Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale LAİK MAHALLENİN RADİKAL İMAMI

A Çevrimdışı

Askalani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
-Ala Rasulina salâvat…


Müezzinin sesi ile cemaat sessiz bir şekilde salâvat getirip Ayet el-kürsi okumaya başlamıştı. Herkes rutin bir programı yerine getirirmişçesine rahat ve sıradandı. Ancak cami içinde cemaat kadar rahat olamayan ve sabahtan beri sıkıntı içinde boğulan biri vardı. O kişi cami imamının ta kendisi idi.

Sabah namazında bir cenaze haberi gelmişti. Civarda oturan ve hayatını neredeyse İslam’la mücadeleye adamış, her fırsatta başörtüsüne ve Kur’an kurslarına karşı olduğunu ifade eden bir yazarın ölüm haberi idi bu. Cenaze yıkanmış, kefenlenmiş ve tabuta konulmuş olarak dışarıda kendisini bekliyordu. Hak ettiği yere uğurlanması için hasadını kaldıracağı, hak edişinin kendisini göndereceği yere…

Burada başlıyordu imam efendinin sıkıntısı. Hayatını Allah’ın dini ile mücadeleye adamış bir adam nasıl olurda ölünce Allah’ın dinine göre cenazesi kaldırılırdı. Allah’ın dini-hâşâ- bu kadar basit ve ucuz muydu? Hayatından Allah’ın dinini silip atanlar ölünce neden Allah’ın dinine göre gömülüyorlardı. Dirilere gönderilen İslam, ne zamandır sadece ölülerin dini olmuştu. Bir mümin olarak böyle bir şeyi kaldıramayacağını düşündü. Buna karşı çıkmalıydı. Belki büyük tepki, az bir destek görecekti. Belki de kendisini haklı bulup yaptığı işi sürdürecek insanlar çıkmayacaktı. Ama olsun bir yerden başlamak, bir yerlerden kapı açmak lazım diye düşünüyordu.

Daha çok gençti imam. İlk görev yeri burası idi. Yaklaşık bir hafta önce başlamıştı bu camide görev yapmaya. Aslında cami için alışılageldik bir manzaralardı bunlar. Caminin bulunduğu semt şehrin hatta ülkenin elit kesiminden insanların bulunduğu yerlerdendi. Yazarlar, aktivistler, sanatçılar, modacılar, bilumum jet sosyete tayfası, ipten adam kurtaran hukukçular, meclis sıralarında ömür tüketmiş politikacılar hatta devlet kurumu batırmış bürokratlar, eski tüfek hortumcular dahi bulunurdu bu semtte. Ekseriyetle ölen olduğu zaman bu camiden kalkardı cenazeleri. Önceki imamlar ise adamların yaşayışına bakmadan, hiçbir ses çıkarmadan rutin bir işlem yapar gibi, cemaate de mevtanın “iyi kimseler” olduğuna hükmettirdikten sonra cenaze arabası ile mezarlığa gönderiverirlerdi.

Genç imamın İslam algısı mahallenin İslam algısının çok çok üzerinde idi. Ne mahalledekiler, ne de kendisinden önceki imamlar gibi inanıyor ve düşünüyordu. Mahalleliye göre radikal, fundementalist bile sayılırdı. Daha burada görev aldığını duyar duymaz sorun yaşayacağını biliyordu ancak azmetmeye ve yanlışlıklarla mücadele etmekte kararlıydı. İlk sorun da çıkmıştı işte; musalla taşında İslam düşmanı bir yazar, sanki tebdili kıyafete büründürülmek istercesine Allah’ın dinine göre cenaze merasimi yapılacak ve Müslüman olduğuna hükmedilip mezarlığına gönderilecekti. Üstelik bunu kendisinden yapmalarını istiyorlardı. Daha büyük bir sorunu şu an düşünemiyordu…

Sıkıntılı düşüncelerle boğuşurken içinde, aklına gelen bir çıkış yolu ile birden ferahladı. Bu sorunu nasıl halledeceğini bulmuştu. Hem bu yolla bu tip kişilerin cenaze namazının kılınmasına engelde olabilirdi. Mücadelesini biraz farklı bir metotla yapacaktı. Nabza göre şerbet verip, cenaze namazını kıldırmadan kabristana gönderecekti cenazeyi.

