Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Öso Kimdir, Hedefi ve Amacı Nedir, Bakışımız Nasıl Olmalıdır?

::IM4M`UL-HAREMEYN:: Çevrimdışı

::IM4M`UL-HAREMEYN::

Tevhid ve Cihad
İslam-TR Üyesi
Es'selamu Aleykum ve Rahmetullah

ÖSO nasıl bir oluşumdur? Niçin savaşıyorlar? Hedefleri ve amaçları nelerdir? Bakışımız nasıl olmalıdır?

Vesselam
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
aleykum selam ve rahmetullah.

kafir bası Esed den ayrılan askerlerın cogunlukta olduğu halka karsı savaşmak ıstemeyen kısılerın kurmus olduğu bır grup.
Bazı haberler var ne kadar doğru ne kadar yanlış bılmıyorum
Izledıklerı yol da bır tuhaftır.
Mucahıd gruplarından zıyade degısık bır hareket tarzları var.
Ilıman gruplar arasında olup gorundugu uzere bazı devletlerden yardım aldığı bılınıyor.
Kendı ulkelerını savunan halka karsı savaşmayan esada karsı Isıd e karsı pyd ye karsı savaştığını bılıyorum
4 bıne yakın sılahlı kısılerı mevcut.
İslam için ayağa kalkan mucahıdler bellı onlar bellı yanı bılemıyorum bazen karışık bır hallerı var zannımca
Şamın fethı eskı adıyla Nusret cephesının başlattığı bu bırlesme hareket yerınde bır karar.
Gruplar bırlesırse neyın ne olduğunu anlayacağız....
Ama su anda bu karmaşıklık feth olunan bolgelerı dahı etkılemekte.
Artık kararlı olması gerekmekte tum gruplar ALLAH ıcın carpıstıgını ıddaa edıyorsa hepsı o amaca hızmet edıyorsa bırlesecekler bırlesmelerı lazım
Cok gec kalındı Bır suru grubun olmasına gerek yok ensar ve muhacır bırlıkte hareket etmedıgı müddetçe
daha cok kafirler muslumanlara eza cektırır.
 
::IM4M`UL-HAREMEYN:: Çevrimdışı

::IM4M`UL-HAREMEYN::

Tevhid ve Cihad
İslam-TR Üyesi
aleykum selam ve rahmetullah.

kafir bası Esed den ayrılan askerlerın cogunlukta olduğu halka karsı savaşmak ıstemeyen kısılerın kurmus olduğu bır grup.
Bazı haberler var ne kadar doğru ne kadar yanlış bılmıyorum
Izledıklerı yol da bır tuhaftır.
Mucahıd gruplarından zıyade degısık bır hareket tarzları var.
Ilıman gruplar arasında olup gorundugu uzere bazı devletlerden yardım aldığı bılınıyor.
Kendı ulkelerını savunan halka karsı savaşmayan esada karsı Isıd e karsı pyd ye karsı savaştığını bılıyorum
4 bıne yakın sılahlı kısılerı mevcut.
İslam için ayağa kalkan mucahıdler bellı onlar bellı yanı bılemıyorum bazen karışık bır hallerı var zannımca
Şamın fethı eskı adıyla Nusret cephesının başlattığı bu bırlesme hareket yerınde bır karar.
Gruplar bırlesırse neyın ne olduğunu anlayacağız....
Ama su anda bu karmaşıklık feth olunan bolgelerı dahı etkılemekte.
Artık kararlı olması gerekmekte tum gruplar ALLAH ıcın carpıstıgını ıddaa edıyorsa hepsı o amaca hızmet edıyorsa bırlesecekler bırlesmelerı lazım
Cok gec kalındı Bır suru grubun olmasına gerek yok ensar ve muhacır bırlıkte hareket etmedıgı müddetçe
daha cok kafirler muslumanlara eza cektırır.

Peki abi ösonun rejimi devirdikten sonraki hedefi ne? Şeriat mı, laiklik ve demokrasi mi?
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Demokrasi ve laik kesimle hareket etmesi iliman oldugunun gostergesi degilmi
Oysa islam ortak kabul etmeyen bir yasamdir.
Seriat ben onlardan duymadim
Zan etmek istemiyorum
Yani bilmiyorum bugun yarin mucahidlerle karsi karsiya geldiklerinde anlariz :)
Onlardan yana mi olurlar yoksa dis guclerdenmi o zaman belli olur.
 
ك Çevrimdışı

كعب بن مالك

La İlahe İllallah
İslam-TR Üyesi
Hangi ösocuyla konuşsam biz şeriat istiyoruz diyor. Başımızdaki adamın ne istediği önemli değil sonunda biz ne dersek o olur diyor. Yani ösonun savaşçıları islam için kan döktüklerini söylüyor.
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hangi ösocuyla konuşsam biz şeriat istiyoruz diyor. Başımızdaki adamın ne istediği önemli değil sonunda biz ne dersek o olur diyor. Yani ösonun savaşçıları islam için kan döktüklerini söylüyor.
Gercektende peki oyle mi oluyor akhi :)
 
ebu_zerr Çevrimdışı

ebu_zerr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
yılanın başı belli demrokrasi arkadaşlar. artık uyanınnnn bunların vaadlerine kanmayınnn mucadelemiz şeriat Allah'ın davası olması lazım ılımlı ne demek ? sizler bunların sözlerine kanmayın şeriat diye yola çıkarlar yılanın başının dediğini yaparlar. hep kandırıldık bu yollarda artık kimseye güvenmem ya cihad ya sehadet olacak müslümanın hayatında..... tayipte şeriat getircek! seriatı gören masum köylüüü:ssrtcbya:
 
ك Çevrimdışı

كعب بن مالك

La İlahe İllallah
İslam-TR Üyesi
yılanın başı belli demrokrasi arkadaşlar. artık uyanınnnn bunların vaadlerine kanmayınnn mucadelemiz şeriat Allah'ın davası olması lazım ılımlı ne demek ? sizler bunların sözlerine kanmayın şeriat diye yola çıkarlar yılanın başının dediğini yaparlar. hep kandırıldık bu yollarda artık kimseye güvenmem ya cihad ya sehadet olacak müslümanın hayatında..... tayipte şeriat getircek! seriatı gören masum köylüüü:ssrtcbya:

Sakin ol abi :D
 
Ebu Hayseme Çevrimdışı

Ebu Hayseme

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
I. Özgür Suriye Ordusu
ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
ORSAM
Rapor No: 201, Ağustos 2015
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) rejimin şe-
hirleri kuşatıp, toplu tutuklama ve katli-
amlara başladığı bir süreçte, 29 Temmuz
2011 tarihinde kurulmuştur. ÖSO’nun
kuruluş açıklamasında temel amaçlarının
“rejimi sona erdirmek olduğu ve rejime
destek veren tüm güvenlik birimlerinin
hedeflerinde olduğu” belirtilmiştir. Hal-
kın aylar süren barışçıl gösterilerine, rejim
güçlerinin şiddetle karşılık vermesi sonu-
cu, kriz bir iç savaşa evrilmiştir. Ayrıntılı
bir inceleme yapıldığında ülkedeki rejim
güçlerine karşı yapılan ilk silahlı organize
saldırının 6 Haziran 2011’de Cisru’ş-Şuğur
kasabasında, 120 rejim askerinin öldü-
rüldüğü saldırı olduğu görülür. Bu saldırı
için taraflar birbirini suçlasalar da genel
kanaat saldırının (ilk protestoların başla-
dığı, 15 Şubat târîhî dikkate alındığında)
6 ay boyunca akrabaları öldürülen aşiret-
ler ve ordudan ayrılarak ÖSO’yu kuracak
olan subaylar tarafından gerçekleştirildiği
yönündedir. Bu durum silahlı çatışma-
ların 4 buçuk ay süren barışçıl gösteriler
sonunda başladığını göstermektedir. Yine
de Cisru’ş-Şuğur olayının o zamana kadar
öldürülen bir kaç bin ve tutuklanan binler-
ce kişinin intikamı olarak yapılan tepkisel
bir saldırı olduğu söylenebilir. Zîrâ saldı-
rıyı hiç bir grup üstlenmemiştir. Ayrıca
saldırının, olaylara müdahale etmeyen ba-
ğımsız bir rejim karargâhına değil, Cisru’ş-
Şuğur kasabasında katliamları organize
etmekte olan rejim askerlerine, yeni kat-
liamları önlemek ve savunma yapmak
amacıyla yapılmış, sıradan bir tepkisel
savunma eylemi olduğu da düşünülebilir.
Cisru’ş-Şuğur kasabası, 1980 yılında Baba
Esed döneminde rejim tarafından yapılan
bir diğer katliam dolayısıyla rejimle halk
arasındaki ilişkilerin her zaman gergin ol-
duğu bir bölgedir.1
Rejim güçlerine karşı
gerçekleştirilen ya da öyle olduğu rejim
kaynaklarınca iddiâ edilen Cisru’ş-Şuğur
saldırısının rejim tarafından yapıldığı da
iddiâ edilmiştir. Buna göre rejim halka
ateş açmak istemeyen askerleri katletmiş
ve görüntüleri yayınlayarak muhaliflerin
masum askerleri katlettikleri, muhalefetin
barışçıl olmadığını iddiâ etmiştir.
Halkın taleplerini barışçıl yollarla savun-
duğu sırada, onları koruyacağını ilan eden
ÖSO, 29 Temmuz 2011’de kuruluncaya2
kadar muhalefet barışçıl yöntemlerde ıs-
rar etmiştir. Halkın ÖSO’ya desteği ku-
rulur kurulmaz değil, rejimin baskı ve
katliamlarını daha da artırması üzerine
gelişmiştir. Kısacası rejim, halkı silaha sa-
rılmaya zorlayan politikalara imza atmış-
tır. Rejimin sivil muhalefeti silahlı savaşa
dönüştürerek halk desteğini kaybetmesini
ve marjinal bir hale gelmesini amaçladığı,
böylece meşrûiyyet kaybına uğrayacağını
düşündüğü ve devrimin kolayca bastırı-
labileceğini planladığı da iddiâlar arasın-
dadır.
Uluslararası kamuoyunun dikkatini çek-
mek ve rejimin haklılığını ortaya koymak
için Suriye rejimi zaman zaman yaptığı
açıklamalarda, yaşananlarla ilgili olarak
yabancı güçleri suçlamıştır. Ancak Suri-
ye krizinin ilk yılı boyunca, hiç bir Sünni
cihat yanlısı yabancı grup sahada etkin
olmamıştır. 2012 başına kadar yabancı
Sünni savaşçıların varlığına dâir hiçbir
kayda değer belge, görüntü, resim ya da
rapor yokken, İran Devrim Muhafızları ve
Hizbullah üyelerinin daha ilk aylarda böl-
gedeki varlıkları ispatlanmıştır.3
Krizin ilk
altı ayı sadece sivil protestolarla geçmiş,
diğer altı ayda ise büyük oranda rejimin
saldırılarından korunma amaçlı ordudan
ayrılanların organize ettiği sınırlı oranda
bir silahlı direniş gerçekleşmiştir. Dola-
yısıyla Suriye krizinin ilk bir yılı boyunca
Suriye rejimi gerçekçi reformları uygula-
maya sokmadığı için bir fırsat kaçmış ve
birinci yıldan sonra sahneye çıkan birbi-
rinden farklı yeni aktörler barışçıl çözüm
yollarını zorlaştırmıştır. Başından itibâren
İran ve Rusya’nın baskıcı yönetime destek
vererek krizi derinleştirdiği bilinmektedir.
Muhaliflere karşı savaşan İranlı bir general
basına yansıyan röportajında, krizin ikinci
ayından itibâren, Devrim Muhafızları’nın
Suriye’de rejime destek vermeye başladığı-
nı açıklamıştır.4
Rusya, diktatörlüğün uy-
gulamalarına âdetâ onay verircesine silah
yardımında bulunmuş ve BM’den geçen
kınama bildirilerini dahi veto etmiştir.
Suriye krizine, bilinen ilk dış müdahale,
İran ve kontrolündeki aktörler tarafından,
erken dönemlerde yapılan açıklamalardır.
Suriye’de yabancı savaşçıların çatışmalara
dâhil olduğuna dâir ilk raporlar ve belge-
ler, Hizbullah ve Irak’lı Şii militan grupla-
ra işaret etmektedir. Ayrıca, rejime İran ve
Rusya tarafından yapılan silah sevkiyatları,
savaşta Suriye’deki taraflara yapıldığı bili-
nen ilk silah yardımıdır. Rejimin politikası
halkı silahlı savunmaya itmiştir. İlk protes-
tonun başladığı5
11 Şubat 2011 ile silahlı
mücâdele yürüteceğini açıklayan ilk grup
olan ÖSO’nun kurulduğu 29 Temmuz
2011 arası dönem, barışçıl protestolar dö-
nemi olarak adlandırılabilir. Bu tarih aralı-
ğı, rejimin en az 5 ay boyunca barışçıl pro-
testoları sona erdirip reform yolunu tercih
edebilecekken, bunu yapmayıp halkı bas-
kıyla sindirmek istediğini ve devrimin si-
lahlı isyana dönüşümüne sebep olduğunu
göstermektedir. ÖSO, kendisini Suriye
halkının ordusu olarak tanımlamış ve he-
definin de saldırı değil savunma olduğunu
ilan etmiştir.6
Rejim, İran ve Hizbullah’tan
savaşçı ve silah desteği, Rusya’dan siyâsî
destek ve silah alırken, ÖSO başlangıçta
sadece yerli unsurlardan oluşmuştur.
Suriye direnişinin yaşadığı ilk dönem ba-
rışçıl protestolar dönemiyken, ikinci dö-
nem, rejim ordusundan ayrılan subaylar
tarafından kurulan ÖSO ve gerek yerli
hareketler gerekse de yabancı savaşçılar
tarafından kurulan çeşitli muhalif yapı-
lanmaların rejime karşı savaşmaya başla-
dığı dönemdir. Bu dönem silahlı mücâdele
dönemi olarak adlandırılabilir. Silahlı
mücâdele dönemi, bütün ulusal ve ulusla-
rarası çabaların başarısız kalması, yapılan
bütün arabuluculuk ve gözlem girişim-
lerine rağmen Suriye rejiminin bir türlü
gerçekçi reformları hayata geçirmemesi
sonucu, geniş halk kitlelerinin savaşmak-
tan ve kendilerini silahla korumaktan
başka bir çözüm olmadığını düşündüğü
bir dönemde başlamıştır. Rejim güçlerine
karşı ordudan ayrılan subayların yanı sıra,
aşiretler de silahlanmaya bu dönemde
başlamıştır. 2011 Aralık ayı itibâriyle bazı
raporlar ordudan ayrılan askerlerin sayı-
sının 10 bini geçtiğini ortaya koymuştur.7
Bu dönemde Suriye ordusundan ayrılan
subayların sayısı ciddi oranlarda olsa da,
ayrılanların çoğunun ailesinin güvenliği-
ni sağlamak için evlerine gittiği ya da yurt
dudan her ayrılan subay ya da asker ÖSO
saflarında yer almamıştır.
ÖSO grupları, hem birbirlerine güven-
memeleri dolayısıyla, hem de rejim tara-
fından kuşatma altına alınıp birbirinden
koparılan farklı bölgelerde ortaya çıkma-
ları sebebiyle, ilk dönemlerde birbirinden
bağımsız hareket etmişlerdir. Fakat ya-
pılan açıklamalarda, farklı ÖSO grupla-
rının sembol haline gelen Albay Hüseyin
Harmuş ve Riyad el-Es’ad’a destek verdik-
leri görülmüştür. Siyâsî muhalefetin yurt
dışında faaliyet gösteren çatı yapılanma-
sı Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve diğer
siyâsî yapılanmalar zamanla birbirinden
bağımsız gruplarla iletişim kurmayı ba-
şarmış ve ÖSO’nun daha az parçalı hale
gelmesi için çalışmalar yürütmüştür. İlk
dönem ÖSO birliklerinin sayılarının, onlu
rakamlarla ifade edildiği görülürken, Su-
riye ordusundan ayrılmaların arttığı dö-
nemlerde, kimi ÖSO gruplarının sayısının
yüzlere ulaştığı görülmektedir. ÖSO, sü-
reç içinde Suriye içindeki farklı gruplarla
birlik oluşturmayı başarmıştır.
2011 yılının Aralık ayında SUK ile askeri
faaliyetler yürüten ÖSO, beraber hareket
etme karârı almıştır. Böylece silahlı ÖSO
birliklerinin yurt dışında temsil hakkı,
SUK’a devredilmiştir.8
ÖSO’nun SUK’u
resmi temsilcisi olarak tanıması muhalif-
lere silah ve lojistik akışının önünü açmış,
barış görüşmelerinde siyâsî muhalefetin
elini kuvvetlendirmiştir. Ancak SUK, bü-
tün çabalarına rağmen birbirinden bağım-
sız ÖSO gruplarını bir araya getirmede
istenen başarıyı gösterememiştir. ÖSO ve
yurt dışındaki muhalif siyâsî kurumların
parçalı bir görünüm arz etmesinde, Suriye
iç savaşına dâhil olan farklı ülkelerin talep-
leri de etkili olmuştur. Bu taleplerin çakış-
ması zaman zaman ÖSO, SUK ve Suriye
Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koa-
lisyonunda (SMDK: SUK’un da içinde yer
aldığı geniş çatı siyâsî muhalif yapı) liderlik
değişimlerine neden olmuştur. Örneğin,
başlangıçta ana karargâhı Türkiye sınırın-
da olan ÖSO, Körfez ülkelerinin, ÖSO’nun
tamamen Türkiye kontrolünde olduğu
yönündeki kaygılarını gidermek amacıy-
la, ana karargâhını 2012 sonlarına doğru
Suriye içlerine taşıdığını açıklamıştır.9
7
Aralık 2012 tarihinde ÖSO, gruplar ara-
sındaki koordinasyonu artırmak amacıyla
tüm Suriye’de 30 üyeli bir askeri meclisin
kuruluşunu ilan etmiştir. Bundan bir gün
sonra Antalya’da, 260 saha komutanının,
ABD, İngiltere, Ürdün, Fransa ve Körfez
ülkelerinin temsilcilerinin de katıldığı bir
toplantı yapılmıştır.10 Bu dönemde Albay
Riyad el-Es’ad’ın sembolik liderliğindeki
ÖSO’ya alternatif olarak Tuğgeneral Mus-
tafa eş-Şeyh liderliğinde Yüksek Askeri
Meclis kurulmasıyla bir müddet bağımsız
ÖSO birliklerinin ortak faaliyet yürüttüğü
gözlenmiştir. Askeri Meclis, Suriye’deki
direniş sahalarını farklı bölgelere ayıra-
rak, her birine komutanlıklar belirlemiştir.
Yüksek Askeri Meclis, hem Suriye’de reji-
min çekildiği bölgelerde oluşan güvenlik
boşluğunu dolduracak, hem de Suriye’deki
İslâmcı hareketlerin gücünü zayıflatacak,
tek alternatif olarak değerlendirilmiştir.11
Ancak, Askeri Meclis’e, Batı desteği hiç
bir zaman dengeleri değiştirecek derecede
olmamıştır. ABD, 28 Şubat 2013 tarihinde
Askeri Meclis’e ilk kez, ölümcül olmayan
lojistik ve para desteği vereceğini kamuo-
yuna açıklamıştır. Bu döneme kadar ÖSO
gruplarına yapılan yardımlar örtülü öde-
neklerden yapılan cüzi miktarlardır ve
bunların çoğunu da ABD istihbarat servisi
CIA organize etmiştir.
Mustafa eş-Şeyh liderliğindeki ÖSO biri-
mi yeterince etkin olamadığı için bir müd-
det sonra Ortak Askeri Komutanlık isimli
yeni bir ÖSO gücü kurulmuştur.12 Eylül
2012 tarihinde Tuğgeneral Miskal el-Batiş
bir açıklama yaparak Tuğgeneral Selim
İdris’in de katılımıyla ÖSO Ortak Komu-
tanlığının kurulduğunu duyurmuştur.
Ortak Komutanlık Tuğgeneral Miskal el-
Batiş, Tuğgeneral Selim İdris, Tuğgeneral
Abdulmecid Dabis, Tuğgeneral Zeki Loli
ve Tuğgeneral Ziad Fahd’ın dâhil olmasıy-
la 5 üyeden oluşmuş, ülkedeki 14 ayrı eya-
letten yerel askeri konseyleri sevk ve idare
edeceği bildirilmiştir.13

14
Devrim Askeri Konseyi
Ortak Komutanlığı
14 Askeri Konsey Komutanı
İdlib - Albay Afif Süleyman
Hama – Albay Ahmed Berri ve Albay Abdel Hamad al-Shawi
Humus –Albay Fata Hassoun
Sahel – Tuğgeneral Hüseyin Kuliya
Halep – Albay Abdel Jabar al-Aqidi
Rakka – Albay Hüseyin Kalesh
Abdel Majid
Dabis
Majaz Ziad
Fahd
İdlib
Askeri
Konseyi
Hama
Askeri
Konseyi
Humus
Askeri
Konseyi
Sahel
Askeri
Konseyi
Halep
Askeri
Konseyi
Rakka
Askeri
Konseyi
Haseke
Askeri
Konseyi
Kuneytra
Askeri
Konseyi
Suveyda
Askeri
Konseyi
Dera
Askeri
Konseyi
Deyr ez
Zor Askeri
Konseyi
Şam Askeri
Konseyi
Salim
Idriss
Zaki
Loli Mithqal
al-Ebtayesh
Haseke - Yarbay Hasan Abdullah
Kuneytra – Yarbay Muhammed Abu Hatib
Suveyda - Yarbay Huthayfa Faraj
Dera – Albay Ahmed Nimma
Deyr ez Zor – Yarbay Muhammed Abboud ve Yarbay Muhanad al-Tala
Şam – General Majid al-Sayyed Ahmed
ÖSO kurulduğu dönemde Batı ülkelerinin
yeterli desteğini alamamıştır. Batı ülkeleri,
ÖSO’ya gönderilecek silah ve desteğin ra-
dikal unsurların eline geçeceği endişesini
gizlememiştir. Nitekim ÖSO’nun yeniden
yapılandırılması ve seküler, ılımlı liderle-
rin örgüte verilecek desteği korumak üze-
re etkin hale getirilmesi çalışmaları sonu-
cunda 2012 Aralık ayında Riyad el-Es’ad
saf dışı bırakılarak General Selim İdris
liderliğe getirilmiştir. General Selim İdris
kendilerine verilen desteği radikal grup-
larla paylaşmama sözü vermiştir.15
1. ÖSO: Bir İsim mi? Örgüt mü? İttifak mı?
Uluslararası toplum, bir ulus devletin or-
dusundan ayrılan subayların başlattığı is-
yanı, genelde terörizm olarak tanımlama
eğiliminde değildir. Bu tür isyan ya da mu-
halefet hareketleri, anarşist örgütlere göre
daha meşru sayılmakta ve başarılı olmaları
durumunda devletin yeni temsilcileri ola-
rak da kolayca tanınmaktadır. Bu nedenle,
Suriye’de, ÖSO’nun kurulma aşamasına
dâhil olmamasına rağmen, kendisini or-
dudan ayıran subaylardan müteşekkil bir
yapı olarak tanımlayan, yerel direniş grup-
larının da varlığı bilinmektedir. ÖSO’nun,
Suriye’de silahlı direnişin başladığı
2012’den şu ana kadar ordudan ayrılan
subayların yanında bazı İslâmi grupların
kendilerini gizledikleri, dış dünyayla daha
yasal bir zeminde iletişim kurup gelen
yardımlara ulaşabildikleri şemsiye bir isim
olduğunu söylemek yanlış olmaz. ÖSO
denildiğinde ona dâhil olan ya da olmayan
grupları hiyerarşik olarak ayıramadığımız
bir koalisyon ve çatının kastedildiğini söy-
lemek mümkündür. Bu heterojen yapısı
ÖSO’nun zamanla birtakım bölünmelere
maruz kalmasını, özellikle İslâmi ağırlıklı
ideolojik yapıların kendilerini ÖSO’dan
ayırmaya başlamasını (Örnek, Faruk el-
İslâmi, Livâu’t-Tevhîd) beraberinde getir-
miştir. ÖSO, bütün uluslararası çabalara
rağmen hala hiyerarşik tek tip bir yapı de-
ğildir ve muhtemelen gerçekçi bir kıyasla-
ma yapıldığında, birbirini ideolojik olarak
da yöntemsel olarak da benimsemeyen
yüzlerce ayrı grubun ortak bir isim kul-
lanmasıyla oluşan bir koalisyondur. Örne-
ğin El Cezire tarafından sahada bulunan
grupların incelenmesi ve Suriye Askeri
Konseyinden alınan destekle hazırlanan
ve ÖSO’nun üst ve alt gruplarını inceleyen
önemli bir çalışmada kendisini ÖSO’ya
dâhil kabul eden 900’den fazla grup olduğu
ortaya çıkmıştır.16 Bu grupların birbiriyle
yaşadığı rekabet, çeşitli nedenlerle savaşçı
sayılarını gizleme ya da abartma eğilimleri
gibi nedenlerle, ÖSO’nun gerçek savaş-
çı sayısı net olarak belirlenememektedir.
Savaşçı sayısı ordudan ayrılan askerler
hesaplanarak da tahmin edilememektedir
zîrâ birçok askerin ordudan ayrılmasına
rağmen direnişe destek vermediği de bi-
linmektedir. Cenevre–2 görüşmeleri de
dâhil birçok uluslararası toplantıda, Suriye
muhalefeti ile ilgili en temel endişe grubun
heterojen, kontrolsüz ve dağınık olması-
dır. Örneğin ÖSO’ya bağlı bazı gruplar,
IŞİD ile ortak operasyon düzenlerken, di-
ğerlerinin IŞİD’e karşı savaştığı görülmek-
tedir. Yine bazı ÖSO grupları, etkin olduk-
ları yerlerde hem Nusret Cephesi hem de
İslâm Cephesi gibi, aslında üst liderlikleri
kendisini ÖSO ve SMDK’dan ayıran yapı-
larla, işbirliği yapmaktadır.
Liderlik
Riyad el-Es’ad: ÖSO’nun kurucu lideridir.
Albay Es’ad 25 Mart 2013 tarihinde aracı-
na düzenlenen saldırıda yaralanmış, baca-
ğını kaybetmiştir.17
Selim İdris: Albay Es’ad’ın yerine 20 Ara-
lık 2012 tarihinde liderliğe Batı ülkelerinin
güvendiği ve desteklediği bir isim olan Ge-
neral Selim İdris getirilmiştir.18

Abdullah el-Beşir: Selim İdris 20 Şubat
2014 tarihinde darbe olarak nitelediği19 bir
kararla görevden uzaklaştırılmış, yerine
ÖSO’nun mevcut lideri Abdullah el-Beşir
getirilmiştir.

İdeoloji, Amaçlar
ÖSO, kuruluş yıllarında dinî-ideolojik
içerikli bir programdan ziyade, Suriye
halkının korunması ve rejimin devril-
mesi hedeflerine sahip iken, uluslararası
toplumun Suriye direnişine yeterli des-
tek vermemesi üzerine, Suriye halkında
yaygınlaşan İslâmi, Batı karşıtı, ümmet
eksenli dinî-ideolojik kimlik, ÖSO içinde
de güçlenmiştir. ÖSO’nun kurucu lide-
ri Riyad Es’ad, Nusret Cephesiyle rejime
karşı savaşmak için Suriye’ye gelen ya-
bancı savaşçılar hakkındaki olumlu açık-
lamalarıyla dikkat çekmiştir. Es’ad sadece
bunlar dolayısıyla değil, aynı zamanda
Suriye devrimine yönelik dış dayatmaları
kabul etmemesi, İslâmi bir devlet vurgu-
su ve Batı ile işbirliğine yanaşmaması gibi
nedenlerle giderek daha fazla zayıflatıl-
mıştır. Riyad Es’ad’ın, ABD’nin Nusret
Cephesi’nin terör örgütü ilan etmesine
rağmen Nusra’yı desteklediği20 açıklama-
sının basına yansıması ÖSO’ya yönelik
soru işaretlerini gündeme getirmiş, ni-
hayetinde seküler bir isim olan General
Selim İdris, Es’ad’ın yerine liderliğe getiril-
miştir. ÖSO içindeki ideolojik farklılıklar
zamanla daha da belirginleşmiş, nitekim
22 Kasım 2013 tarihinde ÖSO’ya yakın en
güçlü 7 direniş grubu ÖSO’dan ayrılarak
İslâm Cephesi’ni kurmuşlardır.21 İslâm
Cephesi’nin kuruluşu öncesinde ÖSO’nun
bazı kollarının isminin sonuna İslâmi ek
getirerek gelecekte İslâm Devleti istedik-
leri ve İslâmi yöntemleri benimsedikleri
mesajı verdikleri görülmüştür. (Örn. Livâu
Faruk el-İslâmi) Bu süreç aynı zamanda
Batı’lı güçler tarafından Suriye direnişi-
nin marjinalleştiği şeklinde yorumlanıp,
rejimin katliamlarına mazeret olarak da
kullanılmıştır. ÖSO’nun ideolojik olarak
İslâmcı ya da seküler grupları bir arada
bulundurması, örgütün merkezi bir yöne-
tim sisteminin ve hiyerarşisinin olmaması
sebebiyledir. Ancak Batı ülkelerinin giri-
şimleriyle, ÖSO’nun tek bir komuta altın-
da birleştirilmesi çabaları, grubun İslâmcı
unsurlardan hızla arınmasına, kendisini
ÖSO’ya atfeden grupların zaman zaman
birbiriyle çatışmasına da neden olmuştur.
Batı ülkeleri, Hazm Hareketi, Asifetu’ş-
Şimal, Suriye Devrimciler Cephesi gibi
grupları, ÖSO içinde güçlendirmiş, bu
yapılara silah temin etmiş ve sonuçta
ÖSO’dan ayrılan gruplar, 2014 yılından
itibâren Batı destekli gruplarla zaman
zaman çatıştıkları bir rekabet ortamına
girmişlerdir. Bu çatışmalardan en belirgin
olanı, Batı destekli ÖSO grubu olan Hazm
Hareketinin karargâhının, eskiden ÖSO
içinde olan bazı grupların dâhil olduğu
İslâm Cephesi tarafından, 12 Aralık 2013
tarihinde ele geçirilmesidir.22 Yine Irak ve
Şâm İslâm Devleti (IŞİD)’in, Halep’e bağlı
Azaz bölgesindeki ÖSO birliği Asifetu’ş-
Şimal’e yönelik saldırılarına, diğer gruplar
sessiz kalarak destek olmuşlardır.23
Askeri Güç, Strateji
ÖSO’nun askeri gücünü grubun dağınık
yapısı, gruplar arasındaki zayıf ilişki, re-
kabet ve Batı’dan destek almak amacıyla
güçlerini abartması gibi nedenlerle tah-
min etmek oldukça güçtür. El Cezire’nin
2013 ortasında hazırladığı interaktif ha-
rita Suriye’de 900 grubu incelemiş ve bu
grupların tümü ÖSO’ya bağlı gruplar
olarak değerlendirilmiştir.24 El Cezire’nin,
grupların yetkilileri ve sahadan topladığı
ortalama verilerle yaptığı tahmine göre,
Suriye’de 300 bin savaşçı olduğu hesaplan-
mıştır. Bu rakamın abartılı olduğunu söy-
lemek mümkündür. Ayrıca El Cezire’nin
hazırladığı infografik tüm bu grupları
ÖSO içerisinde değerlendirmiştir. Mayıs
2013 tarihinde bazı kaynaklar Suriye’de
100 bin25 bazısı ise 110 bin savaşçının
varlığından bahsetmektedirler ki bu ra-
kam var olandan az görünmektedir.26 Zîrâ
IŞİD, Nusret Cephesi, Cundu’l-Aksâ gibi
gruplar gerçek savaşçı sayılarını ve kim-
liklerini gizleme eğilimindedir. Bu gruplar
olduğundan fazla görünürlük kazanmama
stratejisi uygulamaktadır. Tüm Suriye di-
renişinin sembolik çatı isim olarak ÖSO
altında değerlendirilmesi durumunda, El
Cezire’nin infografik çalışmasında, ÖSO
ile ilgili tahminleri nispeten daha kabul
edilebilir bir değerlendirmedir. Ancak bu
tanımlamayı diğer grupların kabullendiği-
ni söylemek pek mümkün görünmemek-
tedir. ÖSO 2013 yılı ortalarından itibâren
yaşanan büyük kopuşlar ile ciddi oranda
zayıflamıştır. Örneğin ÖSO’ya bağlı ola-
rak tanımlanan, ancak daha sonra ideolo-
jik farklılıklar dolayısıyla ayrılan ve farklı
gruplardan oluşan bir çatı organizasyonu
olan İslâm Cephesi’nin 50–60 bin kişi-
lik askeri gücü olduğu bilinmektedir.27
ÖSO’ya bağlı en büyük gruplardan olan
Faruk Tugayı 2012 yılında dağılmıştır.
Suriye’de hâlihazırda var olan en güçlü
ÖSO grubu Güney Cephesi’dir. ÖSO’nun
en güçlü unsurları sayılan Suriye Dev-
rimciler Cephesi ve Hazm Hareketi için
yapılan en yüksek savaşçı sayısı tahmini
toplamda 10 bini geçmemiştir. Bu iki grup
da Nusret Cephesi ve Cundu’l-Aksâ tara-
fından tasfiye edilmiştir.28 ÖSO Ortak Ko-
mutanlık Birimi lideri General Selim İdris
Mayıs 2013 tarihinde 80.000 savaşçıya ko-
muta ettiğini iddiâ etmiştir. Zaman zaman
sahadaki savaşçı sayısını 320 bine kadar
çıkaran ÖSO liderleri de olmuştur.29 Bu
rakamlar son derece yüksek oranda abartı
içermektedir. Örneğin Selim İdris komu-
tası altında on binlerce asker olduğunu
iddiâ etmesine rağmen Suriye’nin özgür-
leştirilmiş bölgelerinde dolaşamamakta-
dır. İslâm Cephesiyle Babul Hava civarında
yaşanan çatışmadan hemen sonra Selim
İdris Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmış-
tır. 2013 sonlarına doğru birçok gözlemci
İslâmcı olmayan ÖSO gruplarının nere-
deyse ortadan kaybolduğunu açıklamış-
lardır.30 The Telegraph yazarı Shashank
Joshi bu durumu “iyi çocuklar Suriye’de
savaşı kaybetti geride savaşan kötü çocuk-
lar kaldı” şeklinde tanımlamıştır.31 Birçok
ÖSO savaşçısı daha disiplinli, organize
oldukları ve savaşa daha iyi odaklandıkları
için İslâmi gruplara geçmektedir.32
ÖSO’nun asker adedinin kaç olduğu so-
rusu, kimin ÖSO olarak kabul edildiğine
göre değişmektedir. 2013 yılının Aralık
ayında bir ÖSO komutanı, tüm ÖSO un-
surlarının silahlı gücünün 40 bin oldu-
ğunu bildirmiştir.33 2014 ve 2015 yılında
militan sayıları toplamda 10 bine yakla-
şan Hazm ve Cemal Maruf’a Bağlı Suriye
Devrimciler Cephesi’nin Nusret Cephesi
tarafından tasfiye edilmesi,34 2014 yılının
Ocak ayında birçok ÖSO grubunun (Örn.
Livâu Davud, Yermuk Şehitleri) IŞİD ve
diğer gruplara geçmesi sonucu, ÖSO
gücünü büyük oranda kaybetmiştir. En
iyimser tahminlerle, Suriye’de kendisini
ÖSO olarak tanımlayan güçlerin sayısı-
nın 20–30 bini geçmeyeceğini iddiâ et-
mek mümkündür. Bunlar arasında Yüksek
Askeri Konseye gerçekten bağlı olanların
sayısı daha azdır. Dağınık olmaları daha
birlik olan İslâmi gruplar karşısında zayıf
pozisyonda olmalarına neden olmaktadır.
ÖSO, Suriye içerisinde yabancı ülkeler-
den en fazla destek alan gruptur. Ancak
Libya, Katar, ABD ve Korfez ülkelerinin
muhtelif zamanlarda, ÖSO’ya vermeyi
taahhüt ettikleri yardımlar, sadece milyon
dolarlarla ifade edilmektedir. Rusya, İran
ve Çin’den milyar dolarlarla ifade edilen
destekler alan ve savaşın başladığı tarih-
lerde 60,5 milyar dolar GSYİH sahibi olan
rejime karşı bu destek, son derece etkisiz
kalmaktadır. Üstelik ÖSO’ya yapılan des-
teklerin büyük bölümü askeri olmayan
desteklerdir ve halka dağıtılmaktadır. 2
Şubat 2012 tarihinde, devrim sonrası ku-
rulan Libya hükümeti, Suriye muhalefeti-
ne 100 milyon dolar destek vereceğini ve
Libya’da ofis açmalarına izin verecekleri-
ni açıklamıştır.35 1 Nisan 2012 tarihinde
Suriye’nin Dostları Grubu SUK’u Suriye
halkının resmi temsilcisi olarak tanıyarak
muhalefete 100 milyon dolarlık yardım
karârı almıştır.36 ABD, 23 Şubat 2013 ta-
rihinde ÖSO’ya 60 milyon dolarlık ilaç
ve gıda yardımı sözü vermiştir. Yine 23
Nisan 2013 tarihinde Suriye’nin Dostları
İstanbul’da toplanmış, ABD yine muha-
lefete silah desteği vermeyi reddetmiştir.
ABD sadece 23 milyon dolarlık savaş dışı
destek sağlamayı taahhüt etmiştir. Bu ta-
rihler içerisinde İran, Suriye’ye 3,6 milyar
dolar, Suudi Arabistan Hizbullah’ın yoğun
etkisindeki Lübnan ordusuna 1 milyar
dolar, Rusya ve Çin de rejime milyarlarca
dolar kredi ve bağış yollu destek sağlamış-
tır.37 Suriye muhalefetini destekleyen hiç
bir ülkenin muhalefete ciddi para desteği
verdiği kaydedilmemiştir. Bu da Batı ve
Körfez ülkelerinin Esed’in gerçekten git-
mesini istemedikleri yönündeki iddiâları
güçlendirmiş, sadece, Suriye halkına des-
tek veriyorlarmış gibi göründükleri eleşti-
risine neden olmuştur.
ÖSO birlikleri genelde zor şartlarda ve
infaz edilme korkusu taşıyarak ordudan
ayrılan askerlerden oluştuğu için, AK-
47’ler ve RPG–7 tipi silahlar gibi basit
silahlarla donanmıştır. Ancak zamanla
rejime ait önemli silah depolarını ele ge-
çiren ÖSO grupları, tanklar, ağır silahlar,
gece görüş cihazları, makinalı tüfekler ve
uçaksavarlar ele geçirmiştir. ÖSO grup-
ları arasında “ılımlı” tanımlananlara ABD
tarafından TOW ve MANPAD tipi silah-
lar verilmiştir.38 Bazı Körfez ülkelerinin
ÖSO’ya 250 güdümlü tank roketi verdiği
de bildirilmiştir.39 ÖSO’ya bağlı güçlerin
Lazkiye kırsalında rejim güçlerine yönelik
saldırılarında TOW roketlerini kullandığı
görüntüleri basına yansımıştır.40 ÖSO ve
diğer grupların rejim güçlerine yönelik
