Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Mezheblere Göre Vitir ve Kunut Nasıl Kılınır?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah ;


Hanefiler ile Hanbelîlere göre: Sadece vitir namazında kunut yapılır. Hanefîlere göre kunut rukûdan önce yapılır.
Hanbelîlere göre ise rukûdan sonra yapılır. Vitir dışında her hangi bir namazda kunut yapılmaz.

Malikiler ile Safî'lere göre: Sabah namazında rukûdan sonra kunut yapılır kunutun rukûdan önce yapılması daha faziletlidir.
Sabah namazının dışında her hangi bir namazda kunut yapmak mekruhtur.

Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlere göre eğer müslumanların başına bir musibet inerse, farz olan namazlarda kunut yapmak mustahabdır. Hanbelîler böyle zamanlarda da kunutu sadece sabah namazına hasretmişlerdir. Hanefiler ise bunu açıktan okunan namazlara hasretmişlerdir.




MEZHEBLERE GÖRE SABAH ve VİTİR KUNUTLARI

Hanefîlere göre: (el-Bedâyi,' 1/273 vd; el-Lubab 1/78 vd; Fethu'l-Kadir 1/309 vd; Ed- Durru'l Muhtar 1/626-628)
Namaz kılan kişi vitir namazında kunut yapar ve kıraati bitirdikten sonra iftitah tekbirinde olduğu gibi ellerini kaldırarak tekbir alır. Sonra ellerini göbeğinin altına kor, sonra kunut dualarını okur, sonra rukûya gider.

Musibetli zamanlarda, cehri namazlar dışında sadece vitir namazında kunut yapılır. Peygamber (a.s.)'in bir ay müddetle kunut yapmış olduğu icma ile mensuhtur. Çünkü İbni Mes'ud'un rivayet ettiğine göre:
"Peygamber (a.s.) bir ay sabah namazında kunut yaptı, fakat sonradan bunu bıraktı."

(Bu hadisi Bezzar, Taberani, ibni Ebi Şeybe ve Tahavi rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye II, 127.
Ahmed, Tirmizî, İbni Mace de bu hadisi Ebu Malik el-Eşcani'den rivayet etmiştir. Tirmizî bunun için sahih demiştir. Eşcai'nin babası Rasulullah (a.s.)'in Ebu Bekir ile Ömer ve Osman ve Ali'nin arkasında namaz kılmış, bunlardan hiç biri kunut yapmamışlardır. Ahmed Enes'den şu rivayeti nakletmiştir:
"Peygamber (a.s.) bir ay müddetle kunut yapmış, sonra bunu terk etmiştir." Buhari Enes'den şu rivayeti nakletmiştir:
"Kunut akşam ile sabah namazlarında idi."
Ahmed île Buharî, Peygamber (a.s.)'in Mudar kabilesine beddua ettiğini, nihayet Allah Teala'nın, "Leyse leke minel-emri şey'un" ile başlayan Âl-i İmran suresinin 128. ayeti inmiştir. Ahmed, Muslim ve Tirmizî sahih diyerek Bera b. Azib'den, Peygamber (a.s.)'in akşam ile sabah namazlarında kunut yaptığını rivayet etmişlerdir. Şevkâni, Neylu'l-Evtâr, II, 338-344)


Hanef'ilere göre kunut yapmanın hükmü:
Ebu Hanife'ye göre vacib, îmameyn (Ebu Yusuf ile imam Muhammed)'e göre sünnettir. Bu husustaki ihtilâf vitir namazı konusundaki ihtilâfa benzemektedir.

Kunut'un yapılma yeri:
Vitir namazının üçüncü rekâtında rukûya varmadan öncedir. Bunun delili bir sahabe topluluğundan rivayet edilen şu haberdir (Bu sahabe topluluğu: Ömer, Ali, İbni Mes'ud, İbni Abbas ve Ubcy b. Kâ'b'dır):
"Peygamber (a.s.)'in kunutu vitir namazında rukûya gitmeden öncedir."
(Şevkâni, Nasbu'r-Râye, II, 123 vd)

Kunutun miktarı zaman bakımından "İzes-semau'n-şakke (inşikak)" sûresini okuyacak kadar bir zamandır. Çünkü Peygamber (a.s.)'in kunutta "Allahumme innâ nestaînuke, yahut Allahumme'hdinâ fîmen hedeyte ilh." duasını okuduğu rivayet edilmiştir. Her ikisinin de uzunluğu bu sûre kadardır.

Hanefî'ler ile Malikî'lere göre tercih edilen duanın ifadeleri şöyledir:


"Allahım! Biz muhakkak senden yardım mağfiret diler, senden hidayet isteriz. İstiğfar ve tevbe eder, seni tasdik eyler, sana itimad ederiz. Ve seni bütün hayırlar ile senada, zikirde bulunur, nimetlerini itiraf ile sana şükrederiz. Seni inkar etmeyiz. Sana isyan edib duranları reddeder terkederiz, kendilerinden alakamızı keseriz. Allahım! Biz ancak sana ibadet ederiz, senin için namaz kılar, sana secde ederiz, senin için namaz kılar, sana secde ederiz. Senin rıdanı ve kulluğunu elde etmek için çalışırız, koşarız. Senin rahmetini umar azabından korkarız. Şubhe yok ki senin hak olan azabın kafirlere erişicidir."
Bu dua İbni Ömer'in meşhur duasıdır. Bu rivayetin Ömer ile İbni Ömer'in her ikisine nisbet edilmesinin sıhhatine engel olan bir şey yoktur.

Bunun dayandığı delillerden biri Ebu Davud'un Merasil'de Halid b. Ebu İm-ran'dan tahric ettiği şu haberdir:
"Rasulullah (a.s.) Mudar kabilesi aleyhine dua ederken Cebrail (a.s.) O'na geldi ve kendisine, sukût et, imasında bulundu, ve Peygamber (a.s.) de sukût etti.
Cebrail (a.s.) Ona şöyle dedi: "Yâ Muhammedi Allah seni sebbedici (sövücü) ve lânetleyici olarak göndermedi, seni âlemlere rahmet olarak gönderdi, bu işten sana bir şey yoktur."
Bundan sonra kendisine kunutu öğretti. "Allahumme innâ nestainuke..." (Şevkâni, Nasbu'r-Râye, II, 135 vd) Sahabe-i kiram ila bu kunutun üzerinde ittifak etmişlerdir. Evlâ olan bu kunutun okunmasıdır. Bununla beraber başka dualar okunsa da caizdir." En iyisi Rasulullah (a.s.)'in Hasan b. Ali'ye Öğrettiği kunut duasını okumaktır. Bu dua da şudur:
"Allahummehdinâ fimen hedeyte.....ilh." (Bıı hadisi Tirmizî ile Ebu Davud rivayet etmişlerdir. el-Mecmû", II, 477)
Sonra Peygamber (a.s.)'e ve âline salavat getirilir. Muftabih olan görüşe göre şöyle denilir: "Ve Salellahu alâ seyyidinâ Muhammedi'v ve alâ alihî ve sahbihî ve sellim. "

Arabca olarak güzel dua edemeyen okuyamayan kişi, yahut ezbere bilmeyen kişi ya üç kere "Yâ Rabbî!" der, yahud "Allahumma'ğfirlî' der. Yahud "Rabbena âtina fi'd dunya haseneten vefil-âhırati haseneten ve kına azaben-nâri" âyetini okur. Son ayeti okumak daha faziletli olur. Tercih edilen görüşe göre, kunut dualarını hem imam hem de cemaat gizli olarak okurlar.

Kunut dualarının unutulması durumundaki hüküm, rukûda ise; rukûdan başını kaldırdıktan sonra, eğer bunu hatırlarsa geri dönmez, kunut ondan düşer. Zâhiru'r-rivaye'ye göre rukûda da hatırlarsa yine kunut düşer. Sonra sehiv secdesi yapılır.

İmama uyan kişi, imama vitir namazının üçüncü rekânnın rukusunda ulaşırsa, hüküm bakımından kunuta yetişmiş olur, dolayısıyla namazın sonunda kunut yapmaz.

Hanefî'ler en son şöyle demişlerdir: İmam sabah namazında kunut yaparsa, Ebu Hanife ile İmam Muhammed'e göre, arkasındaki cemaat sukût eder. Azhar olan görüş budur. Çünkü sabah namazındaki kunut nesh edilmiş olub bu kunutta cemaatin imâma uymak mecburiyeti yoktur.
Ebu Yusuf'a göre ise cemaat imama uyar. Çünkü cemaat imama bağlıdır, ona uymak zorundadır. Kunut ise içtihat edilen konulardandır.



Maliki mezhebine göre: (eş-Şerhu's Sağır, 1, 331, eş-Şerhu'l-Kebir, 1, 248, El Kavaninu'l-Fıkhıyye, 61)
Sadece sabah namazında gizli olarak kunut yapmak mendubdur. Vitir ve diğer namazlarda mendub olmayıp belki mekruhtur. Bunun zamanı da rukûdan önceki zamamandır. Kunutun rukudan önce yapılması daha faziletlidir. Fakat rukudan sonra yapılması da caizdir. Tercih edilen ifadeleri "Allahumme innâ nestaînuke...ilh." duasıdır. Maliki'lerin ifadeleri aynen Hanefî'ler gibidir. Bu duaya, "Allahummehdinâ fîmen hedeyte...ilh." duası ilâve edilmez. Meşhur olan görüş budur. İmam, cemaat veya yalnız başına kılanlar gizli olarak kunut yaparlar. Kunutta ellerin kaldırılmasında bir beis yoktur.


Şâfii mezhebine göre: (Muğni'l-Muhtâc, 1,166; el-Mecmû, II, 474-490; el-Muhezıeb, 1,81; Haşiyetu'l-Bacuri, 1169)
Sabah namazının ikinci rekâtında rukûdan doğrulduktan sonra kunut yapmak sünnettir.
Onlara göre tercih edilen kunut duasının sözleri şunlardır:


"Allahım! Hidayet ettiğin kimselerle beraber bana da hidayet et. Sevdiklerinin arasına beni de kat. Afiyet verdiklerinle beraber afiyet ver. Bana verdiklerinde bereket kıl. Hukm-i kazandan bana gelecek kötülüklerde koru beni. Hükmeden sensin ancak, sana hükmedense yoktur. Senin koruduğuna zillet yoktur, senin düşmanına da izzet. İyilik ye ihsan sahibisin, her türlü noksanlığın üstündesin sen. Her hükmünde hamd sanadır. Senden mağfiret diler, tevbe ederim."

