Yaşadığımız şu asrımızda, kendilerine İslam ülkesi ismi verilen, fakat gerçekte birer İslam ülkesi olmayan devletlerde şöyle bir durum söz konusudur:
Bu devletlerin kafir yöneticileri, Allah’ın şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları tatbik etmelerine, insanları bu kanunlara muhakemeye zorlamalarına, Allah’ın şeriatinin tatbik edilmesini isteyen müslüman ve muvahhidleri hapse atmalarına, hatta öldürmelerine rağmen sırf namaz kılıyor olmaları sebebiyle kendilerinin müslüman olduklarını söylerler.
Yine böyle devletlerde insanların çoğu, kafir yöneticilere itaat ettikleri, onların hükümlerine rıza gösterip tabi oldukları halde, sırf namaz kıldıkları veya bir takım İslami emirleri yerine getirdikleri için kendilerinin müslüman olduğunu söylerler.
Bunun sebebi; tagutlara yalakalık yapan, belamlaşmış alim taslaklarının Allah’ın hükümlerini gizleyerek, sırf dünya metaı elde etmek, makam ve mevkilerini kaybetmemek için Allah’ın kafir dediği böyle yöneticileri müslüman olarak vasıflandırmaları ve halka onları müslüman olarak tanıtmalarıdır. Böylece yöneticiler aslında küfür içerisinde yüzmelerine rağmen müslüman rolünü oyna-makta, yönetilenler ise onların gerçek müslümanlar olduğunu sanarak oynadıkları oyunlara alet olmaktadırlar.
İşte, bu taifelerin hepsine şunu söylüyoruz:
“Ey müşrikler! Her türlü şirkin, inkarın ve sapıklığın içerisinde oldukları halde, sırf namaz hareketlerini yaptıkları için kendilerini müslüman sanan cahiller! Biliniz ki: Allah size, sadece birtakım sözler ve hareketlerden ibaret, klişeleşmiş, bu şekilde bir namaz emretmedi. Allah’ın emrettiği namaz; insanı şirkten, küfürden, fuhuştan, münkerden ve kötülüğün her çeşidinden sakındıran namazdır. Gerçekten namaz kılanlardan olmak istiyorsanız, namazı Allah’ın istediği gibi, O’na hiçbirşeyi şirk koşmaksızın kılınız.”
Allah (c.c) bir başka ayette şöyle buyuruyor:
“Kitabtan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Muhakkak ki namaz fuhuştan ve münkerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise elbette ki en büyüktür. Allah yaptıklarınızı elbette bilir.” (Ankebut: 45)
Allah (c.c)’ın emrettiği namaz işte böyle bir namazdır. Ve ancak böyle kılınan namaz insanı fuhuştan, münkerden alıkoyar.
Allah (c.c)’a karşı işlenen en büyük hayasızlık ve münker; O’na ibadette ortak koşmaktır. Bu sebeble Allah (c.c)’ ın hükümlerini ve şeriatini bir kenara atarak beşer aklının ürünü olan hüküm ve şeriatlerle hükmedenler, insanları bu hükümlere muhakemeye zorlayanlar veya böyle kimselere tabi olan ve onların kanunlarına muhakeme olanlar, her ne kadar namaz hareketlerini yaparak namaz kıldıklarını zannetseler de bunlar namaz kılmış değildirler. Çünkü, “hükümlerine teslim olma” ibadetinde Allah’a ortak koşmakta ve bu nedenle şirk içerisinde yüzmektedirler.
İnsanlar, şirklerinden arınmadıkça, Allah (c.c)’a ve O’ nun hükümlerine tam anlamıyla teslim olmadıkça, sadece namaz kılmakla asla müslüman olamazlar.
“ve O’ndan sakının” (diye de emrolunduk).”
Allah (c.c) ayetin devamında Rasulullah (s.a.s)’a şöyle demesini haber veriyor:
“Ey insanlar! Namazı nasıl ki şirk koşmaksızın tam manasıyla dosdoğru bir şekilde kılmanız gerekiyorsa, aynı şekilde Allah’a yaptığınız ibadetler konusunda ve O’na boyun eğme konusunda Allah’tan sakınmanız gerekmektedir. Yani; Allah’tan başkalarına ibadet etmekten, başkalarının hükümlerine ve şeriatlerine boyun eğmekten, sizlere yasak kılınan tüm günahlardan sakınmanız gerekmektedir.
Şayet Allah’tan gereği gibi sakınırsanız, işte o zaman şirkin, küfrün, fuhşun, münkerin her çeşidinden de uzak kalmış olursunuz. Zira Allah’tan gereği gibi sakınmak, insanı her türlü yasakları işlemekten alıkoyar. Böylece gizli ve aşikarda Allah’tan gereği gibi korkan, sakınan kimse Allah’ın kendisini her an gördüğünü, yaptığı amelleri en ince ayrıntısına kadar yazdığını, bütün bunlardan dolayı ahirette hesaba çekeceğini ve Allah’ın azabını hatırlayarak Allah’a gereği gibi kul olan kimselerden olur. Öyleyse Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının.”
“Huzurunda toplanacağınız O’dur.”
Allah (c.c) ayeti Rasulullah (s.a.s)’ın şöyle söyleyerek bitirmesini bildiriyor:
“Ey insanlar! Ne işlerseniz işleyin, hangi ameli nasıl yaparsanız yapın, ister şirk içerisinde, ister iman üzere yaşayın, nihayetinde Allah’a dönecek, O’nun huzurunda toplanacaksınız ve O, size yaptıklarınızı tek tek bildirecektir. O halde bunu çok iyi bilin ve sizler için vakit çok geç olmadan Allah’a, katından bildirdiği emirlere ve şeriatine boyun eğin, beşer aklı ve ürünü olan hüküm ve şeriatlere ise asla boyun eğmeyin. Yoksa ağır bir hesaba çekilir ve sonunda büyük bir azaba çarptırılırsınız.”
Bu devletlerin kafir yöneticileri, Allah’ın şeriatini bir kenara atarak beşeri kanunları tatbik etmelerine, insanları bu kanunlara muhakemeye zorlamalarına, Allah’ın şeriatinin tatbik edilmesini isteyen müslüman ve muvahhidleri hapse atmalarına, hatta öldürmelerine rağmen sırf namaz kılıyor olmaları sebebiyle kendilerinin müslüman olduklarını söylerler.
Yine böyle devletlerde insanların çoğu, kafir yöneticilere itaat ettikleri, onların hükümlerine rıza gösterip tabi oldukları halde, sırf namaz kıldıkları veya bir takım İslami emirleri yerine getirdikleri için kendilerinin müslüman olduğunu söylerler.
Bunun sebebi; tagutlara yalakalık yapan, belamlaşmış alim taslaklarının Allah’ın hükümlerini gizleyerek, sırf dünya metaı elde etmek, makam ve mevkilerini kaybetmemek için Allah’ın kafir dediği böyle yöneticileri müslüman olarak vasıflandırmaları ve halka onları müslüman olarak tanıtmalarıdır. Böylece yöneticiler aslında küfür içerisinde yüzmelerine rağmen müslüman rolünü oyna-makta, yönetilenler ise onların gerçek müslümanlar olduğunu sanarak oynadıkları oyunlara alet olmaktadırlar.
İşte, bu taifelerin hepsine şunu söylüyoruz:
“Ey müşrikler! Her türlü şirkin, inkarın ve sapıklığın içerisinde oldukları halde, sırf namaz hareketlerini yaptıkları için kendilerini müslüman sanan cahiller! Biliniz ki: Allah size, sadece birtakım sözler ve hareketlerden ibaret, klişeleşmiş, bu şekilde bir namaz emretmedi. Allah’ın emrettiği namaz; insanı şirkten, küfürden, fuhuştan, münkerden ve kötülüğün her çeşidinden sakındıran namazdır. Gerçekten namaz kılanlardan olmak istiyorsanız, namazı Allah’ın istediği gibi, O’na hiçbirşeyi şirk koşmaksızın kılınız.”
Allah (c.c) bir başka ayette şöyle buyuruyor:
“Kitabtan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Muhakkak ki namaz fuhuştan ve münkerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise elbette ki en büyüktür. Allah yaptıklarınızı elbette bilir.” (Ankebut: 45)
Allah (c.c)’ın emrettiği namaz işte böyle bir namazdır. Ve ancak böyle kılınan namaz insanı fuhuştan, münkerden alıkoyar.
Allah (c.c)’a karşı işlenen en büyük hayasızlık ve münker; O’na ibadette ortak koşmaktır. Bu sebeble Allah (c.c)’ ın hükümlerini ve şeriatini bir kenara atarak beşer aklının ürünü olan hüküm ve şeriatlerle hükmedenler, insanları bu hükümlere muhakemeye zorlayanlar veya böyle kimselere tabi olan ve onların kanunlarına muhakeme olanlar, her ne kadar namaz hareketlerini yaparak namaz kıldıklarını zannetseler de bunlar namaz kılmış değildirler. Çünkü, “hükümlerine teslim olma” ibadetinde Allah’a ortak koşmakta ve bu nedenle şirk içerisinde yüzmektedirler.
İnsanlar, şirklerinden arınmadıkça, Allah (c.c)’a ve O’ nun hükümlerine tam anlamıyla teslim olmadıkça, sadece namaz kılmakla asla müslüman olamazlar.
“ve O’ndan sakının” (diye de emrolunduk).”
Allah (c.c) ayetin devamında Rasulullah (s.a.s)’a şöyle demesini haber veriyor:
“Ey insanlar! Namazı nasıl ki şirk koşmaksızın tam manasıyla dosdoğru bir şekilde kılmanız gerekiyorsa, aynı şekilde Allah’a yaptığınız ibadetler konusunda ve O’na boyun eğme konusunda Allah’tan sakınmanız gerekmektedir. Yani; Allah’tan başkalarına ibadet etmekten, başkalarının hükümlerine ve şeriatlerine boyun eğmekten, sizlere yasak kılınan tüm günahlardan sakınmanız gerekmektedir.
Şayet Allah’tan gereği gibi sakınırsanız, işte o zaman şirkin, küfrün, fuhşun, münkerin her çeşidinden de uzak kalmış olursunuz. Zira Allah’tan gereği gibi sakınmak, insanı her türlü yasakları işlemekten alıkoyar. Böylece gizli ve aşikarda Allah’tan gereği gibi korkan, sakınan kimse Allah’ın kendisini her an gördüğünü, yaptığı amelleri en ince ayrıntısına kadar yazdığını, bütün bunlardan dolayı ahirette hesaba çekeceğini ve Allah’ın azabını hatırlayarak Allah’a gereği gibi kul olan kimselerden olur. Öyleyse Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının.”
“Huzurunda toplanacağınız O’dur.”
Allah (c.c) ayeti Rasulullah (s.a.s)’ın şöyle söyleyerek bitirmesini bildiriyor:
“Ey insanlar! Ne işlerseniz işleyin, hangi ameli nasıl yaparsanız yapın, ister şirk içerisinde, ister iman üzere yaşayın, nihayetinde Allah’a dönecek, O’nun huzurunda toplanacaksınız ve O, size yaptıklarınızı tek tek bildirecektir. O halde bunu çok iyi bilin ve sizler için vakit çok geç olmadan Allah’a, katından bildirdiği emirlere ve şeriatine boyun eğin, beşer aklı ve ürünü olan hüküm ve şeriatlere ise asla boyun eğmeyin. Yoksa ağır bir hesaba çekilir ve sonunda büyük bir azaba çarptırılırsınız.”