Tesbihat bitince kapıya yöneldi. Cemaatin önemli bir kısmı çıkmış, arkadan da kendisi geliyordu. Büyük kapıdan çıkıp musalla taşının önüne gelince cemaati süzdü. Önünde kalabalık bir cemaat ve kenarda kapkara güneş gözlüklerini takıp namaza iştirak etmeyen adamlar sürüsü ve medya… Kalbi küt küt atıyordu. Besmele çekti içinden. Gür bir sesle haykırdı.



-Ey cemaat… Merhum gerek yaşayışı, gerek kitaplarında belirttiği düşünceleri itibarı ile laik bir yaşam tarzını benimsemiş bir şahsiyettir. Laik olan merhumun cenaze merasiminin dini bir ritüelle yapılmasına dair bir vasiyeti var mıdır? :)

İçinden “Oh” dedi imam. Büyük bir yük atmıştı sanki sırtından. Gerçi biraz kibar ve nazik dille yıkama yağlama moduna geçtiğini düşünüyordu ama olsun yinede söylemişti söyleyeceğini. Soruyu sormakla bile üzerinden yük atmış gibi görse de kendini karşılık o kadar hafif olmayacaktı. Ön saflardan yazarın bir yakınından geldi ilk karşılık…



-Bu nereden çıktı imam efendi?



-Sadece merhumun kişisel hakkına saygısızlık etmeyin diyorum. O laik bir kimsedir. Mütedeyyin kesime ve onların inançlarına karşı olan tavrı bellidir. Peki, neden ölürken karşı çıktığı anlayışla onu son yolculuğuna uğurlayalım ki. Dirisi laik ise naaşının da laik olması gerekir ki laikliğini son anda bile ifa etsin.

Genç imamı ateş basmıştı. Kelimeleri iyi kullanmak ve teknik davranmak istiyordu. Haleti ruhiyesi rakibinin hassas tarafını arayan bir boksör gibiydi. Hassas bölgeyi bulmuştu rakipleri pek nakavt olacağa benzemiyordu. Tepkiler geliyordu.



-Yani kısacası bunun cenaze namazı kılınmaz diyorsun.



-İmam efendi eski köye yeni adet mi getiriyorsun?



-Amacın ne senin?



-Resmen İdeolojik davranıyor herif. Nerden bulmuşlar lan bunu?



-Hadisene kardeşim işimiz var gücümüz var.



-Hocaefendinin kaşıntısı tuttu galiba!



Hatta daha ileri gidenler vardı;



-Şu medyayı çıkaralım da, hocaefendiye namaz nasıl kıldırılırmış gösterelim.

Birkaç kişi kenarda duran medya mensuplarına yöneldi. Onlarda haber değeri taşıdığı için ekmekten paylarını almak için olayları kayıt altına alıyorlardı zaten. Saldırmaya hazır olanlar gerekli ortamı hazırlamak istiyorlardı.



-Çekmesenize kardeşim.



Ortalık karışmış, bir uğultu alıvermişti her yanı. İmamın üstüne yürümeye kalkanlar olmuştu. Onları tutanlar vardı. Arka saflardan kalabalığı yaran bir kişi aniden imamın yanına sokuldu. Bu camiinin emekli olan eski imamı idi. Kısık ama sert bir sesle bağırdı.



-Oğlum sorunun ne senin?



-Sorunum bu namazı kıldıramayacak olmam. İslam düşmanı bir kimsenin cenaze namazı kılınır mı?



-Oğlum ölenin arkasından böyle konuşulur mu? Hem o ne kadar iyi biri sen biliyor musun? Kaç tane fakire baktı? Kaç çocuk okuttu? Nereden İslam düşmanıymış o? Sen işine baksana.



