Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Müslüman Mushafı Her Zaman Eline Alarak Okuyabilir

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
hitman Çevrimdışı

hitman

Üye
İslam-TR Üyesi
Kur’an’a dokunmadan abdestsiz olarak okumanın caiz olduğunda alimler ittifak etmişlerdir. Mushafa abdestsiz olarak dokunmak hususunda ihtilaf edilmiştir.(Bkz.: İbni Ebi Şeybe (1/125vd.) Abdurrazzak (1/265)
Bunun haram olduğunu söylemek için mutlaka Kitap veya sahih sünnetten delil bulunması gerekir. Lakin buna dair sahih bir delil varid olmamıştır. Cünüp veya hayızlının Kuran okumasına gelince, bu konuda da ihtilaf edilmiştir. Yine bu hususta Kitap ve sünnetten açık bir delil bulunmadığı için haram olduğu söylenemez. Bilakis müslüman kişi, abdestsiz halinde, cünüp veya hayızlı halinde dahi temiz olduğu için bunun caiz olması doğruya daha yakındır. Yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in müşrik devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda tam ayet yazdırması, bunun caiz olduğunu gösteren hususlardır. Ancak mushafa taharet üzere okumanın müstehap olduğuna işaret eden deliller de varid olmuştur:

وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ أَخْبَرَنِى أَبُو سُفْيَانَ أَنَّ هِرَقْلَ دَعَا بِكِتَابِ النَّبِىِّ - صلى الله عليه وسلم - فَقَرَأَ فَإِذَا فِيهِ « بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَ ( يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلَى كَلِمَةٍ ) » . الآيَةَ


İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki; Bana Ebu Sufyan haber verdi ki; Hirakl, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in mektubunu getirtti ve okuduğunda şunların yazılı olduğunu gördü: “Bismillahirrahmanirrahim. Ey ehl-i kitab! Ortak kelimeye geliniz…” Ayetin tamamını okudu (Buhari (1/78, 6/128, 8/186) Buhari Halku Ef’ali’l-İbad (496-500) İbn Hazm el-Muhalla’da (1/82)



İbn Hazm el-Muhalla’da (1/82); Bunu isnadıyla İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet etmiş ve arkasından şöyle demiştir: “İşte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem içinde bu ayetin yazılı olduğu mektubu hristiyan birine göndermiştir.”


وَكَانَ النَّبِىُّ - صلى الله عليه وسلم - يَذْكُرُ اللَّهَ عَلَى كُلِّ أَحْيَانِهِ

İmam Buhari ve başkalarının Aişe radıyallahu anha’dan rivayetine göre “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem her durumda Allah’ı zikrederdi” demiştir. Kuran okumak, Allah’ı zikretmenin en kâmil şekillerindendir. Bu hadiste “her durumda zikrederdi” ifadesi genel olup bunu tahsis eden bir ibare gelmemiştir.

وَقَالَ إِبْرَاهِيمُ لاَ بَأْسَ أَنْ تَقْرَأَ الآيَةَ

İbrahim en-Nehaî; “Hayızlı kadının ayet okumasında sakınca yoktur” demiştir (Buhari (Hayız 7) İbn Hacer’in Fethul Bari’de belirttiğine göre bunun benzeri İmam Malik’ten de rivayet edilmiştir.




Said Bin Cübeyr , İkrime, Said b. El-Museyyeb , Davud, İbn Hazm , Buhari , Taberi, İbnul Münzir ve başka âlimler cünübün Kur’an okumasında sakınca görmemişlerdir. (İbn Ebi Şeybe (1/126) Abdurrazzak (1/261 no: 1310) İbn Hazm el-Muhalla (1/82) Buhari (Hayz 7) El-Evsat (1/313) El-Begavi Şethus Sünne (2/43) Elbani Temamul Minneh (s.118) İrvaul Galil (2/245) Fetaval Ezher (8/88, 419)

حدثنا محمد بن إسماعيل ، ثنا زياد بن أيوب ، ثنا أبو عبيدة ، ثنا عبيد بن عبيدة ، من بني عباب الناجي قال : قرأ ابن عباس شيئا من القرآن وهو جنب فقيل له في ذلك فقال : ما في جوفي أكثر من ذلك




İbn Munzir el-Evsat no: 601; Ubeyd b. Ubeyde dedi ki: “İbn Abbas radıyallahu anhuma cünüp iken Kurandan bir şey okudu. Ona bu konuda sorulunca şöyle dedi: “Benim ezberimde bundan fazlası vardır.”



حدثنا موسى بن هارون ، أنا إسحاق بن راهويه ، أنا بقية ، عن شعيب ، عن الزهري ، عن عبد الرحمن بن مكمل ، عن ابن عباس ، قال : لا بأس أن يقرأ الجنب الآية ونحوها




İbn Munzir el-Evsat no: 602; İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: “Cünübün bir ayet veya bunun gibisini okumasında sakınca yoktur”



قَرَأت عَلَى فَاطِمَة بنت مُحَمَّد الْهَادِي أخْبركُم أَبُو نصر بن الشِّيرَازِيّ فِي كِتَابه عَن شيخ الْإِسْلَام أبي حَفْص السهروردي أَنا أَبُو زرْعَة الْمَقْدِسِي أَنا عَبدُوس بن عبد الله أَنا أَبُو بكر الطوسي ثَنَا أَبُو الْعَبَّاس الْأَصَم ثَنَا أَبُو عتبَة ثَنَا بَقِيَّة ثَنَا شُعَيْب عَن الزُّهْرِيّ عَن عبد الله بن عبد الرَّحْمَن بن مكمل ((أَنه سمع ابْن عَبَّاس يَقُول لَا بَأْس أَن يقْرَأ الْجنب الْآيَة وَنَحْوهَا))



İbn Hacer Tağliku’t-Ta’lik’te isnadıyla Abdullah b. Abdirrahman b. Mükemil’den rivayet ediyor; İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: “Cünübün bir ayet veya benzer miktarda okumasında sakınca yoktur. (Tağliku’t-Ta’lik (2/171)

وحدثونا عن محمود بن آدم ، ثنا الفضل بن موسى ، ثنا الحسين يعني ابن واقد ، عن يزيد النحوي ، عن عكرمة ، عن ابن عباس ، أنه كان يقرأ ورده وهو جنب


İbn Munzir el-Evsat no: 603; İkrime dedi ki: “İbn Abbas cünüp olduğu halde virdlerini (hergün okumayı adet edindiği ayetleri ve zikirleri) okurdu” İbn Hacer Tağliku’t-Ta’likte isnadının sahih olduğunu söylemiştir.

وَأما قَول ابْن عَبَّاس فَقَالَ ابْن أبي شيبَة فِي المُصَنّف حَدثنَا الثَّقَفِيّ عَن خَالِد عَن عِكْرِمَة عَن ابْن عَبَّاس ((أَنه كَانَ لَا يرَى بَأْسا أَن يقْرَأ الْجنب الْآيَة والآيتين))

İbn Hacer Tağliku’t-Ta’lik’te; İkrime’den: “İbn Abbas radıyallahu anhuma cünübün bir veya iki ayet okumasında sakınca görmezdi.” Tağliku’t-Ta’lik (2/171)

حدثنا عثمان بن نمير ، ثنا عتبة بن عبد الله ، أنا أبو غانم وهو يونس بن نافع ، عن أبي مجلز ، قال : دخلت على ابن عباس فقلت له : أيقرأ الجنب القرآن ؟ قال : دخلت علي وقد قرأت سبع القرآن وأنا جنب وكان عكرمة لا يرى بأسا للجنب أن يقرأ القرآن ، وقيل لسعيد بن المسيب : أيقرأ الجنب القرآن ؟ قال : نعم أليس في جوفه

İbn Munzir el-Evsat no: 604; Ebu Miclez’den; “İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın yanına girdim ve ona; “Cünüp Kur’an okuyabilir mi?” diye sordum. Dedi ki; “Sen girdiğinde ben cünüp olduğum halde Kur’anın yedide birini okumuştum.” İkrime de cünübün Kur’an okumasında sakınca görmezdi. Said b. El-Museyyeb’e: “Cünüp Kur’an okuyabilir mi?” diye soruldu. Dedi ki: “Evet, zaten ezberinde bulunmuyor mu?”


عَنْ نَصْرٍ الْبَاهِلِيِّ. قَالَ: كَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ يَقْرَأُ الْبَقَرَةَ وَهُوَ جُنُبٌ


İbn Hazm el-Muhalla’da (1/79) Nasr el-Bahili’den rivayet ediyor: “İbn Abbas radıyallahu anhuma cünüp iken Bakara suresini okudu”


Abdestsiz olarak Mushaf’a dokunulamayacağını söyleyen âlimler şu hadisleri delil getirirler;

1- Amr Bin Hazm radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Kur’an’a ancak temiz olan kimse dokunabilir.” (Darekutni (1/121) Beyhaki (1/87) Elbani el-İrva (122) Busayri İthaf (726) Metalibul Aliye (91) sahihtir.)

Ancak bu hadiste geçen “temiz” kelimesi, şu üç sınıf arasında ortak bir tabirdir:

a- Cünüp olmayan kimse: Bu anlamda olmasının delili; “Eğer cünüp iseniz temizlenin”(Maide 6) ayetidir.

b- Abdestli olan kimse: Bu anlamda oluşunun delili de; Mugire radıyallahu anh’ın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mestlerini çıkarmaya davranması üzerine; “Onları bırak, zira ben onları temiz (abdestli) iken giydim buyurmasıdır.

c- Bedeninde necaset olmayan kimse ve mü’min kişi: Bu anlamda olmasının delili; “Müşrikler ancak bir pisliktir.”(Tevbe 28) ayeti ile “Mümin necis olmaz” hadisidir.

Aşağıda geleceği üzere bu hadiste necislikle vasfedilen kafir kastedilmektedir. Allahu a’lem. Bu sebeple abdestsiz olarak Kur’ana dokunulmayacağına bu hadiste bir delil yoktur. Bununla birlikte sahih rivayette Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; “Ben ancak namaz kılacağım zaman abdest almakla emrolundum” buyurmuştur. (Müslim (374) Tirmizi (1847) Ebu Davud (3760) Nesai (1/85) Ahmed (1/282, 359) İbni Huzeyme (1/23, 109) Taberani (11/122) Ebu Avane (1/229) İbni Ebi Şeybe (5/130) Beyhaki (7/276) Darimi (1/216) Tahavi Şerhu Maanil Âsâr (1/128)

2- Abdullah bin Seleme dedi ki; “Ali bin Ebi Talib’in yanına girdim. Bana dedi ki; “Cünüplük dışında hiçbir şey Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i Kuran okumaktan perdelemezdi (veya şöyle dedi; alıkoymazdı).” (Zayıftır. İsnadında Abdullah bin Selime tek kalmış olup o ihtiyarlayınca aklı karışmış ve bunu ancak aklı karıştıktan sonra rivayet etmiştir. Bkz.: İbni Hibban (3/79) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (2/214) Ebu Ya’la (1/288, 327, 400, 436) Taberani Evsat (7/9, 121) Darekutni (1/119) Darekutni İlel (3/248-250) İbnul Ca’d Müsned (59) Beyhaki Şuab (2/379) Rafii et-Tedvin (2/495) Fethul Bari (1/408) Zeylai Nasbur Raye (1/196) Elbani Daifu Süneni Ebi Davud (30)

Hadis âlimlerimizin açık beyanlarına göre isnadında Abdullah bin Selime tek kalmış olup o ihtiyarlayınca aklı karışmış ve bunu ancak aklı karıştıktan sonra rivayet etmiştir. Bu rivayette zayıflık olmakla beraber Hafız İbn Hacer gibi bazı âlimler hasen saymışlardır. İbn Hacer; “Delil olarak kullanılmaya müsaittir ancak bu tartışmaya açıktır” demiştir. Rivayetin bir lafzında “Cünüp iken bir ayet dahi okumazdı” (Ahmed (1/110 no:830) Ziyaul Makdisi el-Muhtare (621) ziyadesi gelmiş ise de sabit olmamıştır, Allame el-Elbani bu ziyadenin zayıf, mevkuf ve münker olduğunu belirtmiştir. (Bu konuda detaylı bilgi için bkz.: Elbani el-İrvaul Galil (2/243) Zayıf olmasının sebebi Ebul Gurayf adlı ravidir. Ravileri güvenilir saymada gevşek oluşu bilinen İbn Hibban’dan başkası onu güvenilir saymamıştır. Muhaddisler İbn Hibban rahimehullah’ın ta’dilde tek kalmasına itibar etmemişlerdir. Fakat Ebul Gurayf hakkında Ebu Hatem er-Razi; “Hakkında eleştiriler vardır, rivayette meşhur değildir” demiştir. Neticede bu ravinin durumu meçhullükten kurtulmadığı gibi, hakkında eleştiriler olduğu da belirtildiğinden zayıftır. Darekutni bu rivayetin mevkuf olduğu illetini belirtmiştir. Münker olmasına gelince bu ziyade sadece Aiz Bin Habib’in rivayeti olarak gelmiştir. Bu hadisi nakleden diğer raviler bu ziyadeyi zikretmemişlerdir. Aiz Bin Habib ise, İbn Adiy’in de dediği gibi münker rivayetlerde bulunur.

Fakat sahih olduğu kabul edilse bile bu fiîlî bir hadistir ve bundan yasaklama söz konusu olmadığı için ancak müstehaplık ifade eder. İbn Huzeyme dedi ki; “Bu hadis cünübün Kuran okumasına engel değildir. Zira burada yasaklama olmayıp yalnızca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in fiili nakledilmektedir.” (İbn Hacer Telhisul Habir (s.15)

İmam Buhari ve başkalarının Aişe radıyallahu anha’dan rivayetine göre “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem her durumda Allah’ı zikrederdi” demiştir. Kuran okumak, Allah’ı zikretmenin en kâmil şekillerindendir. Bu hadiste “her durumda zikrederdi” ifadesi genel olup bunu tahsis eden bir ibare gelmemiştir.

Cünüp olarak Kur’an’a dokunulmayacağını söyleyen alimler; “Doğrusu bu Kitap, sadece temiz olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da (Levhi mahfuz’da) mevcutken alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'dir.”(Vakıa 77-80) ayetini de delil getirirler. Lakin bu ayetteki zamir, ayetlerin siyakından da anlaşılacağı üzere Levh-i Mahfuz’a aittir ve temiz olanlar ile kastedilen de meleklerdir. Ayrıca cünüp olan mümin, Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde de geçtiği gibi, necis değil, temizdir.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den dedi ki; “Medine yollarından birinde, ben cünüp iken Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana rastladı. Gizlendim, gidip yıkandım ve geldim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

“Nerede kaldın Ya Eba Hureyre?” dedi. Ben:

“Cünüp idim, temizlenmeden seninle beraber oturmayı doğru bulmadım.” dedim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

“Subhanallah, müslüman necis olmaz.” (Buhari, Gusl: 23(285) Müslim (371) Ebu Davud (231) Tirmizi (121) Ahmed b. Hanbel (2/235, 382, 471) Nesai (1/145) Beyhaki (1/189)

Mü’min ister cünüp veya hayızlı, ister abdestsiz olsun temizdir. Ona ne hakiki anlamda ne de mecazi anlamda “necis” denilemez. Düşman topraklarına Mushaf ile sefer edilmesini yasaklayan hadis (Buhârî, (Cihâd 129) Müslim, (İmâre 92–94) Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, (Cihâd 81); İbni Mâce, (Cihâd 45) Mushaf’ın, necis olmakla vasfedilen müşriklerin eline geçmemesi içindir. Lakin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Hirakl’e gönderdiği mektupta ayetler yazılı idi. (Bkz.: Buhari (hayız 7) ayrıca imam Buhari’nin Halku Ef’alil İbad adlı eserine bakınız.) Bu rivayet, kâfirin ayetler yazılı olan kâğıda dokunup okumasında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sakınca görmediğini gösterir. Ama cünübün Mushaf’a dokunmasının caiz olması hususunda açık değildir. Bazı âlimler üzerinde ayet yazılı olan kâğıt ile Mushaf arasında ayrım yaparak ayet yazılı olan kâğıda veya tefsirlere cünüp yahut Hayızlı olanın dokunabilse de Mushaf’a dokunamayacağını söylemişlerdir. Ancak bu yorumun delili yoktur. Zira Kur’anın Mushaf olarak cem edilmesi de Ebu Bekir radıyallahu anh zamanında gerçekleştirilmiştir. Bu da Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in böyle bir ayırım yapmış olmasının imkânsız olduğunu gösterir. Sahabelerden de bu şekilde bir yorum nakledilmemiştir. Allahu a’lem.

Netice olarak diyebiliriz ki; abdestsizin, cünüp veya hayız olanın Mushaf’a dokunmasını, Kur’an okumasını yasaklayan bir delil sabit olmamıştır. Ehli sünnet âlimleri bu konuda icma etmemişlerdir. Bu konuda yasak ifade eden bazı hadisler rivayet edilmişse de bunların hiçbirinin sahih olmadığı hadis uzmanlarınca tespit edilmiştir.
Lakin daha önce de belirttiğimiz gibi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine verilen selamı abdestsiz olarak cevaplamamış, (Ebu Davud (1/4) Nesai (1/16) Darimi (2/287) İbn Mace (1/145) Hakim (1/167) Beyhaki (1/90) Ahmed (5/80) Bkz.: Elbani Silsiletul Ehadisis-Sahiha (834), Allah’ın “es-Selam” ismini abdestsiz olarak anmaktan hoşlanmadığını belirtmiştir. Bu da abdestsiz ve cünüp olarak zikir veya kıraatin caiz olmakla beraber mekruh olduğunu gösterir. Şeyh Elbani de bu görüştedir.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
KURAN ACIK VE NET BIR SEKILDE ABDESTI OLMAYANIN ONA DOKUNAMAYACAGINI BELIRTIYOR.....
Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir.
Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur'an'dır. Bir mahfûz kitaptadır
Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez.

 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
oradaki temizlikden kasıt, cünüp ya da hayız olmamak mı?
 
hitman Çevrimdışı

hitman

Üye
İslam-TR Üyesi
KURAN ACIK VE NET BIR SEKILDE ABDESTI OLMAYANIN ONA DOKUNAMAYACAGINI BELIRTIYOR.....
Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir.
Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur'an'dır. Bir mahfûz kitaptadır
Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez.

gördüğüm kadarıyla kuran okumayı bilmiyorsun. siyak-sibak ne demek, zamir ne demek bilmiyorsun. kuran ve mushaf ne demek aradaki fark nedir bilmiyorsun. kuran ne zaman kitap haline getirildi el yazması nedir matbaa ne zaman icad oldu bunları da bilmiyorsun. kuranın mahluk olup olmaması, bu meselenin ideolojik arkaplanı nedir ne değildir onu da bilmiyorsun, dahası yazıyı okuduğunu da sanmıyorum.

nafile olarak namaz kılmak nasıl güzel bir iş ise durduk yere abdest almak da güzeldir. zira sünnet e uygun olduğu müddetçe kulun Allah'a yaklaşmasına sebep olan iş sevap kazandırır. ama bir iş hakkında helal haram demek teşriye girerki o zaman dikkatli konuşup yazmak delile göre gitmek gerekir. müstehab olan bir işe farz demek de bu bakımdan büyük vebaldir.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
KURAN ACIK VE NET BIR SEKILDE ABDESTI OLMAYANIN ONA DOKUNAMAYACAGINI BELIRTIYOR.....
Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir.
Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur'an'dır. Bir mahfûz kitaptadır
Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez.



"Şüphesiz O şerefli bir Kur'an'dır. Korunmuş bir kitaptadır. O'na temizlenmiş olanlardan başkası dokunamaz." [1]

Rasulûllah (sallâllahu aleyhi ve sellem) Yemen’de bulunan Amr b. Hazm’a yazdığı mektupda şöyle buyurmuştur: Kur’ an’a temiz olandan başkası dokunamaz. [2].

Cenab-ı Hakkın Vakıa suresinde “ O’na temizlenmiş olanlardan başkası dokunamaz”. âyetiyle kastettiği “temizlik” vasfından kasdın ne olduğu ; bu vasıfdan uzak kişilerin dokunamayacağı şeyin elimizde bulunan mushaflar mı yoksa Kur’anın da içinde saklı bulunduğu gökyüzündeki kitap “Levh-i Mahfuz” mu olduğu; haber cümlesiyle ifade edilmiş bir ayete emir anlamı yüklemenin caiz olup olmadığı alimlerin düğümlendiği üç ayrı nokta olmuştur.

Tefsîr-u Taberî ve Tefsîr-u Kurtubî’de İbn Abbas'ın "korunmuş kitab”ı “gökyüzündeki kitap” , "temiz olanlar"ı da “melekler” olarak tefsir ettiği rivayet edilmiştir. Ayrıca Enes, Mücahid, Said b. Cübeyr, Ebu Nehik, Ebu'l-Aliye, Katade, Cabir b. Zeyd, Kelbi’nin de bu görüşte olduğu kaydedilmektedir.[3]

Katade: "Cenab-ı Hakkın yanında bulunan kitaba sadece temiz olanlar dokunur. Ama dünyadaki kitaba pis olan mecusi de, münafık da dokunabilir." yorumunu yapmıştır.[4]

Ferra ise: "O'nun faydasını, bereketini, tadını ancak temiz olan, Kur'an'a inanan kişiler anlar”. demiştir.[5]

Hüseyin b. Faddal buna: "O'nun tefsirini ve te’vilini (yorumunu) ancak Allah'ın şirkten ve nifaktan temizlediği kişiler bilirler" yorumunu eklemiştir.

Diğer bir grup alim de "korunmuş kitab"ı elimizde bulunan mushaflar, "temiz olanlar”ı da, “cünüplükten ve abdestsizlikten arınmış olanlar olarak" yorumlamışlardır.[6]

'Arapça metin) ........................................................

“Temizlik” kelimesinin şumûlü bağlamında aynı ihtilâfların zuhur ettiği İbn Hazm’ın hadisi üzerinde buna ilâveten bir de sıhhat değerlendirmeleri yapılmıştır.

Hadisin ravi ve metin kritiği şöyledir:

"Zühri"yi, Ömer b. Abdulaziz zamanındaki alimler güvenilir buldular. Yahya b. Muin ravilerden "Süleyman b. Davud el- Havlani"nin,aleyhinde konuşmuştur. Abdurrahman b. Ebi Hatem bab--asının, Muhammed b. Ebu Hatem'de Ebu Zur’a'nın onun hakkında.......... "bir zararı yoktur" ifadesini kullandığını söylemişlerdir. Ahmed b. Hanbel ve diğerleri bu zatın güvenilir olduğu görüşündedirler. Hadisin başka tarikten rivayetinde Süleyman b. Erkam bulunmaktadır. Nesei, onun hadislerinin metruk[7] olduğunu, kabul edilemeyeceğini söylemiştir. İbn Rüşd İbn Hazm’ın hadislerinin “musahhah” (bazı harflerinin yerlerinin değiştirilmiş ) olması sebebiyle alimler arasında ihtilâfa sebep olduğunu söylemiştir. [8] Müteahhirinden bir grup huffaz (hadis hafızları); hadisin her ikisi de zayıf görülen iki ravi üzerinde dönüp dolaştığını, tercih edilen ravinin Süleyman b. Erkam olarak takdim edildiğini, ancak onun da metruk rivayetleri sebebiyle hadislerinin kabul edilemeyeceğini beyan etmişlerdir.[9]

Söz konusu mektubun "Kur'an'a temiz olandan başkası dokunamaz" ibaresinin bulunduğu bölümünü Hakim tahric etmiştir. Mektubun isnadının sahih olduğu savunan Hakim :"Bütün çabalarıma rağmen bu mektubu şerhsiz hiçbir yerde bulamadım, mektup bana insanlar tarafından yapılan açıklamalarıyla metinle şerh birbirine karışmış olarak ulaştı." diyerek "sahih"lik ifadesinde ciddi bir çelişki göstermiştir.[10] "Nasbu'r Raye' adlı eserde Ebu Davud'un bu mektubu “Merasil”inde [11] zikrettiği kaydedilmektedir. Ancak Nasbur'r-Raye'nin haşiyesi Buğyetu'l- Elmai fi Tahrici’z- Zeylâi Ebu Davud'un "Merasili"nde bu mektubun bulunmadığını haber vermektedir.[12] Ve yine mektubu Nesei'nin de tahric ettiği belirtilmesine rağmen Nesei’de sadece sadakalarla (zekâtla) ilgili izahlar bulunan bir mektup bulunmakta “Kur'an'a temiz olandan başkası dokunamaz” gibi bir ibare yer almamaktadır. Dolayısıyla Hakim'le Nesei'nin rivayetleri farklılık arzetmektedir. Ahmed b. Hanbel ise mektubun diğer kısımlarının değil sadece sadakalarla (zekâtla) ilgili bölümün sahih olduğuna dikkat çekmiştir.



Kaynakça:

[1] Vakıa,56 / 77,78,79.

[2] Hakim el-Müstedrek, tarih ve yer yok, K.Zekât, c.1, s.395 vd.

[3] Taberî, Tefsir-u Taberi, Beyrut 310 h.,Vakıa suresinin tefsiri, c.11,s.660 vd.; Kurtûbi, Tefsir-u Kurtûbi, Beyrut 1408 h.,Vakıa suresinin tefsiri, c.17, s.145.

[4] İbn Kesir, Tefsir-i ibn. Kesir, Vakıa 79’un tefsiri.

[5] Kurtubî, Tefsir-i Kurtubi, Vakıa 79’un tefsiri.

[6] İbn Kesir, Tefsir-i İbn Kesir, Vakıa 79’un tefsiri.

[7] Yalancılıkla itham edilmesi , aşırı yanılması, fazla gafleti veya açık fasıklığı gibi bir nedenle zayıflığı hakkında icma edilen bir ravinin tek başına rivayet ettiği hadistir. Hatiboğlu, Haydar, Sünen-i İbn Mace Tercemesi ve Şerhi, İstanbul 1982, c.1, s.xxxvıı.

[8] İbn Rüşd, a.g.e.,K. Tahâre, c.1,s. 32.

[9] Cemâluddin Ebi Muhammed Abdullah b. Yusuf (v.562 h.), Nasbu’r-Raye, Kahire 1357 h., K.Zekât,c.2, s.340.

[10] Hakim, a.g.e., c.1, s.395.

[11] Merâsil: Rasulûllah’ı (sallâllahu aleyhi ve sellem) görmeyen tabiinin sahabe ismi zikretmeksizin “Rasulûllah şöyle buyurdu.” diyerek rivayet ettiği hadislerin bulunduğu kitap.

[12] Abdullah b. Yusuf, Cemaluddin Ebi Muhammed,a.g.e., c.2, s.340.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
KUR'AN VE EVREN
75- Yıldızların yörüngeleri üzerine yemin ederim ki;
76- -Keşke bilseniz bu ne büyük bir yemindir
77- Bu kitap, yüce Kur'an'dır.
78- Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır.
79- Ona sadece tertemiz kimseler el sürebilir.
80- O, Allah tarafından indirilmiştir.
Bu ayetin o günkü muhatapları olan araplar yıldızların yörüngeleri hakkında çok az şeyler biliyorlardı. Onlar gök cisimlerine ilişkin bilgileri sadece çıplak gözle elde edebiliyorlardı. Bu yüzden yüce Allah "Keşke bilseniz bu ne büyük bir yemindir" diyerek duyarlıklarını bilemek istemiştir. Biz ise yemine konu olan yıldız yörüngeleri hakkında o günün araplarına oranla çok daha fazla bilgi payına sahip olduğumuz için edilen yeminin büyüklüğünü daha iyi kavrayabiliyoruz. Gerçi yıldızların yörüngelerinin görkemi hakkında biz de az şey biliyoruz.
Görüş menzilleri sınırlı ve küçük teleskoplarımız aracılığı ile elde edebildiğimiz bu kıt bilgilerimiz bize diyor ki: Uçsuz-bucaksız uzay boşluğunda "galaksi"adı verilen sayısız yıldız kümeleri vardır. Bu galaksilerin sadece biri, bizim güneş sistemimizi de içine alan yıldız kümesi, yüz milyon kadar yıldızdan oluşmuştur.
"Astronomi bilginlerinin dediklerine göre uzay boşluğunda milyarı aşkın sayıda yıldız ve gök cismi vardır. Bu yıldızların ve gezegenlerin bir bölümü çıplak gözle görülebilir, diğer bir bölümü sadece uzun menzilli dürbünlerle ve teleskoplarla görülebilir, başka bir bölümünden ise birtakım sinyaller alınabilir, fakat teleskop ekranlarında görülmeleri mümkün değildir. Bütün bu yıldızlar ve gezegenler biçimini bilmediğimiz yörüngelerinde hareket ederler. Herhangi bir yıldızın mıknatıs alanı, başka bir yıldızın mıknatıs alanı ile hiçbir noktada çakışmaz. Tıpkı bunun gibi hiçbir yıldızın bir başka yıldızla çarpışması sözkonusu değildir. Böyle bir olay, ancak biri Akdenizde ve öbürü Atlas okyanusunda aynı yönde ve aynı hızla yol alan iki geminin çarpışması kadar muhtemeldir. Böyle bir şey de eğer imkansız değilse, o bile son derece uzak bir ihtimaldir."
Yıldızların yörüngeleri arasındaki uzaklık bir hikmete ve planlanmış bir ölçüye göre belirlenmiştir. Bu uzaklık yıldızlar ve gök cisimleri arasındaki karşılıklı etkilenmelerle uyumludur. Bu uyum sayesinde bütün bu gök cisimlerinin uçsuz-bucaksız evrendeki karşılıklı dengeleri oluşmaktadır.
İşte yıldızların yörüngelerinin görkeminin bir bölümü, bir yönü budur. Hiç kuşkusuz bu bilgi, Kur'an'a ilk kez muhatap olan arapların yıldızlara ilişkin bildiklerine oranla çok büyüktür. Fakat aynı zamanda yıldızların yörüngelerin görkemine ilişkin gerçeğin tümü ile karşılaştırılamayacak derecede yetersizdir.
Evet, "Yıldızların yörüngeleri üzerine yemin ederim ki: '
Oysa mesele, yemine muhtaç olmayacak derecede açık·ve belirgindir. Okumaya devam edelim:
"Keşke bilseniz bu ne büyük bir yemindir."
Burada yeminin önemi bir ara cümle ile vurgulanıyor ve hem arkasından sözün akışı değiştiriliyor. Aslında yemine muhtaç olmayan bu değişmez ve belirgin gerçeğin, zihinlere yerleştirilmesi açısından bu anlatım tarzı son derece etkilidir. Devam edelim:
"Bu kitap, yüce Kur'an'dır.
Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır.
Ona sadece tertemiz kimseler el sürebilir.
O Allah tarafından indirilmiştir."
Evet, "Bu kitap yüce Kur'an'dır." Yoksa müşriklerin iddia ettikleri gibi ne bir kahin sözü ne bir deli saçması ne Allah'a yakıştırılmış bir uydurma ne eski kuşaklardan kalma bir masal ve ne de şeytanlar tarafından getirilmiş bir mesajdır. Bütün bunlar ve bunlara benzer daha birçok müşrik iddiaları tümü ile asılsızdır. Bu kitap, yüce bir Kur'an'dır. Kaynağı bakımından yücedir, başlıbaşına yücedir, gösterdiği yolun yönü bakımından yücedir. Devam ediyoruz:"Aslı (Allah katındaki) bir kitapta saklıdır."Bukitap koruma altındadır. Bu ayetin anlamı bir sonraki ayette açıklanıyor. Okuyalım:
"Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir."
Bazı müşrikler Kur'an'ın şeytanlar tarafından yere indirilmiş bir mesaj olduğunu ileri sürdüler. Bu ayet bu iddiayı reddediyor. Çünkü yüce Allah'ın bilgisi ve koruması altında saklanan bu kitaba şeytanlar dokunamaz. Onu Peygambere getirenler, tertemiz meleklerdir. "Ona sadece tertemiz olanlar el sürebilir" ayetinin en tutarlı, en mantıklı açıklaması budur. Sebebine gelince ayetin başındaki "lâ" edatı cümledeki eylemin gerçekleşmeyeceğini belirten bir olumsuzluk edatıdır, yasaklama anlamı taşıyan bir edat değildir. Yoksa yeryüzünde bu Kur'an'ı temizler de, pisler de, mü'minler de, kafirler de elleyebilirler. Bu durumda olumsuz anlamı gerçeklik kazanamaz, askıda kalır. Yalnız eğer olumsuzluk müşriklerin Kur'an'ı şeytanların indirdikleri yolundaki iddialarına bağlanır da arkasından bu iddianın reddedildiği kabul edilirse cümlenin anlamındaki olumsuzluk gerçekleşmiş olur. Çünkü o takdirde Kur'an'ın gökte saklanan orjinaline "temizler"den başkası el sürmemiş, dokunmamış olur. Bir sonraki ayet de bu yaklaşım tarzını destekler. "O Allah tarafından indirilmiştir."Yani şeytanların getirdikleri bir mesaj değildir.
Yalnız elimizde bu ayetin başka bir anlama geldiğini belirten iki hadis vardır. Bu hadislere göre ayetin anlamı "Kur'an'a sadece temiz olanlar el sürebilir" biçimindedir. Fakat tefsir bilgini İbn-i Kesir bu hadisler hakkında şöyle diyor: "Bu hadisler zehri ve başkaları tarafından aktarılmıştır. Böyle bir aktarma zincirine güvenerek getirdikleri sözleri delil olarak kullanmamız doğru değildir. Bu hadisi Darukudni Amr b. Hazm'e, Abdullah b. Ömer'e ve Osman b. Ebul As'a dayandırarak aktarmıştır. Ama her üçünün aktarma zincirlerinde de tartışılabilir halkalar vardır. Doğrusunu Allah bilir." bu kelimenin dogrusunun icinde olabilmek sadece temizlenerek ona degmek,okumak,ve itaat etmek ile olur..diger secimlerin hepsinde koskocaman ACABA vardir son sozdur vesselam ALLAH c.c herseyin en iyisini bilen hesabi tastamam gorendir....


Saygısızlık Yapma Cümlelerin Küçük olsun...

KavlulFasl Uyarı [2]
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Yalnız elimizde bu ayetin başka bir anlama geldiğini belirten iki hadis vardır. Bu hadislere göre ayetin anlamı "Kur'an'a sadece temiz olanlar el sürebilir" biçimindedir. Fakat tefsir bilgini İbn-i Kesir bu hadisler hakkında şöyle diyor: "Bu hadisler zehri ve başkaları tarafından aktarılmıştır. Böyle bir aktarma zincirine güvenerek getirdikleri sözleri delil olarak kullanmamız doğru değildir. Bu hadisi Darukudni Amr b. Hazm'e, Abdullah b. Ömer'e ve Osman b. Ebul As'a dayandırarak aktarmıştır. Ama her üçünün aktarma zincirlerinde de tartışılabilir halkalar vardır.

yorum değilde delilli yazsak daha makbul olmazmı..tartışabilir halkalar demişsiniz...açıklamasını yapmak lazım...ne ve neden
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Selamun aleykum,

Habibullah kardeşim, öncelikle daha sakin ol ve burada yazanları kendince eleştirip aynı hataları yapmassan hepimiz için iyi olur. Kaç gündür konu ile alakalı delili bekledim, amacım delili almak değildi zaten yazmış olduğunuz ayeti bu konuya nasıl getireceğinizi biliyordum ancak onu bile göremedim.

Ayrıca burada delilli yazmaya çalışan kardeşleri sokakvari eleştirmenizide hoş bulmuyorum. Konu hakkında delil varsa yazılır ve kenara çekilir gerisi aklı selim insanın anlayışı ve Rabbimizin dilemesine kalmıştır.

Kuran elbette Bakkal Osman'ın ya da Marketçi Ali'nin kitabı değildir derseniz biri çıkıp size : Siz Kur'an'ın hükümlerine mi yoksa İtalyan kağıda mı önem veriyorsunuz diye sorabilir.

Yüzyıllardır şeytan insanları Kur'an-ı Kerim'den uzaklaştırmanın yollarını denemektedir. Ve malesef üzülerek söylüyorum ki; toplumuzdaki Kuran anlayışı şudur: O kitap o Kuran Allah tarafından inmiştir. O En Yüce'dir. O'na abdestsiz dokunulmaz - çarpar, O En Yücedir O'nu evinizin en güzel köşesine el işi işlemelerinin arasına saklayıp süs gibi yerleştireceksin. O Allah tarafından indi, sakın ha sakın göbek altına düşürmeyeceksin.

Bu kötümü elbette kötü birşey yok gibi ancak unutmayın şeytan sağdan üfler.

Böyle diye diye, Kuran sembolik kaldı ve bırakın okumayı Kur'an-a dokunmaktan bile korkar duruma geldik.

Lütfen sistematik olarak ucu çok noktalara giden konularda heva ve hevesimizden aklımızdan konuşmayalım.

Konu hakkında 4 büyük mezhep ve Zahiri mezhebinin konu hakkındaki delilleri ile beraber bu konularda gelmiş diğer delillerinde bulunduğu bir çalışmayı foruma ekledim. Bu konuyla beraber, abdestsiz mescide girme, abdestsiz kuran okuma, hayızlının bu tür durumlarda durumu vs konularını detaylı şekilde aktarılmıştır.

Çalışma hakkında eksik delil ya da yanlış aktarılmış delil varsa eleştiriye açığız sadece eleştiriye değil aktardığımız cümleleri kendi elimizde düzelteceğimizi ve bu durumdan dolayı bizi yanlıştan kurtarmaya vesile olacak kişeye dua edeceğimi şimdiden belirtirim...

Lütfen ön yargılarımızla, sinirimizle iş yapmayalım.

Allah cc bizleri düzeltsin. Amin..

Günümüzde bir takım zevat tarafından içtihat kapısının kapatılmış olması ya da önceki dönemlerde yapılan içtihatlardan sadece birini alma yönünde yoğunlaşan baskılar, pek çok kişinin insanların koyduğu bu kurallar zincirine İslâmla özdeşleştirerek karşı çıkmasına sebebiyet vermiştir. İslâmın özünü anlamaya fırsat vermeyen bu baskılar çok üzücüdür ki, insanların dinin güzelliklerine kapılarını kapatmasına sebep olmuştur.
Tek mezhebi taklitten taviz vermemek uğruna ömrünü tüketenler, ömrün uğruna verilmesi gereken değerin, Kur’an’ın okunması, anlaşılması ve uygulanması olduğunu adeta unutuvermişlerdir. İnsanlar Kur’anla şereflendirilmek, onunla içli dışlı edilmek yerine “oku” diyen, fakat sürekli kendilerinden uzaklaştırılan bir kitapla muhatap kılınmışlardır.

Kur’an ve sünneti rehber edinerek fetva vermiş, doğru ya da yanlış bir sonuca ulaşmış müçtehitlere söz söylemek kimsenin haddi değildir. Problem bu müçtehitlerin sözlerini Allah’ın sözü gibi vazgeçilmez doğrular olarak görmektir. Ya da bir görüşü almış kişinin kendine göre tercih ettiği fetva diğerlerine göre biraz daha ağır olduğu için ibadetini samimiyete değil başkalarına hakaretle şımarıklığa çevirmesidir.

Belli bir mezhebi taklit Kur’an ya da sünnetin bir emri değildir. Ancak bu kaynaklarda bize Allah’ın kibirlenen ve şımarıklık içerisinde olan kullarını sevmediği sık sık hatırlatılmıştır.

Yukarıdaki linklerde fıkhi birkaç konuyu özden detaya hareketle aktarmaya çalıştık ve istedik ki insanlar neyi niye yaptıklarını bilsinler ve en azından fetva sahiplerinin birbirlerine gösterdiği saygıyı taklit bazında da olsa yaşayabilsinler.

Abdestsiz ya da gusül abdestsiz Kur’an-ı Kerim okumak, Kur’an-ı Kerim’e dokunmak veya mescitlere girmek ilk dönemden beri hükmü tartışılmış konulardır. Fıkıhta bunların benzeri yüzlerce konu bulmak mümkündür. İhtilâf makamı olan konular her dönemde farklı uygulamalara sebep olmuştur ve bu asla kınanacak bir davranış da değildir. Bu İslâm dininin güzelliklerinden ve Rabbimizin bize olan merhametinin tezahürlerindendir.
Maide suresinin 6. Ayetinde Cenab-ı Hakk abdesti namaz ibadeti ile bağlantılı olarak zikretmiş, “Namaza kalktığınızda yüzünüzü, kollarınızı, ayaklarınızı yıkayın, başınıza meshedin” diyerek teferruatlı bir açıklama yapmış, namazın dışında bir ibadet için abdest şartını vurgulamamıştır. Aynı surenin 101. Ayetinde ise: “Ey iman edenler! Açıklandığı zaman sizi sıkıntıya sokacak şeyler hakkında soru sormayın. Zira Kur’an’ın nazil olduğu sırada onlar hakkında soru sorarsanız size açıklanır, (o da sizi sıkıntıya sokar). Allah onlardan sizi sorumlu tutmayacaktır.” İfadesi yer almaktadır.

Evet... Rabbimiz hükmünü açık bir şekilde belirtmediği konularda yapılan yanlışları affetiğini açıklamıştır. Hatayı Yaradanın affettiği bir makamda herhalde kulların bağışı fazla bir önem arzetmemektedir.

Şunu unutmamak gerekir ki fetvalar ilâçlar gibidir. Hangi dozda verilen ilâç manen kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyorsa –diğer insanların da bünyelerini düşünerek ve onlara da dil uzatmadan- gerekli tedavimizi ikmal etmek ömür boyu sağlıklı olmamızda önemli rol oynayacaktır.

Şüphesiz her şeyin en doğrusunu Cenab-ı Hak bilir.

Not: Konuya devam etmek isteyenler, eklemek istediği mesajı konusuna göre yanıt ile katkıda bulunabilir.





https://www.islam-tr.org/abdest/19751...im-okumak.html (ABDESTSİZ KUR’AN-I KERİM OKUMAK)

https://www.islam-tr.org/abdest/19752...-dokunmak.html (ABDESTSİZ KUR'AN'A DOKUNMAK)

https://www.islam-tr.org/abdest/19753...ide-girme.html (ABDESTSİZ MESCİDE GİRME)

https://www.islam-tr.org/sahih-ilmiha...-anlayisi.html (Rasulullah sav’den Bu Yana Mezhep Anlayışı)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt