Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Lal Mescidi baskınından sonra Pakistan’da yükselen Taliban hareketinin kalesi Veziristan’daki gelişm

B Çevrimdışı

BirMusluman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi


[TD="align: center"] aliban'ın Veziristan Kalesi




81930.jpg













Lal Mescidi baskınından sonra Pakistan’da yükselen Taliban hareketinin kalesi Veziristan’daki gelişmeler. Bir solukta okuyacaksınız.
02/02/2010 - 12:04
Veziristan’da Gerçekte Neler OluyorNATO: Küresel İntifada Tehdidi Alarm Veriyorİslam dünyasında hilafetin ilga edilmesi dünya Müslümanlarının çeşitli ülkelerde İslami organizasyonlar oluşturarak halifelik makamını tekrar ikame etmeye çalışmalarına sebep olmuştur. Bu süreçte hilafetin yeniden tesis edilmesi için Hindistan ve Mısırda bir dizi konferanslar yapılmıştır. Hiç şüphesiz o dönemde yaygınlaşan milliyetçilik akımı ve İslam dünyasında yaşanan fetret dönemi Müslüman halklar nezdinde ümmet olma bilincini aşındırmış ve Osmanlı devletinin yıkılması sürecinde de oldukça zararlı etkilere sebep olmuştur. Birinci dünya savaşında Osmanlının dağılması ve hilafetin yıkılması sürecinden bu yana dünya Müslümanları tek bir ümmet olabilme hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. Hemen hemen her İslami fraksiyon İslam ümmetinin vahdetini programının ilk hedefi olarak kabul etmektedir.
Bu açıdan bakıldığında Afganistan-Pakistan hattında yaşanan süreç İslami hareketlerin hilafeti yeniden tesis etme programının bu güne kadar görülmüş en gerçekçi ve somut çalışmasıdır. Afgan ve Pakistan toplumu sosyolojik açıdan da incelendiğinde gerçekten bu bölgelerde yaşayan halkların İslami bir devlet egemenliğine en çok hazır olan ve diğer İslam toplumlarına göre daha az batı/l etkisine maruz kalan halklar olduğu görülecektir. Veziristan bölgesinde gerçekte olup bitenleri doğru bir şekilde tahlil edebilmek ve bu olayların gelecekteki yansımalarını doğru algılayabilmek için gelişen süreci Hint alt kıtasındaki diğer gelişmelerle birlikte değerlendirmek gerekir. Pakistan ve Afganistan bir elmanın yarısı gibi ortak özellikler taşıyan ve ortak bir tarihi- kültürel mirasa sahip olan iki komşu ülkedir. Afganistan ve Pakistan’ın Serhad eyaleti ve Serhad eyaletine bağlı Veziristan (FATA) bölgesi şimdilerde bütün dünyada kurulması hedeflenen Küresel İslam devletinin bir nevi komuta karargâhıdır. Bölgede, İslam dünyasının hemen hemen her tarafından kendi ülkelerinin, gayri meşru gördükleri seküler yönetimlerine karşı mücadele eden İslami hareketlerin temsilcileri, üyeleri bulunmaktadır. (Realinstitutoelcano)
1994 yılında bölgede hassas dengeleri sarsan bir hareket olarak doğan Taliban hareketi aradan geçen yaklaşık 15 yıllık süreçte nüfuzunu sadece Afganistan’da değil Pakistan, Özbekistan, Tacikistan gibi ülkelere de yaymayı başardı. Bu süreçte; Taliban, Usame Bin Laden ve Eymen Ez Zevahiri gibi liderlerin desteğiyle bölgede 60’a yakın İslam ülkesinden İslami oluşumları bir çatı altında toplayarak Batı’ya karşı büyük ve uzun soluklu bir mücadeleye girişti. Taliban bölgede iktidara gelir gelmez Dünyanın dört bir yanındaki İslami hareketleri ülkesine kabul etti ve bu hareketlerin kendi ülkelerindeki mücadelesine destek verdi. Taliban’ın iktidarı sürecinde Kafkasya’daki savaşa katılmak isteyenler Afganistan’da eğitim alıyordu. Filipinler ve Özbekistan’da da Taliban iktidarı sonrası ciddi hareketlenmeler yaşadı.
Sovyet işgali sürecinde bölgede Ruslara karşı savaşan Usame Bin Ladin binlerce yabancı savaşçıdan oluşan bir askeri birlik oluşturdu. Usame bin Ladin Taliban iktidara geldikten sonra dünyanın değişik bölgelerindeki İslami oluşum liderleriyle bir ittifak yaptı ve 23 Şubat 1998 yılında Uluslar arası İslami Direniş Cephesi adında bir koalisyon oluşturdu. Bu cephe süreç içinde daha da genişleyerek dünyanın birçok bölgesindeki cihad hareketlerini ciddi oranda etkilemeye başladı. Liderliğini Molla Ömer ve Usame Bin Laden’in’in yaptığı cephe bugün aşağıdaki bölgelerde etkindir.(Fas.org)


[TD="bgcolor: #800000"]Afganistan
[TD="bgcolor: #ffff99"]El Kaide liderliği ve Taliban
Taliban’ın yaklaşık 40.000 aktif silahlı gücü El Kaidenin sadece Afganistan’da ise tahmini 5.000 kişilik gücü vardır. Taliban bu askeri gücünü istediği zaman iki katına çıkarabiliyor


[TD="bgcolor: #800000"]Pakistan
[TD="bgcolor: #ffff99"]Pakistan Taliban’ı TTP
Diğer Pakistan Taliban’ı gruplarıyla birlikte 40.000