-Doğru ya kör ölür badem gözlü olur. Çocuk okutması, fakire bakması, Allah için mi yapıyordu bunları? Bunlar hakikaten ölçü mü?



Eski imam “la havle” çekti



-Oğlum hasta mısın nesin? Git şuradan yav… Herkes kâfir bir siz mi Müslümansınız. Çık şuradan ben kıldırırım namazı. Bak cemaat patlamak üzere. Medyada var burada iyice rezil oldun farkında değilsin.



Genç imam diretmedi, sırtındaki cübbeyi çıkardı. Eski imama uzattı. Sanki bir iş elbisesi giyer gibi cübbeyi sırtına geçiren eski imam içinden söylendi;



-Suç sende değil ki laik mahallesine radikal imam gönderen o müftü de…



Eski imam tabutun önüne geçti. Genç imamın yaptığının gençliğine verilmesini istedi. Kurumu adına onlardan özür diledi. Ondan sonra hemen konuyu değiştirerek mevtadan bahsederek onun ne kadar iyi bir insan olduğunu, vatana millete ne kadar faydalı olduğunu anlattı durdu. Kendisini hayırla yad edeceklerini ifade etti. Musalla taşına yakın bir yerde bulunan görevli odasındaki genç imam gözyaşlarına boğulmuştu. Artık duramazdı istifasıyı basacaktı. Odayı kilitledi ve camiden çıktı. Kapıda kendini soru yağmuruna tutan medya ordusuna hiçbir şekilde açıklamada bulunmadı. Ya ağır konuşacak ya da ağlayıverecekti orada “içine düştükleri acınası durum” için. Eski imam ve cemaat ise replik haline getirdikleri, basitleştirdikleri şahitliklerini sıradan bir olay gibi yaptılar. Cenaze namazı kılındı. Tabut cenaze arabasına kondu ve kabristana doğru yola çıktılar.



Olay gündeme bomba gibi düşmüştü. Gazetelerde değişik değişik başlıklarla duyuluyordu.



-Aydın cenazesine dinci engeli.



-Laik yazarın cenazesi aşırı dincilere takıldı.



-Aşırı dinci imam, laik olduğu gerekçesiyle cenaze namazı kıldırmadı.



-Aşırı dinciler, cenazeyi camiye sokmadılar!





Olay beraberinde tartışmalar da getirmişti. Laiklik açılımı, cenaze açılımı yapılmaya başlandı. Konuşan ilahiyatçılar, yazarlar, entelektüeller, genç imama tepki gösteren sivil toplum kuruluşları vs. kendi sahalarında tepkisel olarak boy gösterdiler. Diyanete atılan tepki mailleri, kınama bildirileri, olayı yorumlayan makaleler, demeçler havalarda uçuştu. Ancak bir iki hafta sonra her şey unutuldu ve sular duruldu.

Genç imam istifa etmişti. Zaten etmese ya sürgün edilir ya da kovulurdu. Camiye gelen yeni imam da diğerleri gibi gelen cenazeleri rutin işlemlere tabii tutup gönderdi. Cami havlusu hep bir tiyatro sahnesi gibiydi. Bir yanda kara gözlüklü binamazlar, diğer yanda soru soran imam, cevap veren cemaat. Sorular hep aynı. Değişen hiçbir şey yoktu. Belki de hiç olmayacaktı.

YUSUF MUTLU

 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.(Ali İmran 104)

Seyyid kutup r.a bu ayeti kerime hakkında şöyle buyurmakta

Kuranın nassı bu otoritenin zaruretine bizzat delalet eder.Her ne kadar kuvvet kullanmadan davet etmek mümkün ise emir ve yasakları yerine getirmek için mutlaka kuvvete ihtiyaç vardır.
demem o ki bu topraklarda birşeylerin değişmesi için mutlaka kuvvete ihtiyaç vardır.
 
Üst Ana Sayfa Alt