Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Nisa Suresi 98.ayet Tefsirini Nasıl Anlamalıyız?

keşmiri Çevrimdışı

keşmiri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamün aleykum.

Bu ayetin geniş tefsiri nedir.Nisa 97 ye göre bu ayeti nasıl anlamalıyız.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Kendilerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki: Ne işte idiniz? Onlar: "Biz, yeryüzünde âciz kimselerdik," derler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Siz de orada hicret edeydiniz ya." derler. İşte onlar; onların barınakları cehennemdir. O, ne kötü yerdir. - Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar mustesnadır. - Umulur ki Allah onları avfetsin ve Allah Afuvv'dür, Gafur'dur. (Nisa 97, 98, 99)

Peygamber (s.a.v.) Mekke-i Mukerreme'de iken müslüman olub da O'nun Medine-i Munevvere'ye hicretinden sonra da aile ve kabilelerince hapsedilerek hicretlerine izin verilmeyib Mekke'de kalan, sonra da kavimleriyle birlikte Bedr'e gelen ve orada savaşta ölen gençler hakkında nazil olmuştur.
İbn Hişâm bunların isimlerini vermektedir:
el-Hâris ibn Zem'a ibnu'l-Esved, Ebu Kays ibnu'l-Fâkih ibnu'l-Muğîra, Ali îbn Umeyye ibn Halef, el-As ibn Munebbih İbmi'l-Haccâc
(îbn Hişâm, es-Siretu'n-Nebeviyye, Kahire 1375/1955,1,641)
İkrime'den rivayette bu gençlerin isimleri: Kays ibnu'l-Fâkih ibnu'l-Muğîra, Kays ibnu'l-Velîd ibnu'l-Muğîra, Ebu'l-As ibn Munebbih ibnu'l-Haccâc şeklinde; İbn Merdûye rivayetinde "Kays ibmTl-Velîd ibnu'l-Muğîra, Ebu Kays ibnu'l-Fâkih ibnu'l-Muğîra, el-Velîd ibn Utbe ibn Rabîa, Amr ibn Umeyye ibn Sufyân ve Ali ibn Umeyye ibn Halef şeklinde (es-Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, 1, 120) farklı olarak zikredilmektedir. (Taberî, Tefsiri, V, 148-149)
Buhârî'de bu haber "Müslümanlardan bazı kimseler
(Mekke'de kalarak imanlarını gizleyenler) muşriklerle birlikte savaşa çıkıb onların sayısını çoğalttılar; atılan bir ok onlardan birine isabet edib öldürmüş, savurulan bir kılıç onlardan birine isabet edib öldürmüştü de Allah Tealâ bu âyeti indirdi." şeklinde kısaca yer alır. (Buhari, Tefsîru'l -Kur'ân, 4/19; Fiten, 12)

İbn Vehb'den rivayette o, "Kendilerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki:... Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamıyan zavallılar mustesnadır." âyetini İbn Zeyd'e sormuş da o şöyle demiş: Peygamber (s.a.v.), peygamber olarak gönderilip de iman açığa çıkıb zahir olunca munafıklık da ortaya çıktı.
Bazı kimseler Allah'ın Rasûlü (s.a.v.)'ne gelib: "Ey Allah'ın elçisi, şu kavmin bize şöyle şöyle yapmasından, işkence yapmasından korkmasak elbette biz de müslüman olurduk. Fakat biz, Allah'ın yegâne ilâh olduğuna ve senin Allah'ın elçisi olduğuna şehadet ediyoruz." demişlerdi.
Peygamber (s.a.v.)'e böyle söylemekle birlikte Bedr günü olunca muşrikler ayaklanıb da "Hiç kimse bizden arkaya kalmayacak, her kim geride kalırsa evini yıkarız, malını da kendimiz için mubah sayarız." deyince, Peygamber (s.a.v.)'e o sözü söyleyenler de onlarla birlikte savaşa çıktılar. Onlardan bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da esir oldu.
Onlardan öldürülenler hakkında Allah Tealâ: "Kendilerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki: Ne işte idiniz? Onlar: "Biz, yeryüzünde âciz kimselerdik." derler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Siz de orada hicret edip o sizi zayıf görenleri terk etseydiniz ya." derler. İşte onlar; onların barınakları cehennemdir. O, ne kötü yerdir." buyurdu. Sonra onlardan sâdık olanların mazeretlerini kabul ederek: "Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar mustesnadır. Umulur ki Allah onların müşrikler arasında oturmalarını, onlarla birlikte kalmalarını affetsin." buyurdu..
Onlardan esir edilenler: "Ey Allah'ın elçisi, biliyorsun ki biz sana gelir ve Allah'ın yegâne ilâh olduğuna ve senin Allah'ın elçisi olduğuna şehadet ederdik. Bu kavimle (muşriklerle) onlardan korkumuzdan birlikte çıktık." dediler de Allah Tealâ: "Ey peygamber, elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah, kalbinizde hayır olduğunu bilirse sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve peygamber'e karşı muşriklerle birlikte savaşmaya çıkmış olmanızı bağışlar. Eğer sana hainlik yapmak isterlerse daha önce Allah'a da hainlik etmişler ve muşriklerle birlikte savaşa çıkmışlardı da Allah, onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti ve Allah Âlîm'dir, Hakîm'dir." (Enfâl, 70 - 71) buyurdu. (Taberî, Tefsiri, V, 149- 150)

İbn Abbâs'tan gelen bir rivayette de bu Mekke'de kalarak imanlarını gizleyen müslümanlar bu âyet-i kerime yanında başka âyetlerin de nüzulüne sebebdirler. İbn Cerîr, İbnu'l-Munzir, İbn Ebî Hâtîm ve Sünen'inde Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan rivayetle tahriclerinde o şöyle anlatıyor: Mekkelilerden bazıları müslüman olmuş ve fakat imanlarını gizlemişlerdi. Bedr günü muşrikler bunları da beraberlerinde çıkarmışlar ve muşrikler safında yer alan bu gizli muslumanlardan bazıları savaşta ölmüştü.
Müslümanlar: "Onlar da bizim arkadaşlarımızdılar. Muşrikler safında savaşmaya zorlandılar; binaenaleyh onlar için istiğfarda bulunun." demişlerdi.
Bunun üzerine "Kendilerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki:.." âyet-i kerimesi nazil oldu. Medine'deki müslümanlar bu âyet-i kerimeyi, Mekke'de kalıp imanlarını gizleyen kimselere yazıb gönderdiler ki onların muşrikler arasında kalarak ölmeleri halinde özürleri kabul edilmeyecektir. Bunun üzerine kalan mu'minler Mekke'den Medine'ye gitmek üzere yola çıktılar. Onların Mekke'den çıktığını duyan muşrikler onları takible yakaladılar ve tekrar Mekke'ye götürdüler. Onlardan bazıları bu fitneye kapılıb imanlarından döndüler. Bunlar hakkında da 'insanlardan öyleleri vardır ki "Allah'a iman ettik derler de Allah yolunda eziyete uğratıldıklarında insanların fitnesini Allah'ın azabı imiş gibi tanır..." (Ankebût, 10) âyet-i kerimesi nazil oldu.

Medineli müslümanlar bu sefer bu âyet-i kerimeyi yazıb Mekke'de kalan gizli mu'minlere gönderdiler de o imanlarını gizleyenler iyice üzülüb bütün hayırlardan umutlarını kestiler.
Bunun üzerine onların hakkında : "
Hem Rabb'ın, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda savaşan ve sabredenlerle birliktedir. Muhakkak ki Rabbın bundan sonra da Gafur'dur, Rahîm'dir." (Nahl, 110) âyet-i kerimesi nazil oldu.
Medineli müslümanlar bu âyet-i kerimeyi de yazarak Mekke'de imanlarını gizleyenlere gönderdiler ve dediler ki:
"Allah sizin için bir çıkış yolu gösterdi." Bu mektub üzerine kalan mu'minler Mekke'den, Medine'ye gitmek üzere yola çıktılar. Bu sefer de muşrikler onların Medine'ye hicret etmek üzere çıktıklarını iştib peşlerine düştüler. Onlara yetiştiler, kaçıb kurtulabilenler kurtuldu, kaçamayanlar da muşrikler tarafından öldürüldü.
(Taberî, Tefsiri, V, 148; İbnu'l-Cevzî. age. II, 176-177, 1 numaralı dipnot.)

"Ancak erkek, kadın ve çocuklardan, çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar (güçsüzler) bundan müstesnadır." (Nisa 98)

Mucâhid der ki: Müslümanların, Bedr gazvesinden sonra imanlarını gizleyerek halâ Mekke'de kalmakta devam eden zayıf ve çaresiz müslümanlar hakkında: "Onlar da Bedr'de muşriklerle birlikte bize karşı savaşmaya çıkıb da öldürülenler mertebesindedirİer." demeleri üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu (İbnu'l-Cevzî, age. 11, 178)


Avfî'nin İbn Abbâs'tan rivayetine göre ise Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte savaşa çıkmayb geride kalan bir kavim hakkında nazil olmuştur. İşte melekler bunlardan, Peygamber (s.a.v.)'e kavuşmadan ölenlerin yüzlerine ve arkalarına vurmuşlardır. (İbnu'l-Cevzî. age. II, 177)
Aslında bundan öceki rivayetle bunun arasında meal itibariyle fark yoktur. Hangi sebeble olursa olsun iman ettikten sonra Mekke'de kalanlar da, Medine'de olub Peygamber (s.a.v.) ile birlikte çıkmayanlar da neticede Peygamber (s.a.v.)'in düşman karşısında gücünü artırma yerine eksiltmişler ve Peygamber (s.a.v.)'e muvafakat etmemişler ve âyet böylelerini kınama siyakında inmiştir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt