İbn Ebu Meryem kanalıyla... Abdullah İbn Abbâs'tan nakleder ki; o, şöyle demiş: Ansâr'ın yurdu mescidden uzakta idi. Onlar mescide yakın yere taşınmak istediler de, «İşlediklerini ve geride bıraktıklarını Biz yazarız.» âyeti nazil oldu. Bunun üzerine yurdlarında durup kaldılar.
4 — İmâm Ahmed der ki: Bize Hasan... Abdullah Amr'dan nakletti ki; o şöyle demiş: Medine'de bir adam vefat etti. Rasûlullah (s.a.) namazını kılıp buyurdu ki: Keski o doğduğu yerden başka bir yerde ölmüş olsaydı. Halktan birisi; neden ey Allah'ın Rasûlü? dediğinde, Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki: Kişi doğduğu yerden başka bir yerde ölürse, doğduğu yerden izinin kesildiği vere kadar kendisi için cennette ölçü konulur. Bu hadîsi Yûnus İbn Abd'ül-A'lâ... Abdullah'tan nakleder. İbn Cerîr Taberî de der ki: Bize Abd İbn Humeyd... Sâbit'in şöyle dediğini bildirdi: Enes ile birlikte yürüdüm ve yürüyüşümü hızlandırdım. Enes elimi tuttu ve birlikte yürüdük. Namaz kıldık, bitirince dedi ki: Ben Zeyd İbn Sâbît'le yürüdüm ve yürüyüşümü hızlandırdım. O dedi ki: Ey Enes bilmez misin, adımlar yazılıyor? Bilmez misin adımlar yazılıyor? Bu sözle bir önceki söz arasında bir çelişki yoktur. Hattâ ikisi arasında dikkat ve delâlet bakımından birbirine benzerlik vardır. Çünkü adımların yazılması ile hayır veya şer yolunda önderlik edenlerin davranışlarının yazılması arasında çelişki yoktur. Bunun yazılması daha da uygundur. Allah en iyisini bilendir.
«Biz, her şeyi apaçık bir kitâbta saymışızdır.» Bütün varlıklar Levh-i Mahfûz'da satırlara dökülmüş bir kitâbta kaydedilip yazılmıştır. ( ■ûa-Uf UVi ) kelimesi, burada kitabın anası demektir. Mücâhid, Katâde ve Abdurrahmân İbn Zeyd İbn Eşlem böyle derler. îsrâ sûresinde yer alan «O gün bütün insanları, imamları ile çağırırız.» (İsrâ, 71) âyeti de; yaptıkları amellerin hayır veya şer olduğuna şehâdet eden amellerini hâvî kitâblarıyla çağırırız, demektir. Nitekim Zümer sûresinde de şöyle buyurulur: «Kitaplar konmuş ve peygamberler ile şâ-hidler getirilmiştir.» (Zümer, 69). Kehf sûresinde de şöyle buyurulur: «Kitâb konulduğunda, suçluların onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün. Vah bize, eyvah bize, bu kitab nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmaksızın hepsini saymış? derler. Çünkü bütün işlediklerini hazır bulurlar. Ve Rabbın kimseye asla zulmetmez.» (Kehf, 49


 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
İstemeyene Vermeyin Öğüt..Anlamayana Boşu Boşuna Yorulmayın..Dinlemeyene Dilinizi İsraf Etmeyin...görmeyene Allah Şifa Versin Diyin...Olsun Bitsin...İnsalar Anlamak İstemiyorsa...Boşverin Gitsin...Ve Sonuç Olarak...Ceferi Denen Üye Uzatırsan Senide Öncekiler Gibi Banlayacağım Kusura Bakma...

Kör Atış Yapıyosunuz Bide İnat Ediyosunuz...Amacınız Sorun Çıkarmaktan Başka Birşey Değil
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
“Biz her şeyi apaçık bir imamda (yani Levh-i mahfuz’da) saymışızdır.” şeklindedir.


قَالَ عِلْمُهَا عِندَ رَبِّي فِي كِتَابٍ لَّا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنسَى



Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Onlar hakkındaki bilgi, Rabbimin nezdinde bir kitaptadır. (yani Levh-i mahfuz’da)dır.Rabbim ne şaşırır, ne de unutur." (Taha, 20/52)

Ebu Hureyre (ra) dedi ki:Rasûlullah (sallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Allah yaratıkları yaratmayı hükmettiğinde, Kendisine ait ve nezdinde bulunan kitabında, Kendi üzerine şunu yazdı:Şüphesiz rahmetim gazabımı geride bırakır. Buhârî, Tevhki 15, 22, 28, 55, Bediul-Halk I; Müslim, Tevhe 14-16;Tirmizi, Deavâi 99; İbn Mâce, Mukaddime 13, Zühd 35; Müsned, 11, 242, 258, 260, 313, 358...


