Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Laiklerin Silahı İftiralardır

C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Laiklerin Silahı İftiralardır

Laikler kendi getirdikleri ideolojiyi meşru göstermek için Allah’ın dini olan İslam’a çok iftiralarda bulunurlar. Özellikle Osmanlı Devleti İslami olduğundan dolayı kötüleyip alay ederler. En çok önem verdikleri iftiralar şunlardır:

1- İslam dini çağa uymaz. Zira binlerce sene üzerinden geçmiş çağa göre değişmeyen ilkelere sahiptir. Çağdaş 21.asra, uçaklar, elektrikler, uzaylar, ve atomlar medeniyetine nasıl olur da bedevi kanunlar uygulansın? Böylesi bir çağda çöl kanunu kesinlikle uygulanmaz. İşte bu sözlerle Allah’ın nizamı olan İslam’ı Arap çöl kanunları diye değerlendirirler, bir taraftan böyle derler bir taraftan da laiklik İslam’a hizmettir deyip münafıklık yaparlar.

Cevaben deriz ki; İslam Allah’ın kanunudur, tüm zaman ve zeminde uygulamaya uygundur. Çünkü hayatın tüm alanlarının ihtiyacını karşılamaktadır. Örneğin, toplumu Allah’a iman etmeye davet edip takva ve yardımlaşmaya çağırır, ta ki kalplerde Allah korkusu yerleşsin, toplum birbirine zulmetmesin. Zira onların ibadetlerine Allah’ın ihtiyacı yoktur, ibadetin meyvesini toplum yer.

“Takva ve iyilik üzerinde birbirinize yardımcı olun.” (5, Maide/4)

Bir de İslam kanunlarının hedefi din, akıl, nefis, mal ve ırz diye beş hayat esaslarını korumaktadır. Hiç bir zaman kimseyi zorla İslam’a davet etmemiştir. Bakınız Rabbimiz ne diyor:

“Dinde zorlama yoktur.” (2, Bakara/256)

Akla çok önem verip aklı götüren içki vs. şeyleri haram kılmıştır:

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (5, Maide/90)

Nefsi muhafaza etmek için kısas uygular:
“Kasasda hayat vardır.”

Malı muhafaza etmek için hırsızın elini kesmeyi emretmiştir:
“Hırsız erkek ve kadının elini kesin.”

Irzı korumak için zinayı haram kılmıştır:
“Zinaya yaklaşmayın.”

Fakat laikliğe gelince kim onların kanunlarını kabul etmez ise ya zindan ya sürgün veya idamı boylar. Türkiye’de görüldüğü gibi bilançosunu da az evvel söylemiştik.

Aklı yok eden içkiyi su yerine içerler. Zaten tüm trafik kazaları vs. pislikler hep içkiden dolayıdır. Laikler, biri başkasını öldürürse onu hapse atıp besi hayvanı gibi beslerler bir kaç ay veya bir kaç sene sonra af çıkartıp serbest bırakırlar, böylece toplumu birbirine kırdırırlar. Çok enteresandır ki kişinin babası ölüyor hiç alakası olmayan devlet başkanı katili af ediyor. Hatta maktulden vergi alarak katili beslemektedir. Laikler kanununda hırsızlık yapanı bir kaç ay hapse atarlar sonra bırakırlar, bazen de hırsız bu kapıdan girer öteki kapıdan çıkar. Bu yaptıklarını da adalet diye adlandırırlar.

Irza gelince laikler her yerde genelevi açmayı, kadın ve erkeğin birbiriyle flört yapmasını büyük şeref görürler, zinanın yapılmasını su içmek gibi caiz görürler, böylece kim kimin neslindendir bilinmez. Öyle bir ortama doğru toplumu sürüklerler ki hayvanlardan farkları kalmaz bir hale gelirler.

İslam dini her daima adalete teşvik eder:
“İnsanlar arasında hükmederken adaletle hükmedin.” (4, Nisa/ 29)

Peygamber (sallAllahu aleyhi ve sellem), “Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onun duası ile Allah arasında perde yoktur” demiştir. İslam’da ırkçılık yoktur. Peygamber (sallAllahu aleyhi ve sellem), “Irkçılığa davet eden bizden değildir” buyurmuştur. İslam kanunları önünde herkes eşit durumdadır. Peygamber (sallAllahu aleyhi ve sellem), “Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yaparsa elini keserim” buyurmuştur. İslam’ın güzellikleri saymakla bitmez. Zira İslam bir güneştir tüm çağlara ve nesillere her ne kadar yarasalar görmeseler.

