Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Nikahı Bozan Söz ve Davranışlar Nelerdir ?

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

Nikah'ı Bitiren (Talak veya Fesih sebebiyle) Durumlar:

Malikî Mezhebine göre:

Fesih sebebiyle boşanma / ayrılma:

1- Nikâh akdi sahih değilse:
Meselâ kız kardeşle veya mahremlerden biriyle evlenmek, başkasının hanımıyla veya iddetini bekleyen kadınla evlenmek gibi.
2- Evlilikten sonra birbirlerine ebediyyen haram olmayı gerektiren bir hal meydana gelirse:
Meselâ, karı-kocadan birinin diğerinin usûlü veya furûundan biriyle şubhe ile hurmet-i musâhereyi icab ettirecek şekilde cinsî ilişkide bulunması gibi.
3- Liân sebebiyle ayrılma:
Çünkü "Liân yapanlar ebediyyen bir araya gelemezler." (Dârakutnî İbni Abbas'tan rivayet etmiştir. Bu manada pek çok hadis vardır. Neyla'l-Evtâr, VI, 271) hadisi gereğinde liân karı-kocanın ebediyyen birbirlerine haram olmasını gerektirir.
4- Hanımı müslüman olan kocanın İslâmı reddetmesi veya ehl-i kitab olmayan bir hanımın kocası müslüman olduktan sonra İslâm olmayı reddetmesi sebebiyle meydana gelen ayrılma:
Çünkü, bu sonradan meydana gelib evliliği ifsad eden bir hal gibidir.

Talak sebebiyle boşanma:

1 - Sahih veya fesadında ihtilaf olan evlilikte "talak" lafzının kullanılması halinde.
2- Sahih veya fesadında ihtilaf olan evlilikte ayrılığın hul ile meydana gelmesi halinde.
3- İlâ sebebiyle ayrılma halinde:
İlâ': Kocanın dört ay ve daha fazla hanımına yaklaşmamak üzere yemin etmesidir. Hanımın dava açması üzerine hakim emrettiği halde koca yemininden dönmez ise hakim bunları ayırır, bu ayrılık talaktır.
4- Koca denk olmadığı için ayrılma.
Bu ister hanım tarafından olsun ister velisi tarafından olsun aynıdır.
5- Koca nafaka temin etmediği veya kayıb olduğu için veya hanıma zarar verdiği ve kötü muamelede bulunduğu için meydana gelen ayrılma.
6- Karı-kocadan birinin İslâmdan çıkması sebebiyle meydana gelen aynlma:
Bu, Malikîlerde meşhur olan görüşe göre talaktır. Çünkü bu, İslâm'a tekrar dönmesiyle sona erebilecek ebedî olmayan haramlığı gerektiren arızî bir sebebden dolayı meydana gelen bir ayrılmadır. Böylece anlaşılıyor ki, ayrılıkların ekseriyeti talaktır.
(Bidayetu'l-Muctehid, II, 70; eş-Şerhu'l-Kebîr mâa'd-Desûki, II, 364)


Hanefi Mezhebine Göre :

Fesih ve Talak sebebiyle boşanma / ayrılma:

1- Kocası müslüman olduktan sonra muşrik hanımının müslüman olmaması sebebiyle hâkimin karı-kocayı ayırması:
Çünkü muşrik (ehl-i kitab olmayan) bir kadının müslümanın nikâhı altında bulunması caiz değildir. Ayrılma sebebi de kadın tarafından gelmiştir, kadının sebeb olduğu bir ayrılmada talak olmaz, çünkü kadının talak verme velayeti yoktur, bu yüzden bu ayrılık fesih sayılır. Ama İslâmı kabul etmeme koca tarafından olursa Ebu Hanife ve Muhammed'e göre bu ayrılma talak olur, Ebu Yusuf'a göre fesih olur.
2- Karı-kocadan birinin dinden (İslâmdan) çıkması.
3- Hakikaten veya hükmen ülkelerinin farklı olması:
Meselâ, karı-kocadan birinin müslüman veya zimmi olarak Dar-ı İslâmda diğerinin kâfir olarak dar-ı harbde kalması gibi. Bu hüküm irtidada kıyas edilerek verilmiştir, çünkü normal olarak birbirlerinden istifade etme imkanı kalmamıştır. Ama birisi muste'men olarak Dar-ı İslama geçer, diğeri kafir olarak Dar-ı harbde kalırsa ayrılık meydana gelmez.
Hanefilerin dışındaki fakihlere göre "ülke" farkından dolayı ayrılık vaki olmaz.
4- Erkek veya kız çocuğunun bulûğa erdiğinde velisinin kıydığı nikâh üzere kalıb kalmama tercihi:
Bu ayrılma ancak mahkeme kararıyla olur. Eğer ayrılma erkekteki uzvun kesik olması, erkeklik kudretinin olmaması, iğdiş edilmiş olması ve hunsalık gibi bir kusurdan dolayı kadının ayrılmayı tercih etmesi sebebiyle olursa, bu mahkeme yoluyla verilmiş bir talak sebebiyle ayrılmadır.
5- Azad olma tercihi:
Cariye azad edilir, kocası köle olarak kalırsa bu cariyenin o koca ile kalma veya evliliğe son vermekten birini tercih etme hakkıdır. Sırf bu tercih ile ayrılık meydana gelir. Çünkü ayrılık kadın tarafından gelen bir sebebe dayanmaktadır ki bu kadının kendini tercih etmesidir. Kadının kendini tercih etmesi talak olmaz, çünkü o talak hakkına sahib değildir. Ancak "muhayyere" meselesinde olduğu gibi talak hakkı kendisine devredilirse talak verebilir.
6- Dengi olmadığı veya mehir noksan olduğu için vaki olan ayrılma fesihdir, çünkü bu koca tarafından olmayan bir ayrılmadır, bunun talak sayılması mümkün değildir. Zira kocadan başkasının talak velayeti (hakkı) yoktur, o halde bu fesih olur. Bu ayrılma da "buluğ tercihi" gibi ancak mahkeme tarafından yapılır. Bunun dışında koca tarafından gelen veya onun sebeb olduğu bütün ayrılmalar her çeşidiyle talaktır. Hul'da bu cümledendir.

O halde Ebu Hanife ve Muhammed'e göre talakla feshin farkı şu kaide ile ifade edilebilir:
Kadın tarafından gelen bir sebeble meydana gelen her ayrılma fesih, koca tarafından gelen veya onun sebeb olduğu her ayrılma talaktır.
Ancak Ebu Hanife kocanın irtidadı sebebiyle meydana gelen ayrılığı fesih sayar. Çünkü o, murtedin kanı heder sayılması bakımından irtidadı ölüm gibi kabul etmektedir, ölüm sebebiyle olan ayrılığı da talak saymak mümkün değildir. Böylece görülüyor ki çoğunlukla ayrılmalar talaktır.

(Fethu'l-Kadîr, III, 21; el-Bedayi, II, 336-340; İbni Abidin, II, 571)

Şafîi Mezhebine Göre :

Talakın çeşitleri :
Herkesce bilinen sarih veya kinayî talak, hul, ilâ sebebiyle ayrılma ve hakim kararıyla ayrılma.

Fesih de 17 çeşittir:
- Kocanın mehir bulamayacak kadar fakir olması sebebiyle ayrılma.
- Üç gün muhlet verildikten sonra nafaka, giyecek ve mesken temin edememesi sebebiyle ayrılma.
- Liân sebebiyle ayrılma.
- Azad edilen cariyenin ayrılmayı tercih etmesi sebebiyle vâki olan ayrılma. (Cariye azad edilince davanın mahkemeye intikaline gerek kalmadan kocasından ayrılmayı tercih hakkı doğar. Ancak fiilî zifaftan önce efendisi ölüm hastalığında onu azad etmiş ise bu hak doğmaz.)
- Bazı kusurlardan (Ayrılma hakkını doğuran kusurlar şunlardır: Delilik, cuzzam, alaca hastalığı -Bunlar her ikisinde de olabilir-, kadının organında cinsî teması engelleyen bir et veya kemik parçasının bulunması, idrar yolu ile rahim yolunun birleşik olması, erkeğin uzvunun kesik olması, veya erkeklik kudretinin olmaması gibi haller.) dolayı mahkemeye muracaat edilib kusur sabit oldukdan sonra vâki olan ayrılma (kusur sebebiyle ayrılık derhal vâki olur, ancak bu kusur ınne = "erkeklik kudreti olmaması" ise, sabit olduğu günden itibaren bir sene ertelenir).
- Aldatılma sebebiyle ayrılma (Mekruh sayılan nikâhlardan biri de kocayı, kadının hür olduğunu, nesebinin sağlam olduğunu, müslüman olduğunu söyleyip aldatarak yapılan nikahtır. Bu halde fesih caizdir. Koca kendisini kandırandan mehir değil tazminat ister, çünkü onu bu borca sokan o adamdır. Meselâ bir adam akit esnasında kadının hür olmasını şart koşsa, sonra hür olmadığı anlaşılsa, o şahıs da cariye ile evlenmesi helâl olmayan birisi olsa bu nikâh batıldır, aksi halde sahihtir isterse alır, isterse reddeder. Kadının nesebi, şart koşulanın altmda bir seviyede çıksa, nikâh sahihtir, ama erkeğin nesebinden düşük çıkarsa adam isterse alır isterse reddeder. Tuhfetu't-Tulâb, sf: 220)
- Şubhe ile yapılan cinsî temas sebebiyle ayrılma -meselâ hanımının annesi veya kızı ile temas etmesi gibi- zifaftan önce veya sonra karı-kocanın veya birisinin esir düşüb köle olması sebebiyle ayrılma. (Çünkü kölelik sonradan meydana gelirse kişinin kendisine mâlik olma vasfını yok ettiğine göre masumiyetini haliyle yok eder.)
- Karı-kocadan birinin müslüman olması veya İslâmdan çıkması sebebiyle ayrılma.
- Nikâhı altında iki kız kardeş ve dörtten fazla hanım bulunduran kocanın müslüman olmasıyla vaki olan ayrılma.
- Köle olan karı-kocadan birinin diğerine mâlik olması (meselâ para ile satın alması), denklik olmaması sebebiyle ayrılma. -meselâ kadının kendisini evlendirecek kişiye izin verirken kocası hakkında her hangi bir özellik şart koşmaması fakat sonra kocanın, dengi olmadığının anlaşılması gibi-
- Bir dinden diğerine, meselâ yahudilikten hristiyanlığa intikal sebebiyle ayrılma.
- Henüz iki yaşını doldurmadan ayrı ayrı 5 defa emmek şartıyla meydana gelen süt kardeşliği sebebiyle meydana gelen ayrılma.

(Tuhfetu't-Tullâb, 236; Hâşiyetu'ş-Şerkâvi, II, 294-296)


Hanbeli Mezhebine Göre :

Fesih şu hallerde olur:
1- Talak lafzı veya talak niyeti olmaksızın yapılan hul.
2- Eşlerden birinin İslâmdan çıkması.
3- Bir kusurdan dolayı ayrılmak.
Bu kusur; ya cinnet ve sara hastalığı gibi her ikisinde de olabilecek bir kusur olur veya ana rahminin bitişik olması, temasa mani bir et veya kemik parçası bulunması, nefesi kokması, devamlı akan bir yara bulunması, anüs ile tenasul organı arasının yırtılmış olması gibi kadınlara mahsus bir kusur olabilir veya uzvun kesik olması, erkeklik kudreti olmaması gibi erkeklere mahsus bir hastalık olabilir.
Nikâhın feshi ancak mahkeme tarafından yapılabilir.
4- Eşlerden birinin müslüman olması.
5- İlâ sebebiyle mahkemenin ayırması.
Eğer dört ay olan ila muddeti geçmiş, koca hanımıyla temasta bulunmamış ve mahkeme kocaya talak vermesini emrettikten sonra boşamamışsa, mahkemenin ayırması fesih sayılır.
6- Liân sebebiyle ayrılma.
Çünkü liân eşlerin birbirine -mahkeme karan olmasa dahî- ebediyyen haram olmasını icab ettirir.
Talak sebebiyle ayrılma ise açıkça ve kinaye olarak söylenen "talak" lafızlarıyla meydana gelen ayrılmadır.
(el-Muğnî, VIII, 56 vd; Gayetu'l-Muntehâ, III, 46, 56, 103)

***

Hul'
Lugat manası: "Çıkarmak ve gidermek"dir.
Örfteki manası -"Ha" harfinin ötresiyle-: "evliliği ortadan kaldırmak" demektir.
Fıkıhta ise her mezhebin ıstılahında hul'un ayrı tarifi vardır.

Alimlerin çoğuna göre hul' câizdir, bir beis yoktur. (Bidayetu'l-Muctehid, II, 66; ed-Durrul-Muhtâr, II, 767; Muğni'l-Muhtac, III, 262; el Muğnî, VII, 51)
Çünkü karı-koca arasındaki uyuşmazlıklar, niza ve huzursuzluklar sebebiyle halk buna ihtiyaç duyar. Doğuştan gelen bedenî kusurlar, dinî, ahlakî ya da yaşlılık veya zayıflıktan doğan çeşitli sebebler yüzünden kadın kocasından nefret edebilir, onunla yaşamaktan hoşlanmayabilir, kocasına itaat konusunda Allah'ın emrini yerine getirememekten korkabilir. Bu sebeblerden dolayı İslam sırf erkeğe ait olan talak hakkına paralel olarak evlilikten kurtuluş için başka bu yolu meşru kılmıştır. Bu, kadının mal vermesi suretiyle, karşılaşacağı zarar ve sıkıntıdan kurtulması için meşru kılınmıştır. Böylece kadın fidye vererek bu evlilikten kurtulmuş ve kocanın kendisiyle evlenme yolunda yaptığı masrafları karşılamış olur.

"...Kadının erkeğe fidye vermesinde her iki taraf için de günah yoktur." (Bakara, 229)
"Eğer gönül rıdasıyla o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin." (Nisa, 4)
"...Aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur." (Nisa, 128)

İbni Abbas (r.anhuma)'dan rivâyetle:
"Sabit b. Kays'ın hanımı Rasulullah (a.s.)'a gelib: "Ya Rasulullah, O'nu ne dinîne de ahlakında ayıblamıyorum. Lakin İslam'da nimete nankörlük etmekten korkuyorum." dedi.
Rasulullah (a.s.) ona "bahçesini geri verir misin?" dedi.
O da "evet" dedi.
Peygamber (a.s.)de kocasına: "Bahçeyi kabul et ve onu bir talakla boşa" buyurdular"
(Buhari, Neseî ve İbni Mace rivayet etmiştir, Neylu'l-Evtâr, VI, 246)


Hanefilere göre (ed-Durru'l-Muhtâr ve Reddu'l-Muhlar, II, 766; Fethu'l-Kadîr, III, 199; el-Lubâb, III, 64):
Hul' veya hul' manasındaki lafızlarla hanımın kabul etmesi şartıyla nikâh mulkiyetini kaldırmaktır.
"Nikâh mulkiyeti" sözü ile fasid nikâhta ve beynûnet ve irtidattan sonra yapılan hul' tariften çıkarılmış olur, zira bu hul' hükümsüzdür.
"Hanımın kabul etmesi şartıyla" sözü ile de şu mesele tarif dışı bırakılmıştır: "Hanımına "seni hul' yaptım" dese bununla boşamayı niyet ederek mal zikretmese bu hul' hakkını düşürmeyen bâin talak olur. Zira bunun vâki olması hanımının kabulune bağlı değildir. Kadının kabul etmesi şartı gösteriyor ki, hul' bir bedelle olur. Ne zaman malî bir bedelle olursa hanımın kabulü aranır. "Hul" sözü ile de mal karşılığı boşama tarif dışı bırakmıştır. Zira bu hakları düşürmez. "Hul' manasındaki lafızlar" sözü ile de "mubarae (Kocanın hanımına "Şu kadar mal mukabili senin nikâhından beri oldum" demesi ve kadının da bunu kabul etmesidir.)" ve "alış-veriş" sözlerini dahil etmiştir. Çünkü bunlar hakları düşürür, mehir de bu haklardan biridir. Özetleyecek olursak, bu tarif hakları iskat eden hul'a mahsustur.


Malikîlere göre (eş-Şerhus-Sağir, II, 568; el-Kavaninu'l-Fıkhıyye, 232):
Hul' bir bedel karşılığında boşamaktır. Bu, ister hanım tarafından ister velisi veya başkası tarafından gelsin veya hul' lafzıyla olsun aynıdır.
Bu da gösteriyor ki hul' iki nevidir:
a) Bir bedel karşılığı olur. Çoğunlukla hul'den anlaşılan budur.
b) Karşılıksız da olsa hul' lafzıyle vaki olan ayrılmadır. Meselâ hanımına "sana hul' yaptım" veya sen muhalaasın" demesi gibi.
Bir başka ifade ile hul' hanımın veya bir başkasının kocaya hanımını boşaması veya kadının kocası üzerindeki bir hakkından vazgeçmesi şartıyla bir mal vermesidir. Bununla bir bâin talak vaki olur.
Malikîlere göre hul', bedel ile olan ayrılmaya da bedelsiz ayrılmaya da şamildir.

Şafîilere göre (Muğni'l-Muhtac, III, 262):
Talak veya hul' lafzı ve bir bedel ile eşlerin arasındaki ayrılmadır. Meselâ kişinin hanımına "şu kadar mal vermen şartıyla seni hul' yaptım veya boşadım." deyib kadının da bunu kabul etmesi gibi.
Bu, hul'un gayesine uygun düştüğü için tariflerin en uygunudur.

Hanbelîler göre (Keşşafu'l - Kınâ, V, 237, 244; el-Muğnî, VII, 67):
Hul', kendine mahsus lafızlarla, kocanın hanımından veya bir başkasından alacağı bir bedel karşılığında hanımından ayrılmasıdır. Bunun neticesi, kadını, ndası olmadıkça kocasının kendisine dönemeyeceği bir şekilde ondan kurtarmaktır.
Hanbelî'lerdeki bir rivayete göre -Malikilerin de dediği gibi- bedelsiz hul' sahihdir, koca hiç bir şey isteyemez. Fakat Hanbeli'lerde râcih olan görüşe göre bedel, hul'un bir ruknûdur. Alış-verişteki semen gibi terkedilmesi sahih olmaz, bedelsiz hul' yaparsa bu ne hul' olur ne talak olur. Ancak "talak" lafzıyla olur veya talak niyeti bulunursa bir ric'î talak vaki olur.


***

Küfre Giren Kişinin Nikahının Durumu:

İslam'dan çıkaran söz veya fiillerde bulunan kişinin nikahı Hanefi ve Mâliki mezhebine göre düşer.
Hanbeli, Şâfi ve Hanefilerden imam Muhammed'e göre böyle bir durumda evliliğin feshi, iddet süresi sonunda gerçekleşir. Buna göre dinden çıkan eş, iddet süresi içinde İslâm’a dönerse evlilikleri önceki hal üzere devam eder. (İmam Şafii -
Ebû Abdillâh Muhammed b. İdrîs b. Abbâs eş-Şâfiî , el-Ûmm, C. 1, SF: 297; Şeyhîzâde Abdurrahman , Mecmaʿu’l-enḥur fî şerḥi Multeḳa’l-ebḥur , C: 1, SF: 546)

Adam birkaç defa irtidad eder (dindin çıkar) sonra yine dine döner ve her defasında nikâhını tazelerse, karısı kendisine helâl sayılır. Bu dört defa bile tekrar etse, kadının ikinci bir kocaya varması şartı söz konusu değildir. (Celal Yıldırım, Kaynaklarıla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi, C 2, Sf: 518 - 519)

Kadın İslâm’a girip, kocası küfür ehli olarak kalsa, kocasına İslâm’a girmesi için teklif yapılır, kabul ederse evlilikleri önceki hal üzere devam eder. Koca İslâm’ı kabul etmezse, kadının mahkemeden ayrılık kararı alma hakkı doğar. Bu tefrîk kararı, İmam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre bir bâin talâk, Ebû Yûsuf’a göre ise boşama sayısına girmeyen bir ayırmadır. (
Kemâluddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî el-İskenderî, Fetḥu’l-ḳadîr li’l-ʿâcizi’l-faḳīr , C. II, Sf: 507; Abdulganî b. Tâlib b. Hammâde el-Meydânî el-Guneymî ed-Dımaşkī, Lubâb fî şerḥi’l-Kitâb, C. III, Sf: 26)
 
Üst Ana Sayfa Alt