saldırılarında da Milan anti tank roketle-
rini, Konkurs ve BM–21 Grad roketlerini
ele geçirdiği basına yansımıştır.41 Video
paylaşım sitelerinde rejim depolarından
elde edilen roketlerin, rejim güçlerine kar-
şı kullanıldığı birçok görsel mevcuttur.42
Libya’da Kaddafi rejiminden ele geçirilen
silahların bir kısmının Batılı istihbarat ku-
rumları tarafından alınıp, gelecekte İsrail’e
karşı kullanılma ihtimali olan ağır silahla-
ra el konulduğu ve gerisinin ÖSO’ya veril-
diği bazı raporlara yansımıştır. Suriye’ye
giden silahların büyük çoğunluğu Katar
ve Suudi Arabistan tarafından Libya’dan
getirilen silahlardır.43 Böylece, Libya’daki
İslâmcıların da ağır silahları azaltılmıştır.44
Suriye’de kriz derinleştikçe ve İslâmi
gruplar güçlendikçe, bir zamanlar rahat-
lıkla şekillendirilip güçlendirilebilecek ya
da yönlendirilip manipüle edilebilecek
muhalefet, artık daha özgün davranmak-
ta ve Batı açısından şekillendirilmesi zor-
laşmaktadır. 2011 yılında başlayan devrim
öncesi zayıf olarak ve genelde diasporada
varlığını sürdüren Suriye Komünist Par-
tisi, Suriye İhvanı Müslimin Hareketi ve
Kürt gruplar dâhil edilmediğinde, devrim
sonrasında, Suriye’de kurulan ilk rejim
karşıtı hareket ÖSO’dur. Aradan geçen
süre içinde yeni aktörlerin de ortaya çık-
masıyla beraber etkinliğini büyük oranda
yitirmesine rağmen, Batı ülkelerinden ge-
len finans ve silah desteği dolayısıyla hala
önemli bir güçtür.
Askeri Meclisin yüzlerce farklı grubu
kontrol edemediği, bu nedenle Suriye’de-
ki gerçek askeri etkinliğinin tartışmalı ol-
duğu ortadadır. Ayrıca Batı ülkeleri tara-
fından Suriye’nin gerçek temsilcisi olarak
tanımlanan SMDK ile kimi ÖSO grupları
arasında birtakım ideolojik farklılıkların
da bulunduğu bilinmektedir. Örneğin,
2013 Ekim ayında ÖSO’ya bağlı görünen
ya da değerlendirmelerde öyle sayılan, son
derece önemli 7 grup ayrılarak, farklı bir
şemsiye isim altında birleşmişlerdir. Bu-
gün Suriye’deki en güçlü askeri grup sa-
yılan İslâm Cephesi’nin kurulması, ÖSO
ve SMDK’yı daha da zayıflatmıştır. İslâm
Cephesi’ne dâhil olan gruplar SMDK ve
SUK’un, gelecek Suriye planlarıyla da
uyuşmadıklarını deklare ederek bir İslâm
Devleti kurmayı amaçladıklarını açıkça
ifade etmişlerdir.45 Suriye, cihat yanlısı
hareketlerin geniş halk tabanından destek
bulduğu bölgelerden biri haline gelmiştir.
Örneğin, Brookings Enstitüsü tarafın-
dan yapılan değerlendirmede Suriye’deki
el-Kâide kolu olan Nusret Cephesi’nin
son derece başarılı bir siyaset yürüterek
Suriye’de güç kazandığı, halkla iyi ilişkiler
geliştirdiği, pragmatik bir politika yürüt-
tüğü belirtilmektedir.46
ÖSO’yu uluslararası arenada temsil eden
siyâsî oluşumlar arasında da tam anlamıy-
la bir homojen tutum ve birlik olduğu söy-
lenemez. Örneğin siyâsî temsil makamla-
rından en önemlisi sayılan SUK ile SMDK
arasında da hem iki kurumun farklı ülkeler
tarafından farklı amaçlarla desteklenme-
si dolayısıyla hem de ideolojik bakımdan
farklılıklar bulunmaktadır.
ÖSO, savaşın başından itibâren ele geçir-
diği bölgelerde yönetim sistemi oturtmaya
istekli olmamıştır. Amacını “rejimi devir-
mek ve halkı korumak” olarak tanımlayan
ÖSO, daha çok bu amaca odaklanmış, ge-
rilla tarzı vur kaç saldırılarıyla rejimi za-
yıflatmaya çalışmıştır. Bu durum ele geçir-
diği bölgelerde yönetim boşluğuna neden
olmuştur. Özgür Suriye Ordusu rejimin
elinde bulunan stratejik havaalanları, as-
keri üsler ve ekonomik hedeflere saldıra-
rak rejimi felç etmeye, bu bölgelerden elde
ettiği silah ve emtiayı rejime karşı kullan-
maya çalışmıştır. Ancak zaman içerisinde
ÖSO’dan ayrılan bazı gruplar bulunduk-
ları bölgelerde yönetim uygulamak ama-
cıyla yeni yapılanmaya gitmişlerdir. İslâm
Cephesi’ne dâhil olan gruplar bu katego-
ride değerlendirilebilir. Yine de İslâm Cep-
hesi bünyesindeki tüm grupların geçmişte
ÖSO ile birlikte oldukları söylenemez.
Zîrâ ÖSO olan ile ÖSO sayılanlar arasın-
daki farklılığın belirginsizleşmesi bu grup-
ların doğru olmayan bir şekilde ÖSO’dan
ayrıldıkları yorumuna neden olmaktadır.
2014 Temmuz ayında Suriye’deki ABD
yanlısı gruplar olarak tanımlanan 3 grup-
tan (Hazm Hareketi, Cebhetu Suvvâr-i
Suriya, ÖSO Yüksek Askeri Konsey)47 iki-
sinin de sonraki 8 ay içinde tasfiye edilmiş
olması Batı projelerinin Kuzey Cephesi
olarak bilinen Halep, İdlib, Cisru’ş-Şuğur
ve Hama bölgelerinde büyük zarar gördü-
ğünün temel bir işareti olarak tanımlan-
maktadır.
Kaynaklar
ÖSO yurt dışında temsil yetkisini SUK
ve SMDK’ya devrettikten sonra uluslara-
rası toplumdan özellikle İslâmcı grupları
dengelemesi için önemli miktarda yardım
almıştır. Ancak alınan yardımlar savaş sa-
hasında rejime karşı dengeleri değiştire-
cek oranda olmamıştır. Bununla beraber
ÖSO içindeki yaygın yolsuzluk dolayısıyla
destekçi ülkelerin yardımlarının amacına
uygun kullanılmadığına dâir birçok belge
yayınlanmıştır. Özellikle Suudi Arabis-
tan ve Körfez ülkeleri48 ÖSO’ya hatırı sa-
yılır miktarlarda destek olurken49, Katar
ve Türkiye de farklı grupların yanında,
ÖSO’yu desteklemiştir. Katar-Türkiye ile
Suudi Arabistan ve Batı ülkeleri arasında
ılımlı grupların desteklenmesi konusun-
da çeşitli anlaşmazlıklar çıkmıştır.50 ÖSO
ayrıca resmi sitelerinde bulunan bağış
bölümlerinde de hatırı sayılır destek top-
larken, İslâm Dünyasının birçok ülkesinde
faaliyet gösteren yardım kuruluşları ve ba-
ğışçılarca da desteklenmiştir.
Etkinlik Alanı
Devrimin ilk dönemlerinde Suriye’nin
birçok bölgesinde küçük gruplar halin-
de faaliyet gösteren ÖSO, daha sonraki
dönemlerde merkezi karargâhlar kura-
rak gücünü belirli noktalarda toplamış-
tır. Bunu yapmasındaki amaç, hem rejim
güçlerinin ÖSO’nun güçlü olduğu bölge-
lere büyük çaplı saldırılar düzenlemesi,
hem de ÖSO’nun rejim güçlerine karşı
küçük gruplarla başarılı olamayacağını
bilmesidir. Devrimin ilk dönemlerinde
Humus’a bağlı Rastan kentinde yoğunla-
şan ÖSO-Rejim çatışmaları, sonraki dö-
nemlerde muhalefeti destekleyen Ürdün
ve Türkiye’ye sınır olan bölgelerde yoğun-
laşmıştır. Der’a, İdlib, Halep gibi bölgeler-
de artan çatışmalar sonucunda ÖSO, sınır
kapılarını ele geçirmeye başlamıştır. Sınır
kapılarının ele geçirilmesi ÖSO’yu Türki-
ye ve Ürdün ile komşu yapmış ve lojistik
akışını mümkün hale getirmiştir. ÖSO,
Suriye-Türkiye arasındaki Babü’l-Hava
Sınır Kapısı’nı Temmuz 2012’de, Babu’s-
Selame Sınır Kapısı’nı da Ekim 2012’de ele
geçirmiştir.51 ÖSO’ya bağlı gruplar Der’a,
Duma, Rif Dımeşk, Zebedani, Azez ve Halep cephelerinde önemli başarılara imza
atmışlardır.
Politik-Sosyal Faaliyetleri, Halkla
İlişkileri
Özgür Suriye Ordusu sahip olduğu ulus-
lararası destek ve meşrûiyyet itibâriyle
halka yönelik faaliyetleri en geniş olabi-
lecek gruplardan birisidir. Ancak Suriye
içinde ÖSO’ya bağlı grupların bazılarının
isminin yolsuzluk, kaçakçılık ve eşkıya-
lık iddiâları ile anılması ve düzenli ordu
özelliği göstermeyen ÖSO unsurlarının
halk üzerinde zaman zaman haksız tahak-
küm kurması gibi nedenlerle, bazı ÖSO
gruplarnın Suriye içinde çok fazla sosyal
faaliyetinin olduğu söylenemez. Halka yö-
nelik sosyal faaliyet ve kamu hizmeti ko-
nusunda yaşanan eksikliğin temel nedeni,
birbiriyle yarışan onlarca ÖSO grubunun,
güç elde etme yolunun halka hizmetten
ziyade, uluslararası güçlerle bağlantı kur-
ma ve imkânlarını daha çok çatışmaya
harcama eğilimleridir. ÖSO’nun Suriye
dışında temsilcisi olarak kabul ettiği SUK
ve SMDK daha aktiftir. Bu kurumların
mültecilere yardım, sağlık, eğitim, gıda
yardımları gibi alanlardan hac organizas-
yonuna, camilerde dinî eğitimden medya
alanına kadar, diğer grupların sahip ola-
madığı, güçlü bir ağının bulunduğunu
ve bu hizmet yelpazesi ile yurt dışındaki
Suriyelilere de yönelik ciddi programlar
uygulayan en önemli kurum olduğunu
söylemek mümkündür. SMDK’nın resmi
web sitesinde bu faaliyetler ayrıntılı olarak
açıklanmaktadır.52
Önemli Eylemleri
ÖSO, her ne kadar 2011 Temmuz ayında
kurulmuş olsa da 2012 Ocak ayı itibâriyle
ciddi oranda eylemselliğe başlamıştır.
ÖSO’nun en dikkat çeken eylemi Cisru’ş-
Şuğur bölgesinde 120 rejim askerinin
öldürülmesi olayıdır. Grup kısa sürede
orduya karşı ciddi başarılar elde etmiş,
kuşatma altında bulunan birçok bölgede
rejimin toplu katliamlar gerçekleştirmesi-
ni engellemiştir.
Türkiye sınırında bulunan Azez kasabası-
nı ve bazı sınır kapılarını kısa sürede ele
geçiren ÖSO, Halep, Der’a, İdlib, Dey-
ruz Zor ve Rakka’nın ele geçirilmesinde
de önemli rol oynamıştır. ÖSO’ya bağlı
güçler ülkenin birçok bölgesinde, düşük
yoğunluklu saldırıları ile rejim güçlerine
ağır kayıplar vermiştir. Rejime karşı ger-
çekleştirilen savaşın sembol şehirlerinden
biri de Humus’tur. ÖSO’ya bağlı Faruk
Tugayları şehrin savunulmasında önemli
rol üstlenmiştir. Şehrin ablukaya alınarak
ambargo uygulanması sonucu açlık ve
hastalık nedenli kitlesel ölümler gerçek-
leşmiştir. İki yıl süren mücadeleye rağmen
kuşatma kırılamamış ve muhalifler esirle-
rin serbest bırakılması karşılığında Mayıs
2014’te Humus’tan çekilmiştir. 11 Kasım
2011 tarihinde, ÖSO, Şâm’da istihbarat
kompleksini basarak, devlete başkentte
sembolik bir mesaj vermiştir.53 25 Aralık
2012 tarihinde Şâm Mezze’de düzenlenen