İmam çokluk çekimi ile kunut yaparak şöyle der: "Allahumehdini..ilh." Çünkü Beyhakî bu duayı cem'î sigası ile rivayet etmiştir. Dolayısıyla imam hakkındadır. Nevevîbu hadisinin illetini el-Ezkâr'ın da şöyle açıklamıştır: İmamın duada sadece kendisini tahsis etmesi mekruhtur. Çünkü bir haberde şöyle gelmiştir:
"Bir kul bir topluluğa imamlık edib de onlarsız sadece kendisine duada bulunmasın. Eğer böyle yaparsa cemaate hainlik etmiş olur."
(Bu hadisi Tirmizî rivayet etmiş olub hasen demiştir.)

Bu duayı tercih ederken Şafiî'lerin dayandıkları delil; Hakim'in Mustedrak'ında Ebu Hurayra'dan rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir:
"Rasulullah (a.s.) sabah namazının ikinci rekâtında basını rukûdan kaldırdığı zaman, iki elini kaldırır ve şu duayı okurdu: "Allahumme'hdinî fîmen hedeyte...ilh." Bu duanın metni daha önce geçmiştir. (Hakim, bu hadisi hakkında sahih demiştir.)
Beyhakî buna: "feleke'l-hamdu alâ mâ kadayte. ilh." (Bu hadisi Beyhaki İbni Abbas'dan rivayet etmiştir. Subulu's-Selam, I, 187. Beyhaki ile Taberani şu
ibareyi ilave etmişlerdir: "Vela yaizzu men adeyte."a.e. Subulu's-Selam, I, 186)
ibaresini ilâve etmiştir.

Enes b. Malik şöyle demiştir: "Rasulullah (a.s.) sabah namazında kunut yapmaya dünyadan ayrılıncaya kadar devam etmiştir."
(Bu hadisi Ahmed, Abdurrazzak, Dârakutni ve İshak b. Raheveyh de rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye, II, 131 vd)
Ömer de sahabe ve tabiînden bir topluluğun önünde sabah namazında kunut yapardı.

Sahih olan görüş, kunut'un sonunda Peygamber (a.s.)'e salavat getirmenin sünnet olduğudur. Çünkü bu konuda sahih haberler vardır. Bunun gibi Peygamberin âline de salavat getirmek sünnettir. Diğer dualar gibi kunutta da ellerin kaldırılması yine sünnettir. Bunun sebebi sünnete uymaktır. (Bu hadisi Beyhaki iyi isnadla rivayet etmiştir. Diğer dualarda zikredilenleri Buhari, Muslim ve diğerleri rivayet etmişlerdir)

Eğer bir belânın kaldırılması için dua edilmişse, dualarda ellerin sırtının göğe doğru tutulması sünnettir. Eğer bir şey elde etmek için dua edilmişse o takdirde ellerin avuç içlerinin göğe doğru kaldırılması gerekir.
Bazı Şâfii'ler kunutta "ve kînî şerre mâ kadayte" sözü söylenirken bunu yapmanın sünnet olmadığına fetva vermişlerdir. Çünkü namazda hareket etmek matlub değlildir.
Sahih olan görüşe göre, kişi kunutta kaldırdığı ellerini yüzüne sürmez. Çünkü böyle bir uygulama gelmemiştir. Nitekim Beyhakî de aynı şeyi söylemiştir. İmam kunut duasını sünnete uymak için açıktan okur. (Bu hadisi Buhari ile diğerleri rivayet etmişlerdir. Maverdi şöyle demiştir: Kunutun aşikare okunması kıratten daha alçak sesle olmalıdır.)
İmama uyanlar ise imamın kunut duasına âmin derler, (Ebu Dâvud, Hasen veya sahih bir isnadla rivayet etmiştir) ve âmin sözü Fatiha'nın sonundaki okuyuşta nasıl açıktan söyleniyorsa burada da açıktan söylenir. "Fe inneke takdi' sözünün başlangıcından itibaren sena gizli okunur. Çünkü bu bir övgüdür, bir zikirdir. Bu zikirde diğer kıraatlere uymak daha lâyıktır. Yahut "eşhedu" denir. Birincisini söylemek daha iyidir. Bazılarına göre ikincisini söylemek daha iyidir. Eğer cemaat imamın kunutunu işitmiyorsa onunla beraber gizli olarak diğer dualarda zikirlerde olduğu gibi kunut yapar.
(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C.2, Sf : 120 - 125)



Hanbeli'lere göre: (el-Muğnî, 1,151-155; Keşşâfu'l Kınâ 1, 490- 494)
Yıl boyu vitir namazının tek bir rekâtında rukûdan sonra kunut yapmak sünnettir. Şâfii'ler de Ramadan'ın son yansında kılınan vitir namazında bu şekilde kunut yapılması görüşünü benimsemişlerdir. Eğer kişi vitir namazında rukûdan önce kunut yaparsa bunda bir beis yoktur.

Çünkü îbni Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre: "Peygamber (a.s.) rukûdan sonra kunut yapmıştır."
(Bu hadisi Muslim rivayet etmiştir)
Humayd'ın rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: "Enes'e sabah namazında kunut yapmaktan soruldu.
O da şöyle dedi: "Sabah namazında rukâdan önce ve sonra kunut yapardık."
(İbn-i Mace rivayet etmiştir)

Eğer kişi imam ise yahut yalnız başına kılıyorsa kunutunda, "Allahumme innâ nestaîhuke...", "Allahumme'hdinâ funen hedeyte..." duasını okur. İkinci duayı okumak daha iyidir. Nitekim bu hususu İbni Kudame de zikretmeştir. Çünkü Hasan b. Ali'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

"Rasulullah (a.s.) bana vitir namazında okuyacağım şu ibareleri öğretmiştir: Allahumme'hdini fîmen hedeyte...ilh" (Bu hadisi Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiş olub Tirmizî, hasen demiştir. Hatta bu konuda Peygamberden bundan daha güzel bir şeyin rivayetini bilmiyoruz demiştir. Bu hadisi Ahmed, Neseî ve İbni Mace de rivayet etmişlerdir. Subulus's-Selam, 1,186; Şevkâni, Nasbu'r-Râye, II, 122)

Ömer (r.anh)'in sabah namazında kunut yaptığı ve kunulunda "Bismillâhirrahmanirrahim. Allahumme innâ nestaînuke...ilh" duasını okuduğu, sonra Peygamber (a.s.)'e ve âline salavat getirdiği rivayet edilmiştir. Kişinin kunutunda dilediği gibi dua etmesinde de bir beis yoktur.

İmam kunuta başlayınca, arkasında bulunan cemaat âmin der, ellerini kaldırır ve iki elini yüzüne sürer. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a dua ettiğin zaman avuçlarının içi ile dua et, sırtı ile dua etme. Duayı bitirdiğin zaman da ellerini yüzüne sür.'
(Bu hadisi Ebu Dâvud ve İbn-i Mâce rivayet etmişlerdir.)

Sâib b. Yezid babasından şu rivayeti nakletmiştir:

"Peygamber (a.s.) dua edince iki elini kaldırır ve yüzüne sürerdi."
(Bu hadisi Ebu Dâvud, İbni Lehiyla'dan rivayet etmiştir) Cemaat eğer imamın kunutunu işitirse âmin der, işitmezse kendisi dua eder.

Vitir namazı dışında ne sabah namazında, ne de başka namazlarda kunut duası okumak sünnet değildir. Nitekim Hanefîler de böyle söylemişlerdir. Çünkü: "Peygamber (a.s.)'in bir ay müddetle kunut yaptığı ve Arab kabilelerinden birine beddua ettiği, sonra bunu bıraktığı rivayet edilmiştir."
(Muslim rivayet etmiştir. Ebu Hurayra, Ebu Mes'ud, Ebu Malik el-Eşcai, Peygamber (a.s.)'den benzerini rivayet etmişlerdir.)

***

Kunut;
Hanefîler’e göre rukûdan önce yapılır.
Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre rukûdan sonra yapılır.
Mâlikî'lere göre ise rukûdan önce yapılması daha faziletli olmakla birlikte rukûdan sonra yapılmasında da bir sakınca yoktur. Kunut duaları sessiz olarak içinden okunur. Malikiler ve Hanefiler aynı kunut dualarını okurlar..
Malikilerde eller yana salınmış olarak kunut duaları okunur.


İmam Şafiî ve İmam Mâlik'e göre sabah namazının farzında rukû ile secde arasında (kıyam halinde) kunut duası okunur. Bu Mâlikîlerde mustehab Şâfiîlerde ise sünnettir.

Kunut, Allah'a övgü ve duayı kapsayan bütün sözlerdir. Ancak sünnet olanı, Yüce Peygamberimiz (s.a.v.)'den nakledilen duaları okumaktır. Namazı tek kılan kişi bu duayı okurken tekil zamirleriyle okumalıdır.
Şöyle ki: "İhdinâ ve âfinâ" şeklinde değil de, "ihdinî ve âfinî" şeklinde telaffuz ederek duayı kendi şahsı için yapmalıdır. Yalnız "tebârakte rabbenâ" cümlesindeki çoğul zamirini tekile çevirmemeli, yani "tebârakte rabbî" dememelidir. İmam ise duaların tamamını çoğul zamiri ile okumalı, meselâ "ihdinî ve âfinî" şeklinde değil de, "ihdinâ ve âfinâ"şeklinde okumalıdır.

İmam Şafii (rahimehullah)'a göre sabah namazında Kunut okunması ebad sunnet olduğundan terki halinde sehiv secdesi gerekir. Sabah namazında, Hanefî mezhebindeki bir imama tâbi olarak namaz kılan Şafiî mezhebindeki bir kişinin, selâmdan sonra sehiv secdesi yapması sünnettir.

Şafii mezhebine göre, namazın sünnetleri 2 türlüdür.

A- Hey'et Sunnet :

B- Eb'ad Sünnet : (bilerek yada bilmeyerek terk edildiği takdirde sehiv secdesi ile telafi edilir.)
İmam-ı Şafii ve İmam-ı Nevevi'ye göre ebad sünnetler 6'dır.

1) Kunut: Sabah namazının farzının son rek'atında rukûdan kalktıktan sonra Kunut duası okumak.
Ramadan ayının on beşinden sonraki gecelerde vitir namazının son rek'atında da Kunut okumak sünnettir. Bunların dışında kalan diğer namazlarda herhangi bir âfet ve musibet sebebiyle Kunut okumak sünnet ise de eb'addan sayılmaz.
2) Kunut için ayakta durmak.
3) Üç veya dört rekatlı namazların ilk iki rekatından sonra teşehhud okumak.
4) Teşehhud için oturmak.
5) Teşehhudden sonra Rasulullah (s.a.v.)'e salavat getirmek.
6) Son teşehhudden sonraRasulullah (s.a.v.)'in âline de salavat getirmektir.



***


Âişe (r.anha)'ye:

(( بِكَمْ كَانَ رَسُولُ اللهِ g يُوتِرُ؟ قَالَتْ: كَانَ يُوتِرُ بِأَرْبَعٍ وَثَلَاثٍ، وَسِتٍّ وَثَلَاثٍ، وَثَمَانٍ وَثَلَاثٍ، وَعَشْرٍ وَثَلَاثٍ، وَلَمْ يَكُنْ يُوتِرُ بِأَنْقَصَ مِنْ سَبْعٍ، وَلَا بِأَكْثَرَ مِنْ ثَلَاثَ عَشْرَةَ.)) [ رواه أبو داود وأحمد وغيرهما ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kaç rekât vitir kılardı?" diye sorulduğunda o şöyle cevab vermiştir:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- vitir namazını, dört ve üç rekât (4+3), altı ve üç rekât (6+3), sekiz ve üç rekât (8+3), on ve üç rekât (10+3) olarak kılardı.Vitir namazını, yedi (4+3) rekâttan daha az, on üç (10+3) rekâttan daha fazla kılmazdı."
(Ebu Dâvud, Ahmed ve başkaları rivâyet etmişlerdir.)

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( اَلْوِتْرُ حَقٌّ فَمَنْ شَاءَ أَوْتَرَ بِخَمْسٍ، وَمَنْ شَاءَ أَوْتَرَ بِثَلاثٍ، وَمَنْ شَاءَ أَوْتَرَ بِوَاحِدَةٍ.)) [ رواه أبو داود والنسائي وابن ماجه وأحمد ]
"Vitir haktır. Dileyen beş rekât vitir kılsın. Dileyen üç rekât vitir kılsın. Dileyen bir rekât vitir kılsın."
(Ebu Dâvud, Nesâî, İbn-i Mâce ve Ahmed)


Hanefi'lere göre:
Vitir namazının her rekatında kıraat vacibdir. Hanefi'lere göre birinci rekatta "A'lâ" suresini, ikinci rekatta "Kâfirûn" süresini, üçüncü rekatta "İhlâs" suresini okumak mendubdur. Delili Ubey b. Kâ'b'ın rivayetidir.
"Peygamber (a.s.) vitir namazında birinci rekatta, "Sebbihisme rabbike'l-alâ", ikinci rekatta "Kul ya eyyuhe'l kâfirun", üçüncü rekatta "Kul huvellahu ehad" surelerini okur ve ancak son rekatta selam verirdi."
(
Bu hadisi Ahmed, Ncseî, Ebu Dâvud ve Ibni Mace rivayet etmişlerdir. Neylul-Evtâr, II, 34-42. İbni Abbas'tan da benzer bir hadisi İbni Mâce rivayet etmiştir.)

Maliki'lere göre:
Tek rekat olan vitirde Fatiha'dan sonra ihlas ile muavvezeteyn surelerini, çift rekatların birincisinde "Sebbihisme rabbikel-alâ", ikinci rekatta "Kâfirûn" surelerini okumak mendubdur. Bunların arası bir selam ile ayrılır. Ancak eğer kişi peş peşe selamsız olarak kılmakta olan birine uyarsa selam vermemesi gerekir. Ancak, ilk İki rekata çift olarak, son rekata tek olarak niyet eder. Vitir (tek) olan rekatı çift rekata selamsız olarak bitiştirmek, başkasına uymayanlar için mekruhtur. Daha önce iki rekât kılmaksızın sadece tek bir rekat kılmak da mekruhtur. Hasta ve yolcu da olsa, hüküm değişmez.

Şâfîi'lere göre:
Üç rekat vitir kılmak isteyenler için vitrin üç rekatında Fatiha'dan sonra birinci rekatla "Sebbihisme," ikinci rekatta "Kâfirûn", üçüncü rekatta "İhlâs" suresini ve "Muavvezeteyn" surelerini okumak mustehabdır. Üç rekattan fazla vitir namazı kılmak isteyenler için de bu sureleri okumak yine mustehabdır. Bunun delili Aişe'nin rivayet ettiği hadistir:
"Peygamber (a.s.) vitir namazının birinci rekatında "Fatiha" ite "Sebbihisme rabbike", ikinci rekatta "Kul yâ eyyuhel-kâfirûn", üçüncü rekatta "Kul huvellahu ehad" ve "Muavvczetayn (Felak ve Nas)" surelerini okurdu.. (Bu hadisi dört Sünen sahibi ile tbni Hıbban Sahih'indc rivayet etmiştir. Nasbu'r-Râye, II, 118)

Hanbelî'ere göre:
Üçüncü rekatta sadece İhlâs suresinin okunmasını mustehab kabul etmişlerdir. Bunun delili Ubey b. Kâ'b'ın rivayetidir. Şöyle diyorlar: Bu konuda Aişe'nin rivayet ettiği hadis sabit değildir. Bu hadisi Yahya b. Eyyub rivayet ediyor. Yahya ise zayıf bir râvidir. Ahmed ile Yahya b. Maîn, Muavvezeteyn'in vitir namazından bahsedilen hadise ilave edilmesini kabul etmemişlerdir.


kunut.jpg

Vitir Namazı Akşam Namazı Benzerliği !

Ebu Hurayra (Radıyallahu Anh) şöyle dedi:

لَا تُوتِرُوا بِثَلَاثٍ تُشَبِّهُوا بِالْمَغْرِبِ، وَلَكِنْ أَوْتِرُوا بِخَمْسٍ أَوْ بِسَبْعٍ أَوْ بِتِسْعٍ أَوْ بِإِحْدَى عَشْرَةَ أَوْ أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ
رواه الحاكم والبيهقي والدار قطني وقال الحافظ ابن حجر في الفتح الباري: إسناده على شرط الشيخين
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Vitir namazını üç rekâtlı yapmayın. Vitir namazını beş veya yedi rekâtlı yapınız. Vitir namazını akşam namazına benzetmeyiniz’ buyurdu.”
(İbni Hibban, 2429; Dârakutni, sf: 172, 2/2425 2627; Hâkim, 1/304; Beyhaki, 3/31, 32; Muhammed b. Nasr, Kıyâmu'l-Leyl, sf: 125; Hâfız İbn-i Hacer, 'Fethu'l-Bârî, 4/301'de şöyle demiştir: Hadisin isnadı, Buhârî ve Muslim'in şartı üzeredir.; Albânî, 30 Kıyamı Ramadan; Şevkani, Neylu’l-Evtar, 3/35)
Hâkim hadisi sahih saymış, Zehebî de ona muvafakat etmiştir. Dârakutnî: "Râvîleri sikadır"; Hafız İbn Hacer: "Râvîlerinin hepsi sikadır"; el-Irâkî:"İsnadı sahihtir." diyor.

Muhennâ anlatıyor: Ebu Abdillah'a (Ahmed b. Hanbel) sordum: "Vitir konusunda görüşün nedir, iki rekâtta mı selâm verirsin?"
"Evet" dedi.
"Neden?" diye tekrar sordum.
"Çünkü iki rekâtta selâm verdiğine dair Peygamber'den (s.a.v.) gelen hadisler daha güçlü ve daha çoktur.

Zuhrî, Urve yoluyla Peygamber'in (s.a.v.) iki rekâtta selâm verdiğini nakletmiştir." (Ahmed, Musned,6/74, 143; Muslim, 736; Ebu Davud, 1336) cevabını verdi.
Harb diyor ki: Ahmed'e vitir namazını sordular; o da: "İki rekâtta selâm verir. Selâm vermezse bir zararı olacağını ummuyorum. Ancak Peygamber'in (s.a.v.) selâm verdiği rivayeti daha sağlam yolla nakledilmiştir." karşılığını verdi.

Ebu Tâlib anlatıyor:
Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel'e sordum: "Vitir konusunda hangi hadise uyuyorsun?"
Şu karşılığı verdi: "Hepsine uyuyorum: Beş rekât kılan, yalnız bu rekâtların sonuncusunda oturur. Yedi rekât kılan, yine yalnız bu rekâtların sonuncusunda oturur.

Zurâre b. Evfâ yoluyla . Âişe'den nakledilen bir hadise göre Peygamber (s.a.v.), dokuz rekât vitir kılar, sekizinci rekâtta otururdu.' (Muslim, 746 139) Ancak daha çok sayıda ve daha güçlü hadislere göre vitir, bir rekâttır. Benim görüşüm de budur."
Dedim ki: "İbn Mes'ûd üç rekâttır, diyor."
"Evet. Hatta Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın bir rekât kılmasını ayıplamış; Sâd da ona karşılık olarak bir şeyler söylemiş." dedi.



Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- vitir namazını, arada selâm olmaksızın üç rekât kılmayı yasaklayınca, bunun sebebini şöyle açıklamıştır:

لا تَشَبَّهُوا بِصَلاةِ الْمَغْرِبِ
رواه الحاكم
"Vitir namazını, akşam namazına benzetmeyin."
(Hâkim, 1/304)






Vitiri 3 Rekat Kılmak İsteyen, Kaç teşehhud ve selam ile Kılacağı İhtilaflıdır:

a) Tek teşehhud ve tek selâmla üç rekat kılınır.

Yani sadece üçüncü rekatin bitiminde oturulub selâm verilir. Hâkim'in Mustedrak'inde Âişe (r.anha)'dan rivayet ettiği şu hadis bu görüşü têyid etmektedir:
"Rasûlullah (s.a.v.) üç rekatle vitir kılar ve bunların sadece sonunda otururdu."
Ömer (r.anh) de vitri böyle kılardı. Medine'liler bu görüşü benimsemişlerdir.

Dârakutnî ve Hâkim'in Ebû Hurayra'dan merfû olarak rivayet ettikleri; "üç rekatle vitir kılmayınız, beş veya yedi rekatle kılınız. Akşam namazına benzetmeyiniz" mealindeki hadis yukarıdaki rivayetlere muhalif gibi görünmektedir. Ancak âlimler bunu kılınış itibariyle akşam namazına benzetilmesinden nehyedildiği şeklinde yorumlamışlar ve sadece üçüncü rekatin bitiminde oturulup selâm verileceğini söylemişlerdir.

b) İkinci rekatin sonunda ve üçüncü rekatin bitiminde olmak üzere iki defa oturulur ve sonunda bir defa selâm verilir. Bu, Hanefîlerin tatbikatıdır. Sevrî de aynı kanaattedir. Üç rekat kılarak akşam namazına benzetilmekten nehyeden hadisi, gece namazını terkten nehye hamletmişlerdir. Dârakutni'nin İbn Mesûd'dan rivayet ettiği, "Rasûlullah (s.a.v.) gecenin vitri de gündüzün vitri sayılan akşam namazı gibi üç rekattir" buyurdular" mealindeki hadis bu görüşün delillerindendir.

c) İki rekatin bitiminde oturulup selâm verilir. Sonra kalkılıp bir rekat daha kılınır ve bundan sonra da selâm verilir.
Bu görüş de İmam Mâlik, İmam Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Râhûye'nin mezhebidir. Ancak bunlardan, İmam Mâlik'in dışındakilere göre bir rekatle de vitir sahihdir.

Hadis-i şerif vitrin bir tek rekat olarak kılınmasının meşru olduğuna da delildir.
Şafiî âlimlerinden İmam Nevevî, "Bizim ve cumhurun mezhebi budur.
Ebu Hanife, "bir rekatle vitir sahih değildir" demişse de, sahih hadisler onun görüşünü reddetmektedir" demiştir. Aynî ise, İmam-i A'zam'ın dayandığı hadisleri sıralayarak Nevevî'nin iddiasını red cihetine gitmiştir.

Aliyyu'l'Kaarî ise Mişkât Şerhi'nde "Vitir namazının bir rekat olduğuna delâlet eden ne sahih ne de zayıf hiç bir hadisin mevcud olmadığını, aksine "tek rekatle vitir kılmaktan men eden hadisler bulunduğunu, bunların mursel olmakla birlikte cumhura göre huccet olduğunu söyler.

Şu hadis Aliyyu'l-Kaarî'nin işaret ettiği rivayetlerden biridir:
"Ebû Said el-Hudrî'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) tek rekatle vitir kılmaktan nehyetmiştir.

İbnu'l-Esir'in Nihâye'sindeki şu hadisi bu kabildendir:
"Sâd bir rekatle vitir kılmış. İbn Mes'ûd onu görünce hoş karşılamayıp sadece bir rekat kâfi değil" demiştir." Bu rivayet mevkuf olmakla beraber, Aliyyu'l Kârî'nin dediğine göre merfû hükmündedir.

Görüldüğü gibi vitrin rekat sayısı konusunda biri birinden farklı adetlere işaret eden birçok hadis vârid olmuştur. Bu hadislerin hepsi gösteriyor ki, vitir namazının rekat sayısı çift değil tekdir. Ama bunun, 1, 3, 5, 7, 9, 11 rekat olması caizdir. Ancak muctehidlerin görüşü ellerindeki delillere göre farklılık göstermektedir. Yukarıda biraz dağınık olarak verilen bu farklı görüşlerin özeti şudur:

İmam Ebû Hanife'ye göre vitir üç rekattır.

İmam Mâlik'e göre bir rekatle de caizdir. Ancak bu Hattâbî'nin nakline göre mekruhtur.

İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre bir rekatle caiz olmakla beraber, bir ile on bir arasındaki herhangi bir tek rakam adedince de caizdir. On bir rekat kılınması halinde üç keyfiyet ortaya çıkar:

1. Her iki rekatte bir selâm verilir. On birinci rekat tek olarak kılınır.
2. Onuncu rekate kadar hiç oturmadan kılınır, onuncu rekatte teşehhud yapılıp kalkılır ve on birinci rekat kılınıp selâm verilir.
3. Sadece on birinci rekatın sonunda oturulup selâm verilir. Beş, yedi, dokuz rekat kılındığında da aynı şeyler mevzuu bahistir. Ancak efdal olan, beşinci ve yedinci rekatın sonunda oturmaktır.

Tirmizî, Peygamberden on üç rekat vitir kıldığına dâir de rivayet olduğunu söyler. İshâk b. İbrahim bunun gece namazı olduğunu ve vitrin de bu namazın içinde bulunduğunu söylemiştir.



Muhammed b. Salih el-Useymîn şöyle demiştir:
"Vitir namazını üç rekât olarak kılmak câizdir. Ayrıca beş rekât, yedi rekât ve dokuz rekât olarak kılmak câizdir. Eğer üç rekât olarak kılmak isterse, şu iki şekilde kılması meşrûdur:
Birinci şekil: Üç rekâtı bir teşehhud ile (ikinci rekâttan sonra oturmadan) arka arkaya kılmasıdır.
İkinci şekil: Üç rekâtı, ikinci rekâttan sonra selâm verdikten sonra (üçüncü rekâtı) tek rekât olarak kılmasıdır.
Bu iki şekil de sünnette gelmiştir.Vitir namazını bir defa birinci şekilde, başka bir defa da diğer şekilde kılarsa, güzel olur.

Vitir namazını bir selâm ile kılması câizdir. Fakat iki teşehhud (oturuş) ile değil de bir teşehhud ile kılmalıdır. Çünkü iki teşehhud ile kılarsa, vitir namazını akşam namazına benzetmiş olur. Oysa Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- vitir namazını, akşam namazına benzetmekten yasaklamıştır." (Muhammed b. Salih el-Useymîn; eş-Şerhu'l-Mumtî alâ Zâdi'l-Mustakni; c: 4, sf: 14-16)



Vitir Namazının Kunutu:


Hanefî'ler ile Hanbelî'lere göre:
Namaz kılan kişi vitir namazında kunutu okur. Ancak, Hanefî'ler şöyle demişlerdir:
Üçüncü rekatta rukûdan önce eda yahut kaza olarak kunut okunur. Çünkü Rasulullah (a.s.) rukûdan önce kunut yapardı.
(Dört Sahabi'den rivayet edilmiştir. Ubey b. Kâ'b, -Neseî ile Ibn Mâce'de-, İbni Mes'ud -Dârakut
nî'de- İbni Ebu Şeybe, İbni Abbas Ebu Nuaym'ın el-Hıyye'sinde, İbni Ömer -Tabcrani'de- Fakat, İbni Mes'ud hadisinde hadisi metruk ravi vardır, İbni Abbas'ın rivayeti garibdir. İbni Ömer hadisi)


Kunut'un şekli şöyledir:

Tekbir alınıb eller kaldırılır, sonra kunut duası okunur. Çünkü Ali'nin rivayetinde nakledildiğine göre: "
Peygamber (a.s.) kunut yapmak isteyince tekbir getirib öyle kunut yapardı."

Hanbelî'lere göre rukûdan sonra kunut yapılır. Bunun delili Muslim'in İbni Mes'ud'dan rivayet ettiği şu hadistir:
"Peygamber (a.s.) rukûdan sonra kunut yapmıştır."

Yine Zuhri'nin Said ve Ebu Seleme yolu ile Ebu Hurayra, Enes ve diğerlerinden rivayet ettiklerine göre: "Peygamber (a.s.) rukûdan sonra kunut yapmıştır."
(Buharî ile Muslim rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye, II, 123)
Ubey hadisi üzerinde çok tenkid vardır, lbni Mes'ud'un rivayeti için de bu hadisin ravileri arasında hadisi terkedilenler bulunduğu söylenilmiştir.
Hanefî'lere göre Kunut'un şekli İbni Ömer ile Ömer'den meşhur olan şu duadır:
"Allahumme innâ nestaînuke ve nestehdîke..ilh."
Bu duayı kunut bahsinde zikretmiştik. Duanın sonunda Peygamber (a.s.)'e salavat getirilir. Fetvaya esas olan görüş budur.

Hanbelî'lere göre en iyi dua "Allahumme'hdinî fımen hedeyte ...."
Namaz kılan kişi, "Allahumme innâ nestaînuke.." duasını da okur. Hanefîlere göre, duanın gizli olarak okunması en sahih görüştür ("Duanın en hayırlısı gizli olanıdır." hadisini delil getirmişlerdi)
Hanbelîlere göre, imam ve yalnız başına namaz kılanlar kunut duasını açıktan okurlar.

Şâfiî'lere göre:
Ramadan'ın ikinci yansında vitir namazının son rekatında rukûsundan sonra kunut yapmak mendubdur. Bu kunut sabah namazındaki kunut gibidir. Kunuttan sonra en sahih görüşe göre: "Allahumme innâ nestaînuke ve nestehditke ve nestağfiruke. ...." duası okunur. Çünkü Ebu Dâvud ile Beyhaki'nin rivayet ettikleri bir haberde şöyle denilmektedir:
"Ubey b. Kâ'b, Ramadan'ın son yarısından sonra teravih namazını kılınca kunut yapardı." (Hanbeliler bu hadisin rivayet zincirinde inkıta vardır, demişlerdir)



Peygamber (a.s.)'in Vitir Namazının Şekli:

Saîd b. Hişam'dan rivayet edildiğine göre: "Kendisi Aişe'ye: "Bana Peygamber (a.s.)'in vitir namazından haber ver, deyince söyle buyurdu:
"Biz onun abdest suyunu ve misvakını hazırladık. Allah tealâ gecenin dilediği bir saatinde onu kaldırır misvak ile dişlerini fırçlar, abdest alır ve dokuz rekat namaz kılardı.
(Bu hadiste dokuz rekat peş peşe kılmanın meşruluğu ile ilgili ruhsat vardır, tek selam ile kılınır. Sekizincide oturulup selam verilmez, sadece dokuzuncu rekatta selam verilir.)
Bu namazda sadece sekizinci rekatta otururdu. Allah'ı zikreder, O'na hamd eder, dua eder, sonra selam vermeden kalkardı. Sonra kalkıb dokuzuncu rekatı kılar, sonra oturur, Allah tealâ'yı zikreder, O'na hamd eder, duada bulunurdu. Sonra bize işittirecek şekilde selam verirdi. Sonra, selam verdikten sonra iki rekat daha oturarak namaz kılardı. Bunların hepsi on bir rekat olurdu.
Peygamber (a.s.) yaşlanıb da vücudu toplayınca yedi rekat vitir kılmaya başladı ve iki rekatında birincide olduğu gibi yapardı. Bunların sayısı da dokuz idi, ey evladım. Allah'ın peygamberi bir namazı kılınca bu namaza devam etmeyi severdi. Uykusu geldiği, yahut gece kalkmaktan rahatsız olduğu zaman gündüzden on iki rekat namaz kılardı. Rasulullah (a.s.)'ın bir gecede bütün Kur'an'ı okuduğunu bilmiyorum, sabaha kadar gece ayakta kaldığını da bilmiyorum, Ramadan dışında tam bir ay oruç tuttuğunu da bilmiyorum."
(Bu hadisi Ahmed, Muslim, Ebu Dâvud ve Neseî rivayet etmişlerdir. Şevkâni, Neylu'l-Evtâr, II, 37)

Ahmed, Nesaî, ve Ebu Dâvud buna benzer bir hadisi rivayet etmişlerdir. Bu hadiste şöyle geçiyor:
"Peygamber (a.s.) yaşlanıp vücudu toplayınca yedi rekât vitir kılmaya başladı. Bu namazın altıncı ve yedince rekatlarında oturur, sadece yedinci rekatta selam verirdi."

Nesai'nin bir rivayetinde ise Aişe şöyle demiştir:
"Peygamber (a.s.) yaşlanıp şişmanlayınca, yedi rekât kıldı, bu yedi rekatın sadece sonuncusunda otururdu."




İlgili Konu:

Vitr Namazında 3. Rekatta Kunut Dualarından Önce, Tekbir Getirmenin Delili Var mıdır?
 
Üst Ana Sayfa Alt