[TD="bgcolor: #800000"]Özbekistan
[TD="bgcolor: #ffff99"]Özbekistan İslami Hareketi
1.500 - 2.000


[TD="bgcolor: #800000"]Tacikistan
[TD="bgcolor: #ffff99"]Molla Abdullah öncülüğündeki Tacikistan İslami Hareketi
1.000 ( Tarafsizhaber )


[TD="bgcolor: #800000"]Keşmir
[TD="bgcolor: #ffff99"]Hizbul Mücahidin
1.000


[TD="bgcolor: #800000"]Hindistan
[TD="bgcolor: #ffff99"]Deccan Mücahidleri
Bilinmiyor


[TD="bgcolor: #800000"]Somali
[TD="bgcolor: #ffff99"]Genç Mücahidler Hareketi
10.000 - 15.000


[TD="bgcolor: #800000"]Irak
[TD="bgcolor: #ffff99"]Irak İslam Devleti ve Ensar El Süne
İkisi toplam 10.000


[TD="bgcolor: #800000"]Lübnan
[TD="bgcolor: #ffff99"]Fethul İslam
1.000 - 1.500


[TD="bgcolor: #800000"]Yemen
[TD="bgcolor: #ffff99"]Yemen El Kaidesi
10.000 12.000 ( Zaman )


[TD="bgcolor: #800000"]Filistin
[TD="bgcolor: #ffff99"]Ceyşül Ümmet
1.000


[TD="bgcolor: #800000"]Cezayir
[TD="bgcolor: #ffff99"]İslami Mağrib El Kaide
3.000


[TD="bgcolor: #800000"]Filipinler
[TD="bgcolor: #ffff99"]Ebu Seyyaf Hareketi
3.000


[TD="bgcolor: #800000"]Libya
[TD="bgcolor: #ffff99"]İslami Savaş Cemaati
Bilinmiyor


[TD="bgcolor: #800000"]Tayland
[TD="bgcolor: #ffff99"]Patani İslami Mücahidin Hareketi
Bilinmiyor


[TD="bgcolor: #800000"]Suriye
[TD="bgcolor: #ffff99"]Cunduşşam hareketi
Bilinmiyor



[TD="bgcolor: #800000"]Kafkasya Emirli
[TD="bgcolor: #ffff99"]Tam olarak harekete bağlı olarak gösterilmese de dünya görüşü olarak bu harekete oldukça yakın bir teşkilatlanmadır.



Görüldüğü gibi El Kaide dünyanın birçok yerinde örgütlenen bir koalisyon olma yolunda hızla ilerliyor. Bahsettiğimiz Küresel Koalisyonun emri altında 100–150 bin arasında devasa bir askeri güç var.
taliban1.jpg
İşte Batı devletleri bu uluslar arası tehdidi bertaraf edebilmek için uluslar arası bir işgal gerektiği kanaatine vardılar ve zaten siyasi açıdan işgal altında tuttukları İslam ülkelerini askeri olarak da işgal etmeye karar verdiler. George Bush’un da açıkladığı gibi ortada bariz bir savaş var ve Molla Ömer’in öncülüğünü yaptığı Uluslararası koalisyon bütün İslam âlemini kapsayan Küresel Bir İslam Devleti Kurmak için savaşıyor. Batı İse bunu engellemek için elinden geleni yapıyor. Ve görünen o ki İslami cephe şimdilik bir sıfır önde. ( CNN )
Taliban Ve El Kaide Bedevi Bir Hareket Mi?
Batı güdümlü medyanın sürekli vurgu yaptığı cehalet ya da bedevilik kavramı kesinlikle Taliban hareketinin gerçek konumunu yansıtmamaktadır. Afgan halkının kültürel farklılığını yansıtan giyim kuşam ve Hanefi fıkhının yaşama yansıyışı olan saç sakal şekli Müslüman ülkelerde bile bir tür bedevilik alameti olarak sunulmaktadır.. Mesela Türkiye’de Karadeniz giysisi ya da İran ve Pakistan’da insanların giyim tarzları bizim alışkanlıklarımıza aykırı olabilir ama bir bedevilik sembolü olarak asla tanımlanamaz.
Zaten birçok batılı uzman da karşılarındaki düşmanın oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğunu itiraf ediyor. Mesela Ortadoğu uzmanı Brendan O'Neill El Kaide ve Taliban liderliğini Eğitimli ve profesyonel olarak tanımlıyor. Birçok analizci de bu görüşü paylaşıyor. ( Spiked )
Mydailyclarity isimli sitede yayınlanan bir makalede El Kaide üyeleri için eğitimli, Batıyı iyi tanıyan, zeki düşmanlar ifadesi kullanılıyor.
Sürekli medyada okulları yıktığı, kızları okullara göndermediği suçlamalarıyla eleştirilerek kamuoyunda eğitim karşıtı cahil bir hareket olarak yansıtılmaya çalışılan Taliban hareketi aslında bölgenin en entelektüel hareketlerinde biridir. Zaten kelime anlamıyla “öğrenciler” anlamına gelen hareketin kendisi bir üniversite-medrese hareketidir. Çalışma programını sadece ülkesindeki işgale karşı bir mücadele değil de küresel çapta batıl güçlerle mücadele temeline dayandıran hareket sadece bu yönüyle bile düşünsel açıdan ne kadar geniş bir ufka sahip olduğunu ispatlamaktadır. Özellikle de 19. Yüzyılda en parlak dönemlerini yaşayan ve batı medeniyeti üzerinde ciddi etkileri olan feminizm şimdilerde dünyadaki tüm İslami oluşumlara karşı bir silah olarak kullanılıyor. Zihni batı/l yargılarıyla ve Avrupa telakkisiyle bulanmış birçok Müslüman bile kadın hakları deyince bir anda infiale uğruyor ve birer feminizm şövalyesi kesiliveriyor.
Bu anlamıyla medyada sık sık duyduğumuz Taliban yine kız okulu yaktı haberlerinde kız okulu terimi ile en başta kadınlar ve feminist erkeklerin hem dikkatleri konu üzerine çekiliyor hem de içten içe harekete karşı gizli bir öfke geliştirmeleri sağlanıyor. Bu tür haberlerde geçen “yine”kelimesi ise kadınlara eğitim ve hayat hakkı tanımadığı söylenen Taliban’ın bunu her zaman yaptığı, bu bedevi tarzın Taliban’ın asli bir özelliği olduğu vurgulanıyor. Batı dünyasının Müslümanlara karşı yürüttüğü kavramlar ile savaşı önce İslami kavramların içini boşaltmak daha sonra ise asimilasyona uğrayan bu kavramlar ile bize saldırmak şeklinde bir seyir izliyor. İşte bu süreç birçok Müslüman’ın bile önderliğini tamamen eğitimli öğrencilerin yaptığı bir hareketi cahil bir hareket olarak suçlamasına neden oluyor. Taliban hareketinin bir cemaatten çok bir halkın bilinçli, programlı ve ne yaptığını bilen bir önderlik eşliğinde yaşadıkları bölgeye İslami kuralları tatbik etmek uğrunda mücadele veren bir halk hareketi olarak tanımlanması daha realist bir tanımlamadır.Tam bu sırada Taliban’ın kızların okumasına karşı olmadığını zikredelim. Taliban iktidarı zamanında oldukça fazla sayıda kız okulu açtı. Taliban’ın karşı olduğu şey seküler anlayıştaki eğitim kurumlarıdır.
Taliban bölgede etkin olan Diobendi akımın uzun yıllardır biriktirdiği enerjinin ve birikimin Afganistan'da bir devlet Pakistan da ise yarı devlet tarzı bir halk hareketi şeklinde pratiğe dönüşmesinin adıdır. Her ne kadar Uluslararası toplum şimdilerde Taliban'ın sadece Veziristan bölgesinde ve Afganistan’da etkili olduğunu iddia etse de Taliban Özbekistan İslami Hareketi ile olan ilişkileri sayesinde Özbekistan’ı, ve geçtiğimiz günlerde sınır bölgesinde bir kasabayı ele geçiren Molla Abdullah ile ilişkileri nedeniyle Tacikistan’ı etkileyen ve etki sınırları İran'daki Belucilerden tutun da Pakistan'ın bir çok bölgesini, Hindistan’ın işgal altında tuttuğu Keşmir’i ve dünyanın en fazla Müslüman nüfusunun yaşadığı gayri Müslim bir ülke olan Hindistan’ın bir çok bölgesini etkisi altına alan daha çok kıtasal bir harekettir. Taliban’ın bu yayılması birkaç nedene bağlı olarak değerlendirilebilir. Bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
taliban2.jpg
1- Taliban'ın Devlet olduğu süreçte Dünyanın birçok bölgesinden İslami hareketlere kucak açması, ve muhtelif İslam ülkelerinden gelen İslami hareket mensuplarına askeri kamplar vermesi, ülkelerinden hicret eden Müslümanları Afganistan’a kabul etmesi. Taliban’ın bulundukları ülkelerde İslam’ın hâkim olması için mücadele veren bu hareketlere destek vermesi hareketin geniş bir yelpazede Müslümanların hamisi ve destekleyicisi olarak görülmesini sağlayan önemli bir etkendir.
2- Taliban’ın mensubu olduğu ve hareketin ortaya çıkmasını sağlayan Hanefi-Diobendi ekolünün Asya'da hatırı sayılır bir bölgede ciddi bir kitlesinin olması ve bu hareketin yüzyıllardan bu yana bölgede kök salmış olması. Bu akım şuan binlerce medreseyi kontrol ediyor.
3- Uluslararası terör şebekesi ABD ve Müttefik 40'tan fazla Hıristiyan ülkenin bağımsız bir devlet olan Afganistan’ı sadece şüphelere dayanarak işgal etmeleri dünya Müslümanlarında Taliban'a karşı ciddi bir sempatinin oluşmasına neden olmuştur. Bu süreçte ABD başkanı George Bush'un“This is a crusade” (bu bir haçlı savaşıdır) sözü ve bu savaşa iştirak eden çeşitli batılı liderlerin buna benzer ve İslam âlemini rencide eden söz ve eylemleri İslam âleminde halkların Taliban'a destek vermesine neden olmuştur.
4- Afganistan’ın işgal edilmesi sürecinde Taliban ve harekete destek veren diğer Müslümanlara yapılan katliam derecesindeki kıyımlar (Cenk Kalesi, Kunduz, Mezar-ı Şerif, Kandehar vb katliamlar.) sadece Müslümanlarda değil gayri Müslimlerde dahi bu haksız savaşa karşı öfke birikimine neden olmuş ve bu kişiler bu savaşta en azından psikolojik olarak kendilerini işgal safının karşısında yani Taliban safında hissetmişlerdir.
5- Taliban’ın savaş öncesinde “Usame Bin Ladin'i ABD'ye vermeyeceğini” “Bin Ladin'in onlara emanet olduğunu bir Müslüman’ı bir kâfire asla teslim etmeyeceklerini”söyleyerek ABD'nin karizmasını çizmesi ve ülkesinde yaşayan yabancıları devletini kaybetmek pahasına da olsa ABD'ye teslim etmemesi de Molla Ömer ve Taliban'a İslam dünyasında itibar kazandırmıştır.
6- Dünya'nın değişik coğrafyalarında İslami davet çalışması yapan ve İslami kanunların dünyaya egemen olması için mücadele eden çeşitli İslami Hareketler artık bu taleplerini pratiğe dökme eğilimindedir ve Taliban'a destek vererek bir şekilde bu hedeflerine yönelik bir ittifak oluşturma yoluna gitmişlerdir. (1998 yılında birçok hareketin yaptığı ortak bildiride Küresel İslami Hareketin oluşturulduğu açıklanmıştır.)
7- Tunusta Raşid El Gannuşi önderliğindeki Nahda hareketinin ülkede yapılan seçimlerde yüzde 55 ve Cezayir’de FİS hareketi de Cezayirde yapılan seçimlerde yüzde 80 oy almıştır. Buna benzer çeşitli demokrasi denemeleri sonunda ya darbe yapılmış ya da İslami hareketler her defasında oyuna getirilmiştir. Sonuçta Raşid El Gannuşi vb bazı düşünürlerin siyasal İslam tecrübeleri iflas etmiş ve gerek parti kurup yönetimini ele geçirmeye çalıştıkları ülkelerin gerekse ABD, Fransa gibi bu diktatör liderlere destek veren batılı güçlerin bu hareket önderlerini ve İslami Hareketleri oyaladıkları anlaşılmıştır. Bunun sonucunda birçok Müslüman, İslami Hareketlerin Taliban ekseninde gelişen Küresel Harekete destek vermesi gerektiği kanaatine ulaşmıştır.
8- Taliban hareketinin 1994 yılında bir İslami hareket olarak devletleşmesi de 2001 yılındaki işgalden sonra NATO dâhil 40’tan fazla Hıristiyan ülkenin askeri gücüne rağmen nüfuzunu sürekli artırması ve hatta devlet olduğu dönemden daha güçlü hale helmesi tam bir başarı öyküsüdür ve birçok kişi için oldukça cezp edicidir. İşgalden sonra bu bölgede Taliban’a karşı kullanılan en gelişmiş silahlara ve 7 tonluk bombalara rağmen Taliban batılı güçleri rezil etmeyi ve yenilginin eşiğine getirmeyi ve nüfuzunu Pakistan’a da yaymayı başarmıştır. Bu başarı bütün dünyada kitlelerin Taliban’a desteğini ve güvenini artırmaktadır.
Yukarıdaki tespitler bölgeyi iyi analiz eden birçok analistin vardığı ortak sonuçlar. Bölgede son zamanlarda yapılan Drone (insansız uçak saldırıları) da halkın ABD’ye öfke duymasına neden olan etkenlerden biri.
Dünyanın birçok yerinde milyonlarca Müslüman Afganistan-Pakistan sınırındaki Veziristan’ı hayatını Global İslam Devleti kurmaya adamış hareketlerin ana karargâhı olarak görmektedir. Aynı zamanda ABD ve NATO ülkelerinin buraya saldırmasının asıl amacının da bu hareketleri yok edip kurulması düşünülen İslam devletinin önüne geçmek olduğunu da bilmektedirler.
Bölgede sınırları Ortadoğu’dan Balkanlar’a, Endonezya’dan Fildişi Sahilleri’ne uzanan evrensel bir İslam Devleti kurmak isteyen ve 50'den fazla ülkeden çeşitli İslami Hareketlerin desteklediği Uluslararası bir İslami Güç ile bunu engellemek ve İslam âlemini her yönüyle köleleştirmek ve Seküler hale getirmek isteyen Uluslararası Haçlı Gücü arasında bir savaş cereyan etmektedir.
Pakistan-Afganistan gibi bölge ülkelerinin kukla yönetimleri bu Uluslararası İslami Gücün önce kendilerini tehdit ettiğini bildikleri için bu savaşta Haçlıların safında yer almışlardır. George Bush 2001' de ya bizdensiniz ya da teröristlerden yanasınız diye açıklamada bulunarak bölgedeki zayıf iktidarları ya tehdit ya da rüşvet ile kendi safına çekmiştir. Pakistan’a terörle mücadele için verilen milyar dolarlar bu savaşın rüşvet kısmını teşkil etmektedir.
Peki, dünyanın gündemini 10 yılı aşkın bir süreden beri meşgul eden bu hareketin insan gücü ve hali hazırdaki durumu nedir? Taliban bu savaşı nasıl finanse ediyor? Hareket nasıl yönetiliyor? Şimdi bu soruların cevabına bir göz atalım.
Taliban 1995 yılında Afganistan’da Molla Muhammed Ömer liderliğinde çıktı. Molla Ömer mücadeleye başlamadan önce sıradan bir medrese mollasıydı. O’nu diğerlerinden farklı kılan cesaretli, fedakâr, takvalı ve ahdine sadık birisi olmasıydı. O’nu halkın gözünde yücelten olay; Kandahar’da kaçırılıp tecavüz edilen kızları, talebeleriyle beraber kurtarması ve suçluları cezalandırması olayıydı. Bu olaydan sonra halk desteği git gide artarak bir hareket halini aldı. Molla Ömer Afganistan İslam emirliği’nin lideri olduktan sonra, daha önceki Afgan-Rus savaşında ülkesi için mücadele etmiş ve fedakârlıklarda bulunmuş, bu uğurda bedel ödemiş olan birçok Afgan lideri ülkenin kabinesinde bakan ve çeşitli bölgelerde vali olarak atadı. Savaş sonrası bu isimlerden bazıları Afganistan’a ihanet etse bile bu kişilerin büyük çoğunluğu Molla Ömer’e ve Afgan özgürlük savaşına sadık kaldı.
Taliban hareketi sivil halkın daha fazla bombalanmaması ve uzun soluklu bir gerilla mücadelesi başlatmak için savaş başladıktan kısa süre sonra dağlara çekildi. Molla Ömer bu süreçte Afganistan’da itibar sahibi cemaat liderleri, kabile reisleri ve Arap Afganlar olarak bilinen ve başını El Kaidenin çektiği yabancı savaşçılardan oluşan geniş bir direniş koalisyonu oluşturdu. Taliban devlet olduğu süreçte bölgenin itibarlı Âlimleri tarafından oluşturulan bir Ehlul Hal vel Akd (Ulema konseyi) vardı. Bu konsey devletin politikalarının İslami olmasını kontrol eden geniş bir ulema heyetinden oluşuyordu. Molla Ömer işgale karşı direniş için de böyle bir heyet oluşturdu ve bu heyet Afganistan’ın birçok bölgesinde devam eden direnişin kontrol ve yönetim mekanizmasını üstlenmiştir. Taliban şu an Afganistan’ın her bölgesini idari bölümlere ayırmış ve her bölgeye kendi valilerini ve kadılarını atamıştır. Yani hali hazırda Afganistan’ın büyük bir bölümünde tam hâkimiyeti olan Taliban birçok vilayette de gölge hükümet olarak nüfuzunu sürdürmektedir.
pakistantaliban.jpg
PAKİSTAN TALİBANI
Pakistan Taliban’ını anlamak için Pakistan toplumunu ve bölgenin konumunu iyi değerlendirmek gerekir. Pakistan yaklaşık 160 milyon nüfusa sahip İslam âleminin tek nükleer gücü olan bir İslam ülkesidir. Nüfusun % 97’si Müslüman’dır. Pakistan; Hint Alt kıtasında Müslümanların kendilerine ait bir devleti olsun diye, Diobendi mücahitlerinin mücadeleleri ve milyonlarca Müslüman’ın kanlarıyla, Hindistan’dan 1947 yılında bağımsızlığını kazandı. Bu devlet Şubat 1947 yılında dünyanın ilk İslam Cumhuriyeti olmuştur. Fakat hiçbir zaman gerçek manada bir İslam devleti olmamıştır. İslam sadece halkı oylamak için kullanılmıştır. M. Ali Cinnah, Davud Han, Butto ailesi, Pervez Müşerref ve şimdi devlet başkanı olan, bay yüzde on Asıf Ali Zerdari, Halkın İslami taleplerini her zaman bastırmakla uğraşmışlardır. Afganistan saldırısından hemen önce ülkede iktidarı ele geçiren Pervez Müşerref liderliğindeki cunta ülkeyi giderek laik bir yönetime dönüştürmüştür. Bu süreç şüphesiz Pakistan’da oldukça etkin olan İslami oluşumları rahatsız etti. İşte Pakistan Taliban’ı da bu rahatsızlığını silahlı harekete dönüştüren grupların başında gelmektedir.
Pakistan Taliban’ının Ana Üssü Veziristan
Pakistan Afganistan sınırında yer alan dağlık Veziristan Bölgesi'nin kapladığı alan ise yaklaşık 12 bin km.dir. Federal hükümetin idaresi altındaki aşiret bölgelerinden bir kısım sayılmaktadır. Bölgenin ismi ise ''vezir'' ismini taşıyan yerel bir kabileden gelmektedir. Bu kabile büyük nüfuz sahibidir. Öyle ki 1893 yılına kadar aşiret bölgesinin bağımsız yönetimini elinde bulunduruyordu.
İngiliz imparatorluk güçleri Hindistan yarımadasını tamamen kontrolü altına almışsa da 1860-1945 yılları arasında bölgeye defalarca düzenlediği saldırılarında aşiret mensuplarının savaş kabiliyeti nedeniyle aşiret ayaklanmalarını bastıramamıştır. Sonunda da bölge 1948 yılında Pakistan'ın bir parçası haline gelmiş, yerel aşiretler ve hükümet arasında yapılan anlaşmaya istinaden yarı-özerk yönetim hakkı kazanmıştır.
Veziristan idari açıdan iki bölgeye ayrılmaktadır:
Kuzey Veziristan ve Güney Veziristan. İki bölgenin toplam nüfusu ise yaklaşık 1.2 milyondur. Nüfusun 500 bini Kuzey'de 700 bini ise güneyde yerleşmiştir.( İslamonline )
Afganistan'da Devletleşen Taliban hareketinin asli unsuru olan Peştular aynı zamanda Veziristan bölgesinde de ciddi bir nüfusu teşkil ederler. Taliban hareketi bu bölgedeki medreselerde güç bulmuş ve Afganistan’a doğru bir açılım yapmıştı. Yani asıl fikri kaynağın merkezi Veziristan’dır. Pakistan Taliban’ının doğuşu Afgan Taliban’ının Afganistan’da iktidarda olduğu zamana dayanır. Fakat bölgedeki Taliban hareketi bu güne kadar mümkün mertebe Pakistan’a saldırmamaya ve Afganistan’da mücadele veren Afgan Taliban’ına lojistik destek vermeye odaklanmıştı. Bölgede Amerikanın bir numaralı hedefi haline gelen El Kaide ve müttefikleri de Veziristan bölgesinde üslenmiş vaziyettedir. Binlerce El Kaide savaşçısı daha çok Kuzey Veziristan bölgesinde üslenmişken sayıları 1000 ile 1500 arasında olduğu varsayılan Özbekistan İslami Hareketi liderliği ve savaşçıları da Güney Veziristan bölgesinde üstlenmiştir. ( BBC )
Afgan Taliban’ı liderliğinden birçok ismin de bu bölgelerde olduğu düşünülmektedir. Pakistan Taliban’ının Güney Veziristan’daki askeri gücü şöyledir.
Hekimullah Mesut liderliğindeki Pakistan Taliban’ının (TTP) 15 bin ile 20 bin arasında savaşçısı olduğu düşünülmektedir. Bu sayı eğitimli ve deneyimli savaşçıların miktarıdır. Bununla birlikte harekete destek olan fakat gerektiğinde silah tutacak kişilerin sayısı bilinmemektedir ( BBC )
Güney Veziristan bölgesinde faal olan bir diğer hareket olan Pencap Talibanı ismiyle de bilinen Molla Nezir grubunun 600 savaşçısı vardır ve Vana ana üsleri sayılır. Lideri Vezir Aşireti'ne mensup olan Molla Nezir'dir. Molla Nezir daha çok Afganistan’daki ABD ve NATO güçlerine saldırılar düzenlemekte ve Afgan Taliban’ına destek sağlamaktadır.
Devvar Aşireti'ne mensup olan Hafız Gül Bedir ise Kuzey Veziristan'da sayıları 3000-4000 arasında olan silahlı bir gruba liderlik etmektedir.( İran Tracker )
Pakistan bu bölgedeki Taliban ve El Kaide savaşçılarına karşı her hangi bir operasyon yapmayı göze alamamaktadır. Bunla birlikte Pakistan Taliban’ının Swat vadisinde, Kuetta'da, Lahor’da ve daha birçok bölgede Pakistan ordusuna ait askeri karargâhlar bulunmasına rağmen hatırı sayılır bir gücü mevcuttur.
VEZİRİSTAN OPERASYONU
Veziristan operasyonu işte bu şartlar altında Pakistan ordusunun atıldığı tehlikeli bir maceradır. Sırf ABD'den aldığı para için Pakistan ordusu kendi halkına savaş açmıştır. Pakistan daha önce Güney Veziristan’da 3 ayrı operasyon düzenledi ve üçünde de Taliban Pakistan ordusunu hezimete uğrattı. Hükümet biri Şubat 2005, diğeri de Ocak 2008'de olmak üzere Taliban ile iki defa genel anlaşma imzalamak zorunda kaldı. ( BBC )
Veziristan bölgesi oldukça engebeli bir araziye sahiptir ve Pakistan ordusu bu güne kadar bu bölgeye girememiştir. Haliyle bölgeyi iyi tanımayan ordu karanlık bir bataklığa doğru yol alıyor. Bununla birlikte bu bölgedeki Taliban ve yabancı savaşçılar adeta savaşmak için doğmuşlar ve bölgeyi çok iyi tanıyorlar. Hem Sovyet işgalinden kalan silahlar, hem de bölgede halkın kurduğu atölyelerde üretilen her türlü silaha sahipler.
silahfabrikalari.jpg
Bölgenin koşullarını çok iyi biliyorlar ve kendi avantajlarına kullanıyorlar. Halk tümden Taliban'a destek veriyor ve bölge adeta bir silah fabrikası gibi. El Cezire Muhabiri Ahmed Zeydan Ağustos ayında Timetürk.com internet portalına verdiği bir röportajda bakın bölge için neler söylüyor.
“Pakistan’daki kabile bölgesiyle Afganistan içlerine uzanan Peştun bölgesinde 250 yıldan bu yana silah fabrikaları mevcut. Bu silah endüstrisinde helikopter ve uçak hariç her türlü silahı üretiyor. Hatta 19. yüzyılda İngilizler bölgeye geldiğinde kendi silah ihtiyaçlarını bu silah sanayinden karşılaşmışlardır. Bölgedeki silah sanayi halkın geçimini sağladığı köklü bir geçim kaynağı durumda. Hatta Pakistan Ordusu da tank yapımından silah alımına kadar ihtiyacını bu fabrikalardan gideriyor. Ordu silah elemanı olarak ta bu fabrikalarda yetişmiş elemanları işe alıyor
Hatta bölgedeki silah üretimi o kadar çok ki komşu ülkelere dahi bu fabrikalardan silah satılıyor. Özbekistan, Tacikistan ve İran bile bu silahlardan alıyor. Ben bizzat bu silah fabrikalarını ziyaret ettim. Hatta konuyla ilgili el-Cezire TV’de yayınlanan bir belgesel de hazırladım.” ( TimeTurk )
Taliban bu bölgede bir devlet kurmuş ve bu devleti uzun yıllardır yönetiyor. Batılı devletlerin asıl korktukları şey ise Veziristan bölgesindeki savaşçıların gözlerini Kudüs dâhil dünya Müslümanlarının zulüm gördüğü her yere dikmiş olmaları. Evet, Taliban ve El Kaide Pakistan ve Afganistan’da savaşıyor ama asıl tehlikeli olan bu hareketlerin bölgeyi ilerde kurmayı planladıkları Evrensel Hilafet Devleti için bir karargâh olarak görmeleri ve bu bölgeden Irak, Somali, Lübnan, Yemen, Filipinler gibi birçok ülkede devam eden İslami Hareketleri yönlendirmeleridir. 2008 yılında Taliban tarafından esir alınan New York Times muhabiri bakın bölge için ne diyor.
David Rohde daha önce Taliban’ın gücünü küçümsediğini fakat esir alındığı zaman Taliban’ın bölgede inanılmaz derecede güçlü bir halk hareketi olduğunu fark ettiğini yazdı.
David, Taliban’ı önceleri El Kaide ile anlaşmalı ve Afganistan’ı kontrol etmeye çalışan yerel bir hareket olarak gördüğünü fakat daha sonra Taliban'ın El Kaide ve dünyanın diğer bölgelerindeki müttefikleri ile birlikte küresel kökten dinci bir devlet kurmayı amaçladığını anladığını yazdı. Veziristan'ın Taliban’ın hükmettiği mini bir İslam devleti olduğunu yazan New York Times muhabiri Taliban’ın bölgede polis birimi oluşturduğunu, birçok ana yola karakollar kurduğunu ve sürdürdükleri bu küresel savaşa hazırlık için yüzlerce askeri ve ilmi kamp kurduğunu açıkladı. ( Dailytimes )
Aslında Veziristan halkının Taliban’a destek vermemesi mümkün değil. Çünkü tarihte intikam alma özellikleriyle de tanınan Peştunlar Afganistan'da katledilen Peştu kardeşlerine yardım etmeden duramazlar.
Bölge halkı Afgan Taliban’ına destek veriyor ve karşılıklı savaşçı, para ve silah akışı sağlanıyor. ABD ve NATO'dan oluşan Haçlı koalisyonu buna öfkeleniyor ve Pakistan'a baskı yapıyor. Pakistan, Veziristan ve Swat bölgelerine başarısızlığı mahkûm operasyonlar düzenliyor. Dayanma gücü kalmayınca da ezeli düşmanı Taliban ile masaya oturmak zorunda kalıyor. Bu kısır döngü yaklaşık 7 yıldır Taliban’ın lehine bu şekilde devam ediyor. Pakistan yaz aylarında oldukça büyük paralar harcayarak bölgeye çeşitli operasyonlar düzenliyor. Bu operasyonlar sonucunda bölgedeki direniş grupları genelde geçici olarak dağlara çekiliyor ve şartlar uygun olduğunda bölgeyi tekrar ele geçiriyor.
pakistantaliban1.jpg
Savaş Ne Zaman Başladı?
Peki, Pakistan ordusuna karşı savaşmamaya dikkat eden Pakistan Taliban’ı niçin çatışmaya başladı?
Pakistan’a yönelik ilk saldırıların Pervez Müşerref döneminde Lal mescidinde yapılan katliamdan sonrasına denk geldiğini görüyoruz. Bilindiği gibi Pervez Müşerref hem Afgan Taliban’ına hem de Keşmir direnişine yıllardan beri ciddi destek veren ve direnişin merkezi haline gelen Lal mescidine bir operasyon başlatmış ve bu operasyonda yüzlerce Müslüman katledilmişti. Bu operasyonda hayatını kaybeden mescidin imamı ve Pakistanın muteber âlimlerinde Abdülraşid Gazi bu katliamın laik Pakistan’ın sonunu getireceğini ve kanlarının bir İslam devrimine yol açacağını söylemişti. Gerçektende dediği oldu ve bu süreçten hemen sonra Pakistan hiç olmadığı kadar ciddi bir Taliban tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Bu süreç Pakistan'daki Taliban hareketi için bardağı taşıran son damla oldu.
Swat ve Veziristan Operasyonları Başarılı Mıydı?
Pakistan ordusu Mayıs ayında doğal güzellik ve zenginliği sebebi ile `Pakistan`ın İsviçresi` olarak tanımlanan Swat bölgesine saldırı düzenlemişti. Swat başkent İslamabad'a 160km mesafededir. Taliban’ın başkente bu kadar yakın bir alana kadar nüfuzunu artırmış olması dikkatleri bölgeye çekmişti. Pakistan bölgede Taliban'ın İslam Şeriatını tatbik etmesi ve orduya saldırmaması temelinde Taliban ile anlaşma yapmak zorunda kaldı. Fakat ordu geçmişte yaptığı birçok anlaşmayı bozduğu gibi bu anlaşmayı da bozarak ABD'nin zorlaması sonucu bu bölgede operasyon başladı. Zaten gerilla savaşında çok başarılı olan Taliban savaşçıları bir süre direndikten ve orduya ciddi darbeler indirdikten sonra kısa sürede adeta buharlaştılar ve dağlara çekildiler. Aynı şey geçtiğimiz ay Veziristan operasyonunda da gerçekleşti. Daha önceki operasyonlarda da dağlara çekilen savaşçıların kısa süre sonra daha güçlü bir şekilde bölgeye dönüşüne şahit olmuştuk. Zaten bölgede halk desteğini koruyan Taliban için bölgeye dönmek hiç de zor değil.
Pakistan Taliban’ı Pakistan askerleriyle çatışmayı istemiyor. Taliban halk arasında propaganda ve davet çalışmaları ile nüfuzunu genişletiyor ama bu süreçte Pakistan ordusundan daha çok ABD ve NATO güçlerine karşı verilen mücadeleye odaklanmış durumda. Fakat ABD her defasında Pakistan ordusunu Taliban’la çatıştırmanın yollarını arıyor. Pervez Müşerref Pakistan askerleri Taliban’la savaşmak istemediği için bölgeye Şii kökenli askerleri gönderiyordu. Şiiler hem Afganistan’da Karzai yönetimine en büyük desteği veriyorlar hem de Pakistan’daki savaşta Pakistan’a en büyük desteği veren kitlelerden biridir. Kukla Afganistan parlamentosunda şu an hatırı sayılır miktarda Şii milletvekili bulunmaktadır. Birçok İran Mollası tarafından bile sapık bir anlayışa mensup olarak görülen Afganistan’daki Hazara Şiileri Sovyet işgalinden beri bölgede işgalci her güce destek vermiş ve Pakistan’da kendi bölgesindeki Şiileri bu kirli savaşta kullanmayı ihmal etmiyor.
taliban3.jpg
Savaş’ın Maliyeti
15 yıldan bu yana dünya gündemini meşgul eden, küresel ekonomik krizin en önemli nedenlerinden biri sayılan, 40’dan fazla ülkenin ordularını Afganistan’da ölüme sürmesine neden olan bu savaşın maliyeti nedir?
Savaş insan doğasına terstir. İnsanlar savaştan hoşlanmazlar ve herkes için bir kayıptır. Bu savaşlar maalesef İslam ülkelerinde yapılıyor. Tabiî ki Müslümanlar bu savaşlardan dolayı büyük zorluklar yaşadılar. Büyük yıkımlar gerçekleşti. Fakat İşgal güçleri de kendi Emperyalist davaları uğruna büyük kayıplar verdiler. Bu savaş onlara oldukça pahalıya mal oldu.
Savaş boyunca bağımsız rakamlara göre on binlerce ABD askeri hayatını kaybetti. Brian Harrig isimli Amerikalı yazar 2006 yılında yayınladığı makalede sadece 3 yıllık işgal sürecinde Irak’ta ölen ABD askerlerinin sayısının 30 bin olduğunu çeşitli delillerle ispatlamıştı. İlgili makale linki( www.bydigi.net ) Gaziler günü dolayısıyla ABD savunma bakanlığının 12 kasım 2009 tarihinde yayınladığı makalede sadece 2007 yılından bu yana Afganistan’da travma geçiren ve yaralanan ABD askeri sayısının 70 bin olduğunu açıklandı. ( Paktribune )
Irak ve Afganistan’da toplam ABD’nin can kaybı 60 bini geçiyor. Bu kayıp Sovyetler birliğinin Afgan Rus savaşında verdiği kayıplara yetişmek üzere. ABD’nin bu savaşa harcadığı para ise 1,5 trilyon dolar.
Los Angeles Times gazetesi muhabirleri Linda J. Bilmes , Joseph Stiglitz’in ele aldığı makaleye göre ABD sadece Irak savaşına 1 trilyon dolar harcadı. ( Radikal )
ABD’nin Irak veya Afganistan’a gönderdiği bir ABD askerinin masrafı 1 milyon doları geçmektedir. ( TRT )
Taliban ise 1 milyon dolar harcayarak yaklaşık 500 savaşçısının aileleriyle beraber 1 yıllık masraflarını karşılayabilmektedir. Obama’nın Afganistan’a göndermeyi planladığı 40 bin askerin 1 yıllık masrafı ABD için 40 milyar dolar demektir. İşte ABD’nin içinde bulunduğu krizin gerçek nedeni bu askeri ve maddi kayıplarıdır. Yaralı askerlere harcanan tıbbi masraflar, ödenen tazminatlar, kullanılan silahların devasa maliyeti, medya ve propaganda’ya harcanan müthiş miktarlar, örtülü ödeneklerle harcanan paralar, istihbarat harcamaları… İşte bütün bunlar büyük devi büyük bir ekonomik krizin eşiğine getiren sebeplerdir.
Sonuç olarak ne ABD öncülüğündeki Haçlı devletlerinin ne de bölgedeki kukla hükümetlerinin Taliban-El Kaide öncülüğündeki Küresel İslami Direniş'i hezimete uğratması mümkün görünmüyor. Bu hareket bölge insanının ciddi destek verdiği ve dünyanın her tarafında çeşitli İslami hareketlerin de desteklediği, her geçen gün büyüyen ve bütün İslam âlemini etkisi altına alan devasa bir harekete dönüşüyor. ABD ve müttefikleri şimdi Afganistan’da son kartlarını oynuyorlar. ABD bölgeden sadece dünyaya rezil olmadan çekilmenin yolunu arıyor. ABD politikalarının bir numaralı destekçisi CNN'in geçtiğimiz günlerde Afganistan Obama'nın Vietnam’ı isimli anketi ABD halkının da bu savaşla bir son vermek istediğini gösteriyor. Yüzde üçlük bir hata payı olan bu ankete göre Amerikan halkının %60'ı Afganistan’ın ABD için yeni bir Vietnam’a dönüştüğünü hissediyor ve bir tür dejavu yaşıyor. (CNN Poll: Will Afghanistan turn into another Vietnam?)
Nitekim ABD'nin bölgedeki komutanları da ard arda uluslararası gücün hezimete uğramak üzere olduğu itiraflarında bulundular. Afganistan operasyonlarından sorumlu en üst düzey GeneraliMcChrystal daha iki hafta önce Afganistan’a en az 40 bin asker gönderilmezse Taliban'ın savaşı kazanacağını açıkladı. ( CNN )
CNN'in analistlerinden Jonathan Mann (Is Afghanistan Obama's Vietnam?) Afganistan Obama'nın Vietnam’ı mı? İsimli makalesinin sonunda bakın ne diyor.
“En iyi açıklama şöyle olmalı: ABD bölgeye daha fazla asker göndermek istemiyor ve daha fazla savaşmak istemiyor. Fakat savaşı bırakıp döndüğünde de ne olacağını da bilmiyor.”( CNN )
Bu analiz Abullah Azadi tarafından Sütun Haber Dergisi için yazılmıştır.
 
Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Taliban komutanlarından biri yakın zamanda yaptığı konuşmasında afganistan'ın fethinden sonra bütün dünya müslümanlarını kurtaracaklarını söylemişti.İnşallah hilafet yakındır.Hem taliban hem de el kaide çok güçlendi.El kaide ırak ve suriye'de yüksek teknoloji ürünü silahlar kullanmaya da başladı.

okumayanlar okusun mükemmel bir yazı(talibanın veziristan kalesi)
 
Üst Ana Sayfa Alt