Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Müminlerin Çocuk Eğitmi

K Çevrimdışı

kunyem yok

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Müminlerin Çocuk Eğitmi

Çağımızda en başta gelen sıkıntılardan biri sanırım çocuk eğitimidir. Ailelerin çocuklarını eğitmede yetersizlikleri o kadar ayan ve beyan ki, çocuk yetiştirme üzerine kitaplar yazılıyor, söyleşiler, paneller, konferanslar düzenleniyor ve ülkede ki pedagogların sayısı katlanıyor, buralara rağbetler artıyor.

Bizler anne ve babalar olarak çocuklarımızı yetiştirmekten, disipline etmekten, onlara belli başlı hasletler kazandırmaktan, hatta çocuklarımızı tanımaktan öyle acziyete düşmüşüz ki, çocuğumuzun karakterini kendimiz tahlil edemiyor, onlarda ki ilerlemeyi ya da gerilemeyi göremiyor, tüm bunların tahlilini okuldaki öğretmenlerinden öğrenmekten imtina etmiyoruz. Çocukları ile rehberlik hocaları vasıtasıyla tanışan anne-babalar olarak acaba buradaki eksiliği ve kaybı kendimizde bulabiliyor muyuz?

Bizlerin en büyük eksikliği çocuklarımızı ancak sınav zamanı geldiğinde büyümüş ve hayata atılmış olarak görmemizden kaynaklanıyor. Sanki doğumundan sınava kadar geçen süreçte çocuk sadece nefes alıp- veren bir organizma! O süreç boyunca çocuğun karakterinin, düşüncelerinin ve hasletlerinin gelişebileceğini ve bunların hayatı boyunca ona etki edebileceğini bilmiyoruz.

Çocukla ilgilenme sınav öncesine dayanan bir iletişim süreci değildir. Bizim bunu böyle görmemiz çocuklarımızın kendine yetersiz, topluma faydasız olarak büyümesindeki en büyük etkendir. Çünkü çocuk eğitiminin başlangıcı ta çocuk doğmadan, anne karnında yaratılmadan öncesine dayanan ve ölene kadar devam eden uzun bir süreci kapsar.

Evvela ebeveynler olarak bizlerin, henüz daha evlenirken yaptığımız tercihler, kurduğumuz yuva ve o yuvanın standartları, dünyaya gelecek olan çocuğun hasletlerini belirleyen şeylerdir. Bizler anne-babalar olarak ta evlenirken yuvamızı hangi standartlara göre kuruyorsak, hangi ölçülere ve dayanaklara dayandırıyorsak, aynı şekilde o yuvada şekillenecek çocuğunda ölçü ve dayanakları onlar olacaktır. Çünkü yetişmekte olan herhangi bir canlı, içinde bulunduğu kalıplara göre şekillenir. Ve onun cisminin şekli o kalıpla sınırlı kalır. İşte evlerimiz bizim kalıplarımız durumundadır. Evlerimizdeki ölçüler ve kalıplar ne ise, çocukta o ölçüde ve kalıpta şekillenecektir.

Hiç kuşkusuz evlerinde kuran ve sünneti ölçü yapan anne ve babaların çocuklarının ölçüsü de bu olacaktır. Müslüman bir atmosferde nefes alan çocukların, verecekleri nefes Müslüman nefesi olacaktır. Aldığımız nefes, verdiğimiz nefesin ne olduğunu belirler. Bunun için çocuk eğitimi evliliğe attığımız ilk adımla başlar ve çocuğumuzun evlenip yeni bir yuva kuracağı zamana kadar devam eder.

Biz ebeveynler olarak ne kadar İslami karakterli bir yuva tesis edebilirsek, çocuklarımızda o derece İslami karakteri sağlam büyür. Çocuklara İslami eğitimi doğumundan itibaren, karşınıza alıp konuşarak, ona herhangi bir olayın böyle olması gerekiyor, diyerek eğitim veremezsiniz. Nitekim çocukların yaşları küçükken zihinleri, sizin söylediklerinizi anlayabilecek, anlasa bile önemini idrak edebilecek durumda değildir. Küçük yaştaki çocuklar söylemlerden ziyade eylemleri göze alarak bilgi edinirler. Akılları idrak etmekten aciz olsa bile, görsel hafızaları kuvvetlidir. Gördükleri her şey bilinçaltlarına yerleşir ve zamanı geldiğinde bulunduğu yerden ortaya çıkar. Çocukların yemek yemeyi öğrenmeleri, bardağa suyu koymaları, oyuncaklarını sepetine yerleştirmeleri vb. gibi fiiller, hep görsel hafızanın kazandırdığı fillerdir. Yoksa hiçbir anne-baba, çocuğunu karşına alıp yemek yemek hakkında teorik bilgilerle, yemeğin nasıl yenmesi gerektiğini, çocuklarına öğretmez, öğretemez de.

İşte anne-babayı taklitle kazanılan becerilerin ya da rutin aktivitelerin yelpazesini geniş tuttuğumuzda, çocuklardaki beceri ve aktivitelerde dolayısıyla genişleyecektir. Ebeveynler İslam’ı bir yaşam modeli olarak evlerinde uyguladıklarında, bu normlarda büyüyen çocuk, İslam’ı yaşam modeli olarak görecek ve küçük yaştan itibaren o modeli hayatının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edecektir.

Sonradan kazanılmış alışkanlıkların terk edilmesi kolaydır, ancak doğuştan kazanılan alışkanlıkların terk edilmesi hiç de kolay değildir. Elbette ki, çocuklara İslam’ı “alışkanlık” olarak sunmaktan kaçınmamızda gerekir. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde -ki bu akıl baliğ olduğu dönemdir- küçük yaştan itibaren tatlı tatlı İslam’ın telkini ve yapılanların niçin yapıldığını söylediğimiz gibi, buluğ çağına girmiş bir çocukla artık bu konuların ciddi boyutla konuşulması gerekir. Çocuk hangi yaşta olursa olsun, onun yaşına uygun bir dille, onu küçük görerek değil, onun anlayabileceği bir dille yapılan telkinler, zaten buluğ çağına girdiğinde emilmiş ve onunla özdeşleşmiş olarak kendini gösterir.

Buluğ çağına kadar “aman nasıl olsa çocuktur, ona mesuliyet yok ya da nasılsa anlamaz” düşüncesiyle, hiçbir telkin ve örnek görmemiş çocuklara, buluğ çağından sonra, piyangodan kazara çıkmış gibi İslam’ı önüne koyup, Allah’ın emirlerini yerine getirmesini beklerseniz hata edersiniz. Zaten yıllarca görmediği, tanımadığı fikirleri, bir çocuğun tanıması ve benliğinde oturtması yıllarını alır. Akıl baliğ olana kadar, Müslüman hanımların tesettüre girmek zorunda olduğunu, namazın her mümin erkek ve mümin kadından beklenen bir farz olduğunu, bilmeyen ve akıl baliğ olana kadar bunların ve diğer emirlerin küçük küçük uygulamaları aileleri tarafından yaptırılmayan çocukların, akıl baliğ olduktan sonra bunları yapması çok ama çok zordur.

Anne ve babalar Müslüman modelini oluşturduktan ve çocuklarının üzerinde de onların kaldırabilecekleri kadar küçük modelleri uyguladıktan sonra, çocuk akil baliğ durumuna geldiğinde, bunları zaten yapması gerektiğini bilecek ve hiçbir zorlama ya da baskıya maruz kalmaksızın bunları, kendiliğinden yerine getirecektir.

Her ne kadar çocuğun yaşı küçük de olsa, söylediklerinizi anlamasa da, sanki yaşı büyükmüş ve sanki söylediklerinizi anlıyormuş gibi davranmak, o çocuğun ilerde olgun ve saygın bir mümin olmasını sağlar. Anne ve babaların ona gösterdiği saygı ve olgunluğu, çocuk da aynı şekilde onlara iade eder. Çünkü çocuk yetiştirmek “vermek-almak” gibi bir durumdur. Siz çocuğa ne verirseniz, ondan alacağınız da ancak verdiğiniz kadar olur. Bundan fazlasını beklemeye hakkınız olmaz.

01.11.2012
 
Üst Ana Sayfa Alt