Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Nazar Ber-kadem /bakışını Kendi Adımlarına Yöneltmek

C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
forumda yeni olduğum için konuyu yanlış yere açıyorsam özür dilerim.ama tasavvufcuların önerdikleri şeyleri irdelemek istiyorum.alıntı yaptığım yerden okuyunca çok doğru diye tasdikliyorum.

Nazar ber-Kadem
Bakışını kendi adımlarına yöneltmek

Yürürken gözlerin kendi ayaklarında olması, kişinin bakışını ve dikkatini kendi adımlarına yöneltmesi anlamına gelen nazar ber-kadem, özellikle yolun başındakiler için uyulması gereken zahirî ve bâtınî bazı edepleri ifade eder.

Önüne, yere veya ayaklarına bakarak yürümenin istenmesi, dikkat ve ilginin dış dünya üzerine toplanmaması içindir. Çünkü etrafa bakmak, çevre ile lüzumundan fazla ilgilenmek kalbi olumsuz etkiler, Allah’ın zikrinden alıkoyar. Görülen her suret, dikkatin yöneltildiği dünyevî her iş ve olgu kalbi perdeler. Perdelenen kalp ilahî tecellilerden mahrum kalır, huzur ve sükununu yitirir, dil ile yapılan zikre iştirak edemez.

Halbuki Allah’ı kalp ile yahut kalpten anmak esastır. Zikir kalpten olmayınca en temel kulluk vazifeleri bile ağır gelir insana. Sürekli sağa sola takılan göz, tecessüs hastalığının ve dünyaya meylin alâmetidir. Lüzumsuz, faydasız, hatta zararlı şeyleri de görür ve mutlaka masivanın ağına düşürür sahibini. Masivaya ilgi tefrikaya, yani kalbin dağılıp parçalanmasına yol açar ve tefrikanın olduğu yerde tevhit olmaz. Nazar, nazar edilen şeydeki zulmeti kalbe aktarır. Hele de bu, Rasulullah s.a.v.’in “İblis’in zehirli oklarından bir ok” diye nitelediği, harama yönelmiş bir nazarsa, kalbin ölümü bile söz konusudur.

İşte bütün bu tehlikelere karşı nazar ber-kadem, kalbi muhafaza için nazarı, dolayısıyla dikkat ve ilgiyi dış dünyadan kesmenin zahirdeki yöntemi, yürürken gözleri ayaklarımıza sabitlemektir.

Nazar ber-kadem Hz. Peygamber s.a.v.’in yürüyüşünün de tarifidir aynı zamanda. Zira Âlemlerin Efendisi, vücudunun üst kısmını ve başlarını hafifçe öne eğerek, gözleri yere bakar halde tevazu ile ama seri adımlarla yürürdü. Sağa sola bakmaz, bir tarafa bakması gerektiğinde o tarafa bütün vücuduyla dönerlerdi. Nazar ber-kadem esası bu yönüyle, yolu Rasul-i Ekrem s.a.v. gibi yürüme çabasının, Sünnet’e uyma hassasiyetinin gereğidir.(peygamberimizin böyle bir uygulaması var mıdır?tasavvufcuların uydurması mıdır?) Kaldı ki yol madem ancak O’nun izlerini takiple kat edilebilmektedir, dikkatin adımlara yöneltilmesi, bu izleri gözetme titizliğinin de nişanesidir. Zira adımımızı nereye attığımıza bakmayınca, bastığımız izler O’nun mudur, değil midir, anlama imkânımız yoktur.

Yürürken atılan adımlara dikkat, yol alma niyet ve çabasındaki samimiyetin de gereğidir.Tökezleyerek düşmek, yoldan çıkmak, yanlış istikamete sapmak tehlikesine karşı tedbirdir.

Nazar ber-kadem nihayet bir tevazu eğitimidir. Dik ve böbürlenerek yürümek nasıl kibir eseri ise, ayakların ucuna bakarak yürümek de tevazu eseridir. Kişi başlangıçta alçakgönüllü değilse bile, nazar ber-kadem ile zamanla tevazu sahibi olur denilmiştir.şirk batağında dediğiniz tasavvufcuların bu prensibine bizim de uymamız yanlış olur mu?
 
M Çevrimdışı

muaz talha

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum.

Ben genel olarak (kendimin de içine düştüğü) bir hataya değinmek istiyorum. Tasavvufun iç yüzünü öğrendikten sonra, tasavvuftan bizlere gelen her öğretiye tepki verir olduk. Oysaki tasavvuf eğitimindeki bir çok unsur, zaten Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinde yer alan şeylerdir. (Şirk ve bidat içerikleri hariç tutuyorum)

Bizler itikadımızı temizlemeye çalışırken tasavvufla birlikte, tasavvufla birlikte adı anılan her şeyi düşünmeden itiyoruz. Yararlıyı, yararsızdan iyi ayırmalı, tasavufçuların yaptığı herşeyin de sofilere ait olmadığını bilmek gerekiyor. Esas olan sünnette yeri var ise, bu ehl-i sünnetin yoludur.

İtikadı bozuk olan kişiler yapıyor olsa da, sünnetin değeri değişmez.

_________________________________________________

Yolda, çarşıda yürümek bile insanın kişiliği için ölçü olabilir. Kur’ân-ı Kerim’de, büyüklük taslayarak yürüme yasaklanmaktadır:

“Yeryüzünde şımarıklık taslayarak yürüme. Çünkü sen ne yeri delebilirsin ve ne de boyca dağlara erebilirsin.”1

“Allah’ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde sükûnetle, vakarla yürürler.”2

“İnsanlardan büyüklük taslayarak yüzünü çevirme, yeryüzünde çalımlı çalımlı yürüme. Şüphesiz ki Allah, her böbürlenen kendini beğenmişi sevmez.”3

Cenâb-ı Hak nasıl yürünmeyeceğini belirtirken, ne şekilde yürümek gerektiğini de ifade etmektedir:

“Yürüyüşünde mutedil ol, sesini alçalt…”4

Hz. Lokman’ın (a.s.) oğluna yaptığı tavsiyelerde de bu konuya yer verilmektedir:

“Yavrucuğum, böbürlenip çalımlı yürüme. Yolda yürürken, ne çok acele et, ne de ağır davran. Bu ikisi arasında ortalama bir ölçüyle yürü.”

Kur’ân-ı Kerim’in en iyi uygulayıcısı, şüphesiz, Peygamber Efendimiz’dir (asm).

Ebû Hureyre şöyle anlatır: “Resûlullah (asm), ayağının bütünü ile yere basardı, ayağında boşluk olmazdı. Bütün vücudu ile öne döner ve bütün vücudu ile geri dönerdi. Ne ondan önce, ne de ondan sonra O’nun gibisini (güzellikte) görmedim.”5

Hanımlara da özel bir tavsiye vardır. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Peygamberin (asm) hanımlarına şöyle buyurur: “Evlerinizde (vakar ile) oturun. Evvelki cahiliyet devri kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstere göstere yürüyüşü gibi yürümeyin.”6

Bu emirlerin sadece Allah Resûlünün hanımlarına ait olması düşünülemez. Onlar, mü’minlerin anneleri oldukları halde böyle olmaları istenirse, diğer Müslüman hanımlarından herhalde öncelikle istenir.

Grup halinde yürümelerde, bir kişinin önden veya arkadan yürümesi arkadaşları arasında tenkit sebebi olabilir. Devamlı önde yürümeyi gurura yükleyen, arkadan gelmeyi de yakınlarını kontrol eden bir göze bağlayanlar çıkabilir. Bu meselede Peygamberimizin (asm) uygulaması ortadadır. Sahabelerin arasında yürür, alçak gönüllülüğünü gösterirdi.
.

1- İsra Sûresi: 37.
2- Furkan Sûresi: 63.
3- Lokman Sûresi: 63.
4- Lokman Sûresi: 19.
5- El-Edebü’l-Müfred, 2:520.
6- Ahzâb Sûresi: 33.



alıntıdır.

sana katılıyorum kardeşim bende onların arasından çıktım elhmdl şirk ve bidatları hariç geri kalan hepsi islamın prensipleri ama ne yazıkki onlar kendi yollarına katmışlar
 
C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
tasavvufun heryanı şirk denemez o halde değil mi?yani şirk denilenden kasıt nedir bilmiyorum ama tasavvuf ehli olmak insanı kafir etmez sanırım.yanılıyormuyum?
ya da tasavvufun şirk olan kısımlarını uzun yazılara ihtiyaç duymadan (kısaca)nasıl anlatırsınız.?mesela tevessül şirktir,peygamber dahi aracı olarak konulamaz mı?
ya rabbii peygamberimizin hatrına bu günahkar kulunu da af eyle şeklinde bir dua şirk midir?
ya da rabıta denen olay şuna benzemez mi? biri küçük oğlunu çok sevmekte ve gurbette çalışmakda,kişinin oğlunu düşünüp hayal etmesi,onun halllerini göz önüne getirmesi şirk midir,değilse insan sevdiği hocasını neden düşünemez.? şirkse ben hergün şirke mi giriyorum, 4 yaşında hamzamı çok özlüyorum,sürekli oğluma düşünme(rabıta) halindeyim,yani ben küfürdemiyim şimdi?? acil yardım.
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
tasavvufun heryanı şirk denemez o halde değil mi?yani şirk denilenden kasıt nedir bilmiyorum ama tasavvuf ehli olmak insanı kafir etmez sanırım.yanılıyormuyum?
ya da tasavvufun şirk olan kısımlarını uzun yazılara ihtiyaç duymadan (kısaca)nasıl anlatırsınız.?mesela tevessül şirktir,peygamber dahi aracı olarak konulamaz mı?
ya rabbii peygamberimizin hatrına bu günahkar kulunu da af eyle şeklinde bir dua şirk midir?
ya da rabıta denen olay şuna benzemez mi? biri küçük oğlunu çok sevmekte ve gurbette çalışmakda,kişinin oğlunu düşünüp hayal etmesi,onun halllerini göz önüne getirmesi şirk midir,değilse insan sevdiği hocasını neden düşünemez.? şirkse ben hergün şirke mi giriyorum, 4 yaşında hamzamı çok özlüyorum,sürekli oğluma düşünme(rabıta) halindeyim,yani ben küfürdemiyim şimdi?? acil yardım.

(tahmin ettiğim kişi misiniz bilmiyorum, neyse bunun da bir önemi yok)
tasavvuf bizatihi şirk olsa idi bidatçi tasavvufçuların düştüğü küfre ve işledikleri bidatlere karşı duran ibni teymiyye tasavvuf ehli olduğu bilinen abdulkadir geylani(rahmetullahi aleyh) ye de karşı çıkardı "bu da onlardan biridir" derdi. dememiştir, aksine abdulkadir geylani nin şirk ehli tasavvufçulardan ayrı olduğunu belirtmiştir. bu sadece bir örnek.

tasavvufçuların rabıtası ile sizin oğlunuzu düşünmeniz arasında dağlar kadar fark var. tasavvufçular rabıta denen ibadet ile şeyhleri aracılığı ile Allah'a yakınlaştığını sanmaktalardır. oysa seleften hiçbir kimse böyle bir sapıklığa girişmemiştir. işin şirk olan kısmı hayal etme değil Allaha yaklaştırdığını sanıp o kişilerden feyz aldığını zannetmektir.
 
C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
(tahmin ettiğim kişi misiniz bilmiyorum, neyse bunun da bir önemi yok)
tahmin ettiğiniz kişi olmadığımdan emin olabilirsiniz, ilk defa geldim.

tasavvufçuların düştüğü küfre ve işledikleri bidatlere karşı duran ibni teymiyye
sanırım bizim ehli sünnet alimleri arasında ibni teymiyye den başkalarıda vardır.teymiyyenin tasavufculara şirk içindeler demesi ile islam alimlerinin teymiyye için ilmi aklının önüne geçmiştir demeleri arasında pek fark yoktur,taymiyenin görüşüne göre tasavvufa karşı olan kişi imamı rabbaninin görüşüne görede benimsemesi gerekir.kaldı ki teymiyye hutbe okuduğu yerden basamaklardan inerken Allah benim indiğim gibi arşa iner demiştir.

şu yukardaki adam ferid aydın mı ne ise o nakşibendilik hakkında öyle konuştu diye nakşibendiliğe hayır desek, nakşibendiliğin iyilik ve güzelliklerini anlatanlara da inanmak gerekecektir.nakşiliğe şirk diyenlerin onlarca misli alim nakşidir zaten.
ama biz nakşilik hakmı batılmı diye sormuyoruz(m) nakşilikde 11 kandil denen maddelerin hepsini okudum,bir müslümanın gerçekten uygulayabilse bahtiyar olabilecği şeyler olarak gördüm.şirk olan nakşiliğin bu kandillerine uymak belkide her müslümanın ulaşabileceği/ulaşmak istediği şeylerdir.anlamadığım kısım bütün bunları bilen ve böyle güzel kaideler koyan o evliyalar nasıl böyle bir hataya düşmüş?? ve nasıl oluyorda yüzlerce yıldır,yüzlerce alim bu yolda yürümüştür.
sanırım sorun günümüzde eski zamanlarda ki gibi (hani evliya filimlerinde izlediğimiz) tekke ve dergahlar olmadığından müridlerin aslında ulaştırılmaya çalışıldığı manevi terbiyelere ulaştırılamamasıdır.
bilindiği gibi değişik ictihadlarda bulunmuş alimlerin herhangi birinin fetvasına göre amel etmek serbesttir.ama kimse kalkıp doğrusu bizim yaptığımız diğerleri hep sapıktır diyemez.öyle olsaydı tasavvufa şirk diyen teymiyye'ye,, sapıtmıştır,ehli sünnet çizgisinden çıkmıştır diyen alimlerde vardır.
umarım söylemek istediğim anlaşılmıştır.
amacım;11 kandil iyi bir müslüman olarak kendimi yetiştirdiğim en zirvede ulaşabileceğim son noktadır.daha fazlasını yapmaya muktedir olabileceğimi sanmıyorum.
sorduğum 11 kandile(nakşiliğin yol göstergesi) uymak beni şirke sokarmı,nihayetinde bunu tasavvufcular sürekli söylemekteler.
selam ve dua ile.
 
A Çevrimdışı

Abdullah ed-Dımeşki

Üyeliği İptal Edildi
Banned
kaldı ki teymiyye hutbe okuduğu yerden basamaklardan inerken Allah benim indiğim gibi arşa iner demiştir.

Bunu müşrik hocan Cübbeli ve Konya'da Mevlevilerle Sema ettim diyen kefere İbn Batuta'dan değilde, İbn Teymiyye'nin kitaplarından nakil ile ispatla.

Ben böyle olmadığını sadece bir nakil koyacağım. Sende dediğini ispatla, delilin varsa.

İbn Teymiyye dedi ki : Allah'ın isim, sıfatları hakkında şu bir vakıadır ki, ümmetin selefi ve imamlarının yolu, keyfiyetlendirme, BENZETME (temsil), değiştirme (tahrif) ve ta'tîl olmaksızın Allah'ın kendisi hakkında isbat ettiği sıfatları isbat etmektir. Akide et-Tedmuriyye
 
C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
Allâh’ın bir yerden bir yere göç ettiğini, hareket ettiğini ve göğe indiğini iddia etmesidir.

Bu görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul

* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki : “Biz Allâh hakkında hareket eder ve Yaratılmış sıfatlar ve arazlar onun zatında olur deriz.”

• “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında onun gibi ‘Mücessim’ olan Daremi’nin sözünü onaylayarak diyor ki: ”Hay ve Kayyum dilediğini yapar, dilerse hareket eder, dilerse aşağı iner ve yukarı çıkar, dilerse tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur. Çünkü Hay ile ölünün arasında fark hareket etmesidir.”

ibni teymiye, kitab-ül arş isimli eserinde, “allah arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için resulullaha da yer bırakır” diyor. essırat-ul-müstekim kitabında da, ibni abbas gibi büyük sahabilere kâfir demiştir. (keşfüzzunun)


el-ubudiyyet kitabında ise, allahü teâlânın ismini zikretmenin bid’at ve dalalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır.
(arş kadimdir) diyor. (akaid-i adudiyye şerhi)
(şam camiinin minberinden inerken “allah gökten yere, benim indiğim gibi iner” dedi.) [ibni battuta -tuhfetünnüzzar tarihi] sanırım iki mavi yazı arasında aşırı bir fark yok,illa aynı kelimeler kullanılmadan da aynı şey anlatılabilir.ama benim teymiye ile bir alıp veremediğim yok.çünkü zerre kadar hayrın ve şerrin cezasız kalmayacağı o güne imanım tamdır.herkes yaptığına kavuşacak. bana kem gözle bakmanıza gerek yok,elhamdülillah müslümanım, teymiye hakkında kendime ait olmayıp alimlerin bir sözünü aktardım diye tekfir etmeyeceksiniz sanırım.çünkü aşağıdaki alıntı yaptığım talihsiz kişi sanırım sofileri islam dininden görmüyor.en büyük günahı işlyen dahi tekfir edilmezken sofilere bu kin niye anlamış değilim.

yanlış anlaşılmasın yukarda müşrik cübbeli hocan falan diye söze girişmiş biri, cübbelinin talebesi falan değilim.
kabak tadı verdi artık bu sofilerin ibn teymiyye ye iftiraları.
biri de bu talihsiz sözleri yazmış, dedikki
teymiyyenin tasavufculara şirk içindeler demesi ile islam alimlerinin teymiyye için ilmi aklının önüne geçmiştir demeleri arasında pek fark yoktur,taymiyenin görüşüne göre tasavvufa karşı olan kişi imamı rabbaninin görüşüne görede benimsemesi gerekir

ne imamı rabbaninin ne de teymiyenin kitaplarını okumuş değilim,internetten ulaşılan bilgileri okumuştum.
 
C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
bunlar tasavvufcu fasıkların iftiraları..madem kitaplarını okumadın neden iftiraları kopyalıyorsun
iftira olduğunu nerden bileyim. dedikki biri böyle birşey yazmış internet sitelerinde,sizde deyinki ben şu kitapları 1-Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul okudum,ve teymiyye ye isnad edilen o cümleleri göremedim. o zaman tamamdır.Allah'tan korkuyorsanız okumadan nasıl iftira veya yalan dersiniz ?

ahirette bu yalanların hesabını vereceğinide hesap et
inşallah alıntı yaptığımız için mesul olmayız,uyardığınız için teşekkür ederim,ama teymiye demiştir diye bir diretmem yok,okuduğum yazıda öyle yazıyordu aklımda kalmış, kaldı ki o cümleyi teymiyeye hakaret için değil nasılki tasavvuf şirktir diyenler var şirk değildir diyenlerde var şeklinde yazmıştım.teymiyyenin tasavufculara şirk içindeler demesi ile islam alimlerinin teymiyye için ilmi aklının önüne geçmiştir demeleri arasında pek fark yoktur,taymiyenin görüşüne göre tasavvufa karşı olan kişi imamı rabbaninin görüşüne görede benimsemesi gerekir... ve böyle bir kıyas yapmıştım,
tartışma ortamlarından nefret ederim,çünkü internette herkes bir alim oldu başımıza.
 
A Çevrimdışı

Abdullah ed-Dımeşki

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Allâh’ın bir yerden bir yere göç ettiğini, hareket ettiğini ve göğe indiğini iddia etmesidir.

Bu görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul

* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki : “Biz Allâh hakkında hareket eder ve Yaratılmış sıfatlar ve arazlar onun zatında olur deriz.”

Alçaklığının birinci delili. Kitabı okumadan yazmışsın. Arapçan var mı? Yok. İftira atıyorsun. Biz defalarca bu kitabı tahkik ettik. Şamile'dende kontrol ettik. Bir kere bulamadık. Sen iftiracı değil isen, hangi baskı, hangi sayfada göster. Bende bakayım. Var mı yok mu görelim.


• “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında onun gibi ‘Mücessim’ olan Daremi’nin sözünü onaylayarak diyor ki: ”Hay ve Kayyum dilediğini yapar, dilerse hareket eder, dilerse aşağı iner ve yukarı çıkar, dilerse tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur. Çünkü Hay ile ölünün arasında fark hareket etmesidir.”


Bu naklinde aslını kitapta bulamadık. Hangi baskı, hangi sayfa bunu yaz. Ve Darimi'ye şu yüzyıla kadar sizin gibi dinsizler dışında kim mücessime demiş. Bunuda yazarsan sevinirim. Subki onun hakkında ne demiş yazayım, belki İbn Teymiyye'ye zıt diye sevindiğiniz Subkinin sözünü görürsün.

Imam Tacuddin Es-Subki Es-Şafii El-Eşari soyle demistir: "Hira’nin hadis alimi ve guvenilir alimlerden… Derim ki(yani Subki der ki ): Darimi çokca ilim talebinde gezen birisi idi. Çokca yerleri gezmistir ve büyük ulema ile görüşmüştü. Ve hadisteki onun hocalarinda ise : Ahmed bin Hanbel ve Ali bin Medini ve Ishak bin Rahuyeh ve Yahya bin Muin’dir. Fıkıhtaki hocası ise Buviti’dir… ve Darimi’nin Cehmiyyelere reddiye yazdigi, ve Bişr El-Merrisi’ye reddiye yazdığı kitaplari vardir. O, Kerramiyye’lerin kendilerini nisbet ettikleri Muhammed bin Kirami Hira’dan kovmuştur. Ve o(yani kovulan Muhammed bin Kiram) Sicistani şehrinden olan bir mücessim idi… (Tabakatu Es-Şafiiyye).

Bu sözler, senin gibi akıl yoksunlarının kime tabii olduklarını bile bilmediklerinin delili.

ibni teymiye, kitab-ül arş isimli eserinde, “allah arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için resulullaha da yer bırakır” diyor. essırat-ul-müstekim kitabında da, ibni abbas gibi büyük sahabilere kâfir demiştir. (keşfüzzunun)

İbn Abbas'a kafir diyormuş? Ben iftira duydum da, bu kadar aşşağılık ve pis bir iftira duymadım. Şeyhulislam İbn Teymiyye sahabeye kafir diyen kafirdir, ona kafir demeyende kafirdir diyor Minhacussunne sinde, sahabeye kafir diyenlere reddiye için yazıyor bu kitabı. Senin gibi sahtekarlarda İbn Abbas'a kafir demiş diyor. Yazıklar olsun size, sizin tapındığınız iftiracı ilahlarınıza.

Ayrıca birinci sözüde yalanla karıştırıp aktarmışsınız. İbn Teymiyye diyor ki : Salihlerden bir kısmı dedi ki; Hesap gününde Allah Rasulullah s.a.v.'i yanına oturtur.

Evet bunu diyenler kimler sayayım sana : Ahmed bin Hanbel ( Hallal es-Sunne'sinde naklediyor. Ahmed'e denildi ki : Mücahidin hadisi hakkında ne dersin? Dedi ki : Ceyyiddir. (Yani sahihtir).

Bir başkası daha sayayım mı? Ebu Davud es-Sicistani ( Ebu Davud es-Sicistani dedi ki : Kim bu hadisi inkar ederse Cehmi'dir. İbn Ebi Yala Tabakat II/10 ( Men redde hadisu Mücahid fe huve Cehmiyyun.)

Bir tane daha, bu sefer Eşari'lerden. Kadı Müfessir Ebu Bekr b.el-Arabi. ( Ahkamul Kuran eserinde dedi ki :İşte Muhammed s a v ister cahiliye döneminde ister ondan sonra-Allah’ın ona bir ikramı lutfu ve yüceltmesinin eseri ile-Rabbine asla isyan etmemiştir.Rabbi lutfuyla onu en yüksek mevkiye yükseltmiştir. Böylelikle Rabbi onun kendisiyle beraber kürsisi üzerinde o hak günde, hüküm vermek için (mahlukatı arasında) oturmaya elverişli olsun diye en yüksek mevkilere yükseltmiştir. Kadı Ebu Bekir İbnu’l Arabi Ahkamu’l-Kur’an (III,1530).

Bir tane daha Müfessir yazalım. İmam Taberi ( Diyor ki : Mücahidin hadisi neden doğru olmasın? Taberi Camiu’l-Beyan (XV/114,145) )

Bu görüşte olanları saysam yüzleri bulacaktır. Sadece bir ikisini yazdım. Hanbelilerin ekserisininde görüşü budur. Mesela Hallal es-Sunne'sinde 90dan fazla rivayet naklederek, bu görüşte olan alimleri zikreder. Yine Hanbelilerden el-Acurri eş-Şeria kitabında bunu savunur. Yeri burası olsaydı, bunları burada uzun uzun yazardım. Ama yeri değil.


el-ubudiyyet kitabında ise, allahü teâlânın ismini zikretmenin bid’at ve dalalet olduğunu bildirmekte ve tasavvuf âlimlerine çirkin iftiralar yapmaktadır. (arş kadimdir) diyor. (akaid-i adudiyye şerhi)

Yalanın birincisi, İbn Teymiyye Allah'ı zikretmenin bidat olduğunu değil, sofilerin Hu-Hu diye anırmalarına bidattır diyor. Böyle bir zikri ne sahabe, ne de selef yapmıştır. İbn Teymiyye'nin meşhur olan güzelliklerinden biri, sabah namazından sonra güneş doğana kadar Rasulullah s.a.v gibi zikr etmesi, insanlara buna teşvik etmesidir. Bu yüzden dediğinin uyduruk olduğu buradan belli.

İkincisi buda bir iftira. Tek bir nakil nakledeceğim. Umarım bu alçaklığının hesabını göreceksin.

Şeyhulislam İbn Teymiyye yine şöyle demiştir : Allah ile beraber, ezeli birşey yoktur.Yaratılmış hiç bir şey katiyyen kadim değildir. Ezeli olan ancak Allah'tır. (Minhacus Sunne 8.cilt 272.sayfa.)

(şam camiinin minberinden inerken “allah gökten yere, benim indiğim gibi iner” dedi.) [ibni battuta -tuhfetünnüzzar tarihi] sanırım iki mavi yazı arasında aşırı bir fark yok,illa aynı kelimeler kullanılmadan da aynı şey anlatılabilir.ama benim teymiye ile bir alıp veremediğim yok.çünkü zerre kadar hayrın ve şerrin cezasız kalmayacağı o güne imanım tamdır.herkes yaptığına kavuşacak. bana kem gözle bakmanıza gerek yok,elhamdülillah müslümanım, teymiye hakkında kendime ait olmayıp alimlerin bir sözünü aktardım diye tekfir etmeyeceksiniz sanırım.çünkü aşağıdaki alıntı yaptığım talihsiz kişi sanırım sofileri islam dininden görmüyor.en büyük günahı işlyen dahi tekfir edilmezken sofilere bu kin niye anlamış değilim.


Bu iftiranıda yukarıda ki bir kardeş yanıtlamış.

yanlış anlaşılmasın yukarda müşrik cübbeli hocan falan diye söze girişmiş biri, cübbelinin talebesi falan değilim. biri de bu talihsiz sözleri yazmış, dedikki
ne imamı rabbaninin ne de teymiyenin kitaplarını okumuş değilim,internetten ulaşılan bilgileri okumuştum.

Okumadığın belli. Okumadığın halde alçakça iftiralar atıyorsun.

inşallah alıntı yaptığımız için mesul olmayız,uyardığınız için teşekkür ederim,ama teymiye demiştir diye bir diretmem yok,okuduğum yazıda öyle yazıyordu aklımda kalmış, kaldı ki o cümleyi teymiyeye hakaret için değil nasılki tasavvuf şirktir diyenler var şirk değildir diyenlerde var şeklinde yazmıştım.teymiyyenin tasavufculara şirk içindeler demesi ile islam alimlerinin teymiyye için ilmi aklının önüne geçmiştir demeleri arasında pek fark yoktur,taymiyenin görüşüne göre tasavvufa karşı olan kişi imamı rabbaninin görüşüne görede benimsemesi gerekir... ve böyle bir kıyas yapmıştım,
tartışma ortamlarından nefret ederim,çünkü internette herkes bir alim oldu başımıza.


Ne demek "Alıntı yaptığımız için mesul olmayız"? Sen nasıl böyle alçakça bir Müslümana, okumadan etmeden iftira edebiliyorsun? Sana Allah bunların hesabını tek tek soracak. Sen bir Müslümana demediği sözleri iftira olarak at, sonrada mesul olmayız de? İslam'ın bu konuda ki emri aşağıda ki ayettir.

“Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.” Nur/15

Allah'ın ayetleri senin gibilerine yeter.
 
C Çevrimdışı

cihad_38

Üye
İslam-TR Üyesi
Alçaklığının..senin gibi akıl yoksunları
nin gibi sahtekarlar
Hu-Hu diye anırmaları
bu alçaklığın
inşallah alıntı yaptığımız için mesul olmayız,uyardığınız için teşekkür ederim,
bu sözümüze
Ne demek "Alıntı yaptığımız için mesul olmayız"? Sen nasıl böyle alçakça
şeklinde cevap yazan, hu-hu = ALLAH-ALLAH, zikrine (öyle bir zikir yapıyorlar mı bilmem ama) anırmak diyen;
Allah bunların hesabını tek tek soracak
böyle dediği halde müslüman birine bunca hakareti yapıp sonra Allah'ın kendisini hesaba çekeceğini unutur sanan, müslümanım diye geçinen,kişiler de varmış.
uyardığınız için teşekkür ederim,ama teymiye demiştir diye bir diretmem yok,okuduğum yazıda öyle yazıyordu aklımda kalmış,
biz böyle demiştik ama tabi bu satırları okumayanlar,okuyup da görmezden gelenler istedikleri gibi hakaret etme ve saldırma hakkına sahiptirler.

bir ilmimizin olduğunu savunmadık ve okuduğumuz bir yerde böyle yazıyordu dedik,yanlış olduğunu insan gibi(insan gibi diyorum,çünkü üslubunuz müslümanlıktan önce insanlığa aykırı) anlatsanız;demekki doğrsu buymuş der ve teşekkür ederiz,Ama bu hakaretlerinizden dolayı ilahi huzurda sizden davacıyım.
alıntı yaptığım yazıları buraya koyarken İNŞALLAH MESUL OLMAYIZ temennisindeki İNŞALLAH kısmını almayıp kötü niyetli olarak lanse etmeye çalıştığınız için ayrıca davacıyım.hani o sövüp durduğun tasavvufcuların sitesinde gördüm şöyle yazıyordu ;EDEP YA HU !!

BAK KARDEŞİM NE GÜZEL AÇIKLAMIŞ,MÜSLÜMAN GİBİ,İSTERSEN BİRDE KENDİ YAZINA BAK,NE İNSAN NE MÜSLÜMAN GİBİ!!!

Burada bulununan insanların çoğunun bu meseleyi bildidiğini bilmeme rağmen senin için izah edelim inşaAllah.
......................

Yani İbn Batuta İbn Teymiyye hapise girdikten tam 1 ay sonra Şam'a girmiştir. Bu anlattığı olayın apaçık bir yalan olduğu ortadadır. "seyehatname" adıyla türkçesi basılmış olan bu kitabı okuyanlar içindeki uydurma hikayeleri muhakkak farketmişlerdir.
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bu sözümüze şeklinde cevap yazan, hu-hu = ALLAH-ALLAH, zikrine (öyle bir zikir yapıyorlar mı bilmem ama) anırmak diyen;
böyle dediği halde müslüman birine bunca hakareti yapıp sonra Allah'ın kendisini hesaba çekeceğini unutur sanan, müslümanım diye geçinen,kişiler de varmış.
biz böyle demiştik ama tabi bu satırları okumayanlar,okuyup da görmezden gelenler istedikleri gibi hakaret etme ve saldırma hakkına sahiptirler.

bir ilmimizin olduğunu savunmadık ve okuduğumuz bir yerde böyle yazıyordu dedik,yanlış olduğunu insan gibi(insan gibi diyorum,çünkü üslubunuz müslümanlıktan önce insanlığa aykırı) anlatsanız;demekki doğrsu buymuş der ve teşekkür ederiz,Ama bu hakaretlerinizden dolayı ilahi huzurda sizden davacıyım.
alıntı yaptığım yazıları buraya koyarken İNŞALLAH MESUL OLMAYIZ temennisindeki İNŞALLAH kısmını almayıp kötü niyetli olarak lanse etmeye çalıştığınız için ayrıca davacıyım.hani o sövüp durduğun tasavvufcuların sitesinde gördüm şöyle yazıyordu ;EDEP YA HU !!

BAK KARDEŞİM NE GÜZEL AÇIKLAMIŞ,MÜSLÜMAN GİBİ,İSTERSEN BİRDE KENDİ YAZINA BAK,NE İNSAN NE MÜSLÜMAN GİBİ!!!

......................
görüşlerin nedir bilmem çoğuna katılmam belki ama burada katılıyorum. biraz sakin olsak kardeşlerim, bu insan kazanmanın tebliğin değil kaybetmenin uzaklaştırmanın yoludur.
 
Üst Ana Sayfa Alt