Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Muvahhid Aileye Giden Yol (Bekârlara, Nişanlılara, Evlenmek Üzere Olanlara, Yeni Evlilere)

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Muvahhid Aileye Giden Yol
29873

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ ، نَحْمَدُهُ ، وَنَسْتَعِينُهُ ، وَنَسْتَغْفِرُهُ ، وَنَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِنَا ، وَمِنْ سَيِّئَاتِ أَعْمَالِنَا ، مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ مُضِلَّ لَهُ ، وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هَادِيَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلا تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثٖيراً وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖي تَسَٓاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَؕ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيباً
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلا سَدِيدًا . يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا
أَمَّا بَعْد ُ
فَإِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ(صلي الله عليه وسلم), وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا , وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٍ , وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٍ , وَكُلَّ ضَلاَلَةٍ فِي النَّارٍ
Anlamı :
Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım , Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla;
Allah-u Teâlâ'ya hamd olsun! O'na şükreder, O'ndan yardım diler, O'nun bağışlamasını isteriz.
Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah-u Teâlâ kime hidayet ederse onu saptıracak, kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. O tektir, O'nun ortağı yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (sallAllahu aleyhi ve sellem) O'nun kulu ve rasulüdür.

"Ey iman edenler! Allah’tan korkulması gerektiği gibi korkun ve sizler ancak müslümanlar olarak ölün!" (Al-i İmran: 102)
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının! Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının! Şubhesiz Allah sizin üzerinize gözetleyicidir." (Nisa: 1)
"Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sözün en doğrusunu söyleyin ki Allah, amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve rasulune itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzab: 70-71)
Muhakkak ki, sözlerin en doğrusu Allah'ın Kelâmı, yolların en hayırlısı Muhammed'in (s.a.v.) yoludur. İşlerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. Sonradan uydurulup dine sokulan her amel bid'at, her bid'at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir." (Muslim Cuma: 13, Nesai Cumua: 24)


images
images
images

"Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının)delillerindendir . Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır" (Rum 21)

Erkekler kadınlar üzerinde güçlüdürler fakat bu güçlülük onları ezmek için değildir Kadınlar eğri kemikten halk olunmuşlardır. Zaafları vardır. Ömer (r.anh) evlilik konusu için özellikle Hucurat ve Nur surelerini okumamızı tavsiye eder.
İçinizden bekarları ve kölelerinizden, cariyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah lûtfiyle onları zengin eder. Allah geniş lûtuf sahibidir, her şeyi bilendir.” (Nur 32)

İslâm, evliliği teşvik etmiş ve emretmiştir. İbni Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Ey Gençler! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur. Tenasul uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü vardır."
(Ebu Davud, Nikâh,1; İbn-i Mace, Nikâh,1)

Allah kime dindar bir kadınla evlenmeyi nâsib ederse, ona bu şekilde dininin yarısında yardım etmiş olur. Geriye kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten sakınsınbuyurmaktadır.

(Suyuti, Camius Sağir, 2/932, No: 8730)

Peygamber Efendimiz: Evlenmek benim sünnetimdir. Sünnetimi tutmayan benden değildir. Evleniniz. Ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.”
(İbni Mâce, Nikah 1.)


Evlilikte eş seçimi önemlidir. Yuvayı yapacak, çocukları eğitecek, erkeğe ömür boyu iyi veya kötü günde destek ve mutluluk verecek olan eşi seçerken , güzelliğinden, soyundan ve malından çok, dindarlığına ve iyi ahlâk sahibi olmasına dikkat edilmelidir.

Kadın dört özelliği için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindar olanını seç de huzur bul/mutlu ol.”
(Buhârî, Nikâh 15; Muslim, Radâ 14, 53, Ebû Dâvud, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; İbn Mâce, Nikâh 6; Dârimî, Nikâh 4; Muvattâ, Nikâh 21; Ahmed bin Hanbel, II/428)

"Kadınlarla (sadece) güzellikleri dolayısıyla evlenmeyin; olabilir ki, güzellikleri onları kötülüğe sevkeder. Malları için de evlenmeyin; olabilir ki malları da onları size karşı isyâna sevk eder. Fakat onlarla dinleri dolayısıyla evlenin. Dindar olan siyahî/zenci bir câriye, diğerlerinden üstündür"
(İbn Mâce, I/572)

"Nikâh, benim sünnetimdir. (Bu) Sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; ben kıyâmet gününde ummetimin çokluğu ile iftihar edeceğim."
(İbn Mâce, Nikâh 1; Ahmed bin Hanbel, II/72)

Ebu'l-Hasen el-Mâverdî, iyi bir eş seçmenin, çocuğun babası üzerindeki hakkı olduğu görüşündedir. O, bu kanaate varırken Ömer'in şu sözünü dikkate almıştır:
"Çocuğun babası üzerindeki ilk hakkı, evlat istemeden önce ona dindar, iffetli, akıllı, tecrübeli, güzel ahlâk sahibi ve her halukârda kocasıyla uyuşabilen olgun bir ana seçmesidir." demiştir.

Evlenmek isteyen erkeğin; bakire, soyu sopu belli bir aileden ve dindar olanını seçmesi mendubdur.
Ebu Hurayra; Nebi
'den şunu rivayet etmektedir:

"Üç kişiye yardım etmek Allah'ın üzerindeki bir haktır: Allah yolunda cihad eden kimse, namuslu olmayı arzu ederek nikahlanan(evlenen) kimse, borcunu ödemek isteyen sözleşmeli köle."
(Tirmizi, Kitabu'l Fedâil el Cihad, 1079)

Ebu Hatem El-Muzenni'den rivayet edildiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur:
"Size, ahlak ve dininden hoşlandığınız biri gelirse onu evlendiriniz. Eğer evlendirmezseniz yeryüzünde fitne ve büyük bir fesad olur.
Dediler ki: Ey Allah'ın Rasulu onun herhangi bir kusuru olsa da mı? denilince;
Dini ve ahlakı sizi memnun eden birisi gelirse (kız isterse) onu nikahlayınız, sözünü üç kere tekrarladı." (Tirmizi)


"İnsan aceleci olarak yaratılmıştır." (Enbiya, 37)
"İnsan pek acelecidir" (İsra, 11)
"Ey mûminler, hayır işlerine koşunuz, birbirinizle yarış ediniz" (Bakara, 148)

Ali b. ebî Tâlib (r.anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah , kendisine şöyle buyurdu:

Ey Ali üç şeyi geciktirme; Vakti giren namazı, hazırlanan cenazeyi, dengini bulduğun zaman bekar kimseleri evlendirmeyi
(Tirmizî, Salât.13 (127); Musned: 1475)


Tanışma, Söz ve Nişanlanma Dönemi:
Muslumanların, evlenmenin arafesi olan nişanlanma surelerini fazla uzatmadan (çok aceleye de getirmeden) nikah ile tamamlamaları gerekir. Bunun için belirlenmiş bir sure yoktur.
Evlenme niyetiyle nişanlanan çiftlerin, evliliğe yeterli olacak şekilde birbirlerini tanıdıktan sonra evlenme yolunu tutmaları gerekir. Surenin uzatılması halinde gereksiz sebebler, yüz göz olup laubali tavırlar ya da gözden uzak olanın gönülden de uzak olma durumu gibi araya soğukluk girmesi veya zor beğenme huyu gelişebilir ki bu da muzmin bekarlığa kadar gider.

Evlenme düşüncesinde olan erkek, evlenmek istediği bir kıza bakması için güvendiği bir kadını gönderebilir.
Enes bin Mâlik'in bu konuda şöyle bir rivayeti vardır:

"Rasulullah (s.a.v.), Ummu Suleym'i bakması için bir kadına göndermiş, 'ayak üstlerine bak, ağzını kokla' buyurmuşlardır."
(Hâkim, el-Mustedrak, 2/166)

Evlenecek tarafların birbirini araştırmasının sünnetteki diğer bir şekli de doğrudan birbirlerini görmeleridir. Bunda erkek evleneceği kızın yüz ve beden güzelliğini öğrenebilir. Burada ancak yüzüne, ellerine ve boyuna bakabilir. Yüz güzelliğe, eller zerâfete ve hayra delalet eder. Boy da uzunluk ve kısalığı hakkında kanaat verir.

Peygamberimizin (aleyhisselam) bizzat verdiği ruhsat vardır. Ebû Humeyd'in rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Sizden biriniz bir kadınla evlenmek istediğinde ona bakmasında bir sakınca yoktur. Ancak evlenme niyetiyle bakması caizdir. Bunu baktığı kadın bilmese de hüküm değişmez."
(Neylu'l-Evtâr, 6/110)
Muğîre bin Şûbe bir kadınla evlenmek istiyordu.
Rasulullah , O'na:
"Git, onu gör. Zira görmek, aranızda âhenk olması bakımından daha iyidir."

(Neseî, Nikâh: 17)


Şâfiî mezhebine göre; evlenmek isteyen kişinin, tâlib olmadan önce kıza bakması gerekir. Bundan kızın ve ailesinin haberinin olmaması lâzımdır. Bu şekilde davranmak kızın ve ailesinin şerefi açısından daha munâsibdir. Eğer kızı beğenirse tâlib olur, böylece kız da, ailesi de incinmemiş olur. Mâkul ve tecrübeye şayan bir görüştür. Kızın izni olsun olmasın, bakmanın caiz olduğunu gösteren hadis-i şerifler de bu görüşü teyid etmektedir. (İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 9/24)

Evliliğin ilk girişimi olan söz/nişan gibi evrelerde mustâkbel çift, dini nikah kıyılmadığı sürece bir mekanda üçüncüleri olmadan baş başa kalamazlar.

Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle anlatıyor:
“Rasulullah bizim aramızda ayakta durdu ve: "Sizden kim Allah'a ve âhirat gününe inanıyorsa, yanında mahrami olmayan bir kadınla başbaşa kalmasın. Zira bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olacaktır."

(Buharî, Nikâh: 111; Ahmed bin Hanbel, el-Musned: 1/18/114)


Evlilik Durumu:

Abdullah b. Ömer (r.anhuma)'nın rivayetiyle yegane önderimiz Rasulullah şöyle buyurur:
"Her biriniz çoban ve her biriniz sorumludur. İmam (devlet başkanı) bir çobandır, o da (yönettiklerinden) sorumludur. Erkek, kendi aile ferdleri üzerinde bir çobandır, o da, bunlardan sorumludur. Kadının da, kocasının evi üzerinde bir çobandır, o da, eli altındaki bir erden sorumludur. Köle de, efendisinin malı üzerinde bir çobandır, o da, sorumludur. Dikkat edin! Her biriniz çoban ve her biriniz sorumlusunuz.
(Buharî, Nikâh, B.82, Hadis no: 118 Muslim, İmare, B.5, Hadis no: 20 Ebu Davud, Haraç, B.l, Hadis no: 2928 Tirmizî, Cibad, B.27, Hadis no: 1757)

Evde koca alesinde hanımı ve çocukların; İslami emir ve nehye göre yaşamlarından ve onlara bu imkanı sağlamaktan sorumludur: “Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun. Onun yakıtı insanlar ve taşlardır.” (Tahrîm, 6).

Ebu Hurayra’den (r.anh);
Rasulullah ’e: Hangi kadın daha hayırlıdır? diye soruldu.

Rasulullah şöyle buyurdu: “Kocası baktığı zaman onu neşelendiren, bir şey istediği zaman ona itaat eden, ne kendisinde ne de malında, kocasının hoşlanmayacağı şeyi bulundurmayan kadındır
(Ahmed b.Hanbel, 2?432; Nesâi, 6/455 (3217); Ebu Dâvud, Zekat, 32; İbni Mâce Tercume ve Şerhi, 5/217 (1857)

Peygamberimiz "Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır" buyurmuştur.

(Muslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb 160; Ahmed bin Hanbel, V / 167,168)

Allah’a ibâdetin öncelikli temel şartı, sahih bir imandır. İmanı tam olmayanın ibâdeti de geçerli olmaz. Eş seçmek, büyük ve küçük imam seçmekten pek farklı değildir. İslam devletinin çekirdeğini oluşturacak olan ailenin ferdlerinin itikadi ve karakteri yapısı oldukça önemlidir. Tâğutları reddetmeyen ve her çeşit şirkten kaçınmayan kimsenin imamlığı nasıl geçerli değilse, nikâhı da geçerli değildir. İmanına şirk karıştıran bir kimsenin nikâhı da olmaz. Böyle bir kimsenin karşı cinsten biriyle beraberliği de (genel anlamda her şey ibâdet/kulluk/tapınma ile irtibatlı olduğundan) ibâdet sayılır; ama bu Allah’a değil; hevâsına, hevesine, keyfine, zevkine yapılmış bir ibâdet / tapınmadır.

“Kur’an ve mutevâtir sunnetle "aile"nin nasıl teşekkul edeceği izah buyurulmuştur. Aksi amaçlar için bir araya gelmenin adına nefse göre ne derlerse desinler, islama göre adı fuhuştur.
Kişinin, bulunduğu halle ilgili bilgileri (ilm-i hâlini) öğrenmesi farzdır. Evlenecek kişilerin nikâhla, talâkla, aile ve evlilik konularıyla ilgili dinî hükümleri; karı-koca ve çocukla ilgili görevleri ve hakları bilmeleri şarttır. Ama bütün bu bilgilerden de önce imanla, irtidatla, şirkle ilgili konuları ve bu hususlardaki güncel problemleri bilmek ve tevhide inanıp İslâm’ı hayata geçirmeye çalışmak başta gelir. Çünkü iman gidince nikâh da gider.
Tevhidî imana sahib olmayan bir erkekle evlenmek, müslüman bir bayan için kesin bir yasak olduğundan cehennemi tercih etmek ve dünya hayatını da cehenneme çevirmek olduğu kadar, böyle bir evliliğin İslâm’da ibâdet kabul edilen geçerli bir nikâh kapsamına da girmeyeceği unutulmamalıdır. Muşrik, putperest, ateist ya da İslâm düşmanı bir kadınla evlenmek de erkek için aynı kapıya çıkar.

Muvahhid bir aile.. Ferdleri arasındaki bütün ilişkilerde Allah 'ın hükümleri geçerli ve Allah'a teslim olmuş bir aile... "Ne senin dediğin ve benim dediğim, yalnızca Allah'ın dediği olacak" deyip bu teslimiyetlerini olumlu şekilde isbat etmiş bir aile..
Şirkten ve küfürden tamamen arınmış, her türlü şirki ve küfrü reddetmiş, Tevhid ve iman üzere devamlı olmaya son derece hassasiyet gösteren bir aile. Allah'a teslimiyetlerini, emrolundukları gibi salih amel yapmak ile ortaya koyan ve Allah'a ibadet etmek konusunda örnek olmaya gayret eden bir aile... Tevhid ve iman ailesi, yani muvahhid aile!..

Çocuk dünyaya gelince çocuğa ilk bant kaydı yapılacak; kulaklarına ezan okunacak ve kamet getirilecek. Müslümanlar, bin dört yüz senedir bu sünneti yaşarken bir kısım geri zekâlılar, “bir günlük çocuk, ezanı duyar mı? Ne anlamsız şey bu yapılan?” diyorlardı. Ama günümüz ilmi, bir günlük çocuğun değil; ana karnındakinin bile duyduğunu söylüyor. “Duyduğu kelimeler, şuur altına yerleşir” diyor.

İşte biz, bir günlük çocuğun kulağına ezan okuyoruz. “Allahu Ekber = En büyük Allah’tır diyoruz.
Çocuk büyüyünce yöneticilerin “en büyük benim” sözüne kanmasın, en büyük olanın ne futbol takımları, ne mal-mulk ve para, ne makam, ne şan olduğunu dünyaya adım attığı gün idrâk etsin ve fıtratı bozulmasın diye ezan okuyoruz. Allahu Ekber’le adım atılan dünyaya, cenâze namazında yine Allahu Ekber’le vedâ edileceğinden; bu iki kapı arasındaki yolculukta her konuda en büyük olanın Allah olduğu bilinci yer etsin istiyoruz.

images
untitled2copyqx5ll.PNG
29872
Peygamber Efendimiz : “Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Anne babası onu yahûdi, hıristiyan veya mecûsi (hatta muşrik) yapar.”
(Buhârî, Cenâiz 79, 80, 93; Muslim, Kader 22-25) buyuruyor.

“Müslüman yapar” demiyor. Çünkü çocuk zaten müslüman. Onun içindir ki İslâm dini, dünyadaki bütün çocukları müslüman kabul eder.
Erkek olsun, kadın olsun her insanın dünyaya gönderiliş hikmeti, Kur’ân-ı Kerim’de “ibâdet” olarak açıklanıyor.
İbâdet, yani kulluk yapmak, Allah’ın emirlerine uygun bir hayat geçirmek.
İşte bu gâyenin gerçekleşmesinde karı-koca birbirine yardımcı olacak, sevgilerini isbatlayacaklardır. Öyle ki, beraberlikleri ve mutlulukları, ölümle son bulmasın; ebediyyen devam etsin.

Muvahhid ailenin muvahhid mûmin olan anne ve babası, iman ve İslâm üzere evlenmiş, evliliklerini Kur'ân ve Sünnet çerçevesinde sürdürmüş, helâl yollardan rızıklanmış, Allah 'ın kendilerine bağışladığı gözlerin aydınlığı çocuklarını muvahhid mûminler olarak yetiştirmiş iki şahsiyettirler...

Bu Muvahhid mûmin şahsiyetler, helâl kazanç ile besleyip büyüttükleri çocuklarını, katıksız iman sahibi, salih amel işleyen ve İslâm ahlakıyla ahlâklanan birer örnek şahsiyet olarak yetiştirirler...
Adam gibi adam olarak yetişen çocuklar, mûmin musluman anne ve babaları için bir hayat sigortasıdır... Onlar, anne ve babalarının güvencesidir...
Onlar, muvahhid mûmin olan anne ve babalarının kıymetini bilir, anne ve babası nasıl ki, o, çocuk iken onu helâl gıdalarla besleyip büyüttü ise, onlar da bakıma muhtaç olan anne ve babalarını sevgiyle, saygıyla besler ve bütün ihtiyaçlarını karşılarlar...
O'ndan başka Rabb ve hüküm koyucu ilâh olmadığına katıksız iman ettikleri Allah Teâlâ'nın emrettiği gibi davranırlar...

Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

"Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, Onlara: "öf" bile deme ve onları azarlama, onlara güzel söz söyle.
Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanadını ger ve de ki.: "Rabb'im, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse, Sen de onları esirge.” Rabbiniz, sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şubhesiz O da, (kendisine) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır. (İsra: 23-25.)

"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Nisa: 36.)

Anne ve baba hukukuna gereği gibi riâyet edilen muvahhid aile ortamında yetişecek çocuklar, elbette akideleri sağlam, amelleri salih, ahlâkları güzel, edebleri takdire şayan ve terbiyeleri adam olmuş şahsiyete yakışır bir şekilde olgunlaşır...

Muvahhid mûmin ve müslüman anne-babanın yetiştirdiği nesil, örnek İslâm nesli olur...
Bu nesil, anne ve baba kıymetini bilen, üzerine düşen evlâdlık vazifelerini kâmil mânâda yapmaya çalışan bir nesil olur... Bu şirkten ve küfürden arınmış, bid'at ve hurafeden temizlenmiş, Tevhid ve katıksız iman sahibi, salih amellerde devamlı olan muvahhid nesil, kendisine vasiyet edilmiş anne ve babasının kadrini bilen, onlara karşı vazifesinde kusur etmemeye çalışan bir nesildir... Anne ve babasına iyilik yapmak, Allah Teâlâ'ya en sevimli amel olduğunun şuurunda olan bu muvahhid mûminler, bu konuda tavizsiz olmaya gayret gösterirler...

Hangi çağ ve hangi ortam olursa olsun, bu inançlarından ve bu ahlâklarından asla tâviz vermemeye çalışırlar... Bu önemli konuda Rasulullah (s.a.v.)'in beyan buyurduklarını dikkatli dinleyip itaat etmek gerekir.. Çünkü muvahhid mûminler, hakikati işitir ve itaat ederler... Onlar:
"Aralarında hükmedilmesi için, Allah'a ve Rasulüne çağrıldıkları zaman mûmin olanların sözü:
"İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır." (Nur 51) vasfında olan izzet ve şeref sahibi şahsiyetlerdir...

Abdullah İbn Mes'ud (r.anh) anlatıyor:
Ben, Rasulullah 'e : “Amelerin hangisi Allah'a daha sevgilidir? diye sordum.

"Vaktinde kılınan namaz!" buyurdu.
Abdullah: “Sonra hangisi? dedim.
"Sonra anneye ve babaya iyilik etmektir!" buyurdu.
Abdullah: “Sonra hangisi? dedim.
Allah yolunda cihaddır!" buyurdu.
(Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Edeb, B. l, Hadis no: l; Kitabul-Cihad, B. l, Hadis no:. l; Kitabu Mevakiti's-Salât, B. 5, Hadis no: 6; Kitabu't-Tevhid, B. 49, Hadis no: 160 ;
Sahih-i Muslim. Kitabu'1-İman, B. 36, Hadis no: 137-139;
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l Birri ve's-Sılâ, B. 2, Hadis no: 2960; Kitabu's-Salât. B. 127, Hadis no: 173. Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Mevakit, B. 51, Hadis no: 610;
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu's-Salât, B. 9, Hadis no: 426;
İmam Buhârî, Edebu'l-Mufred, B. l, Hadis no: l;
Taberânî, Mûcemu's-Sağir, C. l, Sf: 423, Hadis no: 316;
İmam Ahmed b. Hanbel, el-Musned, C. 3, Sf: 305-307, Hadis no: 47/917)


İbn Atiyye, baba ve anneye itaat için şu umumî hükmü ve prensibi söylemiştir:
Mubah işleri yapmak veya yapmamak hususunda baba ve annenin emrine uymak vâcibdir. Mendub ve farz-ı kifayelerde onlara itaat mustehabdır. Evlâd, iki vâcib arasında kaldığı zaman yine baba ve annenin arzusu olan yönü tercih edecektir.
Meselâ, anne hastadır. Oğlunun, onun yanında durup bakımı ile meşgul olmasını ister. Adam orada durursa, cemaatle namaz kılmayı kaçıracak veya namazı vaktinin son zamanına tehir edecek. Annesinin arzusuna uymazsa, cemaate yetişecek veya namazını ilk vaktinde edâ edecektir. Bu durumda annenin yanında kalmayı tercih etmek gerek. Fakat annenin emrini ve arzusunu yerine getirmek bir farzın terkine sebebiyet verirse, ona itaat yoktur.
Meselâ, annesinin bakımı ile meşgul olduğu takdirde, farz namazı kazaya bırakmak mecburiyeti doğacaksa, bu durumda önce farz namazı kılacak ve bunu tercih edecektir."

(Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, C. 16, Sf: 419-420)

Ebu Umâme (r.anh) anlatıyor:
Bir adam: “Ya Rasulullah, çocuğu üzerine baba ve annenin hakkı nedir? diye sordu.
Rasulullah (s.a.v.): "Onlar (baban ve annen), senin cennetin ve cehennemindir!" buyurdu

(Sunen-i İbn Mace, Kitabu'l-Edeb, B-1, Hadis no: 3662)

Allâme İbn el-Heytemî (r.anh), "Ez-Zevâcir An İktirâfi'l-Kebâir" adlı eserinde, anne ve babaya yapılacak iyilik hakkında şunları beyan eder:
"Allah Teâlâ, anne ve babaya gönülleri çekici, yumuşak, mümkün olduğu kadar arzu ve isteklerine uygun tatlı söz söylenmesini emretti. Zira insan, yaşlandıkça çocuklaşır ve daha da düşer. Uzuvları eskir, düşünce dengesi bozulur, bazen güzeli çirkin ve çirkini de güzel görebilir. İşte o, bu durumda iken, ona karşı çok tatlı ve yumuşak davranılması emredilmiştir. Bundan sonra Allah Teâlâ, alçak gönüllülük kanatlarını onlara germeyi emretti. Yani, konuşurken gayet yumuşak, alçak sesle ve bunu, onlara hissettirmek suretiyle konuşmayı emretmiştir. Onlardan gelecek uygunsuz söz ve davranışlara tahammül etmeyi, onlara karşı son derece kusurlu olup, nasıl memnun edeceğini düşündüğünü duyurmakla meşgul olmalı.
Gerçekten kendisi, bu bakımdan zelîl ve hakirdir. Onların gönüllerini alıncaya kadar böyle davranmalı ve onları memnun edip sevindirmelidir. Onları, o hâle getirmeli ki, memnun kaldıklarını ifade etmeli ve kendisine hayır duada bulunmalıdır. Bunun içindir ki, bunlardan sonra da kendisinin, anne ve babası için duâ etmesi emredilmiştir.
Çünkü iyi tutum ve davranışları ile anne ve babasının kendisine duâ etmeleri gerektiği göz önüne alınınca, kendisinin de mukabelede bulunmak üzere duâ etmesi gerekir ki, zaten anne ve babanın duası ile evlâdın duası arasındaki fark, dağlardan da büyüktür.
Anne ve babanın çocuklarına karşı tutum ve davranışları ile evlâdın anne ve babaya karşı yaptıkları nasıl eşit olabilir? Anne ve baba, gece-gündüz çocukları için çektikleri bütün sıkıntı ve üzüntülerdeki gayeleri, çocukları yetiştirip topluma katmak, yaşatmak, büyütmek ve olgun bir insan etmektir. Evlâd, ne kadar zahmet çekerse, çektiği zahmet onları öldürmek içindir. (Çünkü yaşlı anne ve baba ecellerine doğru yol almaktadırlar.) İşte aralarındaki fark, bu kadar büyüktür!
Evlâdı yetiştirmede annenin payı çok daha fazla olduğu içindir kî, Rasul-u Ekram (s.a.v.) üç kere anneye ve bir kere de babaya bakılmasını emretmiştir. Çünkü en çok zahmeti çeken ve senin için rahatsız olan annedir. Seni, dokuz ay rahminde taşıdı, doğurdu, emzirdi, uykusuz kaldı, üşüdü, seni temiz tutacağım diye çırpındı durdu. İşte bütün bu sebeblerden anne üç defa tercih edildi."

(İbn Hacer el-Heytemî, İslâm'da Helâller ve Haramlar-Ez-Zevâcir An İktirâfi'1-Kebâir, Çev. Ahmed Serdarağlu-Lütfi Şentürk, İst.1986, C. 2, Sh. 194-195.I)

Muvahhid ailede, mûmin müslüman anne ve babanın muvahhid mûmin müslüman olarak yetiştirdikleri çocukları, onlar için hem dünyada, hem de ahiratte hayırdan başka bir şey değildirler...
Dünya hayatlarında kendilerine hayat sigortası olan salih mûmin çocukları, onlar vefat ettikten sonra da kendileri için sevab vesilesi olan hayırlı şahsiyetlerdir..

Ebu Hurayra (r.anh)'ın rivayetiyle Rasulullah şöyle buyurur:

"İnsan öldüğü vakit, bütün amelleri ondan kesilir. Yalnız üç şeyden:
Sadaka-i cariyeden, Faydalı ilimden, Kendisine duâ eden salih evlâdan kesilmez."
(
Sahih-i Muslim, Kitabu'l-Vasayâ, B. 3, Hadis no: 14;
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Vesayâ, B. 14, Hadis no: 2880;
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Ahkâm, B. 36, Hadis no: 1393;
Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Vasayâ, B. 8, Hadis no: 3632;
Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B. 46, Hadis no: 565;
Ahmed b. Hanbel, Musned, C. 2, Sf:. 372)


İşte tüm bu sebeb ve niyetlerle mûmin bir hanım ve mûmin bir erkek, evlenmeli , yuva kurmaya çalışmalıdır. Mûmin kadın-anne; kocasını ve çocuklarını cihad farizasından engelememeli, aksine teşvik edici davranış ve söylemlerle güven vermelidir. Aksi takdirde hem vebâle girip günahkar olur hem de “eşref-i mahluk”dan “belhum adal”a düşülmüş, dünyada Rabbe kulluk yerine Şeytan ve avanelerine kulluk yapılmış olur.
Rabbim tüm muvahhid gençlerimizi Allah ve Rasulunun radı olup hoşnud kalacağı muvahhid bir yuva-aile kurmayı, Yine Allahın ve Rasulunun emir ve yasaklarını yerine getiren ebeveyn olmayı ve çocuklar yetiştirmeyi nâsib eylesin. (Amiin)


images
images

Mezheblere Göre Buluğ / Ergenlik Yaşı

Çocuklara Namaz Kaç Yaşında Farz Olur?

İslama Göre TESETTUR

Aişe (r.anha) Kaç Yaşında İken, Rasulullah (s.a.v.) ile Evlendi?

Kız Çocuğu En Küçük Kaç Yaşında Evlenebilir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
MEHMED GÖKTAŞ : HEMEN EVLENİN


 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
RABBİM,bekar olan müslüman kardeşlerime,saliha,iffetli,temiz, din konusunda kendisine yardımcı ve destek olacak mümine eşler nasip etsin amin.


RABBİM bizleri bu zamanın şerrin muhafaza etsin amin
 
kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
beğendiğim konularda güncelleme yapmak istedim.maksat kendim faydalandığım gibi başkalarınında faydalanmasıdır.yoksa bu konularda pek fazla yorum yapmak huyum değildir.ama
bu konudaki yorumum şöyle diyeyim yazıda olmayan bir afrika atasözü...

Bir adamı yetiştiren bir adamı yetiştirir.bir kadını yetiştiren de bir aileyi yetiştirir.Dolayısı ile toplumu yetiştirmiş olur.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Hansâ bintu Hızâm el-Ensariyye (R.a)'den:


Hansâ'yı babası Hîzam, iznini, rızasını almaksızın evlendirmişti. Halbuki Hansâ dul bir kadındı (iznini almak gerekirdi). Kadın bu evlenmeyi hoş görmedi ve Peygamber'e gidip şikayet etti. Peygamber (Sav) de bu nikahı red ve iptal etti.(Bûhari)
Aişe (r.a) şöyle demiştir:
Ben:
- Ya Rasulallah! Kadınlar nikâh akidleri konusunda istişare edilirler mi? diye sordum?
Rasulullah (sav):- "Evet (kadınlar nikah akidleri hususunda istişare edilirler)" buyurdu.
Ben:- (Ya Rasulallah!) Er görmedik bakîre, evleneceği kimse hakkında istişâre edilirse utanır, susar (rızasını bildirmez)! dedim.
Rasulullah:- "Onun sükûtu, onun iznidir" buyurdu. (Bûhari)


Ebû Hureyre(ra) şöyle tahdis etmiştir:
Peygamber (sav):
-"Dul kadın kendisinin açıkça emri alınmadıkça nikâh olunmaz. Er görmedik kız da kendisinden izin alınmadıkça nikâh olunmaz" buyurdu.
Mecliste hazır bulunanlar:
-Ya Resulullah! Bâkire bir kızın izni nasıl olur? diye sordular.
Rasulullah:
-"Onun izni sükut etmesidir" buyurdu. (Bûhari)

Yukarıdaki hadisi şeriflerden anlaşılacağı üzere hiç kimse kızını/çocuğunu zorla, rızasını almaksızın kimse ile evlendiremez. Böyle bir nikahın mümkün olmayacağını Hz. Peygamber (sav) haber vermiştir. Allah (cc) ise şöyle buyurmuştur:

"Ey inananlar, Allah'a ve Rasulüne itaat edin, işlerinizi boşa çıkarmayın." (Muhammed:33)
 
Ebukutub Çevrimdışı

Ebukutub

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Dua edeceğiz.Belki bizede nasip eder yüce Rabbimiz.

Hani Furkan 74'de diyor ya : Onlar ki; Rabbımız, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda gözümüzü aydın kıl, bizi müttakilere imam yap, derler...
Amin.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu resimleri biz bekarların işkencesini arttırmak içinmi koydunuz kardeşim....neyse ...innalahe meassabirin....Muhakkakki Allah sabredenlerle beraberdir....
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Bu resimleri biz bekarların işkencesini arttırmak içinmi koydunuz kardeşim....neyse ...innalahe meassabirin....Muhakkakki Allah sabredenlerle beraberdir....


yok akhi ecre teşvik amaçlı koyuyoruz ki evliliğe heves olsun :D
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
1dfn3.jpg




1dfpb.jpg



1dfqj.jpg



1dfqp.jpg




1dftm.jpg




1dfud.jpg



1dfrj.jpg



1dfrz.jpg




1dft3.jpg




1dfvp.jpg



1dfvu.jpg



1dfvv.jpg



1dfw4.jpg



MasaAllah, Afghan kardeslerimiz ne guzel de yasiyorlar, Rabb'imiz onlarin yardimcisi olsun, amin.
 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
akhım Allah razı olsun 11. resim çok yakın tanıdıgım bır kardeşin resmi face zıkkımında herifin teki bu resmı paylaşmış ve öyle pislik şeyler yazmışlarki Allah'a havale edıyorum

ilk koyduğun resimlerden de bazıları buna benzer kalkmış olsaydı iyi olurdu , bazı islam düşmanları bunları alıp (resımlerdekı kardeşlerden yüzleri görünenleri ) altına istedikleri şeyleri yazabiliyorlar

Rabbım onlaı islah etsin veya kahretsin : (
 
Üst Ana Sayfa Alt