Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kürtajın Hükmü? Ceninin Sakat / Down Sendromu Olduğu Anlaşılması Durumunda Kürtajın Hükmü Nedir?

halid.bin.velid Çevrimdışı

halid.bin.velid

Üyeliği İptal Edildi
Banned
selamu aleykum

19 haftalık hamile olan biri kontrole gidinçe çoçugun down sendromu oldugu çıktı tekrardan test yapcaklar anne karnından sıvı alçaklar sıvın sonuçları 1 ay sonra belli olçak olumsuz bir sonuç olursa gebeligi sonlandırmayı düşünüyorlar
olumsuz sonuç ( çoçugun sakat dogması )

gebeligi sonlandırmak budurumda caizmi ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah ;

down-sendromu-nedir.jpg

Cenine ruh üfürüldükten sonra (120 günlük), babasıya aynı haklara sahibdir! Konuyla ilgili hadis-i şerif şöyledir:
"-.......Abdullah ibn Mes'ûd (r.anhum) şöyle demiştir: Kendisi sâdık ve masduk (yânı: kendisi doğru söyler ve kendisine de doğru bildirilir) olduğu hâlde, bize Rasûlullah (s.a.v.) tahdîs edib (insanın yaratılması tavırlarından) şunları söyledi:


"Sizin herbirinizin yaratılması (yaratılma başlangıcında) ana baba maddeleri kırk gün anasının karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde (yânî 40 gün içinde) katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde bir çiğnem et olur. Sonra (dördüncü tekâmul tavrında) Allah bir melek gönderir de tekâmul eden o bir çiğnem ete şu dört kelime(yazması) emrolunur:
Onun işini, rızkını, ecelim, şaki yâhud said olduğunu yaz! denilir. Sonra ona rûh üflenir
(cenîn canlanır).İmdi sizden bir kişi (bu fıtratı gereği dünyâda) iyi iş yapar, nihayet kendisiyle cennet arasında yalnız bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin ana karnında yazdığı) yazı gelir, yazısı o kişinin önüne geçer (yânî onu önler). Bu defa o kişi cehennemliklerin işini yapmağa başlar (da cehenneme girer). Sizden bir kişi de kötü iş yapar. Nihayet kendisiyle cehennem arasında ancak bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin yazdığı) o yazı önüne geçer (yânî onu önler). Bu defa o kişi cennet ehlinin (hayırlı) emelini yapar (cennete girer)"

(Buhârî, Bed'u'l-halk, 6; Muslim, Kader, 1-5)
Beşerin yaratılma safhaları Kur'ân'da da bildirilmiştir:

"Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yarattık. Sonra onu sarp ve metîn bir karargâhta bir nutfe yaptık. Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı hâline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık, o bir çiğnem eti de kemiklere kalbettik de o kemiklere de et giydirdik. Bilâhare onu başka yaratılışla inşâ ettik. Suret yapanların en güzeli olan Allah'ın şânı (bak) ne yücedir. Sonra siz bunun arkasından hiç şubhesiz ki ölüler (olacaksınız). Sonra siz kıyamet gününde muhakkak diriltilib kaldırılacaksınız" (Mu'minûn: 12-16)
Yani normal bir insan gibidir, ceninin çeşitli yollarla alınması cinayettir. Bunda ceninin sakat doğma ihtimal/kâti olsa dahi durum aynıdır, değişmez.
Bu konuda çeşitli görüşleri nakledelim :

“Anne rahminde canlı hale gelen bir ceninin annenin hayatı söz konusu olduğu durumun dışında aldırılmasının haram olduğuna dair alimlerin ittifakı vardır. Çünkü, kendisine ruh üfürüldükten sonra, normal bir insanın sahib olduğu bütün haklara sahibdir. Normal bir insanın öldürülmesini yasaklayan ayetlerin hükmü onun hakkında da geçerlidir. Anne hayatının tehlikede olduğu husus ise, uzmanlar tarafından, ceninin anne rahminde kalmaya devam etmesi durumunda hayatının tehlikeye gireceğine dair vereceği raporla anlaşılır. ‘Daha fazla zararı, daha az zararla bertaraf etme’ kaidesi gereğince, annenin hayatı, ceninin hayatına tercih edilir” (Fetava’l-Ezher, 2/317-318-Şamile)

“Mezheblerin ictihad devirlerinden sonra gelen fıkıhçılarının önemli bir kısmı, isabetli olarak hiçbir aşamasında cenînin imhâ edilmesini ve düşürülmesini câiz görmemişlerdir. Câiz görenlerin ise delîlleri zayıftır; eksik veya yanlış bilgiye ve yanlış yoruma dayanmaktadır. Bugünkü bilgiler karşısında bu fıkıhçılara uyularak fetvâ verilemez, verilirse cinayete iştirak edilmiş olunur.
Tedâvi veya hayat kurtarmak amacıyla kürtaj konusuna gelince, çocuk alınmadığı takdirde hem ananın hem de çocuğun (ceninin) ölmesine muhakkak nazarıyla bakılması halinde çocuğu alıb anayı kurtarmak câiz olur.
İkisinden birini öldürerek diğerini yaşatmanın mümkün olması halinde ise ananın tercih edilmesi gerektiği fikri ağır basmakla beraber - bu durumda bile- cenînin imhâ edilmesinin cevazı sağlam bir delîle değil, zarûret ictihadına dayanmaktadır.
Ceninin kürtaj edilerek alınmaması veya bir başka şekilde imhâ edilmemesi halinde ananın veya doğacak çocuğun hasta, sakat, kusurlu, geri zekâlı, kısa ömürlü olması gibi mazeretler meşrû değildir; doğmuş sakat, hasta ve eksikli çocuklar nasıl öldürülemez ise ana rahmindeki cenîn de öyle öldürülemez; çünkü o da bir insandır.
Rûhun üflenmemiş olması veya üflendikten hattâ doğumdan sonra -ölüm sebebiyle- vucuttan ayrılarak geldiği yere geri gitmesi, rûhsuz cesede eşya muamelesi yapmak için yeterli sebeb değildir. Ölüler bile ulu orta kesilip biçilmezken rahimdeki canlı cenîni kesib biçmenin cevâzına delîl bulunamaz.” (Hayreddin Karaman)


Ceninin Rabbi de, anne babasının Rabbi de Allah (c.c.)'dir. Ebeveyne düşen, Allah'ın emanetini muhafaza etmektir. Fakirlik korkusuyla, doğmuş bir çocuğu diri diri gömmek/öldürmek nasıl çirkin bir haramsa; sakat doğacak, hayatta sıkıntı çekecek veya çektirecek zannı ile bir çocuğu rahim dünyasında öldürmek de öyle çirkin bir zulümdür.
Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “
Fakirliğe düşme endişesiyle evlatlarınızı öldürmeyiniz. Onların da sizin de rızkınızı veren Biziz. Şubhesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur” (İsra, 31) diye ifade edilen öldürme işi, genel bir kapsama sahibdir, rahimdeki cinayetleri de içine alabilir. Çünkü, evlat dünyada olduğu gibi rahimde de evlattır.


Sakat doğma ihtimaliyle çocuğun aldırılması caiz görülmemektedir. Özürlü doğmuş bir çocuk, o özür gerekçesiyle nasıl öldürülemezse, ana rahminde yaşamaya başlayan cenin de özürlü doğma ihtimaliyle aldırılamaz, yani öldürülemez. Kaldı ki, bazen sakat doğacak zannedilen cenin, sağlam olarak doğmuştur. (Bu durum şahsen benim komşumun başına da gelmiştir.) Yahut da sakatlık derecesi yaşamasını zorlaştıracak boyutta olmuyor, kolay yaşayacak bir arıza ile çocuk hayatını sürdürebiliyor.
Ceninin aldırılması; ancak annenin hayatının tehlikeye girmesi durumunda câiz görülür.


21_mart_dunya_down_sendromu_farkindalik_gunu_h40342_6f29f.png

Kürtajın (Çocuğu Düşürmenin/Aldırmanın) Cezası

Ebû Hurayra (r.anhuma), Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Huzeyl kabîlesinden iki kadın kavga ettiler. Bunlardan birisi diğerine bir taş attı, karnındaki cenîni öldürdü. Allah Rasulu'nun önünde mahkemeleştiler. Rasulullah (s.a.v.), kadının akile (yakın akrabası)sinin cenînin diyeti olan ğurrayı ödemesine hükmetti."
(Muslim, Kasâme, 36; Buhârî, Tıb, 468, Ebû Dâvûd, Diyât, 19; Nesâî, Kasâme, 39; Ahmed b. Hanbel, II-274, 535; ed-Dârimî, Diyât, 21)

İster annenin veya babanın etkisiyle veya doktor mudahalesiyle olsun, isterse dışarıdan birisinin saldırısı veya darbesiyle olsun farketmez, haramdır. Bu bir cinayettir ki diyet ödemeyi gerektirir. Diyet miktarı ise, "ğurra" olarak ifade edilir.
Ğurra : Ana karnındaki cenînin, suç işleme yoluyla düşmesine sebeb olan kimsenin ödeyeceği tazminat demektir.
Hanefî, Henbelî ve Şafiilerin en sahih görüşüne göre, gurre diyetinin bir sene zarfında ödenmesi gerekir. Gurra, ceninin -cinayeti işleyenin dışında kalan- varislerine, şer’î paylarına göre verilir.

(İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 716; Vehbe ez-Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî, VI, 364)


Ğurranın miktarı 5 deve, yani diyetin yirmide biri veya buna denk olan nakit para olup, bu da Hanefî'lere göre 50 dinar (200 gr. altın para) veya 500 dirhem (1400 gr. gümüş para)dır. Diğer hukukçuların büyük çoğunluğuna göre ise, 600 dirhem (1680 gr. gümüş)dür.
(Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', V/325; İbn Kudâme, el-Muğnî, V/799; İbn Ruşd Bidâyetu'l-Muctehid, II/ 407).




Mezheb Muctehidlerine Göre Çocuk Aldırmanın(Kürtaj) Hükmü

Hanefî mezhebine göre: Bu mezhebte, 120 günden sonra cenînin imhâ edilmesi ve düşürülmesinin câiz olmadığı hükmünde ittifak edilmiş, daha öncesi ile ilgili olarak da iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

1. Görüş: Câiz olduğudur.
Câiz diyenler yukarıda zikredilen hadîse dayanmış, 120 günden önce henüz çocuk olarak bir şeyin yaratılmadığını, mevcûdun insan olmadığını, kan, et gibi bir şey olduğunu, organlarının belirmediğini ileri sürmüşlerdir. (İbn Âbidin, III, 176; İbn el-Humâm, II, 495).


2. Görüş: Câiz olmadığıdır.
Bu görüşü savunan Hanefî fıkıhçılara göre -önemli bir mazeret ve sebeb bulunmadıkça- cenînin, 120 günden önce de imhâ edilmesi ve düşürülmesi câiz değildir; çünkü hac ibâdeti yapmak üzere ihrama giren bir kimsenin avlanması yasak olduğu gibi, kuşun yumurtasını kırması da, "yumurta kuşun temel unsurudur, kuş yumurtadan olmaktadır" denilerek câiz görülmemiştir. Burada da cenîn öldürüldüğü veya düşürüldüğünde günah sözkonusu olur, ancak bunu yapanın günahı ve suçu, doğup yaşayan bir kimseyi öldüren katilin günahı kadar değildir (el-Fetâvâ el-Hâniyye, III, 410).

Bu eserde "önemli mazeret" için iki örnek verilmiştir:
a) Bir kadın çocuğunu emzirirken hâmile kalsa ve bu yüzden sütü kesilse, kocasının da süt anne kiralayacak imkânı bulunmadığından çocuğun açlıktan ölme tehlikesi belirse, bu durumda, 120 günü doldurmadığı ve organları belirmediği için henüz kan sayılan cenîni, dışarıda ve yaşayan bir çocuğu kurtarmak için düşürmek câiz olur.
b) Çocuk yolda takılsa ve doğum mümkün olmasa bakılır; eğer çocuk ölmüş ise bunun parçalanarak çıkarılması câizdir. Çocuk yaşıyorsa, anayı kurtarmak için onu parçalayıp çıkarmak câiz değildir; çünkü buradaki iki can birbirine eşittir ve öldürülenin bunu hak edecek bir suçu yoktur.
Görüldüğü üzere Hanefî mezhebi fıkıhçılarının bir kısmının 120 günden önce çocuk düşürmeyi câiz görmeleri, rahimdeki varlığın insan mı yoksa bir kan kümesi veya et parçası mı olduğu konusundaki yanlış bilgilerine dayanmaktadır. "Rahimdeki kitle hareket etmedikçe ve hareketin gaz vb.'den değil de çocuktan geldiği bilinmedikçe çocuk olduğuna hükmedilemez" denilerek bu bilgi eksikliğine açıklık getirilmiştir.

Günümüzde ise rahimde oluşan şeyin çocuk olup olmadığı yaklaşık onbeş gün sonra muayene ve test ile tesbit edilmektedir ve birçok organın ilk 40 gün içinde belirmeye başladığı da bilinmektedir. Bu bilgiler karşısında günümüzde, Hanefî mezhebi adına, 120 günden önce çocuk aldırmanın câiz olduğunu söylemek mümkün değildir, böyle bir fetvâ cinayete iştirak sayılır.

Malikî mezhebine göre: Bu mezhebin fıkıhçıları kırk günden önce de olsa cenîni öldürme ve düşürmenin câiz olmadığını açıkça ifade etmişlerdir (Derdîr, II,266-267).

Şâfiî mezhebine göre: Bu mezhebe bağlı bulunan bazı fıkıhçılar 40 günü tamamlanmamış bulunan cenînin düşürülmesinin -Hanefîlerinkine benzer gerekçelerle- câiz olduğunu söylerken, Gazzâlî gibi fıkıhçılar bunun haram olduğunu ifade etmişlerdir ve bu görüşün mûteber olduğu kaydedilmiştir (Şebrâmellesî, VI, 179).

Hanbelî mezhebine göre: Hanbelî mezhebi fıkıhçılarına göre hâmilelik üzerinden 40 gün geçtikten sonra çocuk düşürmek câiz değildir. 40 günden önce câiz olduğunu söyleyen fıkıhçılar ise -yukarıda açıklanmış bulunan- eksik bilgilere dayanmışlardır.

Zâhiriyye mezhebine göre: Zâhiri mezhebinin meşhur imamlarından İbn Hazm, 120 günden önce çocuğunu düşüren anneye mâlî cezâ, daha sonra düşürene ise kısas veya diyet gerekeceğini ifade etmiştir; bu ifade onun, baştan itibaren çocuk düşürmeyi câiz görmediğini göstermektedir. (Muhallâ, XI, 31; Zeydân, el-Mufassal, III, 119-127)


down-sendromu.jpg
Repost-@otdergisi-with-@repostapp.
・・・
21-Mart-Dunya-Down-Sendromu-Farkindalik-Gunu-Down-S.jpg
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Ana Sayfa Alt