Müslim'in Sahih 'inde de Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediği kaydedilmektedir: Selimeoğulları mescidin yakın bir yerine gelip yerleşmek istediler. (Cabir) dedi ki: O sırada etraftaki arsalar da boştu. Peygamber (sallahu aleyhi ve sellem) bu durumu öğrenince şöyle dedi: "Ey Selimeoğulları! Yurdunuzdan ayrılmayınız, izleriniz yazılır. Yurdunuzdan ayrılmayınız, izleriniz yazılır." Bunun üzerine onlar da: Yerimizden ayrılmak bu durumda hoşumuza gitmezdi, dediler. Müslim, I, 463; Buharı, I, 233, II, 666; Müsned, III, 106, 182, 263 (Müslim'in dışındakilerin hepsi Enes'ten)

Sabit el-Bünanî dedi ki: Ben Enes ile namaza gitmek üzere yürüyordum. Hızlıca yürümeye koyulunca, namaz bittikten sonra beni tuttu ve şöyle dedi: Peygamber (sav) ile birlikte yürüyorken hızlanıverdim. Beni namaz bittikten sonra alıkoydu ve bana dedi ki: "Sen izlerin dahi yazıldığını bilmiyor musun?" Enes b. Malik kendisini Zeyd b. Sabit'in alıkoyduğunu belirten bir rivayet olarak: İbn Ebi Şeybe, Musannaf, II, 138; İbn Abdi'1-Berr, et-Temhîd, XX, 233

Burdaki kasıt Levh-i mahfuz’dur yoksa bazılarının iddia ettiği gibi Ali radıyallahu ahnuma değildir.Bu Şialar ayetleri çok saptırırlar Kur’an‘ın zaten Tahrif olduğunu iddia ederler zaten kendileride Kur’an’ın bir çok ayetini saptırıp kendi kafalarına göre tevil etmişlerdir.

Kur’an’ın tahrif olunduğuna dair Şia’ların yanında ki rivayetler muteber yollarla nakledilmiştir yani güvenilirdir:

El-Hui bir yandan Kur’an’ın tahrifi görüşünü inkar eder görünmeye çalışırken bir yandan da hilekar ve gizli saklı yollarla tahrif fikrini dile getirmektedir: el-Hui şöyle der:

1-Rivayetlerin çokluğu bu rivayetlerin bir kısmının masumlardan sudur ettiği hususunda kesin kanaat oluşturmaktadır Bu konu hakkında oldukça tatminkar bir fikir oluşturmaktadır Bu rivayetler içerisinde muteber yollarla nakledilmiş olanlar da bulunmaktadır.(el-Beyan fi Tefsir’l-Kur’an.s.226)

Kur’an eksik olduğunu ifade eden bazı muvassak hadislere cevap vermektedir Şu hadisleri misal kalıbınden olmak üzere zikredebiliriz:

1-Vasiler dışında hiç kimse zahir ve batını ile Kur’an’ın tümünün kendi yanında bulunduğunu iddia edemez.Usulu’l-Kafi.c.1.s.285)

2-Kur’an’ın tümünü indirildiği gibi sem etmiş olduğunu iddia eden kimse yalancının ta kendisidir Ali b Ebi Talib ve ardından gelen imamlardan başka hiç bir kimse Kur’an’ı cem edip muhafaza etmemiştir. Usulu’l-Kafi.c.1.s.284

3-Kur’an indirildiği gibi okumuş olsaydı bizim isimlerimizin de zikredildiğini görürdünüz.el-Ayyaş.c.1.s.25

4-Cebrail Muhammed’e ayeti şu şekilde indirmiştir Kulumuza Ali hakkında indirdiğimiz konusunda şüphe içindeyseniz benzeri bir süre getirin. Usulu’l-Kafi.c.1.s.484.

El-Hui Hadislere Şu Şekilde Cevapta Bulunmuştur:

El-Hui bu rivayetlerin subutunu benimsediğini itiraf etmekte ve Ali r a ın büğün var olan Kur’an’dan süre sıralaması bakımından farklı olan bir mushafı bulunduğunu bir takım fazlalıkların olduğunu ve imamların isimlerinin de bu fazlalıklar arasında yer aldığını kabul etmektedir Ayrıca el-Hui bu fazlalıkların tefsir kabilinden olarak Allah katından indirildiğini ifade etmektedir.(bkz:el-Beyan s.223 ve sonrası)

Şia Sözde Eksik ve Muharref Olduğunu İddia Ettiği Bir Kur’an’ı Neden Okuyup Hükmüne Baş Vuruyor.?

1-Nımetullah el-Cezairi:

Değiştirilmiş olduğu halde böyle bir Kur’an’ın okunması nasıl caiz olabilir Şeklinde bir soru yöneltirlirse cevaben şöyle deyebiliriz: Rivayetlerde yer aldığına göre (imamlar) aleyhimusselam kendi taraflarına (şiaya) mevcut olan Kur’an’ı namazlarda okumayı ahkamı ile amel etmeyi amretmişlerdir Bu uygulama Sahıbuz-Zaman (yani Mehdi) efendimiz ortaya çıkıp varolan Kur’an insanların elinden semaya kaldırılıncaya ve Emirul Mümininin aleyhimusselam tarafından derlenen Kur’an ortaya çıkıp okununcaya ahkamı ile amel olununcaya kadar devam edecektir.el-Envaru’n-Nu’maniyye.c.2.s.360.

2-Mirza Habibullah el-Haşimi el-Hui

İmamlar aleyhimusselam hem kendileri hem de şia konusunda duydukları endişeden dolayı ve takiyye gereği tahrif ve eksiklik bulunmasına rağmen elde var olan Kitab’a muracaat etmemizi emretmişlerdir Minahucu’l-Beraa fi Şerhi Nechi’l-Beleğa.s.2.206 Daru’l-Vefa.c.2.s.164

3-Muhaddis Yusuf el-Bahrani:

Tahrifle ilgili rivayetleri zikrettikten sonra şöyle der: Bu iki haberden çıkan sonuca göre şu an var olan Kur’an’ın okunması emri sadace bu Kur’anla yetinilmesi çıkarıldığı imamlar tarafındanbildirilen bölümlerin okunmasının caiz olmaması takiyye ve maslahat gereğidir Mehdi aleyhisselam ortaya çıkıp kıyam ettikten sonra bu zaman da okunması yasaklanmış olan ek kısımları ile birlikte Kur’an’ı okuyacak ve bu şekilde öğretilmesini emredecektir.ed-Duru’n-Necefiyye s.135 el-Mektebetu’l-Adnaniyye Bahreyn

Şia İnacına Göre Gerçek Kur’an Nerede.?

1-Ebu’l-Hasen el-Amili:

Allah celle celaluhu’nun inzaline uygun ve bu zikredilenlerden korunmuş olan Kur’an Ali aleyhisselam’ın cem ettiği ve oğlu Hasan aleyhisselam’a varana dek muhafaza ettiği Kur’andır Bu minvalde Kaim (Mehdi) aleyhisselam’a kadar ulaşmıştır Bugün kur’an (Mehdi) aleyhisselam’ın yanındadır.Mir’atu’l-Envar ve Mikatul Esrar adlı tefsirinin ikinci mukaddimesi.s36 aynı zamanda el-Burhan Tefsiri mukaddimesi olarak yayınlanmıştır Bk:el-Burhan Daru’t Tefsir Kum ve el-Alemi baskısı.s.62’de mukaddime

2-Murşidu’l-Enam lakaplı Hacı Kerimhan el-Kirmani:

İmam Mehdi zuhurundan sonra Kur’an’ı tilavet edecek ve şöyle seslenecek:Ey müslümanlar Allah’a yemin olsun ki Allah celle celaluhu tarafından Muhammed’e indirilip de tahrif ve değişikliğe maruz bırakılmamış olan gerçek Kur’an işte budur.İrşadu’l-Avam.c.3.s.121.İran’da Farsça olarak yayınlanmıştır İhsan İlahi Zahir eş-Şia ve’s-Sünne.s.115.ten naklen:


 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Kendi Dikine Gidip Cevapları Dahi Beğenmeyip Hala İnat Eden İnsanlarla Uğraşamam...KArdeşlerimide Yoramam...Hadi Caferi Kardeşim Saçmalıklarını başka Yerde Anlat...kafanıza Göre Kuran-ı Yorumlamaya Devam Edin...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt