Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

NAMAZ VAKİTLERİ-------Imam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ÖNSÖZ.. 2
b)- NAMAZ VAKİTLERİ. 2
* Genel Olarak Vakitler. 3
* Öğle Namazı Vakti Ve Erken Kılınması. 10
* Sıcak Mevsimlerde Öğle Namazını Tehir Etme Ve Serin Bir Vakte Bırakma Ruhsatı 12
* İkindi Namazının Vakti. 14
* İkindi Namazının Fazileti Ve Orta Namaz Olması. 17
* İkindi Namazım Terk Etmek Ya Da Geciktirmek. 20
* Gündüzün Vitri Sayılan Akşam Namazı Ve Bu Namazın Vakti. 21
* Akşam Namazını İlk Vaktinde Kılmak Esastır Ve Onu Işâ (Yatsı) Diye İsimlendirmek Mekruhtur. 23
* Yatsı Namazının Vakti, Gece Konuşmalarının Ve Yatsıya Ateme Denilmesinin Yasaklanışı 24
* Yatsı Namazım Gecenin Üçte Biri Ya Da Yansına Kadar Geciktirmek Müstehabdır 26
* Sabah Namazının Efdal Vakti; Alaca Karanlık (Tağlîs) Ve Aydınlık (Tsfâr) Vakti İle İlgili Haberler. 30
* Sabah Ve Yatsı Namazının Efdal Vakti. 32
* Sabah Namazım Kıldıktan Sonra Güneş Doğuncaya Kadar Beklemenin Fazileti 34
* Namazın Bir Rekatına Yetişen Tümüne Yetişmiş Olur Ve Kalan Kısmını Tamamlar 35

ÖNSÖZ

Müsned Tercümesinin JV. Cildini yayına hazırlama gücü veren Rabbimize sonsuz hamdü senalar eder, O'nun Peygamberi Hz. Muhammed'e, Ehl-i Beyt'ine ve ashabına salât ve selâm ederiz.
önceki çalışmamız III. Cild o kadar beğenildi ki kısa sürede 1 .baskısı bitti ve 2. baskısı yapılacak. Okuyucunun bu teveccühü bizi çok sevindirdi ve moral verdi. İnşallah Rabbimizin yardımı ve okurlarımızın desteği ile bu çalışma son cildine kadar devam edecek.
Çalışmamızla ilgili mülâhazalar her gün daha fazla gelmekte, değerli ilim adamlarının takdirlerine mazhar olmakta, onların değerli tenkidleri ile doğruya bir adım daha yaklaşmaktayız. Kemal sıfatı Allah'a aittir.
Müsned Tercemesinin I. Cildi ile ilgili mülâhazalarını gönderen Prof. Dr. İsmail L. ÇAKAN beye teşekkür ederiz. Değerli görüşleri çalışmamıza ışık tutacaktır.
Her gün daha İyiye ulaşmak ve yeni kitaplarla tanışmak bizi öylesine mutlu ediyor ki günlük 8-10 saatlik yorucu çalışmamızı bile unutturuyor. Bu yorucu çalışma bilgisayar ortamında olması yanında kütüphanelerdeki kitapları tarama ile daha ileriye emin adımlarla ulaşmamıza vesile olmaktadır.
Müsned Tercemesinin dili onun önemli bir dokusunu oluşturmaktadır. Günümüzdeki İslâmî kitapların en büyük problemi anlaşılmaz olmasıdır, biz bu handikapı aşmaya, en ağır ilmî konuları bile oldukça saf, temiz ve yalın bir Türkçe ile aktarmaya çalışıyoruz. Hadislerin tahricinde de aynı çalışma yapılmakta ve hadislerin sıhhati titizlikle tesbit edilmektedir. Konu sonlarındaki tabloların da büyük takdir aldığını eklemek isteriz.
Bu tercemenİn II. Cildinden itibaren İslâm Fıkhı konulan başlamıştı. II. Cilddeki Temizlik ve Abdest konulan III. Cilde Mestler Üzerine Mesh, Gusül, Haytz, Nifas, İstihâze, Teyemmüm ile devam etti ve Namaz konusuna giriş olarak Namazın Fazileti ile tamamlandı. Cild sonundaki Çocuk ve Namaz makalesi ilgili hadislerin doğru anlaşılması için eklendi ve büyük beğeni aldı.
Müsned Tercemesinin IV. Cildinde Namaz konusu devam etmektedir. Bu cildde Namaz Vakitleri, Geçmiş Namazların Kazası, Ezan ve Kamet, Mescidler ve Setr-i Avret gibi çok önemli konular bulunmaktadır. Bunların Asr-ı Saadet uygulaması umarız ki ibadet hayatımızı yenileyecek, bizim için taze kan olacak, hayatımızı Kur'ân ve Sünnet'e endeksleyecektîr. Çünkü hadisler yanında ilgili ayetler mutlaka zikredilmekte ve konuların Kur'ân-Sünnet bütünlüğü verilmektedir. Ayrıca bu cildde bulunan Mescidlerin Tarihçesi, Fonksiyonları ve İlgili Hükümleri adlı makale hadisleri doğru anlamamıza neden olacaktır.
Çalışmamızın bütün insanlığa faydalı olması temennisiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.[1]
Terceme Heyeti

b)- NAMAZ VAKİTLERİ

(Günde beş vakit namaz kılmanın farziyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Namazları ve orta namazını[2] devamlı kılın! İtaat edenler olarak siz (bu emirleri) Allah için yerine getirin!' (Bakara 2/238)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Günün iki ucunda ki/ kenarındaki vakitlerde[3] ve geceden bölümlerde[4] namaz kıl! Şüphesiz sevaplar[5] günahları siler. İşte bu, kendilerine hatırlatma (fayda verenlere) bir hatırlatmadır.[6]' (Hûd n/114)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Güneşin zevalden[7] meyletmesinden[8] gece karanlığına[9] kadar namaz kıl, bir de sabah ibadetini[10] eda et! Şüphesiz sabah ibadeti (melekler tarafından)[11] şahit olunan (bir ameldir).' (isrâ 17/78)
Allah Teâlâ buyurdu:
Ve onların sözlerine karşı sabırlı ol! Güneş doğmadan[12] ve batmadan önce[13], Rabbini hamd ile teşbih et! Gecenin bölümlerinde[14] O'nu teşbih et, Ayrıca günün uçlarında da.[15] Böylece (verilecek nimetlere) razı olursun.' (Taha, 20/130).[16]

* Genel Olarak Vakitler

88/958- îbn Abbas'taîl (Radıyallahü anhuma):[17]

RaSÛlllllah (SallaUahü aleyhi ve sellem I dedi ki:
"Kabe'nin yanında[18] Cebrail bana imam oldu; Öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldırdı, güneş terliğin kayışı kadar meyletmişti,[19] (diğer rivayette; gölge terliğin kayışı kadardı.) Sonra her şeyin gölgesi iki misli kadarken ikindi namazını kıldırdı, Ardından akşam namazını oruçlunun iftar ettiği vakitte[20] kıldırdı, Yatsıyı şafak[21] kaybolduğunda kıldırdı, Sabahı da oruçluya yeme ve içmenin yasaklandığı vakitte[22] kıldırdı.
Ertesi gün öğle namazını her şeyin gölgesi kendi misli kadar olduğunda kıldırdı,
İkindiyi her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olduğu zaman kıldırdı, Ardından akşam namazını oruçlunun iftar ettiği vakitte kıldırdı, Yatsıyı gecenin ilk üçte birinin sonunda kıldırdı, Sabahı (güneş doğmadan önce) hava aydınlandığında kıldırdı.
Sonra bana dönüp dedi ki:
'Ey Muhammedi İşte bu, senden Önceki Peygamberler'in vaktidir[23] (diğer rivayette; senin ve senden önceki Peygamberler'in vaktidir).
(Her bir namazın) vakti, (açıklanan) bu iki vakit arasında olmalıdır.'[24]

89/959- EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radtyaiiaha anh):[25]
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"(Kabe'nin yanında)[26] Cebrail bana imam oldu;
Öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldırdı,
Sonra her şeyin gölgesi bir boy olduğunda ikindi namazını kıldırdı.
Ardından akşam namazını güneş battıktan sonra kıldırdı.
Yatsıyı şafak kaybolduğunda kıldırdı,
Sabahı da fecir doğunca (ilk vaktinde) kıldırdı.
Ertesi gün tekrar geldi ve öğle namazını her şeyin gölgesi kendi m kadar olduğunda kıldırdı,
İkindiyi her şeyin gölgesi iki boy olduğunda kıldırdı, Ardından akşam namazını güneş battıktan sonra kıldırdı, Yatsıyı gecenin ilk üçte birinin sonunda kıldırdı; Sabahı güneş doğmaya yakın bir vakitte kıldırdı."
Sonra (Cebrail) dedi ki:
'(Her bir) namaz, (açıklanan) bu iki vakit arasında kılınmalıdır.'[27]

90/960- Ensardan Câbirb. Abdullah (Radıyatiaha anh) nakletti:[28]
Hz. Peygamber'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) Cebrail geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kili' RasÛlullah öğle namazını güneş zevalden meylettiği zaman kıldı.
Cebrail ikindi vakti tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
RasÛlullah her şeyin gölgesi kendi misli kadar olduğunda ikindi namazını kıldı,
Cebrail akşam vakti geldi ve dedi ki: Kalk ve namaz kili'
RasÛlullah akşam namazını güneş battıktan sonra kıldı,
Cebrail yatsıda tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
RasÛlullah yatsıyı şafak kaybolduğunda kıldı,
Cebrail sabah tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah sabahı da fecir etrafı aydınlattığında (ya da aydınlık yayıldığında) kıldı.
Ertesi gün Cebrail öğle vaktinde tekrar geldi ve dedi ki: 'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah öğle namazını her şeyin gölgesi kendi misli fradar olduğunda kıldı,
Cebrail ikindi vaktinde tekrar geldi ve dedi ki:
'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah ikindiyi her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olduğunda kıldı,
Ardından Cebrail akşam vakti güneş battığında aynı vakitte geldi, bu vakit değişmedi,
Cebrail yatsı için de gecenin yarısı ya da üçte biri geçtiğinde geldi, Rasûlullah bu vakitte yatsıyı kıldı,
Sabah için fecir iyice aydınlandığında Cebrail tekrar geldi ve dedi ki:
'Kalk ve namaz kıl!'
Rasûlullah sabah namazını kıldı. Sonra Cebrail şöyle dedi:
'(Her bir namazın) vakti, (açıklanan) bu iki vakit arasındadır.’[29]

91/961- Abdullah b. Amrb. Âs'tan (Radiyallahü anhümâ):[30]
Rasûlullah (Sattallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Öğle vakti, güneş (zevalden batıya) meylettiğinde (başlar), kişinin gölgesi kendi misline yaklaşıncaya ve ikindi vakti oluncaya kadar devam eder. İkindi vakti, güneş sararıncaya kadar, Akşam namazının vakti, şafak kayboluncaya kadar, Yatsı namazının vakti, gecenin yarısına kadar devam eder. Sabah namazının vakti, fecrin çıkmasından itibaren başfar ve güneş doğuncaya kadar devam eder, güneş doğunca namazı bırak! Zira o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar, (Diğer rivayette; şeytanın iki boynuzuyla doğar.)"
NOT: Burada teşbih yapılmıştır, zira bazı topluluklar güneşe tapmaktadır. Sanki şeytan onların önündedir ve güneş boynuzlarından doğmaktadır. Rasûlullah kafirlerin özel vakitlerinde ibadetten bizi men etmiştir ki onlara benzemeydim.[31]

92/962- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[32]
Rasulullah (sallahu aleyhi ve sellem ) şöyle dedi:
“Namazın ilk ve son vakti vardır;
Öğlenin ilk vakti güneş (zevalden batıya) meylettiğinde (başlar) ve ikindi vakti girdiğinde sona erer.[33]
İkindinin ilk vakti kendi vaktinin girmesiyle başlar ve güneş sararıncaya kadar devam eder.
Akşamın ilk vakti güneş battıktan sonra başlar ve ufuk (şafak)[34] kayboluncaya kadar devam eder.
Yatsı namazının ilk vakti şafağın kaybolmasıyla başlar ve gece yarısına kadar devam eder.
Sabahın ilk vakti fecrin çıkmasıyla başlar ve güneşin doğmasıyla sona erer.[35]

Açıklama

Bu rivayetlerden Rasulullah’ın eğitim yönünün mükemmelliği ve her kişiye anlayacağı şekilde açıklaması göze çarpmaktadır:
1- Namaz vakitlerini tesbit etmek, herhangi bir teknik alet ve donanıma gerek kalmaksızın normal araştırmayla bulunabilir; tabiat olayları ile tesbit edilen vakitler İslamın ne kadar tabii bir din olduğunu göstermektedir.
2- Namazı ilk vakitte kılmak efdaldir, ancak geciktiren kişi son vaktini de bilmelidir.
3- Bazı namaz vakitlerinde farklı rivayetler bulunmaktadır; ikindi ve yatsı namazı gibi. Yatsının vakti konusunda ilk, orta ve son yarısında kılınmasına cevaz verilmiş, ancak hangi vakitte kılmak efdaldir;
a- Hanefilerde bu konuda farklı görüşler vardır:Gecenin ilk üçte birinde, son üçte birinde kılmak efdaldir.
b- Şafiilerde ve Hanbelilerde iki görüş vardır: Gecenin ilk üçte birinde veya yarısında kılmak efdaldir.

c- Malikilerde ise gecenin ilk üçte birinde kılmak efdaldir.[36]

93/963- Enes b. Mâlik'in (Radtyattaka amh) mevlâsı EbÛ Sadaka'dan:[37]
Enes'e Rasûİullah'ın (SaitaiiaMaieyinveseiiem) namazını sordum, o şöyle dedi: 'Rasûlullah Öğle namazını güneş (zevalden batıya) meylettiğinde. İkindiyi şu iki namazınızın arasında. Akşamı güneş battığında. Yatsıyı şafak kaybolduğunda,
Sabahı da fecrin doğuşundan ışık göz alıncaya (güneş doğuncaya) kadarki vakitte kılardı.'
NOT: Bu haberde geçen "iki namazın arası" Öğle ve ikindi olarak EbÛ Ya'lâ rivayetinde açıklanmıştır.[38]
İlk vakit öğle namazı vaktidir, çünkü Ahmed b. Hanbel, Buhâri, Müslim gibi rivayetlerde bu vakit, öğle namazı olarak açıklanmıştır.[39] öğle namazına ilk namaz denmesi Cebrail'in Miraçtaki emirden sonra namaz kıldırmaya öğle vakti ile başlamasından dolayıdır.
Enes b. Mâlik'in zamanında yöneticiler ve bazı Müslümanlar öğle ve ikindiyi son vakitlerine kadar tehir etmeyi âdet hâline getirdiler. Enes b. Mâlik onları burada üstü kapalı olarak tenkid etmektedir ki yukarıdaki sözünün manası; 'ikindi namazının vakti; sizin geciktirerek kılmayı âdet hâline getirdiğiniz öğlenin sonunda başlar ve yine geciktirerek kıldığınız ikindinin sonuna kadar devam eder' şeklindedir.[40]

94/964- Câbir (b. Abdullah) (Radıyatiahs anh) anlattı:[41]
Öğle, isminin oluştuğu (vakittedir), İkindi, canlı aydınlığın olduğu (vakittedir), Akşam, isminin oluştuğu (vakittedir),
Rasûlullah'la (Saiiaiiaha ateyiu ve seiiem) beraber akşam namazı kılar ve bir mil uzaktaki evimize gelirdik de hâlâ bir ok atımlık mesafeleri görürdük, Rasûlullah yatsı namazını ilk vaktinde kılar, bazen de geciktirirdi, Sabahı da isminin oluştuğu vakit olan alaca karanlıkta kılardı.
NOT: Arapçada öğle manasına gelen zuhr kelimesi dan türemiştir ve günün yarısındaki sıcağın fazlalığı, vakti demektir. Akşam manasına gelen mağrib kelimesi güneşin batmasıdır. Sabah manasına gelen fecr ise biraz aydınlık yada alaca karanlık demektir. Söz konusu üç vakit ismini bu tabii olaylardan alır. Bu nedenle sahabi yukarıdaki rivayette bu vakitleri isimleriyle tarif etti.[42]

95/965- Muhammed b. Amr b. Hasan b. Ali (b. Ebî Tâlib) anlattı:[43]
Haccâc b. Yusuf es-Sekafî[44] Medine'ye geldi ve (namazları geç vakitte kılıyordu). (Bunun üzerine) biz Câbir b. Abdullah'a (Radıyaiiahu anh) (namaz vakitlerini) sorduk, şöyle cevap verdi:
'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) Öğle namazını (zevalden sonraki) sıcak vakitte[45] kılardı.
İkindiyi güneş parlakken/sararmadan,
Akşamı güneş battığında,
Yatsıyı bazen erken (ilk vaktinde), bazen de tehir ederek kılardı; onların toplandığını görürse hemen kılardı, ama geciktiklerini görürse tehir ederdi.
Sabahı da alaca karanlıkta kılardı.'[46]

Açıklama

Bu rivayette geçen Haccâc tarihte kan dökücülüğü ile bilinen ve Emevî saltanatı döneminde çeşitli görevlerde bulunan kişidir. Asıl adı Ebû Muhammed el-Haccâc b. Yûsuf b. el-Hakem es-Sekafî (Ö.95/714) olup yaptığı haksızlıklar sebebiyle zâlim, Emevî saltanatına bağlılığı sebebiyle küleyb (küçük köpek) lakâplanyla tanınır. Yönetimde bu kadar gaddar olan Haccâc, Edebiyat Tarihinde en güzel konuşan kişilerden biri sayılmış, hutbeleri ve konuşmaları ile edebiyatın zirvesine varmıştır.
Hicaz, Irak ve Mısır'da kendisine biat edilen halife Abdullah b. Zübeyr b. Avvam (v.73/692) Emevî saltanatına karşı mücadele veriyordu, dokuz yıl devam eden bu mücadele Haccâc'ın acımasız saldırıları ve kuşatmaları sebebi ile altı buçuk ayda sona erdirildi, bu arada Mekke mancınıklarla taşa tutuldu ve birçok Müslüman'ın yanında halife Abdullah b. Zübeyr de şehit edildi. Bu başarısından dolayı Haccâc Hicaz, Yemen ve Yemâme valiliğine getirildi. Abdullah b. Zübeyr'in şehit edilmesinden sonra Esma bt. Ebû Bekir Haccâc'ın yanına gelerek 'Rasûlullah Sakîften bir yalancı, bir de bozguncunun çıkacağını haber vermişti. Gördük ki yalancı Muhtar es-Sekafî imiş, bozguncu da sensin'[47] demiştir. Üç yıl sonra da isyanın kalan kısımlarını durdurmak için Irak'a vali tayin edildi. Irak ve doğu illerindeki valiliği sırasında yirmi yıldan fazla bir sürede saltanata karşı çıkan bütün isyanları sona erdirdi.
İçlerinde Enes b. Mâlik'in de bulunduğu pek çok kişiye zulmetti, meşhur âlim Saîd b. Müseyyeb de dahil binlerce kişiyi katlettirdi. Saîd b. Müseyyeb'in (v.94/712) şehit edilmesinden birkaç ay sonra kendi ölümünü isteyecek kadar ruhî bunalımlara düşmüş ve büyük acılar ve elemler İçinde ölmüştür, ölümünü haber alan âlimler ona rahmet okumamış, Hasan ei-Basrî (v.110/728): "Allah'ım, onu ortadan kaldırdığın gibi sünnetini (zulüm âdetini) de ortadan kaldır!' diye dua etmiş, Ömer b. Abdülaziz (v.101/720) şükür secdesine gitmiş ve İbrahim en-Nehâi (v. 96/714) sevincinden ağlamıştır.
Birçok Emevî yöneticiler gibi o da namazı geç vakitte kılıyor ya da kıldırıyordu. Bu durumu (yukarıdaki rivayette geçtiği gibi) tabiûndan bazı kişilerce sahabeye sorulmuş, örnek olan Rasûlullah'ın namaz vakitleri öğrenilmiş ve yaygınlaştınlmıştı.[48]

96/966- Ebu'l-Minhâl (Seyyar b. Selâme) anlattı:[49]
Babamla beraber Ebû Berze el-Eslemî'nin (ftadtyaihha anh) yanına gittim. Babam ona;
'Bize anlatsan! Rasûlullah farz namazları nasıl kılardı?' deyince şöyle dedi:
'Hecîr[50] (yani öğle) namazını (Rasûlulah) sizin güneş zevalden meylettiğinde kılınan ilk namaz[51] dediğiniz vakitte kılardı.
İkindi namazı kıldınrdı da bizden biri Medine'deki konaklama yerine döndüğünde güneş hâlâ canlı/aydınlık olurdu.'
(Râvi Seyyar b. Selâme) dedi ki: 'Ebû Berze'nin akşam hakkında dediğini unuttum.'
'Yatsıyı tehir etmeyi güzel görür, (ancak) yatsı namazından önce uykuyu ve sonra konuşmayı uygun/doğru görmezdi.
Sabah namazını kılıp dışarı çıkınca bizden biri (hafif aydınlıktan dolayı) arkadaşını tanıyabilirdi, bu namazda altmış ile yüz ayet arasında (Kur'ân) okurdu.'
§Başka tarikten gelen rivayette Seyyar b. Selâme şöyle anlattı: Babamla beraber Ebû Berze el-Eslemî'nin (RadıyaUaha anhumâ) yanına gittik ve ona;
RasÛlullah'ın namaz vakitlerini sorduk. O şöyle dedi:
'Öğleyi güneş zevalden meylettiğinde kılardı,
ikindiyi kıldığında, bir kişi Medine'nin en uzak kısmına dönerdi de güneş hâlâ aydınlık/sararmamış olurdu.
Akşam ise..." (Râvi) Seyyar dedi ki: 'Onu unuttum.'
‘Yatsı namazını gecenin üçte birine tehir etmekte sakınca görmezdi, (ancak) ondan önce uykuyu ve sonra konuşmayı sevmezdi.
Sabah namazını kılıp dışarı çıkınca (hafif aydınlıktan dolayı) bir kişi arkadaşını tanırdı; bu namazda Rasülullah altmış ile yüz ayet arasında (Kur'ân) okurdu.'
Seyyar (burada): Bu ayetleri bir rekatta mı yoksa iki rekatta mı okuduğunu bilemiyorum, dedi.
NOT: Yatsı namazından önce uyumak, sonra da konuşmaya dalmak tavsiye edilmemiştir. Çünkü yatsıdan önce uyuyarak yatsı namazının ve yatsıdan sonra konuşma ile de sabah namazının kaçırılma tehlikesi vardır. Ancak (ilmî konular ve Salihlerin hayatı/menkîbeleri gibi) faydalı şeylerin anlatılması ya da misafirlerin ağırlanması durumundaki konuşmalar normal karşılanır.[52]

97/967- Zührî anlattı:[53]
Ömer b. Abdülaziz ile beraberdik; bir keresinde ikindi namazını geciktirince Urve b. Zübeyr ona şöyle dedi:
'Bana Beşir b. Ebû Mes'ûd nakletti:
ıMuğîre b. Şu'be (Radıyaitahü anh) bir keresinde namazı (ikindiyi) geciktirince Ebû Mes'ûd[54] dedi ki:
'Bilmiyor musun, Cebrail (yere) indi ve namaz kıldı, Rasûlullah (Satiaitaha aleyhi ve seiiem) ve onunla birlikte Müslümanlar da namaz kıldı,[55]
Sonra tekrar indi ve namaz kıldı, Rasûlullah ve onunla birlikte Müslümanlar da namaz kıldı... (diye anlatarak beş vakit namazı saydı.)'[56]
Bunun üzerine Ömer b. Abdülaziz ona şöyle dedi:
'Ne dediğine bir bak, ey Urve! Yani namazı(n vakitlerini) Cebrail mi belirledi?’[57] Urve:
'Bana bu şekilde Beşir b. Ebû Mes'ûd nakletti' deyince Ömer b. Abdülaziz dünyadan ayrılıncaya kadar namaz vakitlerini alâmetleriyle takip etmeye (vaktinde kılmaya) devam etti.[58]

98/968- EbÛ Musa el-Eş'arî'den (Radıyaiiahu anh):[59]
Rasûlullah'a (Saiiaüahu aleyhi ve seitem) namaz vakitlerini soran bir kişi gelince ona hiç cevap vermedi, fecr doğunca Bilâl'e (Radıyaiiahü anh) emretti, sabah namazı için kamet[60] etti; insanlar birbirini zor tanıyordu (alaca karanlıktaydı).
Sonra güneş zevalden meylettiğinde Rasûlullah Bilâl'e emretti, öğle için kamet etti; orada zamanı iyi bilen biri 'günün yansı oldu ya da olmadı' dedi.
Güneş yükseldiğinde Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da ikindi için kamet etti.
Güneş battıktan sonra Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da akşam için kamet etti.
Şafak kaybolduktan sonra Rasûİullah Bilâl'e tekrar emretti, o da yatsı için kamet etti.
Ertesi günü sabah namazını tehir ederek kıldı, hattâ biri "güneş neredeyse doğdu ya da doğacaktı' dedi.
Öğleyi o kadar tehir etti ki önceki günkü ikindi vaktine yaklaştı. Sonra ikindiyi o kadar tehir etti ki hattâ biri 'güneş kızıllaştı' dedi. Ardından akşamı o kadar tehir etti ki şafak kaybolmuştu. Yatsı namazını da gecenin ilk üçte birinin sonuna tehir etti.
Sonra Rasûlullah soru soran kişiyi yanına çağırdı ve şöyle dedi: "Namaz vakitleri işte bu İki (zaman dilimi) arasındaki sürelerdir."
NOT: Rasûlullah (Saltatiahü aleyhi ve sellem) soru sorana sözlü cevap vermedi, sanki ona hâl diliyle 'şu iki günde bizimle namaz kıl' deyip pratik olarak gösterdi. Namaz vakitlerindeki bu iki zaman dilimi (ilk ve son vakit) RasûİuHah'a Cebrail tarafından öğretilmişti.[61]

99/969- Süleyman b. Büreyde babasından (Radıyaiiahüanhumâ) nakletti:[62]
Hz. Peygamber'e (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) bir kişi gelip namaz vakitlerini sorunca şöyle dedi:
"Şu iki zaman (diliminde) bizimle namaz kıl!"
Fecr doğunca Büâl'e (Radtyattaha anh) emretti, (sabah namazı için) ezan okudu, sonra ona emretti de o da kamet getirdi.
Sonra güneş zevalden meylettiğinde Rasûlullah Bilâl'e emretti, o da öğle ezanını okudu, ardından emretti ve o kamet etti.
Güneş yükseldiğinde Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da ikindi kametini etti.
Güneşin üst bölümü[63] battığında Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da aksam kametini etti.
Şafak kaybolduğunda Rasûlullah Bilâl'e tekrar emretti, o da yatsı kametini etti ve namazı kıldı.
Ertesi günü Bilâl'e emrettti, o da sabah namazı için kamet etti. O anda ortalık ağarmıştı.
Sonra öğleyi serinlik vaktine tehir etti, serinlikte kılınması nimetini bahşetti.
Sonra ikindiyi güneş parlakken kılarak önceki vakitten biraz daha tehir etti.
Ardından Rasûlullah emretti ve Bilâl aksam (namazı) için şafak kaybolmadan Önce kamet etti.
Sonra Rasûlullah tekrar emretti, Bilâl gecenin üçte birinde yatsı kametini etti.
Sonra Rasûlullah şöyle dedi:
"Namaz vakitlerini soran nerde?" O kişi: 'Benim Yâ Rasûlallah!' deyince Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Namaz vakitleriniz şu gördüğünüz iki (zaman dilimi) arasındaki sürelerdir."[64]

Açıklama

Bu babdaki hadisler namazların iki vaktine işaret etmektedir, bundan akşam namazı müstesna kılınmıştır. Kalan namazlarda ilk vaktinden önce kılınan namazlar icma ile geçersiz olduğu kabul edilmiştir. Buna göre;
l- öğle namazının ilk vakti güneşin zevalden meylettiği andır ve bu konuda ihtilaf yoktur, son vakti ise zevaldeki gölge hariç her şeyin gölgesinin bir misli (kendisi) kadar olduğu andır. Ancak müctehidler gölgenin bir misli olduğu bu vakitte öğle vaktinin çıkmasında ihtilaf ettiler;
İmam Ebû Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra iki katı olduğu zaman, İmameyne göre bir misli olduğundadır.
İ. Mâlİk'e göre bu vakitte ikindi vakti girer, ama öğle vakti çıkmaz. Bu vakitte kılınan öğle ya da ikindi (farz) namazlar eda sayılır, çünkü Cebrail'in Peygamberimiz'e (Saiialiahü aleyhi ve sellem) öğrettiği vakitlerde böyle bir ara vakit görülmektedir.
İ. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre bu vakit ara zaman dilimi değildir, gölgenin bir misli olduğu vakitte ikindi namazı girdiği için öğle namazının vakti sona erer. Cebrail'in birinci günkü öğretiminden öğle namazının son vaktinin gölgenin bir misli olduğu vakit anlaşılmaktadır, zira bu vakitte İkindi namazına başlamıştır. Ama ikinci gün ikindi namazını gölgenin iki misli olduğu vakitte kılması öğlenin son vakti için değil, ikindinin de bu vakitte kılınabileceğini göstermek içindir, değilse öğlenin son vaktinde bir meçhullük kalır. Ayrıca ara vakit genel kurallara aykırıdır, özel bir delil ister.[65]
2- İkindi namazının ilk vaktinde ihtilaf edildi:
İ. Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed, Şafiî ve Ahmed'e göre zevaldeki gölge hariç her şeyin gölgesinin bir misli olduğu zaman ikindinin vakti başlar, İ. Ebû Hanîfe'ye göre gölgenin iki misli olduğu vakitte İkindi başlar, bundan önce kılınırsa geçersizdir.
§İkindi namazının son vaktinde de ihtilâf edildi:
*İhtiyârî (serbest) vakti:
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre Özür ya da mazereti olmayan için zevalden sonraki gölgenin iki misli olduğu vakitte ikindi sona erer, ama özür ve mazeret sahipleri için güneşin batışına kadar devam eder, zira hadisler[66] bunu göstermektedir. Ahmed b. Hanbel'den bu durumda 'güneş sararmadıkça' şeklinde bir rivayet daha gelmiştir. Ebû Yusuf, Muhammed ve Evzaî de bu görüştedir. Bu müctehidler Abdullah b. Amr b. Âs'tan gelen "İkindi vakti güneş sararıncaya kadar devam eder" hadisini[67] esas almışlardır.
* Zarurî vakti: Zaruret hâlinde güneş sararıp batmcaya kadar devam eder. Güneş batmadan önce bir rekata yetişen İkindiye yetişmiş olur. Müctehid imamlara göre bu vakte kadar zaruretsiz geciktirmek doğru değildir, ancak namaz geçerlidir.[68]
3- Akşam namazının ilk vakti icma ile güneşin batmasından sonra başlar.
Son vaktinde ise ihtilaf edildi:
î. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, İbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.
İ. Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre de akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık da) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.[69]
Söz konusu ihtilâfın sebebi şafak kavramının anlaşılmasından ve farklı rivayetlerden kaynaklanmaktadır.[70]
4- Yatsı namazının ilk vakti ittifakla şafağın kaybolması anında başlar. Ancak şafağın tanımında ihtilaf edildi;
İmam Ebû Hanîfe'ye göre ise şafak Ebû Hüreyre ve Ömer b. Abdülaziz rivayetleri sebebiyle sonraki beyazlıktır.
İ. Mâlik, Ebû Yûsuf, Muhammed ve Şafiî'ye göre İbn Ömer ve îbn Abbas rivayetleri sebebiyle ilk andaki kızıllıktır.
İ. Ahmed'e göre ise seferde kızıllık ve ikâmette beyazlığın kaybolmasıyla başlar.[71]
Bazı müctehidlere göre şafak hem kızıllığın hem de beyazlığın ismidir, çünkü bu kelime ezdaddandır (zıt manalıdır); tıpkı el-kar'u kelimesinin hem hayız hem de temizlik manasına[72] gelmesi gibi.
Yatsının ihtiyarî (serbest) vaktinde ihtilaf edildi;
Hanefî ve Hanbelîlere göre gece yarısına kadar devam eder.
İ. Mâlik'ten gelen iki rivayet vardır; meşhur olan görüşü gecenin ilk üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yarısıdır.
î. Şafiî'nin İki görüşünden birine göre gecenin ilk Üçte biri, diğer görüşüne göre gecenin yansıdır.[73]
§Yatsı namazının zarurî son vaktinde müctehidler ittifak ettiler: Yatsı namazının en son vakti fecr-i sadığın doğmasına kadar devam eder. Fecrin doğması ile yatsı vakti sona erer ve sabah namazının vakti başlar.[74]
5- Sabah namazının ilk vakti icma ile fecr-i sadıkla başlar.
§ Sabah namazının son vaktinde ihtilaf edildi;
İ. Şafiî'ye göre İbn Abbas rivayeti sebebiyle isfâr (aydınlık)tır, bu da özrü olmayanlar için geçerlidir. Ancak özür ve zaruret sahipleri için vakit güneş doğmasına kadar devam eder, bir kişi sabah namazının bir rekatını güneş doğmadan kılarsa namazı geçilmemiş olur, diğer rekatı da kılar.
Cumhura göre ise son vakit herkes için güneş doğmasına kadar devam eder; İ. Mâlik ve Ahmed'e göre Ebû Hüreyre rivayeti sebebiyle bir rekat kılar ve güneş de doğarsa diğer rekatı ona ekler, t. Ebû Hanîfe'ye göre bu kişinin namazı fasit olur. Bu ruhsat sadece İkindi namazının bir ya da iki rekatını kılan ve güneş batan kişi İçin geçerlidir.
§ Sabah namazının efdal vaktinde ihtilaf edildi;
İmam Ebû Hanîfe ve Iraklı fakihlere göre isfâr (aydınlık) efdaldir. Namaz vakitlerinde temel kural ilk vakitlerinde kılmaktır. Rasûlullah'ın sabah namazında iki uygulaması da nakledilir. Ancak Peygamberimizin "Sabah namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."[75] hadisinden dolayı isfâr efdaldir, dendi.
İ. Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel gibi âlimlere göre ise tağlis (alacakaranlık) efdaldir, çünkü ilk vaktidir.
Ahmed b. Hanbel'den gelen başka rivayette namaz kılanın hâli göz önünde bulundurulur; Alaca karanlıkta namaz kılma zor olursa biraz aydınlanınca kılar, eğer iki durum da kendisi için eşitse alaca karanlıkta kılmak efdaldir.[76]
* Öğle Namazı Vakti Ve Erken Kılınması

100/970- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh):[77]
Rasûlullah (Saiiattahü aleyhi ve seitem) güneş zevalden meylettiğinde Öğle namazım kıldı.[78]

101/971- Enes b. Mâlik'ten (Radtyatiahu anh):[79]
Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) kış günleri Öğle namazını öyle bir vakitte kılardı ki günün büyük bir kısmı geçti mi, geçmedi mi bilemezdik.[80]

102/972- Câbir b. Semüra'dan (Radtyatiahu anh):[81]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) güneş zevalden meylettiğinde öğle namazını kılardı.
§Bir rivayette; Güneş zevalden meylettiği zaman Bilâl ezan okurdu.[82]

103/973- Habbab b. Eret'ten (RadtyaUahü anh):[83]
Biz Rasûlullah'a (Satiaiiaha aleyhi ve seliem) (kumların) şiddetli hararetinden şikayet ettik, şikayetimizi kabul etmedi (gidermedi).
§Râvi Şu'be bunu 'öğle vaktinde' diye açıkladı.[84]

104/974- Hz. Âişe annemiz (Radıyaiiahüanhâ) dedi ki:[85]
'Öğle namazını erken/ilk vaktinde kılma konusunda RasÛlullah (Satiatiahu aleyhi ve seitem) ile birlikte Ebû Bekir ve Ömer'den daha titiz davranan birisini görmedim.'[86]

105/975- Ümmü Seleme'den (Radıyaiiahü anhâ):[87]
RasÛlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) öğle namazını ilk vaktinde kılma konusunda sizden daha aceleciydi, siz de ikindi namazını ilk vaktinde kılma konusunda Rasûlullah'tan daha acelecisiniz.
NOT: Burada Ümmü Seleme'nin (RadıyalUM anhâ) bazı kişilerin sünnete muhalif hareketlerini Üstü kapalı olarak tenkit etmesi görülmektedir. Ayrıca sahabenin üstün iman ve teslimiyeti bu gibi rivayetlerde dikkatimizi çekmektedir.
Müctehid İmamlar öğle namazının ilk vaktinin efdal olduğunu belirttiler, ancak çok sıcak günler bundan istisna edildi, zira bazı rivayetler nedeniyle sıcak mevsimlerde serin vakte bırakmak müstehabdir ki Müslümanlar namazlarını gönül huzuruyla kılsınlar.[88]

* Sıcak Mevsimlerde Öğle Namazını Tehir Etme Ve Serin Bir Vakte Bırakma Ruhsatı

106/976- Muğîre b. Şu'be'den (RadtyaiiaM anh):[89]
Allah'ın Peygamberi (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte Öğle namazını (sıcak mevsimlerde) ilk/hararetli vaktinde kılıyorduk, sonra Rasûlullah bize şöyle dedi:
"Namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz hararetin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."
NOT: Bu rivâyetlerdeki mana iki şekilde anlaşılabilir:
a- Hakîki manası; hakikatini Allah bilir.
b- Mecâzi manası; hararetin fazlalığı cehennemin kaynaması gibidir şeklinde benzetme yapılmıştır.[90]

107/977- Kâsım b. Safvan ez-Zührî babasından nakletti (Radiyallahü anhüma):[91]
RaSÛlllllah (Saltattahü aleyhi ve sellem} ŞÖyle dedi:
"Öğle namazını serin vakte tehir edin, şüphesiz sıcağın (fazlalığı) cehennem kaynamasındandır."[92]

108/978- EbÛ HUreyre'den (Radtyaiiaha anh):[93]
RaSÛlullah (Sailatlahüaleyhi ve sellem) dedi ki:
"Hararet olduğunda[94] namazı[95] serin vakte tehir edin, şüphesiz hararet (fazlalığı) cehennem kaynamasındandır. Ateş, Rabbine (sıkıntısını) şikayet edince Allah ona her sene -biri kışın, diğeri de yazın olmak üzere- iki defa nefes alıp vermesine izin verdi. "[96]

109/979- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[97]
Rasûlullah (Sattaitahu aleyhi ve selimi) şöyle dedi:
"Hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz ha raretin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."[98]

110/980- Ebû Hüreyre'den (Radtyaiiahu anh):[99]
RaSÛlullah (SatlallahUaleyhi ve seüem) dedi ki:
"Hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin, şüphesiz ha raretin fazlalığı cehennem kaynamasındandır."[100]

111/981- Teymullah oğullannın mevtası Muhacir Ebü'l-Hasen anlattı:[101]
Bir cenazeden döndüğümüzde Zeyd b. Vehb'e uğradık, kendisi EbC Zer'den (RatttyaUahu anh) şu hadisi nakletti:
'Hz. Peygamber'le (Saiiaiiaha aleyhi ve nitem) bir yolculuğa çıkmıştık, mü ezzin ezan okumak[102] isteyince Rasûlullah dedi ki:
"Serin vakte bırak!"
(Bir müddet) sonra ezan okumak isteyince (Bir rivayette; öğle namaz; için) Hz. Peygamber şöyle dedi:
"Serin vakte bırak!"
Rasûlullah bunu Üç kere tekrarladı, tepelerde gölge görüldüğünde namaz kıldı/kıldırdı ve dedi ki:
"Şüphesiz hararetin fazlalığı cehennem kaynamasındandır, hararet fazlalaştığında namazı serin vakte tehir edin!"'[103]

Açıklama

Namazı sıcak günlerde tehir etmek mtlstehabdır. Bazı müctehidler cemaat ve tek başına kılmanın arasını ayırmakta, çünkü mescide cemaat uzak yerden gelmektedir. Ancak hangisi efdaldir konusunda ihtilâf edildi;
a- Hanefı âlimleri ve îmam Ahmed b. Hanbel'e göre bu vakitte tek başına ya da cemaatle kılmanın efdaliyeti aynıdır
b- Mâlikîlere göre tek başına kılarken ilk vaktinde kılmak efdaldir,
c- Şafiîlere göre sıcak belde ve cemaat şartı ile tehir etmek efdaldir.[104]
§Müctchid İmamlar Öğle namazının son vaktinde ihtilaf ettiler;
İmam EbÛ Hanîfe'ye göre öğlenin son vakti gölgenin zevalden sonra iki katı olduğu zaman, İmameyne göre bir misli olduğundadır.
İ. MâHk'e göre bu vakitte ikindi vakti girer, ama öğle vakti çıkmaz. Bu vakitte kılınan öğle ya da ikindi (farz) namazlar eda sayılır, çünkü Cebrail'in Peygamberimiz'e (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) öğrettiği vakitlerde böyle bir ara vakit görülmektedir.
İ. Şafiî ve Ahmed'e göre bu vakit ara zaman dilimi değildir, gölgenin bir misli olduğu vakitte ikindi namazı girdiği için öğle namazının vakti sona erer. Cebrail'in birinci günkü öğretiminden öğle namazının son vaktinin gölgenin bir misli olduğu vakit anlaşılmaktadır, zira bu vakitte ikindi namazına başlamıştır. Ama ikinci gün ikindi namazını gölgenin İki misli olduğu vakitte kılması öğlenin son vakti için değil, ikindinin de bu vakitte kılınabileceğini göstermek İçindir, değilse Öğlenin son vaktinde bir meçhullük kalır. Ayrıca ara vakit genel kurallara aykırıdır, özel bir delil ister.[105]

* İkindi Namazının Vakti

112/982- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh):[106]
Rasûlullah (Saiiailahu aleyhi ve seliem) ikindi namazını bitirdiğinde bir kişi Benî Harise b. Haris bölgesine[107] ulaşacak ve oradan güneş batmadan önce dönecek ya da bir deveyi akşama yakın bir vakte kadar kesip parçalayacak kadar vakit kalırdı.
Cuma namazını güneş zevalden meylettiğinde kılardı.
Mekke'ye doğru yola çıktığında öğle namazını (Zü'1-Huleyfe'deki) ağacın[108] yanında iki rekat olarak kılardı.[109]

113/983- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh):[110]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seliem) mescidine en uzak evi olan Ensardan iki kişi olmasaydı ikindi namazını kılmada Rasûlullah kadar acele eden kimse olmazdı. O iki kişi; Avf b. Amr oğullarından Ebû Lübâbe b. Abdülmünzir ve Harise oğullarından Ebû İsa b. Cebr'ĞL (Zira) Ebû Lübâbe'nin evi Küba'da ve Ebû İsa b. Cebr'in evi de Benî Harise bölgesindeydi. Bu iki kişi Rasûlullah'la ikindi namazını kılar ve kabilelerine döndüklerinde Rasûlullah'la erken namaz kılmaları nedeniyle kabiledekilerin ikindiyi kılmadıkları bilinirdi.[111]

114/984- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaihhu anh):[112]
Güneş parlak ve yükselmiş olduğunda Rasûlullah (SaUaüahü aleyhi ve settem) ikindi namazını kılardı. Ben de Medine tarafında bulunan evime ve kabileme vardığımda onlara;
'Rasûlullah namaz kıldı, siz de kalkın ve kılın!' derdim.[113]

115/985- Enes b. Mâlik'ten (üadıyaiiahü anh):[114]
Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seitem) ikindi namazını kılardı, sonra bir kişi (kalkar ve) avâliye (civar bölgelere) giderdi de hâlâ güneş yükselmiş olarak kalırdı.
§Râvilerden Zührî: 'Avâlî (civar bölgeler) Medine'ye iki ya da üç mildir[115]', bir seferinde de; 'dört mildir' dedi.[116]

116/986- Râfi b. Hadîc'den (Radıyaiiaha anh):[117]
Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) ikindi namazını kılardık, sonra bir deve keserdik. Deve on parçaya bölünür, ardından pişirilir ve güneş batmadan önce pişmiş eti yerdik.
Rasûlullah döneminde biz akşam namazını kılardık, birimiz namazı bitirdiğinde ok atımı kadar (uzak) mesafeleri görürdü.[118]

117/987- Ebû Ervâ'dan (Radıyaitaim anh):[119]
Hz. Peygamber'le (Sailaiiahu aleyhi ve sellem) beraber ikindi namazını kılardım, sonra güneş batmadan (Zü'1-Huleyfe'deki) ağacın[120] yanına varırdım.[121]

118/988- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anha):[122]
Güneş (ışığı) benim odama girip daha gölge oluşmadığı bir anda Hz. Peygamber (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) ikindi namazını kılardı.
§İkinci tarikten gelen rivayet: Hz. Âişe annemizden:
Güneş (ışığı) Hz. Âişe'nin odasından henüz çıkmadan Rasûlullah ikindi namazını kılardı, (o dönemdeki) duvar yüksek değildi.[123]
Râvilerden Âmir şöyle diye eliyle işaret etti.[124]

119/989- Basrahlardan Abdülvahid b. Nâfi' el-Kelâî'den:[125]
Medine'deki (Rasûlullah'ın) mescidine uğradım ve (ikindi)[126] namazı için kamet edildi, orada bulunan bir ihtiyar, müezzini kınadı ve dedi ki:
'(Doğrusunu) bilmiyor mUSUn? RaSÛlUİlah'in (Sallallahil aleyhi ve sellem) bu namazı tehir edilmesini emrettiğini, babam bana nakletti.' 'Bu ihtiyar kimdir?' dedim. 'Abdullah b. Râfî' b. Hadîc (Radıyaiiaha anhf dediler.[127]

120/990- Ebû Melîh anlattı:[128]
Büreyde el-Eslemî (Radıyallahü anh) ile birlikte bulutlu/kapalı bir günde yapılan savaşta beraberdik, o şöyle dedi:
'Namazı erken (ilk vaktinde) kılın! Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Kim ikindi namazını terk ederse amelinin (sevabı) boşa gider."[129]

Açıklama

Buradaki mânâ, kim terk etmeyi helal görürse ya da sürekli terk ederse şeklinde anlaşılabilir. Tîbî dedi ki: 'Bu hadis amelin sevabının noksan olmasına hamledilebilir, özellikle amellerin Allah'a yükseldiği bir vakitte ve bu durumda meleklerin 'bıraktığımızda namaz kılmıyordu' şeklindeki sözleri önem arz eder. Ayrıca amelleri reddedilir, şeklinde de anlamak mümkündür.'
Bu rivayetlerden ikindi namazım ilk vaktinde kılmanın önemi anlaşılmaktadır. Değilse bir kişinin ikindiyi kıldıktan sonra daha güneş sararmadan iki millik yolu katetmesi ya da bir devenin kesilip taksim edilmesi, pişirilmesi ve yenmesi mümkün değildir.
Ayrıca burada kapalı günlerde acele etmeye teşvik vardır, zira vakit geçirilebilir.
Müctehidler ikindi namazının ilk vaktinde ihtilâf ettiler:
a- İmam Ebû Hanîfe'ye göre, gölge bir şeyin iki misli olmadıkça ikindi vakti girmez.
b- Cumhura göre ise, gölge bir misli olduğunda ikindi vakti başlar.
İmam Nevevî der ki: 'Alimlerimiz ikindinin vaktini dörde ayırdılar:
1- Faziletli vakit; ilk vakittir.
2- lhtiyârî (serbest) vakit; gölgenin ik! misli olduğu vakittir.
3- Mekruh vakit; güneş saranncaya kadarki vakittir.
4- Özür vakti; yolculuk ya da yağmur sebebiyle öğle ile ikindinin cem edildiği vakittir.'[130]

* İkindi Namazının Fazileti Ve Orta Namaz Olması

121/991- Enes b. Mâlik'ten (Radiyallahü anh):[131]
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim ikindi namazını kılar, sonra hayır işleyerek[132] (orada) akşama kadar oturursa bu, İsmail oğulları soyundan[133] sekiz kölenin âzâd edilmesinden daha hayırlıdır."[134]

122/992- Ebû Basra el-Gıfârî anlattı (Radıyaiiahü anh):[135]
Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seitem) bize ikindi namazı kıldırdı, namaz bitince şöyle dedi:
"Bu namaz sizden önceki (ümmetlere) emredildi, onlar gevşek davrandılar ve bunu terk ettiler. Sizden kim bu namazı (sürekli) kılarsa kendisine ecri iki kat olarak veri I ir/ katlanır. Bu namazdan sonra şahit görününceye kadar (nafile olarak)[136] namaz kılınmaz, şahit yıldız demektir.”[137]

123/993- Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahü anh):[138]
RaSÛlullah (SallaltalıÜ aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"(Amelleri kaydeden) gece ve gündüz melekleri sabah ve ikindi namazında (nöbet değişimi için) buluşurlar. Sabah namazında buluşurlar ve (nöbeti biten) gece melekleri (yanında sizin amelleriniz olduğu hâlde) Allah'a yükselir. Gündüz melekleri (sizinle) kalırlar ve ikindi namazında (gece meleği) ile buluşurlar. (Nöbeti biten) gündüz melekleri (yanında sizin amelleriniz olduğu hâlde) Allah'a yükselir ve gece melekleri (sizinle) kalırlar.
Allah olayları en iyi bilen olduğu hâlde meleklere sorar:
'Kullarımı hangi hâlde bıraktınız?' Melekler (her seferinde) şöyle derler:
'(Kendilerinden) ayrıldığımızda namaz kılıyorlardı, (yanlarına) vardığımızda da namaz kılıyorlardı.'"[139]
(Râvilerden) Süleyman (el-A'meş) ekledi: 'Bunu bilmiyorum, ancak şöyle nakletti:
"(Melekler der ki;) Onları Kıyamet günü affet!’"[140]

124/994- Hz. Ali'den (Rdtihüh):[141]
Rasûlullah (SdMiahu aleyhi ve seüem) Ahzab (Hendek savaşı)[142] günü şöyle dedi: "Orta namaz olan ikindi namazını (kılmamıza) mani oldular, Allah da onların kabirlerini ve evlerini ateşle doldursun!"
Sonra Rasûlullah onu/kazasını iki akşam vakti olan akşam ile yatsı arasında kıldı.
§(Râvilerden biri olan) Ebû Muâviye bir keresinde; yani akşam ile yatsı arasında, diye (açıklamalı olarak) nakletti.[143]

125/995- (Z.) Hz. Ali'den (Radıyallaha anh):[144]
Biz orta namazın sabah namazı olduğu görüşündeydik, (ancak) Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"0, ikindi namazıdır/' yani orta namazı.[145]

126/996- İbn Abbas'tan (Radıyallahu anhümâ):[146]
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiıem) bir savaşta[147] düşmanla çarpıştı ve kendisini bırakmadılar, ta ki ikindi namazını vaktinde kılamadı, bu durumu görünce şöyle dedi:
"Allah'ım! Orta namazı kılmamızı engelleyenlerin evlerini ateşle doldur, kabirlerini ateşle doldur!"[148]

127/997- Semüra b. Cündüb’den (Radiyallahu anh):[149]
Rasululah (sallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
“Orta namaz ikindi namazıdır.”[150]

128/998- Abdurrahman b. Ebân b. Osman'dan:[151]
Zeyd b. Sabit (Radıyaiiaha anh) gün ortasına doğru Mervan'ın yanından çıktı. Bizde;
'Bu saatte, kendisine bazı sorular sorulmasa Mervan'ın yanında bulunmaz' diye konuştuk. Ben kalktım ve konuştuğumuz şeyi sordum, dedi ki:
'Evet, Rasûlullah'tan (Saihiiahu aleyhi ve senem) duyduğum bazı hadisleri sordu, ben Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:
"Benden bir hadis duyup başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü Allah ağartsın/aydınlatsın, Nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki âlim değildir ve nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki kendilerinden daha fazla anlama kabiliyeti olanlara naklederler.
Üç şey var ki dünyanın sonuna kadar Müslüman kalbi (onların doğru olduğunda) yanılmaz;
Allah İçin samimiyetle amel etmek, yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber hareket etmek.
Onların daveti, kendilerinden sonra gelenleri de kapsar. Kimin hedefi âhiret kazancı olursa Allah onun kazancını toplar (bereketlendirir) kalbinde kanâat yaratır ve istemediği[152] hâlde kendisine dünyalık ulaşır. Kimin niyeti de dünyalık kazançsa Allah onun (mal-mülk) kayıplarını artırır, gözünde fakir kalma duygusu[153] yaratır ve (ne kadar hırslı olursa olsun) ancak takdir edilen kadar kendisine dünyalık ulaşır."
BizeMervan; 'es-Salâtü'1-Vüsta'yı (orta namazı)' sordu,
'O, öğle namazıdır' dedik.[154]

129/999- Hz. Âişe annemizin mevlâsı Ebû Yûnus anlattı:[155]
Hz. Âişe (Radıyaiiahü anhâ) bana kendisi için bir mushaf nüshası yazmamı emretti ve dedi ki:
"'Namazları ve orta namazını koruyun!' ayetine gelince bana haber et!"
Bu ayete varınca ona haber ettim ve bana şu şekilde yazmamı emretti: 'Namazları, orta namazını ve ikindi namazını koruyun!' Rasûlullah'tan (Saiiaiiaha aleyhi ve seihm) böyle duydum, diye nakletti.
NOT: Hz. Âişe'nin (Radtyallahü anhâ) bu şekilde yazdırdığı âhad haberie bize ulaşmaktadır. Kur'ân olabilmesi için mutlaka mütevatir haberle nakledilmelidir. O hâlde buradaki haberi şaz haber ya da orta namazın tefsiri olarak görülür.[156]
§Orta namaz ile ilgili ihtilâf:
a- Hz. Ali, Ibn Abbas ve Mâlik b. Enes'ten[157] gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, EbÛ Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette ise Öğle namazıdır.
c- Ancak bu konuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde[158] Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba ve müctehid imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, EbÛ Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüra b. Cündüb, EbÛ Hüreyre, EbÛ Saîd, Hafsa, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, ayrıca îbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Saîd b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, EbÛ Hanîfe, EbÛ Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel... gibi âlimlerden nakledilmiştir. Ayrıca (Müsned Trc. H.no: 125/9995'de) Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir.[159]

* İkindi Namazım Terk Etmek Ya Da Geciktirmek

130/1000- İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ):[160]
Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Kim bilerek ikindi namazını güneş batıncaya kadar terk ederse/ kılmazsa[161] sanki ailesine ve malına noksanlık gelmiş olur."
ŞRâvüerden biri olan Şeybân ekledi: Yani ailesi ve malı (başkası tarafından) ele geçirilmiş (gibi) olur.[162]

131/100l- Ebû Derdâ'dan (Radıyaiiahu anh):[163]
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"Kim ikindi namazını vakti geçinceye kadar bilerek terk ederse/kılmazsa emeği boşa gider."[164]

132/1002- Ala b. Abdurrahman anlattı:[165]
Öğle namazını kıldığımız bir vakitte ben ve ensardan bir kişi Enes b. Mâlik'in (Radıyaiiaha anh) yanına girdik. Enes cariyesinden abdest suyu isteyince dedik ki:
'Hangi namazı kılacaksın?' Enes:
''ikindiyi.’
'Biz şimdi öğle namazını kıldık.'
'Rasûlullah 'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"Bu, münafık kişinin namazıdır; güneş şeytanın iki boynuzu arasında oluncaya[166] kadar namazı terk eder. O vakitte Allah'ı çok az zikreder."'
§(Alâ'dan) ikinci tarikle gelen rivayet:[167]
Öğleden sonra Enes b. Mâlik'in yanına girdik. O, ikindiyi kılmaya kalktı, namazını bitirince biz namazı erken kılmasını hatırlattık. Bunun üzerine Enes (Radıyaliahü anlı) dedi ki:
'Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Bu, münafıkların namazıdır. " (Üç kere tekrarladı ve ekledi;) "Onlardan biri güneş sararıncaya kadar oturur, o anda (sanki) güneş şeytanın boynuzları arasındadır.[168] Kalkar, hızla dört rekat kılar ki burada da Allah'ı çok az zikreder."[169]

133/1003- Enes b. Mâlik'ten (Radtyaliahü anh):[170]
RaSÛlullah (Sallailahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Dikkat edin! Size münafığın namazını anlatıyorum;
O kişi, ikindi vakti sonu (sanki) güneş şeytanın boynuzları arasındayken ya da üzerindeyken kalkar ve horozun (yemi) gagalamasına benzer aceleyle namazı kılar. Burada da Allah'ı çok az zikreder."[171]

Açıklama

Güneşin şeytanın boynuzlan arasında olması kinayedir ve bu konuda zikredilen ihtimaller şunlardır:
a- Boynuz manasmdakİ karn ismi, karane fiilinden gelebilir ki yaklaşmak manasındadır, yani güneş batarken şeytan yaklaşır, yaklaştığı vakittir.
b- Karn taraftar manasındadır, yani şeytanın taraftarlarının ibadet ettiği vakit manasındadır.
c- Burada bir teşbih vardır, yani şeytan sanki boynuzu ile o kişiye vurup namazı geciktirmektedir ki bu onun aldatması, ve kalplere güzel göstermesidir.
d- Güneş batarken şeytan güneşin önünde durur ki güneşe tapanlar ona tapsın, bu anda güneş sanki onun boynuzlan arasından batmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.[172]
§Buna benzer bazı hadisler:
"Size münafığın namazını haber vereyim mi? İkindi namazını geciktirir, hattâ güneş inek yağı[173] gibi olduğunda (sarardığında) namazı kılar."[174]
"İşte bu münafığın namazıdır, güneş saranncaya kadar bekler..."[175]
§İkindi namazının ilk ve son vakti ile ilgili ihtilaf için bk. 99/969. hadisin açılaması.[176]

* Gündüzün Vitri Sayılan Akşam Namazı Ve Bu Namazın Vakti

134/1004- Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiahü anh):[177]
Rasûlullah (Saitaihha ateyhi ve seiiem) döneminde akşam namazını kılardık, sonra bizden biri Benî Selime yurduna varırdı da hâlâ ok atımı mesafeleri görürdü (hava aydınlık olurdu).[178]

135/1005- Hassan b. Bilal’den:[179]
Rasulullah’ın Eslem[180] kabilesinden olan bir sahabisi (Radiyallahu anh) anlattı;
O dönemde (kendileri) Hz. Peygamber (Saiiaüahu aleyhi ve seiiem) ile akşam namazı kılarlar, sonra Medine'nin en uzak bölgesindeki ailelerinin yanına dönüp okun düştüğü yeri/menzilini görerek ok atışı yaparlardı.[181]

136/1006- Seleme b. Ekvâ'dan (Radıyaiiahu anh):[182]
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) güneşin üst bölümü de[183] battığı/kaybolduğu anda akşam namazını kılardı.[184]

137/1007- Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radiyallahu anh):[185]
Rasûlullah (Satiatiahaaleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Oruçlunun (orucunu) bozduğunda akşam namazını kılın ve yıldızların doğuş zamanından (önce)[186] kılmaya çalışın/acele edin !"
§Aynı sahabîden ikinci tarikle gelen rivayet: Rasûlullah'ın (Saitaihhu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Akşam namazını yıldızların doğuş zamanından önce kılmaya çalışın/acele edin !"[187]

Açıklama

Bu gibi rivayetlerde akşam namazının ilk vaktinde kılınmasının önemi vurgulanmıştır. Akşam namazının ilk ve son vakitleri;
Akşam namazının ilk vakti icma ile güneşin batmasından sonra başlar. Son vaktinde ise İhtilaf edildi:
İ. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, îbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.
İ. Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre de akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık da) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.[188]

138/1008- İbn Ömer'den {Radıyallahu anhümâ):[189]
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Akşam namazı gündüzün vitir namazıdır. Gece namazında da vitir kılın; gece namazı ikişer ikişerdir, vitir ise gecenin sonundaki bir rekattır"[190]

* Akşam Namazını İlk Vaktinde Kılmak Esastır Ve Onu Işâ (Yatsı) Diye İsimlendirmek Mekruhtur

139/1009- Sâib b. Yezîd'den (Radıyatiahu anh):[191]
RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) şöyle dedi:
"Ümmetim akşam namazını yıldızların doğmasından önce kıldığı müddetçe fıtrat üzerinde kalacaktır."
NOT: Fıtrat; insan ya da diğer varlıklar olsun, bozulmamış ve değişmemiş ilk hâli anlamındadır. Bir başka deyişle fıtrat; ilk yaratılış sırasında Allah'ın insana bahşettiği yaratanını tanıma eğilimi, ruh ve beden temizliği, aynca olumlu yetenek ve yatkınlıklar demektir.[192]

140/1010- Ebû Abdurrahman b. Sunâbihî'den (Radiyallahu anh):[193]
RasÛlullah (Sallaltahü aleyhi ve seltem) dedi ki:
"Ümmetim şu üç şeyi yapmadıkça hayır üzerinde kalmaya devam edecektir:
Yahudilere benzeyerek karanlığın bastığı vakte kadar beklemek suretiyle akşam namazını geciktirmedikçe,
Hristiyanlara benzeyerek sabah namazını yıldızların kaybolma vaktine kadar geciktirmedikçe,
Cenaze işlemlerini de (sadece) ailesine bırakmadıkça, (yardım etmeyi terk etmedikleri sürece)."[194]

141/1011- Mersed b. Abdullah el-Yezeni’[195] den:[196]
Rasûlullah'ın (Saiiaihha aleyhi ve seiiem) sahabîsi Ebû Eyyub Hâlid b. Zeyd el-Ensârî (Radıyaiiahu anh) Mısır'a muharip olarak geldi. O dönemde Muâviye (Radıyaiiahü anh) bize Ukbe b. Âmir'i emir tayin etmişti. Ukbe b. Âmir akşam namazını geç kıldı, (bir rivayette; akşamı geciktirdi). Ukbe namazı bitirince Ebû Eyyub el-Ensârî yanına geldi ve şöyle dedi:
'Ey Ukbe! Rasûlullah'ın akşam namazını böyle kıldığını mı gördün*!
Rasûlullah'ın şöyle dediğini duymadın mû
"Yıldızların ortaya çıkma vaktine kadar akşam namazını geciktirmedikçe benim ümmetim hayır/fıtrat üzerinde kalmaya devam edecektir.'" Ukbe:
'Bilâkis, (duydum).'
'(O hâlde) bunu niye yaptın?[197]'
'Meşguldüm.' Ebû Eyyûb:
'Allah'a yemin ederim ki senin yaptığın beni ilgilendirmez, ancak insanlar senin Rasûlullah 'i bu fiili yaparken gördüğünü zannedebilirler.'[198]

142/1012- Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî'den (Rad,yallahu anh):[199]
RaSÛlullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) Şöyle dedi:
"Akşam namazının (isminin) kullanımında bedeviler size galip gelmesin!" Râvi dedi ki:
'Bedevîler ona ışâ (yatsı) derlerdi.'[200]

Açıklama

Rasûkıllah'ın (Satiaüahu aUyht ve sellem) bu uyarısının sebebi;
a- Kavram kargaşası olabilir endişesinden dolayıdır, çünkü bu durumda ibadet vakitleri ve diğer uygulamalarda İhtilaf çıkar, yanlış anlamalar meydana gelir.
b- Bedevîlerin bazı kavramları yerel dilleriyle tanımlamalarından doğabilecek muhalefet hareketlerini kırma çabası bulunmaktadır.
c- Rasûlullah burada akşam namazını geciktirmenin tehlikesine de dikkat çekmektedir.[201]
§ Müctehid İmamlar akşamın son vaktinde ihtilaf ettiler:.
İmam Ebû Hanîfe ve Ahmed'e göre akşam vakti şafak (yani kızıllıktan sonraki beyazlık) kayboluncaya kadar devam eder. Bu konuda Ebû Musa el-Eşarî, Büreyde ve Abdullah b. Amr'ın rivayetleri vardır.
İ. Mâlik ve Şafiî'ye göre akşam namazının tek vakti vardır, şafak (yani kızıllık) kayboluncaya kadar devam eder, İbn Abbas rivayeti bunu göstermektedir.[202]
Söz konusu ihtilâfın sebebi şafak kavramının anlaşılmasından ve farklı rivayetlerden kaynaklanmaktadır.[203]
* Yatsı Namazının Vakti, Gece Konuşmalarının Ve Yatsıya Ateme Denilmesinin Yasaklanışı

143/1013- Nûman b. Beşîr'den (Radıyaiiahu anh):[204]
Ben Rasûlullah'ın (SaUaUahu aleyhi ve setiem) yatsı namazını kıldığı vakti en iyi bilen kişiyim (ya da en iyi bilenlerdenim). O, yatsıyı ayın başındaki üçüncü gecede ayın kaybolmasından sonra kılardı.
§Aynı râvîden ikinci tarikle benzeri rivayet edildi, farklı kısmı;
Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) ayın üçüncü ya da dördüncü gecesinde yatsıyı ayın kaybolma vaktinde kılardı, şeklindedir.[205]

144/1014- Cüheyne'den bir kişi (RadıyaUaManh) anlattı:[206]
RasÛlullah'a (SaüaUahü aleyhi ve sellem)',
'Yatsıyı ne zaman kılayım?' diye sorunca;
"Gece (karanlığı) her vadinin iç kısımlarını doldurduğunda/yayıldığında (kıl)!" dedi.[207]

145/1015- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radtyaiiahü anh):[208]
Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seiiemt şöyle dedi:
"(Teheccüd)[209] namazı kılan ya da yolculuk yapan kişi dışındakilere namazdan (yani yatsı vaktinden[210]) sonra gece sohbeti[211] yoktur, (yatmaları uygundur)."[212]

146/1016- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaitahü anh):[213]
Rasûlullah (Saitaiiahü aleyhi ve seller») yatsı namazından sonra gece sohbet yapmamızı kın ardı.
§ İki ne i tarikle gelen rivayette aynı sahâbî şöyle dedi: Rasûlullah (Saiiaitahn aleyhi ve seiiem) yatsıdan sonraki gece sohbeti konusunda bizi kınadı.
§Râvilerden biri olan Hâlid;
Buradaki cümlesi onu ayıpladı ve zemmetti manasındadır, dedi.[214]

147/1017- Ebû Berze'den (Radtyatiaha anh):[215]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) yatsı namazından önce uyumayı ve sonrasında da konuşmayı/gece sohbetini hoş karşılamazdı.[216]

148/1018- Ömer b. Hattab'dan (Radıyattahü anh):[217]
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) gece Ebû Bekir'in yanında Müslümanların işlerini ilgilendiren bir konuda konuşurdu ve ben de onunla beraber olurdum.[218]

149/1019- Ebu Seleme (b. Abdurrahman)'dan:[219]
İbn Ömer (Radıyallahii anhümâ) RaSÛlullah'in (Satlallahii aleyhi ve sellem) şu sözünü nakletti:
"Namazınızla ilgili bir kavramı kullanmada bedevîler size galip gelmesin! Dikkat edin, o yatsıdır! Bedeviler gece karanlığı vaktine kadar deve ile kalır ya da ondan gece karanlığı vaktinde ayrılırlar. Onlar deve sütü sağmakla meşgul olup gece vaktine kadar geciktikleri için yatsıya ateme (gece) derler."[220]

Açıklama

Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve sellem) benzer uyarısı 142/1012. hadiste geçti. Bedevîler sosyal ihtiyaçları nedeniyle vakitlerle ilgili İsimleri farklı kullanıyorlardı. Meselâ, akşama ışâ (yatsı) ve yatsıya ateme (gece)[221] diyorlardı. Rasûlullah bu kelimelerin ibadet kavramlarını değiştirmesi ve kavram kargaşasına götürmesi endişesiyle bazı uyanlarda bulunmaktadır.
Ancak ışâ (yatsı) kullanımı yaygınlaştıktan sonra ateme kullanımına cevaz verildiğini belirten âlimler de bulunmaktadır ki bu noktada delilleri sahabeden bazılarının kullanımıdır. Doğrusunu Allah bilir.[222]
Yatsı namazından sonra gece sohbetinin cevazında ihtilâf edildi; Bir kısmı mekruhtur derken, diğerleri caizdir dedi. İki farklı görüşün cem edilmesi mümkündür;
a- Yatsı namazından sonra gece sohbeti mekruhtur.
b- Ancak zaruret ya da hayırlı bir İş yapma durumu varsa caizdir, bu konuda ruhsat vardır.[223]
§Yatsı namazının efdai vakti hakkındaki müctehidierin ihtilâfı için bk. 92/962. hadisin açıklaması.[224]

* Yatsı Namazım Gecenin Üçte Biri Ya Da Yansına Kadar Geciktirmek Müstehabdır

150/1020- Ebû Hüreyre (tadıyatiahiı anh):[225]
Hz. Peygamber'in (Saltanatta aleyhi ve seiiem) şu sözünü nakletti:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım her namazda misvak kullanmalarını ve gecenin üçte birine ya da gece yansına kadar yatsı namazını geciktirmelerini emrederdim."
§Diğer lafızla gelen rivayette buyurdu ki:
"...yatsıyı gecenin üçte birine ya da gecenin yansına kadar geciktirirdim."[226]

151/1021- İbn Ömer'den (Radıyallahu anhuma):[227]
Rasûlullah (SaiMiaha aieyM ve seiiem) yatsı namazını o kadar geciktirdi ki (bizden) namaz kılan kıldı, uyanan uyandı, uyuyanlar uyudu ve teheccüde kalkanlar teheccüd namazını kıldı. Sonra Rasûlullah geldi ve şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım (yatsıyı) bu vakitte[228] kılmalarını emrederdim."[229]

152/1022- Abdullah b. Ömer'den (Radıyatiahü anhamâ):[230]
Rasûlullah (SaiiaUaM aleyhi ve seiiem) bir işle meşgul olduğundan yatsı namazını (ilk vaktinde) kılamadı ve namazı öyle geciktirdi ki, biz mescidde bekledik, (bu arada uyuklayıp) uyandık, sonra (biraz) bekledik, sonra tekrar (uyuklayıp) uyandık, sonra (biraz daha) bekledik sonra tekrar (uyuklayıp) uyandık. Sonunda Rasûlullah yanımıza geldi ve şöyle dedi:
"Yeryüzü halkından şu gece sizden başka (böyle) namaz kılmayı bekleyen hiç kimse yok."[231]

153/1023- Câbir b. Semüra'dan (Radıyaiiahüanh):[232]
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) bize farz namazını kıldırdığında ne fazla uzatır, ne de kısaltırdı, bunların ortasını olurdu. Yatsı namazını da (biraz)[233] geciktirirdi.[234]

154/1024- Ebu Said el-Hudri’den (Radiyallahu anh):[235]
Bir gece Rasûlullah'ı (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) yatsı namazı için o kadar bekledik ki vakit gece yansına yakın bir zamana ulaşmıştı. Sonra Rasûlullah geldi, bize namazı kıldırdı ve şöyle dedi:
"Yerlerinizi alın (bekleyin)! İnsanlar yataklarına yattılar. (Unutmayın,) sizler namazı beklediğiniz sürece namazda sayılırsınız. Eğer zayıfın zayıflığı, hastanın hastalığı ve ihtiyaç sahibinin ihtiyaç hâli olmasaydı bu namazı (sürekli) gece yarısına kadar geciktirirdim."[236]

155/1025- Ebû Bekre'den (Radıyaifahu anh):[237]
Rasûlullah (Saiiaiiahu ateyhi ve sellem) yatsı namazını dokuz gece[238] (sürekli) gecenin üçte birine kadar geciktirdi. Hz. Ebû Bekir (RadıyaiUıhaanh) ona şöyle dedi:
'Keşke (ilk vaktinde kıldırmakta) acele etsen, gece (ibadete) kalkmamız açısından bize daha uygun olurdu.'
Rasûlullah bundan sonra (yatsıyı ilk vaktinde kıldırmakta) acele etti.
§Abdullah dedi ki: Babam (Ahmed b. Hanbeî'in,) Abdüsselâm'dan yaptığı rivayette; yedi gece ve Affan'dan yaptığı rivayette ise; dokuz gece olduğunu, nakletti.[239]
156/1026- Muâz b. Cebel'den (Radtyaiiaha anh):[240]
Yatsı namazında Rasûlullah'ı (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gözledik, meşgul edildi, (gelemedi ve öyle) gecikti ki gelmeyeceğini zannettik. Bizden biri; '(Herhalde) Rasûlullah namazı kıldı ve namaz kılmaya çıkmayacak' dedi. (Bir müddet sonra) Rasûlullah çıkageldi. Kendisine dedik ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Senin çıkıp gelmeyeceğini zannettik, (hatta) biri; '(herhalde) Rasûlullah namazı kıldı ve gelmeyecek' dedi.' Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Bu namazı gece karanlığında kılın (geciktirin)! Bu namaz nedeniyle diğer ümmetlere üstün kılındınız, sizden önce bunu hiçbir ümmet kılmadı."[241]

157/1027- İbn Cüreyc'den:[242]
Atâ'ya;
'Benim yatsı namazını cemaatle ya da tek başına hangi vakitte kılmam sence daha iyidir?' deyince şöyle dedi:
*îbn Abbas'ın (RadıyaiiaM anhümâ) şöyle dediğini duydum:
'Rasûlullah (Satiatiaha aleyhi ve seliem) bir gece yatsı namazını öyle geciktirdi ki insanlar onu beklediler, (bazıları uyuklayıp) uyandılar. Nihayet Hz. Ömer kalktı; 'Namaza!' diye nida etti.
Atâ, İbn Abbas'm devamla şu sözünü nakletti:
"O arada Allah'ın Peygamberi çıkageldi. Elini başının bir bölümüne koyarak başından su damlayan o hâlini şimdi görür gibiyim. Rasûlullah şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım yatsıyı bu şekilde (geciktirerek) kılmalarını emrederdim.""
§Başka tarikten İbn Abbas yoluyla gelen rivayette benzeri nakledildi ve eklendi:
Hz. Ömer (Radtyaiiaha anh) şöyle nida etti:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kadınlar, çocuklar uyudu.'
(O arada) Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seitem) çıkageldi ve dedi ki:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi taşımasaydım yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim."[243]

158/1028- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM anhâ):[244]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) (bir gece) yatsı namazını öyle geciktirdi ki hattâ Hz. Ömer (Radıyaitahu anhy, '(Ey Allah'ın Rasûlü!) Kadınlar, çocuklar uyudu' diye nida etti. Rasûlullah (bir müddet sonra) onların yanına geldi ve şöyle dedi:
"Sizin dışınızda bu namazı (yani yatsıyı) kılan bir başka ümmet yok ve Medîneliler dışında da bugün bu namazı kılan olmadı."
§Bir rivayette; 'Söz konusu olay halk arasında îslâm yayılmadan önceydi' diye belirtildi.[245]

159/1029- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anha):[246]
Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve seiiem) bir gece (yatsı namazını) öyle geciktirdi ki hattâ gecenin büyük bir kısmı geçti ve cami cemaati uyukladı.
(Râvilerden) İbn Bekir şöyle anlattı: (Rasûlullah bir müddet kaldı) sonra (mescide) çıktı ve namaz kıldı(rdı). Ardından şöyle dedi:
"Eğer ümmetime ağır geleceği endişesi olmasaydı işte bu, yatsı namazının tam vakti (diye emrederdim)."

§İbn Bekir; "(Ümmetime) ağır bir hüküm getirmem endişesi duymasaydım" şeklinde nakletti.[247]

Açıklama

1- Bu bölümdeki hadisler yatsı namazını ilk vaktinden sonraya geciktirmenin müstehab olduğuna işaret etmektedir. Ancak rivayetlerin farklı anlaşılması nedeniyle müctehidler yatsı namazının efdal vaktinde ihtilâf ettiler:
a- Müctehidlerin büyük bir kısmı bu hadislerden dolayı yatsı namazım geciktirmenin efdal olduğunu, söylediler, çünkü hadisler çok açıktır.[248]
b- Bazı âlimler ise yatsıyı ilk vaktinde kılmanın efdal olduğunu belirttiler; zira Rasûlullah birkaç gün meşguliyeti veya bir başka işi sebebiyle yatsıyı geciktirmişti, bunlar dışında sürekli olarak namazı ilk vaktinde kılmıştı. Bu İmam Şafiî'nin eski görüşüdür. Ancak yeni görüşü, geciktirmenin efdal olduğudur.[249]
2- Yatsı namazının zarurî son vaktinde müctehidler ittifak ettiler: Yatsı namazının son vakti fecrin doğmasına kadar devam eder. Fecrin doğması ile yatsı vakti sona erer ve sabah namazının vakti başlar.[250]

* Sabah Namazının Efdal Vakti; Alaca Karanlık (Tağlîs) Ve Aydınlık (Tsfâr) Vakti İle İlgili Haberler

160/1030- Tal k b. Ali'den (Radiyallhu anh):[251]
Hz. Peygamber (Sattaiiahu aleyhi ve seitem) dedi ki:
"(Sabah namazının vakti) ufukta boylamasına[252] görülen aydınlık değil, bilâkis enlemesine oluşan kızıllıktır (aydınlıktır)."
NOT: Bu hadis geceleyin ufukta görülen boylamasına (ince uzun) aydınlığa aldanmamaya dikkat çekmektedir ki buna fecr-i kâzib (yalancı/geçici aydınlık) denir. Bu aydınlıktan sonra tekrar karanlık gelir ve peşinden de ufku enlemesine kaplayan bir aydınlık görülllr, buna fecr-i sâdık (doğru/kalıcı aydınlık) denir. Sabah namazının vakti bu aydınlıkta başlar güneş doğuncaya kadar devam eder. Hadiste aydınlığın ışıktan dolayı kızıl olarak belirtilmesi aydınlığın kalıcılığına dikkat çekmek içindir ya da Araplar'in bazen beyazlık İçin kızıllık kelimesini kutlanmalarından dolayıdır.[253]

161/1031- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ):[254]
Mü'min kadınlar dış elbiselerine/örtülerine bürünmüş olarak Rasûlullah-la (Saiiaiiahü ateyhi ve seiiem) beraber sabah namazını kılarlardı, sonra ailelerine/evlerine dönerlerdi de alaca karanlıktan dolayı yolda kimse onları tanıyamazdı.[255]

162/1032- Ebû'r-Rabî anlattı:[256]
Bir cenazede İbn Ömer'le (Radıyaiiaha aniuimû) beraberdim, bağıran/çığlık atan bir kişinin sesini duyunca ona haber gönderdi ve susturdu. Kendisine; 'Ey Ebû Abdürrahman! Onu niye susturdun?' diye sorunca şöyle dedi:
''Kabre defnoluncaya kadar ölü onun çığlığından eiiyet duyar.' Sonra ona;
'Ben seninle sabah namazı kılıyorum ve bitirince arkadaşımın yüzünü (alaca karanlıktan dolayı) seçemiyorum, bazen (kıldığımızda da) hava aydınlanıyor' deyince şöyle cevap verdi:
iRasûlullah 't (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) böyle (farklı zamanlarda) gördüm ve istedim ki Rasûlullah'ı namaz kılarken gördüğüm gibi namaz kılayım.'[257]

163/1033- Enes b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh):[258]
RasbluUah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) sabah namazının vakti soruldu. Fecr doğduğunda Bilâl'e ezan/kâmet için emretti, sonra namazı kıldırdı.
(Ertesi gün ise sabah namazını) hava aydınlanmasına kadar geciktirdi. Sonra buyurdu ki:
"Sabah namazının vaktini soran kişi nerde? İşte bu iki namaz arasındaki[259] (süre sabah namazının) vaktidir.[260]

164/1034- Râfî b. Hadîc'den (Radıyaliaha anh):[261]
Hz. Peygamber (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın! Bu daha fazla ecir almanıza sebep olur.[262]"
§Başka tarikten gelen rivayette; Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."[263]

165/1035- Mahmud b. Lebîd el-Ensârî'den (Radiyaiiahü anh):[264]
Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve settem) buyurdu kî:
"Sabah namazını aydınlığa bırakın/geciktirin! Bunun ecri daha fazladır."[265]

166/1036- (Peygamberimiz'in müezzini) Bilâl (Radıyaiiahu anh) anlattı:[266]
Kendisi Hz. Peygamber'e (SaüaUahu aleyhi ve seiiem) sabah namazını (vaktini) duyurmak için gelmişti. (O sırada) Hz. Aişe (Radıyattahu anhât sorduğu/istediği bir iş sebebiyle Bilâl'ı meşgul etti, o kadar sürdü ki sabah aydınlığı ortaya çıktı, (her taraf) iyice aydınlandı. (Sonra) Bilâl kalktı, Hz. Peygamber'e namaz (vaktini) bildirdi ve bildirmesini peş peşe tekrarladı.[267] Rasûlullah hâlâ gelme di, (ancak bir müddet sonra) çıkageldi, insanlara namaz kıldırdı. Sonra 'onlara, Hz. Âişe'nin sorduğu/istediği bir iş sebebiyle kendisini meşgul ettiğini ve havanın iyice aydınlandığını, ancak gelmede biraz ağır davrandığım haber verdi ve şöyle buyurdu:
"Sabah namazının (ilk) iki rekatını (sünnetini) kıldım." 'Ey Allah'ın Rasûlü! Sabah aydınlığına iyice girdin.' "Aydınlığa geciktirdiğim bu vakitten daha da fazla geciktirseydim yine o iki rekatı kılardım, daha İyi kılardım, daha güzel kılardım."[268]

Açıklama

Sabah namazının ilk vakti fecr-i sadıkla[269] başlar ve güneş doğuncaya kadar devam eder, bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur.[270]
Sabah namazının efdal vaktinde ise farklı rivayetlerin gelmesi sebebiyle ihtilaf edildi;
a- İmam Ebû Hanîfe'ye göre hava aydınlık (isfâr) olduğunda kılmak efdaldir. Ancak Müzdelife'de yola erken çıkmak için erken (alaca karanlıkta) kılınabilir.[271]
b- İ.Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre ilk vakit olan alaca karanlıkta (tağlîsde) kılmak efdaldir.
Ahmed b. Hanbel'den gelen başka rivayette namaz kılanın hâli göz önünde bulundurulur; Alaca karanlıkta namaz kılması zor olursa biraz aydınlanınca kılar, eğer iki durum da kendisi için eşitse alaca karanlık efdaldir.[272]

* Sabah Ve Yatsı Namazının Efdal Vakti

167/1037- İbn Ömer’den (Radiyallahu anhüma):[273]
Hz. Peygamber (Sallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah’ın ahdi (koruması) altında olur.Allah’ın ahdini bozmayın.Kim Onun ahdini bozarsa/ terk ederse Allah o kişiyi yüz üstü (cehenneme)[274] sürünceye kadar peşini bırakmaz (yani bulup cezalandırır).”[275]

168/1038- Cündüb b. Abdullah el-Becelî'den (Radıyaihta anh):[276]
RaSÛlUİlah tSallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah'ın ahdi (koruması) altında olur. İzzet ve celâl sahibi Allah'ın ahdini (korumasını) sakın bozmayın ki Allah da (terk edilen) ahdi karşılığında sizi aramasın (cezalandırmasın)."[277]

169/1039- Semüra b. Cündüb'den (Radıyaiiahtı anh):[278]
Hz. Peygamber (Saiiaiiam aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah'ın ahdi (koruması) altında olur. Yüce Allah'ın ahdini (korumasını) sakın terk etmeyin !"[279]

170/1040- Ebû Umeyr b. Enes Hz. Peygamber'in sahabesi olan amcalarından[280] (Radıyallahü anhiim) nakletti:[281]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Münafıklar bu iki namaza (cemaatle kılmaya)[282] gelmezler" Yani sabah ve yatsı namazlarına.
§(Râvi) Ebû Bişr aynca açıkladı: 'Yani bu iki namaza (cemaatle kılmaya) devam etmezler.'
NOT: Hadisteki mânâ iki şekilde anlaşılabilir:
a- özellikle münafıklara İstirahat vakti olan sabah ve yatsı cemaate gelmek zor olur.
b- MUslümanlardan bu şekilde olanlar da itikâd yönüyle değil de amel yönüyle münafıklara benzeme vardır. Rasûlullah bu tehlikeli durumu hatırlatmaktadır.[283]

171/1041- Ebû Hüreyre'den (Radıyatiahü anh):[284]
Hz. Peygamber (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Eğer onlardan (ya da sizden) birine İki güzel paça veya besili bir koyundan parça[285] ayrılsa hepsi hemen (koşarak) buraya gelirlerdi. Bu iki namazdaki (yani sabah ve yatsı namazında) otan sevabı bilselerdi sürünerek de otsa buraya gelirlerdi. İstedim ki bir kişi insanlara namaz kıldırsın, ben de geride kalan ya da namaza gelmeyen topluluklara gideyim ve onları (yani evlerini)[286] içinde oldukları hâlde yakayım."[287]

* Sabah Namazım Kıldıktan Sonra Güneş Doğuncaya Kadar Beklemenin Fazileti

172/1042- Sehl b. Muâz babası Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyatiahu nakletti:[288]
RaSÛlUİlah (SaİtallahU aleyhi ve seller») dedi ki:
"Kim sabah namazını kıldığı yerde duha (kuşluk) namazı kılıncaya kadar hayırdan başka bir kelam etmeksizin oturursa/beklerse onun hataları (tümüyle) affolur, isterse denizin köpüklerinden daha çok olsun."[289]

173/1043- Câbir b. Semüra'dan (Radiyallahu anh):[290]
Rasûlullah (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem) sabah namazını kıldığı yerde güneş iyice[291] doğuncaya ya da iyice yükselinceye kadar otururdu/beklerdi.[292]



* Namazın Bir Rekatına Yetişen Tümüne Yetişmiş Olur Ve Kalan Kısmını Tamamlar

74/1044- Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh):[293]
RaSÛlüllah (SallallahU aleyhi ve seltem) buyurdu ki:
"Her kim namazdan bir rekata yetişirse hepsine vaktinde yetişmiş olur, (kalan kısmını da tamamlar.)[294]"

175/1045- Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh):[295]
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Her kim sabah namazından bir rekata güneş doğmadan önce yetişirse namazı geçmemiş olur, (kalan kısmını tamamlar).
Kim de ikindi namazından bir rekata güneş batmadan yetişirse namazı geçmemiş olur, (kalan kısmını tamamlar)."
§Başka bir rivayette; "...o namaza yetişmiş olur" şeklinde nakledilir.[296]

176/1046- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[297]
Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve settem) şöyle buyurdu :
"Her kim sabah namazından bir rekata güneş doğmadan önce yetişir, sonra da güneş doğarsa namazın kalan kısmını kılarak tamamlasın/ eklesin![298]"

177/1047- Hz. Aişe annemizden (Radiyalahu anha):[299]
Rasulululah (Salllahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Her kim ikindi namazının secdesine güneş batmadan ve kim de sabah namazının (secdesine) güneş doğmadan yetişirse o namazlara yetişmiş olur, (kalan kısmını da tamamlar).”[300]

Açıklama

İkindi namazı kılarken güneş batarsa ittifakla namaza yetişmiş olur, kalanı tamamlar, ancak sabah namazının bir rekatını kıldığında güneş doğarsa namaza yetişmiş olur mu konusunda ihtilaf edildi:
a- İmam Ebû Hanîfe'ye göre sabah namazı batıl olur, zira bu konuda temel kural üç vakitte hiçbir namaz kılınmaz. Naslar arasında tearuz olduğunda kıyasa (temel kurala) uygun olan tercih edilir. Ancak ikindi namazı konusunda farklı bir rivayet bulunduğu için bir rekatına güneş batmadan yetiştiğinde namaza yetişmiş olur.[301]
b- I.Mâlik, Şafiî ve Ahmed'e göre ise bir rekatına -sabah ya da ikindi olsun-yetişen o namaza yetişmiştir, kalan kısmını tamamlar.[302]
Bu konudaki 'Kim sabah namazından bir rekat kılar, sonra da güneş doğarsa sabah namazını kılsın!' rivayetinde[303] geçen mânâ; kılınan rekatın iptal olması ve namazın kaza edilmesi, şeklinde anlaşılmıştır. Ancak başka tarikten gelen aynı rivayette 'Namazını tamamlasın!'[304] şeklinde zikredilmiştir, t. Ebû Yusuf tan da burada tamamlamanın caiz olduğu nakledilmiştir.[305] Cumhurun delili kuvvetlidir. Doğrusunu Allah bilir.[306]
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
--------------------------------------------------------------------------------
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/VIII.
[2] Ayetteki orta namazı hakkında ihtilaf edildi:
a- Hz. Ali, ibn Abbas ve Enes b. Mâlik'ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, Ebû Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b. Şeddâd ve İbn Ömer'den gelen rivayette ise öğle namazıdır.
c- Ancak bu Jconuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır, zira hadislerde Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûıı, etba ve muctehid imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, A1İ, İbn Mes'ûd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr, Semüra b. Cündüb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, Hafsa, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, ayrıca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Saîd b. Cübeyr, tbn Şîrîn, Hasan b. Münzir, Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel... gibi âlimlerden nakledilmiştir. Ayrıca Müsned Trc. H.no: 125/9995'de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak ikindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Mâlik. Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhallâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/53; Zemahşerî, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu', III/60-6I; İbn Kudâme, Mtığnî, 1/387-389; İbn Kesir, Tefsir, 1/274-278; tbnÜ'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., H/263; Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994,125/9995,126/996, 127/997,129/999).
[3] Sabah, Öğle ve ikindi namazları (İbn Cerir, Camıu'l-Beyaıı, VÜ/124-126; Bennâ, age., 11/200).
[4] Akşam ve yatsı namazları. Hasan el Basrî, gecenin bölümlerini akşam ve yatsı olarak açıkladı ve mürsel olan rivayetinde dedi ki: Hz. Peygamber: "Gecenin iki bölümü akşam ve yatsıdır" buyurdu. (İbn Cerir, age., VII/128).
[5] Rasûlullah dedi ki: " (Bu) namazlar aralarında işlenen günahlara keffarettir, çünkü Allah şöyle dedi: 'Şüphesiz sevaplar günahları siler'." (İbn Cerir, age., VII/128);
Ayrıca beş vakit namazın günahlara keffaret olduğuna dair rivayetler için bk. İbn Kesir, age., 11/444; Bennâ, age., 11/200.
[6] Rasûlullah ayetteki vakitlerin emredilen beş vakit olduğunu haber verdi. Bk.Müsned Trc, H.no: 9/879.
[7] Zeval, güneşin tepe noktasında olduğu vakittir.
[8] Öğle ve ikindi namazları (İbn Kesir, age., 111/53)
Ayetteki güneşin zevalden meyletmesi manasındadir. (Câbir b. Abdullah anlattı: Rasûlullah'ı ve dilediği kadar sahabesini davet ettim. Evimde yemek yediler. Güneş zevalden meylettiği zaman çıktılar, Rasûlullah da çıktı ve dedi ki: "Çık, ey Ebû Bekir! işte bu güneşin zevalden meylettiği andır." (İbn Cerir, age., VIII/125, H.no: 22584);
Aynca bu kelimenin güneşin meylettiği zaman manasındaki rivayetler için bk. (Abdurrezzak, 1/545; Dârekutnî, 1/261; Beyhakî, 1/438; İbn Abdilber, Temhid, VII1/23; Mübârekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî VIII/452).
[9] Akşam ve yatsı namazları (Ayetin buraya kadarki kısmından Öğle ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere dört vakit anlaşılır. Bk. İbn Cerir, age., VIII/123-126; İbn Kesir, age., 111/53).
[10] Yani Fecr (sabah) namazı. Bu şekildeki sahabi tefsiri için bk. Buhârf, Ezan, 31; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 18, H.no: 3135 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 21, H.no:483; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:670; İbn Kesir, UI/53.
[11] Bk. Mâlik, Kasru's-salât, 82; İbn Cerir, age., VIII/127, H.no: 22595.
[12] Sabah namazı.
[13] İkindi namazı (Rasûlullah dedi ki: "Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kıtan ateşe girmeyecektir." Ahmedb. Hanbel, İV/136,261; Müslim, Salat, 13,21; Ebû Dâvûd, Salat, 9).
[14] Yatsı namazı.
[15] Öğle ve akşam namazları (Bu ayette kastedilen beş vakit namazdır. Sahabe, tabiîm ve etba'ın görüşü böyledir. Bk. İbn Cerir, age., VIIV477; )bn Kesir, age., III/165-166).
[16] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/2-3.
[17] Sened:
Sahih: Müsned, 1/333, H.no:3081-3082; Diğer rivayet: 1/354, Rno:3322; Ebû DâvÛd, Salât, 2, H.no:393; Tirmiû, Salât, i, H.no:149 (Bu konuda Ebû Hüreyre, Büreyde, Ebû Musa, Ebû Mes'ûd el-Ensârî, Ebû Saîd, Câbir, Amr b. Hazm, Berâ ve Enes'ten (Radıyallahü anhüm) nakiller vardır. Tirmizî Câbir'den özet bir nakil verir ve bu rivayetin "hasen-sahih-ğarib"; İbn Abbas rivayetinin İse "hasen-sahih" olduğunu söyler. İmam Buhârî'den de bu konuda en sahih rivayetin Câbir'inki olduğunu nakleder).
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Mes'ûd el-Ensârî*den (Radıyallahü anh) şahidi için 97/967. hadise bk.
b-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 98/968. hadis.
c-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 91/961. hadîse bk.
d-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 89/959 ve 98/967hadis
e-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî Bezzar'ın naklettiğini söylediği bu rivayetin senedinde Ömer b. Abdurrahman'ın bulunduğunu, tbn Ebî Hâtim'in babasından bu râvî hakkında: "Ebû Nuaym ve Abdullah b. Nâfı' bu zattan hadis İşittiler" dediğini nakleder. Bezzar'ın hocası ibrahim b. Nasr'ın biyografisine vakıf olmadığını, ancak diğer râvîlerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/303.
f-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, Bezzar'ın naklettiğini söylediği bu rivayetin senedinde de çok zayıf olan Yusuf b. Hâüd es-Semtî'nin bulunduğunu, Ebû Ya'lâ'nin naklettiği rivayetin ise isnadının hasen olduğunu söyler. Bk. age,, 1/303-304.
g-Berâ b. Azib'den (Radıyallahü anh) şahidi: Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm naklettiği rivayetin senedinde Hafsa bt. Âzib'in bulunduğunu, ancak bu râvînin biyografisine vakıf olmadığını belirtir. Bk. age., 1/304.
h-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 90/960. hadis
ı-Kays b. es-Sâİb'den (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XVIII/ 363-364; Heysemî, senedinde Müslim el-MülâTnin varlığını söyleyerek Ahmed ve İbn Main'İn zayıf saydığını belirtir, Bk. age., 1/305.
İ-Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için 99/969. hadise bk.
Bennâ hadisi Beyhakî, İbn Hıbbân, İbn Huzeyme, Hâkim ve Abdürrezzak'a da nisbet ederek Hâkim'İn: "isnadı sahihtir" dediğini, Ebû Bekir İbnü'l-Arabi'nin ve İbn Abdİlberr'in ise hadisi sahih saydıklarını belirtir. Bk. Bulûğu 't-emânî, 11/240.
[18] Bir rivayette; Kabe'nin yanında bana iki kere imam oldu, şeklinde nakledilir.
[19] Yani güneş zevalden batıya biraz meyledince; gölge en kısa hâlinden sonra uzamaya başlayınca Öğle namazı kılınabİlir. Bk. İbnü'1-Esîr, Nihâye, 11/467-468; Azîmâbâdî, 11/41.
[20] Yani güneş battıktan sonra.
[21] Şafak, Arapçada iki zıd mânâsı olan (ezdad) kelimelerdendir. a-Güneş battıktan sonra görülen kırmızılıktır ki bu mânâyı İ.Şafiî almıştır. b-Kırmızılıktan sonra hava karanncaya kadar kalan beyazlıktır, bu mânâ İle de İ.Ebû Hanîfe amel etmiştir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 342; Bennâ, age., 11/240.
[22] Yani fecr-i sadık vaktinin başlangıcı. AJlah Teâlâ bu vakitte yeme ve içmenin terk edilmesini emretti:'...Fecrin siyah İpliği (rengi) beyaz ipliğinden (renginden) ayrılıncaya, kadar yiyin ve İçin!..' (Bakara 2/187)
[23] Peygamber'in namaz vaktinden kasıt, bu geniş vakit demektir, zira onların namazı (özel duası) günün iki ucunu içine alacak şekilde genişti, ancak Muhammed ümmeti son ümmet olduğu İçin hepsinin namazı birleştirildi. Bk. Bennâ, age., 11/240.
[24] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/4-6.
[25] Sened:
Sahih: Müsned, II1/30, H.no:ltl88; Bennâ hadisi Tahâvî'nin de naklettiğini, isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/241. Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledilen hadisin senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîa'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/303. tbn Lehîa ile ilgili bilgi için bk. 22/64. hadis.
[26] Bu ilave için bk. Musned Trc. H.no: 88/958.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/6-7.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, III/330-331, H.no:14475; Tirmizî, Salât, 1, H.no:I50 (TirmizîCâbir'den özet bir nakil verir ve bu rivayetin "hasen-sahih-ğarib" olduğunu söyler, tmam Buhârî'den de bu konuda en sahih rivayetin Câbİr'inkİ olduğunu nakleder); Nesâî, Mevâkît, 10, 17, 24, H.no:511 526, 542; Bennâ hadisi tbn Hıbbân ve Hâkim'e da nisbet eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/241. Heysemî, Taberânî'nin Evsafında naklettiğini söylediği bu rivayetin ise İsnadının hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/303-304.
Enez'ten (RadıyallahU anh) sadece sabah namazının şahidi için bk. 111/189, H.no: 12898; III/182, H.no:12810; III/313, H.no:12058; IH/121, H.no:12159.
[29] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/7-9.
[30] Sened:
Sahih: Müsned, H/210, H.no:6966; Diğer rivayet: 11/223, H.no:7077; Benzer bir rivayet: ü/213, H.no:6993 lafzıyla; Müslim, Mesâcid, 171-174; Ebü Dâvûd, Salât, 2, H.no:396 lafzıyla; Nesâî, Mevâkît, 15, H.no:520 lafzıyla nakletmiştir.
[31] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/9-10.
[32] Sened:
Sahih: Müsned, 11/232, H.no:7172; Tirmizî, Salât, 2, H.no:151 (Tirmizî, hocası Buhâri'den şu görüşü nakleder: "Namaz vakitleri konusunda A'meş'in Mücâhid'den naklettiği hadis, Muhammed b. Fudayl'in A'meş kanalı ile naklettiği rivayetten daha sahihtir. Muhammed b. Fudayl hata etmiştir (Bk.İbn Ebî Hatim, 1/101, Trc.no:273)"); Bennâ hadisi Hâkİm'e de nisbet eder ve isnadının sahih olduğunu söylediğini nakleder. Ayrıca İbnü's-Seken'in de Sahih'ine aldığını ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, H/243. Nesâî'nin rivayeti de şöyledir:
Neiör, Mevâkît, 6, H.no:502; Tahâvî, J«r/ıw meâni'l-âsâr, 1/89; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/375-376; İbn Hazm, Muhatta, 111/168 (Hadisi tenkit edenleri sert bir dille eleştirir.) Zeylâî, Nasbu'r-râye, 1/231 (İbnü'l-Cevzî Tahkîk isimli eserinde (1/279) eleştirilere cevap verir. Ahmed Muhammed Şâkir ise hem Müsned Tahrİcinde hem de Tirmizî Şerhinde zedeleyici derecede olmayan bu ta'lilleri değerlendirir ve tercihini şu şekilde ifade eder:
Müsned veya mevkuf rivayetler muttasıl merfu rivayeti teyid eder. Hadiste hiçbir ta’lil söz konusu olamaz”).
Hadisin şahidleri için bk. 88/958. hadis.
[33] Rivayetteki “son vakti” lafzı anlaşılması için “...sona erer” şeklinde terceme edildi.
[34] Tirmizi’deki aynı rivayette ufuk yerine şafak lafzı bulunmaktadır.Bk. Tirmizi , Salat , 114.
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/10-11.
[36] İmam Muhammed, Asl, I/ 146-147;Şafii, Ümm, I/89-93; Şirazi, Mühezzeb ,I/51,53; Serahsi, Mebsut, I/297;
Desuki, Haşiye, I/175-178; İbn Kudame, Muğni, I/393-394, 397-398.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/11.
[37] Sened:
Hasen: Mû.sn^, İli/129, H.no: 12251; Benzer rivayet için bk. 111/169. H.no:12659; Mevâkît, 29, H.no:552; £t« Ka'W, VII/76; Bennâ ise hadisi Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederel İsnadının hasen olduğunu ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/243. Enes'ten gelen bir başk; rivayet için 100/970. hadise bk.
Ebû Sadaka'nm ismi Tevbe idi. Makbul biridir. Hakkında hiçbir kimse tenkİdd bulunmamıştır.
[38] Bk. Ebû Ya'lâ. Müsned, VII/76; Heysemi, Mecma', 1/304.
[39] Bk. MUsned Trc., H.no: 96/966.
[40] Bennâ, age., H/243.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/11-12.
[41] Sened:
Hasen: Müsned, M/303, H.no:14180; Sadece akşam namazı ile ilgili rivayetler:
Müsned, III/382, H.no: 15034 lafeı ile; Müsned
III/369-370, H.no:l4911; Benzer rivayet için bk. m/331, H.no:14479 (İsnadı munkatı olduğu için zayıftır); Tayâlisî, H.no:290; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ. 1/370; Heysemî, hadisin Ahmed, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, senedinde kendisiyle delil getirilmesinde ihtilaf bulunan Abdullah b. Muhammed b. Akil'in varlığına işaret ederek Tirmizî'nin sika saydığını, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlerin bu râvİ ile delil getirdiğini ifade eder. Bk. Mecnut', 1/310; Bennâ isnadının hasen olduğunu ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emâm, [1/244.
Enes'ten (Radıyallahli anh) şahidi için bk. III/232, H.no:13368; 111/228, H.no:l3317; III/217, H.no:13205; m/161, H.no:12581; III/214, H.no:I3168; 111/169, H.no:l2662; IIV199. H.no:12993; IIV189, H.no:12899; 111/114, H.no:12075.
[42] Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 406,470,491; Bennâ, age., 11/243.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/12-13.
[43] Sened:
Sahih: Aftoıifl/,'ifa/369. H.no:14909; Buhârî, Mevâkît, 18, 2İ;, Mesâcid, 233; Ebû Dâvûd, Salât, 3, H.no:397; Nesâî, Mevâkît, 18, H.no:525 (çfe fjf); Dânm/, Salât, 2, H.no:l 188 lafzı ile nakledilmiştir. W^âf. Salât, 7, 10, 15, H.no:502, 511, 524 (Hz. Câbir'e soruyu soran, Haccâc b. Yusuf zamanında Beşir-b. Selâm Ve Muhammed b. Ali'dir).
Enes'ten (Radtyaltahü anh) şahidi için bk. 111/232, H.no: 13368.
[44] " Kİrmânî, "'Huccâc" olarak harekelemiş»'r, kelime bu okunuşu İle "hacılar" anlamındadır. Bu ihtilafsız olarak bir tahriftir/harekeyi farklı okumaktır. Buharî ve Müslim'deki hareke Haccâc şeklindedir. Sahabiye namaz vakitlerinin bu dönemde sorulmasının sebebini Müslim'in rivayetinde Şu'be: "Haccâc namazı (kılmayı/kıldırmayı) geciktiriyordu" şeklinde açıklamaktadır. (Bk,Müslim, Mesâcid, 234; İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, 11/52 (Mevâkît, 18'in şerhinde).
Nesâî, Salât, 15, H.no:522.
[45] Metinde geçen el-Hâcire sıcağın şiddetlendiği gün yarısı demektir. Bk. Râzî. Muhtâru's-Sıhâh, 690.
[46] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/13-14.
[47] Müslim, FezâilU's-sahâbe, 229; Tirmizt, Fiten, 44.
[48] Bk. İbn Sa'd, Tabakât, 1/87-88; Zehebî. 5ıyeru a'lâmi'n-nübelâ, IV/343; Dİ A, Abdullah b Ziibeyr b. Avvâm, 1/145-146; Haccâc b. Yûsuf, XIV/427-428.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/14-15.
[49] Sened:
Sahih: Müsned, IV/420, H.no:İ9655; İkinci rivayet: İV/425, H.no: 19697; Benzer rivayetler için bk. IV/419, H.no: 19652-19653; IVM21, R.no: 19669; IV/423, H.no:19681-19682; IV/423, H.no:19684, IV/424, H.no:19688; Mâİik, Salâtü'l-leyl, 6 (Saîd b. Müseyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buhârî, Mevâkît, 13, 23, 39; Müslim, Salâi, »72; Mesâcid, 236; Ebû Dâvûd, Salât, 3, H.no:398; Tirmizt, Salât, 11, H.no:168 (Âişe ve Ibn Mes'Ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2, 16, 20, H.no:493, 523, 528; îbn Mâce, Salât, 3, 12, H.no:674,701; Dârimi, Salât, 66, H.no:1305;
Heysemî, Taberânî'nİn Kebîr'inde de nakledilen hadisin senedinde Ebû Saîd el-Mekkî'nin bulunduğunu, fakat bu râvî hakkında bifgi veren bîr ilim adamına rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
Hadis üç ayrı parçaya ayrılarak (takti' yapılarak) da rivayet edilmektedir.
a-Namaz vakitleri ile ilgili bölümü: Bu hadiste olduğu gibi.
b-Yatsı ıtamazı öncesi agmu ve sonrasmda sohbet etmenin mekruh oluşu: 147/1017. hadise bk.
c-Sabalı namazında kıraat: 592/1462. badtse bk.
Ayrıca 147/1017. hadis ite karşılaştırınız.
[50] Hecîr sıcaklığın arttığı gön ortasıdır. Buradaki el-hedr salâtü'l-hecîr şeklinde okıp muzafı hazfedilmiştir, öğle namazı mânâsındadır. (Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 690; Îbnü'1-Esîr, Nihâye, V/245)
[51] Müslümanlar öğleye ilk namaz diyorlardı, zira Cebrail'in Peygamberimiz'e Miraçtaki emirden sonra ilk öğrettiği vakit öğleydi. (Bk. Bennâ, age., 11/243; Müsned Trc. H.no: 93/963 ve açıklaması)
[52] Bennâ. age., 11/245.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/15-17.
[53] Sened:
Sahih: Müsned, IV/120-12I, H.no:!7026; Diğer rivayet: V/274, H.no:2253 (Hadis farklı lafızlarla nakledilmiştir: Mâlik, VukÛt, 1; Abdürrevâk, 1/540-541, H.no:2044-2045; Buharı, Mevâkît, 1(Irak'ta iken namazı geçirdi); Müslim, Mesâcid, 166-167 (Kûfe'de iken namazı geçirdi); Ebû Dâvûd, Salât, 2, H.no:394:
Nesâî, Mevâkît, 1, H.no:492; tim Mâce, Salât, 1, H.no:668; Dârimi. Salât, 2, H.no:1189; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/256, H.no:711; Heysemî, Taberânî'nin senedinde Eyyûb b. Utbe'nin sika ve zayıf oluşunda farklı görüşlere yer verir. Bk. Mecma', İ/304-305.
Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki hadise bk.
Büreyde'den (Radıyallahil anh) şahidi için 99/968. hadise bk.
Câbir'den (Radıyallahii anh) şahidi:
Müsned. 111/351-352, H.no: 14726; m/129, H.no:12251. Atesflf. Salât, 7, 10, 15, H.no:502, 511,524.
[54] Bu kişi Ukbe b. Amr b. Salebe el-Ensâri el-Bedrîdir. Bk. Bennâ, age., 11/247.
[55] Yani Cebrail namazın her bölümünü kıldıkça Rasûlullah ona ve Müslümanlar da Rasûlullah'a tabî oluyordu. Bk. Bennâ, age., 11/246.
[56] Bir rivayette; (Sonra dedi ki: 'Bununla emrolundum.')
[57] Lafız olarak sünnet kıldı, şeklindedir. Ancak anlaşılması için belirledi, diye terceme edildi.
[58] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/17-18.
[59] Sened:
Sahih: Müsnecl, IV/416, H.no:19621; Müslim, Mesâcid, 178-179; Ebû Dâvûd, Salât, 2, H.no:395; Nesût, Mev«kît, 15, H.no:521.
Câbİr'den (Ractıyallaluianh) şahidi için bk.Taberânî; el-Mu'cemü't-evsat, VII/40, H.no:6787;
Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 99/969. hadise bk.
İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki hadise bk.
[60] Bazı rivayetlerde; ''Bilâl'e emretti ezan okudu, sonra emretti kamet etti' şeklinde, bazılarında da 'Bilâl'e emretti, o kamet etti ve Rasûlullah namaz kıldı'' olarak geçmektedir. Bk. Ibn Huzeyme, 11/97; İbn Hıbbân, JV/319; Ebû Nuaym, el-Müstahrec, 11/210.
[61] Bk. Müsned Trc. H.no: 89/959, 90/960.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/19-20.
[62] Sened:
Sahih: Müsned, V/349, H.no:2258i; Müslim, MesÛcid, 176-177; Tirmizî, Salât, I, H.no:152 (hasen-ğarib-sahih); Nesâi, Salât, 12, H.no:517; İbn Mâce, Saİât, 1, H.no:667.
Ayrıca 97/967. hadise bk.
[63] Metindeki güneşin bölümleri anlamındadır. Bk. Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 122; Burada kelimesinden güneş yuvarlağının üst bölümü kastedilmektedir. Bk. Bennâ, age., 11/266.
[64] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/20-22.
[65] İ. Muhammed, Asi, 1/145; Kayrevânî, Risale, 36; Şîrâz, Mühezzeb, 1/5; Merğınânî, Hidâye, T/38; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/76; İbn Kudâme, Muğııt, 1/378,382, 385.
[66] Bk. Müsned Trc. H.no:177/1047.
[67] Hadisin tahrici için bk. Müsned Trc. H.no: 91/961.
[68] İ. Muhammed, age., 1/147; Kayrevânî, age,, 37; Şîrâzî, age., 1/52; Meığınânî, age., 1/38; İbn Rüşd, age., 1/68; İbn Kudâme, age., 1/383-386.
[69] İ. Muhammed, age., 1/146; Merğınânî, age., 1/38-39; İbn Rüşd, age.,l/69; İbn Kudâme, age., 1/390-391; Bennâ, age., 11/247-249, 267.
[70] Bk. Müsned Trc. H.no: 136/1006,137/1007.
[71] Serahsî, MebsÛt, 1/293; İbn Kudâme, age., 1/392.
[72] Râzî, Muhtâru's-Sthâh, 526.
[73] İ. Muhammed, age., 1/146; Kayrevânî, age., 38; Şîrâzî, age., 1/52; Merğınânî, age., 1/39; İbn Rüşd, age., 1/69; Nevevî, Mecmu', 111/55,56; İbn Kudâme, age., 1/393-394.
[74] İbn Rüşd, age., 1/70; İbn Kudâme, age., 1/394; Meydânî, age., 1/72.
[75] Tahriri için bk. Müsned Trc. H.no: 164/1034.
[76] İ. Muhammed, age., 1/144-145; Sehnûn, Müdevvene, 1/61; Kayrevânî, age.,36; Şîrâzî, age., 1/53; Nevevî, Mecmu', III/5İ; İbn RUşd, age., 1/70-71; Merğınânî, age.. 1/38; İbn Kudâme, age., 1/395, 397, 398 ; Bennâ, age., 11/247-249.İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/22-24.
[77] Sened:
Sahih: Müsned, III/161, H,no:12580; Tirmizî, Salât, 4, H.no: 156 (Tirmizî hadisin "hasen-sahîh" olduğunu belirttikten sonra: "Bu konuda en iyi hadis budur. Câbİr'den de bîr rivayet vardır" der); Nesât, Mevâkît, 2, H.no:494; Aynı senedle nakledilen benzer bir rivayet:
Müsned, IH/162, H.no:12596; 111/107, H.'no:11983; İll/254, H.no:13600; lİ'l/177 H.no:12756; Buhârî, Mevâkît, 11; l'tisâm, 3; Müslim, Fezâil, 134; Taberânî, el-Mu'cemü'l kebîr, 11/229, H.no:1947; 11/232, H.no:1968; X/309, H.no:10752 (İbn Abbas'tan şahididir);
Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/229, 232, H.no:1947,1968.
Kısaca öğle namazının vaktini bildiren bu hadis, yine Müsned'de aynı isnadla nakledilen bu uzun rivayetin başından alınarak/takti yapılarak nakledilmiş olabilir. Uzun hadis ile İlgili olarak (Hm konusunda geçen 34/231. hadise ve onun şahidi olan 33/230. hadise bk.
Enes'ten nakledilen bir başka rivayet için 93/963. hadise bk.
[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/24-25.
[79] Sened:
Hasen: Müsned, ffl/160, H.no:12571; Benzer rivayet için bk. III/135, H.no:!2328; Senedindeki Mûsâ Ebu'1-Alâ meçhuldür. Bennâ hadisi Abdürrezzak ve Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/250.
[80] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/25.
[81] sened:
Sahih: Müsned, V/106, H.no:20914; Diğer rivayet: V/106, H.no:20915; Benzer rivayetler için bk. V/106, H.no:20917; V/91, H.no:20744; V/91, H.no:20741:
//m, Mesâcid, 160; Ebû Dâvûd, Salât, 4, 127, H.no:403, 806; îbn Mâce, Salât, 3, H.no:673.
Ebû Berze el-Eslemî'den (Radtyaliahti anh) şahidi için bk. 96/966 ve 147/1017. hadisler. Senedde yer alan ve babası ite birlikte Ebû Berze'ye giden Ebû MinhâPin İsmi: Seyyar b. Selâme'dir.
[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/25.
[83] Sened:
Sahih: Müsned, V/108, H.no:20950; Benzer rivayet: V/110, H.no:20961; A/Ûs/m, Mesâcid, 189; Afesdf, Mevâkît, 2, H.no:495; /Mı Mâce, Salât, 3, H.no:675; Humeydî, 1/83, H.no:352; Taberâııî, el-Mu'cemü'Ukebîr, IV/78, H.no:3698; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/438;
îbn Mes'ûd'dan {Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. İbn Mâce, Salât, 3, H.no:676 (Bûsıfî, hadisin senedi için tenkidlerin yapıldığını, Mâlik et-Tâî'nin meçhul olduğunu, Muâviye b. Hişam'da ise zayıflık bulunduğunu söyler).
[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/26.
[85] Sened:
Sahih: A/umerf, VI/135, H.no:24919; Benzer rivayet için bk. VI/215-216, H.no:25685 ( J^Hy yS v'j >^) kısmı hâriç; Abdürrezzâk, 1/543, H.no:2054; Tinnizî, Salât, 4, H.no:155 (Tirmizî bu
konuda Câbir b. Abdullah, Habbâb b. Eret, Ebû Berze, İbn Mes'ûd, Zeyd b. Sabit, Enes ve Câbİr b. SemÜra'dan da nakillerin bulunduğunu, Hz.Aişe'nin rivayetinin ise "hasen" olduğunu söyler. Ali b. el-Medînî ve Yahya b. Saîd: "Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'in tbn Mes'ûd kanalı İle Hz.Peygamber'den yaptığı (vV ^ »Jj ^ Jt- 'J*) rivayeti hakkında tenkidde bulundu. Yahya "Süfyan ve Zaide bu zatın rivayetlerini nakleder" diyerek rivayetlerinde herhangi bir sakınca görmez. Buhârî de Hakîm b. Cübeyr-Saîd b. Cübeyr-Hz.Âİşe-Hz.Peygamber senedi İle öğlenin erken kılınmasına dair bir rivayetin nakledildiğini söyler); İbn Ebî Şeybe, 1/285, H.no:3264; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/109, 185; İshâk b. RâhÛye, Müsned, 111/836, H.no:1489; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/436-437.
Hamza Ahmed, her iki rivayette de tenkid edilen Hakîm b. Cübeyr'in bulunmasına rağmen 24919. hadisin tahricinde "hasen"; 25685. hadisin tahricinde ise "sahih" hükmü vermiş. Şuayb el-Amavut ve ekibi ise her iki rivayetin "zayıf olduğunu söylemişler. Bk. H.no: 25038, 25809.
Ahmed Muhammed Şâkir Tirmizî haşiyesinde hadisin "sahih" olduğunu söyler. Tirmizî, Hakîm b. Cübeyr'in rivayetinde tek kaldığı zannı ile hadisi "hasen" saydı. Hadis hakkında Beyhakî'nİn değerlendirmelerindeki hatalar ve Hakîm b. Cübeyr'i sika sayması ile İlgili kritiği için Ahmed Muhammed Şâkir'in haşiyesine bk.
öğlenin erken kılınması ile ilgili Ebû Berze, Enes (100-101/970-971. hadisler), Habbâb b. Eret (103/973. hadis) ve Ümmü Seleme'den (105/975. hadis) (Radıyatlahü anh) nakledilen şâ-hidlerle hadis sahih li ğayrihî seviyesine yükselir.
[86] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/26-27.
[87] Sened:
Sahih: Müsned, VI/289, H.no:26358; Mükerrer için bk. VI/310, H.no: 26526; Aw EbîŞeybe, 1/285. H.no:3269; Salât, 7, H.no:İ61-163 (Tirmizî hadisi Üç ayrı isnadla nakleder, isnadlanndan biri Ahmed b. Hanbel'in burada verdiğimiz tarikten geçmektedir, "en sahihi budur" der); Ahmed Muhammed Şâkir TirmizTnin "en sahihi budur" şeklinde kendi rivayetleri arasında tercihte bulunmasını delilsiz bir iddia olarak kabul eder ve tariklerinin her birinin sahih olduğunu söyler. Ebû Ya 'lâ, XII/426, H.no:6992; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XXffl/278, H.no:6Ö4;
İbrahim en-Nehaî'den nakledilen mürsei rivayet İçin bk. AbdUrrezzâk, 1/540, H.no: 2042; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/189;
Ahmed b. HanbeFin hocası İsmail b. İbrahim bazı senedlerde İbn Uleyye veya İsmail b. Uleyye olarak geçmektedir (v. 193/809)
Enes b.Mâlik'ten de ikindiyi erken kılması ile ilgili rivayet için bk. 113/983. hadise bk.
[88] Bennâ, age., 11/250.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/27.
[89] Sened:
Sahih: Müsned, IV/250, H.no:18102;'&n Mâce, Salât, 4, H.no:680 (Bûsırî Zevâİd'inde "isnadının sahih, râvilerinin de sika olduğunu belirterek, tbn Hıbbân'ın Sahih'inde naklettiğini söyler); Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, XX/400, H.no:949; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/187; İbn Hıbbân, IV/372, 375, H.no:1505, 1508; Beyhakî, es-Sünenifl-kübrâ, 1/439: es-Sünenü's-suğrâ, s.216.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ömer'den (Hadıyallahü anhümâ) şâh İdi İçin bk. İbn Mâce, Salât, 4, H.no:681 (Bûsırî Zevâİd'inde "isnadının sahih olduğunu belirterek, İbn Hıbbân'ın Sahih'inde naklettiğini söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/146, H.no:6O43;
b-Safvân b. Mahreme'den (Radtyallaha anh) şahidi için bk. 107/977. hadis.
c-EbÛ Hüreyre'den (İtadıyatlahü anh) şahidi için bk.108/978 ve 110/980. hadisler.
d-EbÛ Saîd'den {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 109/979. hadis.
e-Ebû Zer'den (Radıyattahü anh) şahidi için bk. 111/981. hadis.
f-tbn Mes'ûd'dan (Radıyaltahii anh) şahidi için bk. Müsned, V/368, H.no:23013 (Sahabeden Haccâc el-Bâhilî'den de şahidi vardır. Fakat onun naklettiği mUphem sahâbî İbn Mes'ûd'dur. Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederek ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/306-307; İbnü'l-Esîr el-Cezerî, Üsdü't-ğâbe, 1/688-689, Trc.no: 1079)
g-Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Huzeyme, 1/170, H.no:331; Ebû Ya'lâ, VIII/119, 361, H.no:4656, 4949; Heysemî, hadisi Bezzâr Ebû Ya'lâ'ya nisbet ederek ricalinin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/307.
h-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Bezzâr, 1/403-404, H.no:280; /frn EbîŞeybe, 1/286, H.no:3284; Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, 1/439; Heysemî, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından nakledilen hadisin senedinde Muhammed b. el-Hasen b. Zübâle'nİn bulunduğunu, bu' zata hadis uydurma özelliğinin nisbet edildiğini söyler. Bk. age., 1/306.
ı-Amr b. Abese'den (Radıyallahü aııh) şahidi: Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, Ü/309, H.no: 1401; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'İne nisbet ederek senedinde Süleyman b. Seleme el-Habâirî'nin bulunduğunu, bu râvinİn zayıflığında İcma edildiğini söyler. Bk. age., 1/307.
i-Atâ b. Yesâr'dan mürsel olarak ve şu ziyâde ile nakledilir:
Md/ıJt,'vukÛt,26.'
j-Abdurrahman b. Câriye'den şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'İne nisbet ederek senedinde tbnU's-Selît'İn bulunduğunu, bu râvi hakkında bilgi veren birine rastlamadığını, diğer râvilerinin ise sahih hadis ricalinden olduklarını İfade eder. Bk. age., 1/307;
k-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi: NesSÎ, esSünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no: 1486.
1-Ebû Musa'dan (Radıyallahü anh) şahidi: İbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3283; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no: 1490.
[90] İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 11/47; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/54-55.
Bazı hadislerde humma hastalığı da cehennemin nefesi/kabarması olarak isimlendirilmiştir ki bu da mânânın mecazî olduğunu gösterir. Bk. Buharî, Tıb,28; Müslim, Selam, 83 (2212); İbn Hacer, age., VI/33, X/139.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/27-29.
[91] Sened:
Sahih: Müsned, IV/262, H.no:18223; Benzer rivayet İçin bk. IV/262, H.no:18222; İbn Ebî Şeyhe, 1/287, H.no:3286; TaberÜnî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V1II/71, H.no:7399; W4fam, HI/280, H.no:5092; Ahmed eş-Şeybânî, Âhâd, 1/465, H.no:645; Makdisî. Muhtara, VIIV50-5I, H.no:40,42; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'ye nisbet ettikten sonra Kasım b. Safvan'ın İbn Hıbban tarafından sika sayıldığını, Ebû Hatim'in: "Bu hadisin dışında bu râvî tanınmamaktadır" dediğini nakleder. Bk. Mecmu', 1/306. Bennâ hadisi Taberânî, Hâkim, İbn Ebî Şeybe ve Beğavî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/252.
Hadisin senedinde yer alan Safvân, Safvân b. Mahreme el-Kuraşî ez-Zührî'dir. Mİsver b. Mahreme'nin kardeşidir. Kendisi ve çocukları Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Oğlunun da sahâbî olduğu söylenir.
Hadisin şâhidleri İçin 106/976. hadise bk. Aynca bk. 111/981. hadis.
[92] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/29.
[93] Sened:
Sahih: Müsned. 11/462, H.no:9917; Benzer rivayetler için bk. 11/462, H.no:9918; 11/411, H.no:9306; ü/400, H.no:9164; ü/377, H.no:8886; ü/318, H.no:8205; Ü/285, H.no:7816; ü/266, H.no:7602; U/256, H.no:7467; ü/238, H.no:7245 (110/980. hadis); D/501, H.no:10454.
Bazı rivayetlerde ise metinde kalb vardır:
U/393, H.no:9080; ü/229, H.no:7130;
Bir rivayette ise sekten kaynaklanan şu fazlalık vardır:
U/507, H.no:10541;
Aynca bir kısım rivayetlerde ziyade cümleler vardır:
Ü/348, H.no:8567; Bazen bu ziyadeye şu lafızlar da eklenmiştir: Bu Aârf, Ezan, 104; £öm Dâvû^, Salât, 125, H.no:797. Bazen de şu ziyade dikkatleri çekmektedir:
ü/238, H.no:7246; 11/276-277, H.no:7708.
H/503, H.no:10486; U/394, H.no:9100; Mâlik, Vukût, 27; BııAdrf, Mevâkît, 9-10;Bed'ü'I-halk, 10; Müslim, Mesâcid, 185-187; Tirmizî, Sıfatü cehennem, 9, H.no:2592; Dârimi, Rikâk, 119, H.no: 2848-2849; İbn Mâce, Zühd, 38, H.no:4319;
Mâlik, Vukût, 28; Abdürrezzâk, 1/542, H.no:2048-2049; Buharı, Mevâkît, 9-10; Müslim, Mesâcid, 180-183; Ebû Dâvûd, Salât. 4, H.no:402; Tirmiû, Salât, 5, H.no:157 (Tirmizî, Ebû Hüreyre hadisinin "hasen-sahih" olduğunu ve bu konuda Ebû Saîd, Ebû Zer, İbn Ömer, Muğîre, Safvân, Ebû Mûsâ, İbn Abbas ve Enes'ten de rivayetlerin bulunduğunu söyler. Hz. Ömer'den gelen naklin ise sahih olmadığını ifade eder); Nesâî, Mevâkît, 4. 5, 12, H.no:500; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:677-678; Dârimi, Salât, 14, H.no: 1207; İbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3281, 3285; İbn Huzeyme, 1/170, H.no:329; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/437.
Bu hadisin Habbâb hadisi İle uzlaştırılması şu üç şekilde yapılmaktadır:
a-İbrad ruhsat, takdim efdaldir.
b-Habbâb'ın hadisi ibrad hadisi İle neshedi 1 mistir.
c-Sahih hadislerin daha fazla olması sebebiyle İbrad müstehabdır. Sahih ve tercih edilen görüş de budur.
Hadisin şâhidleri için 106/976. hadise bk. Aynca 110/980. hadise bk.
[94] Bir rivayette; hararetin fazlalığı.
[95] Bir rivayette; öğle namazı.
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/29-30.
[97] Sened:
Sahih: Afîbna/, III/9, H.no:İl004; 111/52, H.no:11428; IIV53, H.no:11434-U435; 111/59,
H.no:11510; B«Aârf, Mevâkît, 9; Bed'ü'1-halk, 10; Nesâî, Mevâkît, 5, H.no:501; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:679; ibn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3280; Ebû Ya'lâ, 11/480, H.no:1309; Beyhakî, es-Sünenü'l'kübrâ, 1/437;
Hadisin sahicileri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anlı) şahidi için bk. Müsnetl, 11/237, H.no:7245; H/256, H.no:7467; 11/266, H.no:7602; 11/285, H.no:78I6; 11/318, H.no:8205; 11/347, H.no:8567; 11/377, H.no:8886; 11/347, H.no:8567; 11/229, H.no:7130; Buhâri, Mevâkît, 9; Müslim, Mesâcid, 180-186; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:402; İbn Mâce, Salât, 4, H.no;677-678;
b-Ebû Zer'den (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 9; Müslim, Mesâcid, 184; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:401;
c-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buharı, Mevâkît, 9; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:679;
d-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk. İbn Mâce, Salât, 4, Hjıo:680;
e-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Buhâri, Mevâkît, 9; İbn Mâce, Salât, 4, H.no:681;
Hadisin diğer şâhidleri için 106/976. hadise bk.
[98] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/30-31.
[99] Sened:
Sahih: Müsned, 11/238, H.no:7245; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/465, H.no:1487-1489; EbÛ Ya'lâ, XI/204, H.no;6314; Ayrıca Ebû Hüreyre'nin diğer rivayetleri için 108/978. hadise bk. Hadisin şâhidleri İçin de 106/976. hadise bk.
[100] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/31.
[101] Sened:
Sahih: Müsned, V7162, H.no:21333; Diğer rivâyel: V/155, H.no:2l272; Benzer rivayetler için bk.V/176, H.no:21425; V/368, H.no:23013 (i.ı J^-j £ ^ o»r ',) ziyadesiyle; V/349. H.no:22851; Buhârî, Mevâkît, 8-10; Ezan, 18, Bed'ü'1-halk, 10; Müslim, Mesâcid, 184; Ebû Dâvûd, Salât, 4, H.no:401; TirmizU Satât, 5, H,no:158 (hasen-sahih); Jbn Ebî Şeybe, 1/286, H.no:3282; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/438; Hadisin şâhidleri İçin 106/976. hadise bk.
[102] Bîr rivayetteki ilâve; 'Öğle namazı için'.
[103] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/31-32.
[104] İ. Muhammed, Asi, 1/146; Nevevî, Mecmü\ IH/54, Ravzatü't-talibîn, 1/183-184; Bennâ, age., 11/254.
[105] İ. Muhammed, age.. I/14S; Kayrevânî, Risale, 36; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/5; Merğmânî, e, 1/38; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/76; İbn Kudâme, Muğnt, 1/378, 382, 385.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/32-33.
[106] Sened:
Sahih: Miisned, III/228, H.no:13317; Benzer rivayetler için bk. III/161, H.no:1258i (115/985. hadis); 111/169, H.no:12662; III/184, H.no:12847 (114/984. hadis); IH/209, H.no: 13114 III/214,
H.no:13168; III/217, H.no:13205; 111^23, H.no:13264; IIV131, H.no: 12271; 111/232, H.no:13368 (
Mâlik, Vukût, 10; Buftârf, Mevâkît, 13: ; Müslim, Mesâcid, 192,193, Ebâ Dâvûd< Salât, 5, H.no:404; Nesâî, Mevâkît, 8, H.no:5Ö4-505; ibn Mâce, Salât, 5, H.no:682; Dârimi, Salât, 15, H.no:1211.
Bennâ hadisi Ebû Ya'lâ'nın Müsned'ine nisbet ederek, râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/255. Hadîs birkaç rivayetin birleştirilmiş şekli İle Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde nakledilir. Ancak kaynaklarını verdiğimiz yerlerde sadece ikindi namazının vakti ile ilgili bilgiler verilmektedir. Rivayetleri ayrı ayrı ele aldığımızda hâdisenin bir Kurban Bayramı günü, ikindi vakti sıralarında yaşandığı görülecektir. Cuma ve Mekke'ye doğru hareket ettiğindeki öğle namazı ile İlgili kısmı da Enes'İn (Radıyallahu anh) diğer vakitlere temasından ibarettir. Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm sahih ricali İle rivayet ettiğini belirtir. Bk.A/ecmo',1/308.
Ayrıca 94-95/964-965 ve 114-115/984-985. hadislere bk.
[107] Bu bölge Medîne*nİn dışında Necid yönünde bulunan kasabalardır, Tihame yönünde olan bölgeye Sâlife denir.
Bu yerleşim yerlerinin Medine'ye en uzak olanı 8 mil ve en yakını da 2 mildir. Bk. Bennâ, age., 11/255.
[108] Bu ağaç Medine'ye iki fersah uzaklıkta Zü 'l-Huleyfe denilen yerdedir. Bk. Bennâ, age., U/255.
[109] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/33-34.
[110] Sened:
Sahih: Müsned, 111/236-237, H.no: 13416; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/189; Bennâ hadisi Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-evsat ve el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserlerine nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, H/256. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını, fakat senedindeki İbn İshak'ın müdellis olduğunu ve an'ane ile rivayet ettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/307-308. Heysemî hadisin Ahmed b. Hanbel'İn Müsned'indekİ bu rivayetine hiç değinmez. Şayet bu rivayete vâkıf olsaydı senedindeki İbn tshak'ın tahdis sigası ile naklettiğini de tesbit edebilirdi.
[111] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/34.
[112] Sened:
Sahih: Müsned, IH/184, H.no:12847; Heysemî, hadisin Ebû Ya'Iâ ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedindeki râvilerin sıka olduklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/308. Heysemî Ahmed b. Hanbel'in rivayetine değinmez. Ayrıca bir sonraki ve 112/982. hadisin tahricine bk
[113] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/35.
[114] Sened:
Sahih: Müsned, III/I61, H.no:12581; Ayrıca bir önceki ve 112/982. hadisin tahricine bk.
[115] Mil; Arap kültüründe gözün gördüğü en uzak nokta için kullanılır. Bir fersah da üç mil eder. Bk. Bennâ, age., H/256; Avâlî, bir şeyin üst tarafları manasında olup, o dönemde Medine için şehrin doğusunda bulunan 2-4 mil uzaklıktaki köyler için kullanılmaktaydı.(Bk. İbnü'I-Esîr, Nihâye, IH/294-295).
[116] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/35.
[117] Sened:
Sahih: Mümed, IV/141-142, H.no:17208; Benzer rivayet:
IV/143, H.no:17222; Buhâri, Mevâkît, 18; Müslim. Mesâcid, 217, 198; İbn Mâce, Salât, 7, H.no:687; Beyhakî, es-Sünenü'i-kübrâ, 1/442; Ebû Tarîften (Radıyallahüanh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, XXII/315, H.no:795;
Eşlem kabilesinden bir sahâbiden şahidi için bk. 135/1005. hadis.
Enes'len (Radıyallahüanh) şahidi: 134/1004. hadis.
Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 94/964. hadis.
Ayrıca 119/989 ve 134/1004. hadislere bk.
[118] Benzer rivayet Enes b. Mâlik'ten nakledildi. Bk. Müsned Trc. H.no: 112/982.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/36.
[119] Sened:
Hasen: Müsned, IV/344, H.no:18924 (Şuayb el-Arnavut ve ekibi Ebû Vâkid sebebiyle hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtirler. Bk.H.no: 19023); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/191; Taberânî, el-Mıt'cemü'l-kebîr, XXII/369, H.no:925; Heysemî,
hadisini zikrederek Bezzâr, Ahmed b. Hanbel (özetle) ve Taberânî Kebir'İnde rivayet ettiğini, senedinde Ebû Vâkıd Sâlİh b. Muhammed (b. Zaide) el-Leysî'nin bulunduğunu, bu râviyi Ahmed b. Hanbel'in sika, Yahya b. Main, Dârekutnî ve bir grup âlimin ise zayıf saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/307. Bu râvinin Tirmizî bir, Ebû Dâvûd ve Dârimî iki, İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise dört rivayetini nakleder. Tİrmizî rivâyetindeki değerlendirmesinde hocası Buhârî'nin: "münkeru'I-hadis" dediğini nakleder. Bk. Sünen, Hudûd, H.no: 1461; Bûstrî de fbn Mâce'nin Zevâid'inde zayıf olduğunu ve birçok kimsenin zayıf saydığını belirtir. Bk. Sünen, HudÛd, 22, H.no:2586: Cİhâd, 8, H.no:2769; Tıb, 32, H.no:3508; İbn Mes'ud'un uygulaması bu rivayetin kuvvetlendiğini gösterir:
Heysemî bu rivayet için de Taberânî Kebîr'mde nakletti, "râvileri sikadır" der. Bk. Mecma', 1/307. Tahâvî bu rivayetlerden Hz. Peygamber'in ikindi namazından sonra ve güneş batınımdan önce iki fersah yürüdüğünü, dolayısıyla gerek yaya, gerekse binitlİ olarak yürüyüşün caiz olduğu neticesini çıkarır. Ebû Ervâ'dan naklettiği bir rivayette de lafzı geçmektedir ki bu da yürüyerek gittiğine delildir. Bk. Şerhumeâni'l-âsâr, 1/191.
[120] Bu ağaç Medine'ye İki fersah uzaklıkta Zü'1-Huleyfe denilen yerdedir. Bk. Bennâ. age., 11/255.
[121] Benzer rivayet Enes b. MSlik'ten nakledildi. Bk. MUsned Trc. H.no: 112/982.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/36-37.
[122] Sened:
Sahih: Müsned, VI/37, H.no:23977; İkinci rivayet: VI/278-279, H.no:26256 (Bu rivayette Ahmed b. Hanbel'İn hocası Âmir b. Salih b. Abdullah b. Urve b. Ziibeyr b. Avvam Ebu'l-Hâris ez-ZUbeyrî (v.182/798) zayıftır. Çoğu metruk saymıştır. Zehebî hakkında şu bilgileri verir: "Ahmed b. Hanbel: "Sika biridir. Yalan söylemedi" der, Yahya b. Main: "Kezzâptır/ya-lancidır" dedi. Kendisine: "Ahmed b. Hanbel kendisinden hadis naklediyor?" denilince "Ona ne oluyor, yoksa delirdi mi?" cevabını verdi. Dârekutnî İse metruk olduğunu söyledi. Bk. Kâşif, Trc.no:2535. İbn Hacer onun hadisinin metruk olduğunu, fakat İbn Maİn'in onu yalancı nitelemesi ile aşın/ileri gittiğini ifade eder. Bk.Takrîb, Trc.no:3096. Ahmed b. Hanbel 19, Tirmizî ve Dârİmî birer rivayetini nakleder. Tirmizî herhangi bir yorumda bulunmaz. Ahmed Muhammed Şâkir: "Fıkıh, hadis, nesep, Arap günleri ve şiirlerini bilen bîri idi. Bazı âlimler onu zayıf saydılar. Yahya b. Main onu yalancı saydı. Hattâ hakkında: "Kezzâb, habîs/pis, Allah'ın düşmanı" gibi sıfatları kullandı. Ebû Dâvûd ise Ahmed b. Hanbel'İn ondan sadece üç hadis naklettiğini iddia etti. Ben onun Müsned'de bir yerinde nakillerde bulunduğunu gördüm. BkMiisned, VI/278-279. (Fakat 19 rivayetine biz işaret etmiştik. Bu rivayetlerden çoğu Hz.Âişe'den diğerleri ise Sa*b b. Cessâme, Ka'b b. Mâlik ve Umara b. Huzeyme'nin amcasındandır.) Ahmed Muhammed Şâkir'İn bu değerlendirmesi için bk. Tirmİzî, Sünen, Cum'a, 64, H.no:594 şerhi". Görüldüğü gibi bu ikinci rivayet Âmir b. Salih sebebiyle zayıftır); Benzer rivayetler için bk. VI/85, H.no:24435; VI/199, H.no:255I2; VI/204, H.no: 25561; Buhâıi, Mevâkît, 13; Müslim, Mesâcid, 168-170; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:407; Tirmizî, Salât, 6, H.no: 159 (Tirmizî, bu konuda Enes, Ebû Ervâ, Câbir, Rafı' b. Hadîc'den de nakillerin bulunduğunu, Râfl'den ikindinin geciktirilmesine dair rivayetin sahih olmadığını, Hz.Aişe rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 8, H.no:505; İbn Mâce, Salât, 5, H.no:683; İbn Huzeyme, 1/170, H.no:332.
[123] Peygamberimiz'İn eşlerinin odaları dardı ve duvarı da yüksek değildi. Duvarın gölgesi bir misli olduğunda ikindi vakti girerdi; o anda güneş arsanın arka tarafında olur ve doğu duvarında gölge olmazdı. Bk. Bennâ, age., 11/258.
[124] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/37-38.
[125] Sened:
Zayıf: Müsned, Ilİ/463, H.no:15748; Mükerrer için bk. IV/142, H.no:17215; Heysemî, Taberânî'nin benzer rivayetini esas alarak "Ahmed b. Hanbel de benzerini nakletti" der ve buradaki hikayeye İşaret ederek tabiinden olan şeyhin Müsned'de İsİmlendirilmediğini, Taberânî ise bu zatı isimlendirdiğini söyler. (Heysemî'nin kullandığı Müsned nüshalarında bu ismin kayıtlı olmadığını Öğrenmiş oluyoruz. Hâlbuki elimizdeki nüshalarda bu şeyhin ismi Rafı' b. Hadic'in oğlu Abdullah olarak kayıtlıdır.) Senedindeki Abdulvâhid b. Nâfi' el-Kelâî'yi, İbn Hıbbân'ın Sikât'ında ve Duafâ'da zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/307. Ahmed b. Hanbel bu râviden bu rivayetin dışında nakilde bulunmamıştır.
Bennâ hadisin İsnadının zayıf olduğunu söyler. Bunun gerekçesini de "Abdulvâhid Râfİ' b. Hadic'in oğlu Abdullah'tan rivayette bulunmadı. Bu hadisin ne Râfi'den ne de bir başka sahâbiden nakli sahih değildir" şeklinde ifade eder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/258.
Ayrıca bk. 116/986. hadis.
[126] 'Medine'deki (Rasûlullah'ın) mescidine girdim ve müezzin ikindi namazı için ezan okudu... 'Bk. Dârekutnî 1/251.
[127] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/38-39.
[128] Sened:
Sahih: Müsned, V/349-350, H.no:22853; Benzer rivayetler için bk. V/361, H.no: 22951; V/350, H.no:22855; V/360, H.no:22941 (<££) lafzı da bulunmaktadır, 22944; V/357, H.no:22922; Buhâıi, Mevâkît, 15,34; Nesâî, Salât, 15, H.no:474; îbn Mâce, Salât, 9, H.no:694:Şeybe, 1/301, H.no:3449; « Hıızeyme, I/İ73, H.no:336; Taberânî, e/-Mh 'cemü 'l-kebîr, XII/278, H.no: 13108; el-Mu 'cemü 'l-evsat, VI22, VIII/331; Ebu'l-Melih Âmir/Zeyd b. Üsâme el-Hüzelî'dir ve sika bindir.
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 131/1001. hadis.
İbn Ömer'den (Radıyallahü aıthiimâ) şahidi için bk. 130/1000. hadis.
Nevfel b. Muâviye'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. Müsned, V/429-430, H.no: 23532; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/445 (75/945. hadis).
[129] Bk. Bennâ, age., 11/259.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/39.
[130] İ. Muhammed, Asi, 1/145; Şafiî, Ümm, 1/91-92; SehnÛn, el-Miidevvenetü'l-kübrâ, 1/56; Merğınânî, Hidâye, 1/38; Nevevî, Mecmu", 111/25, 28, 54; İbn Kudâme, Muğnî, 1/383-385; Desûkî, Haşiye, 1/177; Bennâ, age., 11/259.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/39-40.
[131] Sened:
Hasen: Müsned, 111/262, H.no:13695 (Hamza Ahmed tahricinde sahih olduğunu belirtir); Ebû Dâvûd, İlim, 13, H.no:3667; Muallâ b. Zİyâd saduktur. Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/260.
[132] Yani zikir, Kur'ân okuma veya ilim müzakeresi gibi işler yaparsa. Bk. Bennâ, age. 11/260.
[133] Zira onları âzâd etmek çok .faziletlidir. Bk. Bennâ, age., 11/260.
[134] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/40.
[135] Sened:
Sahih: Müsned, VI/396-397, H.no:27102; Benzer rivayetler için bk. Vİ/397, H.no: 27104-27105:
Müslim, Müsâfirûn, 292; Afej^ı, Mevâkî^, 14, H.no:519; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ,II/452.
[136] Bk. Bennâ, age., II/260.
[137] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/40-41.
[138] Sened:
Sahih: Müsned, H/396, H.no': 9124; Benzer rivayetler için bk. 11/344, H.no:8519; 11/266 H.no:7601; 11/233, H.no: 7185 Bu iki rivayet şu lafızlarla nakledilir:
11/474, H.no: 10089 (rivayetini verdiğimiz metnin sadece ikinci kısmı); 11/257, H.no:7483 {59/929. hadis); Mâlik, Kasnı's-salât, 82; Buhârf, Mevâkît, 16; Ezan, 31; Müslim Mesâcid, 210; TinnizU Tefsîru'l-Kur'ân, 17/5, H.no: 3135 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 21, H.no:483; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:670.
Ayrıca 59/929. hadise bk.
[139] Bk. Müsned Trc. H.no: 59/929 ve açıklaması.
[140] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/41-42.
[141] Sened:
Sahih: Müsned, 1/113, H.no:911; Şu'be gibi bazı âlimler Çe£) ve kelimelerinde şüpheye düşmüşlerdir. Bu husus şu rivayette dile getirilir:Bk. 1/137, H.no:1151. Benzer rivayetler için bk. 1/122, H.no:994 (Bu rivayette Hendek savaşı lafzı geçer. (JU*m) veya Ç$M) kelimeleri yerine lafzı zikredilir ve şu ziyade vardır: 1/135, H.no:1132; 1/146, H.no:1245; 1/154, H.no:1326; 1/81-82, H.no:617; 1/79, H.no:591; 1/122, H.no:990 (Bir sonraki 125/995. hadis); 1/126, H.no:1036; V135. H.no:1134; V137, H.no:ll50; 1/144, H.no:1220; 1/150, H.no:1287 (Bu rivayet hâdisenin Uhud savaşında olduğunu ifade etmektedir. Fakat hadis senedindeki Câbir el-Cu'fî isimli râvi sebebiyle zayıftır); 1/151, H.no:1298; 1/152, H.no:1305, 1307; 1/153, H.no:1313; Buhârî. Cihâd, 98; Tefsir, 42; Deavât, 58; Müslim, Mesâcid, 202; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:409 (Hendek günü lafzı ile); Tirmizl Tefsir, 2/31, H.no:2984 (hasen-sahih); Nesât, Salât, 14, H.no:471; İbn Mâce, Salât, 6, H.no:684; Dârimi, Salât, 28, H.no:1235;
Orta namazının ikindi namazı olduğuna dâir hadisin şâhidleri:
a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ) şahidi için bk. 126/996. hadis.
b-Semüra b. Cündüb'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 127/997. hadis c-Zeyd b. Sâbİt'ten {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 128/998. hadis d-Hz.Âİşe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. 129/999. hadis e-tbn Mes'ûd'dan (Radtyallahüanh) şahidi:
, 1/456, _H.no:4365; 1/403-404, H.no:3829; 1/392, H.no:37İ6:
Mfc/im, Mesâcid, 206; ftn A/dce, Saiât, 6, H.no:686; TYım/zf, Salâl, 19, H.no:181 (hasen-sahİh).Tirmizî, (jU'» ;^C J.!-^ &C) lafzı ile naklettiği hadisi, bir başka konuda da tekrar eder. Bk. Tefsîr, 2/32, H.no:2985 (Tirmizî hadisin Zeyd b. Sabit, Ebû Hâşim b. Utbe ve Ebû Hüreyre'den nakledildiğini söyleyerek "hasen-sahıh" hükmü verir).
f-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi:
, IV/301, H.no:18579; Müslim, Mesâcid, 208; £&9 Öâvfld. Saiât, 5, H.no:4lO; Tirmizî, Tefsir, 2/29, H.no:2982 (hasen-sahih); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/459;
g-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Heysemî, Bezzâr tarafından sahih ricali İle nakledildiğini söyler. Bk. Mecrna', 1/309
h-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Buhârî, Havf, 4; Mevâkît, 36, 38; Ezan, 26; Müslim, Mesâcid, 209:
77/mizf, Salât, 18, H.no:180{hasen-sahih); Nesâî, Sehv, 105, H.no:1364.
Ayrıca Heysemî, Bezzâr tarafından da sahih hadis ricali ile nakledildiğini söyler. Bk. Mecma', 1/309
ı-ümmU Seleme'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. Heysemî, Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf kabul ettiği Müslim b. eİ-Mülâî el-A'ver'in bulunduğunu söyler. Bk. Mecma',1/310
İ-Hz. Hafsa'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Mâlik, Saiâtii'l-cemâa, 25.
j-Ebû Cumuu'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 218/1088. hadis.
Ayrıca bir sonraki 125/995. hadise bk.
[142] Bu savaş Ahzâb sûresinin adını aldığı meşhur olaydır, ona Hendek savaşı da denir ki h. 4. ya da 5. yılda gerçekleşmiştir. Bk. Bennâ, age., 11/261.
[143] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/42-43.
[144] Sened:
Hasen: Müsned, I/122, H.no:990; Benzer rivayet:
1/153, H.no:1313.
Âsim, İbn Ebİ'n-Necûd'dur. Talebesi Süfyân es-Sevrî'dir. Eşcaî İse Ubeydullah b. Abdurrahman el-Eşcaî'dir. Sevrî'den yazdığı hadislerde çok kuvvetli ve sika biridir. Ebû İshak et-Tirmizî: İbrahim b. Ebu'1-Leys Nasr'dır ve çok zayıf biridir. Ahmed b. Hatibe)'in oğlu Abdullah'ın hocasıdır. Aslen Tirmizlİdir, Bağdat'a yerleşmiştir. İbn Maîn yalancı saymış; Yakub b. Şeybe: "Bizim arkadaşlarımız önceleri ondan hadis yazarlardı, ama terk ettiler. Yanında Eşcaî'nin kitapları vardı. Yanındakilerle yetinmeyerek mevzu sayılabİIen rivayetler nakletti" der. EbÛ Dâvûd da İbn Maîn'den naklen: "Beş hadis de zayıf sayılmıştır" diyerek bu beş rivayeti açıklar, İbn Hacer Ta'cîlü'l-menfea'da (s.22) bu açıklamalarda bulunur ve netice olarak Eşcaî'den nakilleri makbuldür, diğer hocalarından nakillerinde ise tevakkuf edilmesi gerekir.
Bu hadisin mlltâbileri vardır. Meselâ benzer rivayet olarak verdiğimiz nakil bir mütâbidir. Ayrıca Tahâvî "Ebû Bişr er-Rakkî-Firyâbî-Süfyân..."; "Şücâ' b. Velîd-Zâide b. Kudâme-Âsım..." senedleri ile nakleder. Bk. Şerhu meâni'l-âsâr, 1/173-174.
Hadisin değerlendirmesi İçin bk. Âmir Hasan Sabrı, Zevâidu Abdülah b. Ahmed b. Hanbelfi'l-Müsned, H,no:19.
Ayrıca bir önceki 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk.
[145] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/44.
[146] Sened:
Sahih: Müsned, 1/301, H.no:2745; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve Bezzâ tarafından (benzer bir lafızla) nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bl. Mecma ',1/309. Ayrıca Önceki 125/995, 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk.
[147] Yani Hendek savaşında. Bk. Bennâ, age.,II/261.
[148] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/44-45.
[149] sened:
Sahih: Afüsnet/, V/12, H.no:20009/l; V/13, H.no:20031; V/22, H.no:2013İ; V/7, H.no: 19965; V/8,H.no:19974:
T/rm/zf, Salât, 19, H.no: 182 (Tirmizî, hadisin Hz.Ali, Ibn Mes'Ûd, Zeyd b. SSbit, Âişe, Hafsa, EbÛ Hüreyre ve Ebû Hâşim b. Utbe'den şâhidlerinin bulunduğunu belirterek Buhârî'den naklettiği rivayete göre Hasan'ın Semüra'dan bu naklinin "sahih" olduğunu ve Hasan*ın Semüra'dan hadis işittiğini söyler. Fakat kendi kanaatinin hadisin "hasen" olduğu yönündedir. Buhârî hocası Ali b. el-Medînî'den "Hasan'in Semüra'dan semainin sahih olduğunu ve bu hadisle delil getirilebileceği" görüşünü nakleder); Tirmizî bir başka konuda ise "hasen-sahîh" hükmü verir. BkTefsîr, H.no:2983; Zeyd b. Sabit ve Hz. Âişe'nin: "Orta namazı, öğle namazıdır" sözünü nakleden Tirmizî, Ibn Abbas ve Ibn Ömer'in de: "Orta namazı, sabah namazıdır" dediğini İfade eder. Aynca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk.
[150] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/45.
[151] Sened:
Sahih: Müsned, V/183, H.no:21482; Benzer rivayetler için bk. V/183, H.no:21487 (şu lafızla):
V/206, H.no:21689 (şu lafızla):
(Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını, fakat Zibrikân'ın (Zebrikân/Zibrikân b. Amr b. Ümeyye ed-Damrî'nİn) Üsâme b. Zeyd ve Zeyd b. Sâbit'ten hadis işitmediğini belirtir. Bk. Mecma', 1/308-309.) Mâlik, Salâtü'l-cum'a, 27 -mevkuf olarak- (JM '&* J^'} nUı); Tinnizt, İlim, 7, H.no:2656 (Hasendir. Hadisin sadece İlk bölümü nakledilmiştir); Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no: 411 (merfû olarak); İlim, 10, H.no:3660; îbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:230; Zühd, 2, H.no:4105; Mesâcid, 17, H.no:795 (Sadece cemaati terk ile ilgili bölümü nakleder); Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:235; Heysemî, Mevârid, 1/169, H.no:72; Ebû Nuaym, MUstahrec, 1/40-41, H.no:10-12; Makdisî, Muhtara, VI/307-308, H.no:2329; (Dârekutnî, hadisin son bölümünde ızdırab bulunduğunu ifade eder.) Beyhakî, İ'tikâd, s.245; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/143, H.no:4890; V/154, H.no:4924-4925; İbn EM Âsim, 1/45, H.no:94;
Hadisin şâhidleri için bk. 43/240. hadis (İlim konusu).
Ayrıca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidlerine bk. Hadisin üçüncü bölümü ise Medh ve Zem/Övgü ve Yergi konusunda 42/9057. hadiste zikredilecektir.
[152] Dünyalık kendisine düşük ve alçalarak gelir. Bk. Bennâ, Bulüğu'l-emânî, 1/165.
[153] Lafız manası, fakirliği İki gözünün arasında kılar, şeklindedir. Ancak anlaşılması için yukarıdaki şekilde terceme edildi. Bu cümle o kişideki fakirlik korkusundan kinayedir. (Bk. Münâvi, Feyzu'l-Kadİr, 1/255; Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, VI1/140).
[154] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/45-47.
[155] Sened:
Sahih: Müsned, VI/73, H.no:24329; Benzer rivayet için bk. VI/178, H.no:25326; Mâlik, Salâtü'l-cemâa, 25; Müslim, Mesâcid, 207; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:410; Tirmizî, Tefsir, 2/29, H.no:2982 (Bu konuda Hafsa'dan da bir rivayetin bulunduğunu bildiren Tİrmizî hadisin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Salât, 14, H.no:470; Ayrıca 124/994. hadise ve dipnottaki şâhidierine bk.
[156] Bk. Bennâ, age.. U/262.
[157] Mâlik, Muvatta, Salat, 8, H.no: 28.
[158] Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994,125/9995,126/996,127/997,129/999.
[159] Mâlik, Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhallâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/53; Zemahşerî, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, MecmÛ', 111/60-61; İbn Kudâme, Muğnî, 1/387-389; İbn Kesir. Tefsir, 1/274-278; Îbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., 11/263.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/47-48.
[160] Sened:
Sahih: Müsned, 11/27, H.no:4805; Mükerrer için bk. 11/76, H.no:5467; Diğer rivayet: 11/75, H.no:5455; Diğer lafız: 11/13, H.no:4621; Benzer rivayetler için bk. H/148, H.no:6358; 11/145. H.no:6320, 6324; 11/134, H.no:6177; 11/124, H.no:6065; 11/102, H.no:5780; 11/64, H.no:5313; 11/54, H.no:5161; 11/48, H.no:5084; II/8, H.no:4545; H/124, H.no:6065; Mâlik, VükÛt, 21; Abdürrezzâk, 1/548, 576, H.no:2074-2075. 2191; Buhârî, Mevâkît, 14; Müslim, Mesâcid, 200-201; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:414; Tirmizî, Salât, 14, H.no:175 (Büreyde ve Nevfel b. Muâviye'den şâhidleri vardır. Bu rivayet ise "hasen-sahihtir"); Nesâî, Salât, 17, H.no:476 (Nevfel b. Muâviye'den şahidi) 477 (İbn Ömer ve Nevfel'den), 478 (Nevfel'den); Mevâkît, 9, H.no:510; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/153-154, 468. H.no:364-365, 1498; İbn Mace, Salât, 6, H.no:685; Dârimi, Saiât, 27, H.no:1233-1234; Tayâlisî, s.249, H.no:1808; İbn Ebî Şeybe, 1/301, H.no:3442-3443; Abd b. Humeyd, s.243, H.no:749; İbnü'l-Ca'd, s.442. H.no:3013, 3015; EbûAvâne, 1/13, H.no:42; EbÛAvâne, 1/296, H.no:1042; Ebû Ya'îâ, IX/335-336, 343, 371, 372, 380, H.no:5447.5453, 5495-5496, 5505; X/181,194, H.no:5806,5824; İbn Huzeyme, 11/173, H.no:335; ibn Hıbbân, IV/331, H.no:1469;Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/278, H.no:13l08; el-Mu'cemü't-evsat, 1/122, 386, H.no:386, 8780; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/65, 411, H.no:71, 717; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 111/53, H.no:2845; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/444-445; Nevfel b. Muâvİye'den (Radıyatlahü anh) şahidi:
f, Salât, 17, H.no:476-478; Ayrıca bk.75/945. hadis. Ebu'd-Derdâ'dan (Radiyallahü anh) şahidi için bk. 131/1001. hadis. Büreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 120/990. hadis.
[161] Diğer rivayette; "ikindi namazı kaçarsa" şeklindedir.
[162] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/48-49.
[163] Sened:
Sahih: Müsned, VI/442, H.no:27365; Ân Ebî Şeybe, 1/301, H.no:3445; Münzirî, hadisi Ahmed b.
HanbeFe nisbet ederek isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk.Terğîb, 1/183. BUreyde'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 120/990. hadis İbn Ömer'den (Radıyaltahü anhümâ) şahidi için bk. 130/1000. hadis. Nevfel b. Muâvİye'den (Radtyallahü anh) şahidi İçin bk. 75/945. hadis.
[164] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/49.
[165] Sened:
Sahih: Müsned, 111/102-103, H.no:11938; İkinci rivayet: 111/149, H.no:12448; Benzer rivayetler için bk. III/185, H.no:12864; IH/247, H.no:13523 (133/1003. hadis); III/214, H.no:13172; Mâlik, Kur'ân, 46; Buharı, Mevâkît, 13:
Müslim, Mesâcid, 195:
Ebu Ddvûd, Salât, 5, H.no:413; Tirmizî, Salât, 6, H.no:160 (hasen-sahih); Nesâî, Mevâkît, 9, H.no:509; Ayrıca bir sonraki hadise bk.
[166] Yani kafirler tarafından böyle olduğu kabul edilen ya da güneşe secde edilen bir vakitte namazı terk ederdi.
[167] Yukarıda metni zikredilen İkinci tarik birincinin benzeridir. Bu nedenle ikinci tarikten gelen rivayetin tümü yerine sadece farklı kısmı terceme edildi.
[168] Yani, o kişi kafirlerin güneşe ibadet/secde ettiği bir vakite namaz kılar.
[169] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/49-51.
[170] Sened:
Sahih: Müsned, IH/247, H.no:13523; Benzer rivayetler için bk.' 111/102-103, H.no:11938 (132/1002. hadis); III/149, H.no:12448; Mâlik, Kur'ân, 46; Buhârî, Mevâkît, 13; Müslim, Mesâcid, 195; Ebû Dâvâd, Salât, 5, H.no:413; Tirmizt, Salât, 6, H.no:160 (hasen-sahih); Nesâî, Mevâkît, 9, H.no:509; Ayrıca bir önceki 132/1002. hadise bk.
[171] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/51.
[172] Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, V/İ24; Azimâbâdt, Avnü'l-Ma'bûd, IV/11 i; Bennâ, age., 11/265.
[173] İbnü'l-Esîr, Nihâye, ilim.
[174] Hâkim, 1/309; Dârekutnî. 1/252.
[175] İbn Huzeyme, Sahİh,I/172; Hâkim, 1/309.
[176] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/51-52.
[177] Sened:
Sahih: Müsned, III/114, H.no:12075; Benzer rivayetler için bk. III/İ99, H.no:12993 III/105, H.no: 11963:
(Mükerreri): III/206, H.no:13072; III/189, H.no:12899; IH/205, H.no:13064.111/265, H.no:13735:
BaM/f. Cihâd, 80; A/öj/rm, Cihâd, 136; Ebü Dâvûd. Salât, 6, H.no:416. Bu rivayette "okun düştüğü yerin görülüp-görülmemesinin" zaman tayininde bir yöntem olarak kullanıldığını görmekteyiz. Bunun şâhidleri:
a-Râfî' b. Hadîc'den (Radıyallaha anh) şahidi için bk,l 16/986. hadis. b-Câbİr b. Abdullah'tan (Radıyallahu anlı) şahidi için 94/964. hadis c-Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den (Radtyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/114, H.no:16966; IV/115, H.no:16978; IV/117 H.no:16990 (Heysemî, hadisin Ahmed, Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Tev'eme'nin âzâdlığı Salih'in bulunduğu, bu zatın ömrünün son zamanlarında ihtilat ettiğini, fakat İbn Main’in: İbn Ebi Zi’b, ravinin ihtilatından önce hadis aldı” dediğini, buradaki rivayette de İbn Zi’b’in Salih’ten naklettiğini belirtir.bk.Mecma’ , I/310): Diğer rivayetteki Süfyan da Salih’in ihtilatından önce hadis almıştır.
d- Ebu Tarif’ten (Radiyallahu anh) şahidi:
Müsned, III/416, H.no:15375 (Heysemi, hadisin senedinde Velid b. Abdullah b. Şümeyle’nin bulunduğunu, bu zatın terceme-i haline rastlamadığını ifade eder.Bk. Mecma’, I/308, 310);
e- Ka’b b. Malik’ten şahidi için bk. Taberani , el-Mu’cemü’l-kebir, XIX/63; Hadisin değerlendirmesi için bk. Heysemi, Mecma’, I/310-311.
Bir sonraki hadis de şahidler arasında yer alır.
[178] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/52-53.
[179] Sened:
Sahih: Müsned, V/371, H.no:23042; Benzer rivayetler: IV/36, H.no: 16367 (Hasen);
IV/36, H.no:16368 (Hasen); Nesai, Mevakit, 13, H.no:518.
Benzer rivayetlerde Ebu Bişr’in, Ali b. Bilal el-Leysi’den, onun da ensardan bir grup sahabeden aldığı görülmektedir.Fakat metni tercih edilen hadisin senedinde ebu Bişr’in, Hassan b. Bilal’den , onun da sahabeden Elsem/Eslüm kabilesinin fertlerinden birinden naklettiği dikkatimizi çekmektedir.Nesai, Mevakit, 13, H.no:518’de de ravinin ismi Hassan b. Bilal’dir.
Ali b. Bilal el-Leysi sebebiyle hadis hasendir.Hüseyni, İkmal’de mechül saymış, İbn Hıbban Sikat’ta bu raviye yer vermiş (bk.Sikat, VII/208), Buhari ve Ebu Hatim sükut etmiştir.Bk.et-Tarihu’l-kebir, VI/263, el-Cerhu ve’t-tadil, VI/175.
Benna hadisi Nesai ve Beğavi’nin Mu’cem’inde nakledildiğine işaret ederek İbn Hacer’in Fethu’l-Bari’de hadisin şahidini göstererek Hasen olduğunu ifade ettiğini nakleder.bk.Büluğu’l-emani, II/266.Heysemi de bu kanaattedir.Bk. Mecma’, I/310.
Fakat bir önceki hadis bu hadisin sahih olduğuna delildir.Yani hadis sahihli ğayrihi mertebesine yükselir.İşaret edilen bu (134/1004) hadisin tahricine bk. Ayrıca Rafi’ b. Hadic’den şahidi için bk. 116/986. hadis.
[180] Sem’ani , Ensab, I/151-152; kehhhale, Ömer Rıza, Mu’cemu kabaili’l-Arab, I/25-26; Eslüm şeklindeki zaptı için bk. İbn Hazm, Cemheratü ensabi’l-Arab, 440, 460.
[181] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/53-54.
[182] Sened:
Sahih: Müsned, IV/51, H.no:l6484; Benzer rivayet:
IV/54, H.no:16502; Buhâri, Mevâkît, 18; Müslim, Mesâcid, 216; Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:417; Tinnizî, Salât, 8, H.no:164 (Câbir, Sunâbihî, Zeyd b. Hâlid, Enes, Rafı' b. Hadic, Ebû Eyyûb, Ümmü Habîbe, Abbas b. Abdulmuttalib, İbn Abbâs'tan da nakiller vardır. Abbas'ın rivayeti mevkuf olarak daha sahihtir. Sunâbihî İse Hz. Peygamber'den hadis işitmedi. Bu zat Hz.Ebû Bekir'in arkadaşıdır. Seleme b. el-Ekva' hadisi ise "hasen-sahİh" tir.); İbn Mâce, Salât, 7, H.no:688; Dârimi, Salât, 16, H.no:l212;
Heysemî, Sunâbihî, Haris b. Vehb ve ibn Mes'ûd rivayetlerine yer verir. Bk. Mecma\ 1/311.
[183] Metindeki güneşin bölümleri anlamındadır. Bk. Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî. Muhtâru's-Sıhâh, 122; Burada kelimesinden güneş yuvarlağının üst bölümü kastedilmektedir. Bk. Bennâ, age., H/266.
[184] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/54.
[185] Sened:
Sahih: Müsned, V/421, H.no:23470; İkinci rivayet: V/415, H.no:24313 (Senedi: Görüldüğü gibi ilk verilen isnadda müphem bir râvi bulunmaktadır. Fakat İkinci rivayetin senedinde bu müphem râvînin Ebû İmrân Eşlem b. Yezid olduğu tesbit edilmektedir. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in müphem râvisî bulunan rivayetine değinir ve Taberânî'de geçen rivayette müphem râvîninEbû İmrân Eşlem b. Yezid olduğunu ilâve ederek râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/310; İkinci rivayetin senedinde de İbn Lehîa bulunmaktadır.
Ahmed b. HanbeFin benzer rivayetlerinde ise Yezid b. Ebû Habib'in hocasının mütâbi olarak Mersed b. Abdullah el-Yezenî olduğu görülmektedir:
Müsned, V/417, H.no:23425-23426; V/422, H.no:23472; IV/147, H.no:17262(141/10II. hadis); Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:4l8; Bennâ hadisi Hâkİm'e de nisbet ederek Hâkİm'in: "Müslim'in şartına uygun olarak sahihtir" dediğini, Zehebî'nin de bunu onayladığını belirtir. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/269.
Elbânî isnadının sahih olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha* H.no:1915;
Abbas b. Abdülmuttalib'den (Radıyallahü anh) şahidi:
/ön Mdce, Salât, 7, H.no:689 (İbn Mâce hocası Muhammed b. Yahya'dan şunu aktanr: "Bağdat'ta bu hadis hakkında âlimler çelişkiye düştü. Ebû Bekir el-A'yen ile birlikte Avvam b. Abbad b. Avvam'a gittik. Babasının hadisleri yazdığı asıl nüshasını çıkarıp gösterdi. Baktık ki hadis orada var" Bûsırî de isnadının hasen olduğunu söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, U/214, H.no:1770; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/56, H.no:56.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüınâ) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemu'l-evsat, IV768, H.no:3630. Haris b. Vehb'den (Radıyallahiianh) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, IH/237, H.no:3264.
Bennâ bu hadisi de Hâkim ve İbn Huzeyme'ye de nisbet eder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, ü/269. Bu hadis 141/1011. hadiste daha uzun bir şekilde zikredilecektir.
[186] Bu mânâ için bk. Bennâ, age., 11/266.
[187] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/54-55.
[188] İ. Muhammed, age., 1/146; Merğınânî, age., 1/38-39; tbn Rüşd. age.,V69; İbn Kudâme, age., 1/390-391; Bennâ,age., 11/247-249,267.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/55-56.
[189] Sened:
Sahih: Müsned, 11/83, H.no:5549; Mükerrer için bk. 11/154, H.no:6421; Benzer rivayetler için bk. H/30, H.no:4847; 11/41, H.no:4992; Mâlik, Salâtü'l-leyl, 13, 22; îbn EbîŞeybe, H/283; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/22.
Bennâ hadis ile ilgili olarak şunları söyler: "Hadisin birinci bölümünü İmam Mâlik İbn Ömer'in sözü (mevkuf) olarak nakleder. İbn Abdİlber de bu rivayetin merfû olarak naklinin sahih olduğu görüşünü benimser. Dârekutnî de tbn Mesûd'dan zayıf bir senedle nakleder. Beyhakî ise İbn Mesûd'dun sözü (mevkuf) olarak sahih olduğunu belirtir. Hafız Irâkî Ahmed b. Hanbel'in rivayetinin sahih olduğunu İfade eder. Hadisin ikinci kısmını ise kütübü sitte musanniflerinin her biri rivayet eder, Bk. Bulûğu 'l-emânî, 11/267. İbn Ömer'den konu İle ilgili nakledilen rivayetler: a-Bazı rivayetlerde sadece gece namazının vitrinden bahsetmektedir:
Bk. Mftn*/, IV5, H.no:4492; II/9, H.no:4559; 11/10, H.no:457l; 11/30, H.no:4848; 11/31, H.no:4860; 11/33, H.no:4878; iy4Û, H.no:4987; 11/44, H.no:5032; 11/45, H.no:5049; 11/48, H.no:5085; 11/49, H.no:5096, 5103; 11/54, H.no:5159; 11/58, H.no:5217; 11/66, H.no:534I; 11/71, H.no:5399; 11/75, H.no:5454; 11/76, H.no:5470; 11/77, H.no:5483; U/78, H.no:5490; U/79, H.no:5503; 11/81, H.no:5537; 11/102, H.no:5793; II/l 13, H.no:5937; 11/119. H.no:6008; 11/133, H.no:6169-6170; 11/134, H.no:6176; 11/141, H.no:6258; 11/148, H.no:6355; Afd/ıt, Salâtü'l-leyl, 13, 19-20; Buhârî, Salât, 84; Vitir, 1; Müslim, Müsâfirûn, 145; Ebû Dâvûdy Tatavvu', 24, H.no: 1326; Vitir, 8, H.no: 1438 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadisin metni: (0) J& ^-» >' ^)); H.no:1421; TirmizS, Salât, 206, H.no:437 (Amr b. Abese'den de nakledildiğini söyleyen Tİrmizî, hadisin "hasen-sahih" olduğunu söyler), Vitir, 8, H.no:461 (hasen-sahih); Nesâl Salât, 26, H,no:1665-1672; İbn Mâce, İkâme, 116, H.no-1174-1175; Dârimi, Salât, 155, H.no: 1467.
b-Bir kısım rivayetler ise Allah'ın tek olduğunu ve teki sevdiğini belirtmektedir:
Müsned, 11/155, H.no:6439 (Atıyye b. Sa'd sebebiyle senedi zayıftır); 11/109, H.no:5880.
c-Bazt rivayetlerde de gece ve gündüz namazlarının ikişer rekatlı olduğundan bahsetmektedir:
Bk. Afifcnerf, 11/51, H.no:5122; 11/26, H.no:4791; Dâ/vni, Salât, 154, H.no:I466; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 13, H.no:1295; Tirmizî, Cum'a, 65, H.no:597 (Tirmizî, İbn Ömer'den nakline de işaret ederek bu konudaki farklı görüşlere işaret etmiştir: İmam Şâfıî ve Ahmed b. Hanbel, gece ve gündüz nafile namazlann ikişer rekat olduğunu ifade ederler. Şüfyan es-Sevrî, İbnü'l-Mübârek ve tshak'ın görüşü ise gece namazlarının ikişer rekat, gündüz namazlann in ise öğle namazının ilk sünnetinde olduğu gibi dört rekat oluşudur.) Nesâî, Salât, 26, H.no:1664; İbn Mâcet tkâme, 172, H.no:1322 (Metindeki Ç0j) ziyadesi hakkında tenkidde bulunulmuştur. Hafız İbn Hacer de tenktdde
bulunanlardan biridir. Bu ziyâde ile nakledilen kısmı âlimler zayıf saydılar. Ziyâdesiz kısmı ile hadîs sahihtir).
d-Bir kısım rivayetler ise gece namazlarının vitrini kılma hususunda sabah olmadan acel» kılınması/sabaha bırakılmamasma işaret edilmektedir:
Müsned, 11/38, H.no:4954 (Mükerreri: 11/37-38, H.no:4952); 11/150, H.no:6372; Müslim, Müsâfırûn, 149; EbÛ Dâvûd, Vitir, 8, H.no:1436; Tirmizî, Vitir, 12, H.no:469, 467 (hasen-sahih);
e-Gecenin en son namazının vitir olması gerektiğini vurgulayan rivayetler de vardır.
11/39, H.no:4971; 11/20, H.no:4710; 11/150, H.no:6373; 11/143, H.no:6300 W ijfo); 11/102, H.no:5794; H/135, H.no:6189-6190; 11/100, H.no:5759; Buhârî, Salât, 84; Vitir, 4; Müslim, Müsâfirûn, 150;
Vitir, gecenin tek rekatlı son namazıdır. Müsned, n/43, H.nco5O16; 11/51, H.no:5126.
[190] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/56-57.
[191] Sened:
Sahih: Müsned, III/449, H.no: 15657; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/310.
[192] Cürcânî, Ta'rîfât, 175; tbn Abdilber, Temhîd, XVIII/70,74, 82, 83, 90.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/57-58.
[193] Sened:
Hasen: Müsned, IV/349, H.no:18968; Taberânî." d-M«'wmfl7-JteMr, VIII/80, H.no: 7418; Heysemî, Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Aynca Heysemî Taberânî'nin Kebir'inde rivayet edilen Haris b. Vehb'den şahidine de yer verir. Fakat senedinde zayıf olan Mindel b. Ali'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/311.
Heysemfnin değindiği Haris b. Vehb hakkında Şuayb el-Arnavut ve ekibi "mechûlü'I-hâl" hükmü verir. Bk.H.no:19067. Salt b. el-Avvâm ise Hüseynî tarafından İkmâl'de mechûl sayılmıştır, tbn Hacer, bu râvinİn mechûl olmadığını, sika biri olduğunu söyler. Bk.7b 'cîl, 1/676.
Ebû Abdurrahman es-Sunâbİhî, Abdurrahman b. Useyle'dir. Tabiinden biridir. İsmi ile künyesindeki İsimlerde kalp yapılmıştır. Bk.Ta'cîl, 1/414.
[194] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/58.
[195] Yezen, Hİmyer'in bir koludur/obasıdır. Araplarda topluluk büyüklüğüne göre a-Halk b-Kabile (MO. c-Imâra (Aşiret)d- Battı (Kol/Oba) OJ»), e-Fahız (Yakın) (^üı) şeklinde sıralanmaktadır. (Bk. (bnü'l-Esîr, Nihâye, m/299; Karahisarî, Ahterf-i kebir, 1/104, D/72).
[196] Sened:
Sahih: Müsned, IV/147, H.no:17262; Diğer rivayet:
V/422, H.no:23472; Ebû Dâvûd, Salât, 6, H.no:418; Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, 1/370; Bennâ hadisi Hâktm'e de nisbet ederek Hâkim'İn: "Müslim'in şartına uygun olarak sahihtir" dediğini, Zehebî'nin de bunu onayladığını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/269. Elbânî isnadının sahih olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1915. Abbas b. Abdlllmuttalib'den (Radıyallahüanh) şahidi:
İbn Mâce, Salât, 7, H.no:689 (İbn Mâce hocası Muhammed b. Yahya'dan şunu aktarır: "Bağdat'ta bu hadis hakkında âlimler çelişkiye düştü. Ebû Bekir el-A'yen ile birlikte Avvam b. Abbad b. Avvam'a gittik. Babasının hadisleri yazdığı ası! nüshasını çıkarıp gösterdi. Baktık ki hadis orada var." Bûsırî de isnadının hasen olduğunu söyler); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/214, H.no:1770; el-Mu'cemü's-sağîr, 1/56, H.no:56;
Bennâ bu hadisi de Hâkim ve İbn Huzeyme'ye de nisbet eder. Bk. Bü/ûğu 'l-emânî, ü/269.
Bu hadisin tahrici için 137/1007. hadise de bk.
[197] Lafız olarak, yaptığına seni ne sürükledi, şeklindedir.
[198] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/59-60.
[199] Sened:
Sahih: Müsned,'V/55,H.no:2Ö431; Buhârî, Mçvâkît,19;'/bn Huzeyme, 1/176, H.no:341.
[200] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/60.
[201] Bennâ, age., H/270.
[202] İ. Muhammed, Asi, 1/146; Merğınânî, Hidâye, 1/38-39; İbn Rüşd, Bidayetti'l-müctehid, 1/69; İbn Kudâme, Muğnî, 1/390-391; Bennâ, age., 11/247-249, 267.
[203] Bk. Müsned Trc. H.no: 136/1006,137/1007.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/60-61.
[204] Sened:
Sahih: Müsned, IV/270, H.no: 18290; Diğer rivayet: IV/272, H.no:18309 (Senedi:;Benzer bir rivayet: IV/274, H.no: 18328 (Senedi: Ebu Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;
r/mi/a, Salât, 9, H.no:165 (İbnü'l-Arabî ÂrizatÜ'l-ahvezî'de (bk.1/277): "Her ne kadar Buharı ve Müslim bu hadisi Sahih'lerine almasa da Nu'man'ın bu hadisi sahihtir" der); Nesât, Mevâkît, 19, H.no:526-527; Dârimi, Salât, 18, H.no:1214; Tayâlisî, s.72, H.no:292; Dârekutnî, 1/269-270; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/448-449; Bennâ Nevevî'nin: "Hadisin isnadı ceyyid-sahihü'r" dediğini, İbnü'l-Arabi'nin de böyle söylediğini belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/270.
[205] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/61-62.
[206] Sened:
Sahih: Müsned, V/365, H.no:22989; İbn Ebî Şeybe, 1/331; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Hz. Aişe'den (Radıyallahu anhû) şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsafında naklettiğini, râvilerinin ise sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Ümmü Enes'ten (Radıyallahu anhâ) benzer bir rivayet vardır:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebir'inde (Bk. XXV/149, H.no:358) nakletti^ni, senedinde Metrukü'1-hadis olan Anbese b. Abdurrahman'ın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
[207] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/62.
[208] Sened:
Sahih: Müsned,V379, H.no:3603 Benzer rivayetler için bk. 1/444, H.no:4244 (Bu iki rivayette, İbn Mes'ûd'dan alan râvi müphem olduğu için İsnadı zayıftr); 1/463, H.no:4419; 1/412, H.no:3917 (Bu iki rivayette ise Hayseme, vasıtasız olarak İbn Mes'ûd'dan hadis nakleder. Hâlbuki ondan hadis işitmemiştir. Bu sebeple de senedde inkıta olduğu için rivayet zayıftır); Heysemî, "Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin Kebir ve Evradında naklettiklerini, Ahnıed ve Ebû Ya'lâ'nın senedlerinde müphem râvinin bulunduğunu, Taberânî'nin rivayetinde ise Hayseme'nin hocasının Ziyâd b. Hudayr olduğunu, râvilerin herbirinin de sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/314.
Ziyâd b. Hudayr el-Esedî, tabiînden sika biridir. Ebû Hâtİm sika sayar, tbn Hıbbân ise Sikât'ında zikreder. Buhârî ise bu râvinîn Hz. Ömer'den hadis işittiğini, kendisinden de Şu'be'nîn naklettiğini belirtir. Bk.et-Târihu'l-kebîr, III/319. Râvinin Ebû Dâvûd, Ahmed ve Dârimî'de birer rivayeti bulunmaktadır. Tİrmİzî, bu hadise benzer İsnadla nakledilen ( & 'j* _du âUÖı iL^i\) hadisinin yorumunda yer verir ve bahsedilen hadisi hocası Buhârî'ye sorduğunda "mahfuz olmadığı" kendisine bildirilir. Tirmizî de Buhârî'nİn kastının konumuzla ilgili olan bu hadis olduğuna işaret eder. Bk.Sünen, İstİ'zân, 31, H.no:2730.
Heysemî Hz.Aİşe'den (Radıyallahu anhâ) Ebû Ya'lâ'nın Müsned'inde şu rivayetin bulunduğunu zikreder:
Heysemî râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/314.
Hz.Âişe'den bir başka rivayet: Bk. /&n Mâce, Salât, 12, H.no:7O2;
Ahmed Muhammed Şâkir de Taberânî'deki isnadının sahih olduğunu söyler. Hadis usûlündeki kaideye göre de Müsned'in bu rivayeti kuvvet bulmuş olur: "Müphem veya düşen râvînin kim olduğu ve sikalığı tesbit edilirse rivayet kuvvet kazanır ve bununla delil getirilebilir." Hadis, Hz. Âİşe rivayeti ile desteklenmiştir.
Ayrıca bir sonraki 146/1016 ve 148/1018. hadislere bk.
[209] Benna, age., 11/271.
[210] Metindeki akşam namazına nisbetle söylenmiştir ve yatsı vakti anlamındadır.(Bk. İbn Abdilber, Temhid, XIV7183, İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/51 ).
[211] Semer, Arapça'da gece sohbeti ve konuşması demektir. Bu kelimenin aslı siyah ve esmer mânâsındadır, ancak bu hadiste geçtiği gibi karanlığın bastığı andaki konuşmalar İçin de kullanılmaktadır. Bk. Râzî, Muhtânı's-Sthâh, 312-313.
[212] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/62-63.
[213] Sened:
Hasen: Müsned, 388-389, H.no:3686; İkinci rivayet: 1/410. H.no:3894 (Senedi: ibn Mâce, Salât, 12, H.no:703 tefsiriyle(Bûsirî, isnadındaki râvilerin sika olduklarını, hadisin ihtilat eden Atâ b. es-Sâİb'den başka bir İlletini de bilmediğini ifade ederek Muhammed b. Fudayl'in bu râvinin ihtilafından sonra hadis aldığını söyler).
Ahmed Muhammed Şâkir de: "Veki'in babası Cerrah b. Melih'in, Atâ b. es-Sâib'in ihtilâtından Önce hadis rivayet ettiğini tam olarak tesbit edemedik" der.
Ayrıca bir önceki 145/1015. hadise bk.
Ebû Berze'den gelen bir sonraki rivayet (147/1017. hadis) bu hadisin şahididir. Şahidi ile hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.
[214] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/63-64.
[215] Sened:
Sahih: Müsned, IV/421, H.no:19669; Benzer rivayetler için bk IV/423, H.no:l9681-19682; 19684 IV/420, H.no:19655; IV/425, H.no:19697; IV/419, H.no: 19652-19653; IV/424, H.no:I9688; Mâlik, Salâtü'Ueyl, 6 (Saîd b. Museyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buhârt, Mevâkît, 3, 13, 23, 39; Müslim, Salât, 172; Mesâcid, 236; Ebû Dâvûd, Saİât, 3, H.no:398; Tirmizî, Salât, 11, H.no: 168 (Âişe ve tbn Mes'ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2,16,20, H.no:493, 523, 528; İbn Mâce, Salât, 3, 12, H,no:674, 701 (Bûsırî Zevâİd'inde İsnadının sahih, râvilerinin ise sika olduklarını söyler); Dârimu Salât, 66, 139, H.no:1305, 1436; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr. 11/248, H.no: 1109;
Aynca 96/966. hadis ile karşılaştırınız.
Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, Xl/96, H.no:11161; Heysemî, hadisin Taberânî'nİn Kebir'İnde nakledildiğini, senedinde Ebû Saîd el-Mekkî'nİrt bulunduğunu, fakat hakkında bilgi veren birine rastlamadığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Bezzâr'm naklettiğini, renedinde Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'in bulunduğunu, bu râvinin de zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/314.
Hz.Ali (Radıyallahü anh) çok uykucu olduğu için kendisine yatsıdan Önce uyumasına ruhsat verilmiştir:
Müsned, I/1H, H.no:892; Heysemî, Hz. Ali'nin sürriyyesinin (Sürriyye -odalık-: Efendisi için Özel bir odada kalan cariyeye verilen isimdir) meçhul olması, İbn Ebî Leylâ'nın hafızasının zayıflığı sebebiyle hadisin zayıf olduğuna hükmetmiştir. Bk. Mecma', 1/314. Ahmed Muhammed Şâkİr ise hasen hükmü verir. (363/671. hadis).
[216] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/64-65.
[217] Sened:
Sahih: Müsned, I/34, H.no: 228,; mükerrer için bk. I/26, H.no:178, Ahmed b. Hanbel’in bir rivayeti de şu şekildedir:
Müsned, I/25-26, H.no:175 (İki isnadlı tek hadistir.Bu hadisin bir bölümü 605\1475. hadiste, tamamı ise Abdullah b. Mes’ud’un menkıbelerinde 287/10913); Tirmizi, Salat, 12, H.no:169 (Tirmizi, ) ziyadesi ile ankleder, “Hasen” hükmünü belirttikten sonra, hadisin Abdullah b. Amr, Evs b. Huzeyfe ve İmran b. Husayn’dan (Radiyallahü anhüm) da rivayet edildiğini söyler); Benna hadisin ravilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Büluğu’l-emani, II/272.
[218] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/65.
[219] Sened:
Sahih: Müsned, 11/10, H.no:4572; Diğer rivayet: 11/19, H.no:4688; Benzer rivayetler için bk. 11/49, H.no:5100; 11/88, H.no:5617; 11/144, H.no:6314; 11/121, H.no:6028; 11/131, H.no:6l48; Müslim, Mesâcid, 228-229 Ebû Dâvûd, Edeb, 78,H.ııo:4984; Nesâî, Salât. 23, H.no:541-542 İbn Mâce, Salât, 13, H.no:704.
Abdurrahman b. Avf tan (Radıyallahii anh) şahidi:
Heysemî, bu hadisin Bezzar ve Ebû Ya'Iâ tarafından nakledildiğini, senedinde isimlendirilmeyen / müphem bir râvinin bulunduğunu, Gaylan b. Şurahbİl'i tanımadığım, diğer râvîlerinin İse sika okluklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/314.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
Müsned, 11/433, H.no:9566; Mükerrer için bk. 11/439, H.no:9623;"Ân Mâce, Salât, 13, H.no:705 (Ebû Hüreyre isnadı İle nakledilen hadis sahihtir): Bûsırî hadisin isnadının sahih olduğunu, hadisin aslının Buhârî ve Müslim'in Sahih'lerinde Hz. Âişe'den nakledildiğini söyler.
[220] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/65-66.
[221] Ateme , geciktirmek anlamındadır. Bedevîler develeri ve süt sağımı İle meşgu. oldukları için yatsı namazını bu vakte kadar geciktiriyorlardı. İmam Halil'e göre ateme, gecenin ilk üçte bîridir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 412.
[222] İbn Abdilber, Temhîd XXII/14.
[223] İbn Hacer, Fethu 'Î-Bâri 11/49; Mübârekpûrî, Tuhfetü 'l-ahvezî 1/436; Bennâ, age,, 11/273.
[224] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/66-67.
[225] Sened:
Sahih: Müsned, 11/245, H.no: 7335; Mükerrer için bk. 11/245, H.no:7338;
Bu hadîs daha önce üç kere ayrı ayrı isnadlarla zikredildi. 315/623. hadis: (Müsned, II/258-259, H.no: 7504). 166/474. hadis: Müsned, 1/120, H.no: 967; 1/120, H.no: 968; 171/479. hadis: Müsned, 11/250, H.no: 7406; 11/287, H.no: 7840-7841; 11/531, H.no: 10812; 11/509, H.no: 10566; 11/460, H.no: 9890; 11/517, H.no: 10644; IV433, H.no: 9557; H/429, H.no: 9513; 11/399, H.no: 9152.
Mâlik, Taharet, 114-115 (Yatsı namazının geciktirilmesi İle ilgili kısmını nakletmez); Abdürrezzâk, 1/555-556, H.no: 2106-2107; Buhârî, Cum'a, 8; Savm, 27; Temennî, 9; Müslim, Taharet, 42; Ebû Dâvüd, Taharet, 25, H.no:46; Tirmizt, Taharet, 18, H.no:22; Dûrimî, Salât, 168, H.no:1492-1493; Vudû', 18, H.no:689; Nesâî, Taharet, 6, H.no:7; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/64, H.no:6; 11/196, H.no:3035; fi/197, H.no:3039; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 1/155, H.no:l787; Îbnü'l-Cârûd, s.27, H.no:63; İbn Huzeyme, 1/73, H.no:l40; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/43-44; İbn Hıbbân, III/351, H.no:1068; IV/399, H.no:l531; IV/406, H.no:1540; Ebû Avâne, 1/163, H.no:474; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/57, H.no:1238; VII/253, H.no:7424; Ebû Ya'lâ, XI/229, H.no:6343; Bezzâr, 11/121, H.no:478; Beyhakî, es-Sünemi't-kübrâ, 1/35, 37, H.no: 144, 153-154.
[226] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/67.
[227] Sened:
Sahih: Müsned, H/28, H.no:4826; Benzer rivayet için bk.
11/94-95, H.no:5692 ("geciktirdi" lafzı ile); H/88, H.no:5611; H/126, H.no:6097; B«M/f, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû Dâvûıl Taharet, 79, H.no:199; Salât, 7, H.no: 420; Şafiî, Müsned, s.28; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/476, H.no:1522-1523; İbn Huzeyme, 1/180, H.no:349; İbn Htbbân, IV/407, H.no: 1541.
Hz. Peygamber'in yatsı namazına geç geldiği ve ashabın uzun süre beklediğini gösteren tbn Ömer'in nakli dışındaki rivayetler İçin bk. a-Hz. Âişe'den (Radıyallahu aıılıâ) şahidi için bk. Buhârî, Mevâkît, 24; Müslim,
Mesâcid, 218; Dârimî, Salât, 19, H.no:1216-1217; Nesâî, Salât, 21, H.no:533-534; (158- 159/1028-1029. hadisler)
b-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (154/1024. hadis) c-Enes'ten (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (361-362/669-670. hadisler) Benzer bir
rivayet 1483/2353. hadiste zikredilecektir.)
d-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. (156/1026. hadis)
e-İbn Abbas'tan (Radtyallahüanhümâ) şahidi İçin bk. (360/668. hadis)
f-Nu'man b. Beşîr'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:419;
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebİr'inde nakledildiğini, râvilerin sika olduklarım belirtir.
m.Mecma', 1/314.
g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 150/1020. hadis h-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahuanh) şahidi için bk.41/911 ı-Ebû Bekre'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 155/1025. hadis i-tbn Mes'ûd'dan (Radıyallahu anh) şahidi için bk. 222/7637. hadis j-Câbir b. Semüra'dan (Radıyallahu anh) şahidi için bk.153/1023. hadis k-Abdullah b. Müstevrid'den (Radıyallahu anh) şahidi için bk,
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir*inde nakledildiğini, senedinde zayıf saydığı İbn Lehîa'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
1-M ünkedir'den (mürsel olarak) şahidi için bk.
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/360; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından her üç Mu'cem'inde de nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/312. Ayrıca İbn Ömer'den farklı rivayet için bir sonraki 152/1022. hadise bk.
[228] Metindeki ek: *Ya da namazı veya benzeri bir lafzı söylediği nakledildi.' Hadis rivayetinde geçen 'ya da benzeri' gibi kullanımlarla ilgili bilgi için bk. 49/246. hadisin açıklaması.
[229] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/68-69.
[230] sened:
Sahih: Müsned, 11/88, H.no:56l 1; Benzer rivayet için bk. 11/126, H.no:6097 ziyadesi ile; Buhâri, Mevâkît, 24, 40; Müslim, Mesâcid, 221; Ebû Dâvûd, Taharet. 79, H.no: 199 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Salât, 7, H.no:420 (Şu ziyade ile nakleder:
Nesâî, Salât, 21, H.no:535 (Nesâî de Ebû Davud'un ziyâdeli metni gibi nakletmiştir). Heysemî, lafzı ile verir ve senedindeki râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Bezzâr'dan naklettiği rivayetin ise râvilerinin sika olduklarını ifade eder: ziyadesi ile nakleder. Bk. Mecma', 1/313.
[231] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/69.
[232] Sened:
Sahih: Müsned, V/89, H.no:20718; Benzer rivayet için bk. V/105, H.no:20900 (metinde takdim-tehirle); Şu rivayetlerde ise sadece "Yatsıyı geciktirirdi" lafzı bulunmaktadır: V/89, H.no:20721; V/93, H.no:20772 (Mükerreri: V/95, H.no:20788); Müslim, Salât, 168; Mesâcid, 226; Nesâî, Salât, 20, H.no:531; Taberânî, e/-Mu'cemü'l-kebîr, 11/251, H.no:2055.
Hadisin şâhidleri:
a-lbn Abbas'tan (Radıyaüahü anfıiânâ) şahidi:
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/201, H.no:12890.
b-Ebû Berze'den (Radtyallahü anh) şahidi:
Affli««/, IV/420, H.no:19655; IV/423, H.no:19684; IV/424, H.no:19688: lafzı ile nakledilir. Ayrıca bk. Buhâri, Mevâkît, 13, 39; Müslim,
Mesâcid, 235; Nesâî, Mevâkît, 16, H.no:523; îbn Mâce, Salât, 12, H.no:701.
c-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi:
nnnizf, Salât, 10, H.no:167 (Câbir b. Semüra, Câbir b. Abdullah, Ebû Berze, Îbn Abbas, Ebû Saîd el-Hudrî, Zeyd b. Hâlİd ve Îbn Ömer'den (Radıya}lahü anhum) de şâhidlerinin bulunduğunu söyleyen Tirmizî, Ebû Hüreyre hadisinin "hasen-sahih olduğunu beliritr.")
[233] Gecenin ilk üçte biri geçinceye yada gece yarısına kadar.
[234] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/69-70.
[235] sened:
Sahih: Müsned, III/5, H.no:10957; Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no:422; Nesâî, Mevâkît, 21, H.no:536; îbn Mâce, Saİât, 8, H.no:693; Îbn Huzeyme, 1/177, H.no:345; Bennâ hadisi İbn Mâce, İbn Huzeyme ve Beyhakî'ye de nisbet ederek isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, H/275.
Ebû Saîd el-Hudrî'den nakledilen ve günahların keffâreti olarak gösterilen "sıkça mescide gitme, mescidde namaz vaktini abdestli bir hâlde bekleme, mescİdde namazı bekleyenin namaz kılan kişi gibi sayılması ve meleklerin merhamet ve mağfiret duaları" ile ilgili hadisler de yatsı namazını geç vakitlere kadar mescidde bekleme zahmetinde bulunan sahabeye bir ikram olarak bu gecede sunulmuş olabilir. Câbir'den (Radıyaliahü anh) nakledilen rivayet bu kanaati desteklemektedir. İlgili rivayet içtn bk. İbn Ebî Şeybe, 1/402; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, I/I57; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/375; Heysemî, Mecma', 1/312 (Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından nakledildiğini, Ebû Ya'lâ'nın râvilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını belirtir). Ayrıca bk.41/911. hadis.
[236] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/70-71.
[237] Sened:
Sahih: Müsned, V/47, H.no:20362; Taberânî, eUMu'cemü'l-kebîr, X/162, H.no: 10209; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebir'inde ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde nakledildiğini, senedinde Ali b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvi ile delil getirme hususunda da ihtilâfın varlığını ifade eder. Bk.Mecma\ 1/314.
Ali b. Zeyd (b. Cud'ân et-Teymî el-Basrî el-Kuraşî) hakkında Heysemî, bir başka hadisi değerlendirirken, bu râvînin zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilmesinde ihtilafın varlığını İfade eder. Bk.Mecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VI/275, Trc.no:2389; tbn Hacer, râvi hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin şu görüşünü nakleder; "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmİzî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeple de bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39, H.no:545.
AH b. Zeyd için 29/180. hadisin tahricine bk.
Hadisin şahidi için bk. 41/911. hadis.
[238] Metindeki ek: Ebû Dâvûd; sekiz gece, olarak nakletti.
[239] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/71-72.
[240] Sened:
Sahih: Müsned, V/237, H.no:21^65-21966; Ebû Dâvûd, Salât, 7, H.no':421; îbn Ebî Şeybe, 1/331; 11/439; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/120, H.no:240; EbÛ Nuaym, Hıtye, DÜ238; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/451; Bennâ hadisin İsnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/276. Ayrıca diğer şâhidleri için 151/1021. hadisin tahricine bk.
[241] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/72.
[242] Sened:
Sahih: Müsned, 1/366, H.no:3466; Diğer rivayet: 1/221, H.no:1926; Benzer bir rivayet: 1/244, H.no:2195 (Bu rivayetin sonunda (ziyâdesi vardır). Buharı, Salât, 24 (Şu ziyade ile):
Müslim, Mesâcid, 225 (Müslim'in ziyadesi ise şu şekildedir):
ft Mevâkît, 20, H.no:529-530 (Buhari ve Müslim'deki ziyade Nesâî'de de geçiyor); Dârimi, Salât, 19, H.no:1218.
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedindeki râvilerin sika ol-duklannı belirtir. Bk. Mecma', 1/313.
Diğer şâhidleri İçin 151/1021. hadisin tahricine bk.
Ayrıca 360/668. hadise bk.
[243] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/72-74.
[244] Sened:
Sahih: Müsned, VI/34,H.no:23941; Diğer rivayet: VI/215, H.no:25683-25684; Benzer rivayetler için bk. VI/199, H.no:25506; VI/272, H.no: 26215; Vl/150, H.no:25050 (Bir sonraki 159/1029. hadis); Buhârî, Salât 22, Ezan, 161; Temennî, 9; Müslim, Mesâcid, 218-219; Nesâî, Salât, 19, H.no:482,535; Dârimi, Salât, 19, H.no:1216-1217.
İbn Ömer'den (Radıyallahii anhümâ) şahidi için bk. Müslim, Mesâcid, 220;
Diğer şâhidleri için 151/1021. hadisin tahricine bk.
[245] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/74.
[246] Sened:
Sahih: Mümed, VI/150, H!no:25050; Müslim, Mesâcid, 218; Nesâî, Mevâkît, 21, H.no:533; Dârimi, Salât, 19, H.no:1216; İbn Huzeyme, 1/179, H.no:348; Aynca bir önceki 158/1028. hadise bk.
[247] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/75.
[248] İbn Rüşd, Bidâyelü'l-müctehid, 1/70; Nevevî, Mecmu', 111/55, 56; İbn Kudâme, Muğnî, 1/393; Meydânî, Lübâb, 1/74.
[249] Nevevî, Mecmu', İÜ/55,56.
[250] İbn Rüşd, age., W0; İbn Kudâme, age., 1/394; Meydânî, age., 1/72.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/75.
[251] Sened:
Hasen: Müsned, IV/23, H.no:16243; Efaö Dâvûd, Savm, 18, H.no:2348lafzı ile; Tirmizî, Savm, 15, H.no:705 (Ebû Davud'un
lafzı ile rivayet eder ve hadisin Adiy b. Hatim, Ebû Zer ve SemUra'dan şahidi bulunduğunu. Talk b. A1İ rivayetinin ise "hasen-garib" olduğunu ifade eder); İbn Ebî Şeybe, 11/288, H.no:9069; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/331, H.no:8236; Deylemh III/404, H.no:5233; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu belirtir. Rk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:7580; Münâvî bu hükmü onaylar ve Irâkî'nin de hadisin hasen olduğuna hükmettiğini ilave eder. Bk. Feyzu'l-kadîr, V/457. Dârekutnî hadisi vererek Kays b. Talk'ın kuvvetli olmadığını söyler:
Dârekutnî, 11/166.
Hadisin şâhidleri:
a-SemÜra b. Cündüb'den (RadıyaUahll anh) şahidi:
i, V/13-14, H.no:20Û34; Diğer rivayetler: V/7, H.no:J9962; V/13, H.no:20025; V/18, H.no:20080; V/9, H.no:19980 Müslim, Sıyâm, 41; Ebû Dâvâd, Savm, 18, H.no:2346; Tirmizî, Savm, 15, H.no:706 (Tirmizî "hasen" olduğunu belirtir); NesâU Sıyâm, 30, H.no:2169; Tayâlisî, s.122, H.no:897-898; İbn Ebî Şeybe, ü/276, H.no:8927; H/288, H.no:9070; /bn Huzeyme, m/210, H.no:1929; Taberânî, ef-Mu'cemü'l-kebîr, VI1/236, H.no:6982; Dârekutnî, 11/166 (İsnadı sahih); Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, 1/380; IV/215. Bu hadis Siyam/Oruç konusunda91/3302. hadiste zikredilecektir. b-İbn Mes'ûd'dan (Radtyallahü anh) şahidi:
İbn Huzeyme, III/210, H.no:1928; Beyhakî, es-Sünenti'l-kübrâ, 1/381. c-Ubâde b. es-Sâmit ve Şeddâd b. Evs'ten (Racltyallahu anhümâ) şahidi:
Dârekutnî, 1/269; Beyhakî, es-SUnenii'l-kübrâ, 1/373.
d'Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban'dan mürsel olarak şahidi (Beyhakî, Câbir b. Abdullah'tan {Radıyallahü anh) da mevsûl olarak nakledildiğini belirtir. Nitekim Beyhakî'nin bizzat kendisi ve Hâkim bu hadisi Câbir'den naklederler):
Dârekutnî, 1/268; 11/165; Hâkim, Mtistedrek, 1/304. H.no:688; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, V 377; IV/215.
e-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Dârekutnî, 11/165; Abdürrezzâk, in/54, H.no:4765; Hâkim, MUstedrek, 1/304, H.no:687 (İsnadı sahih); Beyhakî, es-SünenU'l-kübrâ, IV7216. f-Abdurrahman b. Âiş'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Dârekutnî, 11/165 (tsnâdi sahih).
g-Sevban'dan (Radıyallahüanh) şahidi:
ftn EbtŞeybe, H/288, H.no:9071.
Ab EbtŞeybe, 11/288, H.no:9072. i-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Deylemt, HI/160, H.no:4430; i-Sâlim b. Ubeyd'den şahidi:
Dârekutnî, 11/166 (İsnadı sahih).
[252] Yani, ince uzunlamasına.
[253] Zemahşerî, Esâsü'l-belâğa, 141.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/76-77.
[254] sened:
Sahih: A/uined, VI/37, H.no:23978; Benzer rivayetler için bk.VI/178-179, H.no: 25330; VI/248, H.no:25988; VI/258-259, H.no:26100; VI/33, H.no:23933; Afû/it, VukÛt, 4; Şâfıî, Müsned, s.29, 175, 387; Buhâri, Mevâkît, 27, Ezan, 195; Müslim, Mesâcid, 232; Ebû Dâvûd, Salât, 8, H.no:423; Tirmizî, Salât, 4, H.no:153 (Hadis İbn Ömer, Enes ve Kayle bt. Mahreme'den de nakledilir. Hz.Âişe'nin rivayeti İse "hasen-sahih" hükmündedir); Nesâî, Mevâkît, 25, H.no:545-546; Sehv, 101, H.no:1360; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/405,478, H.no:1285, 1527; İbn M6.ce, Salât, 2, H.no:669; Humeydî, 1/92, H.no:174; Tayâlisî, s.206, H.no:1459; İbn Ebî Şeybe, 1/282-283, H.no:3233; Humeydî, 1/92, H.no:174; İbn Huzeyme, 1/180, H.no:350; Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/176, 183; Ebû Ya'lâ, VII/389, H.no:4415; TaberSnî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/178, H.no;566; V/6, H.no:4514; VIII/330, H.no:8778; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/163, H.no:271; İbn Htbbân, IV/365-368, H.no:1498-1501; Beyhakî, es-SUnenü'l-kübrâ, 1/453-454; es-Sünenü's-suğrâ, s.219, H.no:317. Ümmü Seleme'den (Radıyallahu anhâ) şahidi:
ziyadesi ile: Abdürrezzâk, 1/573, H.no:2181; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIII/355, H.no:834; Heysemî, Taberânî'nin şeyhi dışındaki râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/318.
[255] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/77-78.
[256] Sened:
Zayıf: Müsned, 11/135-136, H.no:6195; A'meş'in komşusu Ebû Şu'be et-Tahhân hakkında Dârekutnî "metruk" hükmü verir. Ebu'r-Rabî' ise meçhuldür. Bk.Zehebî, Mîzân, VII/366, 380, Trc.no:10189, 10297; el-Muğnî fi'd-duafâ, U7784, Trc.no:7460; Hüseynî, İkmâl, s.521, Trc.no;1095; İbn Hacer, Lisânü'l-Mîzân, VII/47, 63, Trc.no:429, 586; Ta'cîlü'l-menfea, s.484,493, Trc.no:1272,1307; Heysemî, eserinin bîr yerinde senedinde Dârekutnî-nin meçhul kabul ettiği Ebu'r-Rabî'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/316, Bir başka yerinde ise Ebû Şu'be et-Tahhân'ın metruk olduğunu söyler. Bk. Mecma', 111/16.
Hayattakilerin ağlaması sebebiyle ölülerin azab görmesi ile ilgili rivayetler için bk. Müsned, 11/134, H.no:6182; 11/31, H.no:4865; 11/38, H.no:4959; 11/60, H.no: 5262. Bu konudaki rivayetler Cenaze bölümünde 81-93/2700-2712. hadislerde zikredilecektir.
[257] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/78-79.
[258] Sened:
Sahih: Müsned, III/113, H.no:I2058; Benzer rivayetler için bk. III/182, H.no:12810; III/121, H.no:12159; III/189, H.no:12898; Abdürrezzâk, 1/567, H.no:2156 (Zührî'den mürsel olarak); 2157 (Katâde'den mürsel olarak); Mâlik, Vukût, 3 (Atâ* b. Yesâr'dan mürsel olarak nakledilir); Nesâî, Ezan, 12, H.no:544; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/477, H.no:1526; tbn Ebî Şeybe, 1/281, H.no:3225; Ebû Ya'lâ, VI/428, H.no:3801; Makdisî. Muhtara, VI/21-23, H.no:1973, 1976; Heysemî, hadisi sadece Bezzar'ın naklettiğine değinerek râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma\ 1/317. Bu hadis Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâtından biridir. Abdurrahman b. Yezid b. Câriye'den {Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin A"eWr ve Evsafında naklettiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/317. Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü cınhümâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebİr'inde naklettiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/317. Zeyd b. Hârise'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Abdürrezzâk, 1/567-568, H.no:2158.
Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, 111/330-331, H.no:14475.
Aynca bk.90/960. hadis.
[259] Metindeki ek: Ya da 'ikisi (yani iki vakit) arasındaki o vakittir.' Bu muhtelif ekler aynı mânâda olduğundan hadisin akışını bozmamak için yukanda zikredilmedi.
[260] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/79-80.
[261] Sened:
Sahih: Milsned, IV/143, H.no:17190; İkinci rivayet: IV/142, H.no:17212; Benzer rivayetler için bk. 111/465, H.no:15763; IV/140, H.no:172l9 ("Mahmud b. Lebîd Hz. Peygamber'İn ashabından birinden" seklinde müphem olarak nakledilir); V/429, H.no:23525 (bir sonraki 165/1035. hadis); Abdürrezzâk, 1/568, H.no:2159; Ebû Dâvûd, Salât, 8, H.no:424; Tirmizî, Salât, 3, H.no:154 (EbÛ Berze el-Eslemî, Câbir ve Bilâl'den de nakillerin bulunduğunu, Rafı' b. Hadic'in rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu ifade eder); Nesâî, Salât, 27, H.no:546-547; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:672; Dârimi, Salât, 21, H.no:1220-1221 OjjSO lafzı ile, 1222.
Hadisin şâhidteri:
a-Mahmud b. Lebid b. Ukbe b. RâfT el-Eşhelî el-Ensârî (Radıyallahu anh) (v.96/714) sahâbidir. Ayrıca kendisinden de bu rivayet nakledilir. Bunun için bir sonraki 165/1035. hadise bk.
b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) şahidi:lafzı İle nakledilir. Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedinde tbn Main, Buhârî ve Ebû Hâttm'in zayıf saydığı Hafs b. Süleyman'ın bulunduğunu, İbn Hıraş'ın bu zat hakkında: "Hadis uydururdu" dediğini, Ahmed b. Hanbel'in bir rivayete göre zayıf, diğer bir rivayete göre sika saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
c-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî. hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, senedindeki Ali b. Zeyd b. Eşlem hakkında ihtilâf bulunduğunu söylediğini naklederek senedinde bir başka râvî olan Yezid b. AbdÜlmelİk en-Nevfelî'nin bulunduğunu, bu râvîyİ Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Nesâî ve İbn Adiy'in zayıf saydığını, İbn Main'in ise bir rivayete göre zayıf, diğer bir rivayete göre sika saydığını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
d-Bilâl'den (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîrimde naklettiğini, senedinde zayıf sayılan Eyyûb b. Seyyâr'ın bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/315. Heysemî, Eyyûb b. Seyyar hakkında eserinin bir başka yerinde "metruk" ifadesini kullanır. Bk. Mecma', D/41.
e-Katâde'den (Radtyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr. XIX/12; Heysemî, hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/315.
f-Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahu anh) şahidi: Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîrinde naklettiğini, senedinde Muallâ b. Abdurrahman el-Vâsıtî'nin bulunduğunu, Dârekutnînin: "Âlimler kendisini zayıf saymışlar, ancak "kezzâb/yalancı" biridir"; İbn Adiy'in: "Bir beis olmadığı kanaatindeyim" dediğini naklederek hakkında şu bilgiyi de aktarır. Kendisine ölüm döşeğinde iken: "Allah'a tevbe etsene!" denilmiş, o da: "Allah'ın beni bağışlayacağını ummuyorum. Çünkü ben Hz. Ali'nin fazileti hakkında yetmiş hadis uydurdum" demiştir. Bk. Mecma', 1/315-316.
g-İbn Büceyd ninesi Havva'dan (Radıyallahü anhâ) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/222, H.no:563; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Kebîr'indc naklettiğini, senedinde İshak b. İbrahim el-Hanefî'nin bulunduğunu, Nesâî ve diğerlerinin zayıf saydığını, İbn Hıbbân'ın Sikât'ında zikrettiğini söyler. Bk. Mecma', 1/316.
h-Zeyd b. Eslem'den şahidi: Abdürrezzâk, 1/573, H.no:2182.
[262] Metindeki ek: Ya da '...ecri daha fazladır.'
[263] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/80-81.
[264] sened:
Sahih: Müsned, V/429, H.no:23525; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'İn bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/315. Hadis bu senedle zayıftır. Ancak bir önceki 164/1034. hadiste şâhidleri vardır.
[265] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/81.
[266] Sened:
Sahih: Müsned, VI/14, H.no:23795; Ebû Dâvûd, TatavvıT, 3, H.no:1257 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği hadislerden biridir); Ebû Davud'un hocası Ahmed b. Hanbel'den naklettiği bu hadisin metninde bazı lafız farklılıkları vardır:yerine lafzı, yerine lafzı, yerine lafzı, yerine (tûlî ütj) lafzı ile naklet-mîştİr. Bu farklılıkların manayı zedelemediği görülmektedir.
Ebû Mes'ûd el-Ensârî'den (Radtyallahiianh) şahidi için bk. 97/967. hadis.
[267] Bk. Seharenpûrî, Beztü'l-mechûd, VI/378.
[268] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/81-82.
[269] Mânâsı için bk. Müsned Trc. H.no: 160/1030.
[270] İbn Kudâme, Muğnî. 1/395.
[271] Merğınânî, Hidâye, 1/42; Kâsânî, Bedâf, 1/143.
[272] Sehnûn, Müdevvene r/61; Nevevî, Mecmu', 111/51; İbn Kudâme, age., i/395,398-399.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/82.
[273] Sened:
Sahih: Müsned, 11/111, H.no:5898; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel veTaberânî'nin Kebir ve £usQ/'ında naklettiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu, bazılarının da hadisini hasen saydıklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/296. Bennâ, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin eserlerinde de nakledildiğini ve senedinde İbn Lehîâ'nın bulunduğunu söyler. Ancak hadisin 168/1038 ve 169/1039. hadislerle desteklendiğini ilâve eder. Bk. Bülûğu't-emânî, 11/282. İbn Lehîa İ!e ilgili bilgi İçin 22/64. hadisin tahricİne bk.
a-Cündüb b. Süfyân el-Becelî'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk.168/1038. hadis b-Semüra b. Cündüb'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.169/1039. hadis c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: lafzı ile: TirmiıS, Fiten, 6, H.no:2164 (Hadİs'İn Cündüb ve İbn Ömer'den de nakledildiğini, Ebû Hüreyre rivayetinin ise "hasen-garib" olduğunu söyler); Dârimi'nİn metni ise şöyledir;
Darimi, Salât, 136, H.no: 1433.
d-Hz. EbÛ Bekir'den (RadtyallahU anh) şahidi: îbn Mâce, Fiten, 6, H.no:3945 (Bûsırî, isnadındaki râvîlerin sika olduklarını, fakat senedinin "Sa'd b. İbrahim, Habis b. Sa'd'a yetişmediği için" munkatı olduğunu söyler).
e-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anlı) şahidi: ilâvesi ile nakledilir. Heysemî, Taberânî-
nin Kebîr'inde naklettiği hadisin senedindeki râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk.
Mecma', U/41.
[274] Bu ziyade için bk. Müslim, Salât, 657.
[275] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/83.
[276] Sened:
Sahih: Müsned, IV/312. H.no:i'8707; Benzer rivayet için bk. IV/313, H.no: 18716: Müslim, Mesâcid, 261 ziyadesiyle; TirmizU Satât, 165, H.no:222 (hasen-sahih); İbn Mâce, Fiten, 6, H.no:i301.
Cündüb'ün tam ismi Cündüb/Cündeb b. Abdullah b. SUfyân el-Kasrî el-Becelî'dir. Bazen dedesine nisbet edilerek rivayetlerde yerini altr. Hadisin şâhidleri İçin 167/1037. hadisin tahricine bk.
[277] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/83-84.
[278] Sened:
Sahih: Müsned, V/10, H.no: 19994; İbn Mâce, Fiten, 6, H.no:3946 (Bûsırî. "Şayet Hasan, Semüra'dan duymuşsa isnadı sahihtir" der).
Ctindeb/Cündüb b. Abdullah el-Kasrî'den (ftadıyattahti anh) şahidi için bk. Müslim, MesScid,261.
Cündeb/CündUb b. SUfyan'dan (Radıycdlahü anh) şahidi için bk. Müslim, Mesâcid, 262; Tirmizî, Salât, 165, H.no:222 (hasen-sahih);
Hadisin şâhidleri için 167/1037. hadisin tahricine bk.
[279] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/84.
[280] Umûme kelimesi amcanın çoğuludur ya da masdardır. Bk. Râzî, Muhtar. Bazı rivayetlerde geçen dediler mânâsındaki fiil cemi gelmektedir. Bu nedenle amcalar şeklinde terceme edildi. Bk. Beyhakî, 1/399.
Burada sahabenin meçhul olması zarar vermez, zira hepsi adalet (dinî konularda dürüstlük) sıfatıyla muttasıftır. Bk Azimâbâdî, Avnü'l-ma'bûd, IV/13.
[281] Sened:
Sahih: Müsned, V/57, H.no:20458; İbn Ebİ Şeybe, 1/292, H.no:3354: Heysemî, senedinde Ebû Umeyr b. Enes'in bulunduğunu, Ebû Bişr Ca'fer b. Ebî Vahşİyye'nin hâricinde kendisinden hadis rivayet eden bir talebesinin bulunmadığını, diğer râvilenn ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/39-40.
Yatsı ve sabah namazına cemaate devam etmeyi öğütleyen ve buna devam etmeyenleri nifak vasfı İle uyaran diğer rivayetler:
a-Ebû Hüreyre'nin {Radıyaltahü anlı) rivayeti: Bir sonraki 171/1041. hadis.
b-Enes'in (Radıyallahii anh) rivayeti:
Müsned, III/151, H.no:l2124; Heysemî, senedindeki râvilenn ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma MI/39.
C-Hz.Âişe'den (RadıyallahÜ anhâ):
A/üinerf, VI/80, H.no:24387; A>/i £M Jeyte, 1/293, H.no:3356; /frn Mâce, Mesâcid, 18,H.no:796.
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Evsafına* naklettiğini, senedinde zayıf olan Zekeriyâ b. Manzûr'un bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40.
d-lbn Ömer'den (Radtyallahii anhüınâ):
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Evsafında naklettiğini, senedinde zayıf olan fakat yalanla suçlanmamış bir râvinİn bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40.
İbn Ömer'den (Radıyallahii anhamâ) şu nakil de rivayet edilir: (tü-)ij _^
An Ebî Şeybe, 1/292, H.no:3353; Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nİn naklettiğini, Taberânî'nİn râvilerinin sika olduklarını belirtir. Aynca Bezzâr'ın da sika râvilerle ve lafzı ile naklettiğini söyler. Bk. Mecma', 11/40.
e-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahii anh):
Heysemî, hadisi Taberânî'nİn Kebîr'inde naklettiğini, senedindeki Neha'lı hakkında bilgi veren birini görmediğini, fakat bir başka tarikte isminin Câbİr olarak verildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/40. Aynca bk. Elbânî, es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1474. îbn EbîŞeybe'nİn lafzı:
İbn Ebî Şeybe, 1/292, H.no:3355; Görüldüğü gibi bu senedde Ebu'd-Derdâ'dan nakleden İbn Ebî Leylâ'dır.
f-lbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı):
Heysemî, hadisi Taberânî'nin ATe&Vinde naklettiğini, râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', H/40. İbn Mes'ûd'dan bir rivayet 1522/2392. hadiste zikredilecektir. g-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anlı);
M«i«erf, V/I41, H.no:21169; Benzer rivayetler için bk. V/140, H.no:21162-21163; V/141, H.no:2I171 (müphem râvi bulunduğu için senedi zayıftır); V/141, H.no:2I170 (z.) (Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Ebû Basîr ve oğlu Abdullah b. Ebû Basîr'in Übey b. Ka'b'dan hadîsi başlığı altında bu konudaki rivayetlerin hepsi verilmiştir. Bk. V/140-141, H.no:21162-2U71 Abdullah'ın ziyâdeleri 21164. hadisten itibaren sonuna kadar devam etmektedir). Ebû Dâvûd, Salât, 47, H.no:554; Nesâî, İmamet, 45, H.no:841; Dârimi, Salât, 53, H.no:1273; İbn EbîŞeybe, 1/292, H.no:3352; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şiiyûh, s.160.
h-Ebû Ümâme'den (Radtyatlaha anlı):
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Keöîr'inde naklettiğini, senedinde zayıf olan Mesleme b. Ali'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/40. Elbânî bu hadisi kuvvetlendirmiştir. Bk. ed-Daîfe, 1/366, H.no:364.
ı-Enes b. Mâlik aracılığı İle Hz.Ömer'den (Radtyallahü anhlimâ);
İbn Mâce, Mesâcİd, 18, H.no:798 (Senedinde irsâl/kopukluk ve zafiyet vardır. Çünkü Tirmizî ve Dârekutnî: "Umara b. Gariyye Enes'e yetişmemiş, onunla karşılaşmamıştır. İsmail b. Ayyaş ise tedlis yaptı" derler); Hz. Ömer'in bu hususta şu sözü nakledilir:
Bk. İbn EbîŞeybe, 1/293, H.no:3358-3361.
[282] Bu namazların cemaatle kılınması kastedilmiştir. Zira bu vakitler insanların yorgunluk ya da istirahat zamanları olduğu için mescide gitmek fedakârlık ister, bilhassa münafıklara bu zor gelmektedir. Rasûlullah'ın bu konuda ağır tehditleri bulunmaktadır. Bk. Müsned Trc. H. no: 171/1041.
[283] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/84-86.
[284] sened:
Sahih: Müsned, 11/479-480, H.no:10İ68; Benzer rivayetler için bk. 11/416, H.no:9353; 11/525-526, H.no:10748; 11/537, H.no:l0877; 11/539, H.no:10904; 11/531, H.no:10821; 11/472, H.ııo: 10056-10057; 11/314. H.no:8134; 11/244, H.no:7324; 11/377, H.no:8889; 11/533, H.no:l0840; 11/466, H.no:9974; 11/303, H.no:8009; H/278, H.no:7724; 11/236, H.no:7225; 11/367, H.no:8782; 11/376, H.no:8876; 11/374-375, H.no:8858; 11/424, H.no:9454:
Mâlik, Cemâat, 6; Nida, 3; Buhâri, Husûmât, 5; Ezan, 9, 32, 34, 73; Şehâdât, 30; Müslim, Salât, 129; Mesâcid, 252; Ebû Dâvûd, Salât, 46-47, H.no:548-549; Tirmizî, Salât, 48, 52, H.no:217 (Bu konuda Abdullah b. Mes'ûd, Ebu'd-Derdâ, İbn Abbas, Muâz b. Enes ve Câbir'den de nakiller vardır. Ebû Hüreyre'nin rivayeti ise "hasen-sahih"tir), 225; NesâU Mevâkît, 22, H.no:538; Ezan, 31, H.no:669; İmamet, 45, H.no:841; İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no: 797; Dârimi, Salât, 19, 53, 54, H.no:1215, 1276, 1277; İbn Hıbbân, V/527, H.no:2153; İbn EbîŞeybe, 1/292, H.no:335L İbn Huzeyme, 11/366, H.no: 1476.
Ayrıca bir önceki 170/1040. hadisin tahricine bk.
Bu rivayet 1521/2391,1311-1313/2181-2183. hadislerde zikredilecektir.
[285] Metindeki bu kelime; etinin birazı alınmış kemik mânâsmdadır. Bk. Bennâ, age. 11/283.
[286] Bazı rivayetlerde; evlerinde kılan topluluklar şeklinde geçmektedir. Bu nedenle tercemeye evleri açıklaması konuldu. Bk. Ebû Dâvûd, Salât 26, No549
[287] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/86-87.
[288] Sened:
Hasen: MZota/, in/438439, H.no:15560; Efcw Aîvûrf, Tatavvu', 12, H.no:1287 lafzı ile; £bd Ka'tö, IU/61, 66, H.no:1487, 1495; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/196. H.no:442; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/49.
Zebbân b. Fâid el-Mısrî el-Habrânî'nin (v.155/772) Tirmizî bir, Ebû Dâvûd üç, İbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise oluz beş rivayetini nakleder. Çoğunu da bu senedle nakleder. Tirmizî herhangi bir tenkitte bulunmamıştır. İbn Mâce'nin Zevâid'inde Bûsırî İbn Lehîa ve hocası Zebbân b. Fâid*i zayıf sayar. Bk. îbn Mâce, Cihâd, 24, H.no:2824; Zehebî ve İbn Hacer: "Faziletli, âbid ve iyi biridir; fakat hadisi zayıftır"derler. Bk.Kâşif, Trc.no: 1610; TaJtnt.Trc.no: 1985; Ebu'l-Vefâ Hâşiye'sİnde: "Yahya b. Main'in zayıf saydığını söyleyerek, Ahmed b. Hatibe)'in: "hadisleri münkerdir", Ebû Hâtim'in: "sâlihtir" sözlerini nakleder." "Sâlİh" terimi ta'dil lafızlarından biri olup kişinin sadece din ve takvasının kuvvetli oluşuna işarettir. Zabtının sâlih olmasını ifade etmez. "Hadisi sâlihtir" sözü böyle değildir.
Heysemî bu hadisi şu lafeı ile eserinde zikreder:
Ebû Ya'lâ, 111/61, 66, H.no:1487, 1495; Heysemî, hadisi Ebû Davud'un muhtasar olarak rivayet ettiğini, Ebû Ya'lâ'nin da naklettiğini, senedinde Zebbân'in bulunduğunu, bu râviyi cumhurun zayıf saydığını, Ebû Hâtim'in "sâlihtir" dediğini naklederek kalan diğer râvilerinin ise hadislerinin hasen olduğunu söyler. Bk. Mecma', X/105; Münzirî hadisin Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini belirterek İbn Hacer'in: "Her üç musannif Zebbân b. Fâİd tariki ile nakleder. Ben hadisi hasen saydım. Ancak bazıları sahih sayarlar" dediğini nakleder. Bk.Terğîb, 1/178, H.no;669.
Hadisin şâhidleri:
a-Enes b. Mâlik'ten (Radıyalİahii anh) şahidi:
Tirmizî, Salât, 59, H.no:586 (hasen-garib); Enes'ten nakledilen bir başka rivayet:
Heysemî, hadisi Ebû Ya'lâ'nm naklettiğini, senedinde Yezid er-Rakâşî'nin bulunduğunu, bu râviyi cumhur zayıf saydığı hâlde sika kabul edildiğini ifade eder. Bk. age., X/105.
£ö« Dâvûd, İlim, 13, H.no:3667; Heysemî, hadisi Ebû Davud'un muhtasar olarak rivayet ettiğini Ebû Ya'lâ'nm da naklettiğini, senedinde Muhtesib Ebû Âİd'İn bulunduğunu, bu râviyi İbn Hibban'ın sika, diğerlerinin zayıf saydığını, kalan diğer râvilerinin ise sika olduklarım söyler. Bk. age., XA05; Münzirî hadis hakkında bir tenkitte bulunmamıştır. Bk. age., 1/178, H.no;668;
b-Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/255, H.no:22094; V/261, H.no:22!55; V/253-254, H.no:22085 (Ali b. Zeyd ve Ebû Tâlib ed-Dubâî sebebiyle hasen); Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberânî'nİn naklettiğini senedlerinin hasen olduğunu belirtir. Bk. age., X/104; Münzirî isnâ dinin hasen olduğunu söyler. Bk.age., 1/178, H.no:671; Bu hadis "Zikir ve Dualar" bölümünün 104/4833, "Geçmişlerin Kıssaları" konusunun ise 7/9386. hadisi olarak gelecektir. Ebû Ümâme'den (Radıyallahu anlı) bir başka rivayet:
Heysemî ve MUnzirî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini isnadının ceyyid olduğunu belirtirler. Bk. age., X/104; age., 1/179, H.no:672; Abdullah b. Amir'in Utbe ve EbÛ Ümâme'den merfu olarak naklettiği rivayetlerden biri de şudur:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Ahvas b. Hakim'İn bulunduğunu, bu râviyi Iclt'nin sika, diğerlerinin zayıf saydığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını, bazılarında ihtilâf olsa da bunun zararlı olmadığım söyler. Bk. age., X/104-105; MUnzirî, age., 1/179, H.no:674;
Münzirî, Beyhâkî'nin EbÛ Ümâme'den:
lafzı ile naklettiğini söyler. Bk.age., 1/178, H.no:670; Bennâ, İbn Ebi'd-Dünyâ'nın da benzer bir lafızla naklettiğini ifade eder. Bk. Bulûğu 'l-emânît 11/284. C-Hz. Ali'den (Radıyaltahü anh) şahidi:
, 1/147, H.no:1250; 1/144, H.no:1218; Bezz^r, 11/210, H.no:597; Makdisî, Muhtara, 11/196-197, H.no:578-579 (şâhidieri ile hasendir); Heysemî, senedinde ihtilât etmiş bir râvi olan Atâ b. es-Sâlb'in varlığına dikkat çeker. Bk. age., 11/36; X/107. (Bu rivayet 38/908. hadisin şâhidlerinde de zikredildi).
. d-fbn Ömer'den (Radıyallahu aııhümâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin £v^û/'ında naklettiğini, senedinde Fadl b. Muvaffak'ın bulunduğunu, bu râviyi tbn Hıbban'ın sika, Ebû Hatim er-Râzî'nin zayıf saydığını, kalan diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Bk. age., X/105; Münzirî de aynı görüştedir. Bk. age., 1/179, H.no:673.
e-Hz. Âişe'den (Radıyallahu anhâ) merfû olarak şahidi:
Heysemî, hadisi Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin Evsafında naklettiğini, senedinde Tayyİb b. Süleyman'ın bulunduğunu, bu râviyi tbn Hıbban'ın sika, Dârekutnî'nin zayıf saydığını, Ebû Ya'lâ'nın diğer râvilerinin ise sahih ricali olduklarını söyler. Bk. age., X/105; Münzirî, age., 1/179, H.no:675.
f-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyallahu anh) merfû olarak şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin tfe&fr ve £vra/'ında naklettiğini, senedindeki râvilerin hepsinin zayıf olduklannı belirtir. Bk. age., X/105-106.
g-Abbas b. Abdulmuttalip'ten (Radıyallahiianh) merfû olarak şahidi: Heysemî, hadisi Bezzâr ve Taberânî'nin rivayet ettiklerini, Taberânî'nin:
Lafzı ile naklettiğini, her İkisinin de isnadında zayıf olan Muhammet! b. Ebû Humeyd'in bulunduğunu belirtir. Bk. age., X/106;
h-Hasan b. Ali'den (Radıyallahü anhtimâ) şahidi:
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Sağîr ve Evsaf'ında naklettiğini, senedinde aslında sadûk olduğu hâlde hafızası sebebiyle zayıf sayılan Hasan b. Ebû Ca'fer el-Ca'ferî'nin bulunduğunu, kalan diğer râvilerin sahih ricali olduklarını belirtir. Heysemî Bezzâr'ın Hasan b. Ali'den rivayet ettiği uzun bir kıssa ile naklettiği hadiste (ki konumuzu ilgilendiren lafzıdır) metruk olan Saîd (Sa'd) b. Tarifin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', X/106; Beyhakî, Şuabü't-îmân, 111/85, H.no:2958 lafzı İle. ı-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi:
Heysemî, hadisi Bezzâr'ın naklettiğini, senedinde zayıf olan İbn Alkame'nin âzâdlığı Humeyd'in bulunduğunu belirtir. Bk. age., X/106-I07; Münzirî, age., 1/179, H.no:676;
Ebû Hüreyre'den sabah namazından sonra ne okunacağına dair rivayet de nakledilir:
Sehv, 96, H.no:1352; es-Sünenü't-kübrâ, 1/403, H.no:1277; VI/41, H.no:9968-9969; Amelü'l-yevm, s.201-202, H.no:140-141. Ebû HUreyre'den Duhâ namazı ile ilgili rivayet İleride 1118/1988. hadiste zikredilecektir. İ-Hz. Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Tirmizî, Deavât, 108, H.no:356i (Senedindeki Ebû İbrahim Hammad (Muhammed) b. Ebû Humeyd el-Ensârî el-Medînî hadiste zayıftır); Münzİrî hadisin Tirmizî, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve İbn Hıbbân tarafından nakledildiğini söyler. Bk. age., 1/179, H.no:676.
j- Câbir b. SemUra'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.173/1043. hadis.
k-Bilâl ve tbn Mes'ûd'un (Radıyallahü anhümâ) bu sünneti uyguladıklarını gösteren rivayetler:
Heysemî, birinci hadisi Taberânî'nin naklettiğini, râvilerinin sika olan Müdrik b. Avf el-Becelî'nin dışındakilerin sahih ricali olduklarım belirtir. İkinci rivayeti de Taberânî'nin naklettiğini, râvilerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk. age., X/107.
[289] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/87-91.
[290] Sened:
Sahih: Müsned, V/107, H.no:20935; Benzer rivayetler için bk. V/100, H.no:20844 V/101, H.no:20864 (&& J^ ü\) lafzı iie; V/107, H.no:20930; V/91, H.no:20736; V/97, H.no:20810; V/10Î, H.no:20857; V/107, H.no:20930; V/88-89, H.no:207l3; V/91, H.no:20737 (Mükerreri) V/105, H.no:20901; Müslim, Mesâcid, 286:
Fezâil, 69; fiiî DâviW, Tatavvu', 12, H.no:1294; Edeb, 26, H.no:4850 lafzı ile; Tİrmizî, Cum'a, 59, H.no:585 (hasen-sahîh); Nesâî, Sehv, 99, H.no:1355-1356; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. 11/216, H.no:l885; Beyhakî, es-Sünenü'İ-kübrâ, 11/186. Heysemî, hadisi Taberânî'nin Sağîr'inde naklettiğini, râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', X/lO7; Münzirî, Terğîb, I/I80.
[291] Bazı rivayetlerde lafzı ile nakledilmektedir. Bk. Müslim, Mesâcid, 670.
[292] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/91.
[293] sened:
Sahih: MOsned. 11/375-376, H.no:8869; Benzer rivayetler için bk. 11/280, H.no:7752 (mükerreri) 11/270-271, H.no:7652; 11/260, H.no:7529; 11/254, H.no:7453; 11/254, H.no:7451; 11/241, H.no:7282; 11/236, H.no:7215; 11/474, H.no:10085; 11/348, H.no:8569; 11/459, H.no:9880; 11/399. H.no:9155; A/â//fc, Vukût, 15; Buhârİ, Mevâkît, 29; Müslim, Mesâcid, 161 Ebû Dâvûd, Salât, 152, H.no:893, 235, H.no:ll21; Tirmizî, Salât, 25, H.no:524 (hasen-sahih); Nesai, Mevâkît, 30, H.no:551-554, 556; İbn Mâce, İkâme, 91, H.no:1122; Dârimi, Salât, 22, H.no: 1223-1225.
/tn Mâce, İkâme, 91, H.no:1121; Nesâî, Salât, 41, H.no:1423; İbn Ömer'den nakledilen rivayet:
İbn Mâce, tkâme, 91, H.no:l 123; Nesâî, Mevâkît, 30, H.no:555; Mâlik, Salât, 238; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/379.
[294] Bu ek açıklama için bk. Musned Trc. H.no: 176/1046.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/91-92.
[295] Sened:
Sahih: Mfcn^rf, 11/254, H.no:7451; Benzer rivayetler için bk. 11/306. H.no:8042, IV260, H.no:7529; 11/254. H.no:7453; IV399, H.no:9155; 11/282, H.no:7785 (İbn Abba: ve Ebû Hüreyre'den nakledilir); 11/474, H.no: 10055 (üii) lafzı ile; 11/462, H.no:9916; 11/236 H.no:7215; 11/254, H.no:7453; IV347, H.no:8551; IU348, H.no:8569; 11/459, H.no:9880 11/489, H.no:10288; 11/490, H.no:10308; 11/521, H.no:10698; 11/241, H.no:7282; 11/265 H.no:7584; 11/270-271, H.no:7652; 11/280, H.no:7752; 11/376, H.no:8869; Mâlik, Vukût, 5 Suftârî, Mevâkît, 28; Müslim, Mesâcid, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 5, H.no:412; Tirmizî, Salâı 23, H.no: 186 (Hz. Âişe'den de nakledildiğini söyleyen Tirmizî Ebû HUreyre hadîsinin "hasen sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 11,28, H.no:512, 513, 5l5,548 lafzı ile, 549; İbn Mâce, Salât, 2, H.no:699; Dârimi, Salât, 22, H.no: 1225.
[296] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/92-93.
[297] Sened:
Sahih: Müsned, 11/489, H.no:10288; İbn Huzeyme, H/94, H.no:986; III/174, H.no: 1851; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/399; İbn Hıbbân, IV/450, H.no:1581; IV/353, H.no:1487; Dârekutnî, 1/381; 11/10; Hâkim, 1/429, H.no: 1078-1079 lafzı ile (Hâkim sahih iki isnadla nakleder. Zehebî de buna muvafakat eder); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/379; Bennâ hadisi Hâkim ve Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 11/285. Heysemî, cuma namazı ile ilgili rivayete vererek hadîsin Ebû Ya'Iâ tarafından nakledildiğini, senedinde tenkide maruz kalan Haccâc b. Ertâd'ın bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', 11/192.
[298] Buradaki lafzı Hamze Ahmed Zeyn tahkikinde şeklinde (Bk. IX/450) ve Şuayb el-Arnavut tahkikinde şeklinde (Bk. XVI/225) zaptedilmistir.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/93.
[299] Sened:
Sahih: Müsned, VI/77, H.no:24370; Müslim, Mesâcid, 164 ziyâdesi ile; f, Mevâkît, 28, H.no:549; İbn Mâce, Salât, 11, H.no:700.
[300] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/93.
[301] Merğınânî, Hidâye, 1/40.
[302] Nevevî, MecmÛ'. 111/47; İbn Kudâme, Muğnî, 1/748; Desûkî, Haşiye, 1/182.
[303] Hâkim, 1/408 H.no: 340/1013 (Zehebî; sahih dedi.).
[304] Hâkim, 1/408 H.no: 341/1014 {Zehebî; sahih dedi.).
[305] Aliyyü'1-Kârî, Fethu babi'l-ınâye, 1/190.
[306] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/94.
 
Üst Ana Sayfa Alt