2- Bir de derler ki; İslam dini bazı din adamlarının güdümünde olan bir dindir. Bu din adamları İslam devletini istediği gibi idare ederler, istediklerini görevlendirirler, istediklerini görevden atarlar, devlet kanunlarına kendileri uymazlar, vergi vermezler, cennet ve cehennemin anahtarını ellerine almışlar, istediklerini cennete istediklerini cehenneme gönderirler. Böylece kendilerine toplumdan ayrı özellikler tanımışlardır. Bu tamamen eşitliğe zıttır.

Cevaben deriz ki: İslam’da din adamları kavramı yoktur. Bu kavram Avrupa’dan İslam alemine ithaldir. Zira İslam’da her müslüman dinini savunur ve aynı zamanda din adamıdır. Dini meselelerden haberdar olana alim denilir. Şayet ilmiyle amel ederlerse peygamber varisi de denilir. Tabi ki bunların İslam katında büyük değeri vardır: Zira Kur’an-ı Kerim, “Hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu?” diye sorar. Fakat alimler kanunlara tabi olmazlar demeleri açık bir iftiradır. Zira Allah Resulü (s.a.v.) hukuk konusunda şöyle der: “Tüm insanlar tarağın dişleri gibi eşittirler.” “Zinaya yaklaşmayın”, “Hırsızın elini kesin”, vs. hükümleri alimler yaptığı takdirde hükmü uygulamayın denmez. Aksine bu hükümler herkesi kapsar. Fakat laiklerin söyledikleri onların kanunlarında vardır. Mesela: Sıradan bir vatandaş suç işlerse laikler onu cezalandırır, şayet bir milletvekili aynı suçu işlerse dokunulmazlığı vardır diye karışmazlar. Milletvekilleri vergi vermezler, ev kirası vermezler, makam arabası, şoförü, korumaları, sekreteri vs. hepsi parasız devlettendir. İslam devletinin reislerinin hayatını okuyun. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali vs. ve şu an ki laiklerin milletvekilleriyle karşılaştırın ve insafla karar verin.

Şu bir gerçek ki, İslam kimsenin güdümünde değildir. Hakim, emir, Alim, İslam hukukuna tabi olduğu müddetçe itaat edilir. Bakın bu hususta Kur’an ne diyor:

“Ey İman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ûlülemre (idarecilere) de itaat edin.” (4, Nisa/59)

Dikkat edin Allah ve Resulü’nün itaatinden bahsedilirken “itaat edin” kelimesi tekrarlandı, fakat emir sahibine gelince “itaat edin” kelimesi tekrarlanmadı. Çünkü Allah ve Resulüne itaat mutlaktır, emir sahibine ise şayet Allah ve Resulüne itaat ederse o zaman itaat edilir. Allah Resulü (sallAllahu aleyhi ve sellem) sahih bir hadiste şöyle buyuruyor: “Yaratıcıya isyan yapana itaat yoktur.” Durum böyle iken nasıl “İslam bazı din adamlarının güdümündedir” denilir? O İslam’ki yüzlerce ayetlerde taklidin haram olduğunu söyler ve her konuda delilinizi getirin der. Bakın Lahey mahkemesinin kararı bu hususta ne diyor: “İslam şeriatı diridir çağa uygundur, genel teşriin kaynağıdır.” Laik beyler bakalım buna ne diyecekler.

3- Bir de şöyle derler: İslam kendine tabi olanı başkalarının üstünde görüp haklarına riayet etmez, vatandaşlık hakkını muhafaza etmez, dünyada onları öldürür ahirette ise onları cehenneme gönderir. Böyle ilkel devlet fikri bu çağımıza uymaz.

Cevaben deriz ki; İslam kanunları Müslim, gayri Müslim fark etmez. Hatta İslam içkiyle ticareti haram kılmış fakat gayri Müslimlere helal kılmıştır, her kim onların içkilerini dökerse ödemeye mecburdur, şayet kişi Müslüman’ın içkisini dökerse ödemez, fakat devletin yüce makamını onlara vermez. Zira İslam kendi ilkelerini korumaya mecburdur, ona inanmayana nasıl bu önemli görev verilir? Zaten tüm beşeri sistemlerde öyle düşünürler.

Mesela; kapitalist bir rejim Müslüman bir kişiyi başa geçirmez, önce yemin ettirip ilkelerini ona kabul ettirir kabul ettikten sonra o ilkelere göre hayatını tanzim etmeli, aksi takdirde kendini ya idam sehpasında veya zindanda bulur.
 
Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bir de bel'amların ve laiklerin sürekli kullandıkları şöyle bir söz var "ehli sünnet imamlarına göre devlete itaat farz"diyorlar.Gerçekten mezhep imamlarının bu konudaki görüşü nedir?islama açıkça meydan okuyan Allah'ın kanunlarıyla yönetmeyen yöneticiye itaat edilir mi?ben itaat edilmeyeceğine inanıyorum.
 
Üst Ana Sayfa Alt