Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Öşür Nedir? Kiralık Tarlaya Ektiğim Ürüne Öşür Farz mıdır?

A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamünaleyküm

Öşür hakkında bilgi verirmisiniz? İnternette sözlük anlamını öğrendim ,yanlız detaylı bilgiye ihtiyacım var.
Biz mesleki olarak çiftçilik yapıyoruz.Yanlız tarlamız yok,tarlayı kiralayıp öyle ekiyoruz.Öşür bizim üzerimize farz mı?
Farzsa nekadararını infak etmemiz gerekiyor? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah ;

Öşür; toprak ürünlerinden veya diğer bazı kazançlardan alınan bir tür vergi anlamında bir İslâm hukuku terimi; vergilendirmede kullanılan ve müslüman vergi mükelleflerinden belirli sınıflar için, mahsulden alınan onda veya yirmide bir oranındaki verginin adıdır.

Gayri muslimlerden öşür vergisi alınmaz. Mumeyyiz ve gayr-i mumeyyiz küçüklerle akıl hastalarının ürünleri de, arazi, öşür arazisi olunca öşre tabidir. Çünkü öşür bir ibadet olmaktan çok, nimetin külfeti kabilinden sayılmıştır. Halbuki öşür dışındaki diğer zekât yükümlülerinin âkıl ve bâliğ olmaları şarttır. Bu konuda ibadetle yükümlü olmayanların zekâtla da yükümlü olmayacakları prensibi benimsenmiştir.
(es-Serahsî, el Mebsût, III, 4; İbn Nuceym, el-Bahru'r-Râik, el-Matbaatu'l-İlmiyye, II, 254)

Fakihler kiraya verilen topraklann zekâtı konusunda iki ayrı görüş ileri sürmüşlerdir:

Bu topraklann zekâtı kiraya vereni mi yoksa kiralayana mı aittir? (el-Bedayi, II, 56; eş Şerhu'l Kebir, 1,485; Muğni'l Muhtac, 1, 382; Keşşafu'l-Kınâ', II, 242; Gayetu'l Munteha, 1, 266)

Hanefî'lere göre:
Toprağın zekâtı kiraya verene aittir. Çünkü zekât toprağın bir vergisidir. Bunlar haraca benzemektedir. Çıkan ürün mana bakımından kiraya veren kimsenindir. Çünkü bunun bedeli olan ücret kendisine verilmektedir. Bu toprağı bizzat kendisi ekip biçmiş gibi olmuştur.

İmam Ebu Yusuf ile imam Muhammed, Ebu Hanife'ye bu görüşünde muhalefet etmişler, şöyle demişlerdir:
Kiraya verilen topraklarda zekât kiralayana aittir. Çünkü öşür çıkan üründen verilir, çıkan ürün ise kiralayanındır. Emanet toprakta olduğu gibi öşrünü vermek ona aittir. Fakat fetva İmam Ebu Hanife'nin görüşüne göre verilmiştir, amel de bunun üzerinedir. Çünkü bu görüş zahiru'r-rivayetle sabittir. Eğer zekâtın kiralayana farz olması fakirler için daha faydalı ise o takdirde kiralayana aittir. Sonradan gelen Hanefîler bu görüş ile fetva vermişlerdir.

Cumhura göre:
Bir kimse bir toprağı kiralayıp ekse yahut bir toprağı emanet olarak alıp ekse yahut bu toprağa meyve dikse bunlardan zekât vermesi farzdır. Öşür kiralayana ve emanet alana aittir, toprağın sahibine ait değildir. Çünkü öşür ekinden verilir, dolayısıyla ziraî ürünün sahibinden alınması gerekir. Toprağı emanet alan yahut kiralayan bu kişidir. Çünkü Allah tealâ" bir ayette şöyle buyuruyor:

"Asmalı - asmasız bağ ve bahçeleri, mahsûlleri, çeşit çeşit hurma ve ekinleri, birbirine şekil ve renk yönünden benzer, tat bakımından benzemez tarzda yaratıp yetiştiren hep O’dur. Her biri mahsul verince ürününden yiyin, devşirildiği gün hakkını(öşürünü) da verin, israf etmeyin, çünkü O musrifleri sevmez." (En'am 141)

Peygamber (a.s.) de şöyle buyurmuştur:
"Gök yağmurun sulanan yerden çıkan mahsulde öşür vardır"
(Buhârî, Zekât, 55; Muslim, Zekât, 8; Ebû Dâvud, Zekât, 5,12; Tirmizî, Zekât,14)

"Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır."
(Buhârî, Zekât, 55)

Bununla beraber, toprağın sahibine zekâtı farz kılmak onun zararınadır ve yardımlaşmaya aykırıdır. Çünkü öşür ürünün hakkıdır. Bunun delili, ürün bulunmadığı zaman zekâtın farz olmaması onun miktarına bağlı olmasıdır.
"Nehirlerin ve yağmur sularının suladığı mahsullerde öşür (onda bir); hayvanla sulanan mahsullerde yarım öşür (yirmide bir) vardır" (Sahîh-i Muslim, terc. ve Şerh. A. Davudoğlu, İstanbul 1977, V, 280)

Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, özel bakım gerektirmeden, bozulmaksızın bir yıl kalabilen ölçü veya tartı ile alınıp satılan mahsullerde öşür gerekir. Ancak dayanıklı olmayan ve uzunca süre bozulmadan kalamayan sebzelerle kavun, karpuz ve hıyar gibi ürünlerde öşür yoktur. (es-Serahsî, el Mebsût, III, 2 - 4)

İmam Şâfiî'ye göre, topraktan çıkan, biriktirilebilen, gıda maddesi yapılan ve insan eliyle yetiştirilen buğday, arpa, pirinç, mercimek gibi tarım ürünlerinde öşür gerekir. (es-Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, Kahire 1368, I, 295, 296)

Hasan el-Basrî, (ö. 110/728) eş-Şa'bî (ö. 103/721) ve es-Sevrî'ye (ö. 161/777) göre tarım ürünlerinden yalnız haklarında nass bulunanlar zekâta tabidir. Hadiste sayılan maddeler ise şunlardır: Buğday, arpa, mısır, hurma ve kuru üzüm.


Ebû Hanîfe'ye göre; öşür toprağından çıkan ürün az olsun çok olsun, özel sulama yapılmamışsa, yani yağmur veya nehir suları ile sulanmışsa onda bir; dolap, su motoru, baraj ve benzeri teknik vasıtalarla sulanan toprak ürünlerinden ise yirmide bir nispetinde zekât alınır.

Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, toprak mahsulleri beş vesk (bir ton)'a kadar zekâttan muaftır. Hadiste "Beş vesk'ten az olan mahsulde zekât yoktur" (eş-Şevkânî, Neylu'l-Evtâr, IV, 126,138; Buhârî, Tecrîd-i Sarih (Terc.), V, 32, H. No: 692) buyurulur.
Bir vesk 200 kg.lık bir ağırlık birimidir. Öşür, mâlî bir hak olub, Allah'ın teklif etmesiyle vacib olmuştur. Bu yüzden diğer zekât nisabında olduğu gibi burada da nisaba itibar edilir. Ebû Hanîfe ise öşrü, ziraat yapılabilen toprağın kulfeti sayar ve bu yüzden nisabı gerekli görmez. Yukarıdaki beş vesk hadisini de ticaret mallarının zekâtı ile ilgili olarak kabul eder (es-Serahsî, el Mebsût , III, 3)

Öşür, araziden elde edilen ürünün tamamı üzerinden verilir. Ekip, biçme ve sulama masrafları, yükümlünün diğer borçları veya aslî ihtiyaçları dikkate alınmaz. Zaten masraflı bir tarım yapılmışsa -sulama, gübreleme gibi- zekât miktarı yirmide bir'e düşeceği için, masraf fazlalığı bu yolla giderilmiş olur. Bir yıl içinde birden fazla ürün elde edilirse, her ürün için ayrı ayrı öşür gerekir. Kısaca tarım ürünlerinin öşrü için yıllanma zorunluluğu yoktur. (İbnu'l-Humâm, Fethul-Kadîr, II, 8-9; el-Fetâvâl-Hindiyye, I, 187)

Öşür, topraktan yararlanmanın bir karşılığı olduğu ve nimete karşılık bir külfet kabilinden sayıldığı için, bunun İslâm devleti aracılığı ile toplanması ve Tevbe Süresi 60 ncı ayette belirlenen yerlere sarfedilmesi asıldır. Zekâta tabi mallar bâtınî ve zahirî olmak üzere ikiye ayrılır. Nakit paralarla, altın, gümüş; evlerde veya mağazalarda bulunan ticaret malları bâtınî çeşidine girer.
Bunların zekâtı İslâm'ın ilk devirlerinde devlet tarafından toplanıp, gerekli yerlere sarfedilirken; Osman (r.anh) devrinden itibaren sahiblerinin diyânetine bırakılmıştır. Zekât yükümlüsü bunların zekâtını yoksullara bizzat verir. Ancak bu hükme uymadıkları ortaya çıkarsa, İslâm Devleti zekâtı zorla alıb, yoksul ve muhtaçlara dağıtabilir. Ebû Bekir (r.anh), hilâfeti zamanında zekât vermek istemeyenlere karşı savaş açmıştır.
(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C. 3, Sf: 319 - 320)
 
Üst Ana Sayfa Alt