saldırıda 80 rejim askeri öldürülmüş, 200
asker de yaralanmıştır. ÖSO grupları ay-
rıca, Taftanaz helikopter üssü ve Minnig
Hava üssünün rejimden alınmasında bü-
yük rol oynamışlardır.
Diğer Gruplarla İlişkileri
ÖSO genel olarak diğer direniş gruplarıyla
iyi ilişkiler geliştirme eğilimindedir. Ancak
ÖSO’ya dâhil edilen, özellikle Batı destekli
gruplar, ciddi oranda yolsuzluk, kaçakçılık
ve disiplinsizlik sorunu yaşamaktadır.54
Özellikle ÖSO komutanlarından Halid
Hayyani ve Suriye Devrimciler Cephesi
lideri Cemal Maruf’un isimleri hırsız-
lık, yol kesme ve eşkıyalık gibi eylemler-
le birlikle anılır olmuştur. 2013 Ocak ayı
itibâriyle ABD yönetimine sunulan bir
raporda sahada yüzlerce 10–20 kişilik
ÖSO biriminin bulunduğu… ÖSO’nun
çoğu kaçakçılar ve suçlular tarafından
ele geçirilmiş dağınık bir muhalif grupla-
rına dönmüş olduğu” belirtilmiştir.55 Bu
durum ise daha prensipli İslâmi gruplara
halkın daha fazla destek vermesini sağla-
mıştır. Bu kontrolsüzlük nedeniyle zaman
zaman diğer grupların üyeleriyle sataşma-
lar, kimi zaman da halkın tepkisi üzerine,
ÖSO gruplarıyla İslâmcı gruplar arasında
çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmaların
en belirgini -henüz Suriye muhalefetine
toptan savaş açmadığı dönemlerde- IŞİD
ile Guraba eş-Şâm arasında yaşanan ve
sonuçta, Guraba eş-Şâm grubunun lider-
lerinin infaz edilip grubun dağıtılması
olayıdır. Bir diğer çatışma ise, Asifetu’ş-
Şimali Azez grubuyla IŞİD arasında yaşa-
nan ve bu grubun tasfiye edilmesine sebep
olan çatışmadır. Batı destekli Hazm Hare-
keti ve Cemal Maruf’a bağlı Suriye Dev-
rimciler Cephesi isimli grupların, Nusret
Cephesi lider ve üyelerini esir alıp infaz
etmesi, Nusret Cephesine yönelik sürekli
tacizleri nedeniyle bu gruplarla Nusra ve
Cundu’l-Aksâ’nın çatışmaları sonucu bu
gruplar da tasfiye edilmiştir. Diğer ÖSO
birliklerinin, Suriye’de hemen her direniş
grubuyla ortak operasyonlar düzenlediği,
çatışmalardan uzak durduğu gözlenmek-
tedir. ÖSO ile İslâmi grupların çatışmala-
rının, özellikle Batı müttefiki olan General
Selim İdris’in ÖSO’nun başına getirildiği
dönemde artması dikkat çekmektedir.
Bu dönem aynı zamanda ÖSO’nun diğer
gruplara karşı güçlendirildiği dönemdir.
Sonuçta, sahada ÖSO giderek zayıflamış,
askeri alandaki inisiyatif ise eskiden ÖSO
ile ortak hareket ediyorken ilkesel neden-
lerle ÖSO’dan ayrışan ve İslâm Cephesi
ismi altında birleşen gruplara ve bunlar-
dan daha sert İslâmcı duruş sergileyen
Nusret Cephesi ve Cundu’l-Aksâ gibi
gruplara kalmıştır.
Askeri Sahadaki Bölünmeler
Devrimin Siyâsî kanadında yaşanan lider-
lik sorunu ve rekabet askeri alandaki bö-
lünmeleri hem beslemekte hem de askeri
bölünmelerden beslenmektedir. Dual bir
ilişki söz konusudur. Askeri alanda kendi-
ni ÖSO olarak tanımlayan gruplarla daha
İslâmi vurgular yapan gruplar arasında
genel bir rekabet ve kimi zaman çatışma-
dan söz etmek mümkündür. Suriye’deki
ÖSO grupları Esed yönetimine karşı bir
askeri müdahale talep ederken İslâmi
gruplar ABD ve Batı’nın muhtemel müda-
halesinde Esed rejiminin yanı sıra İslâmi
grupların da hedef alınacağı endişesi taşı-
maktadırlar.56 Yine ÖSO gruplarının çoğu
Laik-liberal bir devlet amaçlarken İslâmi
gruplarla bu konuda ayrışmaktadırlar. Ör-
neğin ÖSO yetkililerinden General Mus-
tafa eş-Şeyh bir açıklamasında rejimden
sonraki savaşını İslâmcılara karşı verece-
ğini açıklamış, bu açıklama sahada büyük
tepki toplamıştır.57
Yine de ÖSO ile İslâmi gruplar arasında-
ki çatışmanın sadece dinî-ideolojik ne-
denlerle gerçekleştirdiğini söylemek pek
mümkün görünmemektedir. İki farklı güç
arasında çıkar merkezli doğal bir rekabe-
tin yanında Batı ülkelerinin İslâmi grupla-
ra denge sağlamak amacıyla ÖSO birim-
lerini desteklemesi de ayrı bir tansiyona
neden olmaktadır. ABD ve Batı ülkeleri
Suriye içinde birçok gruba stratejik silah-
lar temin etmiş, bu silahların istenmeyen
ellere geçmesini engellemek için de Mili-
tary Operation Command (MOC) isimli
bir birim oluşturmuşlardır. MOC bünye-
sinde bulunan gruplar Batı tarafından ak-
redite edilen gruplar olarak sayılmışlardır.
Toplam 8 ayrı eyaletten 20 grup TOW si-
lahı almaktadır.58
İslâmi gruplar arasında özellikle Suudi
Arabistan tarafından desteklendiği dü-
şünülen İslâm Ordusuyla Ahrâru’ş-Şâm
Hareketi ve Nusret Cephesi arasında üstü
örtülü bir rekabet ve nadir olarak da ça-
tışmadan sözetmek mümkündür. ÖSO
grupları arasında da benzer bir rekabet
ilişkisi söz konusudur. General Mustafa
eş-Şeyh 2011 Aralık ayında ÖSO bünye-
sinden ayrılıp kendi birimini kurmak için
çalışmalara başlaması. ÖSO için ilk sınav
olmuştur.59 Bu dönemde Albay Riyad el-
Es’ad’ın Tuğgeneral rutbesi olan Musta-
fa eş-Şeyh komutasına girmesi gerektiği
yorumları bölünmelere neden olmuştur.
2012 ortalarına doğru ÖSO’yu tek çatı al-
tında toplama çalışmalarına daha da ağır-
lık verilmiştir. Bu kapsamda Şâm, Humus,
Hama, İdlib ve Deyruz Zor olmak üzere
5 ayrı sektörde komutanlıklar belirlenmiş
ve Tuğgeneral Mustafa eş-Şeyh’e Yüksek
Askeri Konsey liderliği verilirken Riyad
el-Es’ad’a da Suriye içindeki askeri ope-
rasyonların liderliği verilmiştir. 60 Riyad el-
Es’ad bir süre sonra bunun bir uluslar arası
dayatma olduğunu açıklayacaktır61
ÖSO arasındaki fikir ayrılıkları Nisan 2012
tarihinde Annan Planının devreye girmesi
sürecinde daha da derinleşip gün yüzüne
çıkmıştır. Bu dönemde Kofi Annan mü-
zakerelerin başlaması için ateşkes çağrı-
sı yapmış, ÖSO da bunu kabul etmiştir.
Ancak Suriye içinde faaliyetlerini yürüten
ÖSO Askeri Komutanlık sözcüsü Albay
Kasım Saadeddin rejimin ateşkese uymak
için 48 saatinin olduğunu duyurmuş, yurt-
dışındaki ÖSO sözcüsü Albay Mustafa
Abdulkerim ise rejime herhangi bir süre
sınırlaması yapmadıklarını açıklamıştır.
İki ayrı kanat arasındaki tartışmalar Mayıs
ayına kadar devâm etmiş ve nihayet Mayıs
ayında Albay Kasım Saadeddin ÖSO adına
sadece sahada olanların konuşabileceğini,
sokakları kendilerinin mobilize edip savaşı
kendilerinin yönettiğini, Riyad el-Es’ad’ın
sadece kendisini temsil ettiğini açıklamış-
tır.62 Ağustos 2012 tarihinde Tuğgeneral
Muhammed Hüseyin Hac Ali ordudan
ayrılan bir grup subay ile birlikte muhtelif
ÖSO gruplarını birleştirip Suriye Ulusal
Ordusunu kurmayı amaçladıklarını ilan
etmişlerdir.63 Ancak bu çabalar da sonuç-
landırılamamıştır.
ÖSO içerisinde yurtdışı ve yurtiçi ÖSO
liderliği çatışması devâm ederken 1 Tem-
muz 2012 tarihinde General Feyiz Amr
Ortak Askeri Konsey isimli bir ÖSO teşki-
latının kurulduğunu ilan etmiştir. Bu yeni
birimin liderliğine Adnan Selo getirilmiş-
tir. Ancak çok sayıda ÖSO lideri bu yeni
birimin sahada bir karşılığının olmadığı-
nı açıklamıştır.64 ÖSO’yu tek çatı altında
toplama girişimlerin sonuncusu General
Selim İdris liderliğinde ilan edilen Yüksek
Ortak Askeri Komuta Konseyidir. Bu kon-
sey Suriye’yi Kuzey, Sahil, Merkez, Güney
ve Doğu cepheleri olmak üzere 6 bölgeye
ayırmış ve her birimin başına bir askeri
yetkili atamıştır. Ancak bu konsey de Se-
lim İdris’in başarısız liderliği nedeniyle et-
kin olamamıştır.
Gelinen süreçte Sahada 3 ayrı ÖSO ka-
nadının olduğunu söylemek mümkündür.
Sahadaki ÖSO ismini kullanan muhalifle-
rin çoğu Riyad el-Es’ad’ı ÖSO’nun sembo-
lik lideri olarak görmektedir. Ancak çok
azı Esed’in grupları üzerinde etkin oldu-
ğunu kabul etmektedir. Ancak Albay Ri-
yad el-Es’ad’a yönelik genellikle birbiriyle
rakip ülkelerin politikaları sonucu ortaya
çıkan meydan okumalar ÖSO içerisinde
bölünmeyi artırmıştır. ÖSO birimlerinin
hemen tümünün kuruluş görüşmelerinde,
ilanında ve toplantılarında Batı’lı istihba-
rat yetkilileri hazır bulunmuştur.65 Geli-
nen noktada Albay Riyad el-Es’ad liderli-
ğindeki ÖSO, Tuğgeneral Mustafa eş-Şeyh
liderliğindeki ÖSO Askeri Konseyi ve Al-
bay Kasım Sadeddin liderliğindeki Ortak
Ülke içi Liderlik şeklinde üç ayrı ÖSO gru-
bu ortaya çıkmıştır.66 Farklı ÖSO birimleri
arasındaki çatışmaların başlıca nedenleri
şunlardır:
- Sahadaki ÖSO grupları Türkiye’deki
ÖSO liderlerini sahadan kopmak ve
bedel ödememekle itham etmektedir.
- Birtakım ÖSO grupları diğerlerini Batı
güdümünde olmakla suçlamaktadır.
- Farklı ülkeler farklı ÖSO kanadının
güçlenmesini istemekte ve destekle-
mektedir.
- ÖSO grupları Batı’dan gelen yardımla-
ra ulaşmak için rekabet etmektedir.
- Bazı ÖSO liderleri yolsuzlukla suçlan-
maktadır.
Bir ÖSO üyesi Türkiye’deki çadırlar kent-
lerde bulunan subayların hiçbir faaliyet
yürütmediklerinden yakınarak şunları
söylemektedir: Orada hiçbir şey yapma-
dık. Sadece çadırda oturup televizyon iz-
liyor, bazen de basına demeç veriyorduk.
Onlara ben ordudan bunun için ayrılma-
dım dedim.”67
Albay Riyad el-Es’ad ile Tuğgeneral Mus-
tafa eş-Şeyh arasındaki çatışma ÖSO’nun
bölünmüş görünümünü daha da artırsa
bile bu ihtilaf gözlemciler tarafından iki
tarafın da sahada kayda değer bir ağır-
lığının olmaması dolayısıyla anlamsız
bulunmuştur.68Aradaki anlaşmazlığın mu-
halefete zarar vermeye başlaması üzerine
General Mustafa eş-Şeyh ile Albay Riyad
el-Es’ad ortak bir basın açıklaması yapmış-
lardır. Bu açıklamayla Riyad el-Es’ad ÖSO
operasyonlar sorumlusu, Mustafa eş-Şeyh
ise dış ilişkiler sorumlusu olarak kabul
edilmiştir.69

2. Özgür Suriye Ordusuyla İlintili Gruplar
Özgür Suriye Ordusu ilk kurulduğunda
birbirinden bağımsız onlarca gruptan olu-
şan şemsiye bir ismi ifade ediyordu. Bu
ismin hiyerarşik bir lideri yoktu fakat ilk
dönem ÖSO albayları Hüseyin Hermûş
ve Riyad el-Es’ad ÖSO’nun sembolleşen
kahramanları ve doğal sembolik liderle-
riydi. Bu iki ismin ÖSO’nun örgütsel ola-
rak da ideolojik olarak da entegrasyonunu
sağlama konusunda başarılı olamadıkları
görüldü. Albay Hüseyin Harmûş, Tür-
kiye Milli İstihbarat Teşkilatında görevli
Esed yanlısı Antakya’lı bir Alevi70 tarafın-
dan Hatay’dan kaçırılarak rejime teslim
edildi.71 Sonraki dönemlerde Harmûş’un
işkence ile katledildiğine dair resimler
yayınlandı. Bu resimlerle beraber rejimin
işkence ile katlettiği sivillere ait 50 bin72
fotoğraf daha yayınlandı. ÖSO’nun diğer
lideri Riyad el-Es’ad ise bazı iddiâlara göre
Batı ajandalarını uygulamadığı için bir su-
ikasta uğradı ve bacağını kaybetti.
ÖSO’nun ilk dönem sorunları, birbirin-
den bağımsız onlarca grubun her birinin
kendisini ÖSO olarak kabul etmesi ve
bunların zaman zaman birbiriyle çatışa-
cak derecede farklı kimlikler, yöntemler ve
amaçları benimsemiş olmasıydı. Ancak,
bütün sınıflandırmalara rağmen, ÖSO
içinde en can alıcı ayrım laik gruplarla,
İslâmcı gruplar arasındaki mücadeleydi.
Bu çatışma bir dönem sonra aynı ÖSO
grubundaki İslâmcıların ayrılarak örgütün
isminin sonuna İslâmi eklemeleriyle kes-
kinleşti. Ancak, özellikle Riyad el-Es’ad’ın
görevden ayrılmasıyla beraber, ÖSO daha
keskin ayrılıklar yaşamıştır. Suriye devri-
minin başında rejim de dâhil, her aktörün
bir ÖSO’sunun olduğunu söylemek yanlış
olmaz. Örneğin, PYD’ye yakınlığı ile bi-
linen Cebhetul Ekrad bir ÖSO birliğiydi
ve birçok kaynağa göre, PYD tarafından,
Arap-İslâmcı muhalefetin planlarından
haberdar olmak ve uluslararası yardım-
ları garantilemek amacıyla kurulmuştu.
Nitekim Cebhetul Ekrad daha sonra PYD
ile birlik yapmıştır. Aynı şekilde, bazı böl-
gelerde rejimle şaibeli ilişkiler kurduğu
belgelenen bazı ÖSO grupları, Suriye’de
Özgür Esed Ordusu olarak tanımlanmak-
taydı. Rejim birçok bölgede ordudan ay-
rılmış gibi görünen küçük gruplarla ortak
çalışarak muhalif bölgelerde istihbarat ça-
lışmaları yaptı ve zaman zaman muhalifle-
ri, çokça zayiat verdikleri tuzaklara çekti.
Değişik ÖSO grupları, ilk defa, SMDK
bünyesinde Yüksek Askeri Meclis’in kurul-
masıyla bir araya gelmiştir. Bundan önce
SUK’un ÖSO ile birlikteliği bilinmektedir,
ancak ÖSO içerinde yeterli kontrolü yok-
tur. SMDK, Batı ülkelerinden destek ala-
bilmek amacıyla kendisini hem söylemde
hem de faaliyet bazında İslâmi gruplardan
ayırmaya özen göstermiş, bu da ÖSO içe-
risindeki en güçlü grupların İslâmi Cephe
adıyla kendilerini SMDK’dan ayırmalarına
neden olmuştur. Suriye’de yol kesicilik,
eşkıyalık, adam kaçırma gibi faaliyetlerde
bulunmakla suçlanan grupların da, bu dö-
nemde, İslâmi gruplar tarafından saldırıya
uğramamak amacıyla, ÖSO ile yakınlaştığı
görülmektedir. Suriye Devrimciler Cephe-
si olarak bilinen Cemal Maruf liderliğin-
deki ÖSO birimi, bunlardan biridir.
IŞİD’in etki alanına yakın yerlerde ya da
İslâmcı muhalifler arasında da kriminal
faaliyetlerde bulunan grupların IŞİD ya da
diğer gruplara katılarak cezalandırılmak-
tan kurtulma eğiliminde olduğu bilinmek-
tedir. (Örn. Livâu Şuhedai Yermuk)

2.1. Suriye Devrimcileri Cephesi
(Cebhetu Suvvâr-i Suriya)
Cemal Maruf liderliğinde kurulan Suriye
Devrimciler Cephesi, İdlib başta olmak
üzere birçok bölgede faaliyet göstermiştir.
17 Aralık 2013 tarihinde, ÖSO ile birlikte
görünen bazı İslâmi grupların, İslâm Cep-
hesi adıyla farklı bir koalisyon kurmaları-
na bir cevap olarak, ÖSO’yu güçlendirmek
amacıyla kurulan Suriye Devrimciler Cep-
hesi, 14 farklı grubun birleşimiyle oluş-
muştur.
Suriye Devrimciler Cephesi’ni
Oluşturan Gruplar
İdlip Askeri Konseyi’nden Atıf
Süleyman
Ahrar ez-Zaviye Tugayı’ndan Ahmed
Yahya el-Hatib
el-Nasrul-Kadim Tugayı’ndan Rabia
Hacer
Ensâr Tugayı’ndan Miskal el-Abdullah
7. Bölük’ten Heysem Afisi
Halep 9. Bölük’ten Mürşid el-Halid
Abdulmutassım
Faruk Eş-Şimal Taburu’ndan Abdullah
Avda Ebû Zeyd
Ziâbu’l-Gâb Tugayı’ndan Muhammed
Zatar
İdlip Şehitleri Tugayı’ndan Muhammad
İsa
Ahrâru’ş-Şimal Tugayı’ndan Bilal
Habeyr
Rıyâzu’s-Salihin Taburu, Hama Faruk
Tugayları
Şâm Özel Kuvvetler Birliği’nden
Abdullah Osman.73
Cebhetu Suvvâr-i Suriya kuruluşu önce-
sinde ve sonrasında, Batı ülkelerinden ve
özellikle de ABD’den silah desteği almış-
tır.74 Grubun aldığı silahlardan özellikle
anti tank roketleri (TOW) askeri alanda
çatışmaları rejim aleyhine çevirme konu-
sunda stratejik öneme sahiptir. ABD’nin
Laik ÖSO gruplarını güçlendirme yönün-
deki çabaları, İslâmi Cephe’nin Babu’l-
Hava sınır kapısı yakınlarında bulunan
Cebhetu Suvvâr-i Suriya silah depolarına
el koymasıyla ilk darbeyi almıştır.75 Cebhe-
tu Suvvâr-i Suriya ile İslâm Cephesi daha
sonra bir ateşkes yapmıştır. ÖSO’nun,
İslâm Cephesi, IŞİD ve Nusret Cephesiy-
le çatışmasının temel nedeni, başta Babul
Hava sınır kapısı olmak üzere sınır kapı-
larının kontrolünü elinde tutmak ve Batı
ülkelerinden gelen yardım hattını açık
tutmaktır.76 Ancak İslâm Cephesi de sı-
nır kapılarının kendi varlığını tehdit eden
güçlerce kontrol edilmesine karşı buraları
kontrol altına almaya istekli olmuştur.77
Suriye Askeri Konseyine ait olan silah
depolarının ele geçirilmesi olayı, aynı za-
manda, IŞİD’den çekinen Askeri Kon-
seyin, İslâmi Cephe’yi davet etmesi üze-
rine de gerçekleştiği iddiâ edilmektedir.
Nitekim İslâmi Cephe lideri Şeyh Hasan
Abbud, silahlara IŞİD’den önce el koyduk-
larını belirten bir mesaj yayınlamıştır.78
Ancak Abbud, bir açıklamasında Cebhetu
Suvvâr-i Suriya’nın kendilerine karşı des-
teklendiğini de belirtmiştir.79 İslâmi Cep-
henin silah depolarına el koyması, Suriye
Askeri Konseyi sözcüsü Luay Mikdad ta-
rafından kınanmıştır. Mikdad, eğer saldırı-
lar sürerse savaşacaklarını da eklemiştir.80
İslâm Cephesiyle Cebhetu Suvvâr-i Suriya
ve Suriye Askeri Konseyi arasındaki çekiş-
meye rağmen 3. tarafların da silah depola-
rını ele geçirdiği iddiâları dile getirilmek-
tedir.81 Askeri depolardan Batı ülkeleri
tarafından verilen binlerce silah, 200 ton
mühimmat, milyonlarca mermi, çok sayı-
da roket, el bombası ve en az 100 askeri
araç yağmalanmıştır.82 Olay üzerine, ABD
ve İngiltere, Suriye’li laik yapılara tüm si-
lah yardımını durdurdukları açıklaması
yapmışlardır.83 Silah depolarının ele geçi-
rilmesi, laik ÖSO gruplarının ellerindeki
silahları bile korumaktan âciz oldukları
yorumlarına neden olmuş ve ÖSO’nun
genel komutanı General Selim İdris’in
Türkiye’ye kaçması, ekstra bir zaaf olarak
değerlendirilmiştir.84
Suriye Devrimcileri Cephesi, diğer bir-
çok grubun, hatta Suriye Ulusal Koalis-
yonunun destek vermediği Cenevre–2
görüşmelerine destek vermiştir. Bu destek
Batı’nın Esed yönetiminin dâhil olduğu
bir çözüm için Cebhetu Suvvâr-i Suriya’yı
güçlendirdiği yorumlarına neden olmuş-
tur.
Cephetü’s-Süvvâr Suriye olarak bilinen
grup, İdlib’de, en büyük rejim üslerinden
biri sayılan Vadi ed-Dayf üssünü 3 yıl bo-
yunca kuşatma altında tutmasına rağmen,
bilinçli olarak üssü ele geçirmemekle suç-
lanmıştır. Grubun, hem rejim, hem de
ABD ile ilişki içinde olduğu ve daha çok
rejimle çıkar ilişkileri nedeniyle aldığı pa-
ralar karşılığında, bu askeri üssü bilerek
ele geçirmediği iddiâ edilmiş, nitekim bu
askeri üs grubun tasfiyesinden kısa süre
sonra, sadece bir günlük operasyon ile ele
geçirilmiştir. Üssün ele geçirilmesi kısa
süre içinde İdlib eyalet başkentinin mu-
haliflere geçişinin önünü açacaktır. Suriye
Devrimciler Cephesiyle koalisyon kuran
diğer bazı grupların Kuneytıra ve Der’a
bölgelerinde faaliyetler yürüttüğü ve re-
jime karşı ciddi saldırılarda yer aldığı bi-
linmektedir. Bununla beraber, bu grupla-
rın her ne kadar Cephetü’s-Süvvâr Suriye
şemsiyesi altında savaşsalar da, kuşatılmış
bölgelerde faaliyet göstermeleri dolayısıy-
la Cemal Maruf liderliğindeki İdlib gru-
buyla güçlü bir hiyerarşiye girmedikleri
bilinmektedir.
Cebhetu Suvvâr-i Suriya Lideri Cemal
Maruf
Cemal Maruf’a bağlı Cebhetu Suvvâr-i Su-
riya ile Nusret Cephesi arasındaki kriz bu
grubun adının mafyavari eylemler, adam
kaçırmalar ve yağma olaylarına karışması
nedeniyle başlamış, Batı yönlendirme-
leriyle diğer grupları hedef almak ve li-
derlerini kaçırıp öldürmek gibi bir takım
faaliyetlerin ortaya çıkması ile artmıştır.85
Nitekim Cebhetu Suvvâr-i Suriya genel
karargâhı olarak bilinen Cebel-i Zaviye
(Zaviye Dağı) civar bölgelerde “Mafya
Dağı” olarak da bilinmektedir.
Nusret Cephesiyle Cebhetu Suvvâr-i Su-
riya arasındaki tansiyon, 2014 yılının baş-
larında “Küresel Cihat Hareketi” olarak
isimlendirilen akımın önemli liderlerden
biri kabul edilen Abdulaziz el-Katari’nin
Cebhetu Suvvâr-i Suriya tarafından IŞİD
ile diğer gruplar arasında arabuluculuk
yapmak isterken öldürülmesine dayan-
maktadır. Nitekim daha sonra Nusret
Cephesi, Cebhetu Suvvâr-i Suriya’nın
merkezlerini ele geçirdiğinde Abdulaziz
el-Katari’nin cesedini burada bulmuş ve
bu iddiâ doğrulanmıştır.86 Suriye Devrim-
ciler Cephesi karargâhlarında, yabancı
savaşçıların gömülü olduğu, toplu me-
zarlar ortaya çıkarılmıştır.87 Çok sayıda su
kuyusu da toplu mezar olarak kullanılmış,
sadece Abdulaziz el-Katari’in cesedinin
çıkarıldığı kuyudan 30 ceset çıkarılmıştır.
Cebhetu Suvvâr-i Suriya, daha sonraki
süreçte Nusret Cephesi üyelerini tutuk-
laması, bazı Nusra üyelerini infaz etmesi
üzerine Nusra ile kısa süreli bir çatışma
dönemi yaşamıştır. 16 Temmuz tarihinde-
ki bu çatışmada, 100 üyesini kaybettiği ra-
por edilen Cebhetu Suvvâr-i Suriya, daha
sonraki süreçte Nusra ile yaşanan tansiyo
nu durduramamıştır. Nusret Cephesi, 28
Ekim 2014 tarihinde, rejimin elinde tuttu-
ğu İdlib’e büyük bir saldırı gerçekleştirmiş,
ancak daha sonra Cebhetu Suvvâr-i Suriya
güçlerinin kendisini arkadan vurduğunu
iddiâ etmiştir.88
Bunun üzerinde Nusret Cephesi ve
Cundu’l-Aksâ grubu, Ekim 2014 tari-
hinde ABD destekli Suriye Devrimcileri
Cephesi’ni tasfiye etmiş ve grubun lideri
Cemal Maruf Türkiye’ye kaçmıştır.89 Gru-
bun, Cebeli Zaviye dağlık bölgelerinde
bulunan karargâhları ve ağır silahları da
Nusret Cephesi ve Cundu’l-Aksâ’ya geç-
miş, ayrıca grubun yüzlerce üyesi henüz
çatışma çıkmadan önce, kalan birçoğu da
çatışma sırasında ve sonrasında çatışma-
lara katılmadan Nusra ve diğer gruplara
geçmiştir. Cemal Maruf ve Batı ile ilişki-
leri sürdürmeyi planlayan bazı grup üye-
leri, Nurettin Zengi Grubuna geçmiştir.
Nurettin Zengi grubu da ABD ve Batı’nın
Suriye’de silahlandırdığı bir kaç gruptan
biridir.
Türkiye’de bulunan Cemal Maruf, verdiği
bir mülakatta kendisini ÖSO’nun bir par-
çası olarak tanımlamış, eğit-donat prog-
ramı90 kapsamında eğitim göreceğini ve
Suriye’ye geri döneceğini ifade etmiştir. 91
2.2. Hazm Hareketi
Hazm Hareketi Kuruluş Bildirgesi: https://
www.youtube.com/watch?v=ci2lIdqorPA
Hazm Hareketi, Özgür Suriye Ordusu
bünyesinde faaliyet gösteren, en güçlü 2.
muhalif grup olarak, Nusret Cephesi tara-
fından tasfiye edilinceye kadar faaliyetle-
rine devâm etmiştir. Hazm Hareketi 2012
yılında Faruk Tugayları’nı oluşturan farklı
grupların 2012 yılında dağılmasından son-
ra bir araya gelmeleriyle oluşmuştur. Her
ne kadar, Hazm Hareketinin oluşmasında
Faruk Tugayları’nın eski lideri Hamza Şi-
mali, Abdullah Avda ve Bilal Attari etkin
olsa da, daha sonra Hazm Hareketi Gene-
ral Selim İdris’in etkinliğine girmiştir.
Hazm Grubu, ABD tarafından BGM–71
TOW tipi anti tank ve diğer stratejik silah-
larla desteklenen birkaç muhalif gruptan
biridir. ABD, grubu desteklediğini kabul
etmiştir.92 Hazm Hareketi liderleri ABD
ve Batı’dan destek aldıklarını gizlememiş-
lerdir.93 Grubun, ABD menşeli bu silahları
Esed güçlerine karşı kullandığını gösteren
birçok video basına yansımıştır. Hazm Ha-
reketi, ABD’nin, laik bir Suriye’yi ve elde
ettiği silahları radikal gruplara vermeme-
yi garantileyen, Batı projeleri açısından
güvenilir bir ÖSO birimi oluşturma ça-
balarının bir ürünüdür. Hareket ilk ku-
rulduğu ve CIA tarafından desteklendiği
dönemde, birçok raporda94, ABD’nin yeni
favori silahlı grubu olarak tanımlanmış-
tır. Bu grubun aynı zamanda Türkiye ve
Katar tarafından da desteklendiği, Suudi
Arabistan’ın da bu gruba destek verdiği
iddiâ edilmiştir.95
Hazm Hareketinin bazı birimleri rejime
karşı ciddi saldırılar yürütürken diğer bazı
kollarının İslâmcı gruplarla çatışmalara
girdiği görülmüştür. İslâmi grupların bazı
üye ve liderlerini tutuklayıp infaz eden
Hazm Hareketi, zaman zaman bu gruplar-
la karşı karşıya gelmiştir. Cebhetu Suvvâr-i
Suriya ile Hazm Hareketinin, Nusret Cep-
hesi ve destekçisi gruplarla ilk çatışmaları
2014 yılının Ekim ayına denk gelmektedir.
Daha önce yaşanan kısa süreli çatışmalar
şeri mahkemeler yoluyla ve diğer grupla-
rın arabuluculuklarıyla çözülmüştür.
Nusret Cephesiyle Hazm Hareketi ara-
sındaki tansiyon, Cebhetu Suvvâr-i Suri-
ya grubunun, Nusret Cephesi tarafından
tasfiye edilmesi sonrası artmıştır. Hazm
Hareketi’nin Nusra komutanı ve 3 üyesini
katletmesi üzerine96 25 Şubat 2015 tari-
hinde, Hazm Hareketine topyekûn savaş
ilan eden Nusra 2 gün içinde Hazm’ın
ana karargâhı olan 46. tugay başta olmak
üzere97 bütün Hazm Hareketi merkezleri-
ni ele geçirmiştir.98 Bunun üzerine, Hazm
Hareketi tarafından yapılan bir açıklamay-
la Hazm Hareketi kendini feshettiğini du-
yurmuştur.99 Hazm Hareketinin kendisini
fesh etmesi, ABD’nin Suriye politikasının
iflası olarak da değerlendirilmiştir.100
Hazm Hareketi merkezindeki 20’den faz-
la tank ve çok sayıda ABD menşeli silah101
Nusret Cephesinin eline geçmiştir. Nus-
ret Cephesi bu silahların bir kısmını daha
sonra rejim güçlerine karşı kullanırken gö-
rüntülenmiştir.
Özgür Suriye Ordusu, kendi içinde grup-
lara ayrılsa da, her bir grubun kendi için-
de tam bir entegrasyon sağladığı söyle-
nemez. Hazm Hareketi de tıpkı Cebhetu
Suvvâr-i Suriya gibi, birbiriyle farklılıklar
taşıyan gruplardan oluşmaktaydı. ÖSO
içerisinde, Batı desteğini almak konusun-
da yarışan iki temel grup olan Cebhetu
Suvvâr-i Suriya ve Hazm Hareketi’nin
birbiriyle çekişmelerinin yanında, her bir
grubun kendi içinde de çekişme olduğu
ve ideolojik farklılıkların da bulunduğu
bilinmektedir. Örneğin Cebhetu Suvvâr-i
Suriya ile Hazm Hareketi, Nusret Cep-
hesi tarafından tasfiye edildiğinde, bu iki
grubun da birçok üyesi Nusret Cephesi’ne
geçmiş, bazı üyeleri ve kendilerine bağlı
bazı şehirlerdeki birlikleri kendi liderlerini
suçlamış, bazı üyeleri de gruplar halinde 3.
gruplara geçmiştir. Diğer gruplara geçen-
lerin bir kısmı yine Batı tarafından destek-
lenen yapılara, diğer bir kısmı ise İslâmcı
gruplara geçmişlerdir.
2.3. Güney Cephesi102
Youtube Kanalı: https://www.youtube.
com/user/mediaahfadalrasoul
Güney Cephesi, Suriye’de ÖSO’nun en et-
kin olduğu askeri birimdir. Güney Cephesi
denince Der’a, Kuneytra, Suveyda, Şâm ve
kırsalı kastedilmektedir. 14 Şubat 2014 ta-
rihinde 49 grubun birleşimiyle oluşan Gü-
ney Cephesi kısa süre sonra bazı grupların
da birleşimiyle 58 grubu bünyesinde top-
layan bir koalisyon halini almıştır.103 An-
cak bu koalisyona katılan grupların fazlalı-
ğı aldatıcı analizlere neden olabilmektedir.
Zîrâ katılımcı kimi grupların sayısı sadece
yüzler, hatta onlarla ifade edilmektedir.
Gruplar arasında en güçlü yapı Beşşâr ez-
Zaubi liderliğindeki Yermuk Tugayıdır.104
Bu tugayın savaşçı sayısı 2013 yılında
kendi liderlerinin -muhtemelen Batı’dan
daha fazla destek ve silah almak amacıy-
la abartarak ifade ettiği- 3–4 bin arasında
iken105 bu oran giderek azalmıştır. ÖSO
gruplarının temel eğilimi, milis sayılarını
abartmak, İslâmcı muhaliflerin temel eği-
limi ise milis sayılarını olduğundan az gös-
termek ve güvenlik nedeniyle kimliklerini
gizlemektir.
Güney Cephesinin Kuruluş Bildirgesini İmzalayan Gruplar. Şubat 2014
Suriye Devrimciler Cephesi (Güney Kol) Birinci Tugay
Özgürlük Şehitleri Tugayı Duma Şehitleri Tugayı
Guta Mücahitleri Tugayı Kuneytra Askeri Tugayı
İslâm Şehitleri Tugayı Şâm Şehitleri Tugayı
Tahrir eş-Şâm Tugayı Habib Tugayı
Eb’adil HavranTugayı el-Harameyn Eş-Şerifeyn Tugayı
Al Mu’tezz Billah Tugayı 11.Tümen /Üst Kalamun
Özel Görev Tugayı Ahraru’n-Neva Tugayı
Tevhid Ketaib Havran Bunyan Taburu
Yermük Tugayı Havran Fellucesi Tugayı
Birinci Topçu Alayı Yarmuk Şehitleri Tugayı
Aşağı Kalamun Tugayı Tahrir eş- Şâm Tugayı
Muhacir ve Ensâr Tugayı Usudus-Sünne Tugayı
18 Mart Tümeni Kerame Tugayı
İzz bin Abdüsselam Tugayı Şahab es-Sünne Tugayı
Fecru’l-İslâm Tugayı Birinci Komando Tugayı
Hamza Esedullah Tugayı Seyfil Şâm Tugayı
Batı Bölge Ahrar Tabur Amd Havran Tugayı
Özel Operasyonlar Taburu Havran Şehitleri Tugayı
Himsül Velid Tugayı Ahfadu İbnil Velid Tugayı
1.Süvari Alayı el-Mutasım Billâh Taburu
el- Lacat Kalkan Tugayı Tevhidül Lecat Taburu
Havran Fırtına Tugayı Tebarak Rahman Taburu
Usudul İslâm Taburu Selahaddin Tugayı
Liderlik
Beşşâr ez-Zaubi: Genel Lider106
General Ziyad Fahd: Güney Cephesi Ko-
mutan Yardımcısı107
Albay Mecid Seyyid Ahmed
İdeoloji/Amaçlar
Güney Cephesi, Batı ülkelerinden destek
almak amacıyla “ılımlı” grupların disip-
linli bir birim altında toplanmasını amaç-
lamıştır.108 Zîrâ Batı ülkelerinin ÖSO’ya
verecekleri silahların “yanlış ellere” geçip
geçmeyeceği konusundaki endişeleri Su-
riye direnişinin başından bu yana devâm
eden en önemli kaygılardan biridir. Bu
bağlamda Güney Cephesi kuruluş bildir-
gesi yayınlamış, bu bildirgede dinî ifade-
lerden özellikle kaçınılarak Devrim, Halk
Hareketi, Özgürlük gibi nötr ifadelerin ya-
nında demokrasi, çoğulculuk gibi seküler
ifadelerin seçilmesine özen gösterilmiş
tir.109 Grubun ilan videosunda, Suriye’nin
itidalli sesi oldukları vurgulanmıştır.110
Güney Cephesinin Kuruluş Bildirgesinde
şu ifadelere yer verilmiştir:
Bizler, her gün gördüğünüz çiftçiler,
öğretmenler ve işçileriz. Aramızdaki-
lerin çoğu silahını kendi halkına dön-
dürüp kendi insanlarıyla savaşmaya
başlayan bozuk bir rejimin ordusun-
dan ayrılan askerlerdir. Çok sayıda
sınıfı temsil ediyoruz ama amacımız
tektir: Rejimi devirip Suriye’ye daha
iyi bir gelecek için şans vermek. Toplu-
mumuzda mezhepçilik ve aşırılığa yer
yoktur ve gelecekte de yer olmayacak-
tır. Suriye halkı fikirlerini ifade edip
daha iyi bir gelecek için mücâdele etme
hakkına sahiptir. Suriye’de halkı temsil
edip onun faydası için çalışacak bir re-
jim kurmak istiyor, bunun için çalışı-
yoruz. Bizler Güney Cephesiyiz.
Ancak Güney Cephesi kuruluş bildirge-
sinde yer alan “Her grup özerktir ve kendi
operasyon ve faaliyetlerini yürütür” ifa-
desi, Güney Cephesi grubunun bir arada
olmasının da zayıf olmasının da temel
nedenidir. Bu ifade birçok gruba aynı za-
yıf ilişkili şemsiye altında bulunup, Batı
desteğini garantilemek için fırsat sun-
makta, aynı zamanda eylemlerini kısıtla-
mamaktadır. Eylemlerinin tek bir liderlik
tarafından kontrol ve yönlendirilmesinin
yapılamaması koalisyonu zayıflatmakta-
dır. Neticede bu koalisyon, imzalı bir bil-
diriden öteye çok fazla geçememektedir.
Askeri Güç, Strateji, Kaynaklar
ÖSO’nun en etkin grubu olan Güney Cep-
hesi Ürdün, Suudi Arabistan ve Batı ülke-
leri tarafından finanse edilmektedir. Güçlü
aşiretlerin bulunduğu Der’a bölgesi, aynı
zamanda devrimin ilk başladığı yerlerden
biridir ve aşiretler de buradaki ÖSO yapı-
larını finanse etmektedir. Güney Cephesi
lideri Beşşâr ez-Zaubi Batı ülkelerinin
kendilerine TOW silahları ve farklı cins
mühimmatlar verdiğini açıklamıştır. Grup
Suriye’de ılımlı bir muhalefete ihtiyaç du-
yan Batı açısından son şans olarak görül-
mektedir.111 ABD Kongresi, 27 Ocak 2014
tarihinde Güney Cephesi ÖSO gruplarına
silah desteğine onay vermiştir.112 Ancak
Ürdün ve Arap ülkelerinin Batı ile birlik-
te Amman’daki bir komuta merkezinden
yönlendirdikleri Güney Cephesi, aldığı si-
lah ve destek karşılığında Batı’ya bir takım
vaatlerde bulunmuştur.113
Başlangıçta Ürdün ve Lübnan’dan silah
tüccarları ve dinî gruplar aracılığıyla ge-
len, basit, hafif silahlarla ve bölgedeki aşi-
retlerin zaten sahip olduğu av tüfekleri,
tabancalar ve hafif silahlarla donatılmış
olan Güney Cephesi şemsiyesi altındaki
ÖSO grupları, daha sonraki dönemlerde
rejim güçlerinden ciddi oranda silah ele
geçirmişlerdir. Güney Cephesi’nin sahip
olduğu savaşçı sayısı ile ilgili rakamlar
spekülasyona açık çelişkili rakamlardır. Bu
şemsiye grup için verilen en yüksek rakam
30 bin savaşçıdır.114 Ancak ilk kurulduğun-
da verilen bu rakamın bölgede Ahrâru’ş-
Şâm, İslâm Ordusu ve Nusret Cephesi’nin
bu grubun aleyhine büyümesiyle güncel-
lenmesi gerekmektedir. Güney Cephesi
için verilen makul savaşçı sayısını bildiren
figür, 15 bin civarında birbiriyle hiyerarşik
ilişkisi olmayan dağınık savaşçının var ol-
duğudur. Grup genel olarak rejim bölge-
lerini ele geçirmek, kontrol etmek, sınır
kapılarını ele geçirmek ve rejimin güçlü
olduğu bölgelerde vur kaç saldırıları ile re-
jime kayıp verdirmek şeklinde bir strateji
uygulamaktadır.
Etkinlik Alanı
Güney Cephesi Der’a, Kuneytra, Suveyda
ve Şâm’da faaliyet göstermektedir. Mu-
halifler tarafından kontrol edilen Doğu
Guta, Han eş Şeyh, Cobar, Kuneytra ve
Der’a bölgelerinde etkinlik sahibidir.
Politik-Sosyal Faaliyetleri, Halkla
İlişkileri
Güney Cephesi, etkinliği bulunan bölge-
lerin genelinin kuşatma altındaki yerler
olması dolayısıyla, insanî yardım, tıbbi
yardım gibi alanlarda faaliyetler göster
mektedir. Diğer ülkelerden büyük destek
alması itibâriyle bu grup en iyi donanım-
lı gruplardan biridir ve bölgeye yönelik
yardım faaliyetleri büyük oranda bu grup
ve İslâm Ordusu tarafından organize
edilmektedir. Ancak koalisyonun kamu
hizmetleri ile ilgili çok fazla faaliyetinin
olmadığı bilinmektedir. Bölgede bulunan
Ürdün sınır kapıları da, Güney Cephesinin
katılımıyla kontrol edilmektedir.
Önemli Eylemleri
2011–2012: Der’a’nın rejim güçlerinden
temizlenmesi operasyonlarında Nusret
Cephesi, İslâm Ordusu ve Ahrâru’ş-Şâm
ile birlikte faaliyet göstermiştir.
30 Temmuz 2013: Şâm’a yönelik muhalif
operasyonlarında Güney Cephesi yer al-
mıştır.
24 Mart 2015: Diğer gruplarla beraber
Busra eş-Şâm şehrinin ele geçirilmesi.115
1 Nisan 2015: Diğer gruplarla beraber Na-
sib sınır kapısının ele geçirilmesi operas-
yonu.116
Diğer Gruplarla İlişkileri
Halep, Lazkiye ve İdlib bölgelerinde tas-
fiye edilen Cebhetu Suvvâr-i Suriya ve
Hazm Hareketine bağlı gruplar da, Gü-
ney Cephesi ÖSO birimi şemsiyesi alında
faaliyet göstermektedir. Ancak onlarca
irili ufaklı grubun birleşmesine rağmen
ÖSO’nun Güney Cephesinde de tam bir
entegrasyon sağladığı söylenememektedir.
Zîrâ Güney Cephesi şemsiyesi altında fa-
aliyet gösteren gruplardan her biri, kendi
ajandasını yürütmekte, birbiri arasında
rekabet yaşanmakta, ABD ve Batı’nın iti-
razlarına rağmen Nusret Cephesiyle ortak
operasyonlar düzenlemekte117 ayrıca bazı
gruplar Batı ve sömürgecilik karşıtı, üm-
met eksenli İslâmi eğilimler taşımaktadır.
2015 yılında diğer bölgelerdeki etkinliği
iyice azalan ÖSO’nun önemli figürlerin-
den Selim İdris, Güney Cephesinde bazı
yeni grupların da katılımıyla, daha geniş
ve homojen bir ÖSO birimi oluşturulaca-
ğını ve böylece Batı desteğinin elde edile-
ceğini açıklamıştır.118 İdris açıklamasında
IŞİD ile mücâdele edebilecek tek gücün
ÖSO olduğuna değinerek destek talep
etmiştir. Güney Cephesi, Ürdün sınırına
yakın olduğu için bu bölgelerde Ürdün
istihbaratının Güney Cephesi grubu dâhil
bazı grupları organize ettiği, yönlendirdiği
iddiâ edilmektedir.119Güney Cephesi et-
kinlik bölgesinde faaliyet gösteren İslâm
Ordusuyla iyi ilişkiler kurmakla beraber,
bazı kolları da Nusret Cephesi ve Ahrâru’ş-
Şâm grubuyla iyi ilişkilere sahiptir. Ancak
bazı Güney Cephesi gruplarının özellikle
Nusret Cephesi’ne yönelik saldırılar ve ça-
tışmaların ortasında yalnız bırakmak gibi
bir takım eylemler içine girdiği, zaman
zaman çatışmaların yaşandığı bilinmekte-
dir. Nusret Cephesi, SRF ve Hazm Hare-
ketini tasfiye ettiğinde bölgedeki Cebhetu
Suvvâr-i Suriya ve Hazm kollarının Nusret
Cephesine karşı eylemde bulunmaması
dikkat çekicidir.
ÖSO ile hiyerarşik ilişkiye girmiş gruplar
arasında en önemlileri sayılan Cebhetu
Suvvâr-i Suriya, Hazm Hareketi ve Güney
Cephesi’nin yanında, ılımlı olarak tanım-
lanan birçok küçük grup da, ÖSO ile orga-
nizeli faaliyet göstermektedir. Bu gruplar
arasında en önemlisi Nurettin Zengi gru-
bu ve Şâm Cephesidir. Bu gruplar hakkın-
da da kısa bilgiler vermek ülkedeki silahlı
grupların haritasının çıkarılmasında yar-
dımcı olacaktır.
2.4. Beşinci Kolordu
Resmi Sitesi: http://www.forsanalhak.
com/ (5. Kolorduya dâhil muhtelif grup-
lar)
Twitter Hesabı: https://twitter.com/for-
sanalhak
YoutubeKanalı:https://www.you-
tube.com/channel/UCuO0FbhJE-
aooXG65opK2lOghttps://www.
youtube.com/channel/UCKVGu -
9uXQhWlLxyON8lZ6fw/videos
Muhalifler arasında, zayıflamakta olan
gruplar, tamamen sahneden çekilmemek
amacıyla yeni ittifak arayışlarına girmek-
tedirler. Bu ittifaklar kimi zaman, küçük
birçok grubun tek çatı altında bir araya
gelmesine neden olmaktadır. Bazen ya-
pılan ittifaklar, 3. bir tarafın saldırılarına
karşı güvenlik elde etmek amacıyla ya da
diğer ülkelerden yardım alabilmek ümi-
diyle birtakım pazarlık ve görüşmelerde
muhalif ÖSO gruplarının elini güçlen-
dirmek amacıyla yapılmaktadır. Böylece
Batı ülkelerine Suriye’de durumu değişti-
rebilecek donanım, disiplin ve güce sahip
olunduğu mesajı verilmek istenmektedir.
Beşinci Kolordu bünyesindeki muhtelif
gruplar, Halep, Hama, Morek, Han Esel
gibi cephelerde önemli etkinlik göster-
mişler, ancak daha sonra zayıflayarak, bir
araya gelmişlerdir. Suriye’deki birleşme-
lerin birçoğu, zayıflayan grupların daha
güçlü görünmek için bir araya gelmesiyle
oluşan, zayıflar koalisyonu şeklindeki bir-
likteliklerdir.
13. Fırka, 101. Fırka, 1. Piyade Tugayı,
Hakkın Suvarileri Tugayı, Cebeli Zaviye
Kartalları Tugayı isimli grupların bir araya
gelmesiyle 7 Ekim 2014 tarihinde kurulan
5. Kolordu120 Halep, Hama ve İdlib bölge-
lerinde etkindir. Bu koalisyon Suriye Dev-
rim Bayrağını kullanmaktadır ve SMDK
tarafından da desteklenmektedir.121Bu
koalisyon bünyesinde bulunan gruplara,
ABD ve Batı anti-tank silahı TOW dâhil
stratejik silah sağlamaktadır.122 Gruba Su-
udi Arabistan dâhil körfez ülkelerinin de
silah ve destek sağladığı, koalisyon lider-
lerinden Ahmed Saud tarafından açık-
lanmıştır.123 Beşinci Kolordu her ne kadar
kendi ismi ve kurucu unsurlarının kolor-
du, tugay, fırka gibi isimler kullansa da
aslında bu isimlerle uyumlu olmayan mili-
tan sayısına sahiptir. Koalisyonu oluşturan
tüm grupların toplam sayısı 3–4 bin ara-
sında hesap edilmektedir.124 Ancak gerçek
rakamın 2–3 bin arasında olduğu tahmin
edilmektedir. Koalisyon unsurları aynı za-
manda Nusret Cephesi ve Cundu’l-Aksâ
tarafından tasfiye edilen Hazm Hareketi
ve Cebhetu Suvvâr-i Suriya müttefikidir
ve bunlara göre siyâsî konum belirlemiş-
lerdir. Örneğin Nusret Cephesiyle Hazm
Hareketi çatışma yaşadığında 21 Temmuz
2014 tarihinde açıklama yapan gruplar
Nusret Cephesiyle tüm ilişkilerini don-
durduklarını açıklamışlardır.125 Ancak
buna rağmen koalisyon içerisindeki bazı
unsurlar liderliğini Nusret Cephesi ve
Ahrâru’ş-Şâm’ın yaptığı, Vadi ed-Dayf ve
Hamidiye üslerinin ele geçirildiği saldırı-
lara katılmışlardır.126 Beşinci Kolordu bün-
yesindeki hemen tüm gruplar IŞİD’e karşı
birçok çatışmaya katılmışlardır.
Koalisyonun en önemli unsurlarından biri
Livâu Fursanu’l-Hak grubudur. Bu grubun
12 alt birime ayrılmış 500–700 arasında
savaşçısı bulunmaktadır.127 Koalisyon içe-
risinde yer alan 13. Fırka 2013 yılında ku-
rulmuştur ve ana karargâhı, İdlib’in Marat
en-Numan bölgesindedir. Grubun lider-
liğini Ahmed Saud yapmaktadır. Es-Saud
2013’te IŞİD tarafından esir alınmış, ancak
bir süre sonra serbest bırakılmıştır.128 Koa-
lisyon içerisindeki, Hasan Miril Hamdi li-
derliğindeki 101. Fırka da ABD ve Batı’dan
TOW silahları almıştır.129 Koalisyon un-
surlarından Ala Hüseyin liderliğindeki
Liva Sukur Cebel-i Zaviye isimli grup ise,
Ahfadu Resul isimli grupla birlikteken, bir
dönem sonra Cemal Maruf liderliğindeki
Cebhetu Suvvâr-i Suriya grubuna geçmiş,
kısa bir süre sonra Cebhetu Suvvâr-i Su-
riya ile yaşanan anlaşmazlıklar sonucu Beşinci Kolordu bünyesine katılmıştır.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt